20 Ekim 2006
Raflarımız, dolaplarımız, yatak altlarımız, banyo ve mutfaklarımız, kullanılmayı bekleyen birçok ürünle dolup taşıyor. Dolayısıyla ’düzenleme’ becerisi olan tüm çözümlere ihtiyacımız oluyor. Öncelikle gereksiz fazlalıklardan kurtulmalı, sonra ihtiyaçları belirlemeliyiz. Yer kazandıran mobilyalar, bol raflı, çekmeceli ve hareketli üniteler, çift fonksiyonlu tasarımlar imdadımıza yetişiyor; ama unutmayın ki sihirli kelimeniz "kıymak", "vermek" ve "atmak".
Yaşama alanlarında
Evlerin merkezi niteliğindeki salonlarda, doğru bir düzenleme ile geniş ve akıcı bir görünüm elde edilebilir. Salonlar, yemek yenilen ve oturulup, vakit geçirilen mekánlar olduklarından, bütün bu fonksiyonlar için, spesifik saklama üniteleri seçilmelidir. CD’leri, DVD’leri, not kağıtlarını saklamak için tekerlekli büfeler, raf ve dolap sistemleri yer avantajı sağlayacaktır. Koltuk takımlarınızın da bir görev üstlenmesinden yanaysanız, yanına ya da arkasına saklama üniteleri modelleri tercih edebilirsiniz.
Dolaplarda
Gardırobunuza artık sığamıyorsanız, her şeyi içine alabilecek bir soyunma-giyinme odası sizin için ideal çözüm olabilir. Bu sistem, her şeyi aynı anda görerek, seçim yapmayı kolaylaştırıyor. Birbirinden farklı seçenek ve fiyatlarla karşımıza çıkan dolap sistemleri, giysi ve aksesuvarlarla ilgili problemlerinizi en kısa yoldan çözüme kavuşturur. Bunun için ya yatak odanızın bir kısmından feragat edeceksiniz ya da evinizin bir odasından. İkinci seçenekte karar verirseniz, penceresi en az olan odayı seçmenizde fayda var. Odadaki kolon ve kirişler ise gözünüzü korkutmasın. İki kolon arasında kalan nişlere kıyafetlerinizi yerleştirirken, sütunları da ayna ile kaplayabilirsiniz. Düzenlemeye geçmeden önce ihtiyaçlarınızı tam olarak tanımlamanızda fayda var. Profesyoneller şu soruları cevaplamanızı öneriyor: Askı asacak yerlere mi, yoksa raflara mı daha çok ihtiyacınız var? Raf ünitelerini belirlerken yükseklik ve derinlik ne olmalı? İki sıra yan yana dizecekseniz ölçüsü kaç olacak? Yapı marketlerde dolap içi aksamlar konusunda da işinizi kolaylaştıracak pek çok yeni fikir bulunabiliyor.
Çalışma odalarında
Çalışma alanlarına ayrılan boşluklar, yer kaybından çok, gerekli mekánlar haline gelmeye başladı. Bir çalışma köşesi yaratmak istiyorsanız; öncelikle ışığın nereden gelmesi gerektiğine karar vermelisiniz. Saklama ünitelerinizi, her şeyi depolayabilecek ve organize edebilecek şekilde seçmelisiniz. Dekoratif mantar panolar, renkli mandallar, dikkat çeken ofis gereçleri işinize yarayacak. Eski telefon defterlerinden, kataloglardan, gereksiz çalışma kağıtlarından ve broşürlerden kurtulmalısınız. Daha az kağıt kullanarak ve CD’lere yönelerek düzen duygusunu artırabilirsiniz.
Mutfaklarda
Mutfaklar, teknolojiyle iç içe olunan ve boşlukların fonksiyonel şekilde doldurulduğu alanlardır. İstediğiniz düzeni, yapacağınız akıllı yerleştirmelerle sağlayabilirsiniz. İlk adım olarak; her gün kullanmakta olduğunuz eşyaları ayırmalı, kullanma tarihi geçmiş ürünleri atmalı ve öncelik sırasına göre yerlerine karar vermelisiniz. Mutfağınızın küçüklüğünü, bulaşık, yemek pişirme ve ürün saklama gibi aktivite alanlarına bölerek sorun olmaktan çıkarabilirsiniz. Uzmanlar, dar mutfaklar için, dolapların tek bir duvarda olması, ince-uzun olanlar için, karşılıklı duvarlara monte raf sistemlerinin uygulanması, "L" şeklindeki mutfaklar için, bitişik duvarlarda rafların sıkça kullanılması, "U" mutfaklar için üç duvardan da yararlanılarak, rahatsız etmeyen, açık saklama köşelerinin oluşturulması ve geniş, ada mutfaklar içinse iki farklı bölme oluşturulabileceği gibi, merkezi yerleşimlerin gerçekleştirilmesinin pratik olduğunu söylüyorlar.
Banyolarda
Banyolar genelde küçük alanlara sahip olduklarından, her boşluktan yarar sağlamak gerekir. Havlular, tuvalet kağıtları, kremler, tıraş takımları, şampuanlar, saç aksesuvarları, ilaçlar, makyaj malzemeleri, ve hatta kitaplar, radyo ve TV için tasarlayacağınız saklama üniteleriyle banyonuzda rahat bir nefes alabilirsiniz. Sıcak havlu askılıkları ya da kaloriferin üzerine monte edilmiş raflar da işinize yarayacaktır.
KARMAŞAYA SON
á Eski çalışma kağıtlarınız, bir türlü okuyamadığınız, tarihi geçmiş gazete ve dergileri atma zamanı çoktan geldi. Fazlalıklardan kurtulmalı, yenilere yer açmalısınız.
á Bir seneyi aşkın süredir kullanmadığınız, giysi, parfüm, eski mutfak robotu ya da bir türlü yapmadığınız spor aleti gibi eşyalarınızı, ihtiyacı olanlara hediye edebilirsiniz.
á Ayda bir gününüzü, fazlalık atma günü yapın. Tüm evi, mutfağınızı, giysi dolabınızı tarayın ve fazlalıkları büyük bir kutuya doldurun.
á Süresi geçmiş ürünleri biriktirmeye son vermelisiniz.
á Evinizde aynı kitaptan, CD’den ya da ev aletinden, birden fazla bulunuyorsa, ihtiyaçlarınızı belirlemeli ve aza indirgemelisiniz.
Yazının Devamını Oku ![](https://static.hurriyet.com.tr/static/images/hurriyet/fullarticle-arrow.png)
13 Ekim 2006
Maison Française dergisinin ekim sayısında yeni sezon renk trendleri incelenmiş. Renklerin anlamları, kombine edildiği diğer renklerle yarattığı etki ve enerjileri bu dosyada anlatılıyor. Dünyaca ünlü Amerikalı renk uzmanı Leatrice Eiseman’ın görüşlerine de yer verilen konun tamamını görmek için Maison Française’in son sayısına göz atın... Yapım Esra Aytekin.
Uluslararası üne sahip renk ve tasarım uzmanı Leatrice Eiseman, rengin her zaman için ev dekorasyonunda ve dekorasyonda kullanılan öğelerde kimlik belirleyici olduğunu söyler. Sanki bu durum son zamanlarda daha çok kavrandı. Pantone Guide to Communicating With Color, Color Answer Book, More Alive With Color gibi kitapların yazarı Eiseman’a göre, trendlerle gelen renk değişimlerini yakalayabileceğiniz en iyi alan, küçük ev aksesuarları. Çünkü aksesuar endüstrisi, daha hızlı değişiyor. Tahmin edersiniz ki, bir vazo almak koltuk yada halı almaktan kolaydır. Eviniz yada ofisiniz için seçtiğiniz aksesuarlar aracılığıyla, yeniliklerden uzak kalmaz ve renkler yoluyla kişilik keşfi oyunu oyalayabilirsiniz. Önümüzdeki yıllara dair renk tahminlerinin yapıldığı toplantılarda, renk gurusu Lee Eiseman "bu sezon şu renkler ön planda olsun" demek gibi bir özgürlüklerinin olmadığını, yalnızca tasarımla ilgili değil teknolojiden ekonomiye, geniş bir alanda çok fazla okuma yaptıklarını ekledi.
Renk kelime oyunları
Bilimsel renk çalışmaları yapan birçok dernekte yer alan Eiseman, renk-kelime derneğinde de çalışmalar yapıyor. Renklerin insanlara ne ifade ettiğini sorarak, bir takım veriler elde etmeye çalışıyorlar. Sarı bunun için iyi bir örnek olabilir. Leatrice Eiseman’a göre, geçtiğimiz üç yılın rengi kesinlikle sarıydı. Eiseman bu fenomenin bu yıl da devam edeceğine inanıyor, çünkü Retro hala hayatımızdaki yerini koruyor. Birçok insan sarı rengi annesinin yada anneannesinin mutfağıyla özdeşleştiriyor. Ayrıca, psikolojik açıdan da, sarı her zaman güneş ışığını ve sıcak bir ortamı hatırlatıyor. Leatrice Eiseman, yaşadığı ülke Amerika’da en çok tercih edilen rengi sorduğunda, hala mavi yanıtını aldığını belirtiyor. Renklerin gurusu bu durumu, psikolojik bir temele dayanıyor. Mavi, gökyüzünün rengi ve sadakat, güvenilirlik anlamına geliyor. Eğer hala mavi vazgeçilmezse, sarının bu yarışta ne kadar şansı olabilir diye düşünebilirsiniz. Çok açık şansı var diyebiliriz. Masaüstü aksesuarlarında mavi hala önemli bir renk. Fakat konu mutfak duvarlarını boyamaksa, sarı maviye fark atabilir.
Doğal tonlar, "Aux Naturales"
Temizlik hissi uyandıran renkler, -mış gibi mekánlardan uzak, insanoğlunun doğal yaşamla buluşmasına olanak sağlayan bir renk paleti: Aux Naturales. Bu palette ham diyebileceğimiz çok sayıda organik renk yer alıyor. Başroldeki renkler, krem rengi ve kırık beyaz, kum renkleri, açık kahve ve yeşiller. Bu renklerin kullanıldığı mekánlarda denge yaratmak için, pembe, lila ve denim mavisiyle gölgelendirmeler yapmayı deneyin!
Yuvayı artık dişi kuş yap(m)ıyor!
Erkekler artık evlerin dekorasyonu ve renk seçimi konusunda daha aktifler. Artık renklerde feminen ve maskülen ayrımı kalmıyor. Pembe bu konu için iyi bir örnek olabilir. Önceleri, pembe kesinlikle feminen bir renkti, fakat bugün ünlü iş adamı Donal Trump pembe gömlek giyebiliyor. Kahverengi her zaman maskülen bir renk olarak kabul edilirken, günümüzde kadınlar bu rengi sıkça kullanmaya başladılar. Yemek odasının duvarlarını kahverengine boyayarak dramatik bir atmosfer yaratabilirler. Eisenman’a eğer bir kadın mutfağında sarıyı kullanmak isterse ve karşı taraf bunu çok feminen bulursa, ne olur diye soruluyor. Eiseman, cevap veriyor: "Kimin kazanacağı çok açık aslında, tabii ki kadınlar!!"
Sade zarif
Sade zarif başlıklı renk paleti, geleneksel motiflerle modern tasarım öğelerinin birleşiminden oluşuyor. Teknoloji kullanımının arttığı yeni eklektizmde, özellikle kumaşlarda ve kaplamalarda yeni ve farklı sonuçlar elde ediliyor. Bu palette yer alan renkler; genel olarak maun rengin gümüş grisi vizon rengiyle, içinde lame ışıltılar taşıyan mavilerin morlarla ve dore ışıltılarla parıldayan koyu bronzların buzlu badem rengi ve bakırla beraber kullanıldığı renklerdir.
Dekorasyonda 2007 renk kartelaları: Rengi modernize etmek
Trendlerin hızla değişen dünyasında, kendi bakış açınızı güncellemek ve düşünce tarzınızı modernize etmeniz gerekiyor. Böylece, renk ve dekorasyona modern gözlerle bakmaya başlarsınız. Günümüzde modern olarak kabul edilmeyen renk paletleri bile, artık daha modernize edilmiş görüntüler ve yeni keşfedilmiş renk kombinasyonları içeriyor. Mobilyalarda renkler yaşam tarzlarından, eğlence ve sinema endüstrisinden, popüler kültürden, sosyal hayattan ve en çokta kişisel zevklerden etkilenir.
Hafif dokunuş
Hafif dokunuş temasında kelimelerden de anlaşılacağı gibi, yumuşak bir etki yaratılmak isteniyor. Git gite gürültülü olan dünyada herkesin bir parça sessizliğe ihtiyacı var. Birçok insan için bu bir kaçış noktası olabilir. Bu renk paletini oluştururken pastel tonların ağırlıkta olduğu bir skalayı modernize edip, yeni kombinasyonlar sunuluyor. Sabun köpüğü renkleri, pudra pembesi, lavanta, bebek mavileri bu paletin ana renkleri. Eğer renklere biraz daha sofistike bir görünüm kazandırmak isterseniz, metalik gri veya şampanya rengiyle beraber kullanmanızı öneririz.
Yazının Devamını Oku ![](https://static.hurriyet.com.tr/static/images/hurriyet/fullarticle-arrow.png)
29 Eylül 2006
Sadece kurup büyüttüğü Derin markası için değil, farklı dünya markaları için de müthiş tasarımlar yapan Aziz Sarıyer, hem felsefesi, hem tasarım üslubu, hem de mütevazı kişiliğiyle yerli ve yabancı pek çok editörün hayranlığını kazanmıştı. Son olarak, ofis mobilyasında dünya markası olma vizyonunu taşıyan Alparda firması için yaptığı bir koleksiyonla çıktı karşımıza. Bu koleksiyonu ve hedeflerini, firma sahibi Sinan Alparda’dan dinledim.
Alparda ailesinin ofis mobilyaları sektöründe üstlendiği öncü misyon, 1950’li yıllara kadar uzanıyor. 1967 yılından bugüne ofis mobilyaları üretimi yanında projeli dekorasyon uygulamalarını da gerçekleştiren firma, teknolojik üretime değer katan el ustalığına, doğru detaya ve formdaki netliğe verdiği önemle tanınıyor. 21. yüzyıl başında markanın karakterini oluşturan prensipler; tasarım, form, materyal ve üretimin çağdaş sinerjisine dayandırılıyor. Bu yenilikçi ve özgün tasarım anlayışı tüm mobilya koleksiyonlarına yansıyor.
Alparda ismini ilk duyuşum, 1992 yılında firmanın Milano’da serbest tasarımcı olarak çalışan Defne Koz ile yaptığı bir tasarım sözleşmesine dayanarak ürettiği "Tomo" ofis serisi ile olmuştu. Yaklaşık 50 parçadan oluşan bu seriden 3x3 çekmeceli Tomotop 9 gözlü klasör dolabı, yenilikçi mimar ve tasarımcı Alessandro Mendini tarafından 1996 yılında Dünya Tasarım Yıllığı’na seçilerek, Bremen kentindeki Übersee Müzesi’nde üç ay boyunca sergilenmişti.
Alparda 2007 yılına girerken, tasarım başarılarını evrensel boyuta taşıyan Aziz Sarıyer ile yaklaşık 50 parçalık yeni bir koleksiyon hazırladı. Arc, Bow ve Stop isimli serilerin yanı sıra; yeni koleksiyonda Oval oturma grubu, Moon masa ve Perch bar sandalyesi yer alıyor.
Alparda firmasının sahibi Sinan Alparda, yeni koleksiyonuyla ilgili sorularımı cevapladı.
Geçmişte Defne Koz ile çalışmıştınız ve o koleksiyon çok beğenilmişti. Daha sonra adınızı fazla duyamadık. Neler yaptınız o günden bugüne?
- Defne Koz ile yaptığımız "Tomo" ofis serisi ile aslında Türkiye’de bir ilke imza attık ve uluslararası başarı kazandık. Daha sonra özellikle teknolojik altyapı geliştirme sürecine paralel olarak Adnan Ural ve Hakan Ertek’in Alparda için hazırladıkları mobilya tasarımları gerçekleştirildi. Bu dönemde Adnan Ural’ın imzasını attığı Golf serisi, son yıllarda Türk ofis mobilyası sektörünün en yenilikçi çizgilerinden birini taşıyan ürünü olarak öne çıktı. Yine bu dönemde geleneksel el işçiliği ve mesleki deneyimimiz ile çeşitli konut, ofis, turistik tesis ve Cumhurbaşkanlığı Köşkü gibi yerlerin iç mekán dekorasyonunu tamamladık. Bundan sonraki hedefimiz, tasarımı, üretimi, yönetimi ve her şeyiyle yoğun sevgi, emek ve özveriyle üretilen mobilyalarımızın yurtdışında hak ettiği yere ulaşmasını sağlamak ve bunu sürdürmek.
Markanızın en önemli gücü nedir sizce? Teknoloji? Deneyim? Tasarım?
- Teknoloji, deneyim, tasarım... Bunlar birbirini destekleyen öğeler, ama en önemlisi "mobilya sevgimiz".
Neden Aziz Sarıyer’i seçtiniz?
- Çünkü Aziz Sarıyer, artık bir dünya markası olan çok yetenekli bir Türk tasarımcı. Modern çizgisini Alparda’nın geleneksel el işçiliğindeki birikimiyle birlikte yorumlayarak, dünya çapında hayranlık uyandıran çok güzel eserler oluşturuyor. Bu koleksiyon içinde özellikle Arc serisi, modern tasarımın ilkelerini bugüne dek Türkiye’de eşi görülmemiş bir üretim tekniğiyle buluşturmasıyla dikkatleri üzerine toplayacak.
Türk tasarımının geleceği hakkında düşünceleriniz neler?
- Özgün tasarımla mobilya üreten öncü firmalardan birisiyiz. Türkiye’nin ilk tasarım sözleşmesini biz gerçekleştirmiştik. Bugün ulaşılan noktada, tasarımı soyuttan somuta dönüşmüş bir kavram olarak görüyoruz. Gelecekte Türk tasarımı için başka önemli projelerin daha gerçekleştireceğine de yürekten inanıyoruz.
İddialı ve modern Arc
Alışılmışın dışına çıkan ve sınırları zorlayan bir ergonomiye sahip olan Arc serisi, modern ve iddialı ofisler için tasarlanmış. Aziz Sarıyer’in kullanıcıyı şaşırtan ve geleceğin ofisleri hakkında çok önemli ipuçları veren bu tasarımı, iyi düşünülmüş ve doğru cevapları içeren bir detay zenginliği içeriyor. Yalın ve sadece "gerektiği kadar" öğenin yan yana gelerek bir bütünselliğin yakalandığı bu seri, bir ofisin ihtiyaç duyacağı tüm mobilyaları içeren bir ürün çeşitliliğine sahip.
Seriyi oluşturan tüm parça ve detaylar ahşap ve genelde el işçiliği ile üretiliyor.
Mükemmeliyetçi ve detaycı Bow
Ahşabın gelenekselliğini modern ofis anlayışının yalınlığı ve ergonomisiyle birleştiren Bow, Alparda’nın 40 yıllık geleneksel ahşap el işçiliğinde edindiği mükemmeliyetçi ve detaycı deneyimi simgeliyor. Modern ve yuvarlak hatlı bir çizgi taşıyor, mat ve parlak lakeli yüzeye ve ustaca gizlenmiş tekerleklere sahip.
Yazının Devamını Oku ![](https://static.hurriyet.com.tr/static/images/hurriyet/fullarticle-arrow.png)
22 Eylül 2006
Bana stilini söyle, sana en son hangi fuarı gezdiğini söyleyeyim! Sonbahar döneminin fuarları peş peşe düzenleniyor; yapılan stil bombardımanların karşısında seçimler daha da zorlaşıyor. Bu kadar fazla formun, rengin, dokunun, kültürün, zamanın ve düzenleme biçiminin varolduğu bir platformda, ortak olan tek gerçek var: Evde egemenlik, hálá kayıtsız şartsız ev sahibinin.
Messe Frankfurt tarafından gerçekleştirilen başarılı fuarlardan biri olan Tendence Lifestyle, 25-29 Ağustos tarihleri arasında Frankfurt’ta yapıldı. Birçok firmanın yeni ürünlerini görücüye çıkardığı, kış dönemi için ilk siparişlerini aldığı bir ticaret platformu olan fuar, aynı zamanda evlerin içi ve dışı ile ilgili yeni konseptlerin, tarzların, eğilimlerin sunulduğu, genç tasarımcıların fırından yeni çıkan koleksiyonlarının sergilendiği bir buluşmaydı. Fuarın genel özelliği, alıcıların teknolojik gelişmelerden çok, ev yaşamıyla ilgili yeni trendleri anlatan ürünlere yönelmeleriydi.
Tematik Dünyalar
Önümüzdeki senenin detayları üzerine keşfe çıkılan başlıklardan biri "Lifestyle", diğeri ise "Tematik Dünyalar" oldu. Lifestyle bölümünde genellikle günlük hayatta kullanılan ürünler yer alırken, Tematik Dünyalar bölümünde sektördeki en son yenilikler, tüketici hareketlerinin takibi, seminerler, çalışmalar ve organizasyonlar gerçekleştirildi.
Öne çıkan eğilimler
Bu sene sonbahar, kış ve yeni yıl sezonu ev ve hediyelik eşya ürünlerine özellikle Barok tarz ve parıltılı rock yıldızı temalarında, koyu siyah, kırmızı ve lilanın gümüşler, kristaller ve kıymetli taşlarla süslendiği ürünler hakim. Bütün zamanların favorisi, "siyah ve beyaz" gene gözde.
Ayrıca bu sonbahar trendlerini takip eden hayvanseverler, köpekleri, kedileri ve hatta kuşları için yapılmış birçok ürünü bulabilecekler. Bu dört ve iki ayaklı dostlarımızın stil içinde yemek yemelerinin dışında, onlar için yapılan ürünlerde sahiplerinin evlerini süsleyerek, odalarına ayrı bir hava katacak. Bunların yanı sıra, birçok kahve bardağı, servis ve pasta tabağında kuştan kurbağaya birçok hayvan motifine rastlamak mümkün. Örneğin sadece akvaryumdaki bir balığı gösteren küçük bir televizyon gibi...
Tendence Lifestyle fuarından çıkan bir diğer sonuç da, artık ürünlerin güzelliği kadar rahatlığına da önem veriliyor olması. Yatakta kitap okumamızı kolaylaştıracak kitap tutacaklı yastıklar, kışın sizi sıcak tutacak bir şalın içinde olan eldivenler, diş fırçası ve tarak kombinasyonları ve herkesin favorilerinden biri olan defterler için yapılmış kalem tutacağı. Hepsi de ürünlerde dış görüntü kadar fonksiyonelliğin de artık önemli olduğunun birer kanıtıydı.
Sezonun ana kodu: Duygu
Duygu, her kültürün genetik yapısında var olan bir kodlama. El işi güzelliğinin mükemmel karışımı ve klasik tasarım, sınır tanımayan bir bütün oluşturuyor. Zarif renklerin, müsrif kumaşların ve lüks eşyaların yarattığı kişisellik, ön plana çıkarak, önemli bir noktaya gelmiştir. Stil sahibi mekánlar yaratmanın yolu, dikkat çekici, doğu-batı etkili ve basit dokunuşlarla zenginleştirilmiş ürünleri bir arada kullanarak, kişisellik katmaktan geçiyor. Tendence fuarının Emotion holünde, her tarza uygun çeşitli ürünlerle karşılaştık.
Fuardan notlar
á Fuarı 117 ülkeden yaklaşık 80.000 ticari ziyaretçi gezdi. Bunların üçte biri Almanya dışındandı.
á 78 ülkeden 3207 katılımcı firma vardı.
á Türkiye'den, aralarında Güral Porselen. Kütahya Porselen ve Arda Cam'ın da bulunduğu 17 katılımcı fuardaydı.
á Ziyaretçilerin %81'i, firmaların ise %60'ı fuarın iyi geçtiğini söylediler.
á Fuar alanı dışında iki tasarım etkinliği çok ilgi çekti: 24 disiplinlerarası projeyi bir araya getiren 'Fresch' ve 22 uluslararası genç yeteneğin tasarımlarını sergiledikleri 'Designersblock'.
á Bu seneki fuarda bir ilk vardı. Kids World adı altında çocuk ürünlerine yönelik yeni bir bölüm kuruldu. Bu bölümde okul öncesi yaşlardaki çocuklara yönelik ürünlere sahip şirketler kendilerini daha iyi tanıtma imkanı buldular.
á Son dönemlerin en popüler konularından biri olan "Personal Shopper" (kişiye özel alışverişçi) özel şovu da fuara damgasını vurdu.
á Bir sonraki Tendence Lifestyle fuarı yine Frankfurt'ta 24-28 Ağustos 2007 tarihleri arasında yapılacak.
Daha fazla bilgi için: www.messefrankfurt.com ya da tel: (0212) 249 65 01 Ğ 249 66 04.
Yazının Devamını Oku ![](https://static.hurriyet.com.tr/static/images/hurriyet/fullarticle-arrow.png)
15 Eylül 2006
Tasarım kelimesinin içi boş halinin çokça tüketildiği ülkemizde, geçtiğimiz hafta ve bu hafta yapılan iki etkinlik ruhumuza iyi geldi. Biri, butik bir sergi olarak nitelendirebileceğim Conrad FloralArt Show, diğeri ise bu sene Prof. Önder Küçükerman’ın da verdiği destekle çok daha ciddi bir boyut kazanacağına inandığım İstanbul Design Week. İlki bitti, ama ikincisini görmek için hálá vaktiniz var.
Conrad’da FloralArt Show
Conrad İstanbul Oteli, İstanbul’da ilk kez gerçekleştirilen çiçek sanatının yaşatıldığı Conrad FloralArt Show sergisine ev sahipliği yaptı geçen hafta. 13 çiçek firmasının yaptığı çarpıcı düzenlemelerle adeta bir düş bahçesine dönüşen otel lobisi, misafirlerine görsel bir şölen yaşattı.
Sergi hakkında bilgi aldığım Zeynep Helvacı (Linx Marketing Services), gelenekselleşmesini arzu ettikleri bu serginin ana temasını "SIRA DIŞI" olarak belirlediklerini söyledi. Çiçek sanatının sanattan öte, derin bir yaşamın özlü bir anlatım biçimi olduğunu vurgulamak istediklerini, çiçekleri farklı bir boyuta taşıyan bu sergide çiçeklerden ve bitkilerden oluşan objelerin yer aldığını anlattı. Serginin bir başka ortak teması da katılımcı firmaların ortak çalışması olan "BARIŞ"tı. 13 barış meleği, sevginin en güzel anlatım yolu olan çiçeklerle, dünyaya barışı hatırlatmak üzere sergide yer alıyordu.
Dünyanın büyük şehirlerinde düzenlenen bu tür sergiler, estetik ve tasarım anlayışına farklı boyut katıyor ve binlerce meraklının ilgi odağı oluyorlar. Örneğin İngiltere’deki Chelsea Flower Show, çok güçlü bir sektöre hitap ediyor ve büyük ilgi görüyor. Conrad FloralArt Show da umarım daha da büyüyerek gelişir.
Kim ne yapmıştı?
áAloha: Çiçeklerle süslü bir abajur ve çiçekten uğurböceği.
áCherie Flowers: Çiçeklerden elbise ve aksesuvarlar.
áEnglish Gardens: Sanatçı Mondrian’ın tablolarından esinlenerek, organik gıdalarla hazırlanmış tablolar.
áÇikas: Çiçekler ve aynalarla hazırlanmış "Çiçek ve Siz" tasarımı.
áEren’s Flowers with an Attitude: Sonbahar doğasının hapsedilmiş halinden esinlenen bir çiçek tasarımı.
áHana Çiçek: Çiçek kasaları, çiçek açmış yumurtalar, bitkilerden elmalar.
áLa Bonbonniere: Ressam Yiğit Yazıcı’nın boyadığı tual üzerinde Mirey Karaso’nun şiiri ile çiçek veren bir el.
áMarginal Çiçekçilik: Çiçeklerden abajur.
áRG&Necmi Rıza Dekor: Orkidelerlerden yapılmış gelinlik ve aksesuvarlar.
áSabuncakis: İçinde çiçek ve sevgi olan insanın, beş kıtaya gönderdiği enerji ile çiçeklendirmesi ve böylece tüm dünyanın çiçeklenmesi.
áVSB: Barış çiçekleri ile yaratılan "Barış Bahçesi".
áWoods/Sibel Mermerci: Rengarenk çiçeklerden masa örtüsü ve avize.
áWoods The Flower Boutique: Değişik formlar üzerinde rengarenk gül buketleri.
Galata’da İstanbul Design Week
Türk ve dünya tasarımından örnekleri İstanbul’da buluşturmayı amaçlayan İstanbul Tasarım Haftası (İstanbul Design Week Ğ IDW), İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Mimar Kadir Topbaş’ın yaptığı açılışla geçtiğimiz salı günü başladı. Balat’taki Eski Galata Köprüsü üzerinde gerçekleştirilen, seminerler, paneller, konferanslar ve sergilerle zenginleşen IDW, 17 Eylül’e kadar açık.
Etkinliğin mimarlarından DDF’in kurucularından Arhan Kayar, "Bu haftanın etkinliklerini belgeleyip, gelecekte nasıl olması gerektiği konusunda bir tartışma açacağız. Çünkü kendini eleştiren organizasyonlar daha iyi yapılanıyor", diyor ve şöyle devam ediyor: "Türkiye’de önemli olan kendi markalarımızı üretebilmemiz. Marka üretilebilmesi ve dünyayla rekabet edilebilmesi açısından ciddi tasarım ürünlerine ihtiyaç var. Bence bu konuda yol katetmemizi sağlaması açısından da İstanbul Design Week önemli bir etkinlik."
İstanbul Tasarım Haftası’nda yer alan isimler arasında Japonya Uzay ve Havacılık Dairesi JAXA’da görev yapan Serkan Anılır, Shin Azumi, Marti Guixe, Matali Crasset, Alberto Meda, Stefano Maffei, Brigitte Borja De Mozota var. Dünyanın en önemli tasarım sergilerini düzenleyen ünlü Designersblock’ta ise ilk kez üç Türk tasarımcının ürünlerine yer verilecek. Sergilerini gece kulübü, polis karakolu ve New York sokakları gibi sıra dışı mekánlarda açan Designersblock, İstanbul Tasarım Haftası’nın uluslararası bir kimlik kazanmasını sağlamak açısından önemli bir yere sahip.
Yazının Devamını Oku ![](https://static.hurriyet.com.tr/static/images/hurriyet/fullarticle-arrow.png)
9 Eylül 2006
Mevsim başlarının en zevkli yanlarından biri, bu aylarda iyice kalınlaşan Türk ve yabancı dergilerin içindeki yeni koleksiyonları, yeni renkleri, yeni sözleri kovalamaktır. Eylül sayısında yaşama mekanlarınızla ilgili toplam 426 sayfa dolusu fikir, stil, öneri, bilgi, çözüm ve ürün seçeneği sunan Maison Française dergisi, evinizle ilgili planlarınızı kesin kararlara dönüştürmeden önce göz atmanız gereken bir ilham durağı.
Takvimler 1 Eylül dediğinde sanki yaşam birdenbire hızlanmaya, hareketlenmeye, değişmeye kurgulanıyor. Şehir kalabalıklarını geri çağrıyor; bu çağrıya uyan kalabalıklar, alıştıkları yaşama hızını yeniden yakalayınca günlük ihtiyaçları ve keyifleriyle ilgili yavaşlattıkları ritmi de yeniden vitese takıyorlar.
Metropol insanlarının özellikle moda, stil, tasarım ve dekorasyon alanında dünyada olup bitenleri, trendleri, yenilikleri ve haberleri takip ettikleri en önemli mecralardan biri olan dergiler, bu hızlanmayla birlikte daha aktif roller üstleniyor; ilham veren kimlikleriyle tenlere, bedenlere, mekanlara yeni yollar gösteriyorlar.
Türkiye’de 11 senedir yayınlanan Fransızların ünlü dergisi Maison Française, eylül sayısında kendi üzerine düşeni yapmış ve yaşama alanlarında keyif katsayınızı artıracak pek çok fikirle beslemiş sayfalarını. Henüz almamış olanlar burada kısa bir tura çıkabilirler; ancak tüm detayları ve ipuçlarını öğrenmek için eylül sayısını kitaplığınıza hediye etmeniz şart.
Modern Afrika
Sonbahar sezonu, yükselen eğilimlerde sırayı ilk olarak köklere veriyor. Eski, izli, tarihi ve folklorik karakter özellikleri taşıyan etnik mobilya ve aksesuarlar gizem, nefes, zaman, gerçeklik ve kalıcılık yataklarından akarak evlere doluyor. Dünya trend uzmanları keşfedilmemiş kültürlere yönelerek ilham aldıkları kaynakları çoğaltıyor. Önümüzdeki sezonun stil kodlarından biri de, Afrika’nın ilkel simgelerini modern düzenlemeler içinde kullanmak. Çöl göçlerinin gizemine, safari ruhuna, kumların sıcaklığına ve egzotik meyvelerin dayanılmaz kokusuna bu mevsim çok sık rastlayacaksınız. Ham malzemeler, örgülü dokular, sanat ve zanaatın iç içe geçtiği aksesuarlar ön planda.
Yeni nostalji
Romantik çağrışımlarından ötürü ’nostalji’ evlerin en sevdiği kelimelerden biri oluyor. Antika kullanımı ve eski eşyaların yenilenerek farklılaştırılması hálá yaygın; ancak en belirgin eğilim eski dönemlerin formlarını yeni materyallerle birleştirerek ’uyarlanmış’ tasarımlar yaratmak.
Markalara değil, kendinize güvenin!
"Anahtarı çevirdi ve içeri girdi. Eve adımını attı ve salona baktı. Salon ne kadar düzenli ve sıradandı. Sanki az önce bir mobilya firmasının katalog çekimi tamamlanmıştı." Paket program şeklinde tasarlanmış evinden sıkılanlar, evinin sadece kendi istediği gibi olmasını isteyenler ve bu hedefle yollara düşenler çoğalıyor. Özel üretimler, zanaatkárlar ve marangozlar birer birer keşfediliyor. Ev ihtiyaçlarınız için ilk aklınıza gelen adreslerin dışında alternatif çözümler arıyorsanız, derginin bu sayısındaki mini rehbere başvurabilirsiniz.
Masa başına dönüş
Başarıyı yakalamak, gerekli şartların oluşturulmasıyla mümkün. Gelişimi, değişimi ve ilerlemeyi doğrudan etkileyen temel koşullardan en önemlisi ise doğru planlanmış bir çalışma ortamı. Eylül sayısında, ilkokul çağından başlayarak her yaşta farklı amaçlarla ihtiyaç duyduğumuz "masabaşı" çözümleriyle ilgili yaşlara göre özel bir dosya hazırlanmış. Aylardan Eylül ve biten tatil dönemi sonrasında hep beraber masa başına dönüyoruz.
Evler başak burcuna girdi!
Alışveriş çılgınlığının son noktaya vardığı günümüzde, evlerimiz, dolaplarımız, yatak altlarımız, banyo ve mutfaklarımız, kullanılmayı bekleyen birçok ürünle dolup taşıyor. Eğer dinlemek istediğiniz CD ortalıklarda yoksa, eşyalarınız dolaplarınızdan taşıyorsa, banyonuzdaki parfüm şişelerinden aynada kendinizi göremiyorsanız ya da mutfakta her tarafı kavanozlar sardıysa, ciddi bir organizasyon sorununuz var demektir. Öncelikle ihtiyaç noktalarınızı belirlemeli, yer kazanmaya çalışmalı ve uygun ürünlerle çözüm sağlamalısınız. Maison Française, tüm bunlar için 48 sayfalık özel bir ek hazırlanmış.
7 farklı tarzda 7 ev
Farklı şehirlerden farklı tarzlara sahip 7 ev örneği, dekorasyon fikirlerinizde çok yardımcı olabilir. Favorilerimden biri, Ressam Kadir Akorak tarafından dekorasyonu gerçekleştirilen 137 yıllık ahşap bir İstanbul yapısı. Perküsyon ustası Burhan Öçal’ın yeni yaşam alanı olan bu evin çok katlı haline, çok sesli kültürü ve tek renkli tarzı eşlik ediyor.
Diğeri ise, Güney Fransa’dan seçilmiş modern-provence stilinde bir kır evi. Eski mobilyaları, sıcak kumaşları ve özgün objeleri bir araya getiren mekanda, geçmişe ait pek çok detay beklenmedik köşelerde, bazen zeminde, bazense duvarlarda ortaya çıkıyor ve mekánın otantik tarzını kuvvetlendiriyor.
Yazının Devamını Oku ![](https://static.hurriyet.com.tr/static/images/hurriyet/fullarticle-arrow.png)
2 Eylül 2006
Yeni ev koleksiyonlarında uzun zamandır hissetmediğim bir sadeleşme, azalma, düzleşme eğilimi fark ediyorum. Renklerde de daha tasarruflu kombinasyonlar var. Özellikle grafik açıdan muhteşem efektler yaratan siyah-beyaz ikilisi yine sahneye çıkarak pek çok farklı stilde yer buluyorlar. Renklerin dili olduğu doğruysa, onlar kesinlikle sohbet etmekten, yan yana durmaktan, birbirlerine karışmaktan bıkmıyorlar!
Tüm zamanların vazgeçilmez rengi olan beyaz, ahşap, cam, metal, deri gibi aklınıza gelebilecek her türlü malzemeye ve dokuya kolaylıkla uyum sağlarken, diğer renklerle olan birleşimlerde de hep dengeleyici bir rol üstleniyor. Modern, provence ya da eklektik gibi birbirinden farklı atmosferlere sahip stillerde farklı ruhlara bürünebiliyor. Araya giren tüm renklere rağmen başını hep dik tutmayı ve fark edilmeyi başarıyor.
2005’in merdivenlerinden çıkıp gelerek, dekorasyonun odak noktasına şuh bir kadın gibi eteklerini savurarak inen siyah da, bu sezonun esaslı rengi olarak her yerde. Asaletin, aristokrasinin, zarafetin, gizliliğin, kararlılığın, tutkunun ve kendini ortaya dökmeyen bir dramın kılığı siyah, kadın vücudunun ve tavrının tüm hallerini kullanarak tasarlanan detaylarla, evlere de sahip olmayı başarıyor. Bazen bir avizeyle aydınlığa, bazen perdelerle karanlığa karışıyor. Siyahı kullanırken tek en önemli kural, ölçülü olmak.
Peki ya siyah ve beyaz bir araya gelince neler oluyor? Yeni ev koleksiyonlarında yine kol kola giren ikili, birleştiklerinde mekanların odak noktası olmaktan kaçamıyorlar. Siyahın hareketi, coşkusu, asiliği, devamlı değişmek istemesi ve ele avuca sığmayan karakteri ile beyazın sakin, dingin, vazgeçilmez ve yılları geride bırakmış bilge duygusu birleşerek muhteşem bir denge oluşturuyorlar. Onların bu sezonki birleşimlerine baktığımızda ise, geometrik ve keskin çizgilerden çok daha ötede durduklarını görüyoruz. Gerek kumaşlarda, gerekse üzerine çeşitli tekniklerle baskı uygulanmış diğer malzemelerde, siyah-beyaz çiçek, kuş ve dantel silüetlerine çok sık rastlanıyor. Bu yumuşak kıvrımlar ikiliye kesinlikle daha feminen bir kimlik yüklerken, Barok ve Viktoryen döneminin formlarının üzerinde yapılan siyah-beyaz denemelerle, 90’lardaki minimalizm döneminden aklımızda kalan o soğuk, kontrollü ve sert hallerinden çıkarak farklı bir görsel etkiyi sahipleniyorlar. Büyük retro desenlerde de sık sık birleşen ikili, malzeme kullanımlarında da yaratıcı çözümlere yol açıyorlar. Bu yoğun düetin arasına karışmayı başarabilen üç özel renk ise acı sarı, lime ve turkuaz gibi gözüküyor.
Tasarımcılar siyah-beyazı çok seviyor!
Siyah ve beyaz, tasarımda formu öne çıkarmaktaki ustalığı nedeniyle hem modern hem de avangard tasarımlarda çok sık kullanılıyor.
Feng-Shui uzmanları siyaha ve beyaza hayır diyor!
Kış aylarının siyah, füme gibi koyu renkleri Feng-Shui felsefesinde pek tercih edilmiyor. Bu gibi seçimler Uzakdoğu öğretisine göre vücudun enerjisini yok ediyor. Oysa bedenin ve ruhun renk dengesini düzenlemek için renkli aksesuarlar kullanmak mümkün. Siyah, Feng-Shui«de hırsı ve kudreti simgeliyor. İdeal kombinasyon renkleri yeşil ve mavi. Beyaz ise hüznün rengi olarak algılanıyor ve yaşam ruhunu zayıflattığına inanılıyor. Önerilen kombinasyon renkleri, gümüş ve altın.
Farklı bir karışım
Uzakdoğu’nun etnik detaylarını ve aksesuvarlarını yumuşak bir şekilde Provence tarza uyarlayan dekoratif tasarımları ve bu tarzı yansıtan aksesuvar çeşitliliği ile Becara, sahip olduğu güney kıyılarının iklimini evinize taşıyor. Açık renkli, elle cilalanmış ve patine edilmiş mobilyaları çok güzel. Tel: (0212) 210 68 44.
Mermere övgü
Mermer, önümüzdeki kışın en favori malzemelerinden biri olacak gibi gözüküyor (üstelik sadece mutfak tezgahlarında değil). Pabetland’da bulacağınız bu çok amaçlı kaseler, mermer efektini evinize taşımanın ekonomik bir yolu.
Yazının Devamını Oku ![](https://static.hurriyet.com.tr/static/images/hurriyet/fullarticle-arrow.png)
25 Ağustos 2006
Step’in yurtdışı pazarları için yarattığı ve İngiliz dekorasyon dergilerinde sık sık reklamlarına rastladığım Stepevi, ilk mağazasını Londra’da açmıştı. İngiltere’de çıkan yeni koleksiyonun yolu bu kez İstanbul’a da düştü ve tüm Step mağazalarında satılmaya başlandı. Yeni dokular, geometrik desenler ve petrol mavisinden defne tonlarına uzanan yepyeni bir renk skalasıyla...
Stepevi markasına özel olarak hazırlanan halı ve aksesuvar koleksiyonu için artık Londra’ya gitmemize gerek kalmadı. Tüm Step mağazalarında satışa başlanan Stepevi koleksiyonu dört ana renk grubundan yola çıkarak hazırlanmış: Kahve tonlarından oluşan Warm, defne tonlarının yer aldığı Cool, yeşil rengin hakim oluduğu Quiet ve petrol mavisinin ara tonlarını içeren Deep konseptleri koleksiyonun temelini oluşturuyor. Kullanılan dokularda ise ’tek renk şıklığı’ vurgulanıyor.
Desenlerde yuvarlak ve gözü yormayan bir geometri tercih edilen koleksiyonda; yumuşak dalgalanmalar, elipsler sadece ışık ve iplik oyunlarıyla kendini ifade ediyor. Kullanılan floral desenler ise sadeleştirilmiş damask yapraklar ve doğada var olmayan düşsel çiçeklerden oluşuyor.
Koleksiyonun en belirleyici özelliği ise şüphesiz yaratılan yeni dokular olmuş. Yalın ve sakin geometrik desenler yepyeni dokulara ruh ve biçim kazandırmış. Dört farklı ipliğin birleşiminden oluşan Vedia ile sekiz farklı ipliğin kullanıldığı ve her ipliğin özelliğine göre farklı kalınlıklarda ve teknikte dokunduğu Organic Lines serisi ile renkleriyle yarattığı eşsiz ışık yansımaları ve yumuşaklığıyla Touch Me Long, bu koleksiyonun en çarpıcı dokularını oluşturuyor.
Aksesuvarlarda ise koleksiyon gruplarına uygun göz kamaştıran kumaşlar tercih edilmiş. Altın varaklı damask desenler, özel baskı ile parlaklığı vurgulanmış renk renk ketenler, yalın floral desenler ve bu kumaşlar ile kombin hale gelebilen sade, zarif tuşeler göze çarpıyor. Elde işlenmiş gerçek deriler, metalik deri havasını yansıtan kumaşlar ve ipek kumaş üzerine işlenen nakışlarla çok özel ve yeni tasarımlar ön plana çıkarılmış.
Step Danışma Hattı: (0212) 336 04 88.
www.stepcarpet.com
İlk mağaza Londra’daydı
Step Halı, geçtiğimiz sene Habitat, Diesel, Designer’s Guild gibi dünya markalarının bulunduğu Londra’nın ünlü caddesi King’s Road’da Stepevi isimli mağazasını açmış; geliştirdiği üst konsepti burada sunmaya başlamıştı. Step Halı’nın kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Cem Şengör, Batı Avrupa’nın kalesi olarak nitelendirilen Londra’da açtıkları bu mağaza için ’Bu mağazadaki ürünlerin tamamı Türkiye’de Isparta’daki fabrikamızda üretildi. Yurtdışında kültürümüzü görmek istiyorlar. Türk motifleri ilgi çekiyor. Biz de halıyı yeniden tanımladık, kültürümüzün modern yüzünü Londra’ya taşıdık. Böyle bir pazar için Türk kimliğimizi korumamız gerekiyor’ diyor.
DÜZENE GİRİN
Kitaplığınız karmakarışık oldu; CD ve DVD koleksiyo- nunuz ise çok dağınık. Onlara yeni ve düzenli bir kucak arıyorsanız, gitmeniz gereken adreslerden biri kesinlikle Bilgili Mobilya!
Kestane renkleri
Sonbaharın sadece kestanesini seviyorum. Gelecek aylarda evinizi mevsime uydurmak için kestane ve çikolata renklerine yönelebilirsiniz. Monev’de bulabileceğiniz bu cam vazolar 9 - 15 YTL. arasında.
İndirim zamanı
Mobilya ve dekorasyon alanında çok uzun bir geçmişe sahip olan Bretz, Kağıthane’deki çok katlı binasında yaz indirimine girdi. %70’e varan indirimden yaz sonuna kadar yararlanabilirsiniz.
Yazının Devamını Oku ![](https://static.hurriyet.com.tr/static/images/hurriyet/fullarticle-arrow.png)