Kenan Başaran

Direkten dönen hayat

22 Ekim 2014
Barda silahlı saldırıya uğrayan ve ayrıca milli takım arkadaşları Hakan Çalhanoğlu ve Ömer Toprak’ı silahla tehdit etmekle suçlanan Gökhan Töre, zorlu bir çocukluk geçirdi. Töre’nin hayatı bir trajediye dönüşmekten son anda kurtuldu.

GÖKHAN Töre... ‘Soyadıyla müsemma’ olayların kahramanı. Yaşadıkları epeyce bir ‘sokak töresi’... Gökhan Töre iyi futbolcu ve iyi bir insan mı? İyi futbolcunun cevabı en azından istatistiklere bakılarak verilebilir. Ancak iyi insanın karnesini çıkarmak için ‘iyilikler ve kötülükler istatistiği’ yetmez. Dostoyevski’nin başat konusu insan ruhunu çözmek, rakip takımın oyun anlayışını çözmeye benzemez. Yine de Töre olaylarına bakarken klişe yaklaşımla içine doğduğu hayatın şartlarına göz atmak; bugüne kadarki duraklarından bazı alıntılar yapmak elzem. İki yıllık Türkiye macerasında ‘iki silahlı eylem’ atağı yaptı. Birinde ‘mağdur’ diğerinde, ‘mütecaviz’ rölünde karşımıza çıktı. Fenerbahçe derbisi sonrası gittiği barda silahlı saldırıya maruz kaldı ve omuzundan yaralandı. Daha öncesinde ise, (Ekim 2013’te) silahlı bir arkadaşıyla milli takım arkadaşları Ömer Toprak ve Hakan Çalhanoğlu’nu tehdit ettiği ortaya çıktı. Teferruata girmeye mahal yok, artık herkes biliyor. Az bilinense Töre’nin hayatı:

FUTBOLA 3 YAŞINDA PARKLARDA BAŞLIYOR

Samsun’dan Almanya’ya göç eden ailesi 92 doğumlu Töre’yi bir yetimhaneye verdi. Dedesi Sabri Bey, bir kaç yıl sonra onu yetimhaneden aldı ve ölene kadar da ‘babalık’ etti. Beşiktaş dergisine Kasım 2013’te verdiği röportajda şöyle diyor: “Futbola 3 yaşımdayken parklarda oynayarak başladım. En büyük destekçim ise rahmetli dedemdi. O beni bir kulübe yazdırdı. Her gün antrenmanlara götürüp getirirdi. Tüm maçlarımı da kaçırmadan izlerdi. Ona çok şey borçluyum.” Ay-yıldızı da dedesinin vasiyetinden ötürü seçer. TRTSpor’daki bir röportajında Türkiye’yi neden seçtiği sorusuna “Çünkü bu ölüm döşeğinde yatan dedemin benden son isteğiydi“ diye cevaplar. Alman efsanesi Horst Hrubesch’in onu Panzer yapma girişimlerine kayıtsız kalır. Ve 2006’da dedesini kanserden kaybeder. Koluna dedesinin adını dövme yapar. Chelsea’ye transfer olduğunda anne babası da ortaya çıkar!

YEDiĞi KURŞUNLAR FAiLi MEÇHUL OLDU

Lise mezunu ve oğlak burcu. Old school, Hip-Hop ve R&B sevdiği müzik türleri. Sinemaya gitmeyi ve kafes dövüşü yapmayı seviyor. Spor arabalarını da... Barda yaralandığı olaydan sonra bu tür yerlere uğramaz olmuş. Bu durum elbtte onu kârına. Nihayetinde içinde yer aldığı iki büyük olayda trajedi direkten döndü! Töre yaşadığı olaylarda krizi iyi yönetemedi. Tüm kamuouyu önünde Hakan ve Ömer’den özür dileyip yaşananları tüm çıplaklığıyla anlatıp uğradığı zararı daha da azaltabilirdi. Peki ya mağdur olduğu bar olayı? Soran eden var mı, ona kurşun sıkan adam nerede? Bundan sonra Töre’nin sadece golleri, asistleri ve kupalarıyla manşet olması dileğiyle...

GiDiNCE LEVERKUSEN BAYRAM ETTi

Töre, meşin yuvarlağın peşinden ilk kez 99’da Dellbrück’te koşmaya başlar. Aynı sezon Bayer Leverkusen’e geçer. Bu kulübün genç takımıyla Real Madrid’in genç takımına iki gol atmışlığı vardır. Kabiliyetlidir ki Chelsea kapar. Ancak “Onu kaptırdığınız için üzgün müsünüz” sorusuna Bayer, “Daha çok kurtulduğumuza seviniyoruz” yanıtını verir. ‘Takımdan ayrı düz koşu’ yapan, içe kapanık bir görüntü veren Töre, insanlara çabuk ısınmıyor ama güvendiğinde de sıkı bir ‘kanka’ oluyor. Anahtar kelimesi ‘güven’. Güven duydukları için o “Tanısanız çok seversiniz” karakteridir.

7 yaşında Leverkusen’e 17’de chelsea’ye

Yazının Devamını Oku

Ankara'nın Beşiktaş'ına Ba!

20 Ekim 2014
BEŞİKTAŞ, ‘evindeki deplasman’da fark atarak kapatacağı bir ilk 45 oynadı: Penaltısı verilmedi (sanırım hakem, Balıkesir maçında atılmayan Ersan Gülüm ile mahsuplaştı!), bir topu direkten döndü ve bir kaç tane de gollük vuruştan yararlanamadı.

Oyunu Sivas ellerine yığan Beşiktaş, en büyük tehlikeyi o ana kadar göze giren Serdar Kurtuluş’un hatasından yaşadı ve devamında oluşan kornerden de golü yedi.
Kartal, sayısız ölü toptan birine bile can veremezken Sivas, ilk kornerinde Bilic’e ders verircesine, akıllı bir set oyunu kurup, golü buldu. Tolga’nın önünde duran Motta da, Da Costa’nın ekmeğine yağ sürdü.
Beşiktaşlı topçu, topu rakip ceza sahasına göndermeyi ‘orta’ sanıyor. Halbuki bir çoğu ‘günah benden gitsin’ tadında...
İlk bölümün en büyük aksaklığı Kerim’di. Ne geriden top aldı, ne de final pası üretti. Ve Demba... Koordinasyon sorunu vardı.

YAPTIĞI ASİSTLE CANTONA’YI KISKANDIRDI

BILIC, 43’te (!) çıkarması gerekirken Kerim’e boşuna 10 dakika daha avans verdi. Oğuzhan ile birlikte Beşiktaş namına hücum hattına zeka da oyuna girdi. Kartal fırtınasında Demba Ba, ligde siftah yaptı. İkinci golünde işe elini de karıştırmış. Ne var ki dün akşam Mete Kalkavan, elle oynamayı serbest bırakmıştı (!)
Öne geçince Beşiktaş, maçın bittiğini sanıp yaslandı (3-2’den sonra da geri çekildi) ve yine kornerden golü yedi. ‘Looking for Eric’ filminde “En iyi golün hangisiydi” sorusuna Cantona, “Yaptığım bir asisti” der. Ba da Olcay’a yaptığı asistle artık bu cümleyi kurabilir.

Yazının Devamını Oku

Bak sevgili Bilal!

16 Ekim 2014
ESKİDEN, -siz dilerseniz ‘Eski Türkiye’ deyin- evet eskiden futbolcular “Birlik ve beraberliğe ihtiyacımız olan şu zor günlerde galip gelmek istiyoruz” derlerdi.

Bu ezber, Letonya maçı sonrası Bilal Kısa tarafından bozuldu. Şöyle dedi Bilal: “Çok üzgünüz. İnanın, bu kadar gol kaçmaz. Belki birlik, beraberlik, bütün Türkiye birlikte olamadığımız için olabilir. Gerçekten şaşkınlık içindeyiz.”
Günümüzde, -siz dilerseniz buna da ‘Yeni Türkiye’ deyin- evet günümüzde, milli takım ihtiyaç olan birlik beraberliğe çimento olamazken, aksine memleketten birlik beraberlik sağlayıp, kendisine derman olmasını istiyor.
Sevgili Bilal, özerk federasyonun başkanı, siyasal iktidarın ‘Yeni Türkiye’ sloganını kullanırsa, nasıl yekvücut olacağız? Sevgili Bilal, günler öncesinde gazete manşetinden sorulan sorunun yanıtını Çek Cumhuriyeti maçından bir gün önce veren ve sorunun sahibi gazetecilere de “Siz hasta mısınız” diye posta koyan hoca ile nasıl birlik, beraberlik ve dirlik ilişkisi kurulabilir?
Sevgili Bilal, milli takımı, değerler manzumesine göre değil de arkadaşına silah çeken ‘hatalılar’dan kurmayı yeğleyen ve akabinde de ahlak dersi veren bir hocayla mümkün mü aynı, tezahürata ses vermek?
Sevgili Bilal, 10 yıl önce bileği bükelemeyen rakibin zaferini ‘tesadüf’ olarak niteleyen ve kendisi de bükemediğinde tebrik etmek yerine, “Bu daha büyük bir tesadüf” diyerek aşağılayan, burnundan kıl aldırmayan kibirli bir hocayla nasıl bir yürek olunabilir?

2018 PEK YAKINDA!

Sevgili Bilal, hesaplaşacağını ilan ettiği kişiyle bugün birlikte çalışan hocayla nasıl güvenilir bir ilişki kurulabilir?

Yazının Devamını Oku

ALIN İŞTE, TERİM'E SORUYU SORDU CEVABINI DA ALDI!

13 Ekim 2014
Gökhan Töre olayının kendisine neden sorulmadınığı söyleyen Fatih Terim, kendisine soru soran Letonyalı gazeteciyi sorup soracağına pişman etti!

 

"Ya insan gelip bana sormaz mı 'ne oldu' diye?" Bu ifade Çek Cumhuriyeti maçı öncesi düzenlenen basın toplantısında Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim'e ait.

Yani Terim, muhabirin kendisini arayıp şu soruyu sormasını istiyor: "Hocam, Gökhan Töre'nin silah çektiği Hakan Çalhanoğlu ve Ömer Toprak, gerçekten sakat olduğu için mi yoksa Töre'yi kadroya aldığınız için mi milli takıma gelmediler." Ve Terim, bu soruyu, memleket, her daim olduğu gibi, yine 'kritik günler'den geçerken, yanıtlayacak. Böylece Terim'in öfkelendiği basın toplantısında doğruladığı olay, maçtan bir iki gün önce onun ağzından gazetelerde yer alacak!

"Bana sorsaydınız" diyen Terim, bizi bunun böyle olacağına inandırmaya çalışıyor. Açıkçası böyle bir memleket ortamını ben de temenni ederim fakat bunun böyle olmadığını da herkes biliyor ki Terim, Letonya maçı öncesi düzenlediği basın toplantısında kendisine sorulan gayen makul bir soruya yanıt verirken, sınırlarını da kamuoyu önünde çizmiş oluyor.

DURAN TOPTAN ŞİKAYETÇİ OLMAYAN YERLİ HOCA VAR MI?

Letonyalı gazetecinin sorusu: "Kornerlerden yediğiniz goller üzerine çalışıyor musunuz?"

Yazının Devamını Oku

Dostluğun zemini daha bozuk

9 Ekim 2014
BEŞİKTAŞ’ın kullandığı stadın zemini futbol oynamaya müsait değil.

Ligde bu sezona ‘Süleyman Seba Sezonu’ denilse de ortada bir ‘dostluk zemini’ de yok. ‘100 yıllık ebedi dostluk’ söylemleri nedense bir türlü ete kemiğe bürünmez bu memlekette.. Yıllarca Beşiktaş ile İnönü’yü paylaşan ezeli rakiplerin bugün bir maçlığına dahi olsa misafirperverlik göstermemesi siyah beyazın değil, onların ayıbıdır. Çok çok Beşiktaş, bir sezon daha şampiyon olmaz. Değil mi ki 15 yıl şampiyonluk görmemişliği var. Yönetime düşen bu saatten sonra ona buna el açmayı bırakıp her şartta ve her zeminde mücadeleyi yürütmektir. Bu kulübün topçusu, Şeref Bey Stadı’nın beton gibi zemininde idman yapıp maça çıkmıştır. Zemini sürekli mazaret yaparak iyi giden takımın zihinsel zeminini de bozmaya gerek yok.
Bu arada ‘Marka değerini’ dilinden düşürmeyen Kulüpler Birliği ve Başakşehir Başkanı Gümüşdağ da şapkasını önüne koyup düşünsün.

ERSAN GÜLÜM, VOLKAN DEMİREL VE MELO

Beşiktaş, en son 2009’da şampiyon olmuş. Ve bu camia bunca yıl sebat ederken daha dün ve evvelsi gün şampiyon olanlar yıllardır mutlu son görmemiş gibi davranıyor. Kartal, liderlik koltuğuna oturur oturmaz “Beşiktaş’ı Süleyman Seba Sezonu hatırına şampiyon yapacaklar” lafları sürüme sokuldu.
Çünkü hakem Ersan’a kırmızı kart göstermemiş! Ersan’ın kırmızı görmesi gerektiğini hocası dahil, Beşiktaş’ı yazan çizen herkes söyledi. Peki aynı ligde aynı hafta F.Bahçe’nin maçı 8 kişi tamamlaması gerektiğini kaç kişi söyledi. “Beni oyundan at” diye posta koyduğu halde oyundan atılmayan milli kalecinin “Vız gelir tırıs gider”i sorgulandı mı?
Yine aynı ligde aynı hafta Melo’nun oyundan atılması gerektiğini söyleyen hakkaniyetli kaç sarı kırmızılı çıktı? Anlayacağınız üç büyükler namına aynı haftada aynı tarzda hakem hataları yaşandı ancak sadece Beşiktaş lehine olan hatadan komplo teorileri üretildi!

SAĞ BEK DEĞİL SAĞ TUTACAK DOKTOR ALIN

Ben artık sağ bek transferinden vazgeçtim. Beşiktaş’ın varsa harcayacak üç kuruşu, lütfen bunu doktor transferi için kullansın! Ertuğrul Karanlık, “Sosa burada Meireles nerede” diye sormuştu geçen hafta. Evet, şimdi de ben soruyorum: Meireles kadroda, Sosa nerede? Beşiktaşlı futbolculara lazım olan mümkün mertebe sakatlanmamak. Yoksa, üç hafta sahalardan uzak kalacak denilen oyuncunun 1 haftada dönüyor olması pek işe yaramıyor. İyileştirici kadar, önleyici bir hekimlik de gerekli Kartal’a!

Yazının Devamını Oku

E-BİLET GİTTİ 'ELDEN BİLET' GELDİ

8 Ekim 2014
Basketbolda Cumhurbaşkanlığı Kupası maçına gitmek istiyorsanız e-bilet değil 'elden bilet' bulmanız gerekiyor!

Biliyorsunuz futbol maçlarında e-bilete geçildi. Taraftarı zapturapt altına almak için ‘anne kızlık soyadı’na kadar bütün bilgiler isteniyor.

Güya maksat şiddetti önlemek ve statlara 7’den 77’ye herkesi tribünlere çekmek. Ah ne güzel! 77 yaşındaki nine internete girip e-bilet alacak ve gece 21.00’de Olimpiyat zemherisinde oynanacak olan Beşiktaş maçına gidecek!

E-bilet normal şartlarda bütün sportif müsabakalar için geçerli. Yani 2011’de çıkan kanun, e-bileti sadece futbola değil, hentbola, voleybola, basketbola, curling’e de emrediyor. Fakat uygulamaya ilk futbolda geçildi. Darısı diğerlerinin başına demek istemiyorum zira futbol statlarında ne 7 yaşındaki velede ne de 77 yaşındaki nineye, dedeye rastlanıyor. Passolig oldu size Boşlig!

İlginçtir bu akşam Ankara’da oynanacak bir maçta ‘elden bilet’e geçildi. E-bileti bir yana ‘manuel’ bilete bile rahmet okutan bir sistem! Fenerbahçe ile Karşıyaka basketbol takımları arasında oynanacak Cumhurbaşkanlığı Kupası’na kupanın hamisi de katılacak. Protestolardan çekinildiği için 8 bin biletin ‘davetiye’ kisvesine sokulup dağıtıldığı söyleniyor. Şu Twitter-mivitter denilen aygıttan da öğrendiğimize göre ‘davetiyeler’ ‘parti teşkilatı’na dağıtılmış. E tarafsız değil miydi, diye sormaya da hacet yok!

Yazının Devamını Oku

Lidersin Kartal lider kal

6 Ekim 2014
OLCAY, geçen sezon çok kötüyken bile kesilmemişti. Bilic, onu oyundan almaya başlayarak yedekliğin sinyalini vermişti.

Ancak bir alternatif bulmadıkça bundan sonra sanmıyorum ki Olcay’ı yanında oturtsun. Çünkü bu takımda ondan daha iyi golü düşünen bir başka ikinci forvet yok. Kartal, zevkli geçen ilk devreyi kaleci Emrullah’ın önünde oynadı ama kaleye sürpriz şut düşünen pek kimse çıkmadı.
Veli’yi de kulübede tutan Bilic, yumuşak orta alan zaafını sürekli hücumda kalarak bertaraf etti. Diğer yandan ofanstaki benzer ayakların çokluğu biraz kakafoni de yaratmadı değil. Kerim, sanki ‘topun sahibi çocuk’ olduğundan oynatılıyordu! Top kontrolünde sıkıntı yaşayan Ba ise dar alana sıkışan kalabalıkta kayboldu.

TÖRE’YE ALKIŞ

BILIC, Ba’ya yardımcı isteyen oyuna kulak verdi ve ikinci 45’e sakatlanan Sosa’nın yerine Veli değil de Pektemek ile başladı. İsmail Hoca da yanlışına son verip Alanzinho’yu aldı. Hazırlık maçı havasına bürünen mücadele Pektemek’in golü ve ardından Sercan’ın pozisyonuyla alevlendi. Golde Ozi kadar, hızlı davranıp tacı hemen kullanan Töre’ye de alkış. Serdar’a bıraksa iki gün sürebilirdi (!)
Sercan’ın pozisyonundaysa doğru karar Ersan’ın kızarmasıydı. Çünkü Franco geride kalmıştı. Kartal’ın farkı açıp skoru garantilemek yerine Ba’nın yerine Veli’yi almak zorunda kalması hoş değil. Yorgunluğa dikkat ki milli ara da yaramayacak zira 10 oyuncu milli... Yönetim, yeni yapılanma ve teknik adam sorunlarıyla boğuşan ezeli rakipleri, Beşiktaş’a şampiyonluk davetiyesi çıkarmış durumda... Lider Kartal’ın da ayağını yere sağlam basması lazım ama onun da zemini bozuk!

Yazının Devamını Oku

En kötü günün böyle olsun!

3 Ekim 2014
Kızgınlık... İlk devre Beşiktaş'ı izleyenlerin içinde oluşan duygu buydu.

Üstelik bu duygu ta Arsenal maçlarından kalmaydı. Çünkü bu Beşiktaş, Topçulara da bir iki gol atmalıydı. Ancak atamadı tıpkı dün gece ilk devre Tottenham'a atamadığı gibi. Herkes atacağını atsa ilk devre 3-1, bilemedin 4-2 Beşiktaş'ın lehine kapanmalıydı.


AVRUPA'DA BİR BAŞKA AMA...Golü yiyene kadar rakibe top göstermeyen, oyunu şuurlu bir şekilde daraltan Beşiktaş, en güçlü silahı Demba Ba'yı pozisyona da soktu, fakat olmadı. Buna karşın İngilizler ilk yoklamalarında fileleri buldu. "Şut çektirmemiz lazım" diyen spikerin sesini duymadı siyah beyazlı savunma(!) İnsanda 80'ler bahtsızlığını hatırlatan bir duygu oluşturdu Kane'in golü. Keyifli ve tempolu geçen ilk devre, "Beşiktaş, Avrupa'da bir başka oynuyor ama bir o kadar da şansız" hissiyle kapandı.

Skoru bulan Tottenham'ın oyunu soğutma girişimine Kartal, izin vermemeye çalıştı ki Ba'nın pasında Olcay cezayı kesse oyun gerçek rayına oturacaktı. Ne yazık ki Süper Lig'de vurduğu gol olan Olcay, dün akşam çok daha müsait pozisyonlarda çerçeveyi bulamadı. Veli'nin yerine Oğuzhan'ı alan Bilic, iyice hücuma yüklenirken Sosa-Ozi yan yana oynar mı sorusuna da cevap verdi.


SKOR İNGİLİZLERİ ALDATMASIN!İngiliz medyası bugun bizim klişe tabiri kullanacaktır: "Ey Tottenhamlılar bu sonuç sizi aldatmasın. Beşiktaş'ın yerinde bir başka takım olsaydı beşlik yapardı". Maalesef öyle. Bu maçın özetlerinin rengi siyah beyaz. Kara Kartal, baştan sona doğru oynadı. Çünkü deplasmanda olduğu halde ev sahibine daha az pozisyon verirken onu ikiye katlayan oranda pozisyona girdi. Beşiktaş'ın Londra'dan yenik dönmesi vicdanen kabul edilemezdi. Penaltı golü Beşiktaş'a sadece bir teselli olabilir yoksa oyunun geneli düşünüldüğünde galibiyeti kaçırdığı gerçeğini örtmez. Fakat Tottenham'ı deplasmanda yenemediği için Beşiktaş'a kızmanın ve hayıflanmanın keyfi de bir başka güzel...



Yazının Devamını Oku