M.Turgut Topaloğlu

Nedir bu proteinler?

10 Eylül 2019
Yavruların proteince zengin besinler tüketmesi önemlidir. Yeterli protein alımında gelişim hızlı olur, en iyi biçimde tamamlanır.

Peki, protein nedir ve proteince zengin beslenmeyi nasıl sağlarız? Proteinler vücudun temel yapı taşlarıdır. Dokuları inşa etmek, onarmak, güçlendirmek gibi çok önemli bir görevi yerine getirir. Proteinin en önemli kaynağı hayvansal gıdalardır. Özellikle et ürünleri protein açısından oldukça zengindir ve tam protein kaynağıdır. Kırmızı etin 100 gramında yaklaşık 36 gram protein vardır. Bitkisel besinler de protein içerirler ancak çoğu tam protein kaynağı değildir ve oranları düşüktür. Fasulyenin 100 gramındaki protein miktarı yaklaşık 8 gramdır. Hayvansal protein kaynakları B12 vitamini, D vitamini, omega-3 yağ asidi DHA, hem-demir ve çinko gibi bazı besinler açısından daha zengindir. Vücuda alınan protein miktarı kadar proteinin kaynağı da önemlidir.
*
Kedi ya da köpeğiniz için mama tercihi yaparken özellikle yavrularda protein değerlerine bakmak gerekir. Ambalajların arkasında bu değerlerin yazılması zorunludur. Mama içindeki et oranı da dikkate alınması gerekenler arasındadır. Et oranının yüksek olması mamanın proteininin ağırlıklı etlerden elde edildiğini gösterir. Protein oranı ve et oranı yüksek bir mama yavru kedi ya da köpeğinizin en iyi biçimde yetişmesine katkı sağlar. Protein oranı yüksek ama et oranı düşük mamalarda protein bitkisel ürünlerden sağlanmış demektir ki; bitkisel proteinler gelişimi tam anlamıyla desteklemez. Protein oranı düşük bir mamanın et oranı da düşüktür. Aksi bir bilgilendirme varsa hatalı olduğunu bilerek o mamadan uzak durmanız gerekir.
*
Yetişkin kedi ve köpek mamalarında protein oranı daha düşüktür. Gelişimleri tamamlandığı için yüksek proteine ihtiyaç duymazlar. Yüksek proteince beslenmeye devam edilmesi durumunda kabızlık, böbrek fonksiyon bozuklukları, kilo alımı, kalp hastalıkları, karaciğer sorunları ortaya çıkabilmektedir.
*
Yeterli protein sağlıklı yaşamın anahtarıdır. Anahtar doğru kullanılırsa hastalıklarla karşılaşma oranı da asgari seviyeye inecektir.

Yazının Devamını Oku

Su içse bile yarıyor

3 Eylül 2019
AŞIRI kilolu kişilerin sık sık başvurduğu ‘su içsem bile yarıyor’ sözü evcil hayvanlar için de kullanılır oldu.

Kilosu normal değerlerin üstüne çıkan, obezite sınırlarını zorlayan, aşırı kilolu evcil hayvanlarla ilgili sorgulanması gereken ilk şey beslenme düzenidir. Nasıl beslendiği konusunda hayvan sahiplerinin çok azı doğru bilgi verir. Diğerleri ise hatalı beslediklerinin farkında olduklarından gerçekleri saklar. ‘Sadece kuru mama yiyor’ deyince aklıma hep o meşhur ‘su içse bile yarıyor’ sözünü hatırlatır.

BESLENMEDE SORUN VARDIR

Oysa ki; obezite riski altındaki bir hayvanda hayati sorunlar yavaş yavaş başlamış demektir. Karaciğer yağlanması, kalp sorunları bunlardan en önemlileri arasındadır.
Bir evcil hayvanda süregelen bir kilo artışı varsa ve bu bir hastalıktan kaynaklanmıyorsa kesinlikle beslenmede sorun vardır.
Hayvan muhtemelen kuru mama yemiyordur. Mama yiyorsa yaşına ve durumuna uygun bir mama seçilmemiştir. Yemesi gereken günlük miktarın çok çok üstünde öğünleri vardır. Temel beslenmesinin yüzde 20’sini geçmemesi gereken yaş mama ve ödül grupları beslenmenin yüzde 50-60’lık bölümünü oluşturuyordur.

HERKESİ İKNA ETMELİSİNİZ

Mamanın yanında pasta ve börekler gibi karbonhidrat ağırlıklı besinler de dahil ev yemeklerine dahil ediliyordur.

Yazının Devamını Oku

Sokağın sesine kulak ver

27 Ağustos 2019
Sahipli ya da sahipsiz hayvanlarla belirli kurallar çerçevesinde bir arada yaşamayı öğrenmek, insan dışındaki canlıların sesine kulak vermek insan olmanın gereğidir.

Şehir yaşamında insanların yanı sıra sahipli sahipsiz evcil hayvanlar, kuşlar ve daha nice hayvan türü yer alıyor. Her hayvan ekolojik dengenin doğal bir parçası aslında.
Sokağında kedilerin olmadığı bir şehirde farelerin cirit atması işten bile değil. Doğal yaşam alanlarını beton binalarla giderek yok ettiğimiz hayvanlarla bir arada yaşamak şehir insanı için ciddi bir sorun olmaya başladı. Sitenin bahçesine giren kediyi kovalayan, komşusunun köpeğini şikayet eden, evcil hayvan besleyen apartman sakinini atmak için imza toplayanların sayısı gün geçtikçe artıyor.

‘BU BİR ZORUNLULUKTUR’

Peki, bir arada yaşamak gerçekten bu kadar zor mu? Elbette zor değil ancak denetim, kontrol mekanizmalarının iyi biçimde çalışması şartıyla. Sokakta yaşayan kedi ve köpeklerin belediyeler tarafından takibinin ciddiyetle yapılması, aşılanması, hasta olanların tedavi edilmesi, bulaşıcı hastalıklarda o bölgedeki hayvanların kontrol edilmesi, kısırlaştırma ile kontrollü üremeye izin verilmesi, nitelikli barınma ve beslenme odaklarının oluşturulması zorunluluktur.
Sahipli hayvanlarla ilgili de hem sahibi hem belediyelerce alınacak tedbirler ile daha konforlu bir yaşam sağlanabilir. Belediyelere düşen sorumluluk köpeklerin rahatça gezdirilebileceği yeşil alanlarını her mahallede yaygınlaştırmak ve toplu ulaşım araçlarında güvenli seyahat olanakları sunmaktır.

SAYGI GÖSTERMELİYİZ

Evcil hayvan sahiplerinin hayvanlarını sakin, sosyal, sevgi dolu yetiştirmesi önemlidir. Köpek gezdirmelerinin varsa onlar için planlanmış alanlarda yaptırılması, dışkıların mutlaka yerden alınarak çöpe atılması gereklidir. Köpeklerin mutlaka tasma ve gezdirme kayışı ile dolaştırılması olmazsa olmazdır. Herhangi bulaşıcı hastalık geçiren bir hayvanın diğer hayvanları enfekte etmemesi için sokağa çıkarılmaması dikkat edilmesi gerekenler arasındadır.

Yazının Devamını Oku

Beyaz kedilerde sağırlık kalıtsal

20 Ağustos 2019
Beyaz kıl yapısına sahip özellikle de renkli gözlü kedilerin sağır olduğuna dair toplumda genel bir kanı vardır.

Beyaz kedilerin sağırlığı ‘bir şehir efsanesi’ olmayıp, nedeni tam olarak açıklanmasa da gerçektir. Tüm beyaz yavrular, elbette sağır doğmazlar ancak bunun olma ihtimali oldukça yüksektir.

*

Sağırlık her zaman sıfır duyma ya da her iki kulağın da duymaması olarak kendini göstermez. Unireteral olarak adlandırılan tek kulağın sağırlığı ya da bilateral olarak adlandırılan tam sağırlık beyaz kedilerde yaygın olarak görülmektedir. Beyaz kedilerin bazılarında ise işitme kaybı düşük düzeylerde olduğundan ancak testlerle ortaya çıkarılabilmektedir. Sağırlık genetik bir durumdur. İnsanlarda da saç, cilt, retinada pigmentasyon bozuklukları ve beraberinde seyreden sağırlığa rastlanır. Bu durum Waardenburg Sendromu olarak adlandırılmaktadır.

*

Doğuştan sağırlık problemi olan kedilerin yaşamı diğerlerine nazaran oldukça zordur. Çevreye karşı daha hassas, gergin, sürekli tetikte, agresif ve saldırgan davranış sergileme ihtimalleri yüksektir. Seslerini ayarlayamadıkları için çok yüksek sesle miyavlarlar. Sahiplerini duymadıkları için ne beklediğini anlayamazlar. Diğer kedilerle iletişim kurmaları oldukça zordur çünkü kedilerin en temel iletişim yöntemi çıkardıkları seslerdir. Dışarıdan gelecek seslere duyarlı olmadıklarından kaza geçirme riskleri de yüksektir.

Beyaz kedilerin yarısından fazlasında sağırlık görülmektedir. Mavi gözlülerde bu riskin yüzde 65-85, tek gözü mavi olanlarda yüzde 40, mavi gözü olmayanlarda ise yüzde 20 civarında olduğu çeşitli bilimsel kaynaklarda yer almaktadır. İki beyaz kedinin çiftleştirilmesinden doğacak yavrularda sağırlık riskinin önemli boyutlarda olduğu bilimsel araştırmalarda desteklenmiştir.

Beyaz bir kedi sahiplenecekseniz ya da sahiplendiyseniz çok özenli olun. Çünkü ona fısıldadığınız sevgi sözcüklerini duymuyor olabilir. Sağlıkla kalın...

Yazının Devamını Oku

Çiğ yemesin ki; karnı ağrımasın

6 Ağustos 2019
“Bir işi eksiksiz, hatasız yaptım bu nedenle sorun yaşamam” anlamında çok sıklıkla kullanılan bir atasözü vardır: “Çiğ yemedim ki; karnım ağrısın.”

Hem mecazi hem gerçek anlamda günlük hayatta yeri olan bir söz. Bizi daha çok ilgilendiren ise gerçek karşılığı. Et, süt, yumurta gibi hayvansal ürünleri çiğ tüketmek ya da evcil hayvanı beslemek hastalığa davetiye çıkarmak anlamına geliyor. Özellikle Kurban Bayramı hayvanlar tarafından çiğ etin çok fazla tüketildiği bir dönem. Sakatatlar, pişmemiş üstelik temizlenmemiş olarak evcil hayvanlara verilebiliyor. Sahipsiz hayvanlar çöplerden ulaşabiliyor, derine gömülmeyen iç organlara özellikle köpekler kolayca çıkarabiliyor. Paylaştırılan, söküm yapılan etlerin yenmeye değer görülmeyen bölümleri de sahipli sahipsiz evcil hayvanlarla paylaşılıyor.

*

Etobur sınıfa giren kedi ve köpeklerin et ürünleri yemesinden daha doğal bir şey yok fakat kontrolsüz, denetimsiz hayvansal ürünlerin kirli ve çiğ olarak tüketilmesi hayvanların hastalanmasına neden oluyor.
Kedi ve köpeklerde bağırsak parazitlerinin kolay bulaşma yollarından biri parazitli iç organlar. Parazit döngüsü evcil hayvanla sınırlı kalmıyor, evcil hayvandan çocuklara ve yetişkinlere de geçiyor.
Parazitlerin sadece bağırsaklarda yaşadığını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. İç organlara, kalbe hatta beyne kadar ulaşabilen türleri söz konusu. Kalp kurtları kalp yetmezliklerinin en önemli nedenlerinden biri olarak dururken, beyindeki parazitler çok ciddi nörolojik problemlerin kaynağı olabiliyor.
Siz siz olun çiğ yemeğin yedirmeyin ki; kimsenin karnı ağrımasın.

Yazının Devamını Oku

Doğru kullanıldığında faydasız ilaç yoktur

30 Temmuz 2019
Sağlık sisteminin en önemli parçasından biri şüphesiz ilaç ve aşılardır. Doğru teşhis, o teşhisle uyumlu bir ilaç, ilacın doğru kullanımı tedavinin başarılı olmasını sağlar.

Doğru ilaç kullanımı nasıl olur? İlaçların hangi dozlarda ne kadar kullanılacağı gerek prospektüslerinde gerekse hekim reçetesinde yer alır. Bir de ilaçların kullanım şekilleri vardır ki; bunlara dikkat edilmemesi hem ilacın etkinliğini azaltacak hem yan etkilerin ortaya çıkmasına neden olacaktır. Enjektable bir ilacı kırıp ağız yoluyla içmek, hayvana içirmek yapılacak en ciddi hatalardan biridir. Özellikle veteriner sahasında bununla çok sık karşılaşıyoruz. Veteriner hekime getirip götürmeye vakti olmadığı, enjeksiyonla hayvanının canının yandığını düşünerek ağız yoluyla kullanmaya çalışanların verdiği zararı siz düşünün.

*

İlaçların enjeksiyon, efervesan (suda eritme), merhem ya da tablet olmasının nedeni üretici firmanın etsetik bakış açısı değil. Bazı ilaçların midede bazılarının bağırsakta eridiğinde daha faydalı olduğu; bazı ilaçların damar yoluyla uygulanması gerektiği bazılarının ise deri dış yüzeyine uygulandığında tedavi etkisi olduğu yüzyıllardır süregelen araştırma ve deneylerin bir sonucu. Yeni bir patent ilaç üretildiğinde yüzyılların birikiminlerin ışığında yapılan onca araştırma, emek, beyin gücü söz konusu.

*

Ama nafile cehaletin tıbba bilime açtığı savaş hiç bitmiyor. Özellikle sosyal medyada kendi deneyimlerini başkasına öneren, reçete yazan, oradan okuduklarını uygulayan, ‘hekime gidip boşuna para kazandırmayın’ diyen, ilaçları bıraktırmaya ya da kullanım şekillerini değiştirmeye çalışan cahillerin cesareti karşısında şaşkınlığını gizleyemiyor insan. Üstelik bunu bilimin aracı olan teknolojiyi, bilişimi kullanarak yapıyorlar. Siz siz olun bilimin ışığından hiç ayrılmayın. Sağlıkla kalın.

Yazının Devamını Oku

Kedi köpeklerde sarılık

23 Temmuz 2019
Kedilerde, köpeklerde sarılık sıklıkla görülebilen bir hastalıktır.

Patiler, ağız içi, dil, göz içi, kulak içi ve karın altının sarı bir renk almasıyla kendini belli eder. Hastalığın ismi bundan gelmektedir. Bu bulgulara iştahsızlık, halsizlik, zayıflama eşlik eder. Hasta hayvan koyu sarı bir idrar yapar. Sarılık bir deri hastalığı değil karaciğer problemidir. Mukoza ve derideki sarı renk hastalığın bir sonucu olarak ortaya çıkar. Kalp kurdu, safra yolunda tıkanıklıklar, kırmızı kan hücrelerinin tahribatı ve bazı kanser türleri de sarılık belirtileri gösterebilir.

*

Sarılık ihmal edilmemesi gereken ciddi bir sorundur. Hastalığa yönelik tedavilerde altta yatan nedenin belirlenmesi başarı şansını artırır. İnternet üzerinden, sarılık atlatmış hayvan sahiplerinin deneyimlerine dayanarak evde tedavi uygulamaya çalışmak evcil hayvanın kaybedilmesine neden olabilir. Sarılıkların büyük çoğunluğu karaciğer kaynaklıdır. Tedavinin geciktirilmesi organın işlevini yitirmesine karaciğer yetmezliğine neden olur. Kalp kurdu ciddi bir tedavi gerektiren hastalıktır geciken tedavide kalp işlevini yitirebilir. Kırmızı kan hücrelerinin tahribatıyla ilgili sarılık için veteriner hekimin önereceği tedavi protokolünü titizlikle uygulamak gerekir. Kanser kaynaklı bir sarılıkta da yapabileceğiniz tek şey hekiminize güvenmek olacaktır.

*

Sarılıkların birçoğu erken teşhis ve doğru tedavi ile kısa sürede iyileşme gösterir. Tedavi sürecinde beslenme alışkanlıklarını değiştirmek oldukça fayda sağlar. Tedavi mamasıyla ya da kaliteli bir kuru mamayla beslenen hayvanın hastalığı yenmesi kolaylaşır. Tedavi başladıktan birkaç gün içinde hasta hayvanın iştahı yerine gelmeye başlar. İştahla birlikte halsizlik azalır, yavaş yavaş kilo alımı başlar. Sarılık çözümsüz değildir yeter ki bilimin ışığından ayrılmayalım. Sağlıklı günler dileriz...

Yazının Devamını Oku

Kuduz/Çocuklar Çiçektir

9 Temmuz 2019
Kuduz/Çocuklar Çiçektir filmini bilir misiniz?

Kuduz/Çocuklar Çiçektir filmini bilir misiniz? Tarık Akan, Necla Nazır, Tuncer Necmioğlu gibi usta oyuncuların başrollerini paylaştığı 1983 yapımı bu filmi 80 ve öncesi doğumlu hemen herkes hatırlar. Güneydoğu Anadolu’nun bir köyünün konu edildiği filmde 2. Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle eli silah tutan herkes askere alınmış köyde sadece kadınlar, çocuklar, yaşlılar ve bir ayağını kaybetmiş Topal Yakup kalmıştır. Köy ağasının Almanya’dan getirdiği köpek köyün tüm çocuklarını ısırır. Köpek kuduzdur ve çocukların aşıya götürülmesi gerekir. Tüm yalvarmalara rağmen köy ağası araç vermeyince Topal Yakup, çocuklarla birlikte yaya yollara düşer. Bu çocukların arasında tek eksik Haşim Bey’in ısırıldığını gizleyen oğludur. Binbir güçlükle hastane ulaşmayı başaran tüm çocuklar kurtulur. Haşim Bey’in oğlu kuduz belirtileri göstermeye başlayınca iş işten geçmiştir. ‘Baba beni kurtar’ yalvarışlarıyla yollara düşen Haşim Bey oğlunu kuduzun pençesinden kurtaramaz. Kuduz çocuğun çığlıkları beni de derinden etkilemiştir. Bugün nerede bir aşı karşıtı görsem o çocuğun çığlıklarını hatırlarım.
*
Evcil hayvanların temel aşıları arasında yer alan kuduzla ilgili sosyal medyada hatalı bilgiler sıklıkla dolaşıma giriyor. Özellikle kuduz aşısı karşıtlığında “Şehir merkezinde kuduz ne arar” argümanı ortaya atılıyor. Her yıl inek ve köpeklerde görülen kuduz nedeniyle kırsal köyler karantina altına alınıyor. Bunlardan bazısı haber oluyor, olmayanları ise meslek mensupları olarak yakından biliyoruz. Geçen haftalarda da merkez ilçelerden Nilüfer’in yakın bir köyü kuduz karantinasına alındı. Zoonoz bir hastalık olan kuduz tehlikesi kırsaldan şehir merkezine doğru yaklaşırken, sağlık çalışanı kedi köpek sahiplerimizin verdiği bilgiler durumun ciddiyetini gösteriyor. İnsanlarda da kuduza rastlandığını birinci ağızdan dinlemek sorumluluğumuzu daha da artırıyor.
*
Evcil hayvanların bakım ve tedavilerini üstlenirken, toplum sağlığına da olumlu katkılar sunuyoruz. Bunların başında da zoonoz yani insanla hayvanlar arasında karşılıklı bulaşabilen hastalıklara karşı mücadele geliyor. Bu mücadelede elimizdeki en iyi koz ise elbette aşılar. Aşılama oranı ne kadar yükselirse hastalıkların yayılma oranları da bir o kadar düşüyor. Aşılama hayvan sahibinin ciddiyetine bırakılamayacak kadar ciddi bir konudur bu nedenle de kuduz aşısını yaptırmanın yasal zorunluluğu vardır. Bu görevin yerine getirilmesi noktasında taşın altına elimizi değil vücudumuzu koymaya hazırız. Yeter ki bilimin referansından ayrılmayalım.

Yazının Devamını Oku