5 Mart 2011
Akıllı küvetler, farklı yüzey teknolojileri, kişisel hamamlar, özel TV-müzik sistemleri ve hatta oturma birimlerinin varlığıyla, banyolar ev hayatımızın önemli bir merkezi haline geldi. Son 5 yıldır tasarımcıların da özel ilgi alanı olan banyolar, teknolojinin de katkılarıyla giderek daha fazla işleve kucak açıyor. Yere gömülmüş geniş küvetler, sıcak ya da soğuk suya göre renk değiştiren armatürler, hijyeni ve konforu bir arada sunan çevreci ürünler...
Yaşamak için sahip olduğu küçük alanlardaki az zamanını iyi değerlendirmek isteyen şehirli insan, saf ve yalın çizgiler taşıyan, aynı zamanda modüler kombinasyonlar sunan her çözüme ilgi duyuyor. Banyoda da durum farklı değil. Yıkanma ve uyuma mekânları arasındaki sınırlar belirsizleştikçe, banyo küveti bir vitrifiye malzemesinden ziyade mobilya olarak görülerek farklı ortamlarda fonksiyon kazanabiliyor. Örneğin birçok kişi lüks otel ve spa’lardan etkilenerek yatak odasının yumuşak ortamına freestanding küvet koyabiliyor. Hidromasajlı küvetlerin dış mekânlara yerleştirilmesi de popüler.
Cam lavabolar, kompakt ölçülerde saunalar, küvet kenarlarından yansıyan LED ışıklar, parlak beyaz ve abanoz yüzeyler de “evdeki wellness vahası” olarak tarif edilen banyo atmosferini tamamlayan detaylardan. Ross Lovegrove, Jaime Hayon ve Philippe Starck gibi ünlü imzalar, yarattıkları yeni koleksiyonlarda orantılara, modülerliğe, performansa ve dijital işlevlere olduğu kadar, çevreye duyarlı bir yaklaşım içinde olmaya önem veriyorlar.
2011 yenilikleri neler?
VitrA ve Artema, yalın, tasarruflu ve doğal ürünlerin ön planda tutulduğu 2011 koleksiyonlarıyla banyoyu sade, zarif, temiz ve işlevsel çizgilerle ifade ediyor; T4 serisinde modern, fakat zamanın ötesinde, abartılı olmayan, yorucu çizgilerden arınmış, mekana ve kullanıcıya hükmetmeyen bir anlayış sergiliyor.
Kale Banyo’nun yeni serisi Tulip ve Nuvola’da, İtalyan tasarım stüdyosu Angeletti&Ruzza imzasıyla tasarım ve yalınlık bir arada. Duravit’in kanodan esinlenilerek tasarlanan, hiçbir noktasına temas etmeden yüzer gibi gevşeme imkanı sunan Nahho küveti, sadece formuyla değil, özel aydınlatması ve müzik sistemiyle de dinlenme ritüeline yeni bir boyut katma amacında.
Patricia Urquiola’nın Agape için tasarladığı Vieques küvet ise, ahşap sırt desteği ve antika benzeri formu ile; yine Agape’nin Ottocento serisi de modern Cristalplant malzemesini klasik demir küvet görüntüsünde kullanması ile geçmişi anımsatıyor.
Lüks görüntülü bu tip banyolardaki bir başka eğilim ise, seramik kullanımının azalıp yerine granit, mermer gibi doğal malzemenin uygulanması.
‘Çakmak Yapı’
Seramik tasarımı konusunda konsept koyan, modayı belirleyen ve seramikte yeni eğilimleri müşteriyle tanıştıran Ceramicas Aparici’nin 19 senedir temsilciliğini ve genel distrübitörlüğünü yapan Çakmak Yapı, kullanacağı malzeme konusunda kararsız ya da bilgiye ihtiyacı olan müşterilerine ürün ve uygulama konusunda fikir vererek yardımcı oluyor. Stoklu çalışma ayrıcalığı ise markanın hizmet anlayışındaki farklılığı ortaya koyuyor. Tel: (0216) 349 09 37.
Yazının Devamını Oku ![](https://static.hurriyet.com.tr/static/images/hurriyet/fullarticle-arrow.png)
26 Şubat 2011
“Bir yuva, koza olarak gördüğümüz evimiz, mutluluk düşlerimizin tam merkezinde duruyor. Onunla uğraşmayı seviyoruz. Tamir etmeyi, yenilemeyi, değiştirmeyi, süslemeyi...” Buradan yola çıkarak yayınlamaya başladığımız Evim dergisi Türkiye’nin en çok satan dergisi oldu ve bu ay 5. yaşını kutluyor. Dergi ekibi olarak kişisel dekorasyon formüllerimizi sizinle paylaşmak istedik.
Çevrenize şöyle bir bakın... Yakıştırıyor, uyarlıyor ve yaşadığımız yerin farklı köşelerine kendimizi yansıtan izler bırakıyoruz.
Küçük bir dokunuş belki yeterli olacak dünyanıza taze bir nefes katmaya. Belki mor olacak yeşil, beyaz olacak siyah, belki aralarda bir yerlerden bir desen size ‘merhaba’ diyecek, ‘al beni’ diyecek oradan zarif çerçeve. Ya büyük değişiklikler?
Salonunuzdaki pastel koltukta birkaç bahar dalı görmek isteyecekseniz, haydi koşun kumaşçıya. Ya boyası dökülmüş sehpanız? Belki ustasını özledi, kim bilir? Belki de yaşam alanlarınız başka bir nefes istiyor, en tazesinden!
Evim ekibi olarak 5. yıldönümü sayımızı fırsat bildik ve bizim işimize yarayan dekorasyon önerilerini paylaştık.
Günseli Karsan Büyüksağiş,
Yazı İşleri Müdürü
Formülüm: Kendin yap!
“Yaşadığınızın yerin aslında her zaman için görmediğiniz başka yönleri de vardır. Onu yakalayabilmek için zaman zaman yeniden keşif turlarını çıkın, bulun ve ona yeni kimlikler ekleyin. Ama bunu sadece ve sadece siz yapın! Ölçün, biçin, boyayın, asın, döşeyin, gerekiyorsa sil baştan değiştirin. Çünkü yaşadığınız yere kendi ellerinizle kattığınız her dokunuş, onu daha özel ve size ait kılacaktır. ”
Pelin Özkul, Konular Editörü
Formülüm: Stil karşılaşmaları
“Bir tutam ekose, bir tutam eskitme boya ve bir çimdik doğal dokumaları ya da bir kaşık kırmızı ve bir miktar yuvarlak formluları karıştırın... Şaka bir yana stiliniz ister kır evi tarzı, ister modern şehir evi olsun içine sıcaklık ve en önemlisi kişiliğinizi ve sevginizi katmayı sakın ihmal etmeyin. Aslında dekorasyon stillerimiz sadece şekilsel yaklaşımlardır yaşam alanlarınızı yeterince yaratıcılığınızı katmadığınız sürece hiçbir zaman sizin olmazlar.”
Melda Narmanlı Çimen, Yayın Direktörü
Formülüm: Kişisellik
“Ortaokula giderken, yan dairemizde oturan anneannemin antresinde asılı bu aynaya bakmadan evden çıkmazdım... Belki eski olduğu için, belki de ışığı iyi olduğu için, en güzel bu aynada göründüğümü zannederdim. Anneannem bu aynayı 1960’larda Ankara’da bir antikacıdan satın almış; liseye geçerken yeni bir odam olduğunda bana hediye etti; kendi odama astım, rahatladım! O zamandan beri de benimle taşınır durur; yatak odası, salon, antre, banyo... Nereye koysam orada beni bana gösterir. Benim dekorasyon sözlüğümün ilk kelimesi “kişisellik”, çünkü içinde özel ve eşsiz detaylar barındırmayan bir odanın ne yapılırsa yapılsın ısınmayacağını, rahat ettirmeyeceğini düşünüyorum. Bu ayna da kendi kişisel dekorasyon hazinemin bir parçası...”
Sevda Barandır, Yayın Yönetmeni
Formülüm: İyi fikirler kazanır!
Formülüm: “Fikir yağmuruna tutulmak! Nasıl bir duygu bilmiyorum, çünkü çoğunlukla formülleri paylaşan taraf oluyorum. Ama bildiğim bir şey var ki, içinde yaratıcılık barındıran iyi fikirlerin her zaman işe yaradığıdır. Bu yüzden evimdeki fikir sepetimden seçtiğim; eskilerin yeniden hayat bulduğu, azıcık nostalji kokan ve elbette renginden ödün vermeyen önerilerimin size de yol göstereceğine inanıyorum. O yüzden diyorum ki; biraz yaratıcılık, bir tutam renk, kafi derecede sabır ve elde olanlarla kendi küçük etkisi büyük çözümlere imza atmaktan vazgeçmeyin.
Yazının Devamını Oku ![](https://static.hurriyet.com.tr/static/images/hurriyet/fullarticle-arrow.png)
19 Şubat 2011
Yakın zamanın popüler dekorasyon formüllerinden biri, birbirlerine aykırı dönem, stil ve kültürlerin aynı mekanda buluşturulduğu kontrast düzenlemeler. Böylesi bir stil tercihinin kişisel ve eşsiz yaşam alanları yarattığı bir gerçek; sadece “dengede” kalabilmeyi başarmak gerekiyor. Yeni dekorasyon formülleri, en yüksek puanı markasızmış gibi görünen, ‘kişisel ipuçları’ taşıyan, rahat ve işlevsel mekân oluşturma denemelerine veriyor. Evlerin ‘showroom’ havasına bürünmesini önleyecek en güçlü anahtar olarak da avucumuza ‘kontrast karışımlar yapabilme’ özgürlüğünü koyuyor.
Nasıl mı? Örneğin sade hatlarıyla dikkat çeken İskandinav yapımı kahve takımına bakınca başka, işlemeli Sèvres porselen takımına bakınca başka bir anlayış görürüz. İlkinde sadelik ve mantık gibi kavramlar ağır basarken, ikincisinde zarafet ve sınıf bilinci hâkimdir. İkisini aynı sofra üzerinde buluşturma becerisi ise, sizin kontrastlarla yaptığınız oyunun başarısını gösterir.
Merceğimizi daha genişletip gündemdeki dekorasyon stillerine baktığımızda da, genellikle iki ana eğilimin türevlerini görürüz. İlki, düzen ve rafineliğin ağır bastığı minimalist düzenlemeler; ikincisi ise tezat düzenlemelerin yapıldığı maksimalist tarzlar.
Düzen ile karmaşıklığın birlikteliğinden doğan güzelliğe yakından bakarsak, bu kez aslolanın başka bir mekansal erdem olduğu ortaya çıkar: Denge.
Eski ile yeni, doğu ile batı, lüks ile mütevazı, gibi kontrastları ustalıkla bir araya getirebilen dekoratörlerin mekanlar, içinde denge unsurunu barındırdığı sürece, bizim stilimiz olmasa da gözümüze hoş görünür. Çünkü asla bir arada var olabileceğini düşünemeyeceğimiz farklı estetik anlayışlarını bir araya getirerek yeni bir dekorasyon dili ortaya çıkarırlar.
Evde kontrastlarla zenginleşen bir tarz oluşturmak için...
Eskinin aksesuvarlarıyla yeninin renk ve formlarını karıştırmak.
Modern mobilyaları folklorik desenlerdeki kumaşlarla kaplamak.
İki-üç adet antika parçayı modern bir dekorasyonun içinde harmanlamak.
El yapımı objeleri cam ve pleksi gibi çağdaş materyallerden yapılmış ünitelerde sergilemek
Sevdiğiniz iki farklı ülke kültürünün izlerini aynı odada birleştirmek
BİR RENK
Mor
Eskiden mora karşı oldukça mesafeli bir tutum izlenirken, eflatun da sadece küçük kızların odasında kullanılırdı. Ancak mor ve eflatun, geçtiğimiz yıldan beri aralarındaki bin bir tonla beraber dekorasyon sahnesinde muhteşem bir performans sergilemekte. Özellikle mor, sadece ihtişam ve asalet rengi olmaktan çıkarak, toprak tonlarının arasına özgürce karışıyor ve özellikle zengin tekstürlü kumaşlarda harikalar yaratıyor.
BİR TASARIM
‘Diamond’
Scic mutfaktan Diamond koleksiyonu, klasik ve modern çizgileri birleştiren parıltılı bir kimliğe sahip. Parlak lâkenin kullanıldığı mutfakta siyah, beyaz, yeşil ve vizon rengi ön plana çıkıyor. Elmasın ışıltısından ilham alınarak tasarlanmış cam tezgâhlar ve Swarovski taşlı aydınlatma elemanları mutfaklara ışıltılı bir çehre kazandırıyor. www.scic.it
BİR STİL
‘Modern retro’
Şehir evleri eski yılların stillerinden, akımlarından ve felsefelerinden ilham alarak modernleşiyor.
Hiçbir şey aynı kalmıyor; formlar ve renkler sürekli değişiyor. Bu kış öngörülen Modern Retro stili ise çok daha yalın, şeffaf ve elegan.
Formlar biraz daha kübikleşiyor. Ve artık bu stilde sanata daha çok yer var: Yağlıboya tablolar, heykeller sıranın başında.
Yazının Devamını Oku ![](https://static.hurriyet.com.tr/static/images/hurriyet/fullarticle-arrow.png)
12 Şubat 2011
Artan eşyalar ve azalan metrekareler, evde her alanı en iyi şekilde değerlendirerek kullanmayı öngörüyor. Evinize ekstra bir yaşam alanı eklemek için gözünüzü ne zamandır atıl duran çatı katına diktiyseniz, doğru bir planlama ve düzenleme ile çok işinize yarayacak bir oda kazanabilirsiniz.
Kullanmadığınız ya da tam olarak yararlanamadığınız bir çatı katınız varsa, bu alanı ihtiyacınız olan işlevde düzenlemek için bazı cinlikler düşünmeniz gerekiyor. Eğer müstakil bir evde “tek cepheden yükseltilmiş” bir çatıya sahipseniz, çatının tek cepheden kaldırılarak duvar örülmesi ve düzeltilmesi mümkündür.
Bu uygulama ile oldukça geniş ve aydınlık bir çatı arası elde edip burayı ebeveyn yatak odası ya da çocuklarınız için keyfili bir oyun odası olarak kullanabilirsiniz. Eğer “kırma çatı”nız varsa en basit yöntem, çatıya açacağınız kaliteli bir pencere sistemi, holden açılan bir merdiven, elektrik tesisatı ve izolasyonla kullanışlı bir yaşama alanı yaratmaktır.
Kırma çatınız pencere sistemi eklemeye olanak vermiyorsa imar izni alarak çatının bir bölümüne güvercinlik ekleyerek yükseltip “güvercinlikli çatı” yapabilirsiniz. Böyle bir uygulamada çatı arasında fazladan alan da kazanmış olursunuz ama bu alan genellikle küçük bir yatak odası olarak değerlendirilebilir.
İki farklı eğimi olan “mansart çatı”larda geniş bir boşluk olduğu için kullanışlı bir mekan oluşturulabilir, keyifli bir oturma ya da misafir odası olarak kullanılabilir.
Çatı katınızı dekore ederken nelere dikkat etmelisiniz?
Çatı arasında yenileme yaparken mertek ve aşıkları ahşap olarak açıkta bırakabilirsiniz. Bu oldukça doğal bir hava yaratır. Eğer bu tarz bir çatı sisteminiz yoksa dekoratif ahşap kirişlerle aynı stili yakalayabilirsiniz.
Yazının Devamını Oku ![](https://static.hurriyet.com.tr/static/images/hurriyet/fullarticle-arrow.png)
5 Şubat 2011
Evin enerjisini artırmaya yönelik yeni dekorasyon hamleleri arasında, boş bir tuval olarak ele alabileceğimiz duvarlara da önemli iş düşüyor.
Boya seçiminde klasik şampanya-kese kağıdı-kırık beyaz üçlüsünden vazgeçerek ilk adımı atarsak, geriye farklı görsel ve işlevsel duvar oyunları arasından tarzımıza en uygun olanı seçmek kalıyor.
Evinizin duvarlarını, farklı ihtiyaçlarınız için ilave alanlar oluşturmak ya da özgün estetik vurgular yaratmak için kullanabilirsiniz.
Öne çıkarmak istediğiniz bölümü duvar kağıdıyla kaplayın: Evdeki ölü bir duvarınızı stilinize uygun bir duvar kağıdıyla kaplayarak görsel bir odak noktası yaratabilirsiniz. Bu sene tercihiniz, gri-mavi tonlarında geniş çizgililer ve optik desenler olabilir.
Fotoğraflarınızı sergilemek için duvarları kullanın: Aynı ışıkta çekilmiş ya da siyah-beyaz bastırılmış fotoğraflarınızı duvarlarda gruplar halinde sergilemek, çerçevelerle sehpa üstlerine koymaktan daha etkili olacaktır. Merdiven boşluklarına asılan resimler, basamakların ritmine uygun olursa monotonluğu kırar. Bir kanepenin arkasına asacaksanız fotoğraf ile kanepe arasında 20 cm’lik mesafe bırakın. Fotoğraflar tavana 45 cm’den fazla yaklaşmamalı. Koridor gibi ayakta durulan mekânlarda resimler göz hizasına asılmalı.
Boydan boya kitaplık tasarlayın: Sıcak ve hareketli bir görünüm için bir duvarınıza boydan boya bir kitaplık yaptırarak kitaplarınızı yatay ve dikey olarak gruplar halinde yerleştirebilirsiniz. Salonunuz genişse, ayaklı bir kitaplık ile yemek ve oturma bölümünü ikiye ayırabilirsiniz.
Aynalar asarak mekanı genişletin: Mekânlara kazandırdığı derinlik, genişlik ve aydınlık nedeniyle dekorasyonda hiç vazgeçemediğimiz bir duvar aksesuvarı olan aynalar, çok farklı çerçeve seçenekleriyle her stile uyum sağlayabiliyor. Örneğin evinizde uzun bir koridor varsa, puzzle şeklinde aynalar ya da yan yana asılmış bir grup ayna hem duvarları dolu gösterecek hem de koridorun dar ve karanlık algısını azaltacaktır.
Yazının Devamını Oku ![](https://static.hurriyet.com.tr/static/images/hurriyet/fullarticle-arrow.png)
22 Ocak 2011
Biriktirmeyi ve saklamayı çok seven biz Türkler, evimiz ne kadar büyük olursa olsun, hep biraz daha fazla alana ihtiyaç duyarız.
Gözümüze değerlendirilebilecek yeni bir köşe iliştiği zaman da, hemen orasıyla ilgili hayaller kurmaya başlarız. Özellikle de atıl durumda olan girinti-çıkıntılar için harika fikirler geliştirebiliriz!
Evdeki boş köşeler, merdiven altları, duvar dipleri ve nişler, o ana kadar aklınıza gelmemiş çözümlerle değerlendirilebilir. Sanat eserlerini sergileyebileceğiniz alanlardan, keyifli okuma köşelerine, giysi odalarından, çalışkan organizatörlere pek çok fikre kucak açabilecek bu alanlar için önce ihtiyacınızı belirleyin, sonra harekete geçin.
Nişler
Nişleri çoğu kez hiçbir şeyin sığdırılamadığı ve artık umut kesilen bir mimari unsur olarak tanımlayabiliriz. Nişlere yapılacak en ‘bilgili’ hareket, onlara duvar renginde, ahşap ya da cam raflar monte ederek kitaplarınız için ekstra bir alan yaratmak olacaktır. Hepsi sığmaz diyorsanız, sadece tek bir kategoriyi yerleştirebilirsiniz; örneğin gezi kitaplarınızı ya da kişisel gelişim kitaplarınızı. Bunun dışında nişler, koleksiyonlarınızı sergilemek için de iyi bir çözüm olabilir.
Merdiven girintisi
Merdivenler en çok girinti ve çıkıntıya ev sahipliği yapan alanlardandır. Hem sahanlıklar, hem de girişlerin kenarları değerlendirilmeyen boşluklarla doludur. Eğer yazlığınız ya da yaşadığınız ev çift katlıysa, merdivenlerin sunduğu bu fırsatı geri çevirmeyin ve stilinize-bütçenize uygun şömineyi bulmak için araştırmalara başlayın. Önüne atacağınız konforlu bir berjer ve halı ile kışın keyfine keyif katabilirsiniz.
Eğimli tavan
Yazının Devamını Oku ![](https://static.hurriyet.com.tr/static/images/hurriyet/fullarticle-arrow.png)
1 Ağustos 2009
Dergilerde görüp imrendiğiniz sahil evlerinden birine sahip değilseniz, o zaman siz evinizin dört köşesinden tutun ve onu uçsuz bucaksız, tropik bir plaja götürün.
Sadelik, doğallık parolanız olmalı. Derin sessizlik, buram buram deniz kokusu, ferah seçimler ve tabii ki deniz kabukları eşliğinde...
Kuzey Akdeniz ve Ege sahillerindeki evlerin ortak özellikleri romantik-klasik-rustik-sportif karmasında bir atmosfere sahip olan, bembeyaz duvarların arasına genellikle marin ve kır temalı aksesuvarların, geniş kanepelerin ve dinlenme köşelerinin bulunduğu, açık mutfakta sürekli hafif yemeklerin ve zeytinyağlıların pişirildiği, hemen her köşede uyunabilecek bir noktaya rastlanan, bahçe içinde veya sahildeki evler olması. Dinlendirici, konforlu ve davetkar olarak özetlenebilecek bu stil, yaz aylarında şehir evlerine de sıçrayabiliyor. Böyle bir stili yakalamak içinse birkaç ana noktaya dikkat etmek yeterli.
Renk paletinin ilk sırasında tabii ki beyaz, kum rengi ve farklı mavi-lacivert tonları var. Pamuklu kumaşlar ağırlıkta; formlar kavisli ve yuvarlak. Sahilin ve kum plajın tüm kabuklu deniz hayvanlarını, balık ve martı figürlerini, hasır aksesuvarları, cam şişeleri ve coco-sisal halıları bu aydınlık atmosfere davet edebilirsiniz. Terracotta ve doğal taş, cilasız mermer, patineli ahşap ve lifli dokumalar da bu stilin diğer natürel öğelerinden. Mobilyalarda beyaz-ekru renkli büyük kanepelerin yanı sıra, mekana ferahlık katacak açık renk ahşaplar seçebilirsiniz. Pastel tonlarda çizgili yastıklar, hasır sepetler ve maket tekneler de, bu tarzın vazgeçilmez anahtarlarından. Çok kalabalık bir görünümden kaçarak, mümkünse aksesuvarlarınızı denize ait bir tema etrafında gruplamanız da ortamı yaratmanızda etkili olacaktır.
İlhamını parlak ve yoğun güneş ışığından ve sakin denizden alan sahil stilinde temel amaç rahatlık. Şehir hayatının yarattığı kaosu, evinizde yaratacağınız bu mevsimsel temayla dengeleyebilirsiniz.
Yazının Devamını Oku ![](https://static.hurriyet.com.tr/static/images/hurriyet/fullarticle-arrow.png)
18 Temmuz 2009
Çok kültürlü dekorasyon konseptinin temelinde etnik lezzetler yatıyor.
Bunlardan biri de Afrika. Hamlık, basitlik, insancıllık ve doğaya düşkünlüğü esas alan Afro etnik stil, günümüzün çağdaş evlerinde orman renklerini yalın formlarla birleştiriyor. Safari kültürü, kuzey yarımküredeki iç mekanlara kadar sızıyor.
Mevsim güneye dönüyor, ısı artıyor. Güneş yüzünü çevirdikçe de sıcaklıkla özdeş temalar tekrar gündeme geliyor. Bunlardan biri de tanrısal, vahşi, erotik, hızlı ve esmer Afrika teması. Siyah, kahverengi, koyu yeşil ve dore paletinde gezinen ve kendine ait primitif desenlerini gündeme taşıyan Afrika, hem moda, hem de dekorasyon günlüklerinin en yabani ve ateşli ortak trendleri arasında.
Afrika stili, aslında bu uçsuz bucaksız kıtanın farklı bölgelerine göre şaşırtıcı derece değişiklikler gösteriyor. Fas ve Libya gibi kuzeydeki ülkeler daha çok Ortadoğu ve Arap etkilerini taşırken, güneydeki ülkelerde Batı’nın sömürgesi oldukları dönemlerden kalma Avrupa etkileri hissediliyor. Safari teması özellikle sömürge ülkelerini hatırlatırken, Afrika deyince hepimizin zihinlerinde çağrışımlar yapan kabile sembolleri, el yapımı ahşap heykeller ve maskeler ise Uganda gibi Doğu Afrika ülkelerinin stillerini yansıtıyor.
Tüm farklılıklara rağmen aslında Afrika ülkelerinin stilde ortak bir dili bulunuyor: Doğal malzemelerin parlak ve göz alıcı renklerle karışımı... Kırmızı, sarı ve siyah başta olmak üzere, mavinin, yeşilin ve morun en parlak tonları Afrika tarzının vazgeçilmezleri arasında. Ancak bu renkleri evinizin dekorasyonuna yansıtırken, mekânınızın boyutlarına bağlı olarak dikkatli olmanız gerekiyor. Çünkü koyu ve parlak renkler mekânları olduğundan daha küçük gösteriyor. Oldukça iddialı olan bu renkleri duvarlarınızda denemeden önce aksesuvarlarda tercih etmek ve mekânın geri kalanında daha natürel tonları tercih etmek Afrika stili için daha iyi bir başlangıç noktası olabilir.
Afrika stilinin bir diğer önemli cevheri ise eşsiz el sanatları. Afrika seyahatine çıkarak orijinal parçalar edinme fırsatınız yoksa reprodüksiyonları da tercih edebilirsiniz. Her detayında bir anlam yüklü olan Afrika sanat eserlerinden özellikle el yapımı ahşap ve bambu heykellerin birçoğu barış, bereket, sağlık, zenginlik, sonsuzluk gibi dilekleri sembolize ediyor. Farklı Afrika kabilelerine ait sembollerle renklendirilmiş el yapımı dev vazolar, evinizde Afrika sıcağını hissettirecek detaylardan biri olabilir. Duvar kağıtlarında ve ev tekstili ürünlerinde Afrika stilini yaratmak için bölgenin bitki örtüsünü yansıtan figürleri, boncuk süslemelerini tercih edebilmek mümkün. Başlarının üzerinde taşıdıkları çanaklarla klasikleşmiş Afrikalı kadın figürleri ve Afrika deyince ilk akla gelen hayvanlar olan fil, aslan, leopar, bufalo ve gergedan formlarını evinizde Afrika teması yaratmak için kullanabilirsiniz.
Modern bir Afrika havası için
1. Evinizde etno-minimal bir atmosfer yaratmak istiyorsanız ana mobilyaları modern stilde, aksesuvarları ise otantik stilde seçin.
Yazının Devamını Oku ![](https://static.hurriyet.com.tr/static/images/hurriyet/fullarticle-arrow.png)