ŞENOL Güneş yönetimindeki Beşiktaş, hazırlık ve iki lig maçından sonra yavaş yavaş bir fikir vermeye başladı.
Mersin İdmanyurdu karşısında alınan 5-2’lik galibiyetle ‘şampiyon’ ilan edilen siyah beyazlılar için gerçek test elbette Trabzonspor maçıydı.
Siyah beyazlılar, 3 yıl sonra bordo mavililere kaybederken, takımdaki ‘arıza’lar da daha belirginleşti. Nedir onlar?
1-Kalesinin güvende olmadığını düşünen taraftar, eldivenlerin Tolga’dansa Günay’a verilmesine razı. Ancak liderlik vasıfları da olan bir kaleci elzem.
Beşiktaş, Mersin’e 5 atmanın sıkıntısını yaşadı çünkü Trabzon, ‘siyah beyaz tiki taka’ya müsaade etmemek için ceza yayını kalabalık tutmanın yanı sıra çok da dikkatli oynadı. Hâl bu olunca yeni bir Oğuzhan-Tosun yapımı film izleyemedik.
Mersin’de olduğu gibi Töre ile Quaresma, yine birbirini verimsiz kılmaktan başka iş yapmadı. Nereye gittilerse kâr etmedi. Özellikle Quaresma’nın beklere destek vermemesi de ayrı bir sorun ki bu da sürpriz değil. Hilbert, “Ona geri gelmesi için bağırmaktan boğazım yırtılmıştı” demişti. İki maçlık fotoğraf şunu diyor: Töre-Olcay-Quaresma üçlüsünün nöbetleşe mevki değiştirmesi pozisyon zenginliği oluşturmadığı gibi, hem göbeği hem de kanatları atıllaştırıyor. Birinin feda edilmesi şart!
ŞENOL GÜNEŞ’E DÜŞÜNME ŞANSI
Beşiktaş, ikinci devreye önde pres koyarak girdi. Töre, kafalarda saç bırakmayan bir golü kaçırdı ve akabinde Beşiktaş iki pasta golü yedi. Güneş almazsa bu tür golleri yemek bir hastalığa dönüşür. Quaresma önce yoktan golü var etti, sonra da hiç yoktan kendini attırdı. Portekizli kariyer özeti yaptı:
Yetenek ve laubalilik...
Çemberlerimizi elektrik direklerine asar ve genelde de tek pota maçlara mecbur kalırdık...
Televizyon izleyen biri, dizi başladığında hemen pencereye veya balkona çıkıp, “Beyaz Gölge başladııııı” diye bağırıp, sokaktaki herkesi haberdar ederdi.
Ve o anda futbol oynayan biz çocuklar, saniyesinde maçı bırakıp eve koşardık.
Tüm sevdiğimiz diziler, kovboy ve çizgi filmler de böyle anons edilirdi, Ankara Mamak Dostlar Mahallesi’nde...
ÖNCEKİ üç sezonda bir çok kez olduğu gibi Beşiktaş, ilk 10 dakikada maçı kopartacak pozisyonlar buldu ama sadece biriyle yetinince Mersin’i maça ortak yaptı. Beşiktaş’ın iki golü de Oğuzhan’ın marifetiyle ‘Barçavari’ydi. Yediği golüyse, ev sahibi iki üç kez kopya verdiği halde önleyemedi. Beraberlikten sonra Beşiktaş’ta, hücuma çıkarken bir ‘rol’ sorunu yaşandı.
QUARESMA VE TÖRE KOALİSYON YAPMALI
Olcay, Quaresma ve Töre, nöbetleşe on numarayı oynadı. Daha doğrusu oynayamadılar! Sürekli değişim kanatları da verimsizleştirdi. Oyun bu haliyle Kerim’i istiyordu. Geçen sezonun sonunda Töre’de başlayan düşüş sürerken buna Quaresma sendromu da eklenmiş görünüyor. Ama Portekizli de Töre ile daha çok işbirliğine girmeli. Yani koalisyon şart(!) Q17-Necip değişikliğiyle Güneş, takımın ‘deplasman terbiyesi’ni artırırken, tempoyu da kontrollü düşürdü fakat farka da koştu. Tosun golde Ozi, asistte hat-trick yaptı. Tosun mu? Hazırlık maçlarında da yazmıştım: Santrafor yerli olacaksa, o Tosun’dur.
MAÇIN KAHRAMANI: Elbette Oğuzhan. Ve geç kalınmış bir kahramanlık. Dün gece 50 milyon Euro’luk bir oyuncu gibiydi.
Şayet Orman, kendi dönemini bir ‘restorasyon dönemi’ olarak tanımlasaydı, sözüm olmazdı.
Yeni stat yaptığı için kimsenin şampiyonluk beklentisi içinde olmadığını da defalarca yazdım ama Orman, statsızlığa rağmen hep şampiyonluk sözü verdi.
Üstelik 3 yıl içinde Avrupa’da da kupa kaldırmaktan söz etti!
Bu iddiasının üzerinden iki sezonun geçtiğini de hatırlatırım.
Evet, tesislerimiz giderek iyileşiyor fakat “Avrupa’da bile yok” da mübalağa.
Geçen ay Manchester City’nin tesislerini gezdim: “Böyle tesisler Türkiye’de yok!”
Etihad Stadı’nın yanı sıra 7 binlik alt yapı stadı, 17 adet futbol sahası, akademisi, yatakhanesi, fitness salonları vs...
Yani City, sırtını şeyhe verip hazırdan yemiyor. Bilakis, geleceğini kendi dinamikleri üzerine kuruyor.
İlk çeyrek saat geçildiğinde, “Bu tur geçilir” kokusu bile alınmaya başlanmıştı. Başakşehir’in en büyük acemiliğini takımın milli kalecisi Volkan Babacan yaptı. Sonucu: Penaltı, kırmızı kart ve 1-0...
İKİNCİ GOL KAÇINILMAZDI
Gole rağmen oyunun rengi çok fazla değişmedi. AZ Alkmaar, tempoyu yükseltme ihtiyacı duymadan skordan memnun bir havada oynadı ilk devrenin geriye kalan yarım saatini. Başakşehirliler ise, rakip ritmi yükseltmeyince 10 kişi kaldıklarını pek hissetmediler ve hatta 26’da Badji ile direğe de takıldılar. John van den Brom, ikinci 45’e hücum gücünü üçleyerek girdi. İkinci gol arzusu haliyle kalp atışlarını artırdı ve oyun Başakşehir sahasına yığıldı.
Bozbaykuşlar, baskıya ancak şuursuzca top uzaklaştırarak mukavemet etti. Elbet bu bir kurtuluş değildi. İkinci gol kaçınılmazdı. Daha fazlası da olabilirdi.
Elbette olmayacak duaydı! Yine, ‘kurucu’ yaptığı Töre de tatmin etmedi. Yenilen ilk gol, Beck’in adamını kaçırması, Franco’nun da hamlede gecikmesinin ürünü, ikincisiyse topyekûn orta alan zaafiyetinin. Ne var ki Günay da oyunun başlarında fahiş bir hata yaptı. Üç kaleci de ‘komik’ hata hakkını doldurdu...
SELFIE NE ZAMAN?
Oğuzhan’dan beklenen Tosun’a attırdığı goldeki rolünü artırmak. İkinci golde de katkısı olan Tosun, bu takımın bir numaralı yerli golcüsüdür. Nice maçında Beşiktaş’ın en önemli kazancı gollerle tanışması oldu. Smart Spor, maç her durduğunda kamerasını yanda idman yapan Quaresma’ya çevirdi ki bu görüntü maçtan daha ilgi çekiciydi. Evet, biz de Quaresma, Rhodolfo ve yeni golcü gelene kadar takımın ‘selfie’sini çekemeyeceğiz.