10 Şubat 2006
Minimalizmden sıyrılıp maksimalizme doğru beşinci viteste hız aldığımızda içimizden bir "oh" çektik; çünkü fazla bir kurala bağlı kalmadan her stili kullanma, karıştırma özgürlüğüne sahip olmuştuk. Şu anda yeni söylenen dekorasyon sözlerinde ise "doğala ve doğaya dönme" eğiliminin altı çiziliyor. Yani biraz sadeleşmek, ekolojik tasarımlara yönelmek gerekecek. Kişiselliğin mucizesine kendimizi bu kadar kaptırmışken, makyajımızı azaltabilecek miyiz? Otoriteler, "Yapacağız" diyor!
İnsanlar, dekorasyona gün geçtikçe daha çok ilgi gösteriyorlar. Bunun en önemli sebebi, hem dekorasyon yayınlarının, hem mağazaların, hem dekorasyon profesyonellerinin sayılarının hızla artması; dekorasyon mağazacılığı anlayışının farklılaşması, toplumsal eğilimlerin akıcılığı, eğitimli, kendi kararlarını verebilen ve beğenisinin arkasında duran insan sayısının artması ve en önemlisi insanların ’ev’ yaşamına eskisinden daha fazla estetik ve işlevsellik kriterlerinde değer vermesi. Ev odaklı yaşamın son yıllardaki geri dönüşüyle ’en çok vakit geçirilen yer’, ’en iyi dost’, ’en huzur veren mekan’ olarak yeniden tanımlanan yaşam alanları, onların içindeki insanların kişisel özelliklerine göre eskisine oranla çok daha ’zengin’’, çok daha fazla seçeneğe sahip.
İstanbul’da bu çok seçenekliliği sunan yeni dekorasyon üslerinden biri olan Adressİstanbul’un Konsept Danışmanı Ebru Kılıç, bakın nasıl anlatıyor yeni durumu: "1990’larda trend otoriterilerinin söz birliği ederek kurdukları minimalizm cephesi, 2000’lerin başında ister istemez bir başkaldırı getirdi: Maksimalizm. Doğru dürüst yorumlanamayan ve minimalizm kadar taraftar toplayamayan maksimalizm rüzgarının hemen sonrasında ise, stilize edilmiş dekorasyon tanımları kurmak yerine felsefesi olan temalar kullanılmaya başlandı. Bunların en önemlisi ’kişisellik’ oldu. Neo-kitsch’den sürrealizme, çağdaştan klasiğe kadar her ne tarzda olursa olsun evler artık ’oldu-bitti’ evler, bir diğer deyişle katalog evler olmaktan çıkıp, onu yaşayan, içinde bulunan insanlar için anlam taşıyan, kurgu taşıyan, hikayesi olan, duygusal anlamı olan, altyazıları olan evler halini aldılar. Seçimler özgür bırakıldı. Bunda globalizmin etkisi de büyük tabii. Kültürel etkileşimlerin, cinsi etkileşimlerin, dinsel etkileşimlerin iç içe geçmesiyle hız kazanan bu yörüngede, birbirinden çok farklı olmalarına rağmen uyum içinde yaşayan objeler ve mobilyalar ön plana çıktı. Artık hiçbir ev resmi aykırı ve çirkin değil, eğer birey için bir anlam taşıyorsa! Bu yüzden feminen pırıltılarla, maskülin sertliğin bir araya gelişine şahit oluyoruz. Bununla beraber saflığa dönerek yapaylıktan uzaklaşma kavramları da değer kazanıyor. Bunun nedeni, dünyanın kendisinin ilk ev olarak kabul edilmesi. Bu anlayış insanların yeme-içme kültüründen, sportif aktivitelerine, çalışma alışkanlıklarından giyimine kadar yansıyor. Dekorasyona ise ham mobilyalar, toprak ve taş tonları, elişi aksesuvarlar gibi değişik yansımalarla yerleşiyor.
Bugünün en önemli trendi "no trend" trendidir. İşaret vermeyen, kendini kalıba sokmayan dekorasyon geleceğin dekorasyon anlayışı olacak."
Ormanlardan gelen sanat
Seramik sanatçısı Seray Vural, ağaçlarla ve bitkilerle dolu ormanlardan esinlenerek gerçekleştirdiği çalışmalarını 14 Şubat-10 Mart tarihleri arasında, Nişantaşı-Valikonağı Caddesi’ndeki Hobi Sanat Galerisi’nde sanatseverlerle buluşturacak.
Orman temasını seçtiği seramik çalışmalarında toprak, gökyüzü ve sis renklerini kullanan, malzeme olarak ise porseleni tercih eden Vural, sergiyle ilgili şunları söyledi: "Benim ormanımdaki ağaçlarda periler yaşıyor. Her ağacın ayrı bir kişiliği var, vermek istedikleri ayrı mesajları, duygu ve düşünceleri, ayrı kimlikleri var. Onların da farklı bir dünyası olduğunu düşündüm." Sergi, her gün 11.00-18.00 saatleri arasında ziyaret edilebilecek.
Sıkıcı olmayın
Natürel ve pastel renkleri sıkıcı olmadan kullanmak ayrı bir sanat. Öncelikle duvarınıza derinlik katacak (beyaz ve şampanya haricinde) gri, gri-mavi, seladon yeşili gibi bir renk bulmanız şart. Malzemeleri ve dokuları karıştırmak, hoş gölgeler yaratacak aydınlatmalar kullanmak ve aynı rengin farklı tonlarıyla oynamak da işe yarayacaktır.
İstenmeyen tüylere çözüm
Çiçekler ve kuştüyleri hiçbir şekilde çöp tenekesine yaklaşmıyorlar, çünkü onları bütün halleriyle kullanma yetkisine sahibiz. Kaşe yastıklarımıza iğnelemek de bunlardan biri.
Yazının Devamını Oku ![](https://static.hurriyet.com.tr/static/images/hurriyet/fullarticle-arrow.png)
3 Şubat 2006
Dekorasyonda akımlar modadaki kadar hızlı ve radikal değişimler göstermese de, mevsimler itibariyle öne çıkan belirli stil detayları olabiliyor. Renk temaları da gruplar halinde belirleniyor ve her yıl yeni baştan yazılıyor. Maison Française dergisi, şubat sayısında bu senenin ana şifrelerini belirlerken öne çıkan ve kaybolan detaylardan da örnekler vermiş.
Bazılarımız tüm hafta sonunu, evde modası geçmiş eşyaları ayırmak ve yerine yenilerini aramakla geçiriyor. Önemli olan sizi yansıtan bir tarza ulaşmak. Şubat sayısında 2006 yılının tüm eğilimleri arasından en baş döndürücü olanları seçen Maison Française dergisi, modern Barok ve kitsch tarzın, kürk gibi tüylü dokuların ve acı renklerin bir adım önde olacağını söylüyor.
Yeni estetik anlayışı, geçmişe doğru bir seyahate çıktı. Uzun zaman boyunca göz ardı edilen dönemler yeniden hatırlanıyor. Örneğin, Hollandalı tasarımcı Marcel Wanders, Cappellini için hazırladığı yeni koleksiyona New Antics adını verdi. Oscar Larrat ise siyah, sahte taşlar ve altın yapraklar kullanarak Napoleon tarzını modernize ediyor. Moda tasarımcısı Christian Lacroix ise yeni ve kitsch bir klasisizmin örneklerini sunuyor; bu tarz kendini mekánlarda kolon kullanımı, Yunan heykel başları, mavi-beyaz tasarımlar ile gösteriyor.
Yastıkların üzerinde, abajurların etrafında, hatta koltuklarda ve mobilyalarda pek çok kürk türü kullanılıyor. Bu hafif, konforlu ve dokunması keyifli doku, stresli kent yaşamını yumuşatıyor. Gerçek kaz, kuş ve hindi tüyleriyle kaplanmış abajurlar yapılıyor; sıcak su torbaları bile kürkle kaplanıyor. Eve neşe ve renk katacak her şeye karşı ilgi çoğalıyor. Bunlardan biri de duvar kağıtları. Bu sıcak dekorlara; mürdüm, turuncu, petrol mavisi gibi sıcak renkler esin kaynağı oluyor. Tasarımcılar kontrastlar üzerinde oynuyorlar; büyük ve küçük, dinsel ve tinsel, rüstik ya da şık...
Bu eğilimler arasında belki de en önemlisi duygusallığın çanlarının çalıyor olması. Sahip olduğunuz objeye değişik görünüm kazandırmak evinizi farklı bir kimliğe taşıyor. Ikea gibi firmalar yeni koleksiyonlarında ekolojik malzeme kullanımına önem veriyorlar. Muz liflerinden üretilen koltuklar, gazete kağıdından kutular gibi.
in
El sanatı ile örülmüş yatak örtüleri ve işlemeli battaniyeler.
out
Kaşmir throw ve örtüler.
in
Kaktüsün dikenli ve vahşi görünümü, onlarca farklı türüyle tekrar evlerdeki yerini alıyor.
out
Orkidelerin hakimiyeti artık sona erdi.
in
Ünlü tasarımcıların yeniden üretilen hayvan derisi kaplı mobilyaları. Gio Ponti tasarımı inek derisi bu koltuk gibi (Poltrona Frau).
out
Restore edilen, tamir edilen ve bakım yapılan mobilyalar.
in
Duvarlarda kuş formunda aynalar var artık. "Taylor Bird" ayna, Driade Kosmo tasarımı.
out
Karışık fotoğraflar, yerlerini duvarda asılı büyük portrelere devrediyor.
in
Tüylerle kaplanmış her şey.
out
Yapay deriler.
in
Alçak dresuar ve büfeler. Bu rüstik tarzdaki sofistike iki çekmeceli dresuar gibi (Roche Bobois).
out
Büyük ve yüksek dolaplar.
in
Yeniden yorumlanan Barok tasarımlar. New Antic adlı koltuk Marcel Wanders tarafından yeniden yorumlandı, Cappellini.
out
Ucuz Çin ve Hint mobilyaları.
in
Kadife dokular ve kadife desenli kumaşlar.
out
Hafif ve sade tüller.
in
Birbirinden değişik form ve figürlerde duvar çıkartmaları veya boyanmış panolar.
out
Kaplanan, saklanan her şey.
Yazının Devamını Oku ![](https://static.hurriyet.com.tr/static/images/hurriyet/fullarticle-arrow.png)
20 Ocak 2006
Gizemli kapılar içinde kurulmuş dekor gibi bir kent. Daracık sokaklar, kapalı çarşılar, pazarlar, medreseler, sakin suratlı insanlar. Keskin bir deri, maden, buhur ve gülsuyu kokusu. Masal kitaplarından çıkmış gibi duran Marakeş, bütün büyülü özellikleriyle dekorasyonda da güçlü bir ilham kaynağı yaratıyor ve Fas stiliyle sıcak, renkli, zengin mekanlar tasarlanıyor.
Her yönüyle büyüleyen ülke Fas, güney ve sahil evlerine olduğu kadar, kent mekanlarına da rengini, dokusunu, kokusunu bulaştırıyor.
Fas'ın kendine has bir mimarisi var. Hemen hemen bütün yapıların köşeli ve çıkıntısız oluşu, ilk göze çarpanlardan biri. Eski yapılarda çatılar düz, dam yerine farklı amaçlarla kullanılan teraslar oturtulmuş üzerlerine. Yağmur ve kara çok alışık olmayan Fas şehirlerinde, bu teraslar adeta evlerin bahçesi görevini üstleniyorlar. Oynayan çocuklar, havalansın diye dışarıya bırakılan kilimler, ipe gerilmiş çamaşırlar, sohbete gelmiş komşular... Hepsi bu teraslarda toplanıyor.
Akdeniz’den daha canlı
Evlerin kübik yapısı, dış süslemeleri, camilerin minare formları ve değişik renkleri, iç mekanların yerel öğeleriyle birleşerek Fas’ı dekorasyon açısından tarz sahibi bir konuma taşıyor. Camilerin ve sarayların içlerinde görülen ahşap süsleme sanatı örnekleri, kapılar ve "zelij" adı verilen seramik süslemeler de bu tarzın diğer anahtarlarını oluşturuyor.
Akdeniz bölgesi evlerine hakim olan Güney Fransa ve Yunan stillerinden daha canlı, daha parlak, daha sıcak renklere sahip olan Fas stili, ülkenin doğulu kimliğiyle de karışarak güçlü bir görsel etki yaratıyor. Ülkenin iklimi de, bu stili doğrudan etkileyen öğelerden biri. Sıcak havalarda serin alanları tercih eden Faslılar, iç mekanlarda çok zaman geçiriyorlar. Kat kat giyim tarzları, dekorasyona da yansıyor; kilimler, minderler ve tüller üst üste kullanılıyor.
Rengarenk doku cümbüşü
Hardal ve safran sarıları, kırmızı, turuncu, kızıl gibi sıcak tonlar, parlak mavi ve yeşiller, bu stilin ortak renkleri. Zaten rengarenk bir görünüme sahip bu doku cümbüşüne, yine canlı renklerde tera cotta taşlar, renkli mozaik duvarlar ve boyalı camlar eşlik ediyor. Kobalt mavileri, turkuazlar, koyu kızıllar duvarları boydan boya boyarken, alçak büfelerde ve kocaman orta sehpalarda ahşabın en koyusu tercih ediliyor. Paravanların da Fas dekorasyon stilinde önemli bir yeri var. Üzerlerine atılmış bol desenli kumaşlar ile yaşadıkları alanlara zenginlik katıyorlar. Bir diğer karakteristik eleman olan mozaikler hiçbir zaman tek renk kullanılmıyor, aksine farklı desenler birbirine karıştırılıyor. Aksesuarlar ise hiçbir zaman yalnız ve 'tek' değil, gruplar halinde yerleştiriliyor. Farklı renklerde birden fazla bardak, renkli cam şişe, tepsi ve gül yapraklarıyla doldurulmuş kaseler yan yana diziliyor. Renkli camlı fenerler de vazgeçilmez bir unsur.
Sisley bu kez evimizde
Moda koleksiyonlarıyla tanıdığımız bir marka daha evlerimize girmeye hazırlanıyor. Zorlu Tekstil Grubu tarafından Türkiye pazarına sunulacak olan Sisley Casa, yılda iki farklı ev tekstili koleksiyonu hazırlayarak, yatak odalarımıza, mutfaklarımıza ve banyolarımıza yepyeni seçim hakları sunacak. Hoşgeldin demek gerek!
Zamanınız azalıyor
Sihir Mobilya, 30 Ocak tarihine kadar kırmızı noktalı ve klasik ürünlerde %35 indirim sunuyor. Aklınıza takılan bir kanepe, sehpa, dolap ya da aydınlatma varsa, rotanızı Sihir Mobilya mağazalarından birine çevirmenin tam zamanıdır. Tel: (0212) 324 00 72
Fırsat bu fırsat
"Ev ve yaşam için herşey" sloganıyla aksesuar ve mobilya piyasasında fırtına gibi esen Mudo Concept, bazı ürünlerine "fırsat bu fırsat" indirimi uygulayarak alışverişinize keyif katıyor. Özellikle bambu koleksiyonu, uygun fiyatları nedeniyle çok revaçta!
Tanıdık bir adres
Aykut Hamzagil adeta yeniden doğarak atağa geçti. Yeni damask desenli ya da düz kadifelerini, renkli emprimelerini, şık dantellerini ve yılın vazgeçilmez ürünü duvar kağıtlarını görmek için gittiğinizde büyük bir hediye kampanyasıyla karşılaşıp kendinizi tutamayabilirsiniz. Tel: (0212) 295 59 00
Yazının Devamını Oku ![](https://static.hurriyet.com.tr/static/images/hurriyet/fullarticle-arrow.png)
13 Ocak 2006
İngiliz renk uzmanı ve tasarımcı Tricia Guild’in ismini söylemek bile insanın gözünün önünde yeşilleri, pembeleri, morları dans ettiriyor.
Hiç aklınıza gelmeyecek ve "yan yana gelmeleri mümkün değil" diyeceğiniz renkleri bile bir arada yaşatma becerisine sahip bu kadın, kendi evinde ve sofrasında da rengarenk bir stil yaratmış. Tricia Guild’in evi bir renk cenneti. 1970 yılında Londra’da kurduğu Designers Guild markası kumaş ve duvar kaplamalarının yanı sıra mobilya, ev tekstili, halı-kilim ve ev parfümleri üretiyor. Kendi evinin dekorasyonunda da, Designer’s Guild stilini yansıtan pek çok öğe karşımıza çıkıyor. Renklerin değişen ışıkla kendilerini değiştirdiklerini ve böylece bizi de değiştirdiğini düşünen tasarımcı bu tezini yaşadığı alandaki örneklerle açıklıyor.
![/images/100/0x0/55ead091f018fbb8f8986ed3](/images/100/0x0/55ead091f018fbb8f8986ed3)
Örneğin, kitaplığın duvarları XVIII. yy. pastel renkleriyle boyanmış; işte burada Guild’in koleksiyonlarına ilham kaynağı olan seyahat, renk ve doğayla ilgili eserler yer alıyor. Döşemelik kumaşlar, duvar kağıtları, yatak odası ve banyo tekstil ürünleri, mobilyalar, aksesuarlar... hepsine ilham veren kitaplar bu raflarda yerini alıyor.
YENİDEN OLUŞTURMAKTasarımcının hazırladığı sofra ise tazelik ve sürprizlerle dolu. Amerikan servisi ve peçete takımı yerine kendi koleksiyonunda yer alan kumaşların püsküllü olarak kesilip bırakılmış halleri var. Ton sur ton bir mutfak, pembe, yeşil ve turuncu renklerde bir mönü... "Değiştirmeye ve yeniden oluşturmaya bayılıyorum. Hem kendim için, hem de başkaları için" diyen tasarımcıyla beraberken, hiçbir şey bildik haliyle ilerlemeyebilir. Çünkü o hep şaşırtan bir mizaca sahip.
MUM IŞIĞIHer akşam yemeğini bir bayram havası haline dönüştürebiliyor. Çiçekler ve yapraklarla dekorlar oluşturup, mekánı ve sofrayı mum ışığı ile aydınlatıyor. Tercih ettiği materyaller ise; porselen, seramik, sedef, kristal ve mine. Sofrada yer alan bardaklar dekorun en ilginç halleri. Farklı boyda, renkli ve değişik formlarda. Mougins veya Salzbourg’daki antikacılardan aldığı sofra takımları eski takımlarıyla beraber uyum içinde.
Güzel havalarda ise peyzaj mimarı Arne Maynard tarafından hazırlanan bahçe, yeşil bir salon haline bürünüyor. Mum ışığıyla aydınlatılmış, süslenmiş ve renkli kumaşlarla bezenmiş bir sofra ve sandalyeler yaz akşamlarının baş rolünü oynuyor. Onun için yemek pişirmek de yaratmak ve tasarlamak anlamına geliyor. "Yeni tarifler bulmayı, farklı karışımlar peşine düşmeyi, yeni parfümler, beklenmedik baharatlar kullanmayı çok seviyorum", diyor. Yemeklerin hafif olması onun için çok önemli. Gün batımı davetlerinde veya ağaçların altında taze lezzetler partisinde sunduğu sebzelerin kalitesi, zeytinlerin tadı, şampanya ve tabakların üzerine bıraktığı baharatların tazeliği ise vazgeçilmez.
Tricia Guild, romantik, duygusal ve duyusal görüntüleri kendi evinde gerçek ve etkileyici kılmaya çalışıyor. Kıvır kıvır saçları ve her daim gülümseyen gözleriyle ilham perisi kaçanlara sesleniyor!
Tasarımcılarının hazırladığı desenleri Uzak Doğu’da dokutan Kymo, koleksiyonunda ağırlıklı olarak hand tufted yün halılara yer veren bir marka. Rahim Walizada’nın eşsiz tasarımlarının Afganistan’daki özel tezgahlarda, Ghazni yünüyle dokuduğu Terra Nueva koleksiyonu da, markanın en değerli ürün gruplarından biri. Cinisli Kemerburgaz mağazasında görebilirsiniz. Tel: (0212) 322 40 34.
Denizi özleyenlereTeşvikiye Reasürans Çarşısı’nın içinde yer alan Anna Fresko, kendi tarzını yıllardır başarıyla koruyan bir mağaza. Genellikle bordo ve altın renklerinin hakim olduğu aydınlatma ve aksesuar tasarımları arasında yer alan bu tepsi, kış ortasında deniz mavisini özleyenler için.Tel: (0212) 247 90 55.
Gel keyfim gelOtellerin dekorasyonu beni çok etkiler. Toprak tonları ve su renklerinin sade mobilyalar ve doğal malzemelerle buluştuğu Sumahan Otel, detaylara gösterilen özenle çok beğeniliyor. Türk tarihi, coğrafyası, mimarisi ve mutfağı üzerine zengin bir kitap koleksiyonunun yer aldığı kütüphanenin önünde oturmak çok keyifli. Tel: (0216) 422 80 00.
Kutu bu, boş durur mu?Eski fotoğraflar, atmaya kıyamadığınız notlar, doğumgünü kartları, teki kaybolmuş küpeler ya da ilaçlar... Her türlü ıvır-zıvır-kıvır için yaratılmış harika icat kutular, en zor anlarınızda imdadınıza koşacaktır. Inside mağazasındaki metal üzeri resimli alternatifler çok eğlenceli. Tel: (0212) 231 82 86.
Yazının Devamını Oku ![](https://static.hurriyet.com.tr/static/images/hurriyet/fullarticle-arrow.png)
6 Ocak 2006
Evlerimizi tamir etmeyi, yenilemeyi, değiştirmeyi, süslemeyi seviyoruz, kabul edelim. Hazır yeni yıl gelmişken ve önümüzde uzun bir bayram tatili varken, hayal etmek, araştırmak ve planlar yapmak için en yenileri bilmek lazım! Dekorasyon arenası, ocak ayında da yeni markalar, yeni koleksiyonlar ve yeni fikirlerle dolup taşıyor.
Bazen kanepe kumaşınızı değiştirmek yeterli olur içinizde büyüyen "yenileme" arzusunu susturmaya, bazen de oda düzenlemenizde ufak değişiklikler yapmak. Ama gözünüz tam anlamıyla dışarıdaysa, o zaman yeni dekorasyon turları atmanın, yeni mağazalarla selamlaşmanın, yeni denemelere korkusuzca evet demenin vakti gelmiş demektir. Ocak ayındaki uzun tatil günlerini "ev işleriyle" geçirmeye kararlıysanız, yeni seçeneklerinizi öğrenmek isteyeceksinizdir.
Fransız rüzgarı güçlü esiyor...
Beyaz ve pastel ağırlıklı doğal renklerle tasarlanmış konforlu bir koleksiyona sahip olan Riviera Maison, içeriye girdiğiniz andan itibaren kendinizi Güney Fransa sahillerinde hissedeceğiniz bir atmosfere sahip. Patine ahşap ve demir malzemenin kullanıldığı mobilyaları, oturma grupları, ev, banyo ve mutfak aksesuvarları özellikle rüstik görünümden hoşlananlar için.
Tel: (0212) 320 76 81.
Karim’in Kalm’ı
Ünlü tasarımcı Karim Rashid’in İtalyan Bonaldo firması için tasarladığı çift kişilik yatak Kalm, adıyla ve tasarımıyla huzuru çağrıştırıyor. Gereksiz her türlü detaydan kurtulmak isteyen Karim Rashid, raf görevi gören iki metal kol ve deri bir yatak başlığıyla yatağa son noktayı koymuş. Bu huzuru yakalamak için adımlarınızı Sihir Mobilya’ya çevirmeniz gerekiyor. Tel: (0212) 282 50 00.
Haute couture lüksü
Evinizin size özel olmasını ve kişiliğinizi yansıtmasını istiyorsanız, Gillard’ın kişiye özel tasarımları sizi cezbedebilir. Ev dekorasyonunda haute couture bir dönemi başlatmak isteyen firma, yatak örtüsü, perde, yastık, abajur, yatak başı seçenekleri sunuyor. İtalyan Clausura’nın tasarımcısı Mariella Burani’nin ürünlerini de çok seveceğinize eminim. Tel: (0212) 227 24 40.
Bedava Uzakdoğu turu
La Maison Coloniale, köklü Fransız markası Roche-Bobois’nın yan kuruluşu. İlk mağazasını 1997’de Fransa’da açmış, Aralık ayından beri de Maçka’daki yeni adresinde. Ürünlerini ve antik parçalarını üç ülkeden satın alıyorlar: Hindistan, Endonezya ve Çin. Tasarımlarını ürettirdikleri ülkelerde, her zaman en kaliteli ahşapları seçiyorlar. Koleksiyonlarını 6 ayda bir yenileyen firmanın satış fiyatları, benzer stildeki mağazalara oranla çok makul. Tel: (0212) 296 28 45.
Şehirde mi yaşıyorsunuz?
Bazen küçük bir değişiklik, yaşam alanımızın sandığımız kadar sınırlı olmadığını hatırlatabilirÉ Evine özel ölçülerde dolap ya da yatak odası mobilyası yaptırmak isteyenlere alternatifler sunan Raydolap'ta, bu anlayışla gerçekleştirilen Metropolitan adlı yeni dolap serisi var. Bu sistemde, bazı standartlar dahilinde de olsa yüzlerce farklı ebat ve model arasından seçim yapabiliyor, dolabınızın içini ihtiyaca göre tasarlayabiliyorsunuz. Zamana karşı yarışan büyük şehir insanının en önemli yardımcılarından biri olmayı amaçlıyor Metropolitan. Tel: (0212) 284 81 61.
Modern ve yalın
Siyah ile beyazın rekabeti, rengarenk cam objeler, stilize seramik figürler ve cam, deri, metalden tasarlanmış kişisel hediye seçenekleri... Bunlar, Joy’a uğramanız için sayabileceğiniz nedenlerden bazıları. Modern ve yalın çizgilere Bu geniş koleksiyonda en dikkat çeken serilerden biri de İngiliz Enesco’nun Circle of Love isimli modern porselen figürleri. Ev aksesuvarı ve küçük mobilya tasarımları ile Kanada’nın ünlü markası Umbra ürünlerinden de keyif alacağınıza eminim. Tel: (0212) 221 85 22.
Bedava Uzakdoğu turu
La Maison Coloniale, köklü Fransız markası Roche-Bobois’nın yan kuruluşu. İlk mağazasını 1997’de Fransa’da açmış, Aralık ayından beri de Maçka’daki yeni adresinde. Ürünlerini ve antik parçalarını üç ülkeden satın alıyorlar: Hindistan, Endonezya ve Çin. Tasarımlarını ürettirdikleri ülkelerde, her zaman en kaliteli ahşapları seçiyorlar. Koleksiyonlarını 6 ayda bir yenileyen firmanın satış fiyatları, benzer stildeki mağazalara oranla çok makul. Tel: (0212) 296 28 45.
Şehirde mi yaşıyorsunuz?
Bazen küçük bir değişiklik, yaşam alanımızın sandığımız kadar sınırlı olmadığını hatırlatabilirÉ Evine özel ölçülerde dolap ya da yatak odası mobilyası yaptırmak isteyenlere alternatifler sunan Raydolap'ta, bu anlayışla gerçekleştirilen Metropolitan adlı yeni dolap serisi var. Bu sistemde, bazı standartlar dahilinde de olsa yüzlerce farklı ebat ve model arasından seçim yapabiliyor, dolabınızın içini ihtiyaca göre tasarlayabiliyorsunuz. Zamana karşı yarışan büyük şehir insanının en önemli yardımcılarından biri olmayı amaçlıyor Metropolitan. Tel: (0212) 284 81 61.
Modern ve yalın
Siyah ile beyazın rekabeti, rengarenk cam objeler, stilize seramik figürler ve cam, deri, metalden tasarlanmış kişisel hediye seçenekleri... Bunlar, Joy’a uğramanız için sayabileceğiniz nedenlerden bazıları. Modern ve yalın çizgilere Bu geniş koleksiyonda en dikkat çeken serilerden biri de İngiliz Enesco’nun Circle of Love isimli modern porselen figürleri. Ev aksesuvarı ve küçük mobilya tasarımları ile Kanada’nın ünlü markası Umbra ürünlerinden de keyif alacağınıza eminim. Tel: (0212) 221 85 22.
Tina’nın aydınlatmaları
Yeni bir marka olmasının yanı sıra sanat ağırlıklı ürünleri sunuşu ve sunduğu ürünlerde karşılaşılan sanatsal tarzın dikkat çekici nitelikli oluşu ile göze çarpan Chandellier de Tina, çoğumuzun sadece anneannelerimizin sandıklarından hatırlayabildiği pek çok objenin günümüze uyarlanmış versiyonlarını sergiliyor. Abajur, aplik, şamdan, lokumluk, leğen ve ibrik gibi özellikle Osmanlı tarzını yansıtan pek çok ürün var bu küçük ama şık mağazada. Tel: (0212) 210 07 43.
Yazının Devamını Oku ![](https://static.hurriyet.com.tr/static/images/hurriyet/fullarticle-arrow.png)
29 Aralık 2005
2006 dilek listeleri için son iki gün. Eviniz ve evinizin çeşitli köşeleri için de dilekte bulunacağınızı düşünerek, işinizi kolaylaştırabilecek bir dekorasyon turu atmak istedim.
Yazının Devamını Oku ![](https://static.hurriyet.com.tr/static/images/hurriyet/fullarticle-arrow.png)
23 Aralık 2005
Sofraüstü hayallerinin sınırı yok. Dünyanın çeşitli kültürlerinin lezzet ve sunum ritüellerine cevap veren, tüm duyulara hitap eden sofra tasarımlarını, içinizden gelen her türlü dal, çiçek, yaprak, mum, obje ve aksesuvarla birleştirerek, davetlerinize görsel etkisi güçlü bir fon oluşturabilirsiniz. Sofra ve yemek kültürünün değişmeyen en temel özelliği ise, insanları keyifli bir yemek boyunca bir araya getirebilen sosyal boyutu.
Yeni mutfakların keşfedilmesi, fonksiyonların değişmesi ve stillerin çoğalmasıyla sürekli yenilenen sofra koleksiyonları, ‘Senin tabağının üzerinde kaç çiçek var?’ sorusundan öte farklılıklar sunuyor. İçimizde sürekli eve misafir çağırma duygusunu uyandırarak, bizi sonsuz bir seçenekler dizisine davet ediyor.
Sofranın insanlara yeni deneyimler sunması ve tasarımların da bunları yaşattırabilecek form, malzeme ve tatlara göre şekillenmesi gerektiğini düşünen tasarımcı Erdem Akan, tasarımlarında ağırlıkla cam, bakır ve mermer gibi sıcak ve yerel nitelikli malzemelere yer veriyor.
ATMOSFER YARATMAK
Hızlanan şehir hayatı, gelişen teknoloji ve küreselleşmeyle beraber değişen değerlere rağmen değişmeyen şeyin yemeğin hayatımızdaki önemi olduğunu belirten Akan, sofra tasarımı denilince sadece mobilya ve aksesuarların değil, "bir atmosfer" yaratmanın etkili olduğu görüşünde. Aydınlatmadan çatal-bıçağa, arka fon içerisinde duyumsanan müzikten masa dokusuna, yemeklerin sunumu ve sunum sırasından kıyafet tarzına kadar detaylarla yaratılan bir "ruh hali" de denilebilir buna.
İnsanların yakın çevrelerini evlerinde onlara sunum yaparak kişisel davetlerle ağırladığı ve bunu bir terapi niteliğinde gerçekleştirdiği günümüzde, sofranın yanında sunuş tarzlarının ve sıralarının da değiştiğini vurgulayan tasarım yöneticisi Koray Malhan ise, bu noktada bireylerin kendilerini çok daha farklı şekillerde ifade edebildiğini düşünüyor
SAĞLIKLI TABAKLAR
‘Öncelikle, doğal ve organik kökenli besinler ağırlık kazanmaya başladı ve ağır soslar ile ağdalı karışımlar, yerini görsel anlamda çekici ama temelde bir o kadar da hafif ve sağlıklı tabaklara bırakmaya başladı. Bunun yanı sıra yemek faaliyetinin, sosyal paylaşımın önemli bir parçası haline gelmeye başladığını da söyleyebiliriz. Bu anlamda sofralar bir sunum merkezi haline dönüşürken, masa kurgularındaki estetik boyut da ön plana çıkmaya başladı.’
Servis tabakları ve masa aksesuvarlarının ön plana çıkmaya başladığını; teker teker oldukları kadar, bir araya gelişleri de bir kurgunun parçası haline gelen bu objelerin, şimdilerde önemli tasarımcıların imzaları ile yepyeni şekillere girmeye başladığını belirten Malhan, bu nedenle mağazaları Koleksiyon’da dünyanın dört bir yanından gelen farklı tasarımları sunmaya başladıklarını söylüyor.
YEMEK BİR KEYİFTİR
Sofraları sosyalleşip kendimizi, ailemizi ve arkadaşlarımızı yeniden tanıyabilme fırsatını yakalayabileceğimiz mekánlar olarak değerlendiren tasarımcı Can Yalman, bu keyfi şöyle anlatıyor: ‘Yemek bir keyiftir ve bu keyfi yansıtabilmek, yiyen kişiye zevk verebilmekten daha önemli bir noktadır. Sofra tasarımında bir tema bulabilmek, yemekle bir bağlantı kurabilmek, yiyenlerle ilişkili bir yansıma yakalayabilmek ve bunu tasarımın bir parçası olarak sunabilmek önemlidir.’
Sofralar, kendinizi, ailenizi ve arkadaşlarınızı daha iyi tanımanızı sağlayabilecek birer ayna olabilmeli.
Ünlü imzalar
Griffe el yapımı kristal kadeh ve objeleri, Ercuis, Colle ve Raynaud Limoges gibi ünlü sofra markalarının koleksiyonlarını ve Missoni, Etro, Rubelli, Foresti gibi dev modaevlerinin döşemelik kumaş koleksiyonlarını bulabileceğiniz Sırma, davetlerinizde fark yaratmak için uğrayabileceğiniz en şık adreslerden biri. Tel: (0212) 234 37 11.
Altın yılı
Dore, gold ve varak tutkusunun doruğa çıktığı bir yılın sonunda vereceğiniz davette, Pabetland Trends’in bu retro görünümlü bardaklarıyla kadeh kaldırmanız hata olmayacaktır! Adedi 18,50 YTL.
Uç uç kelebek...
Spor-romantik sofralara kelebek etkisi! Pastoral görünümün bu başrol oyuncusu, bu kez sebze ve meyve sunumlarında çıkıyor karşımıza. Euroflora gibi yapay çiçekçilerde farklı cins ve renk seçenekleriyle satışa sunulan kelebekleri galvaniz saplarından saplayın ve farklı açılar vererek sunun.
Yazının Devamını Oku ![](https://static.hurriyet.com.tr/static/images/hurriyet/fullarticle-arrow.png)
16 Aralık 2005
İstanbul dünya kenti olma yolunda ilerlerken, dünyaca ünlü tasarımcılara ve tasarımlarına da mükemmel bir hazine yaratıyor. Geçtiğimiz hafta İstanbul'a gelen birbirinden ünlü dört tasarımcı, Ross Lovegrove, Karim Rashid, Piero Lissoni ve Andree Putman hem şehre hayranlıklarını dile getirdiler, hem de çeşitli etkinliklere katılarak Türk insanının tasarım nabzını tuttular. Onlar İstanbul'u fethetti, İstanbul onları...
Geçen hafta İstanbul'da yoğun bir tasarımcı trafiği vardı. Şehre gelen tasarımcıların hepsi de, başarıları uluslararası arenada tescillenmiş, kendileri birer marka olmuş ünlü isimlerdi: Vitra için yeni bir koleksiyon hazırlayan Ross Lovegrove, Gaia&Gino için yaptığı tasarımlarla kalbimize taht kuran Karim Rashid, ödüllü İtalyan mutfak markası Boffi'nin baş tasarımcısı Piero Lissoni ve Christofle için hazırladığı "925" isimli takı koleksiyonunu tanıtan Andree Putman.
Türk markaları, dünya markası olma yolunda adımlarını hızlandırırken bazı koleksiyonlarında yabancı tasarımcılarla çalışmayı tercih edebiliyorlar. İşin ilginç yanı, çalıştıkları uluslararası tasarımcıların kendilerinden istenen bu koleksiyonları hazırlarken doğrudan İstanbul'dan etkilenmeleri. Üstelik bunu yaparken Türk ritüel ve geleneklerini folklorik değil, modern bir üslupla yeniden yorumluyorlar.
Örneğin Ross Lovegrove'un Vitra için tasarladığı İstanbul serisi, İstanbul'da suyun akışından, akışkanlığından ve duygusal özelliklerinden ilham alarak gerçekleştirilmiş. İstanbul'u ziyaret ettiğinde Türk seramik ve banyo kültürüyle yakından ilgilenen Lovegrove, Türkler'in etnik yapısından, mimarisinden ve adetlerinden ilham alarak yeni bir perspektif geliştirmiş. Osmanlı geometrisini ve hat sanatını inceleyerek bunları hem grafiksel, hem akışkan olabilen, organik ve yüksek duyarlılığa sahip sanatlar olarak değerlendirmiş. Ross Lovegrove'un İstanbul'dan çok etkilenmesi ve şehri "farklı kültürlerin birleştiği bir açık müze" olarak nitelendirmesi, yeni koleksiyonun da isim kaynağı olmuş.
YALIN ÇİZGİLER ÖN PLANDA
Koleksiyon ve Gaia&Gino'nun davetlisi olarak İstanbul'a gelen tasarımcı Karim Rashid de, "Küçülen Güzel Dünyamızı Şekillendirmek" başlıklı konferansında İstanbul'a hayranlığını şu sözlerle dile getirdi: "Gaia&Gino için hazırladığım ilk koleksiyonu, manzarasından, insanlarından, yemeklerinden ve kültüründen ilham aldığım İstanbul'a ilk ziyaretimde tasarladım. Örneğin, Morphescape aksesuarları, tek bir dalgalanmanın sürekli devam ettiği ve yemek masasında ihtiyaç duyulan her noktayı ayıran seramik bir yüzeydir, böylece her fonksiyonun modüler olarak bitiştirildiği, bütün bir masaya sahip oluyorsunuz. Esin kaynağı, İstanbul'un, minarelerden camilere, modern kente ve boğaza hakim olan genel görünümüydü." Rashid'in Gaia&Gino için İstanbul'dan esinlenerek yarattığı diğer ürünler arasında, çeşme ve musluklarımızdan ilham aldığı tuzluk ve biberlikler, çevrildiğinde meyvelik olabilen ve İstanbul'un yedi tepesini tüm güzelliğiyle sunan mumluk bulunuyor.
Geçtiğimiz aylarda 70. yılını kutlayan İtalyan banyo-mutfak ustası Boffi'nin baş tasarımcısı Piero Lissoni de, markanın Türkiye temsilcisi Mozaik'in davetlisi olarak geçen hafta İstanbul'a geldi ve bir sunum yaparak Boffi'nin arkasında nasıl bir teknoloji, ustalık ve tasarım ekibi olduğunu gösterdi. Lissoni, esprili sunumu sırasında Boffi'nin tasarım felsefesini net bir şekilde anlattı: "Her zaman tasarımda ve üretimde kusursuzluğu hedefliyoruz. Yüksek sesle bağırmayan ve yalın çizgilerin ön planda olduğu sistemler ve ürünler tasarlıyoruz. Detaylarıyla ünlü banyo ve mutfaklara, yine detaycı ama dingin yeni çözüm önerileri sunuyoruz." Harbiye'deki Bentley Oteli'nin de tasarımını yapan Lissoni, İstanbul'da insana ilham veren pek çok şey olduğunu, bu şehre geldiği zaman yeni fikirlerle geri döndüğünü de vurguladı konuşmasında.
Bu senenin başında Maison&Objet Fuarı'nda Yılın Tasarımcısı ödülünü alarak ilerleyen yaşına rağmen enerjisinin tükenmediğini kanıtlayan Andree Putman ise, Christofle için hazırladığı 925 isimli takı koleksiyonunun tanıtımı için gelmişti İstanbul'a. Topkapı Sarayı'nı gezerek çok etkilendiğini, bu şehirde keşfedilecek pek çok şey olduğunu ve keşfettikçe daha da fazla etkileneceğine emin olduğunu söyleyen Fransız tasarımcı, özellikle tarihimizin çok zengin bir ilham kaynağı yarattığını düşünüyor.
Şair Konstantinos Kavafis İstanbul için der ki, "Yeni ülkeler bulamayacaksın, başka denizler bulamayacaksın. Bu kent peşini bırakmayacak. Aynı sokaklarda dolaşacaksınÖ Bu kenttir gidip gideceğin yer. Bir başkasını umma... " İstanbul'un, renkleri, dokusu, kültürü ve silüetiyle pek çok uluslararası tasarımcının daha ziyaret listesinde yer almasını ve esin kaynağı olmaya devam etmesini diliyorum.
Londra'da Stepevi
Step, Beyrut, Moskova ve Viyana'daki mağazalarından sonra Batı Avrupa'daki ilk mağazası Stepevi'ni Londra'nın en lüks alışveriş caddelerinden King's Road'da açtı. 350 m2 büyüklüğündeki mağaza, Türk kültürünün bir ürünü olan halıyı günümüze uygun şekilde yeniden tanımlayarak Türkiye'nin Batı'ya açılan gerçek yüzünü en güzel şekilde yansıtıyor. Bize de Step'e bu yeni yolculuğunda iyi şanslar dilemek düşüyor.
Yılbaşında evde davet mi var?
Ve sofranız misafirleri büyülesin mi istiyorsunuz? Antika takımlardan en yeni sofra tasarımlarına kadar pek çok şık öneriyi Maison Française'in aralık sayısıyla birlikte verdiği 64 sayfalık "Davetler&sofralar" ekinde bulacaksınız.
Ufo yeryüzüne indi!
Değişik firmaların tasarımlarını ülkemize getiren Sihir Mobilya'dan ilgi çeken bir ürün daha. Bonaldo firmasının Stefan Heiliger imzalı Ufo isimli koltuğunun oturma kısmı açılabiliyor ve kendi ekseni etrafında dönerek uzayabiliyor. Sırt kısmı ise öne ve arkaya hareket edebiliyor. Tel: (0212) 282 50 00
Yazının Devamını Oku ![](https://static.hurriyet.com.tr/static/images/hurriyet/fullarticle-arrow.png)