Melda Narmanlı Çimen

Doğaya sarılmak iyi gelir

14 Nisan 2006
İçinde yaşayan insanları doğaya daha çok yakınlaştıran, sıcak ve samimi mekanlar kurgulayarak rahat hissettiren tarzlardan biri olan country stili, modern çizgilerin hakimiyetinde geçen yıllardan sonra yeniden ortaya çıkmaya başlıyor. Akdeniz ve Ege etkisindeki iklimlere çok yakışan bu stil, metropol merkezlerinin etrafında oluşan yerleşim alanları için de sıklıkla tercih ediliyor. Bu stilin anahtarları ise mat ahşap malzeme, patine beyaz, toprak renkleri, yöresel aksesuvarlar ve küçük çiçekli kumaşlar...

Salon

Kırsal esintiler, toprak rengi ve doğal malzemeler kullanılarak uygulanan country stili bir salonda, odaya ışık veren ve desenli yastıkların kalabalıklığını yumuşak bir şekilde dengeleyen açık renkte bir kanepe uygun olacaktır. Krem, beyazdan daha rahatlatıcı bir görünüm sergilediği gibi minder ve örtülerin mat renklerine de daha iyi uyum sağlar. Parlak ve canlı renkler yerine günbatımı pembesi ve mavi tonlarını kullanın. Çiçekli bir döşemelik kumaş seçtiyseniz, arka planına basit, beyaz bir masa ekleyerek modern-country görünüm yakalayabilirsiniz. Küçük desenlerden oluşan kumaşları, sandalye gibi küçük boyutlu mobilyalarda kullanmak da uygun olur. Eski sandıklar, çekmeceli dolaplar, eskimiş görünümde sehpalar bu tarz bir mekanda kullanabileceğiniz mobilyalardır. Eski küpler, işleme demir ferforjeler, eski cam eşyalar, bakırlar, porselenler, ekose ve küçük çiçekli kumaşlar, şöniller, ketenler, danteller ve eskitme kulplar bu mekánların başrolündeki aksesuvarlardır. Odun ateşi, bir fincan çay, yumuşacık bir kilim, mum ışıkları, sallanan bir koltuk ve yemyeşil doğa da, salonunuzun fotoğrafını tamamlayacaktır.

Yemek odası

Yemek odası mutfağa yakın bir yerde konumlanmalıdır. Sıcak havalarda yemek terasta ya da bahçede yeneceği için, bu tarz evlerde genellikle ayrıca bir yemek odası oluşturulmaz veya mutfak bu işlevi görecek şekilde düşünülürek düzenlenir. Country evlerin önemli özelliklerinden biri de eğer ayrıca yemek odası varsa; mutfak ile yemek odasının, yerden tavana kadar yükselen dolap ile ayrılmasıdır. Ya da araya duvar örüp, pencere açabilirsiniz. Böylece mutfakla olan bağlantı, servis anında kolaylık sağlar. Çok büyük mutfağı olan, ancak ayrıca yemek odası olmayan evlerde de bu uygulama yararlıdır. Country evlerde genellikle yuvarlak masa tercih edilmez, dikdörtgen masa bu tarz dekorasyonda favoridir. Sandalyeler oturumu rahat olanlardan tercih edilirken, büfenin, tıpkı diğer eşyalar gibi yöresel bazı özellikler taşıması önem kazanır. Büfeler, porselen takımlarınızı, fincanları kısacası mutfakta kullandığınız aksesuvarları sergileme açısından çok önemlidir ve hepsi görünür durumda olmalıdır.

Yatak odası

Country tarzın uygulandığı yatak odalarında büyükannenizden kalan bir örtüyü, eski parfüm şişelerinizi, aile resimlerinizi veya kendi elişi aksesuvarlarınızı özgürce sergileyebilirsiniz. Bu alanda renkler tıpkı evin diğer taraflarında olduğu gibi pastel olmalıdır. Duvarlarda ise beyaz ve krem en çok kullanılan renklerdir. Yatak odanızın duvarlarına küçük çiçek baskıları yaparak canlılık katabilirsiniz. Yatak odasında genellikle koyu renk, ahşap mobilyalar kullanılır. Ayaklı dolaplar, ahşap çerçeveli büyük bir ayna, koltuk veya yatağın ayak ucuna konan sandık en belirgin detaylardır.

Mutfak

Mutfaklar, country evlerin kalbidir. Buralarda yüksek teknoloji mucizesi olan aletler kullanılmaz. Kavanozlar içindeki ev yapımı reçeller ve bakır kap-kacaklar gözle görünür biçimde sergilenir. Dolap rafları ya açık ya da camlıdır. Sergileme sırasında uyuma dikkat edilerek karışık bir görüntü yaratmamak gerekir. Eğer bazı konfor sağlayıcı aletlerden kopamıyorsak; ya ustaca kamufle etmeli veya mekána uygun renkte ve modelde seçim yapmalıyız. Country tarzın ana malzemesi olan ahşap, çeşitli tekniklerle eskitilerek ve renklendirilerek yaşanmış hissi vermelidir.

Diğer detaylar

Country stilde yer verilen malzemeler, mümkün olduğunca doğayı yansıtmalıdır. Çoğu zaman ham hallerinde kullanılmalı; ahşabın damarları, hasırların düğümleri mümkün olduğunca belirgin bırakılmalıdır. Doğanın sunduğu ürünler, ağaç dalları, çakıl taşları, kuru yapraklar, deniz kabukları bu stildeki evlerin mücevheridir. Aksesuvarları yerleştirmede anahtar nokta dokudur. Sıradan tasarımlar yerine el yapımı ya da yaratıcı modeller daha etkili olur. Eğer evinizde modern tasarımlar olmasına rağmen biraz country’e kaymak istiyorsanız, süslü desenlerden kaçının ve sade bir stil tasarlayın. Country, ama aynı zamanda aydınlık ve modern bir ortam yaratmak için ihtiyacınız olan bir ya da iki natürel eşya, biraz odun veya birkaç parça eskitilmiş ve beyaza boyanmış ahşap mobilyadır!

Country stille ilgili daha fazla bilgi edinmek ve örnek görmek için, Maison Française dergisinin nisan sayısına göz atabilirsiniz.

Evinizin havası olsun

Fransa’nın ünlü doğal kozmetik ve ev ürünleri markası Durance en Provence, elektrikli diffuser ile evinize citronella, okaliptüs, vahşi lavanta, nane, tatlı portakal, çam gibi esansiyel yağların kokusunu yayıyor.

Tel: (0212) 320 34 54.

Güneşe doğru

Güneşin çıkmasıyla birlikte balkon ve bahçeler de canlanıyor. Bahçe keyfini çıkartmanıza yardımcı olacak ürünler de mağazalarda yerlerini almaya başladı. Koçtaş, böyle bir ihtiyacınız için başvurabileceğiniz ekonomik adreslerden biri.

Farklı bir büfe

Dünyada 80’den fazla ülkede beğeniyle kullanılan Calligaris’in 2006 kreasyonunda bulunan geniş iç hacimli Bend büfe, tasarımındaki yuvarlak hatları sayesinde alışılagelmiş köşeli büfelerden ayrılıyor. Serigraf buzlu camdan oluşan kapakları, normal camdan tam 9 kat daha dayanıklıymış! Tel: (0212) 224 34 10.
Yazının Devamını Oku

Tarzları buluşturan Fransız

7 Nisan 2006
Avrupalı ünlü mobilya üreticilerine baktığımızda, pek çoğunun köklerinin çok eskilere uzandığını, uzmanlık alanlarının aynı aile içinde kuşaktan kuşağa aktarılarak bugüne getirildiğini görürüz. 1896’lara dayanan hikayesiyle Roche-Bobois da, markalar liginde kalitesiyle hep önde duran bir firma. Çağdaş ihtiyaçlara cevap verebilen üç farklı koleksiyonuyla tam bir Fransız!

Fransız Roche ve Rus asıllı Chouchan ailelerinin, ayrı atölye ve mağazalarda yürüttükleri mobilya üretimlerini birleştirmeleriyle doğan Roche-Bobois, ilk reklam kampanyasını 1961 yılında yapar. O günden bu yana da sunduğu dekorasyon ve iç mimari çözümleriyle hep yükselişte olan bir marka olur. O yıllarda Bauhaus akımı etkisindeki Fransız çağdaş mobilya uzmanları Minvielle, Steiner, Guermonprez ve Airborne ile çalışan firma, ünlü tasarımcılar Pierre Paulin ve Marc Berthier ile de çeşitli projeler gerçekleştirir.

Farklı tarzların buluşması

Kişisel favorim Les Voyages, ama biliyorum ki Roche-Bobois gücünü tamamen farklı yaşam tarzlarını yansıtan üç koleksiyonun bileşiminden alıyor: Les Contemporains, Les Voyages ve Les Provinciales.

Çağdaş bir kimliğe sahip olan Les Contemporains, minimalizimden avant-garde akımlara, bugünün değişen yaşam tarzlarıyla birlikte kişilerin beklentilerine ve arzularına cevap veren ürünlerden oluşuyor. ’New lounge code’ diye tanımlanan eğilimleri sunan deri, kumaş ve daha birçok yeni malzemenin kullanıldığı kanapeler, koltuklar ve üniteli oturma grupları, camın hayal etmekte zorlanacağınız şekillerde işlendiği yemek masaları, sehpalar ve duvar üniteleri, ahşabı modern bir havada sunan yatak odaları, yemek odaları ve dolaplar, bu koleksiyonun ana parçaları.

İsminden de anlaşılabileceği gibi Les Voyages, dünyanın çeşitli bölgelerindeki kültürlerin etnik çizgilerini mobilya ve aksesuvarlara yansıtıyor. Bu koleksiyonda, XX. yüzyılın başlarında İngiltere’de başlayan ve ABD’de kök salan Arts&Crafts akımının örneklerini bile bulabilirsiniz.

Daha klasik bir tarz sunan Les Provinciales ise, eski yapım tekniklerine sadık kalınarak üretilen Fransız klasiklerinden oluşuyor. Ahşabın eskitilmesinden işlenişine, çatılmasına, cila ve patinesine kadar hepsi ustaların el emeği olan bu mobilyalar arasında berjerler, vitrinler, sekreterler, konsollar, yatak ve yemek odaları var.

Roche-Bobois, ilk iki koleksiyonda her biri konusunda isim yapmış tasarımcılarla çalışıyor. Luigi Gorgoni, Daniel Ezan, Roberto Tapinasi, Maurizio Manzoni, Hans Hopfer, Maurice Barilone, Massimo Iosa Ghini, Christian Delcourt, Paola Navone ve Helmut Jousten bunlardan bazıları. Yaşadığımız döneme damgasını vuran büyük tasarımcılarla yılda iki kez yıldız koleksiyonlar oluşturmak da, markanın ruhunun bir parçası.

14-24 Nisan’da indirim var

Roche-Bobois, yedi senedir Kuruçeşme’deki mağazasında Türk dekorasyon tutkunlarıyla da buluşuyor. Türkiye’de en çok Les Contemporains ve Les Provinciales tarzlarının ilgi gördüğünü söyleyen firma yetkilileri, her üç koleksiyonun da özellikle kombinasyon yapmak isteyen müşteriler için avantaj yarattığını belirtiyorlar.

Firma, bu ilgiyi artırmak için 2001 yılından beri yılda üç defa özel günler düzenliyor. Nisan ayında ’10 Kışkırtıcı Gün’ ve ekim ayında ’8 Özel Gün’de müşteriler çok özel fiyatlardan yararlanabiliyorlar. Eylül ayında yapılan "seri sonu" günlerinde ise yüksek indirimler sunuluyor. 10 kışkırtıcı gün, bu sene 14-24 Nisan tarihlerinde yapılıyor. Bilgi için: Tel: (0212) 287 46 19.

Yeni bir seri: Speed Up

Roche Bobois’nın 2005 yılı için seçtiği tasarımcı Sacha Lahic tarafından hazırlanan yeni serinin adı Speed Up. Akışın ve hareketin Bolidist ruhunu iç bükey ve lake yüzeylerde gayet baskın bir şekilde dile getiren bu serinin içinde hem rasyonel hem irrasyonel detaylar bulmak mümkün. Seriyi oluşturan raf sistemleri, yüksek büfe, büfe, bilgisayar ünitesi, kanepe, yemek masası ve sandalyelerin yüzeylerinde daqua akril (25 renk), ayaklarda çelik, wenge, cilalı ahşap ve cam kullanılmış.

Bebekler de "taç"lanıyor

Türkiye’de organik pamuktan üretilen ilk nevresim takımı olma özelliği taşıyan Taç bebek nevresim takımı yüzde 100 doğal lif içeriyor. Organik tarım yöntemleri kullanılarak üretilen ve üretim aşamasında herhangi bir kimyasal madde kullanılmayan organik pamuk, bu özelliğiyle de büyük bir çevre dostu olma niteliği taşıyor.

Ruhunuzu şımartmak için

Su kültürünün değişmez parçası olan havlu, bornoz ve banyo aksesuvarları bu yaz Hamam koleksiyonunda yeniden yorumlanmış. Cıvıl cıvıl yaz renkleriyle Ocean Serisi, ruhsal dinginliğiyle Marine Serisi, duyularını harekete geçirmek becerisiyle Long Island Serisi, size özel olduğunuzu tekrar hatırlatmak için tasarlanmış.

Çok renk, çok çiçek

Maison Française dergisinin nisan sayısı tam 502 sayfa. İçindeki çiçeklere, renklere, desenlere kapılıp gidiyorsunuz... Evlilik rehberi ve Bahçe mobilyaları ekleri de tam ihtiyaca yönelik hazırlanmış.
Yazının Devamını Oku

Yatak odalarında neler oluyor

31 Mart 2006
Bu hafta evinizin en özel odasında, yatak odanızda geziniyoruz. Eğer bir değişiklik planlıyorsanız, şu üç ipucunu gözardı etmeyin: 1. Sadece başucu duvarınızı değiştirerek odada büyük bir fark yaratabilirsiniz.

2. Yatak odanızdaki ana renk temasının seçimi, enerjinizin düzeyi üzerinde çok etkili.

3. Yatak seçimi, yalnızca görsel değil ergonomik kıstaslarla verilmesi gereken bir karar.


Mutlu olmanın yollarından biri rahat bir uyku ise, çok iyi bir yatağa ve doğru düzenlenmiş bir yatak odasına ihtiyacımız olduğu kesin. Yatağımızın da bize kendini sevdirmesi gerekiyor. Önce rengi ve formuyla; sonra ergonomisi, sıcaklığı ve yumuşaklığıyla.

"Değişen trendler ve stiller doğrultusunda, insanlar yatak odalarında da sıradışı formlar ve renkler görmek istiyorlar" diyen içmimar Berfu Özüer, ’bir baza alalım, kumaştan veya deriden bir yatak başı yapalım’ devrinin kapandığını söylüyor. Şimdi yatakların başı bazen tüm duvar olabiliyor. Bütün bir duvar ahşap kaplama veya kumaş kaplama yapılabiliyor. Parça parça modüller yerine (komodin, yatak, yatak başı gibi) hepsi bir bütün olabiliyor. Yatak başları, komodin ve yatak kenarları birleşebiliyor.

Fonksiyonellik ve görsellik eşit önemde dururken, yatakların kapladıkları alanlar büyüyor. Genelde evin bir odası giyinme odası olarak kullandığı için, yatakların yanına gardıroplar sıkıştırılmıyor. Özüer’e göre dömi-klasik formlar modern çizgiyle birleşip, yeni tarzlar ortaya çıkmaya başlıyor.

Yatak odasındaki en önemli elemanlardan biri olan yatak seçiminde ise, çok özel detaylara dikkat etmek gerekiyor. Örneğin eskiden hekimler bel ağrısı şikáyeti olanların, tahta gibi sert zeminde yatmalarını önerirlerken, günümüzde hem çok yumuşak hem de aşırı sert zeminin bel için sakıncalı olduğu söyleniyor.

Bel ağrısı çekenlere

Doç. Dr. Meral Kozakçıoğlu, semi-ortopedik yatak tiplerinin, gerek bel ağrısı çekenler, gerekse ağrı şikáyeti olmayanlar için uygun olduğu görüşünde. Bel ağrısı olanlar içinse, uygun yatak kadar yatış pozisyonları da önemli. Yan dönerek (cenin pozisyonu) dizleri karna çekerek yatma pozisyonu ağrıları hafifletiyor. Sırtüstü yatılacak ise dizlerin altına bir yastık konularak desteklenmesi gerekiyor. Bunların dışında, çeşitli firmaların bel ağrıları için geliştirdiği özel yatak tipleri de işe yarıyor.

Bugün pek çok kişinin inanıp uyguladığı Feng-Shui felsefesinde de yatak odalarında yapılması ve yapılmaması gereken birçok kural bulunuyor. Feng-Shui uzmanı Y. Mimar Sevinç Ormancı, yatak odanızı nasıl düzenlemeniz gerektiğini şöyle anlatıyor: "Feng-Shui’de yatağın pencere yerine, duvara yaslanması tercih edilir. Bu şekilde yataktaki chi’nin odadan çıkması önlenebilir. Yatak, ışık kaynağının altına konulmamalıdır. Yatak odanızda dağınıklık ve kirli çamaşırlarınızın olması, istenmeyen bir durumdur. Ayrıca bilgisayar ve televizyon gibi elektronik aletlerinin varlığı da odadaki chi’yi olumsuz etkilediği için ayrı bir bölüme, hatta başka bir odaya konulmalıdır. Yatağın üstü kadar, altına koyacağınız eşyalar da, uykunuzun enerjisini olumsuz etkileyebilir. Bu yüzden, yataklarınızın altını mümkün olduğunca depo olarak kullanmayın. Tavanınızın rengini özenle seçin ve alçak olmayan bölüme yatağınızı yerleştirin. Canlı renklerden ziyade, soft renkleri tercih edin. Çünkü koyu renkler enerjiyi azaltır, açık renkler ise artırır. Bu dengenin yatak odasında özenle seçilmesi oldukça önemli. Renkle birlikte ışığın yoğunluğu da önemli. Fazla güneş ışığı yatak odaları için ideal değil. Yatak odasında birden fazla kapı bulunmamalı, karşılıklı pencereler olmamalıdır."

Etkin bir uyku için

Bazı kişiler için 5-6 saatlik uyku yeterli olurken, bazı kişiler 10-12 saat uyuyorlar. Sağlıklı uyku, etkin olan uyku demek. Etkin uyuyan kişi, uyandığında kendini dinlenmiş ve yeni bir günü yaşamaya hazır hissediyor. Kişinin etkin uykuyu uyuyabilmesi için dikkat etmesi gereken koşullar ise şöyle: 

Her gün düzenli saatte kalkın. 

Sizin için normal olan süreden daha fazla uyumayın. 

Kahve, çay, kolayı uykuya dalışı zorlaştırdığı için; alkolü ise uykuya dalışı kolaylaştırmasına karşın uyku düzenini bozduğu için kullanmayın. 

Sabahları fiziksel egzersiz yapın. 

Yatmadan önce televizyon seyretmek yerine, rahatlatıcı şeyler okuyun ya da müzik dinleyin.

 Yatmadan bir süre önce 15-20 dakikalık ılık banyo yapın. 

Yatma zamanına yakın yemek yemeyin. 

Ortamın ısısı, gürültü olup olmaması, yatak değişikliği gibi alışkanlıklarınıza özen gösterin.

NASA teknolojisi

Tempur firması, vücudunuzu değişik konumlarda desteklemek için dizayn edilmiş birçok ürün tasarımı sunuyor. Tempur’un yatak şiltesi herhangi bir yatağın üstüne yerleştirilerek basınç rahatlaması ile konfor sağlıyor. Tempur’un yatağına ilk uzandığınızda çok sıkı olduğunu hissedebilirsiniz. Bununla beraber, Tempur materyali vücudunuzun sıcaklığı ve ağırlığıyla vücudunuzun çevresini tam olarak yumuşatıyor ve formuna uyuyarak hafifleme duygusu veriyor. Orijinal olarak Amerikan uzay programında Nasa tarafından geliştirilmiş olan yüksek teknolojili konfor malzemesi kullanıldığı için, vücudunuzun gergin olmayan bir pozisyonda istirahatını sağlıyor.

TAKİP

Pratik fikirler peşindeyseniz

70 bin adet basılan ilk sayısı

yok satan pratik ev fikirleri ve alışveriş dergisi Evim’in nisan

sayısı da uygulayabileceğiniz pek çok ipucu,

seçenek ve örnekle dolu.

2,90 YTL karşılığında evinizin ihtiyaç duyduğu çözümleri bu

dergide bulabilir-siniz.

STİL

Güneş çok yakında

Bahar güneşi kapıda beklerken keyfimize göre bir ağaç altı bulamazsak, bu rattan örme güneşlikli kanepe işimizi görebilir diye düşündüm. Elite Home Garden’dan...

KEŞİF

Bu tabureler "sihir"li

Karim Rashid’in "hafif, rahat, hacimli, duygusal, kolay erişebilir, demokratik bir ürün" olarak tanımladığı Skoop taburesi, değişik renk alternatifleriyle iç ve dış mekanlarda istediğiniz canlı ve enerjik ortamı yaratmanıza yardımcı olabilir. Beğendiyseniz, adresiniz Sihir Mobilya.
Yazının Devamını Oku

Çağdaş tasarım efsaneleri

24 Mart 2006
"Tasarım" kelimesinin hakkını verip içini gerçek anlamıyla doldurmak; cümlede kullanmak kadar kolay değil. 1920’lerden günümüze, dünyaca kabul edilmiş pek çok tasarım ikonunu mağazasında buluşturan Mozaik, bu anlamda gerçek bir öncü. Modern bir tarzınız varsa, rakipleri tarafından izlenen ürünler görmek ya da tasarım nedir öğrenmek istiyorsanız, sürekli yeni koleksiyonlarla zenginleşen bu mağaza-müzeyi her ay ziyaret etmelisiniz.

Ortaköy, Fulya ve Nişantaşı’nda mağazaları olan Mozaik, sadece tasarım ürünleri, ağırlıklı olarak da 1920’den günümüze kadar yapılmış modern çizgide mobilya ve aksesuarlar satan bir dekorasyon mabedi. Pek çok uluslararası markayı bünyesinde buluşturuyor; tam başka ne kaldı diye düşünürken, yeni bir dünya devini koleksiyonuna katıyor.

Eğer şimdiye dek yolunuz düşmediyse, Mozaik ile tanışmak için pek çok nedeniniz var. Özellikle Ortaköy showroom’u, bir modern tasarım müzesi kadar zengin bir seçki sunuyor. Sadece doğru tasarım nedir diye merak ediyorsanız bile görmeye, gezmeye, incelemeye değer. Türkiye’nin en ünlü iç mimar ve mimarları da bu adrese uğramadan geçemiyorlar; zaten firma sahibi Yaman Erturan mimarlarla sürekli iletişim ve bilgi paylaşımı içinde olduklarını, onları kendi ofislerindeymiş gibi rahat ettirmeyi amaçladıklarını söylüyor. Üniversitelerin tasarım bölümü öğrencileri ise, kitaplarda fotoğraflarını gördükleri tasarımların orijinallerini bu mağazada yakından inceleme fırsatı buluyorlar.

Hangi markalar var?

Özellikle dekorasyon dergilerinin sadık okuyucularının hayran oldukları pek çok marka, Türkiye’de Mozaik tarafından temsil ediliyor. Ev mobilyasında B&B Italia, Maxalto, Cappellini, ofiste Vitra, mutfakta Boffi, banyoda Agape, aydınlatmada Flos, aksesuarda Magis gibi. Bunların tümü, kendi alanlarında fark yaratan, global pazarda sözü geçen lokomotif isimler.

Tasarımlarında Alberto Meda, Antonio Citterio, Jasper Morrison, Erwan&Ronan Bouroullec, George Nelson, Jean Prouve, Denis Santacihara, Charles & Ray Eames, Philippe Starck gibi yıldız isimlerin imzaları bulunuyor. Erturan, marka seçiminde koleksiyon, tasarım, tasarımcı zenginliği, ürün kalitesi, firma vizyonu ve felsefesi gibi pek çok noktaya dikkat ettiklerini vurguluyor.

Koleksiyonların başlıca ortak özelliği, modern ve zamansız tasarımlar olmaları. Zaten firma olarak, "Bu sene bu kanepe moda, seneye çöpe at" felsefesine karşı çıkıyorlar. Ürünler birbirini tamamladığı için, farklı markalar arasında kombinasyonlar yaratmak mümkün.

Tasarım almak pahalı mıdır?

Yaman Erturan şöyle cevap veriyor: "Bu soruya geniş bir çerçeveden bakmak lazım. Tasarım ürününün arkasındaki emeği, kaliteyi, üretim sürecini iyi anlamak gerekiyor. Bu ürünler sadece isimleri ’tasarım’ olduğu için pahalı değiller. Gerçek tasarım objesi, özünde form ve fonksiyonu birleştirebilen belli bir kalitenin ve estetiğin ürünüdür. Dolayısıyla fiyat, göreceli bir kavram olarak ortaya çıkar. 20 sene kullanacağınız bir ürün mü, yoksa iki sene sonra yenilemek zorunda kalacağınız bir ürün mü daha pahalıdır? Bu soruyu sormak gerekir."

Ev konsepti ne yönde gelişiyor?

Yaman Erturan’ın yeni koleksiyonlarda gözlemlediği en büyük değişim, tasarımcı tekellerinin yerini daha genç ve tarz olarak çeşitlilik yaratan gençlere bırakması: "Prototip ürünler ve bu ürünlerle tasarlanmış mekanlar geçmişte kalıyor. Yeni tasarımcılar, ait oldukları ülkelerin folklorik detaylarını tasarımlarına yansıtırken daha renkli, sıcak, detaylarda zengin, işçilikleriyle ön plana çıkan ürünler geliştiriyorlar. Ev konseptinde artık showroom mekanlardan çok, yaşanan mekan anlayışı geçerli. Özellikle mutfak ve banyolar bu çerçevede geçmişe göre daha fazla önem kazanıyor; evin en hareketli alanları haline geliyorlar. Yeni interaktif yaşamlarda, paylaşılan, keyif alınan mekanlar, tv seyredilen mekanlara tercih ediliyor."

Modernizmin insan hayatını kolaylaştırdığı ve ruhumuzu kalabalıktan kurtardığı felsefesinden yola çıkarak oluşturulan Mozaik koleksiyonunda, bir ütü masasının, pazar arabasının ya da oyuncak uçağın bile "tasarlanmış" halini seyretmek çok keyifli.
Yazının Devamını Oku

Kumaşlara bahar geliyor

18 Mart 2006
Ev tekstil sektörü, özellikle 2005 yılı itibariyle, diğer sektörlere göre daha hızlı adımlarla ilerliyor. Teknoloji sayesinde gerçekleştirilen yeni renk, motif ve uygulamalar; kumaşlar, yatak örtüleri, havlu ve duvar káğıtlarında yepyeni çözümler üretiyor. Sektördeki bu hızlı gelişmelerin ve ev tekstil trendlerinin yakından takip edildiği Frankfurt Heimtextil Fuarı, bu önemli yükselişin göstergelerinden biriydi. Fuardan yola çıkarak, bu baharın kumaşlarına bir göz atalım...

73 ülkeden 2.823 katılımcı ve 127 ülkeden yaklaşık 90.000 ziyaretçinin katıldığı Heimtextil, bir kez daha ithalat-ihracatçılar, tasarımcılar, mimarlar ve büyük markaların satın alma danışmanlarını Frankfurt’ta buluşturdu. Türk ev tekstilcileri de, 237 katılımcıyla fuarda ağırlıklarını hissettirdi.

Bu senenin trend konsepti, Hollandalı trend uzmanı Gunnar Frank tarafından geliştirilen "Malzemeler, Kalp ve Ruh" başlığını taşıyordu. Frank, fuarın açılış konuşmasında, yeni renk ve malzemelerine dair belirgin ipuçları verdi: "2006’da evler maviden ilham alıyor. Formlarla oynanan oyunlardan sıkılan tasarımcılar, malzemeye odaklanıyor ve tasarımın temelini malzemenin yapısı oluşturuyor." Frank, fuarın trend haritasını çizerken, 4 ana malzemeyi, "Duygusal ahşaplar", "Metalik yansımalar", "Elegan dokular" ve "Dinamik plastikler" başlıkları altında topluyor. Doğa, mimarlık, sanat, müzik ve yerel kültürler, yeni fikirlerin özünü oluşturuyor.

Duygusal ahşaplar

Bu temanın ilham kaynağı, İskandinav stili. Tik, akçaağaç ve rattan gibi ahşapların dokusu ve rengi, tekstillere yön veriyor. Ağaç dokuları, kumaşların en belirgin özelliklerini oluşturuyor. Ayrıca renkler de, ormanların puslu ve yumuşak kahverengilerinden ödünç alınıyor. Etamin gibi nostaljik öğeler de unutulmuyor.

Metalik yansımalar

Bu temada maskülenlik, sert çizgiler ve mimari strüktürlerin gücü ön planda. Metal, yanında cam, taş ve aynayı getiriyor. Tekstiller, parlaklığın gücüyle zenginleşiyor. Kumaşlar fazlasıyla deneysel, sentetik bir parlaklık dikkat çekiyor. Sıkıştırılmış, kırıştırılmış kumaşlar, şıklığın yeni adresi. Renkler, cesur ve koyu. Lacivert, metalik ışıltılarla başköşede yerini alıyor; koyu kahve ise, siyahın tahtını sarsıyor.

Dinamik plastikler

Akrilik ve pleksi sandalyelerden ilham alan 60 ve 70’lerin formları, bu temada yön gösteriyor. Sarı, yeşil, toprak tonları gibi canlı renkler, mizahi bir bakış açısıyla yorumlanıyor. Bu temada kullanılan tekstiller, baskılı, hayvan figürleriyle bezeli ve folklorik etkilerle hareketlendirilmiş. Kabartma efektiyle dokunan kumaşlar, üç boyutlu bir görüntüye sahip. Ayrıca Afrika, Brezilya ve Meksika gibi ülkelerin geleneksel dokumaları, plastiğin modernliğiyle birleşiyor.

Elegan dokular

Modern tasarımlarla, geleneksel motifler bu başlıkta buluşuyor. İpek, kaşmir ve deri gibi pahalı malzemeler, tafta, saten, brokar gibi feminen kumaşlarla tamamlanıyor. Tüvit, şönil ve kadifeyi, püsküller ve işlemeler hareketlendiriyor. 1920’lerin altın çağı ve artdeco stili, bu tarza ışık tutuyor. Floral süslemeler, masalsı tasvirler, bu stilin formlarını oluşturuyor. Renkler koyu ve yoğun, özellikle karamel rengi belirleyici bir rol oynuyor.

2006 kumaşları

Bu yılın kumaşları, petrol yeşili, kahverengi, pudra renkler; kuş tüyleri, Swarovski taşlar, kürkler, el işi-oya örme, lazer baskılarla hareketleniyor. Özellikle kendiliğinden buruşuk, ütülenmeyen teknik kumaşlar, 2006’da sıkça göreceğimiz modellerden. Perdelerde pastoral renklerin hakimiyeti var. Siyah rengin sıklıkla tercih edildiği perdelere, kadife ponponlar eşlik ediyor. Tüllerde yün şeritler ve boncuk saçaklar göze çarpıyor. Kuş ve dal motifleri, bu sene de mekánlarda! Havlular, emiciliği yüksek ve vücutta ağırlık yapmayacak şekilde tasarlanmış. Organik havluların çoğunlukta olduğu fuarda, duvar káğıtları da rengarenk kumaşlarla birleşmiş. Swarovski taşlarla kombine edilmiş duvar káğıtları, genelde pastoral renklerde.

TAKİP

Baharın yeni stilleri

384 sayfalık bir dekorasyon ve stil bombardımanı Maison Française dergisinin Mart sayısında sizi bekliyor. Yaratıcı, renkli ve yeni fikirler peşindeyseniz, Trends 2006 dergisi ile uyku sistemleri gazetesinin de bulunduğu bu sayıdan çok keyif alabilirsiniz.

STİL

Kapadokya taşlarda...

Kapadokya’nın doğal ve kültürel mirasının estetik değerlerini, modern tasarımlarla çerçeveleyerek farklı mekanlarda yaşatmayı hedefleyen Çanakkale Seramik & Kalebodur, bu bölgeden ve bölgedeki eserlerden esinlenerek Kapadokya koleksiyonunu yaratmış. Seandos, Sinasos, Argeus ve Assiene serilerinden oluşan koleksiyonda, 25x33 ve 25x40 cm. duvar karoları, 33x33 ve 50x50 cm. yer karoları ve çok zengin bordür seçenekleri yer alıyor.

KEŞİF

Arçelik’ten kolaylıklar

Arçelik Mutfak, uzman kadrosundan oluşan keşif ekipleriyle tüketicinin evinde ölçüler alındıktan sonra, özel çizim programlarıyla hazırlanan hazır mutfak projelerini üç boyutlu görseller halinde sunuyor. Böylece tüketiciler, mutfaklarını monte edilmeden önce görebiliyor. Arçelik’in tüketicilerine sağladığı bir başka kolaylık ise, garanti süresi geçse bile yeni bir mekana taşınırken mutfağından vazgeçemeyenler için nakliye ve montaj servisi yapması.
Yazının Devamını Oku

100 yaşında ve hálá tasarlıyor

11 Mart 2006
Eserleriyle ismi bir efsane olan Eva Zeisel, 100 yaşında, büyükanne, biraz elleri titriyor ama hálá haftanın 7 günü seramik ve tasarım çalışmalarına devam ediyor. 20. yüzyıl seramik sanatına çalışkanlığı, yaratıcılığı ve dönemin tüm zor şartlarına rağmen asla yılmayan kişiliğiyle imzasını atarken, yaşamı da bir klasik roman tadında şekilleniyor. Organik formlara çağdaş yorum katarak geleneksel seramik el işçiliği ile birleştiren Zeisel’in acılarla dolu ama ilginç bir tasarım öyküsü var...

Her kadın varlığıyla bile kutlanmaya değerken, 100. yaşına adım attığı şu günlerde bile hálá tasarım ve seramik çalışmalarına aynı heyecanla devam eden Eva Zeisel için hayranlık sözcükleri yetersiz kalıyor.

Çömlekçilikle başlayan serüven/images/100/0x0/55eaacbcf018fbb8f88f84a9

1906’da Budapeşte’de doğan Eva Stricker, 17 yaşında ressam olma niyetiyle Kraliyet Güzel Sanatlar Akademisi’ne girer. Resim öğrenimi sırasında geleneksel Macar çömlekçiliğiyle ilgilenen Eva, annesinin de ısrarlarıyla bir çömlek atölyesinde çıraklık yapar. Orada nehir çamurunu hazırlamaktan çömlekçi çarkına hatta isli pişirmeye, hatta ustasıyla birlikte sokak sokak dolaşıp çini soba tamiri yapmaya kadar çömlekçilik zanaatını her şeyiyle öğrenir. Bir taraftan da ailesinin serasını atölye haline getirerek ilk kişisel çalışmalarını üretmeye başlar. Macaristan’ın ilk seramik fabrikalarından biri olan Kispester’in sanat bölümüne katılır ve burada yaptığı çalışmalardan biriyle 1926’da Philadelphia Sesquicentennial’da Onur Ödülü kazanır. Daha sonra tecrübesini ve yeteneklerini geliştirmek için Berlin’e taşınır, Hamburg ve Avrupa’daki fabrikalara gider. 1932’de yeni artistik ve sosyal hareketi tecrübe etmek üzere Rusya’ya gitmeye karar verir; çalışmalarıyla kısa bir süre sonra Leningrad’daki Lomonosov fabrikasına (imparatorluğun porselen fabrikası) transfer olur. Bu da onun bütün ülkede porselen ve cam endüstrisi sanat direktörü olmasını sağlar.

Hapishane günleri

Bütün bunlara rağmen, 1936’da Stalin’e komplo kurmaktan suçlanarak tutuklanır; 16 ay hapishanede yatar; beyin yıkamaya ve işkenceye maruz kalır. Sonra bir gün umulmadık bir şekilde hücresinden çıkarılır, kendisini Avusturya’ya giden bir trende bulur. Yalan ifade imzalamayı reddettiği için ülkeyi terk etmesi gerekmiştir. Zeisel, nasıl hapse girmesinin sebebini bilmiyorsa, çıkma sebebini de hiç bir zaman bilemez. Viyana’ya akrabalarının yanına gider; birçok akrabasını Gestapo’nun kamplarında kaybeder; daha sonra Avusturya’yı terk ederek İngiltere’de kendisini 7 yıldır bekleyen Hans Zeisel ile evlenir. Çift, 1938’de sürekli kalacakları New York’a giderler. Oradaki ilk tasarımlarını Sears ve Roebuck için yapar. Ondan sonra Hall China, Red Wing China, Castleton China, Norleans Meito, Western Stoneware, Hyalyn, Phillip Rosenthal, Mancioli, Federal Glass, Heisey Glass, Noritake ve Nikkon Toki gibi birçok firma için çalışır. Tasarımı olan bir dizi yemek takımı 1947’de Modern Sanatlar Müzesi’nde sergilenir. 1982’de Sanat İçin Ulusal Bağış Fonu’ndan Senior ödülünü alır, 1984’te Montreal’de adına sergi düzenlenir. 1939 ile 1952 arasında Brooklyn Pratt Enstitüsü’nde seramik sanatları ve endüstriyel tasarım dersleri verir. Endüstriyel üretime yönelik bir birim kurarak 15 yıl boyunca öğrencileri ile birlikte seramik şirketleri için tasarım geliştirir. Kasım 2004’de Kraliyet Endüstri Tasarımcıları tarafından Kraliyet Tasarımcısı olarak ünvanlandırılır. Son çalışmalarını Pecs’deki Zsolnay Fabrikası ve Budapeşte’deki Kispester-Granit, aynı zamanda Amerikan firmaları KleinReid, Nambe&Orange Chicken için yapar.

100 yılda 100 bin farklı ürün

Kendisinin tahminine göre meslek yaşamı boyunca tasarladığı 100 bin farklı ürünü Amerika ve Avrupa piyasalarında yer alan Zeisel, hálá Manhattan’daki atölyesinde yardımcıları ile çalışmalarını sürdürüyor. 100. yaşını kutlarken elleri biraz titrese de taslaklarını doğrudan karton kalıplara dönüştürerek tasarımlarına devam ediyor. Çalışma şeklini "İster alçı isterse kil olsun, yaptığım her şey doğrudan ellerimin yaratısıdır" diye anlatıyor. Tasarımlarının "uzak ülkeleri ve eski olanları modern yaşamı ve çoktan ölmüş kültürleri anlatma" gücüne sahip olduğunu söylüyor.

Tasarımın amacı nedir?

Zeisel’e göre tasarımın amacı dünyayı bir devrimle değiştirmek değil, onunla birlikte yaşamak. Birçok müzede çalışmaları bulunan Eva Zeisel tasarımlarını Türkiye’de Koleksiyon özel bir seçkiyle meraklılarının beğenisine sunuyor.

Kadın tasarımcılar bir arada

Koleksiyon Maslak Kampüs’teki Ev mağazasında Mart ayı boyunca sürecek olan "Kadın Tasarımcılar Sergisi", Eva Zeisel, Alev Ebuzziya, Defne Koz, Marianne Buus ve Kolombiyalı kadınların çalışmalarını tasarım tutkunları için bir araya getiriyor. 100 yaşındaki Eva Zeisel, Alev Ebuzziya’nın Tigris serisi, Oscar Tusquets’in bir kadından ilham alarak yarattığı Victoria serisi, Defne Koz’un Liquids’i, Marianne Buus eserleri ve Kolombiyalı kadınların el emekleriyle yapılan, dünya yemek gurmelerinin tercihi La Chamba çömlekleri görülmeye değer.
Yazının Devamını Oku

Hoşgeldin Evim

4 Mart 2006
Bu köşeyi okuyorsanız, evinizle uğraşmayı seviyorsunuz demektir. Onu tamir etmeyi, yenilemeyi, değiştirmeyi, süslemeyi... Eminim her ay kendi stilinize yakın birkaç dekorasyon dergisi de alıyorsunuz. O zaman, bu aydan itibaren aralarına bir de Evim dergisini eklemeniz gerekiyor. İlk sayısı bu ay yayınlanan Evim, dekorasyonla ilgili gerçek ihtiyaçlarımıza gerçek çözümler bulmayı hedefleyen pratik ev fikirleri ve alışveriş önerileri sunuyor. Evcimen kadınların gönüllerini fethedeceğini düşünüyorum!

Doğan Burda Dergi Grubu tarafından ilk sayısı 70.000 basılarak dağıtılan Evim dergisi, yayın yönetmeni Meltem Çapraz’ın dediği gibi, "Dekorasyonun, mimarinin, stillerin gerçekçi dünyayla ilişki kuran yüzünü önünüze koyuyor. Gerçekçi bir dünyada, gerçek hayatlardaki dekorasyonun izini sürüyor. Profesyonel mimar, iç mimar ve editörlerden oluşan ekibiyle evinizi ve en nihayetinde sizi değiştirecek büyük arayışlarınızda pusulanız olmayı garanti ediyor."

Kişiselliğe izin veren, mutlu bir tarz

Evim dergisinin içeriğinde sadece ve sadece dekorasyon var. Bunun dışında, iki ana özellik göze çarpıyor: Birincisi herkesin uygulayabileceği pratik ev fikirleri sunulması. İkincisi ise, bu fikirler sunulurken önerilen ürünlerin fiyatlarının ulaşılabilir olması. Tarz olarak pek çok farklı tarzı bir arada bulabiliyorsunuz; ancak derginin genel çizgisinde renkli, yaratıcı, modern, kişisel ilavelere izin veren "mutlu" bir stil hakim. Doğrusu, yanlışı, azı, çoğuyla her odaya, her köşeye yönelik işe yarar bir fikir vardır ve Evim dergisi yayınladığı her fotoğrafta ya alışverişe ya da uygulamaya yönelik bir fikir vermeyi ilke edinmiş.

Ev terapistine soru sorun

Bunun dışında, içerik akışında da yenilik yaratan pek çok bölüm var. Özellikle fiyat, alternatif ve çözüm odaklı konuların sayısı ağırlıklı. Ev alışverişine yönelik öneriler, eskileri yeniye dönüştürme uygulamaları, dar ve küçük alanlar için doğru çözümler ve önce-sonra projeleri de öne çıkıyor. Okurların sorularını yanıtlayan bir ev terapisti gündelik ihtiyaçlara cevaplar verirken, okur evlerini dolaşacak bir ev doktoru özellikle düzenleme ve yerleştirmede mevcut mekanlara yeni öneriler sunuyor.

Doğru ipuçları, ulaşılabilir seçenekler ve yararlı fikirler arıyorsanız, bu ay 2,90 YTL verin ve Evim dergisinin ilk sayısını alın!

EVİM’DEN BİR ÇÖZÜM

Sorun: Evinde misafir ağırlamaktan keyif alan finans uzmanı Burcu Gürsoy’un sorunu, salonunda en sevdiği köşe olan şöminenin önünü bir türlü istediği gibi yerleştirememesi. Şömine duvarındaki taş ve zemindeki mermer, bu köşeyi soğuk gösteriyor. Gürsoy, arkadaşlarını ağırladığında bu köşenin daha sıcak bir havası olsun istiyor. Deri ve metal karışımı kanepesini çok seviyor, ama onun da biraz soğuk bir görünümü olduğunu düşünüyor. Aksesuvarlarında Uzakdoğu etkisi olsun istiyor. Ayrıca, şöminenin iki yanındaki boşlukları canlandırmayı amaçlıyor. Evim dergisi ile birlikte çalışan mimarlardan biri olan Deniz Sabuncu, Gürsoy’a iki farklı seçenek sunuyor. Gürsoy, birini beğeniyor.

Çözüm: Şömine duvarındaki boş alanlara tablo asılıyor. Duvar, Bubi’nin tablosuyla daha çarpıcı bir görünüme kavuşturuluyor. Halının büyük ebatlı ve kahve/toprak tonlarında seçilmesi sıcak bir atmosfer yaratıyor. Kanepe ve koltukların karşılıklı ve şömineye simetrik kullanılması alan kaybını önlüyor. Puf ve yastıklarda kullanılan renk tam dozunda. Minik Uzakdoğu aksesuvarları abartılmadan az ama öz kullanılıyor.

Sorun: Evinde misafir ağırlamaktan keyif alan finans uzmanı Burcu Gürsoy’un sorunu, salonunda en sevdiği köşe olan şöminenin önünü bir türlü istediği gibi yerleştirememesi. Şömine duvarındaki taş ve zemindeki mermer, bu köşeyi soğuk gösteriyor. Gürsoy, arkadaşlarını ağırladığında bu köşenin daha sıcak bir havası olsun istiyor. Deri ve metal karışımı kanepesini çok seviyor, ama onun da biraz soğuk bir görünümü olduğunu düşünüyor. Aksesuvarlarında Uzakdoğu etkisi olsun istiyor. Ayrıca, şöminenin iki yanındaki boşlukları canlandırmayı amaçlıyor. Evim dergisi ile birlikte çalışan mimarlardan biri olan Deniz Sabuncu, Gürsoy’a iki farklı seçenek sunuyor. Gürsoy, birini beğeniyor.

Çözüm: Şömine duvarındaki boş alanlara tablo asılıyor. Duvar, Bubi’nin tablosuyla daha çarpıcı bir görünüme kavuşturuluyor. Halının büyük ebatlı ve kahve/toprak tonlarında seçilmesi sıcak bir atmosfer yaratıyor. Kanepe ve koltukların karşılıklı ve şömineye simetrik kullanılması alan kaybını önlüyor. Puf ve yastıklarda kullanılan renk tam dozunda. Minik Uzakdoğu aksesuvarları abartılmadan az ama öz kullanılıyor.

Özel bir bölüm: Evim&ben

Malzeme kullanımı, DIY uygulamaları, adım adım tamirat işleri, pratik ipuçları, püf noktaları, yenileme önerileri ve işe yarar adresler bulacağınız Evim&ben bölümü, en çok ilginizi çekecek sayfalardan. İşte mart sayısındaki konu başlıklarından bazıları: Gardırop düzenleme yolları, çerçeve değiştirirken ne yapmalısınız, su borusunu nasıl kapatırsınız, parkelerin ömrü nasıl uzar, akvaryum nasıl kurulur, zemini yenileme önerileri...

Evim’den bir öneri

Evim dergisinde eski eşyalarınıza nasıl hayat verebileceğinizle ilgili pek çok öneri var. İşte bir tanesi: Evinizde sıkıldığınız ve artık kullanmak istemediğiniz resim çerçeveleri mi var? Bunları yapı marketlerden ya da kırtasiyelerden temin edebileceğiniz tuvallerin üzerine monte ederek kullanabilirsiniz. Renkli kurdelelerle süsleyebilirsiniz.
Yazının Devamını Oku

Ege’de bir dünya markası büyüyor

18 Şubat 2006
Mimarinin ve tasarımın ana öğeleri olan noktalar, çizgiler, alanlar ve hacimlerle uğraşırken; değişik kültürlerden etkilenerek tasarım yapan İzmirli Makomim firması, farklı malzeme ve dokuları buluşturduğu Megaron markası ile dünyaya açılıyor. Üç yıldır uluslararası fuarlardaki standındaki kalabalığı gururla izlediğim Megaron’un öyküsü, pek çok Türk markaya ilham vermeli...

İzmir’de kurulmuş bir firma olup uzun soluklu, kaliteli ve iyi uygulanmış işlere imza atan Makomim, kendi bünyesinde yarattığı Megaron markası altında uluslararası platformda emin adımlarla ilerlemeye devam ediyor. Firma sahibi Mimar Derya Akdurak, Makomim’i 1989 yılında mimarlık ve mümessillik firması olarak kurmuş ve bu tarihten itibaren İstanbul ve İzmir’deki mimarlık işlerinin yanı sıra iç mekan malzemeleri ve mobilya ithalatı yapmış. Showroom’unda şu anda kendi markaları olan Megaron’un yanı sıra, B&B Italia, Maxalto, Minotti, Driade, Kartel ve Gervasoni gibi dünya markaları satışa sunuluyor.

İzmirlilerin İstanbullulara göre daha tutucu, tüketim toplumu olma konusunda direnen, risk almaktan hoşlanmayan, kalite ve dayanıklılığı birlikte isteyen bir yapıya sahip olduklarını söyleyen Akdurak, Megaron’un 2002 yılında Atmosphere firmasına üretim yaparak başladıkları bir serüvenin meyvesi olduğunu belirtiyor. İlk Megaron koleksiyonu 2004 yılındaki Paris Maison&Objet fuarında tanıtılmış ve alınan olumlu tepkiler ile geliştirilerek aynı yıl Eylül fuarına da katılmış.

Empir, Cocosh ve Ferin

Döşemeli, ahşap ve metal olmak üzere üç gruba ayrılan ürünlerin tamamı İzmir’de üretiliyor. Yaşanmış dönemleri referans alan Empir serisi, daha feminen hatlı bir seri olan Cocosh, biraz daha maskülen çizgilere sahip, sert görünümlü ama güven hissi uyandıran Ferin serisi ve kırsal ve kırsalın verdiği rahatlık hissini yansıtan ürünlerden oluşan Prova ile içerisinde oturma, yemek, servis ve eğlence üniteleri ve yatak odası ürünlerini barındıran 5 farklı ürün konsepti yaratılmış. Megaron 30’dan fazla ülkeye ihracat yapıyor ama en önemlisi Kelly Hoppen ve Andrew Martin gibi ünlü firmaların Londra, Paris, Milano ve Berlin’deki mağazalarının vitrinlerine girmeyi başarmış.

Koleksiyon genişliyor

2005 koleksiyonunda kompoze ürünler ailesi yeniliklerle genişletilmiş ve karbon lifli kompoze modeller de koleksiyona katılmış. Daha sonra çok beğenilen Pebble ürünleri, paslanmaz çelik, kösele ve rengarenk komposit ürünleri, yeni modeli UFO oturma birimlerinin paslanmaz çelik ve kompozit versiyonları çeşitli ülkelerdeki firmaların beğenilerini kazanarak dünya vitrinlerindeki ve projelerdeki yerini almış.

Bu sene neler var?

Ocak 2006 fuarına hazırlanırken, UFO modüler oturma ünitesine yeni birimler eklenerek daha geniş bir kullanım alanına hizmet verebilecek bir ürün grubu oluşturulmuş. Gerek formal yapısı ve gerekse paslanmaz çelikteki uyarıcı yansımaları, kompozit malzemenin kullanım esnekliği ve renk alternatifleriyle tutkuları tetikleyen bir ürün grubu oluşturulmuş.

Yeni teknik imkanlarla oluşturulan Pİ grubu masa, dresuar ve sehpa, yüksek teknolojiyi en hafif haliyle günlük yaşamımıza sokmayı hedefliyor. Karbon lifli kompozit malzeme teknolojisi, teknik olarak ürünlere ekstra dayanıklılıkta minimum kalınlığa ulaşma olanağı verirken, yüzey dokusu olarak da bizi yeni bir malzeme ile tanıştırıyor. Havacılık için geliştirilen ve savunma sanayiinde kullanılan karbon lifinin verdiği bu ekstra mukavemetle, neredeyse kağıt hafifliğinde bir inceliğe kavuşarak ürünlerde dinamizm hissini artırıyor.

İlk misafir tasarımcı

Teknik, üretim kalitesi ve duyarlılığı karıştırmayı seven Megaron, bu sene ilk kez bir misafir tasarımcıyla çalışarak bir sanat eserini seri üretim olanaklarıyla daha geniş kitlelere ulaştırmaya aracılık etmiş. Ressam Elvan Alpay’ın 2005 yılında İstanbul Galeri Nev’deki sergisinde ilk kez sergilediği "Elvanın Ormanı" isimli eseri, modüler bir sanat enstrümanı haline getirilmiş. Sanatçının mikroskobik insan hücrelerinden esinlenerek hazırladığı modüller, kompozit malzemeyle üretilerek kullanıcıların da kendilerinden bir şeyler katabildiği, 10 renk alternatifi olan, isteğe göre ebatlandırılabilen ürünler.

Megaron’a yolunda başarılar dilemek gerekiyor!

Bilgi için: Tel: (0232) 421 43 26. www.makomim.com

İsmi nereden geliyor?

İzmir kentinin ilk kuruluşu MÖ 3000 yılına kadar dayanıyor. İlk kurulduğu yer olan Bayraklı, oval planlı evlerden oluşan düzenli bir kent. MÖ 640-545 arasında en parlak dönemini yaşayan kentte, mimarlık tarihinde MEGARON denen ilk köşeli ev formatı oluştu. Bu ilk köşeli format, oda kavramına dönüşerek iki, üç odalı ve zaman içinde de sundurmalı ve avlulu yapılara dönüştü. İzmir’in ardından Ege adaları, oradan da Roma, Akdeniz ve Avrupa medeniyetlerinde kabul görerek tüm Avrupa medeniyetlerinin mekansal düzeninin temelini oluşturdu. İşte Megaron markasının ismine, mimarinin çekirdeği diyebileceğimiz bu format ilham olmuş.

Mimar Derya Akdurak kimdir?

1965 yılında İzmir’de doğdu. Lisans eğitimini Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü’nde tamamladı. Üniversite yıllarında stajlarını Milano’da yaptı. Politecnico Di Milano’da restorasyon ve iç mekan tasarımı üzerine yüksek lisans eğitimi aldı. Bu dönemde Milano’da Ettore Sottsaas, George Sowden ve Bruno Pozzi bürolarında çalıştı. 1989 yılında İzmir’e döndü ve Makomim’i kurdu. İç mekan projelerindeki çalışmalarının devamında 2000 yılında ürün tasarımına da yönelerek 2002’de Megaron mobilya koleksiyonunu oluşturdu. Akdurak’ı meşgul eden başlıca problem, mimarlık ve iç mekan uygulamalarında zengin formal dünyada malzeme, üretim ve kullanım amaçlarına heyecan verici çözümler üretmek. Vazgeçemediği unsurlar ise, doğru tasarımı, doğru malzeme ve doğru detayla mükemmel olarak üretebilmek.
Yazının Devamını Oku