Mehmet Arslan

En ufak bir ışık görse devam ederdi! İşte Ilıcalı'ya istifa kararı aldıran sebepler...

13 Haziran 2025
Çok değil, 10-15 gün önce ekrana çıkıp sonuna kadar takımı ve yönetimi savunan Acun Ilıcalı, 10 gün sonra ne değişti de istifa etti? İşte yanıtı...

Aslında benim için, “Büyük bir sürpriz” olmadı Acun Ilcalı’nın istifası. Bekliyor muydum, “Hayır.” Ama böyle bir tavrı ortaya koyabilecek bir isimdi Ilıcalı.

Soru şu:

· Çok değil, 10-15 gün önce ekrana çıkan ve sonuna kadar takımı ve yönetimi savunan Acun Ilıcalı, 10 gün sonra ne değişti de istifa ettti.

Öyle ya, başarısız geçen bir sezonun tüm sorumluluğunu yükleneceksiniz, tek başınıza tüm tepkileri göze alıp kendinizi hedef haline getireceksiniz, bu takıma ve yönetime inancınızın altını çizip ölümüne savunacaksınız. 1 hafta sonra da istifa edeceksiniz.

Neden?
Bu istifanın perdesini aralamadan önce Acun Ilıcalı’nın başarı hikayesine dönmek gerekiyor. Onun başarısı, ‘Biraz inanmaktan’ geçmiyor. İkna olduğu ve başardığı her şey, ‘inandığı’ insanlar ve projelerle hayata geçmiş

· Hasan Can Kaya’yı bir kez izleyip aynı gece özel uçağını gönderip, anlaşma imzalamış.

·

Yazının Devamını Oku

Acun Ilıcalı'nın doğruları, yanlışları

6 Haziran 2025
30 gol atan En-Nesyri’nin ıslıklanmasına tepki göstermekte haklı. Sosyal medyada para ile satın alınan gruplardan şikayetçi. Peki F.Bahçe yönetimi bu konuda temiz mi? ‘Seçimi kaybedenler başarısızlık istiyor’ diyerek Aziz Yıldırım ve ekibini kast etti. Keşke söylemeseydi. Ayrıca Mourinho’ya ‘hakem, yapı vs.’ gibi bahaneleri sunmamaları gerektiğini de söyleseydi.

Fenerbahçe, modern tarihin en büyük krizini yaşıyor. Müthiş bir öfke ve linç isteği camianın tüm hücrelerini sardı. 2018 yılındaki seçim zaferinde Ali Koç’a yönelik büyük beklenti, şimdi aynı oranda, hatta fazlasıyla büyük bir tepkiye dönüştü. Aslına bakarsanız, Sayın Başkan yine de çok şanslı. Onun yerinde bir başkası o koltukta otursaydı, hiç bir Fenerbahçeli 7 yıl bu zulme dayanmazdı. Ama ona olan güvenleri öylesine fazlaydı ki, hayal kırıklıkları da aynı oranda öfkeli bir ruh haline dönüştü.

ARTIK ALİ KOÇ'UN ELİ ZAYIF

Bu 7 yılın hemen hemen tümünde, hem yönetim biçimini, hem Sayın Koç’un yüksekten bakan o tavrını hem de kadro yapılanmasını kıyasıya eleştirdim. Ali Koç’un en güçlü olduğu o dönemde seslendirdim bunları. Şimdi o güçlü dönem geride kaldı. Artık eli zayıf. Ve herkes (istisna isimler elbette var) büyük bir şehvetle onu eleştirme hakkının ve gücünün tadını çıkarıyor. Koç güçlüyken susanların sesi şimdi herkesten çok çıkıyor. Bu adil. Öfkelerinde haklılar mı? Evet haklılar. Ama galiba Koç’u eleştirme arzusuyla, Fenerbahçe’nin geleceğini de gözardı ediyorlar. İmza kampanyası büyük bir hız ve hazla devam ediyor. Ama hatırlatayım, Fenerbahçeliler, ‘imza ile yönetim devirmek’, sizi bir dönem Galatasaray’ın düştüğü, ‘yönetimi ibra etmeme’ yanlışına sürükler.

HİÇBİR BAŞKAN İMZA TOPLAMA YOLUYLA GÖNDERİLMEYİ HAK ETMİYOR

İmza toplamak bir hak ama hiçbir başkan ve yönetim bu modelle gönderilmeyi hak etmiyor. Öfkeniz aklınızın önüne geçiyor. İmza toplansa da, toplanmasa da, eylül ayından önce kongreyi toplamak mümkün görünmüyor. Bu çabanın tek bir etkisi olabilir; Ali Koç ve yönetimini daha hırslandırır. Biliyorum, tüm Fenerbahçeliler, “Şimdi yıldız transferlerle gözümüzü boyayacaklar. Yine başaramayacaklar” duygusu ile tepkililer. Ama tepkinin dozu biraz fazla kaçmış durumda. Tepki Ali Koç ile birlikte Acun Ilıcalı’ya da yöneldi.

SADECE RAKİPLER DEĞİL, FENERBAHÇELİLER TARAFINDAN DA HEDEFE OTURTULDU

İşte tam da bu noktada bu yazıyı yazma isteği uyandı içimde. Acun Ilıcalı, hepimizin sevdiği, ‘yaramaz çocuğumuz’ idi. Onun kimi zaman güldüren, kimi zaman şaşırtan anıları ve başarıları hepimizi gülümsetti. Çoğumuz onun kişiliğinde kendimizi bulduk. Seçilmiş biri değildi Ilıcalı. Tırnakları ile kazıya kazıya geldi bu noktaya. Fenerbahçeli. Hem de çok içten Fenerbahçeli. Aziz Yıldırım dönemi de dahil, Fenerbahçe için elini taşın altına sokanlardan. Yönetime girdiği andan itibaren, ülkenin diğer yarısının (başta Galatasaray taraftarı) ona tepki göstereceğini biliyordu. Öyle de oldu. Oluşturduğu sevgi halkası 2’ye bölündü. Bir bölümümüz Fenerbahçe için dile getirdiği söylemlerden dolayı nefret ederken, diğer bölümümüz alkışladı. Acun Ilıcalı şimdi Fenerbahçeliler tarafından da hedefe oturtuldu. O sevgi halkasını elinin tersiyle kenara itti. Bu gerçeği kendisine de söyledim. Verdiği yanıt kararlılığını gösteriyordu:

ÇIPLAK GERÇEKLERİ DİLE GETİRDİ AMA...

Yazının Devamını Oku

Sayın Başkan, alın o formayı

29 Mayıs 2025
Melih Mahmutoğlu’nun şampiyonluk kutlamalarındaki Dursun Özbek göndermesi de Icardi’nin Ali Koç forması giymesi de doğru değil. G.Saray ile F.Bahçe saygıyı ve sevgiyi hak ediyor. Bunun en yüce makamı başkanlık. Makamın saygınlığını korumak da Koç ve Özbek’in sorumluluğu.

Fenerbahçe'nin Monaco’yu devirip Avrupa Şampiyonu olduğu akşam, Takım Kaptanı Melih Mahmutoğlu’nu izledim. Öyle güzel bir jest yaptı ki, kupayı kaldırma onurunu bütün maç forma giyen takım arkadaşı ve kendisinden sonraki kaptan Guduriç’e verdi. Sportmenliğin, özverinin, ete kemiğe büründüğü andı o an benim için. İçimden, “Bravo Kaptan” diye haykırdım. Kaptan olarak asla unutulmayacak tarihe geçecek o anda, o özveriyi göstermek her sporcunun harcı değildi. Ben yapabilir miydim bilmiyorum ama Melih Mahmutoğlu yaptı.

Kupa töreninin hemen arkasından kameralar Melih Mahmutoğlu’na döndü. yürekten alkışladığım Kaptan bu kez sözleriyle yüreğimi burktu.

Biz yanak okşatmadan da şampiyon olabiliyoruz. “Yapma kaptan o güzelliğine bu sözler hiç yakışmadı” dedim içimden. “10 dakika önce yaşattığın tüm güzellikleri 5 kelime ile geri aldın.”

Profesyonel sporcuların kulüplerine değil, mesleklerine yürekten bağlı olması gerektiğine inanırım. Bu ülkede imza attığı kulübün çocukluktan bu yana taraftarı olduğunu söyleyen çok sporcu gördük. Pek çoğu da palavra çıktı. Profesyonel sporcu emek satar. Emeğini sunduğu sürece de kulübüne bağlıdır. Emeği ile sözcüsüdür kulübünün. Sözleri ile değil.

Bunları düşünüp Melih Mahmutoğlu’nu eleştirecektim ki, aklıma İcardi geldi. Ali Koç forması giyerek aklınca bu ülkenin en büyük spor kulüplerinden birinin başkanı ile dalga geçti, geçmeye de devam etti. Ne yazık ki, kulübünden de hiç bir uyarı almadı. Aksine desteklendi, hoş görüldü. Bu durumda nasıl eleştirebilirdim Mahmutoğlu’nu. “Fenerbahçeli bir oyuncu, rakip kulüp başkanına saygı, saygısızlık yapmaz” diyebilir miydim. Dersem de bu adil olur muydu? İcardi’ye tek bir söz ettim mi ki, Melih’e söz söyleme hakkım olsun. 

Onun için vazgeçtim Kaptan’ı eleştirmekten. Sözüm sporculara değil. Başkanlara.. Öncelikle Sayın başkan Dursun Özbek’e. Bu akımı bir Galatasaraylı futbolcu başlatmışsa, “Dur” diyecek de sizsiniz sevgili başkan. Ve bu konuda ilk adımı siz atmalısınız. Lütfen o formayı İcardi’nin üzerinden çıkarın. Çıkarın ki, bundan böyle hiçbir sporcu, bir başkana söz söyleme, onu aşağılama cesaretini ve cüretini kendinde bulamasın. 

Yazının Devamını Oku

Artık daha hırslı ve iddialı çünkü başaramadı damgası onu motive ediyor

9 Mayıs 2025
Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç’un önceki gün TRT Spor’daki yayınını dikkatle izledim. Öncelikle Tayfun Bayındır ve Özgür Buzbaş’a alkış... Tertemiz ve çok başarılı bir performans sergilediler. Tebrikler.

Sayın Ali Koç’a gelince... Sayın Başkan’ın en büyük hatası, çok şey anlatmaya çalışması ve saatler süren basın toplantılarıydı. Konuşma uzadıkça vermek istediği mesaj kayboluyor, monologdan öteye geçemiyordu. Önceki gün uzun zaman sonra ilk kez kamuoyunun önüne çıktı. Dedim ya dikkatle izledim. Ve notlar aldım. İşte çarşamba akşamının Ali Koç’u...

DERS VEREN DEĞİL ANLAŞILMAK İSTEYEN BAŞKAN

1- Başarısız sonuçlar ve kaçan şampiyonluk, Sayın Başkan’ın beden diline de, sözlerine de yansımış.

2- Yaşadığı hayal kırıklığı ve mahcubiyet bir yanda, bunu kendisine ve Fenerbahçe’ye yakıştıramama duygusu diğer yanda. Sanki bir şampiyonluk gelse, ‘Alın koltuk sizin olsun’ diyecek noktaya gelmiş. Ama ‘Başaramadı’ damgası onu motive ediyor. Başarmak için devam ediyor.

3- Fenerbahçe Kulübü Başkanı olarak ilk yıllarında sergilediği o agresif ve üstten bakan tavrını biraz törpülemiş. Ama zaman zaman bu yanını açığa vurdu.

4- Yukarıdaki olumsuzluklara rağmen, ders veren değil, anlaşılma isteği duyan bir Ali Koç duruşu sergilemeye çalıştı.

5- Mali yapıdaki düzelmeyi bir başarı olarak gösterme kaygısı içindeydi. O konuda başarılı. Hakkını teslim edelim. Ama sportif başarısızlığı bununla örtemeyeceğini de görmeliydi.

FENERBAHÇE TARİHİNİN EN PAHALI KADROSU AMA EN İYİSİ DEĞİL

Yazının Devamını Oku

Arda Turan ve Eyüpspor gerçeği

6 Mart 2025
En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim. Bu bir Arda Turan yazısıdır.

İstanbul’un kadim kenti Eyüp’te, bir antrenör takımı, bir futbol kültürü oluşturmaya çalışan ‘Genç bir teknik adam’ın tüm olumsuzluklara rağmen verdiği çabanın ve pes etmemenin öyküsüdür. Başlayalım... Sezonun sürpriz takımıydı Eyüpspor. Arda Turan ile birlikte çıktıkları Süper Lig’de daha ilk sezon Avrupa’yı hedefledi. Oynadıkları futbolla herkesin beğenisini kazandı. Ve ligin zirvesine koştu. Ama ikinci yarı ile birlikte bir şeyler değişti. O takım gitti, yerine son 6 maçta kazanamayan bir takım geldi.

- Ne oldu da Eyüpspor’un performansı düştü?

- Sorun Arda Turan’da mı?

- Bir atımlık barutu mu vardı hocanın?

GALATASARAY VE FENERBAHÇE İLE BERABERE KALDILAR

· Sordum, soruşturdum. Ve çok ilginç sonuçlarla birlikte, Türkiye’de teknik adamlık yapmanın ne kadar zor olduğunu da gördüm. Önce Eyüpspor’a bir göz atalım...

· 25 maç 11 galibiyet, 7 beraberlik, 7 yenilgi.

·

Yazının Devamını Oku

Görünmeyen ama hissedilen o muazzam bağ!

3 Mart 2025
Mourinho, ligin ikinci yarısında Fenerbahçe'yi bambaşka bir takıma dönüştürdü.

Futbolun en güzel yanı skorun/ sonucun bilinmezliği. Galatasaray-Kasımpaşa beraberliğinden sonra bu altın kuralın, Kadıköy’deki Fenerbahçe-Antalya karşılaşmasında geçerli olmayacağı çok açıktı.

1) Galatasaray’ın puan kaybı hem takımda hem de tribünlerde motivasyonu zirveye çıkarmıştı.

2) Mourinho etkisi. Ben de dahil, çoğunluk, Fenerbahçe’nin takım ve bireysel oyuncu becerisinin gelişme göstermediği düşüncesindeydi. Ama itiraf edelim, Mourinho, ligin ikinci yarısı ile birlikte Fenerbahçe’yi, oyun planına sahip, etkili ve ligin en dengeli takımına dönüştürdü.

GÖRÜNMEYEN AMA HiSSEDiLEN BAĞ

3) Antalyaspor kadro derinliğine sahip bir takım değil. 13-14 oyuncu ile mücadele ediyorlar. Emre Belözoğlu’nun seçenekleri çok kısıtlıydı.

O ‘altın kural’ı zihnimde alt üst eden ve Fenerbahçe’yi galibiyete götüren 3 ana etken bunlardı. Bir unsur daha var... Yıllar önce Mesut Özil’e, Real Madrid’deki (birlikte çalışıyorlardı) Mourinho’yu sorduğumda, “O bizi çok rahatlatıyor, hatta güldürüyor” diyerek bir oyuncu olarak sevgisini dile getirmişti. Dzeko’yu ve diğer oyuncuları izlediğimde Mourinho’nun öğrencileri arasında görünmeyen ama hissedilen muazzam bir bağ oluştuğunu düşünüyorum.

EN-NESYRi’NiN HARiKA DÖNÜŞÜMÜ

38 yaşındaki Dzeko’nun müthiş performansını, ilk 10-15 haftada yerden yere vurulan En-Neysri’nin o harika dönüşümünü sadece profesyonellikle açıklayamıyorum çünkü. Bütün bu olumlu gelişmelere rağmen elbette eleştilerim de var...

Yazının Devamını Oku

Derbiyi yabancı hakemin yönetme ihtimali %51!

18 Şubat 2025
Türkiye Futbol Federasyonu ve Merkez Hakem Kurulu Galatasaray-Fenerbahçe maçının hakemini belirlemek için çalışmalarını sürdürüyor. Karşılaşmayı yönetecek yerli ve yabancı hakem konusundaki alternatifler tek tek ele alınıyor. Yabancı hakemin yönetme ihtimalinin yüksek olma nedeni olarak kamuoyunun isteği ve baskısı gösteriliyor.

Süper Lig’de şampiyonluk yarışının kaderinde belirleyici olması beklenen Galatasaray-Fenerbahçe maçını yönetecek hakemin ismi merakla bekleniyor.

Sarı - lacivertliler 24 Şubat Pazartesi günü saat 20.00’de RAMS Park’ta oynanacak derbi karşılaşmasını dünya çapında bir yabancı hakemin yönetmesi konusunda ısrar ediyor.

Sarı - kırmızılı yönetim isehenüz resmi bir açıklama yapmaması rağmen yabancı hakem konusuna soğuk yaklaşıyor.

Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Yönetim Kurulu ve Merkez Hakem Kurulu (MHK) ise kritik derbi maçın hakemiyle ilgili çalışmalarına titizlikle devam ediyor.

F.BAHÇE’NİN YABANCI TALEBİNE G.SARAY SOĞUK BAKIYOR

TFF ve MHK kaynaklarından edindiğim bilgiye göre Galatasaray-Fenerbahçe karşılaşmasını yabancı bir hakemin yönetme ihtimali yüzde 51.

Karşılaşmayı yönetecek yerli ve yabancı hakem konusundaki bütün alternatifler tek tek ele alınıyor.

Federasyondan edindiğim bilgiye göre derbi maçını yabancı hakemin yönetmesi konusunda gerekçe olarak kamuoyunun isteği ve baskısı gösteriliyor.

Yazının Devamını Oku

Derbiyi Türk hakem yönetecek

14 Şubat 2025
Ligde 20. haftadan bu yana uygulanan yabancı VAR sisteminin öncülerinden Fenerbahçe; 24 Şubat Pazartesi günü oynayacağı Galatasaray maçının orta hakeminin de yabancı olmasını istedi ve bu konudaki yazılı başvuruyu önümüzdeki günlerde yapacağını bildirdi. Ancak sarı kırmızılı yönetim Türk hakemlerle devam kararı alıp, TFF’ye herhangi bir başvuruda bulunmayacağını bildirince ‘derbide yabancı hakem’ düşüncesi gerçekleşmedi.

TÜRKiYE Futbol Federasyonu (TFF) Yönetim Kurulu’nun, kulüplerden gelen talepleri dikkate alarak Trendyol Süper Lig’in 20. haftasından itibaren VAR görevini yabancı hakemlere emanet etmesi, hakem tartışmalarını büyük ölçüde dindirmiş ve bu durum Türk hakemlerin üzerindeki baskıları bir nebze olsun azaltmıştı.

Durum böyle olunca Süper Lig’in 25. haftasında oynanacak Galatasaray-Fenerbahçe derbisinin orta hakeminin de yabancı olması gündeme geldi. Bunun ne kadar mümkün olduğu son birkaç gün futbol otoritelerinin en çok konuştuğu konulardan biri oldu.

Bir tek şart öne sürdüler

TÜRKiYE Futbol Federasyonu (TFF) Yönetim Kurulu, son toplantısında bu konuyu etraflıca tartışıp kararını verdi ve bunu Galatasaray ve Fenerbahçe kulüplerine de bildirdi. Buna göre; derbiyi yabancı hakemin yönetmesi tek bir şartla mümkün:

“Her iki kulüp de yabancı orta hakem talep ettiklerini yazılı olarak TFF’ye iletirlerse...”

Yabancı VAR talebinin öncülerinden biri olan Fenerbahçe Kulübü’nün orta hakem konusundaki tavrı son derece net oldu:

“Derbiyi yabancı hakem yönetmeli. Bu noktada üzerimize düşeni yapmaya hazırız.”

F.Bahçe TFF’ye yazı gönderecek

Yazının Devamını Oku