Kenan Başaran

Demba Ba ilk 11 oyuncusu değil mi?

24 Temmuz 2014
DEMBA Ba, Beşiktaş’a hayırlı olsun.

Demba Ba, golün her türlüsünü atabiliyor. Uzun atılan toplardan tek vuruşla ve karambollerden attığı goller ağırlıkta. Beşiktaş’ın ihtiyaçlarını düşününce bunlar iyi melakeler. Yeter ki iyi beslensin...
Öncelikle siyah beyaz macerasında kendisine sağlık sıhhat diliyorum; çünkü Ümraniye’de en çok buna ihtiyacı olacak! Son iki sezondur takımdan bir tek Olcay, doktora uğramadı. Aman nazarımız değmesin! Demba Ba’nın adı ilk anıldığında başkan ilgilenmediklerini zira oyuncunun kronik sakat olduğunu söylemişti. Malum, Önder Özen ile yollar ayrılır ayrılmaz başkan Demba Ba ile objektiflere poz verdi. Özen, daha görevdeyken, başkanın Demba Ba açıklaması için “Başkan onu başka oyuncuyla karıştırdı” demişti. Diliyorum ki Başkan karıştırmıştır!
Diğer yandan da sözleşmesindeki bir koşul tuhafıma gitti. Senegalli, her sezon ligin ilk ve ikinci devresinde 6’şar kez ilk 11’de sahaya çıkarsa toplam 700 bin Euro daha alacak. Bu durumda yıllığı 3.2 milyon Euro oluyor. Fakat ben işin parasında değilim. Takıma yıldız olarak alınan bir futbolcunun 12 maç ilk 11 başlaması neden bir marifet sayılıyor da bunun için ayrıca teşvik ediliyor? Tekbirlerle karşılanan Demba Ba ilk 11 oyuncusu mu değil, yoksa başkan karıştırmamış mı?

BEŞiKTAŞ BiRAZ DA MALZEMECi SÜREYYA’DIR

BEŞİKTAŞ’ın yeni sezon formalarını fazlasıyla beğendim (Çubuklusuz olmaz tez zamanda o da çıksın). İki sponsoru belli ki ‘uluslarası standart’ları geçmişe nazaran daha çok kollamış.
Daha da güzel olan forma reklamında yıllardır o formaları bir başka şekilde sırtında taşıyan ‘malzemeci’ Süreyya Soner’in başrolde oynatılmasıdır. Bu fikrin sahibini tebrik ediyorum. Kulüplerimiz suni şekilde kurumsallaşmaya çalışır ve bir türlü beceremezler.
Çünkü bu işin sadece profesyonellerle olacağını sanıp kendi hikayelerini unuturlar. Beşiktaş bir kurumdur ama masa, sandalye ve konsolide mali tablolarla değil, ilk başta Şeref’iyle, Hakkı’yla, Seba’sıyla, Ali-Metin-Feyyaz’ı ve Süreyya’sıyla büyük bir kurumdur. Layıkıyla yönetilirse de ‘kurumsal’ olur...

HANIMEFENDiLER VE BEYEFENDiLER!

Yazının Devamını Oku

Batalla boşluğu

18 Temmuz 2014
AVRUPA’da oynayacak takımlar hiç tatil yapmasalar daha iyi! Ön eleme oynayanlar, rayına oturamadan bu maçlara çıkıyor. 17 günlük kamp takımın nefesini açmaya yetmemiş. Rakip Chikhura ise bir tur oynamanın avantajıyla geldi Bursa’ya.

Önce bir kadro eleştirisi: Enes, yedekte değil de ilk 11’de pişirilirse daha iyi olur. Artık bu “Şımarmasın” fasıllarını geçelim. Bakın Dünya Kupası’nın yıldızı 23’lük James Rodriguez’di. Bizde olsaydı ‘Genç James’ adıyla acı çekerdi!

Temposuz ilk 45’te Timsah’ın tek bir planı vardı: Topu Fernandao ile buluşturmak. Bu planla da sadece bir ciddi pozisyon üretilebildi. Özellikle Aydın’ın göbekten defansı delme girişimlerini bekledim ama pek yeltenmedi. Üçüncü bölgeden kaleye sürpriz hamleler yapan da olmadı. Gürcüler ise bir tek Gabedava ile meşgul etmeyi başardılar.

‘Devre arası fırça’nın yanısıra Aydın-Ferhat ve mecburi Fernandao-Enes değişiklikleri Timsah’ın çenesini açtı. Öne çıkıp yükseltilen tempoyla pozisyonlar peşisıra geldi. Ancak 60’tan sonra ‘doldur-boşalt’ formuna bürünen Timsah, Gabedava ile birlikte direnen Rekhviashvili’ye diş geçiremedi.

Bursa, turu Gürcistan’a bıraktı diyemeceğim çünkü tur ortada. Yeşil beyazlıların sorunu açık: ‘Batalla boşluğu’. Arjantinlinin yeri dolmazsa 5. şampiyon fazla yol alamaz...

Yazının Devamını Oku

Ağabeylere müjde Önder Özen gitti!

16 Temmuz 2014
SU çoktan bulanmıştı. Beşiktaş’ın futbol direktörlüğü projesi belki de başlamadan bitmişti.

Ancak yine de her şeye rağmen memleket futbolu için başarılı olması istenilen bir girişimdi.
Özen, Tamer Kıran’ın projesinin bir parçasıydı. Kıran, korumalarının stattaki taraftar coplama olayından ötürü istifa edince Özen, en büyük destekçisinden mahrum olarak kolları sıvadı. Bugüne kadar da başkan Orman’ın mecburen siperiyle devam etti. Dün o da pes etti Evet, ilk günden beri Ümraniye başta olmak üzere camiada sevilmeyen biri oldu Özen. Çünkü o ‘yabancı’ydı. Özen kim ki(!) Onca efsane futbolcu dururken futbol direktörlüğüne Özen’in getirilmesi kulis kazanlarının altını harladı. Onun mesafeli mizacı da bu ‘ilişkisizlik’ halini besledi. ‘Düzen’i değiştirmek adına kulübü takip eden bir çok muhabirle arasına set örmesi de aleyhine bir durum yarattı. İçeriden reformlarına destek bulamadığı için hamleleri bumeranga dönüştü.

‘YETKİSİZ YETKİLİ’ NİYE BIRAKMIYOR

TECRÜBESİZLİĞİ, stat problemi, yönetimdeki bölünmüşlük, Sezer ve Toraman affına karşı çıkması, parasızlık vs. de futbol direktörünün önündeki handikaplardı. Futbol şubesinin başına Ahmet Nur Çebi’nin getirilmesiyle Özen, ‘Yetkisiz yetkili’ oldu. Bu işi kerhen sürdürmeye başladı. İyi de Özen, düne kadar neden istifa etmedi? Aslında sezon bitiminde istifasını verdi ancak kabul edilmedi. Peki yönetim gereken desteği vermediği halde neden Özen’i göndermedi? Başlıca nedeni taraftar tepkisiydi. Demirören sonrası büyük bir destekle işbaşı yapan bu yönetime, yeni stat inşaatına rağmen, destek her geçen gün düştü. Bunda hem Gezi süreci hem de Passolig’in payı var. Büyük promosyonlara karşın kombine satışının düşük olması sadece yıldız transfer eksikliğiyle açıklanamaz. Hasılı taraftar mevcut durumda en azından Özen’in söylemini çok beğeniyordu. Bir de eyleme dökebilseydi zaten Özen de efsane olurdu.

NEDEN ‘ARŞİVLİK HAYATIM YOK’ DEDİ

EVET doğru soru şudur: “Yönetim, o istifa etmeden önce Önder Özen’i neden görevden almadı?” Almanya kampında Özen’in “Arşivlik bir hayatım yok” sözünü ben çok ‘manidar’ buldum. Özen, ‘arşiv’ kelimesini ‘afili’ olsun diye mi kullandı yoksa bir mesaj mı vermişti?
Son yaşanan Yalçın Ayhan olayı Özen’in itibarsızlaştırılması hamlesiydi ve bardağı taşıran son damlaydı. Fakat bu tür hareketler daha çok baki olan Beşiktaş’ın itibarını zedeler.

Yazının Devamını Oku

CAHİL!, ALMANLAR KAZANINCA BİZ DE...

14 Temmuz 2014
Sevgili Dünya Kupası-22

Bu topraklardan kulp takılarak gönderilen bir teknik direktör daha Dünya Kupası'nı kazandı. 'Alman köylüsü' Joachim Löw, bizim 'Yeniköy kasabı' diyerek aşağılamaya çalıştığımız Vicente Del Bosque'den sonra bu ünvana erişen ikinci isim oldu.

Evet Almanya 4. kez Dünya şampiyonu. Sonuna kadar hak edilmiş, hatta geç kalınmış bir şampiyonluk. 2006'da başlattıkları 'Yeni Almanya' devrimiyle bir çok kişinin gönlünü fethetmişlerdi. Ülkesindeki 'ötekiler'e daha çok kapı açan Alman milli takımı bu çoğulcu zihniyetini futboluna da yansıtmaya başladı. O kazanırken bile sempatik olamayan Almanya'nın yerine, kaybederken gönül kazanan Almanya'ya evrildi. 2014'ü Panzerlerin kazanması futbol adına da sosyo politik anlamda da mühimdir.

Futbol namına konuşmak gerekirse, zaten 5 şampiyonluk yaşamış ev sahi Brezilya'yı 7-1yenen Almanya'nın şampiyon olamaması da yazık olurdu. Amerika kıtasında şampiyon olan ilk Avrupalı ve tüm zamanların gol kralını çıkaran takım Almanya...

Akılla duygunun zaferi... Tek bir yıldızın 'Tanrısal' yetenekleriyle değil, birbirini tamamlayan bir ekibin zaferine tanıklık ettik.

7-1'lik muazzam Brezilya galibiyeti haliyle Panzerleri favori yapmış. Bu doğaldı ama işlerinin kolay olacağı düşüncesi de handikaptı. 90 dakikalık bölümde kaybedecek pozisyonlara da düştüler. Ama 'mutlu son'a ulaştılar.

Messi'li Arjantin yenildi ancak ezilmedi. Sadece uzatmanın ikinci bölümünde penaltılara yatma eğilimi nedeniyle eleştirilebilirler ama güçleri de bunu gerektiriyordu. Hep dedik, Messi'nin bir yardımcısı olsaydı bugün Ajantin için ağlanmayacaktı.

Ve ne yazık ki bir Dünya Kupası kazanamadıkça Messi, dünyadaki tüm kulüp rekorlarını kırsa da Maradona'nın gölgesinden kurtulamayacak. Belki de bu çok büyük haksızlık ama acı gerçek de bu...

Sosyal medya ağırlıkla yine mazlumdan yanaydı. Evet finalde bile bir mazlum bulunur. O da Arjantin'di. Bazı Alamancılar dahi Sambacılara indirilen ağır darbeden ötürü kızgındılar.

Yazının Devamını Oku

ÇİZGİDE KOYT, ORTA SAHADA KÖYT!

10 Temmuz 2014
Sevgili Dünya Kupası-21

Ve 14. Dünya Kupası'na Almanya ile Arjantin talip oldu. 1990'ın rövanşına tanıklık edeceğiz. Almanya destan yazarak finale çıkarken, Arjantin matematikle çıktı. Böylece Van Gaal'in kağıdı kalemi elinde kaldı. Fakat rakip Almanya olunca "Tanrı Hollnada'yı korudu" da diyebiliriz. Peki Brezilyalılar finalde kimi tutacak? Ezeli rakiplerinden intikamlarını almasını mı yoksa kendilerine tarihi hezimeti yaşatan Panzerleri mi? Sophie'ye sorsunlar(!) Hollanda-Arjantin maçı bize "Gidin yatın. Gol mol beklemeyin zaten Almanya atılacak tüm golleri attı, Brezilya da yenilecek tüm golleri yedi" dercesineydi. Lakin görev de mevzubahis, el mahkum izleyeceğiz. 'Bu bereketli topraklar'ın evlatlarının ayrıca bir nedeni daha vardı: Maçın hakemi Cüneyt Çakır...

77 MİLYON BERABER ÜFLEDİK

77 milyon tek nefes olduk Çakır ile beraber düdüğü üfledik. Bayrakları kaldırıp indirmek de cabası(!)... Çakır ve arkadaşlarına büyük alkış. Doğan Babacan'dan 40 yıl sonra Dünya Kupası'na giden ilk hakem olduğu gibi yarı final dahil üç maçta görev alarak da ayrıca memleketin medar-ı iftiharı oldu. Ha oldu da ne oldu, hiç! Biz ligimizde onu tanınmaz hale getiririz nasılsa. Çakır'ın, 'sınır ötesi'nde başarılı olmasının en büyük sebebi beynelmilel maçlarda topçu milletinin biraz daha uslu olması. Misal bizim topçuların bir Şampiyonlar Ligi'ndeki haline, bir de Süper Lig'deki haline bakın hakemlere karşı... Laf buraya gelmişken dün Hollandalı topçular da bir ara Çakır'a 'Süper Lig muamelesi'ne yeltendiler.

"Maça gel maça" dediğnizi duyar gibiyim, -aslında bir şey duyduğum falan yok- ama anlatacak ne var ki... Sosyal medya bu maçın esasen 'ikincilik' maçı olduğunda hemfikir oldu. Dahi Van Gaal, oynatmama taktiğini biraz abartınca maçta tango yapıldığını sandık ama onlar da bir tek Messi'nin eline bakıyordu. Sokağa çıktığında bile bir rekora mutlaka imza atan Messi ise dün markaj altında yok oldu. Hani düne bakıp "Messi bitmiş" diyebilirim. Fakat, bir oyuncunun rakibi toptan meşgul etmesi bile büyük iş. Hollanda'nın ofansif yaratıcılığı daha yüksekti ancak Arjantinliler de istediklerinde savunmada toptan İtalyanlaşabiliyorlar...

VAN GAAL'İN DEFTERİ DÜRÜLDÜ

Oyunun son bölümü ve uzatmalarda Van Gaal, defterinin ikinci sayfasını açtı ve "Bastırın" dedi. Kostarika karşısında 119. dakikada kaleci Krul'u oyuna alarak penaltılarla turu kapan Van Gaal, dün üç oyuncu değişikliğini de yapıp takımına "Ben size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum" dedi. Devre arası penaltı çalıştığı rivayet edilen Krul ise üzgün bir şekilde arkasına kurulup "Görürüz bakalım" der gibi gibiydi!

Sıkıcılığından ötürü kimsenin uzatmaya gitmesini arzulamadığı müsabaka maalesef penaltılara kaldı. Giydiği kazağı daha önce beğenmediğim Romero, çıkardığı iki penaltıyla kahraman oldu. Bunda Hollandalıların gevşek vuruşlarının da etkisi vardı. Kostarika maçında oyundan alınarak özgüveni paramparça edilen (biraz abartıyorum elbette!) Cillessen'de ise kusur bulamadım. Neticede Van Gaal'in elinden düşürmediği defteri dürüldü.

Yine bir Fener-Cimbom kapışmasına da malzeme çıktı. Öyle ya Kuyt attı, Sneijder kaçırdı... Ne mutlu bana ki bu isimleri sadece yazmakla mükellefim. Spiker değilim. Ama olsaydım da bir standardım olacağına dair söz verirdim. Çok sevdiğimiz Levent Özçelik sosyal medyayı ayağa kaldırdı. Kuyt'ı 'Kayt' diye telafuz etmişiz kaç yıldır. Levent Özçelik ise orijinaline sadık kaldığı gerekçesiyle 'Koyt' diye seslendirdi. Lakin bir çok kez de 'Köyt' dedi. Çözdüm sonunda. Topla çizgide buluştuğunda 'Koyt', orta sahada buluştuğunda ise 'Köyt' (!)... Madem Kuyt'ı orijinal telafuz ediyorsun da Sneijder'a niye 'Şınaydır' diyorsun usta! Hollnadalı gönüllüler isimlerinin nasıl telafuz edileceğini videolarla gösteriyorlar internette. Doğrusu 'Sıneydıı' imiş! Ben size bir seçki vereyim diliniz hangisine dönüyorsa onu seçin: Kuyt, Küyt, Kayt, Keyt, Kiyt Kıyt.... Sneijder, Sınıydır, Sınaydır, Sınayder, Şinayder, Şınayder, Şenay!...

Yazının Devamını Oku

ESENGÜL SÖYLÜYOR: BETERİN BETERİ VAR ARKADAŞ

9 Temmuz 2014
Sevgili Dünya Kupası-20

Klişe ama neylersiniz ki durum bu: Futbolda sözün bittiği yer... Diziliş miziliş... Sırtı dönük forvet, çift yönlü orta saha, ileri çıkan kanatlar, oyun kuran defans, sahte 9 numara... Bütün bunlar hiç bir şey anlatmıyor...

Olay Brezilya'da geçiyor. Finale kalma mücadelesi. Sonuç: Brezilya 1 Almanya 7. Dile kolay... Sadece ajanstan takip etseydik skorda bir yanlışlık olduğuna inanırdık. Hatta gazeteler ertesi gün skoru Brezilya 7 Almanya 1 diye de girebilirlerdi...

Futbolun bir din gibi yaşandığı Brezilya'nın acısını hangi kelimeler anlatabilir ya da Almanların zaferini. Bak skora, "Vay be" diyerek kala kal öylece...

1950'de de ev sahibiydiler ve finalde Uruguay'a 2-1 kaybettiler. O gün kaleyi koruyan Moacyr Barbosa'yı yediği hatalı gol nedeniyle Brezilyalılar bugüne kadar affetmiş değil. Barbosa'nın cezası 64 yıldır dolmadıysa Almanlardan 7 yiyen dünkü Brezilya kadrosunun cezası kaç yüzyıl sürer... Brezilya'ya değil beyaz, kırmızı kar yağana kadar sürer herhalde.

SOFRAYI TOPLATTILAR

Uzun bir gece olacağını umarak tatil için bulunduğum Ege kıyısında bol nevaleli bir masa kurup maçı bekledik. Sambacılar turnuvayı kapatan Neymar'ın posteri eşliğinde ağızlar dolusu milli marşlarını okudular. Maça da o coşkuyla başladılar. Hımm... Brezilyalılar erken bir golle Panzerin paletlerini sökmek istiyor. Meğer pusuymuş! Almanlar sondaj yapıyormuş. Yarım saatte sofrayı toplattılar bize. Ahali okey masasına kuruldu. Sosyal medya en şaşkın, en zeki, en espritüel tweet'i atmanın telaşındaydı ancak hepimiz Almanlara yenildik. 'İçimizdeki Brezilyalılar' "Çekin takımı sahadan" diye haykırıyordu! Kupada en çok gol atan Ronaldo'nun rekorunu; hem de onun memleketine attığı golle kıran Klose'ye adam gibi methiyeler düzmemize bile fırsat vermeden 3, 4, 5 oldu. Yeri gelmişken bep birlikte: "1, 2,3 gol yetmez! 4,5,6 olsun. Müller, Klose, Kross atsın Almanyam şampiyon olsun!"

RİO SAHİLİNDE BİR MAÇ

5'te devre 10'da biter tadında Rio sahilinde bir maç... Brezilyalılar ağlıyor, James Rodriguez misali ama onları teselli edecek bir David Luiz yok maalesef!

Yazının Devamını Oku

Şikede devlet topa giriyor

9 Temmuz 2014
ŞİKE artık sadece FIFA, UEFA veya yerel federasyonların sorunu değil.

Türkiye dahil, devletler de topa giriyor. 2011’de başlayan çalışmalar yeni bir boyut kazanıyor. ‘Spor Müsabakalarının Manipülasyonu Hakkında Avrupa Sözleşmesi Taslağı’nın Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nde bugün kabul edilmesi bekleniyor. 18 Eylül’de de AB ve diğer devletlerin onayına sunulacak.

Konuyu başından beri yakından izleyen İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. H. Burak Gemalmaz, öncelikle ‘şike’ yerine ‘manipülasyon’ tanımının kullaılmasının önemine değiniyor: “Önemi, Türkiye’de bir ara ciddiye alınan sahaya yansıma kriterinin hiçbir geçerliliği olmadığını göstermesidir. Manipülasyonu/şikenin gerçekleşmesi sonuca bağlı değildir. Taslak sözleşmenin benimsediği bu tanımın, CAS’ın Fenerbahçe davasında verdiği kararla uyum içerisinde olduğu söylenebilir.” Şikenin önlenmesinde federasyonlar yetersiz kalırsa devlet devreye girecek. Taslak, her devlete bir ulusal platform kurmayı şart koşuyor.

KİŞİ-KURUM AYIRIMI YOK

Taslak, elbette şikeyi suç sayıyor. Gemalmaz, “Türkiye bu yükümlülük açısından en başarılı ülkelerden biridir. 6222 sayılı kanunla şike spesifik bir suç olarak tanınmıştır. Türkiye’nin tercihi, taslak sözleşmenin ruhuna en uygun tercih gibi durmaktadır” diyor.
3 Temmuz sürecinde başbakanın bulduğu ‘kişiler-kurumlar ayırımı’ çözümü de reddediliyor! Gemalmaz, “Taslak sözleşmeye göre tüzel kişilerin sorumluğu cezai, hukuki veya idari olabilir. Eğer bir tüzel kişinin şike eyleminde rol aldığı anlaşılırsa, taslak sözleşme kapsamındaki olası yaptırımla arasında şunlar dikkati çekmektedir: Kalıcı veya geçici olarak ticari faaliyetlerin durdurulması, kayyum atanması, yargısal süreçle tasfiye edilmesi” diyor. Sözleşmede devletler arasında bilgi alışverişinde kişisel verilerin korunmasının da altının çizildiğini söyleyen Gemalmaz, “e-bilet ve Passolig uygulamaları sıkıntılıdır ve muhtemel iptal veya tazminat kararlarıyla karşılaşılması şaşırtıcı olmayacaktır” diye ekliyor.

BEYAZ: Pektemek’in Milli Takım’da yakaladığı havanın sürmesi.

SİYAH: Hazırlık maçının dahi taraftar eylemi nedeniyle iptal edilmesi.

Yazının Devamını Oku

Beklenen final 74’ün rövanşı

7 Temmuz 2014
BREZİLYA-Almanya eşleşmesinde daha entegre olan Almanya favori.

Arjantin’in tüm sermayesi Messi ama Di Maria’nın rolüne birisinin de talip olması şart. Hollanda’nın hücum timi daha etkili. Messi’ye de pranga vurursa finali görür. Beklenen 74’ün rövanşı: Hollanda-Almanya.

Yazının Devamını Oku