İlk 45’te defansif bir tavır takınınca Mersin, öne geçmişti.
İkinci 45’te Karadenizliler papucun pahalı olduğunu anlasa da maçı çeviremişti.
Aynı Samsunspor, dün geçen yılın aksine maçı ilk 45’te koparmak isteyen taraftı.
Topa daha çok sahip olan, daha çok şut çeken, gole daha önce ve daha çok yaklaşan taraf olsa Samsunspor olsa da, makûs talihi değişmedi ve yine devreyi 1-0 yenik kapattı.
Üstelik, Antalyalılar, soyunma odasına gitmeden az evvel, kale ağzında ‘Barçavari’ ayak oyunlarına yeltenmeyip ilk fırsatta topu doğrudan kaleye yollasalardı ikinci devreyi oynamaya lüzum olmayabilirdi!
Emrah, topu Diarra’ya verip yanlış bir tercihte bulundu.
SAĞLAMCI ŞİMŞEK
Beklentinin aksine ikinci devreye baskıyla başlayan 1-0 öndeki Antalya oldu.
Statsız ligde şampiyon ve Avrupa’da başarılı olmak! Bu sezon, bu iddianın kıyısından dönüldü. Ancak bu durum, yine de seçilen yolun doğru olduğunu göstermiyor. Arsenal, stadının büyük kısmını sponsorunun eliyle yaptığı halde, taraftarına şampiyonluklar değil, gözyaşı vaat etmişti...
İki buçuk ay sonra başlayacak yeni sezon öncesi Beşiktaş’ın röntgenine bir bakalım:
1-Geçen sezon açılacağı söylenen stat henüz gelecek sezona da hazır değil.
2-Takımın teknik direktörü belli değil.
3-Transferde UEFA kısıtlaması var.
4-Taraftarıyla arası hoş değil.
5-Ve ‘erken seçim’i telaffuz ettiğinden dolayı güven kaybı yaşamış bir yönetim...
‘Günün anlam ve önemi’ni ise elbette ağırlıkla Hırvat hocanın vedası oluşturuyordu. Ne yazık ki gideceği Premier Lig benzeri bir ‘son’ yaşatılamadı kendisine. İddia bittiği için daha Konya maçında tribünü terk eden Ankaralı siyah beyazlı taraftarlar dün de “Bilic’in son maçı. Gidip güzelce uğurlayalım” deme nezaketinde bulunmadı. İşte bu yüzden futbolumuz çok kurak. Varsa yoksa skor; hayatın diğer alanlarında da olduğu gibi...
Gelecek sezon 14 yabancıya izin verecek olan ligimizin son maçında Bilic, sahaya 9 yerliyle çıktı. Bunun bir alt metni var mı bilemiyorum. Ancak, sahaya çıkan 2014-15’in son ilk 11’i, beni şaşırtacak derecede istekliydi ilk 45’te. Evet, belli ki hocalarını galibyetle göndermek istiyorlardı. Nihayetinde öyle de oldu...
GEVŞEYİNCE...
İkinci 45’te iki taraf da sigortaları gevşetince, karşılıklı goller izledik. Yürürken bile solunu kullanamayan oyuncuları sol bek oynatma uğruna, sol ayaklı Uğur Boral’a hiç yüz vermeyen Bilic’in, dün onu yedekten sahaya sürmesi sanırım bir ‘Hırvat latifesi’ydi.
Kimler geldi kimler geçti... Lucescu, Del Bosque, Tigana ve Schuster... “Hiçbiri senin gibi sevilmedi” demeyeceğim ama “Sen de sevildin Slaven Bilic” diyecğim. Tek bir kupa kazandırmadığın halde sevildin. Kurak dediğim memleket futbol ikliminde bu da bizim için az bir şey değil. Teşekkürler Bilic ve teşekkürler kaptan Sivok... Bu sezon hepiniz bir nevi ‘kupasız şampiyon’sunuz...
Orman’ın seçime gitme sinyali vermesi Beşiktaşlıları dün daha çok heyecanlandırdı.
Bilic giderayak bir derbi galibiyeti alabilecek miydi?
Demba Ba da ilk derbi golünü atabilecek miydi?
İşte 3 maç öncesi şampiyonluk mücadelesi olması beklenen Arena’daki derbide Beşiktaş namına merak edilen sorular maalesef sadece bunlardı.
OĞUZHAN İLERİ TAŞIDI
Galatasaray, golü bulana kadar Beşiktaş’a göz açtırmadı.
Sonra ise, topu bırakıp hata kollamaya başladı.
Kerhen oynayan Beşiktaş, uzun süre kaleye şut atmamak için direndi.
Slaven Bilic’e ait bu cümleyi, doğrudan Beşiktaş’ın resmi sitesinden aldım. Dolayısıyla “Bilic gidecek mi” sorusunun cevabı pazartesi verilmişti bile.
Konya maçı sonrası Bilic, veda mesajını verirken sık sık elini göz pınarlarına bastırdı. Neyi anlatıyor Bilic’in bastırdığı göz yaşları?
Evvela, Fikret Orman’ın 22 Mayıs 2013 sabahı Türkiye’ye örnek diye sunduğu ‘yeniden yapılanma’sının iflasını anlatıyordu.
Şöyle demişti Orman: “3 sene itibariyle Önder Bey’in liderliğinde futbol tam anlamıyla profesyonel bir yapıya ulaşacaktır. Büyük kulüpler açısından bir ilk olan...”
Orman’ın ‘bir ilk’i, Türkiye’deki ‘bir çokları’ gibi sonlandı: Başarısız! Ne Önder Bey kaldı, ne de onun yadigârı Bay Bilic kalacak...
SAHA DIŞINDA KAYBETTİ
İlk 45’teki Beşiktaş da kerhen bir futbol oynadı. Sırf matematiksel olarak şampiyonluk şansı olduğundan dosta düşmana ayıp olmasın kabilinden oynar göründü.
Ne var ki Sosa’nın şutu, Demba Ba’nın karşı karşıyası dışında kayda geçen bir not olmadı.
Sakat Ersan’ın dışında Serdar ve Atiba’yı da kulübede tutan Slaven Bilic, defansta Atınç ve Opare, göbekte de Necip’e yer vererek, sezon sonu iddiası kalmayan takım hocalarının tutumunu takındı.
İkinci 45’e Olcay-Kerim değişikliğiyle giren Bilic, 15 dakika sonra da Ba’yı çıkardı.
Kötü oynadığı için mi (kim iyi oynuyordu peki) ve yoksa sarı görüp derbide cezalı durama düşmesin diye mi oyundan aldı, anlaşılamadı.
Hasılı Bilic, yarıştan kopmanın sıkıntısını oyuncu değişiklikleriyle dışa vuruyordu.
Biri iki ‘cılız’ gol girişimi, siyah beyazlılara umut yerine hüzün vermekten öteye geçmedi.
Çünkü takım ‘eşik’ maçlarını oynayacak olgunluğa sahip değildi. Bu sezon da şampiyonluk için defalarca şans kapısını çalsa da Kartallar, hep “Evde kimse yok”u oynadı.
Ve ne yazık ki çekirdeği Samet Aybaba döneminde oluşturulan bu takım, üç sezon olmasına karşın, hâlâ daha yeterli olgunluğa erişemedi.
“G.Saray derbisine iddialı gidersek şampiyon olabiliriz” diye düşünenler, Akhisar karşısında ilk 45’teki görüntüye bakınca “Daha fazla uzatmanın manası” yok demiştir.
SADECE BİR ŞUT
Oğuz’un kalesine tek şut ‘gizli golcü’ hüvviyetli Atiba’dan devrenin sonunda geldi! Oldukça arzulu ve agresif olan Akhisar, Beşiktaş’ı öncelikle zihinsel olarak kırdı.
Tolgay, hücuma destekte dağınık, Ba da top tutamakta kifayetsiz, Töre de mazaretli (hastaymış) olunca devre pozisyonsuz geçildi.
ŞAMPİYONLAR Ligi yarı final ilk maçında Juventus, kupanın favorisi son şampiyon Real Madrid’i ağırladı.
Juve, maça fırtına gibi girdi. Gayet erken bir golle, zaten hücum iştahı yüksek olan Real’in arka tarafında da gevşeme sağlayıp ikinci golün peşinden koşmaktı.
Allegri’nin siyah beyazı, 8’da eski Real’li Morata ile emeline ulaştı.
Aslında ilk on dakikada 3-0 dahi olabilirdi. Ancak öyle bir gol yediler ki klişe tabirle, İtalyan savunma terbiyesine hiç yakışmadı.
1-1’den sonra ev sahinin gardı düştü.
İnisiyatifi ele alan Real, tempoya, vites kırıp top yaparak ayar verdi ancak bu arada James ile direğe takılarak da devreyi önde kapatma şansını kaçırdı.
MESSİ’YE GÖNDERME
İlk devre Juve’nin eksikliği bireysel kaliteydi, illaki de ofansif tarafta.