Melda Narmanlı Çimen

Banyoya koymaya kıyamayacaksınız!

18 Ağustos 2006
Bir teknoloji ustası ile bir renk kraliçesi evlenirse ne olur? LG markasının İngiliz kumaş tasarımcısı Tricia Guild ile işbirliği sonucunda ortaya çıkan buharlı çamaşır makineleri, tam olarak böyle bir evliliğin çocukları. İsimleri Cloisonne, Imperial Flower, Sevilla ve Ribailagua; Londra’da yaşıyorlar ve çok güzeller!

Hayatımızı kolaylaştırıcı fonksiyonları saymakla bitmese de, beyaz eşyalar görsel olarak banyo ve mutfak tasarımlarının "üvey evlat"larıdır. Dikkat çekmeyen köşelere, kiler gibi kimsenin görmeyeceği kuytu yerlere, hatta dolap içlerine gizlenerek dekorasyonu "bozmamaları"na çalışılır. Hálá üzerlerine örtü koyanlar olduğuna bile eminim. Ankastre modellerin çıkma nedenlerinden biri de, bu cihazların çevresiyle uyumunu sağlamaktır. Ancak bunun aksini düşünenler ve bu klişeyi değiştirmek isteyenler de var!

Elektronikte ve beyaz eşyada rüştünü ispatlamış markalardan biri olan Koreli LG, gelenekselleşmiş "beyaz eşya" konseptini değiştirmek için tasarımcılarla bir araya geldi. İngiliz iç tasarım uzmanları Designer’s Guild ile çalışan marka, ortaya sınırlı sayıda üretilmiş "Steam Washing Machines"i (Buharlı Çamaşır Makineleri) çıkardı. Ev elektroniğindeki en yeni teknolojiler kullanılarak üretilen seri, siyah üzerine çiçeklerle tasarlanmış "Cloisonne"; beyaz fonun üzerine kırmızı çiçek motifleriyle bezenmiş "Imperial Flower"; yine beyaz üzerine açık yeşil tonlarının hakim olduğu "Sevilla" ve bilhassa gençlerin tercih edeceği, modern geometrik desenli "Ribailagua" isimli modellerden oluşuyor.

Dünyaca ünlü İngiliz kumaş markası Designer’s Guild’in kurucusu renk kraliçesi Tricia Guild, aynı zamanda "Steam Washing Machines" projesinin mimarlarından biri. "Felsefemiz yeniliği, yaratıcılık ve yüksek kaliteyle bir araya getirmek" diyen Guild sözlerini şöyle sürdürüyor: "Teknolojik olarak benzerlerinden çok üstün bir çamaşır makinesinin lansmanında yer almamızın nedeni de bu. Tüketiciler alışılmış tasarımlardan sıkılmaya başladı. Yeni desenler ve renkler sadece alışılagelmiş yaşam alanlarında değil, beyaz eşyaların kullanıldığı mekánlarda da tercih edilmeye başlandı".

LG Beyaz Eşyalar bölümünün pazarlama müdürü Hugh Jung ise beyaz eşyaların alışılagelmiş tasarım ve fonksiyonlarına farklı bir bakış getirmek amacıyla tasarlanan serinin içerdiği buhar teknolojisi nedeniyle de, çamaşır yıkama işini bambaşka bir deneyime dönüştürdüğünün altını çiziyor.

Renkli deseni ve hoş tasarımıyla "Steam Washing Machines" serisini kim banyosuna veya kilerine hapsetmek ister, bilemiyoruz. Stüdyo tipi daire sahipleri ile loft benzeri evlerde yaşayanların hayatlarına renk katacağını düşündüğümüz makinelerin lansmanı geçtiğimiz aybaşında İngiltere’de yapıldı. Ve maalesef şu anda yalnızca Harrod’s ve John Lewis mağazalarında satılıyor. Ekim ayı sonuna kadar satışta kalacak serinin fiyatları ise 1300 ile 1500 Pound arasında.

Ütüye gerek yok!

İkili sprey sistemiyle çalışan bu çamaşır makineleri, yıkama sırasında çamaşırlara sürekli sıcak buhar ve su püskürtüyor. "Çevre dostu" olarak nitelenen ürün, böylelikle su kullanımını %35, enerji kullanımını da %21 oranında azaltıyor. "Refresh" modunda çamaşırlara 20 dakika boyunca buhar tatbiki yapan makineden çıkan çamaşırların ütüye de ihtiyaç duymadığı söyleniyor.

Yeni mutfak fikirleri

Sunduğu fonksiyonlar kadar kullanılan mekána estetik de katmayı amaçlayan Intema Daily, sofra keyfini artıracak akılcı ve yalın tasarımlı ürünleri ile mutfakta yaşamı özgünleştiriyor. Örneğin üzerine konulan yiyecekleri ön plana çıkaran Legnoart ayaklı kokteyl tepsisi: 42,17 YTL.

Taştan ötesi var

Bodrum’a gittiğimde uğramadan edemediğim bir mağazadır Taş Design. Özellikle stilinizi etnik, country ya da otantik olarak tanımlıyorsanız, Yalıkavak Yolu üzerinde karşınıza çıkacak bu dünyayı gezmeden geçmeyin. Üstelik 5 Eylül’e kadar indirim var!
Yazının Devamını Oku

Anadolu artık keşfedilmeli

11 Ağustos 2006
22-27 Ağustos tarihleri arasında Feshane’de gerçekleştirilecek olan FESorient’06, tasarım, moda ve sanat alanında Türk kültürüne ait otantik ve etnik değerleri aynı platforma taşıyarak İstanbul’a geniş kapsamlı kültürel ve ticari bir etkinlik kazandırmayı amaçlıyor. İsmini duyar duymaz çok heyecanlandığım bu festival hakkında merak ettiklerimi, projenin konsept tasarımını ve genel koordinasyonunu üstlenen Özlem Yalım’dan öğrendim.

Otantik Türk kültüründen esinlenerek üretim yapan firma, tasarımcı ve sanatçıların ürünlerini giysilerinizde ya da yaşama alanlarınızda kullanmaktan hoşlanıyorsanız, bu ay sonuna doğru Feshane Uluslararası Fuar Kongre ve Kültür Merkezi’nde yapılacak FESorient’e mutlaka uğramalısınız. Görsel ağırlıklı bir platformda düzenlenecek olan organizasyonun danışma kurulunda Endüstri Ürünleri Tasarımcısı Aziz Sarıyer, Osmanlı Tarihçisi İlber Ortaylı, Sanat Tarihçisi Hülya Tezcan, Antika ve Sanat Uzmanı Raffi Portakal ile Cemil İpekçi ve Faruk Saraç gibi moda tasarımcıları yer alıyor.

Bu organizasyonun uluslararası bir kimlik kazanması için uğraşacaklarını söyleyen Endüstri Ürünleri Tasarımcısı Özlem Yalım, festival hakkında bakın neler söylüyor:

Dünyanın etnik kültürlere olan bu yoğun ilgisini neye bağlıyorsun?

- Hızla globalleşen dünyada, neredeyse tek tip haline gelmiş yaşam standartları ve biçimleri egemen olmuştu. Her gün gelişen ve değişen teknolojiler, bunun yaşantılarımıza getirdiği hız faktörü, artarak yaygınlaşan tüketim alışkanlıkları derken gittikçe zorlaşan yaşam şartları ile "monostil" tüm yaşantımızı sarmıştı. Ancak bu tarz aslında insanın kendi doğasına, kendi renkliliğine aykırı. Bir süre sonra bu tek tip stillerden sıkılan, bunu cansız, donuk ve sıkıcı bulan kitleler etnik tarza doğru açılımlar yarattılar. Ayrıca her insanın içgüdüsel olarak farklı olma arzusu var. Birbirine benzemenin kaçınılmaz olduğu ortamlardan sıyrılmak isteyenler kendi farklılıklarını ortaya koymak için etnik kültürlerden esinlenmeye, hatta birebir bu kültürlerin çıktılarını kullanmaya başladılar. Bana göre asıl tercih sebebi, etniğe ve kültüre dayalı ürünlerin ve tarzların altında aslında kullanım tecrübelerinden kaynaklanan bir derinliğin, içselliğin ve felsefenin var olmasıydı. Çünkü hiçbir şey salt form, salt estetik veya salt malzeme olmamalı. Bunun ötesinde bir anlam taşıması lazım.

Türk insanı kendini en çok hangi etnik kültüre yakın hissediyor?

- Aslında bu yönde bilinçli tercih sahiplerinin oranının oldukça az olduğunu düşünüyorum. Giyim ve bedensel anlamda daha çok Ortadoğu etkisinde kalınıyor gibi geliyor bana. Ama mekansal anlamda bakıldığında, pazarda sunulan ürünler açısından son dönemde tartışmasız Çin ve Hint etkisindeyiz.

Bir endüstri ürünleri tasarımcısı olarak, kendi tasarımlarında etnik ögelere yer veriyor musun?

- Özellikle böyle bir konseptim ve yaklaşımım yok. Ama sözgelimi geçen yıl tasarladığım Kadın ve Sini isimli sehpalar, Türk ve Japon yemek kültüründen çıkışlar taşıyorlardı. Şu anda da hayata geçirmediğim pek çok tasarımım oluyor şekillenen.

Sence etnik kökenli imgeleri, formları, motifleri günümüze uyarlamada en başarılı isimler kim?

- Bu konuda net bir isim vermeden önce, özellikle tasarım alanında Japon tasarımcıların ve mimarların kendi kültürel değerlerini yorumlamada ve uygulamada en başarılı çıkışları gerçekleştirdiklerini düşündüğümü söylemeliyim. Türkiye’den ise aklıma hemen birkaç isim geliyor... Tasarımda Faruk Malhan’ın son dönemki tasarımları; modada ise Gönül Paksoy ve Cemil İpekçi.

Bu içerikte bir festival düzenleme fikri nasıl doğdu?

- "Tasarım" kelimesinin salt bir söylem olmaktan çıkıp eyleme dönüşmesi gereken bir durumu var bugün Türkiye’de. Bunun tek yolu ise etkinlikler, sergiler ve yarışmalar... Yani üretmeyi, üreteni ve üretileni göstermeyi amaçlayan tüm hareketler. Ben son 2 yıldır tümüyle tasarım sergileri ve etkinlikleri ile ilgileniyorum. Özellikle etnik ve kültürel değerleri ön plana çıkaran kapsamlı bir etkinliğin olmadığını fark ettiğimde kafamdaki tüm taşlar yerine oturdu. Bu alanda, doğru ya da yanlış ürün ve hizmet üreten pek çok firma, kurum ve kuruluş var. Herkes bir yerlerinden bir şeyleri kullanıyor, yorumluyor ve piyasaya çıkarıyor. Bu potansiyeli ortaya koymak, yan yana getirmek, üzerlerinde düşünmek, tartışma ortamları yaratmak gerekliydi. FESorient buradan doğdu. Vision Ajans da konuya ilgi duyup tam destek verdi.

Neler yapılacak festival kapsamında?

- Sergiler, atölyeler, defileler ve iyi bir seminer-sunum programımız var. Açılış gecesinde Cemil İpekçi’nin de aralarında bulunduğu karma bir defile gerçekleştiriyoruz. Cam Ocağı Vakfı ile yapacağımız "Cam Obje Defilesi", girişimizdeki "Orient" isimli enstalasyon, Günseli Kato’nun "Uzaktan Yakına Doğu" isimli sergisi, d.o.T. Designers of Turkey tarafından gerçekleştirilen "Objekült" Türk kültürü ve yaşamından seçme objeler sergisi, ilgi çekeceğini düşündüğüm etkinliklerimiz arasında. Bunların yanı sıra, tasarımcı ve firmalara ürünlerini sergileyecekleri alanlar yarattık. 5 gün boyunca alanındaki en uzman konuşmacıları bir araya getirmeye çabaladığımız bir seminer programı hazırlıyoruz.

FESorient’in geleceğiyle ilgili hayalleriniz, bağlantılarınız, projeleriniz var mı?

- Bugüne dek yapılmamış olması büyük eksiklik olan bir proje. Bunun böyle olduğunu daha insanlarla paylaşmaya başladığımız ilk günlerden itibaren doğruladık. Konuştuğumuz herkes ile projemiz biraz daha gelişti ve güzelleşti. Şu anda ikincisi için pek çok bağlantı yaptık. İlki FESorient markasının duyurumu niteliğinde olacak; mayıs 2007’de gerçekleştirilecek. İkincisi ise şimdiden çalışmalarına başlanmış şekilde bizden ilgi bekliyor.

Kendimizi tanıtalım
Yazının Devamını Oku

Oturuyorum deyip geçmeyin

5 Ağustos 2006
Fonksiyon mu estetik mi savaşında galip gelen taraf sürekli değişse de, özellikle insan bedenini doğrudan ilgilendiren oturma eylemi çevresinde tasarlanan ürünlerde ergonomi, konfor ve uyum gibi unsurlar giderek daha çok önem kazanıyor. Uzayan çalışma saatleri ve artan TV tutkusu da, makine ile insan anatomisi arasındaki ilişkide daha sağlıklı çözüm yolları aranmasını gerektiriyor.

Ergonomiyi kısaca "fiziksel çevrenin insana uyumlaştırılması süreci" olarak tanımlayan tasarımcılar, günümüz endüstri çağında makine-insan arasındaki artan ilişkiyi, insan bedenine, ruhuna ve çevreye uyumlu birimlerle dengelemeye çalışıyorlar. Başta mühendislik, mimarlık, tıp, fizyoloji, anatomi, psikoloji, sosyoloji olmak üzere birçok bilimsel disiplinin ortak çalışma alanı olan ergonomi, insanın verimli ve motive olması açısından da önemli bir faktör.

Seçim süreci önemli

Doğru tasarlanmadığı takdirde bedenimizde pek çok olumsuz etki bırakabilecek oturma birimleri, özellikle çalışma koltuğu ve TV koltuğu gibi üzerinde uzun süre geçirilen işlevlere sahiplerse, çok dikkatli ve detaylı bir seçim süreci gerektiriyor. Kullanıcının rahatlığını olabilecek en yüksek düzeye çıkararak vücuda uyum sağlayan yeni nesil oturma birimleri arasında, bedeni kavrayışı ve belirli noktalarda destekleyişi ile doğru çözüm sunan modeller tercih ediliyor.

Sağlığı etkiliyor

Bir oturma elemanının formu, onun nerede ve ne amaçla kullanılacağından yola çıkarak düşünülüyor ve tasarlanıyor. Ergonomik bir koltuk tasarlanırken önce insan vücudunun o koltukta alması gereken pozisyonlar düşünülüp ona göre bir form ortaya çıkarılıyor. Yanlış düzenlenmiş mekánlar ve kişiye özel tercih edilmemiş koltuk, kanepe, sandalye ve ofis birimleri ise, çoğu zaman nedenini anlayamadığımız bir biçimde genel vücut yorgunluğu ve kronik ağrılara yol açabiliyor. Özellikle bel ve sırt ağrıları, sinir sıkışma hastalıkları, kas, tendon ve bağ rahatsızlıkları, en az baş ağrısı ve görme bozukluğu kadar sık görülmektedir. Ancak alınacak bir takım basit önlemler ve doğru yapılmış mobilya tercihleri ile çok daha sağlıklı ve ağrısız bir yaşam mümkün.

Çalışma koltuğu

Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Tahsin Beyzadeoğlu, çalışma ortamının kişinin, vücuduyla orantılı olması gerektiğini vurguluyor: "Vücuda en az yükü bindirecek şekilde, uzuvların doğal duruş şeklinde hareketine imkán veren bir düzenek sağlanmalı. Vücutla orantısız bir çalışma düzeni; iskelet sisteminde aşırı gerilme, eğilme ve sarkmalara neden olabilir. Sandalye veya koltuklar özellikle bel eğimine uyum gösterecek, destekleyecek ve yükseklik ayarı yapılabilecek şekilde seçilmelidir. Çalışırken mutlaka arkaya yaslanılmalı ve uyluk bölgemiz, kalça ve dizlerimize hafif paralel olacak şekilde, ayaklarımız ise yer yüzeyine istirahat pozisyonunda uzatılmalıdır. Koltuğun oturulan bölgesinin önünde, aşağıya doğru minimal bir eğiminin olması son derece önemlidir. Yan kol destekleri mümkünse kullanılmalı ve omuzlar rahat bırakılmalıdır. Yere en az 5 noktada temas eden tekerlekli ayaklarının olması, denge ve hareket rahatlığı verecektir."

TV koltuğu

Televizyon karşısında geçirdiğimiz süre arttığı için, ekran karşısına yerleştirdiğimiz, üzerinde oturduğumuz ve hatta çoğu zaman uyuyakaldığımız koltuğun ergonomisi de çok önemli. Uzmanların TV koltukları için belirledikleri tasarım özellikleri ise şöyle: TV koltuğunun oturma bölgesinin genişliği vücut ölçülerine uyumlu olmalı; yüksekliği ayarlanabilmeli; koltuk arkalığının tasarımı insan omurgasına uygun, ayarlanabilir olmalı ve sırt kaslarını dinlendirmeli; seyir sırasında kalça kaslarına aşırı yük binmemeli ve bel bölgesi mutlaka desteklenmeli. Beli desteklemek çok önemli, çünkü tüm bel bölgesini destekleyen bir TV koltuğu arkalığı dik ve eğimli oturma pozisyonlarında bile basıncın büyük bir bölümünü absorbe ederek disklerdeki basıncı azaltıyor. Diğer bir önemli tasarım unsuru da, koltuk başlığının bulunması. Ayrıca koltukların kişinin ayak ve bacak kaslarını dinlendirir nitelikte olması (ayak platformlu) ve yan dirsek desteğinin bulunması da tercih sebebi.

Sağlıklı oturma önerileri

İnsan anotomisi uzun saatler oturmak üzere tasarlanmadığı için, tüm gün oturarak çalışanların ortak sorunu fiziksel ağrılardır. 35-50 yaş arasındaki çalışanların yaklaşık 3’te 1’inin kronik sırt ağrısı şikayetiyle 1 gün işe gelmemesinin parasal değeri ortalama 500 Euro. Bu şekilde baktığımızda, verimlilik bir anlamda vücudun duruşuna bağlı. İşte Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Mehmet Sururi Özkılıç’ın bu konudaki önerileri...

Sırtınızı koltuğun sırt fontuna tam olarak yaslayın. Ayaklarınızı yere düz olarak basın.

Vücut ağırlığınızı tek bir yana doğru vermeyin.

Eğer yerdeki bir nesneye uzanmanız gerekirse; sadece öne doğru eğilin. Otururken ayaklarınızı çapraz konumda bırakmayın. Aktif ve dinamik oturma egzersizleri yapın. Her zaman dik pozisyonda oturmayı alışkanlık edinin. Oturma pozisyonunuzu düzenli olarak değiştirin.
Yazının Devamını Oku

Güneyin güneşli evleri

28 Temmuz 2006
Gitmelerin mevsiminde rotalar genellikle güneyi gösterir. Sıcak çeker, mavi çeker, tembellik çeker... Her anakaranın güneyi, daha farklı bir yaşam vaadeder. Daha renkli, daha düzensiz, daha doğaya dönük bir yaşam. Bu hafta, Akdeniz kıyılarından Brezilya’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada, güney ev stillerinin içindeyiz.

Turkuaz mavilerin, köpüklü beyazların gözleri kamaştırdığı güney ülkelerinde kekik kokuları, naneli limonata bardakları, toprak küpler arasında çoğu zaman "hiçbir şey" düşünmeden geçirdiğimiz gündüzler, güney yaşamının sihirli anahtarlarıdır. Ev hayatı ve ev hayatının ana unsurları bölgeden bölgeye farklılık gösterse de, güneyde ve denize yakın yaşamanın özgür, ve rahatlatıcı özelliklere sahip dekorasyon fikirleri yarattığını söyleyebiliriz.

Örneğin Ege sahilindeki evler... Beyaz kireç evlerin rahatlatıcı gücü, yüksek tavanlı taş evlerin serin dokusu, cibinlikli yatakların karşı konulmaz akşamüstü çağrısı... Tümü şehirde bir yerlerde kaybettiğiniz ruhunuzun şifrelerini birer birer çözer.

Avrupa’nın sahil şeridinde ise birbirine geçişleri olan üç ana stilden bahsedebiliriz: Yunan adaları, İtalyan Riviera’sı ve Güney Fransa. Az eşya kullanımının ve bembeyaz duvarların ana kimlik olarak öne çıktığı Yunan adalarında, en lüks villalar dahil hiçbir ev denizin güzelliğiyle yarışmaz. Parlak günışığının aydınlattığı evlerde, eski ama modern bir stilin izleri mevcuttur.

Sanatla iç içe geçen evlerin büyüsü

Akdeniz dekorasyonun en önemli unsurlarından biri olan serinlik hissi, seçilen yalın ve alçak mobilyalarla güçlenir. Beyazın dış görünümdeki hakimiyeti içeride de devam eder; onun dışında en çok tekrarlanan renk tabi ki mavidir. Mimari detaylar görsel olarak etkin değildir, duvarlar genellikle doğal hallerinde pürüzlü olarak bırakılır.

İtalya sahilindeki evlerde, lüks ve sadeliğin muhteşem birleşimi dikkat çeker. Doğal ahşaplar varaklarla, parlaklık eskimiş yüzeylerle, sanat ilkellikle yan yana gelir. Dar İtalyan sokaklarını Vespa motorsikletleriyle geçen Riviera sakinleri, zeytin ağaçlarının gölgesinde dinlenirler. Yalnızca Riviera evlerinde, Venedik yapımı kristal bir avizeyi banyoda görebilirsiniz! Sanatla iç içe geçen bu evlerde, zıtlıkların ortaya çıkardığı yaratıcılık pırıl pırıl parlar.

Dost davetlerinin çok sık yapıldığı bol güneşli ve doğayla iç içe Güney Fransa evleri ise sıcak bir beyaz, rahat bir yalınlık ve zamana ayak uydurmuş bir nostalji içindedir. Ana renk beyaz olsa da, güneş ve altın sarısı, kızıl, çimen yeşili ve okyanus mavisi tüm aksesuarlarda kendini gösterir. Bu stili yakalamanın önemli ipuçlarından biri de, ahşap, taş ve seramik gibi doğal malzemeler kullanmaktır. Bu bölgenin tipik bir görüntüsü, keten döşemelikler, ham ahşap mobilyalar, tel kapılı dolaplar, çanak-çömlekler, büyük yemek masaları etrafında kılıflı sandalyeler, rabıta parkeler ve köy havasına uygun büyük hasır sepetlerdir.

Amazon yeşili Brezilya

Baharat kokularının yükseldiği sokaklar, sıcak havadan kaçmak için evlerde oluşturulan gizli köşeler ve egzotik bir diyarÉ Kuzey Afrika’da yer alsa da, Avrupalılar için pek çok güney şifresi barındıran Fas, kırmızı, turuncu ve kızıl gibi sıcak tonların hakim olduğu evleriyle uzun yıllardır çekim merkezi olmayı sürdürüyor. Fas’lılar, evlerini de bu şekilde süslüyorlar. Renkli yastıklar ve ince tül perdeler üst üste kullanılıyor. Kum sarısı, kobalt mavisi ve Bizans pembesi gibi renklere gümüş tepsiler, bakır tabaklar ve sedef kakmalı mobilyalar eşlik ediyor. Geniş mekánlarda gizlenme duygusu uyandıran paravanlar, Fas stilinin belirleyici unsurları arasında. Avluya kurulan misafir odalarına rattan mobilyalar, büyük orta sehpalar ve renkli fenerler yerleştiriliyor.

Yaz evlerinin buram buram özgürlük ve deniz kokan bir stilini de, Endonezya adasındaki Bali evleri yaratır. Büyük yapraklı bitkiler, doğal dokular, tropik meyveler ve çiçekler bu stilin başrol oyuncularıdır. Evlerde kullanılan malzemeler, ham ahşaplar, sedefler ve deniz kabukları, beyaz ketenler ve tüllerle bütünleşir. Aksesuarlarda ise, mercan, sünger ve tropikal balık formlarına ve renklerine rastlayabilirsiniz. Ana gelir kaynaklarından biri olan el sanatları, kendi evlerin de vazgeçilmez unsurudur.

Dünyanın bir diğer ucunda, Miami evlerinde ise yaşam, plajdan önce ve sonra / partiden önce ve sonra olarak dörde ayrılıyor. Rengarenk dekorasyonuyla dikkat çeken okyanus manzaralı bölge evlerinde, bahçede yaşam ve bahçe dekorasyonu da ön plana çıkar. Dış mekán mobilyaları içeride de kullanılır; neon ışıkları, canlı renkler, büyük desenler ve modern çizgiler bu stilin ana hatlarını belirler.

Ve son durak Brezilya. Fazlasıyla ateşli bir kültürden esinlenen Brezilya, sakin ve doğal Akdeniz tonlarına okyanusun öteki kıyısından bir renk karnavalıyla cevap verir. Amazon yeşillerinin etrafında çoğalan sarı, kobalt mavi ve kırmızı renk skalalarını tamamlayanlar ise tropik yapraklar, palmiye silüetleri, nilüferler, örgü dokular, çiçek kolyeler, yabani bitkiler, balık figürleri, mango-muz desenleridir.

Evim okuyun!

Türkiye’nin ilk ve tek pratik ev fikirleri ve alışveriş dergisi Evim, "eski eşyaları yenilemenin yolları" ana temasıyla hazırladığı ağustos sayısında pek çok yenileme, dönüştürme, değerlendirme, renklendirme projesine yer vermiş. "Benim ihtiyacım olan buydu işte" diyeceğinize bahse girerim.

Maison Française okuyun!

Ağustos sayısıyla evlere mavi-beyaz bir düş kurduran Maison Française dergisi, Ege tarzının duru güzelliğini sayfalarına yansıtmış. İçerideki mobilyaları dışarı taşımış; bahçe davetleri vermiş; mumlar ve fenerler yakmış... İlham alacak o kadar çok öneri var ki.

Elle Decor okuyun!

Afrika’nın vahşi cazibesini yansıtan yalın ve primitif hatlar etnik dalgayı müjdeliyor. Mekanlar çiçek formlu ya da desenli tasarımlarla adeta yeni bir çağ yaşıyor. Sofralarsa hiç bu kadar özgür olmamıştı. Elle Decor’un ağustos sayısında yaz evleri için özgün formüller bulabilirsiniz!
Yazının Devamını Oku

Zamansız bir efsane

14 Temmuz 2006
HABiTAT"İyi tasarım zamanın ötesine de geçer" mesajıyla 42 yıldır Avrupa’nın en çok ilgi gören ev markalarından biri olmayı başaran Habitat, 2006 sonbahar-kış sezonu için hazırladığı "vive la difference" temalı yeni koleksiyonuyla "Neden hálá Türkiye’ye gelmedi?" sorusunu bir kez daha sorduruyor. Yurtdışına giden dekorasyon meraklılarının uğramadan geçemediği tasarım cennetlerinden biri olan Habitat, 1964 yılında Terence Conran tarafından Londra’da kurulmuş efsane bir marka. İngilizlerin tutucu ve klasik mobilyalar arasında yaşamaktan kurtaran Conran, dünyanın dört bir yanından getirdiği farklı ürünlerle adeta bir devrim yaratır. Kanepeden ampule kadar hayatın her alanına ait renkli, kaliteli ve fonksiyonel pek çok ürüne yer veren Habitat, 42 yıl sonra hálá yenilikçi ve dünya çapında projelere atarak popülerliğini korumayı başarıyor.

Ünlü baştasarımcısı Tom Dixon her zaman meydan okuyor ve modernizmi sıradanlıktan çıkarıp eklektizmle yoğuruyor. Özellikle "XX. yy. Efsaneleri" adlı koleksiyonu Anna Castelli Ferrieri, Verner Panton, Pierre Paulin, Alan Fletcher ve Achille Castiglioni gibi efsaneleşmiş tasarımcıların kült olmuş objelerini uygun fiyatlara tasarım tutkunlarıyla buluşturunca büyük alkış toplamıştı.

Yeni logosuyla "aşık olduğunuz, tutkuyla bağlandığınız evler" sloganını güçlendiren, geçtiğimiz sene kullandığı "escapology/eve kaçış" temasıyla evin huzur veren, rahatlatıcı ve dinlendirici işlevinin altını çizen Habitat, keyif, neşe, tasarım, estetik, eklektik ve modern gibi birbirinden farklı kelimeleri aynı mağaza içinde buluşturmayı çok iyi başarıyor.

Habitat’ın yeni sonbahar-kış koleksiyonunun ana çizgisini ise, son yıllarda iç mekánlarda duymaya alışkın olduğumuz "tezatlar" ve "aykırı birleştirmeler" gibi eğilimler oluşturuyor. Eski ve modern akımların dengeli sentezlerde birleştirilmesi, birbiriyle ilgisiz gibi görünen tarzların kreatif bir potada eritilerek sunulması, zıt stillerin karıştırılması dikkat çekici ürünler ve düzenlemeler yaratmış.

"Vive la difference" başlığı altında sunulan yenilikler arasında, markanın tasarımcılarının geleneksel biçim ve motifleri yeni renkler ve finishing teknikleriyle yeniden yorumlamışlar. Eskitilmiş görünümler, düz çizgiler, büyük boyutlar ve beyaz, bordo, petrol yeşili, kahverengi gibi sakin bir renk paleti hakim yeni ürünlere.

Terence Conran’ın efsane markasının en kısa sürede Türkiye’ye gelmesini diliyoruz. Bu gerçekleşinceye kadar başvuracağımız tek adres www.habitat.net olacak!

1. yıl kutlaması

Döşemelik ve perdelik kumaş markası Gaston y Daniela, Türk dekorasyon müşterisi ile buluşmasının 1. yılını indirimle kutluyor. Yaz sezonu boyunca devam edecek bu indirim tatil dönüşü evlerini yenilemek isteyenler için iyi bir fırsat olabilir. Koleksiyonunu Tefrish’te görebilirsiniz. Tel: (0212) 274 01 11.

Eski+yeni=yeni eder mi?

Maison Française dergisi temmuz sayısında bu sorunun cevabına "eder" diyor. Çünkü yaz evleri için yaptıkları önerilerde vintage bahçe mobilyaları, emprime kumaşlar ve eski objeler kullanarak yapılan yeni tasarımlar öne çıkıyor. En güzel Bodrum evleri de yine bu sayıda...

Yalın ve modern

Lineadecor, en yeni mutfağı Kappa’da alışkanlıkların dışına çıkmak istemiş. Kapaklarındaki kıvrımları sayesinde kulba ihtiyaç duymayan ve ahşabı modern biçimde kullanan Kappa, zengin detaylarıyla da fonksiyonellik puanlarını topluyor.
Yazının Devamını Oku

Stil egzersizleri

8 Temmuz 2006
Hiç denemediğiniz stillerde gezinmenin ve özgür kalmanın tam vaktidir bu uzun gündüzler. Önce ruhunuzla ilgilenin, üşengeç havanızdan uzaklaşın. Sonra bedeninize yepyeni renkler ve heyecanlar armağan edin. Sıra yaşadığınız yerlere geldiğinde, derin bir nefes alın ve henüz görmediğiniz, dokunmadığınız sentezlere doğru uçun hayal kanatlarınızla. Stil egzersizlerinizi yaparken tek ihtiyacınız olan, biraz cesaret.

Modada günümüzün stil ikonlarına bir göz attığımızda karşımıza Kate Moss, Chloe Sevigny, Sienna Miller gibi isimler çıkıyor. Defile parçalarının kurbanı olmayan, ne istediğini bilen ve denemekten korkmayan isimler. Onların röportajlarında verdikleri en önemli tavsiye şu: Asla tepeden tırnağa tek marka giyinmeyin. Çünkü bedenlerimiz reklam panosu değil.

Aslında bu tavsiye, son yılların en çok beğenilen iç mekan senaryolarının da özeti. Uygulamak için ne mi gerekli? Hiç kuşkusuz deneme cesareti (yanılacak olsanız bile), dinmeyen bir merak ve kararlılık.

Eğer kendi özel karışımınızı yaratmaya, o stilden bir form, öteki stilden bir malzeme çalmaya kararlıysanız, oryantal objelerin, modern çizgilerle harmanlandığı eklektik tarz yol göstericiniz olabilir. Tasarım klasiklerinden seçtiğiniz mobilyaları, ikinci el aksesuarlar ve antika aydınlatmalarla birleştirmek ya da bunların tam tersini yapmakta özgürsünüz.

Bunun dışında yardımcı olacağına inandığım önerileri şöyle sıralayabiliriz:

İlginizi çeken ülkeler ve kültürleri hakkında araştırma yapın. Japonya’nın bambular ve hasırlarla kaplı sade dünyası, Fas’ın baharattan ilham alan renkleri, Ege’nin mavi pencereleri, beyaz badanalı evleriÉ En çok hangisinde huzur bulduğunuza karar verin.

Evinizde kullanmak istediğiniz tekstiller ve renkler konusunda İngiliz renk uzmanı Tricia Guild’den yardım alabilirsiniz. Bu konuda uzman olan Guild’in kitapları ve internet sitesi size yol gösterebilir. Ayrıca Türk boya firmalarının internet sitelerinde de renk kombinasyonlarıyla ilgili yararlı bilgiler var.

Kendinize dekorasyon dergilerindeki beğendiğiniz karelerden oluşan bir dosya hazırlayın. Hepsini arka arkaya dizdiğinizde gördüğünüz film, ana rotanızı belirlemede çok yardımcı olacaktır.

Karıştırarak nasıl yakıştırabilirim sorusuna takılırsanız, tezatlar arasında denklemler kurun. Örneğin aile yadigárı bir mobilya bulmaya çalışın. Kişiliğini bozmadan yenileyerek, onu evinizin bir köşesine yerleştirin. Anılarınızı yakınınızda tutmak size her zaman güven verecektir. Tasarım klasiklerini daha yakından tanıyın. Eames’in sandalyelerini mi, yoksa Noguchi’nin taburelerini mi daha çok sevdiğinize karar verin. Orada gördüğünüz tarz, iyi bir yol göstericisi olacaktır.

Karıştırma kısmı, işin en keyifli anıdır; serbest bıraktığınız yaratıcı radarlarınız bulduklarıyla sizi bile şaşırtabilir. Aslında eviniz sizin oyun alanlarınızdan biri. Klasik, modern, romantik, kitschÉ Bunlardan yalnızca biri olmak zorunluluğu yok. Her birinden sadece istediklerinizi alın, hoşunuza gitmeyenleri oyun dışı bırakın.

TAKİP

Parlak perdeler

Persan’ın yeni perdelik kumaşlarında, geçmişten kalan romantik duyguları harekete geçiren dantel tüller ve yine dantel desenli perdelikler, pırıltılı, simli, altın, bronz ve gümüş ışıltılar yaratan, metal iplikler katılarak dokunmuş taftalar var. Tel: (0212) 247 49 49.

DÜNYA

Yaşa Lovegrove!

21. yüzyılın en yenilikçi tasarımcılarından Ross Lovegrove’un Vitra için hazırladığı 54 parçalık banyo koleksiyonunda çok özel bir parça bulunuyor: Yüzlerce yıllık hamam kültürümüzün değişmez sembollerinden hamam tası. Tabi tasarımcının sihirli dokunuşuyla modernize olmuş bir formda. Sadece bizim değil, yabancı dekorasyon dergilerinin de peşinden koşacağı bir aksesuar olacağına eminim.

KEŞİF

"Serbest" dönem

Ürünlerini en son Milano Tasarım Haftası’nda sergileyen Adnan Serbest, koleksiyonunu Design ve Home olarak ikiye ayırmış. Design, yurtdışı hedefli olan, tasarım limitlerinin zorlandığı ürünlerden oluşuyor. Home ise yurtiçi pazarı hedefleyen, değişen trendler ve malzemeler doğrultusunda sezonluk ürünlerin yer aldığı bir koleksiyon. Seçim sizin. Tel: (0216) 612 46 46.
Yazının Devamını Oku

Harekete geçme zamanı

30 Haziran 2006
Yaz rehavetine kapılmadan önce, evinizi mevsime uyarlamak için aklınızda dolaşıp duran soruların cevaplarını bulmanız gerekiyor. Mart ayında yayınlanmaya başlayan, sunduğu pratik fikirler ve alışveriş önerileriyle dekorasyon dergileri satış liginde açık arayla ilk sıraya oturan Evim dergisi, temmuz sayısında da gerçekten işinize yarayacak çözümlerle dolu. İşte benim favorilerim...

Önce-sonra

Her ay mimarların yardımıyla okurlarının evindeki çeşitli köşeleri yenileyen Evim, bu ay bir yemek odası, bir yatak odası, bir mutfak ve bir de balkonu baştan düzenlemiş. İçlerinde en neşeli olan, Bahçeşehir’deki bir okurun balkonunda yapılan değişiklikler. Geniş bir kullanım alanına sahip olan balkonun sorunu, üst katta konumlanması ve önünün açık olması nedeniyle yaz aylarında bile çok fazla rüzgar alması. Bu nedenle balkon, altı kanatlı bir sistemle tamamen camla kapatılmış. İstenildiğinde aralıklı olarak da açılabilen bu sistemin maliyeti 1.200 YTL. Ev sahiplerinin bir diğer düşüncesi de balkonu kış aylarında bir kış bahçesi haline dönüştürmek olduğu için, düzenleme ona göre yapılmış: Bol çiçekli saksılar, desenli aksesuvarlar, sandalyelerin üzerinde pembe minderler, mumluklar, hasır sepetler, rüzgar gülü gibi objelerle sabah kahvaltıları ve akşam yemekleri için keyifli bir ortam yaratılmış.

Yengeç burcuna öneriler/images/100/0x0/55eb5495f018fbb8f8ba57f0

Hiç düşündünüz mü? Neden sarı bir odayı hiç rahat bulmazken, yeşil bir odada rahatlarsınız? Bazen canınız kırmızı kadife bir kanepe isterken, bazen de beyaz pamuklu bir koltuğu sevdiğinizi düşünebilirsiniz. Bu, insanı kendinden şüpheye düşüren bir duygudur; "Bana neler oluyor?"... Dr. Mimar Lerzan Aras, her ay kişilik özelliklerinize göre yapmanız gereken seçimlerden örnekler veriyor. Bu ay yengeç burcu olan ve yoğun çalışma temposuna sahip bir arkadaşı için yaptığı dekorasyon değişikliklerini anlatmış. Uyguladığı mekanın özellikleri şöyle: Parlaklık ve rahatlık hissi, yoğun gün ışığı, renklerde mutlaka beyaz; üzerine deniz mavisi, nil yeşili, açık turkuaz, dokularda yumuşak pamuklu kumaşlar ve yastıklar, yatak odasında sedef rengi, beyaz ve ekru kombinasyonu.

Tatile gidemiyorsanız o size gelsin

"Eğer tatile daha çok varsa, seçeceğiniz renkler ve tekstillerle evinizi tatil yerine dönüştürebilirsiniz" diyor Evim yazarı Gamze Bursa: "Bir duvarını manzara resmi ile kaplamak, içinde bulunduğunuz mekanın havasını değiştirecektir. Zümrüt Dekorasyon’da bu duvar kağıtlarının pek çok çeşidini bulabilirsiniz. Yemek takımınızı, aynı modelin farklı renklerinden oluşturabilirsiniz. Değişik renkleri bir arada kullanmak masanızda tam bir yaz havası estirecektir. Masa aksesuvarlarında tutucu olmamak da çok işe yarar. Örneğin, galvaniz saksılarda güzel bir salata sunmak sofranıza hoşluk katacaktır."

Eski şamdanınıza yeni hayat

Mat beyaz boya, beyaz imitasyon inciler, kristal inci ve sallantılı süsler (avize taşları), tutkal ve pirinç tel yardımıyla eski şamdanınıza farklı bir görünüm kazandırabilirsiniz. Yapmanız gerekenler şöyle:

Şamdanı tüm mum izlerinden temizleyin ve verniğini kazıyın. Sabunlu suyla fırçalayın ve kurumaya bırakın.

Mumun oturduğu bölüme eşit aralarla beş küçük delik açın.

En az üç kat beyaz boya sürün.

Pirinç teli de beyaza boyayın; kuruduktan sonra üzerine inciler, kristaller ve istediğiniz süsleri dizerek şamdanın kollarının etrafına kolye gibi dolayın.

Mumluk üzerindeki deliklere avizecilerden alacağınız beyaz ya da renkli kristalleri geçirin.

Cep to cep

Yaşam alanlarınızı daha tasarruflu kullanmanızı sağlayacak, fonksiyonel ve dekoratif depolama fikirlerine mi ihtiyacınız var? Her şeyi firmalara bırakmayın, sizin de yapabilecekleriniz var. Evim dergisindeki altı fikirden biri, koltuk kenarlarına asacağınız fonksiyonel cepler. Her an elinizin altında olan kitabınızı, TV kumandalarınızı, gözlüğünüzü tek bir cep sisteminde toplamanızı sağlıyor. Koltuğunuzun koluna yerleştirdiğiniz bu cepleri, artık kumaşlardan kolaylıkla dikebilirsiniz.

Dekorasyonu kolaylaştırmak elinizde

Dekorasyonla ilgili kararlarınızı verirken işinize yarayacak bir rehber hazırlanarak, boya, mobilya, kumaş, döşeme, halı ve aydınlatma seçerken nelere dikkat etmeniz gerektiği anlatılmış. Örneğin duvar kağıtları... Önerilerden bazıları şöyle: Duvar kağıdı yapacağınız mekanlarda, tüm tadilatların tamamlanması, kapı, pencere, priz ve anahtarların takılmış olması gerekiyor. Duvar kağıdınızı almadan önce ölçüleri kontrol etmenizde fayda var. Desen ve kod numaraları aynı olsa bile, ruloları yan yana koyarak desen ve renk uyumlarını kontrol etmeniz, uygulamanın olumlu sonuç vermesini sağlar. İlk boyu uygulama ölçüsünden 10 cm fazlalıkla kesmelisiniz. Duvar kağıdı kaplayacağınız duvarın uzunluğunu ve duvar yüksekliğini ölçerken kapı ve pencere boşluklarını düşmelisiniz. Eğer kaplayacağınız duvarın boyu 10 m ve duvar yüksekliği 2,70 m ise; duvar boyunu rulo enine bölün: 5 m/0,53 m= 9.4 rulo=10 boy duvar kağıdı.

Renkli dünya

Dergide yayınlanan evlerden biri, her odasında farklı bir renk skalası seçerek gerçekten baştan çıkarıcı bir örnek yaratmış. Ev sahipleri, oturma odasını beyaz ağırlıklı döşeyerek detaylarda kırmızı ve siyah kullanmışlar. Mutfakta güçlü bir yaprak yeşili tercih ederek bu odanın pencerelerden gözüken doğa ile uyumu yakalanmış. Ebeveyn yatak odası için sıcak bir ortam düşünülmüş, açık renklerdeki duvarlar pembe tekstillerle tamamlanmış. Evin en küçüğü içinse, beyaz demir yatak, beyaz çekmeceli dolap ve damla formunda lambalarla mavi bir dünya oluşturulmuş.

Bunları biliyor musunuz

- Saksı çiçekleriniz için: Sigara küllerini saksınıza koyarsanız yapraklardaki kurt böcek ve kurumayı yok edersiniz.

- Çiçeklerinizi suya koymadan önce saplarını 45 derecelik açıyla kesin. Böylelikle çiçeğin su emebilmesi için daha geniş bir alan yaratmış olursunuz ve bu da çiçeklerinizin birkaç gün daha taze kalmasını sağlar.

- Halılarınızın ezilmiş yerlerini düzletmek için, ıslak bir bezle ılık ütüyü bu ezilmiş yerlerin üzerinde gezdirin. Bu işlemi yaparken ütüyü çok fazla bastırmamaya çalışın. Ezilmiş olan kısımların dikleştiğini göreceksiniz. Gerekirse biraz da fırçalayabilirsiniz.

- Güvelerin dolaplarınızı istila etmelerini önlemek için, büyükçe bir portakalın üzerine, kabuğu görünmeyecek kadar sık biçimde karanfil batırın. Bunu giyecek dolabınıza ya da sandığın bir köşesine koyun.

- Duvara büyük çivileri çakmak sıvanın dökülmesine de neden olabilir. Bunu önlemek için çiviyi çakmadan önce sabuna bulayın.

- Duvarınıza çivi çakacağınız zaman işaretlediğiniz yerin üzerine çapraz bant yapıştırın. Böylece duvarın alçısını çatlatmamış olacaksınız.

- Teflon tavalardaki lekeleri çıkarmak için, bir bardak suya 2 çorba kaşığı karbonat ve yarım su bardağı sirke karıştırın ve 10 dakika kaynatın.
Yazının Devamını Oku

Evinizin belki de bir terapiste ihtiyacı var

23 Haziran 2006
Mekanlar biçimlenirken muhakkak bizden izler taşırlar. Aksi olduğunda içinde yaşamamız, üretmemiz, keyif almamız zorlaşır. Uzun yıllardır mekan yerleşimlerinde Uzakdoğu etkilerinin ne derece önem taşıdığını araştıran Dr. Mimar Lerzan Aras, mekanların ruhunu anlamaya çalışarak kişiye özel mekan analizleri, mekan terapisi ve iç mekan düzenlemeleri yapıyor. Tüm bunları yaparken, doğu ve batıyı bir araya getirerek oluşturulan pozitif aktivasyon sistemleri üzerinde çalışıyor. "Mekanın Ruhu" isimli bir kitabı bulunan ve temmuz ayından itibaren Evim dergisinde de önerileri yayınlanmaya başlayacak olan Aras, terapi yaparken hangi yolları izlediğini Evcimen okurlarıyla paylaştı.

Dr. Mimar Lerzan Aras’ın müthiş bir akademik geçmişi var. Alman Lisesi’ni bitirdikten sonra İTÜ Mimarlık Fakültesi’nden ikincilikle mezun olmuş. Ardından aynı üniversitede Tarihi Çevre Koruma ve Restorasyon bölümünde yüksek lisans yapmış. 1998’de tasarım üzerine doktorasını tamamlamış; daha sonra da executive MBA (yöneticiler için işletme yüksek lisansı) programını bitirmiş. 1999-2001 yılları arasında özel sektörde koordinatörlük yaparken aldığı çok katı eğitimin onu da katılaştırdığını, yaşamın çok farklı yüzleri olduğunu, farkındalık içinde olmadan yaşamla bir bağ kurulamayacağını görmüş.

- Mekanların terapisini nasıl yapıyorsun?

Önce o mekanın öyküsünü dinliyorum. Yaşadığımız mekanlarda sevdiğimiz, sevmediğimiz neler var, kurduğumuz hayaller, beklentilerimiz neler gibi sorulara cevap arayarak mekanın sesine kulak veriyorum. Aslında hepimizin evinde bize kendimizi çok rahat hissettirecek güzel eşyalar var ama, bizim tarzımızı ortaya koyacak dokunuş eksikse, içimize sinmeyen hatta bazen nefret ettiren bir görüntü ile karşı karşıya kalabiliyoruz. Siz her şeyden sıkıldığınızı zannedersiniz, ama temelde bazı şeyler hep aynı kalıyordur, hep aynı cins koltuk seçersiniz, yerleşim hep aynı olabilir, aynı kanepenin üstüne ayna asarsınız, hatta sevdiğiniz çiçek bile aynıdır. Bir mekanı tasarlarken asıl önemli olan, içgüdülerinize uymak, cesaret etmek ve hayal kurmaktır.

- Kişisel özelliklere çok önem veriyorsun değil mi?

Kesinlikle. Benimle çalışmak isteyen bir kişi eğer doğu felsefeleriyle çalışmayı kabul ediyorsa önce astroloji haritasını çıkarıyorum. Hayattan nasıl etkiler aldığına bakıyorum. Mevcut durumu saptadıktan sonra renk analizini çıkarıyorum. Kişideki var olan elementi ve ihtiyaç duyulan renkleri belirliyorum. Sonra kişinin yaşam tarzını, günlük yaşantısını ve hayallerini öğreniyorum. Bu doğrultuda trendleri yani konunun batı yüzünü göz önünde tutarak ortaya bir doğu & batı sentezi çıkartıp dekorasyonu yapıyorum.

- Sana en çok sorulan sorular nedir?

Evimde ve ofisimde beni ifade eden bir tarzı nasıl oluşturabilirim? Benim evimi de dergilerdeki evlere benzetebilir miyiz? Neyi neyle beraber koyacağımı nasıl bileceğim? Bu istediklerimi nerelerde bulacağım? Benim rengim hangisi, nasıl bileceğim? Büyük bir değişim olmadan ve çok fazla masraf etmeden kendimi iyi hissedeceğim bir mekan oluşturabilir miyim? Tüm bu soruların cevabı aslında kişinin kendisinde saklı, ben onları bulup çözümü öyle yaratıyorum.

- Uzakdoğu felsefelerine ilgin nasıl başladı?

Eğitimim sırasında, toplumsal yapı, sosyolojik değişim ve mimarlık konuları bir araya gelince çok keyifli ama bir o kadar da uzun bir doktora süreci yaşadım. Bu uzun sürecin bana bir faydası oldu; farklı disiplinlerle tanıştım ve hayatımda tekrar bir yol ayrımına geldim. Geldiğim noktada artık mekanları sadece oluşturmak değil, içlerini de yaşanır kılmak istiyordum. Böylece dekorasyon çalışmalarım başladı. Zaman içinde batının öğrettiklerini doğu ile birleştirmeyi, Feng Shui ve Vastu Veda gibi doğunun mekan öğretilerini yaşama katmayı öğrendim. Üniversite dönemlerim tasarımın batılı yüzünü çok iyi öğrendiğim dönemlerdi; ama doğulu yüzünü ve doğunun sunduğu öğretileri daha çok sevdiğimi, ikisini birleştirmekten keyif aldığımı söylemeliyim.

- Doğunun dünyasında ne gibi farklar gördün?

Bu dünyada, yaratıcılık var, renk var, doğallık var, içilen çayın sadece keyfini değil, gerçekten kokusunu da hissedebileceğiniz ve içinize çekebileceğiniz bir ruh var. Geçmişin derin öğretilerini içinde barındırdığı kadar, batının yeni ve genç yüzünü tüm güzelliği ile sunan bir yaşam biçimi var. Bu dünya kendimi sorgulamamın ötesinde yaşamla olan bağımı da kuvvetlendirdi. Şu anda yaptığım işte, Uzakdoğu felsefelerinin temelindeki astroloji, Ayurveda, Vastu Veda ve beş elementi temel alarak trendler, günlük yaşam analizi ve bunların birleşimi sonucu ortaya çıkan pozitif aktivasyonu kullanıyorum.

- Trendler seni ne yönde etkiliyor?

Trendler her zaman keyif vericidir. Kalıcı olmaları için trend olmaktan çıkmaları gerekir ki, son yıllarda çok moda olan retro hareketlerle bu olasılık gitgide azaltılıyor. Her zaman modanın sadakatsiz bir sevgili gibi sizi bir gün terk edeceğini düşünerek yaşamanız gerektiğini söylerim. Çalışmaların sonucunda ortaya çıkan renkler, malzemeler, dokular ve yerleşimler bir araya gelirken trendler katalizör gibi oluyor. Zaten her şey birbirine bağlı gelişiyor.

Daha fazla bilgi almak için: bilgi@lerzanaras.com

Küçük ama önemli ipuçları

 Girişinizin her zaman eve gireni davet edici nitelikte olmasına özen gösterin. Kalabalık, dağınık girişler enerjiyi bloke eder.

Eve güneşin girmesine izin verin, zamansız ve habersiz giren tek misafiriniz o olsun.

Evinizde çiçek büyütün, ama güney bölgesinde olmasına özen gösterin.

Mümkünse eşyalarınızı simetrik yerleştirmeyin, doğada hiçbir şey simetrik değildir.

Odalarınızın ortasını boş bırakın ki enerji akışı rahat olsun.

Doğal malzemeler kullanmaya özen gösterin, doğa size her zaman iyi gelir.

Evinizin kuzey bölgelerinden su dolu objeleri eksik etmeyin.

Her zaman içgüdülerinize güvenin ve niyet edin, bu iki kelime belki sihir yaratamaz ama size pek çok kapıyı açar.

Vastu Veda öğretisi

Vastu Veda (yerbilim) 6 bin yıl önce eski Hint kutsal metinlerinde yer almış. Temel prensip olarak beş elemente (hava, su, ateş, toprak ve boşluk), doğaya, kendi benliğimize ve kimliğimize saygı kabul edilmiş. Vastu Veda renkler ve yönler üzerine kurulmuş bir sistem. Astrolojiyle yakın bir bağı olan Vastu Veda'ya göre gezegenlerin insan üzerinde farklı etkileri var. Tüm gezegenler yönlere bağlı bir temel yerleşim sistemi oluşturur. Bu sistemde her gezegenin temel karakteristik özelliğinin insanın yaşadığı mekanların belli köşelerine yerleştiği kabul edilir. Renkler ve yönlerle mekan tasarımına yön veren Vastu Veda, yaşadığımız mekanlarda bizi rahatlatacak ipuçları veriyor. Vastu Veda geleneksel renk yerleşimiyle birlikte oluşturulan mekanların daha keyifli hale gelmesini sağlıyor. Evlerini ve mekanlarını bu temel prensibe göre şekillendirenlerin bereket ve güç kazandığı söyleniyor.

Çocuk odaları için önerileri

"Çocuklar için en uygun olan evin doğu bölgesindeki odalardan biridir. Güneşin doğrudan odanın içine doğması tercih edilir, çünkü çocuklar güneş enerjisi ile büyürler. Ayrıca doğu bölgesinin enerjisi (sattva) büyümeyi ve yeni hayatı simgeler. Eğer oda doğu yönünde değilse, şansınızı kuzeybatı yönünde deneyin.

Bebek odası için en güzel renk beyaz ve uçuk sarıdır. Açık renk bir ahşap beşik ya da yatak, bembeyaz bir odada açık renk ahşap parkelerle göz kamaştırıcı durur. Açık mavi, lila, çok uçuk nil yeşili her zaman mekanı ferahlatır. Oyuncakları koymak için renkli şeffaf kutular alabilir; altı boş ahşap bir bank yaptırabilirsiniz.

Büyüdükçe, odasına renkli eklemeler yapmak hayalgücüne katkıda bulunur. Odasını kendi boyamak isteyen ve de inatla pembe isteyen, yatağı kaldırıp yer yatağında yatacağım diyen, duvarları resimlerle dolduran, perdeleri çıkarıp, tülleri birbirine bağlayıp "işte perde" diyen, yatağın altını ikinci bir gizli oda haline getiren ve çalışma masası istemeyip, dersini yatağın üzerinde çalışan bir çocuğunuz olursa, beni hatırlayın; çocuğunuz bir gün tasarımcı olabilir!"
Yazının Devamını Oku