Kenan Başaran

Her yer Beşiktaş

19 Ağustos 2013
OLİMPİYAT’ta rekor kırılamasa da bu zaaflı stadı şahane gösteren büyük ve ‘siyasi’ bir taraftar topluluğu vardı dün gece.

Emre Belözoğlu’nun bir gün önce deldiği siyaset yasağını(!) Çarşı da Taksim’e ısrarlı bir selam vererek hükümsüz kıldı. Eğer akıl tutulmasında ısrar edilirse, dün nereden baksanız, 40 bin yeni ‘siyasi suçlumuz’ olmuştur(!)..
Siyaset değil de fubol konuşalım deniliyor ama takımlarımız da bize pek asist yapmıyor. İlk 15 dakikayı oyunu okuma ve anlama faaliyetiyle geçiren Beşiktaş, 20’den sonra direkt yüklenmeye başladı. Defans terbiyesi geçen sezona göre oldukça düzelen takımın haliyle hücum sayısı düşecekti ama bu kısırlık anlamına da gelmemeli. Veli marifetsiz, Dentinho da narin kalınca tüm ayaklar Fernandes’e bakıyor. Portekizli maalesef istenilen oranda forveti besleyemiyor. Atiba ile istihdam yerlerini değiştirseler fena olmayabilir. Ya da ‘çare Oğuzhan’ diyeceğiz. Herşeye rağmen ilk 45’te pozisyon girişimde siyah beyaz tonlar ağır bastı. Bu arada hakem Colman’a kırmızıyı ihmal etti.

İş bitiren hamleler

DURAN toplara havale edilmiş gözüken oyun Almeida’yı istiyordu. Bilic de 59’da bunu karşıladı. Akabinde de sağa Gökhan’ı sürdü. Böylece Beşiktaş daha bir tehditkar olurken golün sancıları da duyulmaya başlandı. Nihayet Fernandes’in setteki ilk bitirici hamlesinde Olcay geçen sezondan bir devam golüyle taçlandırdı. Gökhan, atamasa yuhalanacağı pozisyonda şimdiden sezonun en güzel gollerinden birini atıp maçı bitirdi. Siyah beyazlılar ikinci devrede komplike yapısı ve arzusuyla şık bir görüntü sunarken futbol konuşma olanağı da sundu. Alınacak çok yol var ama sezona çok pozisyon vermeden alınmış net bir Trabzon galibiyetiyle başlamak da azımsanamaz.Beraberlik kurgusuyla İstanbul’a gelen Trabzonspor ise Colman ve Alanzinho’nun kötü oyunu ve hazır olmayan Malouda’nın faturasını ödedi.

MAÇIN İYİSİ

Atiba: Beşiktaş’ın defansının toparlanmasını sağladı.

MAÇIN KÖTÜSÜ

Colman: Kafa olarak henüz lige hazır bir görüntü sunmadı.

Yazının Devamını Oku

Alper,Yanal ve Rabia

18 Ağustos 2013
Sezon başlangıçları memlekette çok vaatkâr olmaz. Konya’daki mücadelenin de ilk 45 dakikasında 2 gol görmemize rağmen, futbol özlemimizi gideren bir heyecan veya tempo yoktu.

Yanal’ın takımı Konya kalesine ilk düdükle yerleşti. Bu yerleşme Konya’nın da geride kalmasından ötürü bir yığılmaya dönüştü. Kuyt, göbekte karıştırıcı olmaya çalışırken, Emenike de delici ataklara soyundu. Yobo’nun gol sevinci oyunun değil Itandje’nin yan top hatasının sonucuydu. Emre’nin penaltı golü ise maçı kafalarda 27. dakikada bitirdi

Kötü alışkanlık

Fenerbahçe, kendisi için ilk yarıda maç bittiğinden midir, yoksa bir klişe olarak kafaların Arsenal’de olmasından mıdır nedir, ikinci bölümde inisiyatifi elden bıraktı. Aslında bu bırakışta belirleyici Tütüneker’in 2. devre takımını cesaretle öne itmesiydi. Buna karşın Yanal takımlarının seveceği geniş alanlara da göz yumdu. Ne var ki Kanarya’nın ilerisinin iştahı pek yoktu. Sow’u ara ki bulasın. Emenike’nin gücü ise cüretine eşlik etmiyordu. Bu arada Yanal’ın Alper’i ‘oyundan alınacak ilk oyuncu’ moduna sokarsa kaybeder!. Oyundan çıkan Potuk’un yüz ifadesi de pek iyi mesajlar vermiyordu zaten. Salih’in dünkü hali de düşünülünce... Mert penaltıyı kurtarırken esasen sadece olacakları biraz erteliyordu, o kadar!.. İlk devre Konya’nın top yapamasıyla da bağlantılı olarak yüzde 30’a 70 Fenerbahçe lehine olan topla oynama oranı 2. yarıda ev sahibinin lehine döndü. Konya da bunun karşılığını ziyadesiyle aldı. Fenerbahçe’nin orta saha ve hücum hattındaki dağınıklık ve güçsüzlük vahimdi.
Rabia turnosol olacak
Fenerbahçe’nin yenilgisi kadar, Emre Belözoğlu’nun Mısır’daki Mursi yandaşlarına verdiği destek de çok konuşulacak. Rabia (dört) işareti yapan Fenerbahçe kaptanı böylece spora siyaseti karıştırdı(!). Hükümet bu sezon statlara siyaset sokulmayacağını açıklamıştı. Statlarda siyaset mi yasak, yoksa muhalefet mi? Şimdi Emre’nin Mısır desteği bir turnosol kağıdı olacak. Bana göre şiddet, ırkçılık ve cinsiyet ayrımı içermedikçe insanlar düşüncelerini ifade edebilmelidir.

MAÇIN İYİSİ

Ömer Ali Şahiner. İkinci devre girdi ve maçın kilitlerinden oldu.

MAÇIN KÖTÜSÜ

Yazının Devamını Oku

Orman el atmazsa Özen gitti gider

15 Ağustos 2013
Kongrede Orman’ın yaptığı Özen hamlesi, Adalı’ya karşı zafere dönüştü. Ancak, Başkan, Özen’in arkasında durmazsa büyük bir yara alır. Ve elbette en büyük yarayı boşa çekilmiş küreklerden ötürü Beşiktaş yaşayacaktır.

BEŞİKTAŞ Başkanı Fikret Orman, sokağa çıkıp taraftarlarına “Sizce benim en iyi icraatım hangisidir” diye sorsa ağırlıkla alacağı cevap şu olur: İnönü ve Önder Özen... İnönü’de sular durulmuşken Özen’de ise kabardı!..

Fenerliler üzgün

Futbol şubesini profesyonellere terk etme ve Avrupa’da kupa kaldırma hedefiyle ortaya konulan üç yıllık yol haritası kamuoyundan büyük bir destek aldı. İmza töreni ve sonrasında bir kez medya karşısına geçen Önder Özen, çizdiği profille taraftarın güvenini kazandı.
Çalıştığı eski kulübü Fenerbahçe’nin taraftarları dahi “Biz bu adamı niye kaçırdık” diye serzenişte bulundu. Üç yıllık imza atan Özen, “Ama ben kendime 18 ay ömür biçtim. Baktım olmuyor üç yılı beklemeden bırakırım” dedi en baştan. Özen’in projesinin tutması topyekün bir kararlılık gerektiriyor. Özen, istese vaziyete göre şerbet verip üç yıllık kontratını doldurmaya bakabilir. Ancak hayır, o da Beşiktaş ile birlikte başarmak istiyor. Çünkü bu proje onun da ‘var olup olmama’ savaşıdır...

Umutları kırıldı

Geçen hafta kendisiyle yaptığım söyleşinin yankıları büyük oldu. Özen’in söyledikleri bir bütün olarak okunduğunda aslında şunu diyor: Böyle giderse 18 ayı bile beklemeye gerek yok! Yani üç aylık gidişat bile umutlarını kırmış gibi görünüyor. Bu nedenle bir ‘gözden geçirme’ ihtiyacı duyuyor. Çünkü;

ÇIKIŞ MODELİ ÖRNEĞİ PORTO OLDU

1-Kulüpte günlük hayatı idame ettirecek nakit bile bulmakta zorlanılıyor. Personel maaşlarını Ahmet Nur Çebi’nin cebinden ödediğini daha yeni okuduk gazetelerden. Bunun dışında Kayserispor bile Prosinecki’nin siyah beyazlılara gelmesini önlerken bu ‘mali sıkıntı’yı koz olarak kullandı. Özen’in çıkış modeli Porto’dur: Oyuncu satarak büyüme. Satılacak kişi Fernandes ise Fernandes!...

Yazının Devamını Oku

Beşiktaş'a 'net'lik lazım

11 Ağustos 2013
TFF yol yakınken, Olimpiyat’taki maçları gündüze çeksin. Çünkü burada hava sıcaklığı ‘Mevsim normalleri’nin altında...

Yaz sıcağından ötürü bu statta 21.45’te maç oynatmanın alemi yok. 10 Ağustos gecesi ben bu statta üşüdüm!.. Bu atmosferde Beşiktaş’ın da sıcak bir futbol oynaması şart, aksi halde hiç çekilmez.
İlk 15 dakikada yeni bir oluşumun sancıları bariz şekilde hissedildi. Geriden oyun kurarak atağa çıkma arzusu pek gerçekleşmedi ki Fernandes bir ara gelip Atiba’nın işine soyundu. Neyse ki 15’ten sonra Kanadalı işine sahip çıktı, üstüne üstlük maçın ilk gollük pozisyonlarının da hazırlayıcısı oldu.

Defans hattı iyi ama...

ÖMER Üründül’den emanetle söylersem bloklar arası bir kopukluk var. Bu yüzden defansın oyun kurma eylemi haddinden fazla sürüyor. İleri uç, özellikle de Gökhan Töre, çok dağınık. Mücadelesi ve atağı başlatması iyi ama sonuçlandırmada vasat. Bitirici hamleyi yapacağı anda sık sık ayak değiştirmesi atağı öldürüyor. Oğuzhan’sız hücum hattının yavan olduğu da çok açık...
Çalımbay’ın yeniden biçimlendirmek istediği Rize çok zorlamadı ama yine de Beşiktaş’ın defansif yapılanması iyi sinyaller veriyor. Elbette bu sol bek ihtiyacının olmadığı anlamına gelmiyor. Savunma karakterli olmak isteyen takımların net bir golcüye ihtiyacı var. Evet Almeida, ama onun da kafasının netleşmesi lazım...

Örnek, Cantona olmalı

MUHAMMED’e ayrı bir parantez açmak istiyorum: Gol atma konusunda biraz daha sabırlı olması lazım. Asistlerle de kendini tribünlere kabul ettirebilir. “Başkasını kral yapacağıma kendim atar kral olurum” diyen Batuhan Karadeniz’i değil, “Kariyerimde en zevk aldığım an bir gol anı değildi. Evet, bir pastı” diyen Eric Cantona’yı örnek almasını tavsiye ederim.

Yazının Devamını Oku

Siyaset de taahhütname versin

8 Ağustos 2013
Çarşı grubunun eylemleri nedeniyle statlara siyaset yasağının konulduğu günlerde Beşiktaş’ın Hırvat hocası Slaven Biliç, sosyalist; hem de ‘gerçek bir sosyalist’ olduğunu ilan etti.

Taraftarından siyasi eylem yapmayacağına dair taahhütname alan Fikret Orman, acaba Bilic’ten de benzer bir taahhüt aldı mı veya alacak mı? ‘İşin şakası bir yana’ diyeceğim ama vallahi belli olmaz(!)...
Görüldüğü üzere Beşiktaş ne yapsa da politik duruşlardan kendini kurtaramıyor. Kapıdan kovsa bacadan giriyor siyaset. Siyasi iradenin buyruğuyla getirilen yasak için uluslararası kaideler dayanak yapılıyor. Oysa ırkçılık, din ve cinsiyet ayrımcılığını cezalandıran UEFA ve FIFA, hakaret içermeyen protestoları cezalandırmıyor. Özellikle İtalyan takımlarının tribünlerine bakın... Bizim 6222 sayılı Şiddet Yasası’nda da mevcut TFF talimatlarında da siyasi protestoları yasaklayan ‘buyruk’lar yok. Belli ki TFF, talimat değişikliğine gidecek.
Esasen spora kısmi bir siyasi yasak getiriliyor. Sadece taraftara kilit vuruluyor. Aksini söyleyebilmek için şunun sözünün de siyaset tarafından verilmesi gerekiyor: Hiç bir milletvekili kulüplerin transferlerinde boy göstermeyecek, federasyon seçimlerine karışılmayacak, sportif organizasyonların ödül törenlerinde boy gösterilmeyecek, seçim meydanlarında takım kaşkolları takılmayacak. Sözün özü spor propaganda aracı yapılmayacak!..

POTAYA FiNANSÇI SPONSOR GELiYOR

BEŞİKTAŞ, basketbolda adeta silbaştan yaptı. Geçen sezonun koçu Erman Kunter, potanın Önder Özen’i oldu, saha kenarına ise Ahmet Kandemir getirildi. Oyuncularla genelde kontratlar 2 ila 3 yıllık yapıldı. 3 yıllık bir planlamala sürdürülebilir başarı hedefleniyor. ‘40 yılda bir 4 kupa’dansa her sezon zirveye oynama vaadiyle yola çıkılıyor.
Ancak basketboldaki hamlelerin başarılı olması için iyi bir sponsorunuzun olması gerekiyor. Fakat kulüp iki yıldır baskete bir sponsor bulamıyordu. ‘Önce biz vardık’ sloganını kullanan 1903 doğumlu Beşiktaş’ın basketbol markasına bir sponsor bulamıyor olması kabul edilir bir durum değildi.

Yazının Devamını Oku

Markus bu tezahüratta siyasi şey var mı?

1 Ağustos 2013
Franco İspanyası ve Salazar Portekizi için futbol statları bir ‘beşik’ti.

Bu iki diktatör, kendilerine karşı olan siyasal tepkileri, göğüste yumuşatılan top misali, futbol sayesinde statlarda yumuşatıp absorbe etmeye çalışmışlardır. Sadece diktatörlükler değil demokratik yönetimlerde de futbol sıkça ‘dikkat dağıtıcı’ bir görev üstlenmiştir. Bundan ötürü futbola, ‘afyon’ yaftası yapıştırılmıştır. Zaman zaman statlarda taraftar veya futbolcular siyasi soslu bir eylem yaptıklarında da ‘Vay be’ kabilinde şaşkınlık yaratmıştır. Sadece ‘önündeki maça bakan’ futbolcu tipinden gına geldiği için bir iki sosyal içerikli laf eden futbolculara hemen ‘futbol entellektüeli’ demeye başladık. Irkçı ve cinsiyetçi olmadıkça yapılan siyasal çıkışlar da genelde ‘Sahalarımızda görmek istediğimiz haketler’ olarak alkışlanmaya başlandı.

TOPUNUZU KESERİZ

SİYASAL tepki denilince elbette memlekette Beşiktaş tribünleri açık ara şampiyondur. Ayrımsız her kesimin yaşadığı mağduriyetleri sıkça pankartlarına taşıyan siyah beyazlı tribünler, dünya çapında bir şöhrete sahip oldu. Öyle ki Çarşı kimliği Fikret Orman’ın söylediğinin aksine bazen Beşiktaş’ı da bastıran bir üst kimliğe dönüştü. Ne var ki Çarşı siyaseti sokağa taşıyınca kırmızı ışık yandı. Şimdi onlara “Topunuzu keseriz” diyorlar!.. Başta Beşiktaş Kulübü tarafından olmak üzere atılan ve attıralan imzalarla taraftara siyaset resmen yasaklandı. ‘Spora siyaset karıştırmamak’ bir amentu gibi dillerden düşmez ama hem siyasetçiler hem de kulüp yöneticileri, karşılıklı menfaatlerden ötürü, sporla siyaseti sürekli verkaça sokarlar. Misal siz stadınızı devletin olanağı veya icazetiyle yapıyorsanız siyaseti göbeğine kadar sporun içine sokmuş oluyorsunuz zaten.

YÖNETİCİLERE SERBEST Mİ?

TRİBÜNDE taraftara siyaset izni yok ama Trabzonspor Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu, transfer ettiği iki yıldız için Avni Aker Stadı’nda düzenlediği imza töreninde stadı bir miting alanına dönüştürdü ve resmen siyaset yaptı. Ne ala... Hacıosmanoğlu, 3 Temmuz nedeniyle Fenerbahçe’yi destekleyen muhalefet partilerine “Sandıkta görüşürüz” dedi. Geçen günlerde Başbakan da UEFA’ya seslenerek şike cezalarında kişi ve kurum ayrımı yapılmasını istedi. Trabzonspor Başkanı, bu çağrının o çok istediği kupanın Fenerbahçe’den alınamayacağının da teminatı olduğunun farkında mı? Zaten TFF’nin 3 Temmuz’un çözüm paketi de bu söyleme dayanmıyor mu? Madem siyaset yapıyor, Başbakan’ı da eleştirsin de görelim...

DAR ALANDA PASLAŞMALAR

İÇİŞLERİ Bakanlığı da tribünlerde siyasi tezaharütalara izin vermeyeceklerini açıkladı. Önünümüzdeki sezon ‘top çizgiyi geçti mi geçmedi mi’, ‘pozisyon ofsayt mı değil mi’ gibi tartışmalara bir de ‘bu tezahürat siyasi mi değil mi’ tartışması yapacağız. Artık spor hukukçularına alışan futbolseverler, yeni sezonda bir de siyaset uzmanları, eski hakim ve savcıları görürlerse spor programlarında şaşırmasınlar: “Evet, sayın hakimim bu tezahüratta taraftar siyaset yapıyor mu? Bu arada sen ne dersin Markus?” Fena halde hayata benzetilen futbol giderek ‘dar alanda kısa paslaşmalar’a dönüşüyor. Tek ses, tek tribün... Yasaklayın futbolu olsun bitsin(!)..

SİYAH: Çarşı(!)

Yazının Devamını Oku

Küfür olursa Kasımpaşa’dan çıkacak

25 Temmuz 2013
Beşiktaş, Süper Lig’deki bazı maçları Recep Tayyip Erdoğan Stadı’nda oynamak üzere Kasımpaşaspor ile anlaşmıştı. Anlaşmadaki bir maddeye göre taraftarlar özellikle siyasi içerikli küfürler ederse sözleşme tek taraflı feshedilecek.

Karnımızdan konuşmayı bırakalım ve Beşiktaş, İnönü, Çarşı ve Kasımpaşa Recep Tayyip Erdoğan Stadı meselesi üzerine açık seçik bir şekilde top çevirelim...
Son dönemlerde Fikret Orman’a en çok Gezi Parkı eylemlerine katılan Çarşı hakkında ne düşündüğü soruluyor... Orman ise her defasında yuvarlak cevaplarla bu soruları savuşturuyor. Gezi ruhuna sahip olanlar istiyor ki Orman “Çarşı ile gurur duyuyoruz” desin. Fakat böyle diyemez çünkü Dolmabahçe’de yeniden dikmek zorunda olduğu yeni bir stat var Orman’ın. Siyasi iklim malum. Orman, “Çarşı’ya karşıyım” da diyemez çünkü tabir caizse, o vakit de tribünler o stadı başkanın başına yıkar.

Fikrini söylemeli

Beşiktaş Başkanı, bu nedenlerle stat bitene kadar yutkunmak zorunda. Kendisinin de söylediği gibi ‘vatandaş’ olarak dahi fikrini beyan edebilecek durumda değil. Elbette bu bir demokrasi sorunu. Olması gereken yutkunmaması; neyse fikri, onu rahatlıkla söyleyebilmesidir Fikret Başkan’ın...

Yanlış yaptı demedi

Diğer yandan pazar akşamı bir grup gazeteciye kulüpte verilen iftarın katılımcılarından biri olarak şu şahitliği yapmak zorundayım: Fikret Orman, o akşam “Çarşı, Gezi eylemlerine katılarak yanlış yapmıştır” sözünü kullanmadı. Çarşı’nın Gezi eylemleri hakkında söyleyeceği her sözün, başkan olduğu için, Beşiktaş Kulübü’ne maledileceğini söyledi.
Benim şahsi fikrim bu sözün alt metninde şu var: Şimdi ben Çarşı’yı övsem siyasi iktidarı kızdırabilirim. Bu da Beşiktaş’ın menfaatine olmaz... Bu bağlamda Orman’a “Taraftar ile biraraya gelip ‘Yeni sezonda tribünde siyasi protesto yapmayın, bu stadımıza zarar verebilir’ şeklinde bir konuşma yapmayı düşünür müsünüz?” diye sordum. Orman ise böyle bir şeye ihtiyaç duymadığını vurguladı.

ÇARŞI’NIN SEÇİMİ: GEZİ Mİ BEŞİKTAŞ MI?

Yazının Devamını Oku

Fener, Galatasaraylı hakem seçecek mi?

20 Temmuz 2013
Men cezasını göreşecek CAS’ın hakem listesinde iki de Türk isim var.

Fenerbahçe ve Beşiktaş, isterlerse CAS’ta yargılamayı yapacak üç kişilik heyet bir Türk hakem seçebilecekler. Bu isimler ise Kısmet Erkiner ile Türker Aslan.

FENERBAHÇE ve Beşiktaş’ın UEFA ile mutabık kalarak acil yargılamayı kabul etmesinden sonra gözler CAS’a çevrildi. İki kulüp isterlerse üç kişilik heyette bir Türk hakem de yer alabilecek. CAS’ta iki Türk hakem yer alıyor. Bu isimler Kısmet Erkiner ve Türker Aslan... CAS’taki yargılama kurallarına göre kulüpler yargılamayı yapacak üç hakemden birini kendileri seçebiliyor. Bu kişinin kendi ülkesinden olmasında bir mahsur yok. Oysaki UEFA Disiplin Komitesi ve UEFA Tahkim Kurulu’nda kulüplerle aynı ülkeden üyeler varsa yargılamalara katılamıyorlar.

ERKİNER: “BEN HİÇ HEVESKÂR OLMADIM”UEFA Tahkim Kurulu’nun verdiği 1 yıllık Avrupa kupalarından men cezasının kaldırılması için 20-23 Ağustos tarihinde CAS karşısına çıkacak Beşiktaş ile 21-23 Ağustos’ta 2 yıllık cezasının kaldırılması talebiyle aynı mahkeme önüne çıkacak olan Fenerbahçe Kulübü yönetimi isterlerse Kısmet Erkiner veya Türker Aslan isimlerinden birini isteyebilecek. İki isim de Galatasaraylı kimlikleriyle tanınıyor. Özellikle gelinen noktadan Galatasaraylı isimleri sorumlu tutan Fenerbahçe’nin böyle bir seçim yapıp yapmayacağı merak konusu. Buna karşın özellikle 3 Temmuz sürecinin ilk dönemlerinde Erkiner, Fenerbahçe lehinde yaptığı açıklamalarla dikkat çekmişti.

Konuya ilişkin hem Kısmet Erkiner hem de Türker Aslan ile görüştük. İki isme kulüplerin kendilerini tercih etmesi halinde tavırlarının ne olacağını sorduk. Erkiner, şimdiden konuşmanın erken olduğunu belirterek, “Eğer kulüpler beni tercih ederse nasıl bir tavır takınacağımı o zaman konuşuruz. Önce olay vuku bulsun. Varsayım üzerine konuşmak doğru olmaz. Ben hiçbir zaman heveskâr davranmadım. 12 yıldır bu görevi yürütüyorum. Talepler her zaman karşı taraftan gelmiştir” dedi.

CAS’IN BAĞIMSIZLIĞINA HALEL GELMEZ

Türker Aslan da Erkiner gibi böyle bir seçim olması halinde konuşmanın anlamlı olacağının altını çizdi. Diğer yandan Aslan, kulüplerin kendi ülkelerinden isimleri seçmeleri halinde bunun asla CAS’ın bağımsızlığına gölge düşürmediğini vurguladı. Aslan, “Kulüplerin seçtiği isimlerle mahkeme bitene kadar temasa geçmeleri mümkün değildir” dedi. Aslan, kişi veya ulüplerin bir hakemi seçerken özgeçmişine baktığını belirterek, “İlla herkes kendi ülkesinden olan hakemlerden birini mutlaka seçecek diye genel bir kural yok. Özgeçmiş önemlidir. Misal dava bir doping davasıysa doping konularında uzman bir hakemi tercih ederler” dedi. Beşiktaş ve Fenerbahçe’nin kendilerini seçmesi halinde Galatasaraylı kimliklerinin bir tartışmaya neden olup olmayacağı sorumuza ise “Bu tartışmalara girmeyi istemiyorum” dedi.

CAS HEYETİ NASIL OLUŞTURULUYOR?

CAS’ta davalara üç kişiden oluşan bir hakem heyeti bakar. Taraflardan (kulüp ve UEFA) her biri mevcut CAS hakem listesinden bir ismi tercih hakkına sahiptir. Üçüncü üye ise CAS’ın Temyiz Tahkim Dairesi başkanı tarafından belirlenir.

Yazının Devamını Oku