İdeal 11’i izlemeden derli toplu bir değerlendirme yapmak mümkün olmayacak. Milosevic-Tosic ve sonrasında Tosic-Franco’lu defans ikilisi, geriden pek oyun kuramadı ama asıl işleri bu olan Oğuzhan-Sosa ikilisi de çok gönüllü değildi. Bu konsantrasyonla devam ederlerse sanırım Beşiktaş’ın orta alana 3 oyuncu alması gerekecek! Ozi, kas yaparken esnekliğini yitirmiş. Maçın en net pozisyonunu Sosa buldu ama en olmayacak vuruşu yaptı; çünkü kafası meşgul.
Pektemek, oyuna dahil olana kadar Tosun oyunda gözükmedi. Birlikte iş yapmaya başlamışken Güneş, Tosun’u kenara aldı. Ama şu anlaşıldı ki forvet yerli olursa ‘çift’ oynamak elzem zira yerliler ancak dayanışmayla bu işi kotarabilir. Tek forvet daha bir üst seviye kalite gerektiriyor.
BECK’LEMEK LAZIM!
Tosic dün de gayretli isimlerdendi. Beck ise, “Bana biraz daha zaman lazım” diyor. Doğaçlama işlerle rakibin dengesini bozan ve takımı biraz cilalayan kişi yine Töre’ydi. Beşiktaş’ın eşit düzeyde üç kaleciye değil, takımda ağırlığı da olan çok iyi bir kaleciye ihtiyacı
var...
Hazırlık maçlarına büyük manalar yüklemenin manası yok!
Yardımcı oyuncu ağırlıklı kadronun üzerinde 21 günlük kampın fiziksel yorgunluğu vardı.
Graz ise son hazırlığını oynuyordu. İlk devre soldaki Tosic, savunması ve hücuma çıkışıyla sağdaki Beck’ten daha iyi not aldı.
Elbet değildir ama Beck buysa, Serdar da sağın ‘eş bek’idir.
EŞİTLERARASI MÜCADELE
Güneş, Tosic’ten yana kanaat notu kullanmazsa esasen sol bekte de bir eşitlerarası forma mücadelesi olacak gibi...
Stoper ve santrafor sıkıntısı yaşayan Güneş’e çift yönlü bir orta saha da lazım. En makul çözümse performansını yükselteceği Oğuzhan.
BEŞİKTAŞ Teknik Direktörü Şenol Güneş, orta alanda Jose Sosa ile birlikte Tolgay Arslan’a yer vermeyi planlıyordu. Gurbetçi ilk kampın da gözdelerindendi. Ama çapraz bağlarının kopup en az 6 ay sahalardan uzak kalması ‘Güneş sistemi’ni bozdu! Güneş, Atiba, Oğuzhan, Necip ve Veli’den yeni bir ikili bulacak. Veli’nin sağlık durumuna göre varyasyonlar oluşacak.
Veli’siz seçenekler: Atiba-Necip veya Atiba-Serdar. Ne var ki bu ikililerin ofansif yüzü pek asık olacaktır. Misal, geçen sezon Sivas’ta kale çizgisinden gol attığında bile Atiba, “Aslında pas verecektim” demişti!
ÇÖZÜM 1: Oğuzhan Özyakup...
‘Arda, Bayrampaşa’dan Barcelona’ya, Muhammed, Barcelona’dan Bayrampaşa’ya’ başlıklarıyla siyah beyazlı yıldız adayının dramı medyada ortaya konuldu.
Beşiktaş, Bayrampaşa ile işbirliğine gitti. (Bu arada öğrendik ki daha önce Adanaspor ile yapılan işbirliği bitmiş!)
Buna göre, bir çok genç, Bayrampaşa’da oynayıp pişecek(!)
2. lig ekibi Muhammed’i de istedi lakin o bu kulübe gitmeyecek.
Muhammed’in menajeri kim? Arda ve Atınç’ın da menajeri olan Ahmet Bulut!
Arda’nın Baça’ya uzanan öyküsünde Bulut’un katkısı yadsınamaz.
Peki ‘Messi Muhammed’i, ‘Arda Muhammed’ yapabilecek mi?
BEŞİKTAŞ MENAJERE ‘SAT’ DEDİ
Belli ki Leipzig’in ‘2. lig’de olması, teklife başta soğuk bakmasına neden olmuş.
Ama onu daha filizlenmeden keşfeden bir futbol ortamının kıymetini bilirse, Bundesliga’nın büyüklerine transfer olması hiç de uzun sürmeyecektir.
Atınç’ın transferi, verilen emeklerin boşa gitmediğinin görülmesi açısından Beşiktaş alt yapısı için de büyük moral.
9 Haziran’da alt yapıda ‘sessiz bir devrim’ yaşandığını yazmıştım.
Atınç’ın transferi bu devrime ses kattı.
Ne var ki bu sese, Beşiktaş içinde hâlâ sağır kalanlar var!
GÜNEŞ ÇARPMASI!
Bu sözler, eski Galatasaray Başkanı Duygun Yarsuvat’a ait. Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) başkanlığına (son dakika sürprizi olmazsa) nasıl aday olamadığını anlatıyor. Futbol düzeni bundan daha iyi özetlenemez.
Memlekette yapılan 7 Haziran genel seçimlerinin başat konusu ‘yüzde 10’luk baraj’dı. Seçim kampanyası boyunca HDP’nin barajı aşıp aşamayacağı ve her iki durumun da olası sonuçları tartışıldı. HDP barajı aştı. 13 yıllık tek parti iktidarı sona erdi ve siyasette kartlar yeniden karıldı.
Ankara’da futbolun tepesi için bugün yapılacak seçimde de büyük bir ‘baraj’ engeli var. O yüzden TFF seçimi, esasen ‘tek seçenekli bir seçim’den ibaret. TFF seçimlerinde baraj tamı tamına yüzde 20! Bir kişinin aday olabilmesi için delegelerin yüzde 20’sinden imza toplaması gerekiyor.
Siyasi iktidar ve TFF’nin gücünü arkasına alan kişiye karşı ‘muhalif aday’ların baştan kaybettiği bir ‘seçim oyunu’ var ortada.
Günlerdir TFF’nin resmi sitesinde sadece mevcut başkan ve en güçlü adayın vaatlerini okuyabiliyoruz. Onun, 2. ve 3. lig kulüplerinin tesislerini yapma vaadi bile bir çok oya ipotek koymaya yeter.
Zaten TFF başkanları genel kuruldan önceki gece otelde seçilir! Çok aday olsa da, otelde sabaha kadar süren pazarlıklarda başkan olacak kişi bağıtlanır. Süper Lig’in dışındaki delegeler, kulüplerine maddi desteği garanti ettikleri anda, oylarını tahvil ederler...
Samet Aybaba ile 4 yıllık kontratın ancak 1, Slaven Bilic ile de, son yılı opsiyonlu 3 yıllık kontratın 2 yılı eda edilebildi. Şimdi, yine opsiyonlu, 3 yıllık Şenol Güneş dönemi.
Bilic’in müzisyenliği, hukukçuluğu ve sosyalistliği epey gürültü koparmıştı!
Peki Şenol Güneş?
O bir öğretmen. Tipik bir ‘Anadolu’daki idealist öğretmen’... Her toplantısında memleket futbolunun nasıl kalkınacağına dair genel fotoğraflar çeker.
Çok şey anlatmak isterken konuyu çokça da dağıtır.
O yüzden ‘üç puan’ sığlığıyla geçinenler için o ‘anlaşılmaz’ bir hocadır.
TOKLAR VE AÇLAR
Ocak 2011’de Antalya’daki TSYD seminerinde ‘günümüz futbolu’ için yaptığı tanımlamayı en değme ‘sosyalist hoca’dan henüz duymamışızdır.
YİNE, yeni, yeniden sportif direktörlük... Fenerbahçe, bir ilke imza atıp yabancı birini; Giuliano Terraneo’yu sportif direktörlüğe getirdi. Sarı lacivertli kulübün başkanı Aziz Yıldırım, Levent Ersalman ve Hasan Hakkı Yılmaz ile iki defa CEO’luk, Aykut Kocaman ile sportif direktörlük denemelerinde bulundu ama amacına ulaşamamıştı. Misal Kocaman, pek anlaşamadığı Daum’un yerine eşofmanları giyip sahaya inmişti. Galatasaray’da da zaman zaman bu makama birileri geldi gitti. Eskilerde Mustafa Turgun, yakınlardaysa Bülent Tulun... Lakin takımın başında Fatih Terim varsa, futbolun tüm anahtarları ona teslim edilir! Abdurrahim Albayrak görevdeyse, futbolcuların ağabeyi de, amcası da, dayısı da odur! Trabzonspor, yakın zamanda Giray Bulak ve Ünal Karaman denemlerinde bulundu fakat bu isimler yılı bile dolduramadılar görevde.
SPORTİF DİREKTÖRE GÜNEŞ DOĞMUYOR!
Ve Beşiktaş... Nasıl ki teknik direktör arandığında illa ki Mircea Lucescu adı ortaya atılıyorsa sportif direktörlük denilince de bir ‘Metin-Ali-Feyyaz’ fantezisi muhakkak yapılır! Başkan Fikret Orman ise, 2013’te Önder Özen sürprizi yapmıştı. Tanışma toplantısında öyle bir tablo çizdiler ki hepimiz memleket futbolu adına heyecanlandık. Öyle ya, Orman, ‘Özen’li model’ üç yıl içinde Avrupa’da kupa kaldırma hedefinden söz ediyordu. O üç yılın ikisi bitti. Elde ne Önder Özen var, ne de Avrupa kupası ... Bilakis o kupanın hayalini kurduran teknik direktöre de yol verildi. İki yıl önce “Futbolla ilgili bana hiç bir soru sormayın” diyen Orman bugün gelinen noktada elinde liste transfer peşinde koşuyor(!)
‘Yeniden yapılanma’, ‘kurumsallaşma’ derken başkan, bir yandan Kadir Ağabey ile stadın çatısını çatmaya, diğer yandan da yeni hocası Şenol Güneş’e de takıma bir ‘ağabey’ getirilmesini kabul ettirmeye çalıştı. Ancak Karadenizli hoca “Tek patron benim” diyerek bu makama cevaz vermedi. Koca Guardiola’lar, Ancelotti’ler, Mourinho’lar sportif direktörün gölgesinde ezilmezken bizim hocalar nedense kendilerine yakıştıramıyorlar!
YILDIRIM’IN TAVRI BELİRLEYİCİ OLACAK