Mimarinin en önemli tanımlayıcı elemanı olan ve evin boş tuvalleri olarak adlandırabileceğimiz duvarlar, boya firmalarının renk kartelaları, duvar kağıtları, sticker’ları ve tuğla, taş, beton gibi farklı efektler veren yapı malzemeleri ile zenginleşerek birer sanat eserine dönüşüyor.
Duvarlar, mekânları çevreleyen birer kabuk gibi tanımlayıcı, ayırıcı, bölücü ve koruyucu özelliktedir. İnsanın doğadaki malzemeleri kaynaştırarak süreç içinde geliştirdiği bu ihtiyaç, günümüzde gözle algılanmayan lazer güvenlik duvarı noktasına kadar ulaşmış durumda.
Malzemesi, ölçüleri, formu ne olursa olsun aslında duvarın varlık sebebi işlevidir. İç mekânlarda ise daha çok bölücü ve farklı ihtiyaç alanlarının ayracı durumundadır.
Son yıllarda boya firmalarının yıllık renk ve trend temaları açıklamaya başlamaları, duvar kağıdı üreticilerinin günümüzün değişen stillerine uygun desen ve teknolojide koleksiyonlar çıkarmaları, kolay ve hızlı bir değişim sembolü olarak gelişen “duvar stickeri” pazarı ve illustratörler yardımıyla duvarlara yapılan özel grafik uygulamalar sayesinde, duvarlar gerçekten eski sessiz kimliklerinden sıyrıldı; iç mekanların ana dekorasyon kararlarından biri haline geldi.
Boya
Boya firmaları işimizi çok kolaylaştırdı. Trendlere uygun renk kombinasyonları yapıyor, evlere servis veren ekipler kuruyor; boya rengi seçimini ve uygulamasını kolaylaştıran her türlü hizmeti sağlıyorlar. Renk seçimi konusunda en yararlı ürünlerden biri Filli Boya tarafından pazara sunuldu. “Duvarınızdaki renkler” isimli sistem sayesinde, artık bir boya kartelasında yan yana dizilmiş ufak renk karelerinden vermek zorunda değiliz kararımızı.
Filli Boya bayilerinden ulaşılabilen, içerisinde 21x18,5 cm. boyutlarında gerçek boya ile boyanmış renk kağıtları bulunan bu sistem, renkleri büyük boyutlarda görebilmek, karşılaştırabilmek, evinize götürüp duvara koyarak karar verebilmek için tasarlanmış. Işığın kaynağı, rengi ve miktarı, camların büyüklüğü, evinizin güney veya kuzey cepheye bakması gibi etkenlerle farklılaşan renkleri, bu sistem sayesinde hatasız bir şekilde seçebiliyorsunuz.
Mobilyanızın malzemesine karar vermek en önemlisi. 2009’da bu yarış, tik ve örgülü mobilyalar arasında geçeceğe benziyor. Renklerde ise doğal ahşap ve bembeyaz seçimler yapılıyor. Başka? Tabii ki renkli minderler, büyük saksılar, cam fenerler ve bol bol mum ışığı...
Mayıs ayı, kış mevsimi boyunca evin içinde yaşamaya alışık olduğumuz konforu yeşil alanlara, bahçelere, balkonlara ve teraslara taşımanın tam zamanı. Açık havada vakit geçirirken enerjinizi doğayla uyumlu hale getirmenin vakti. Günümüzün tasarım markaları da bu amaçla her yıl yeni koleksiyonlar çıkarıyor; açık hava keyfimizi ikiye katlamak için uğraşıyorlar. 2009 için hazırlanan dış mekan mobilyaları arasında bazı ortak noktalar göze çarpıyor:
Dekorasyon dünyasına yön veren son trendler, iç ve dış mekânlar arasındaki sınırların gittikçe flulaştığını gösteriyor. İç mekânlar için kurgulanan formüller dışarı taşınıyor, açık hava için düşünülen temalar iç mekânlarda boy gösteriyor.
Saflık ve temizliğin rengi beyaz, bu sene dekorasyon dünyasında çok kapsamlı bir trend haline geldi. Maison&Objet fuarında tasarımcı Noé Duchaufour-Lawrance’ın Swarovski için beyaz mobilyalar ve kristaller kullanarak oluşturduğu salon, insan üzerinde bıraktığı antidepresif etkisiyle 2009’da beyazın evlerde ve bahçelerde daha çok yer bulacağına dikkat çekiyordu.
Çünkü tasarım ve pazarlama profesyonelleri, onların dünyalarını daha renkli, sağlıklı ve pratik yapmak için yeni formüller geliştiriyorlar. Bebek odalarında “kıza pembe, erkeğe mavi” dönemi çoktan kapandı; artık komple takımlar yerine farklı kombinasyonlar tercih ediliyor. Beyaz her zaman listebaşı, malzemelerde ise kalite, hijyen ve ekoloji mutlaka ön planda.
Minik bebeğiniz için hazırladığınız oda, her ne kadar onun sağlığı için en doğru seçeneklerden oluşsa da, bir yıl içinde ufaklık ayaklanacak ve bütün ev onun olacak. Ve birgün gelip de “ben ayrı eve çıkıyorum” diyene kadar evin her alanında varlığını hissettirecek. Bebeklerin ve çocukların odalarının onların yaşantısında, kişisel gelişiminde çok önemli bir rolü var. Bu nedenle bebek mobilyası markalarının çoğu, odaları tasarlarken bebeklerin sadece fiziksel ya da mekânsal gereksinimlerini değil, duygusal gereksinimlerini de gözetiyor. Türkiye’deki ithal markaların en eskilerinden biri olan Fransız Vibel firmasının sahibi Y. Mimar Füsun Eczacıbaşı, çağdaş bir anlayış ile yıllarca kullanılacak, kullanıcısına büyüme, gelişme sürecinde eşlik edecek, kendini yenileyebilecek ve bıkılmayacak mekânlar tasarladıklarını belirtiyor. Eczacıbaşı’nın yeni bir oda hazırlamak isteyen ebeveynlere tavsiyeleri şöyle: “Ailelere özellikle hatırlatmak istediğim bir konu var. Çocuklar oyunlar oynayarak, düşler kurarak, hatta biraz yaramazlık yaparak büyürler, gelişirler ve öğrenirler. Bırakın odalarını onların yaşlarına uygun tasarlayalım. 5-10 yıl sonra kullanacakları odaları değil, o gün bulundukları yaşa ve ihtiyaçlara göre odalar yapalım. Özellikle bebeklere lüzumsuz giysileri için duvarlar boyu dolaplar değil, emekleyecekleri, keşfedecekleri, oyun oynayabilecekleri serbest alanlar gerekli. Daha az eşya ile daha iyi tasarlanmış mekânlar, onları çok daha mutlu edecektir.” Yerli üreticilerin en köklü isimlerinden biri olan ve her anne adayının mutlaka ziyaret ettiği İnci Tunçel de benzer noktalara parmak basıyor: “Bebek odasının planlaması doğru çözülmeli, bebeğin uyku köşesinin, oyun oynayacağı alanın ve temizlik, güvenlik tedbirlerinin en baştan belirlenmesi, odanın yerinin evin konumuna göre seçilmesi gerekir. Burası havadar, açık ve güneş giren bir oda olmalıdır. Eğer evinizdeki odalardan seçim yapma imkânına sahipseniz, büyük odalardan birinin çocuk odası olmasına özen gösterin. Bebekken büyük bir alana ihtiyacı olmasa bile, yaşı ilerledikçe oyunlar oynayacağı, koşturacağı yerin olması onu mutlu edecektir. Bebek odasının dekorasyonuna başlandığı ilk andan itibaren aydınlatmasının da düşünülmesi gerekir, çünkü doğru yapılmış bir aydınlatma düzeni onun göz sağlığını koruması ve görsel rahatlığı için son derece önemlidir. Belirlenecek renk düzeni, aydınlatma ve malzeme seçimiyle beraber dekorasyonun en önemli özelliğini oluşturur. Seçilen su bazlı duvar boyasının ya da duvar kağıdının rengi, yaratılmak istenen atmosferin oluşumunda önem kazanır. Bazen duvarlar beyaz, ekru, şampanya gibi doğal renklerde bırakılıp odada kullanılan mobilyaların renklerinin ön plana çıkması istenir. Bazen de duvar renklerinin odada kullanılan diğer malzemeleri tamamlayıcı olması arzu edilir. Seçim ne olursa olsun duvarların kolay temizlenebiliyor olması çok önemli. Genel olarak odada kullanılan tüm malzemelerin çocuğun sağlığına kesinlikle zarar vermeyecek maddelerden üretilmiş olmasına dikkat etmek gerekiyor.”
Estetik, şık, rahat ve ergonomik olması önemli
En Mimarlık, 1998 yılında bünyesine kattığı Baby En Kids markasıyla bebek odalarında aile ve çocuğu ön planda tutan, kişiye özel tasarımlar hazırlıyor. Mimar Nurcihan Saydam çalışmalarını şöyle anlattı: “Bir bebek odasında mobilya ve aksesuvarların tasarımında belli ölçü ve normların yanı sıra malzeme seçimine de titizlik göstermek; bebeklerin güvenliğinin ve rahatının yanında annelerin de bebekleri ile ilgilenirken rahat ve ergonomik bir ortamda çalışmasını sağlamak gerekiyor. Bebek odalarının ev içindeki konumu çok önemli. Genel olarak 22 derece sıcaklık ortalamasının sağlanması, kuru ve rutubetli ortamlardan kaçınmak gerekiyor. Zeminde ise alerji yaratabilecek, hijyen açısından zorluklar yaratan ürünler kullanılmamalı, içerisinde toz ve mikroorganizmalar barındıran ürünlerin seçiminden uzak durulmalı. Mobilyalarda kurşun içeren boya kullanılmaması, tasarım açısından keskin ve sivri köşelerden kaçınılması gerekir. Mobilya tasarımında, estetik ve şıklığın yanı sıra çocuğun rahatı ve ergonomisi göz önünde bulundurulmalı, kullanılan malzemelerin kalitesinden ödün verilmemelidir.“
Günümüz trendlerini taşıyan ve büyüklere ilham veren eğilimler, süper kahramanlarımızın küçük dünyalarına da sızıyor. “Değişen oda”, “benim odam”, “bana özel” kavramlarıyla beraber, çocuğun hayalgücünü ve yaratıcı kimliğini yansıtan konseptler oluşturuluyor.
5-10 yaş grubu çocukların tek özel alanı olan odalarını kendilerine ait mekanlara dönüştürme fikri ile yola çıkıldığında; ihtiyaçların, beğenilerin hatta fonksiyonların bile geçmişe oranla değiştiği ortada. Günümüzde bu yaş grubuna ait temel ihtiyaçlar ve aktivitelerin belirlenmesi doğru oda kurgusunda önemli bir rol oynuyor. Tabiki çocukların ihtiyaçları da , beğenileri gibi hızla değişiyor. Odda, Vibel, Baby En Kids, Stanley Kids ve Ikea gibi işin uzmanı firmalar, birbiriyle ilişkilendirilmiş modülleri, odanın sahibiyle işbirliği yaparak o yaşa ait temel ihtiyaçlara göre yan yana getiriyor ve oda konsepti oluşturuluyor. Örneğin bugün 5 yaş için tasarlanmış bir odanın 5 sene sonraki ihtiyaçlara da cevap vermesi mümkün değil. 5 yaşa ait düzenlenmiş bir odada kullanılan modüller, ilerleyen yaşta yeni modüller eklenmesi ya da mevcut modüllerin farklı kullanımı ile yeni yaşa uyarlanıyor.
Neler moda?
Bir çocuk odasının en temel noktası ve ekseni mobilyalar. Bu yüzden çocuklar için tasarlanan tüm mobilyalar hem esprili, hem ergonomik, hem de işlevsel olarak tasarlanıyor.
Kuralları ve alışkanlıkları yıkmanın mevsiminde, dekorasyon sahnesinin başrolünde natürel seçimler, botanik imgeler ve etnik ifadeler var. Hepsinin ortak noktası ise, alışverişte “akıllı” seçimler yapmak...
Sofrada şehirdışından bir misafir var
Dünyanın 260 yıllık köklü ve tanınmış sofra ürünleri markası Villeroy & Boch, modern kent yaşamı ile country tarzını pastoral renk ve formlarla buluşturuyor. Country koleksiyonunun son serisi Helihanthos ile sofralara baharı çağıran Villeroy & Boch, ayçiçeklerinin enerjisini şehre taşıyor. Serinin renk kullanımındaki canlılık ve neşe, 21. yüzyılda kent insanın özlediği kır yaşantısını evlere davet ediyor. Tel: (0212) 353 04 88.
Banyoda doğallık moda
Dünya ekonomik darboğazdan çıkmanın yollarını ararken, güçlü markalar tasarım yönlerini güçlendirerek krizde yeni açılımlar yaratıyor. Geçtiğimiz ay Almanya’da da ıslak mekânların iki güçlü isminin işbirliği, bu konuda atılan adımların ciddiyetini bir kez daha gösterdi. Banyo seramikleriyle tanıdığımız Duravit ve gelişmiş batarya teknikleriyle bildiğimiz Hansgrohe yepyeni bir seriye ortak imza attı. ‘Yeni duygusallık taleplerini dikkate alarak kalıcı değerler yaratmak’ mottosuyla ortaya çıkan PuraVida serisi, seramik ve batarya ilişkisini tabiat ananın kucağından çıkan bir ağaç gibi projelendirmiş. Havada uçuşma efektleri, kavisli oyuklar, yuvarlak hatlar, ayaksız tasarımlar ve beyaz renk seçimi bu koleksiyonun dikkat çekici detayları. PuraVida serisi ürünleri Duravit ve Hansgrohe mağazalarında ayrı olarak da satışa sunulmakta.
Akıllı alışveriş adresi
Bence bu yılın yükselen “akıllı ve şık alışveriş” ihtiyacının en önemli adreslerinden biri Boyner Evde. Koleksiyonları hem modern, hem zevkli hem de hesaplı. Marka, baharın tazeliği ve yazın renkliliğini evlerinize taşımak için 4 yeni koleksiyon daha yaratmış: “Göz Nuru”, “Yaz Çiçekleri”, “Doğanın Işıltısı” ve “Mercan Aşkı”. “Göz Nuru” teması, evlerin kalbine dokunuyor. Sade tasarımlar yaşam alanlarının duygusal dünyasında zenginleşiyor. Elit tasarımları sıcaklıkla yumuşatan “Yaz Çiçekleri” teması, mor ve fuşyanın canlı ve çarpıcı atmosferini, evlerin yaşam alanlarında ağırbaşlı, renkli ve nitelikli bir dokunuşa dönüştürüyor. “Doğanın Işıltısı” teması evinizin doğa ile bütünleşme arzusunu karşılayacak kadar gerçekçi ve canlı. Akdeniz’in derin mavilerine kırmızının canlılığını katan “Mercan Aşkı” koleksiyonunda ise, etnik ve sıcak öğeler ile birlikte kullanılıyor. Koleksiyon, doğanın soyutlamalarını natürel bir atmosfer içinde sunuyor.
Modernize etnik desenler
Folklorik öğeler, zanaatkar işleri, el yapımı objeler ve yerel ustaların ellerinden çıkan eserler kente iyice yerleşmiş durumda. Güçlü ve yaygın kültürlerin sembolleri tasarım dünyasına ilham vermeye her zamankinden fazla hazır!
Evlerin dekorasyonuna kişiselleştirilmiş ve eklektik yaklaşım çoğalarak sürüyor. Zamanda yolculuk kavramı geçmişe ait farklı malzemeler sunuyor; bunlar modern yorumlarla birleşerek yepyeni bir kültürel mirası oluşturmak üzere evlerimizin yeni stilini yaratıyorlar. Geçmişin en güzel hazineleri korunup cilâlanıp süslenerek nakışlarla işleniyor. Aşınmış, yıpranmış patine yüzeyler ve donmuş izlenimi yaratan dokular, vintage kumaşlarda kendini yeniden bulmakta.
Global gezginler olarak tanımlanan XXI. yüzyıl insanının evinde, her kıtadan, her ülkeden, her kültürden bir iz bulmak mümkün. Asya felsefesi Hindistan’ın mistisizmiyle birleştiriliyor. Afrika’nın sıcağıyla Fas’ın mis kokulu amberleri karışıyor. Kuzeyin soğuk ama yalın ahşaplarının üzerine Japon çiçekleri serpiştiriliyor. Meksika’nın egzotik ve renkli detayları ise Ortadoğu’nun desenleriyle harmanlanıyor.
Kültürleri harmanlayan bu mix&match oyununun sonucunda, etnik baskılar ve tribal motifler çok moda oldu. El işçiliği ve zanaatkarların elinden çıkan aksesuvarlara ilgi de büyük. Küçük atölyelerden alınan ve yerel sanatların simgesi olan çalışmalar evin her yerinde rahatlıkla kullanılabiliyor; özellikle dantel, kağıt ve cam malzemelerle tasarlanan aksesuvarlar kişisel zevklere ayna tuttuğu için tercih ediliyor.
Renklerde ise yine farklı coğrafyaların etkilerini görebiliyoruz. Kil, kum ve çöl renklerinin yer verildiği skala, tozlu tonlar ve aşınmışlık hissi veren gölgeler, tabiat ananın ellerindeki ilkel hayatın paletini bize taşıyor. Buz mavisinden griye uzanan aqua renklerine kodak sarı, safran ve siyah derinliği eklenince daha Akdenizli bir stile kayıyorsunuz. Nötr, saf ve arıtılmış bu atmosferde saydamlık ön planda. İstikrarlı ve güvenli bir ortamı simgeleyen kızıl, kahve tonları ve meyvelere özel ebruli renkler mekânlara iştah açıcı, duygusal ve yüksek ısılı bir hava katıyor. Bambu, zeytin, adaçayı, mantar gibi bitkilere ait tozlu, kirli, karışık renkler ise, Asya ülkelerinin iksir paleti olarak sunuluyor.
Kısacası, bu bahar seyahatleriniz olacaksa, yolculuk ettiğiniz farklı ülkelerin mekan düzenlemelerine daha yakından göz atın ve bu stillerden evinize neler taşıyabileceğinizi keşfetmeye çalışın. Böylece yaşadığınız mekandaki kişisellik dozunu artırmış ve daha özel bir tarz yakalamış olursunuz.
Evlerin dekorasyonuna kişiselleştirilmiş ve eklektik yaklaşım çoğalarak sürüyor. Zamanda yolculuk kavramı geçmişe ait farklı malzemeler sunuyor; bunlar modern yorumlarla birleşerek yepyeni bir kültürel mirası oluşturmak üzere evlerimizin yeni stilini yaratıyorlar. Geçmişin en güzel hazineleri korunup cilâlanıp süslenerek nakışlarla işleniyor. Aşınmış, yıpranmış patine yüzeyler ve donmuş izlenimi yaratan dokular, vintage kumaşlarda kendini yeniden bulmakta.