Süper Lig’de şampiyonluk yarışının kaderinde belirleyici olması beklenen Galatasaray-Fenerbahçe maçını yönetecek hakemin ismi merakla bekleniyor.
Sarı - lacivertliler 24 Şubat Pazartesi günü saat 20.00’de RAMS Park’ta oynanacak derbi karşılaşmasını dünya çapında bir yabancı hakemin yönetmesi konusunda ısrar ediyor.
Sarı - kırmızılı yönetim isehenüz resmi bir açıklama yapmaması rağmen yabancı hakem konusuna soğuk yaklaşıyor.
Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Yönetim Kurulu ve Merkez Hakem Kurulu (MHK) ise kritik derbi maçın hakemiyle ilgili çalışmalarına titizlikle devam ediyor.
F.BAHÇE’NİN YABANCI TALEBİNE G.SARAY SOĞUK BAKIYOR
TFF ve MHK kaynaklarından edindiğim bilgiye göre Galatasaray-Fenerbahçe karşılaşmasını yabancı bir hakemin yönetme ihtimali yüzde 51.
Karşılaşmayı yönetecek yerli ve yabancı hakem konusundaki bütün alternatifler tek tek ele alınıyor.
Federasyondan edindiğim bilgiye göre derbi maçını yabancı hakemin yönetmesi konusunda gerekçe olarak kamuoyunun isteği ve baskısı gösteriliyor.
TÜRKiYE Futbol Federasyonu (TFF) Yönetim Kurulu’nun, kulüplerden gelen talepleri dikkate alarak Trendyol Süper Lig’in 20. haftasından itibaren VAR görevini yabancı hakemlere emanet etmesi, hakem tartışmalarını büyük ölçüde dindirmiş ve bu durum Türk hakemlerin üzerindeki baskıları bir nebze olsun azaltmıştı.
Durum böyle olunca Süper Lig’in 25. haftasında oynanacak Galatasaray-Fenerbahçe derbisinin orta hakeminin de yabancı olması gündeme geldi. Bunun ne kadar mümkün olduğu son birkaç gün futbol otoritelerinin en çok konuştuğu konulardan biri oldu.
Bir tek şart öne sürdüler
TÜRKiYE Futbol Federasyonu (TFF) Yönetim Kurulu, son toplantısında bu konuyu etraflıca tartışıp kararını verdi ve bunu Galatasaray ve Fenerbahçe kulüplerine de bildirdi. Buna göre; derbiyi yabancı hakemin yönetmesi tek bir şartla mümkün:
“Her iki kulüp de yabancı orta hakem talep ettiklerini yazılı olarak TFF’ye iletirlerse...”
Yabancı VAR talebinin öncülerinden biri olan Fenerbahçe Kulübü’nün orta hakem konusundaki tavrı son derece net oldu:
“Derbiyi yabancı hakem yönetmeli. Bu noktada üzerimize düşeni yapmaya hazırız.”
F.Bahçe TFF’ye yazı gönderecek
Hem kulübün hem de teknik adamın bu öfkeli ve sinirli yapısı ister istemez taraftara daha agresif bir takım hayali kurduruyordu. Ama sezon başından bu yana Fenerbahçe’yi hep sakin, hep durağan bir takım olarak izledik. Taraftarın arzu ettiği önde baskı yapan, rakibi bunaltan takım hüviyetinden hep yoksundu Fenerbahçe. Midtjylland önünde ilginç bir dizilişi vardı Fenerbahçe’nin. 1.90 boyunda iki forveti sahadaydı ama onlara top indirecek kanat oyuncuları yoktu. İrfan Can Kahveci kadrodaydı ama sağ kanada İsmail’i devşirmeyi tercih etmişti Mourinho.
YiNE UZUN TOP DENEMELERi
BUNA rağmen beklenenden iyi başladılar oyuna. İlk 25 dakika Fenerbahçe’nin hakimiyetindeydi ama bu hakimiyete rağmen orta alanı yine pas yapmadan/yapamadan uzun toplarla geçiyor, gol bulmaya çalışıyorlardı. Bu 25 dakikanın ardından Fenerbahçe Göztepe ve Samsun maçlarında düştüğü hataya bir kez daha düştü rakibin 3-5 dakika boyunca topa sahip olmasını ve atak tazelemesini engelleyemedi. Sonunda da golü yedi. Kanatlardan orta alandan yeterli desteği alamayan son haftaların golcüsü En-Nesyri’yi en iyi besleyen oyuncu Dzeko oldu. Onun pasıyla En-Nesyri beraberliği getirdi.
TOPU RAKiBE BIRAKIYORLAR
iKiNCi yarının hemen başında Dzeko’nun golü sonrası yine savunmaya çekildi Fenerbahçe. Savunmada bireysel hataların da önüne geçemediler. Hiç ders almamışçasına, ligde puan kaybettikleri maçların bir tekrarını da Danimarka’da yaşadılar. Bu takımın DNA’sına aykırı savunma futbolu. Ama öne geçtikleri her golden sonra topu rakibe bırakma alışkanlığından da vazgeçmiyorlar. Ve faturayı da epeyce yüksek ödüyorlar.
24. OLARAK PLAY-OFF’A KALMAK BAŞARI DEĞiL UYARIDIR
SEZON başından beri Fenerbahçe’nin sıkıntıları çok açık:
1 - Orta alanda rakibe baskı yapacak fizik güce ve futbol aklına ihtiyaçları var.
Futbol Federasyonu Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu, önceki gün gündemi sarsacak açıklamalar yaptı.
· EURO 24 için 4 milyon 681 bin Euro konaklama harcaması yapılmış.
· Bazı arkadaşlar şampiyona bittikten sonra 2-3 gün lüks otelde kalmış.
· Ekstra 70 bin Euro harcama yapmışlar.
· Biz bir çiftlik devraldık. Ankara büroda 4 çalışan var 30 kişi maaş alıyor. Sayın Başkan, geçmiş yönetimin hesaplarla oynadığını, “Niye yaptınız? diye sorduğunda da, “İbra edilmek için” yanıtını aldığını söylüyor.
İBRAHİM HACIOSMANOĞLU’NUN ATLADIĞI VERGİ KONUSU
Okuduğunuz gibi futbolun yapısal sorunlarını çok açık ve net bir şekilde ortaya koymuş Hacıosmanoğlu. Ama bir konuyu atlamış.
Ya da dile getirmemiş, getirememiş.
160 ıslak imza ile başkan adayı gösterildi Mehmet Büyükekşi.
İbrahim Hacıosmanoğlu ise 72 imza ile. Divan Başkanlığı seçimini Büyükekşi’nin adayı Mehmet Baykan 146 oyla kazandı.
Hacıosmanoğlu’nun adayı Murat Sancak ise 84 oyda kaldı.
Bu rakamlar seçimi Mehmet Büyükekşi’nin kazanacağının habercisiydi. Ama 5 oy farkla (134’e 129) kaybetti.
Nasıl ve neden?
Bu soruların yanıtını yazacağım... Ama önce en çok merak edilen konuya değinmeliyim...
HACIOSMANOĞLU’NDAN KOÇ’A ZEYTiN DALI
Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’a karşı geçmişte sert söylemlerde bulunan Trabzonspor eski başkanı ve yeni TFF Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu arasında nasıl ilişki bizi bekliyor?
Galatasaray için tehlike maçın uzun süre berabere gitmesiydi. Okan Buruk’un planı da çok netti. İlk yarıda gereken skoru almak ve devre arasına rahat girmek. Skor eşitliği halinde takımın ikinci yarıda yaşayacağı stresi ve baskıyı minimuma indirmek istiyordu. Tüm hafta boyunca oyuncularıyla bu plana çalıştı.
Ve başlama düdüğü ile birlikte Galatasaray bu planı sahaya yansıttı. Sağ kanatta Barış Alper Yılmaz, sol kanatta Kerem Aktürkoğlu ve ortada Mauro İcardi ile Konyaspor kalesini ablukaya aldılar. Tek bir plan vardı; devreye galip girmek. Ve bu planı mükemmel bir şekilde sahaya yansıttılar. Kalecileri Fernando Muslera’yı zorda bırakacak tek bir rakip atağa izin vermediler.
Sahadaki mücadeleyi izledikçe, Konyaspor’un bırakın kazanmayı, gol atmasının bile mucizelere bağlı olduğu hissediyordunuz. O kadar inançlı ve baskın bir karakter ortaya koydu Galatasaray. Bu karakterini de maçın sonuna kadar devam ettirdi. Farklı galibiyet şampiyonluğun havai fişeklerini patlattı.
iCARDi’YE SAHiP OLMAK
Evet zaman zman eleştirildi. Özellikle son Fenerbahçe maçında çok tenkit edildi. Ama hakkını vermek gerekir. Dün attığı özellikle ikinci gol onun klasına yakışıyordu. Mauro İcardi gibi oyuncuya sahip olmak gerçekten büyük lüks. Maçı koparan isimdi.
MAÇIN RUH HALi
Oldukça kalabalık bir grupla izledim dün iki maçı da. Dolayısıyla hem Fenerbahçelilerin, hem de Galatasaraylıların maç öncesi ruh hallerini yakından inceledim. Şampiyonluk gecesi iki camia da farklı duygular arasında gidip geliyorlardı.
Galatasaray cephesi: “Acaba” sorusu sinsi bir varlık gibi beyinlerinin içine çöreklenmiş, bir tedirginlik yaşıyorlardı. Takımlarına güveniyorlar ama içlerindeki korkuyu da gizleyemiyorlardı. Endişe daha çok onların sırtındaydı.
Ligden çekilme kararı için genel kurul üyelerini topluyorsanız, bunu oylarsınız. Genel kuruldan yetkiyi alırsınız, kullanıp kullanmamak artık sizin inisiyatifinizde olur. Ama bu yapılmadı. Tam aksine, ligden çekilme kararının mümkün olmadığı bizzat başkan Ali Koç tarafından açıklandı. Zaten bu açıklamayla kongrenin tüm heyecanı bitti. Öyle ki üyeler, konuşmacılara bile tahammül edemez hale geldi.
Fenerbahçesiz bir lig ve Fenerbahçesiz bir Türkiye düşünülemez. Düşünülemez çünkü Fenerbahçe sadece ülkemizin değil, dünyanın en büyük spor kulüplerinden biri.
Bu bir abartı ya da güzelleme değil. Kelimenin tam anlamıyla bir gerçek. Faaliyet gösterdiği hemen tüm branşlarda sadece yurt içinde değil, yurt dışında da iddiasını sürdüren, olimpiyatlara en çok sporcu gönderen bir spor abidesi Fenerbahçe. Bu ön kabulle birlikte izledim önceki günkü genel kurulu. Ve takdir edersiniz ki, bir sporsever olarak, değil Fenerbahçe’nin ligden çekilmesini, ligden çekilme gibi bir sözün telaffuz edilmesini dahi içime sindiremedim.
Hep karşı oldum.
‘NE YAPSAK OLMUYOR’ DUYGUSU
Ama yine de kongre ile ilgili düşüncelerimi yazmadan edemedim...
Fenerbahçe’nin ve Fenerbahçeli’nin içinde bulunduğu ruh halini elbette anlıyorum.
Kongrede Acun Ilıcalı’nın hazırladığı video Fenerbahçe’nin anksiyetesini özetledi.
Şahane bir lig yarışına tanık oluyoruz. Bir hafta Fenerbahçe öne geçiyor, diğer hafta Galatasaray. Başka bir ülkenin vatandaşı olsanız arkanıza yaslanır keyifle bu yarışı izler, şampiyonluk mücadelesi veren iki takıma da şapka çıkarırsınız. Ama Türkiye sınırları içindeyiz. Yarışın yarış olmaktan çıktığını, bir savaşa, kan davasına dönüştüğünü her hafta bu kan davasının giderek büyüdüğünü görüyoruz. Gittikçe büyüyen bu ateşe, başkanlar, yöneticiler, futbol yorumcuları ve hatta futbolcular her hafta hatta hemen her gün benzin döküyor.
8 MADDEDE LiGiN RÖNTGENi
NEDEN?
1- Hakem yönetimleri ve performansları kelimenin tam anlamıyla kötü. Hiçbir standartları yok. Bir maçta aynı pozisyonda verdikleri kararı bir diğer maçta görmezden geliyor.
BÜYÜK TAKIMLARIN BASKISI
2- Büyük takım korkusu ve baskısı altındalar. Daha sahaya çıkmadan sosyal medya lincine uğruyorlar. Maç sonunda da bu linçten kurtulamıyorlar. Ve hatta kulüp başkanı tarafından dövülüyorlar.
HAKEMLERiN PERFORMANSI KÖTÜ
3- TFF (VAR kayıtlarının açıklanması da dahil) ne önlem alırsa alsın kötü hakem performansının önüne geçemiyor.