ŞAMPİYONLUK yolu malum çetindir ve birden fazla kritik virajdan oluşur. İlk maç iyi bir başlangıç için önemlidir, derbiler ise her açıdan...
Beşiktaş için Başakşehir maçları her türlü sıkıntılıdır. Anadolu Ajansı maç öncesi geçtiği haberde Beşiktaş’ın Başakşehir’e son 7 maçta kaybetmediğini belirtiyordu. Bardağın boş tarafından bakınca da siyah beyazlılar son 7 maçta sadece 2 kez galip gelmiş ve 5 maç da berabere bitmiş. Psikolojik eşiğini de eklediğimizde dün akşam Beşiktaş, şampiyonluk için ilk ‘test’ maçına çıktı.
Güneş stoper bulamazken, Avcı sağ bekte stoper oynatma lüksüne sahipti. Ofansif gücü yüksek Cenk Ahmet’in yerine Bekir’i seçmesi, Töre’ye boş koridor vermek istememesindendi. Ancak Başakşehir’in sağını Töre kullanamasa da Köybaşı bir çok kez yıprattı.
KUSUR ORTANIN
STOPER probleminin yarattığı tedirginlik Beşiktaş’ın, alışık olduğumuz iştahlı hücuma çıkışlarına ket vurmuştu. Avcı da ekibine mümkün olduğunca top yaptırarak oyunun ayarlarını belirlemek istiyordu. İlk 45’te iki taraf da hatayı kollama taktiği güdüyodu. Skor 0-0 iken Beşiktaş, rakibin iki hatasından Gomez ile yararlanamadı. Buna karşın Başakşehir, hücuma çıkarken Beşiktaş’ın yaptığı ilk hatada faturayı kesti. Kusursa o çok korkulan stoperlerin değil, orta sahacılarındı!
Şampiyonluk yarışı veren Güneş’in tüm personelini sıcak tutmak için kupanın çeyrek finalini de bu amaçla kullanması anlaşılır fakat Kocaman’ın neden bu yola başvurduğu muamma. Avrupa’ya göz kırpıyor olması dahi Kocaman’ın tercihini makul göstermiyor. Zira şu konumdaki Konya’nın ilk hedefi kupada final olmalı... Beşiktaş’ın dün gece 10 kişi kalması ve 1-1’e rıza gösterip kapanmamasıydı Konya’yı güldüren, yoksa kadro tercihi değil.
İki taraf ‘yedek’ ağırlıklı olunca haliyle oyun da ritmini bulmakta epey gecikti. Cenk’in, bir dizi tesadüfler eseri doğan pozisyonda attığı gole kadar, anlamlı bir pozisyon da yoktu.
TOSIC İLE OLMAZ
ÇOK zor bir maça çıktı Beşiktaş. İki maçı kar nedeniyle ertelendiği için ikinci devreye bir türlü giriş yapamayan siyah beyazlılar yaklaşık bir aydır “Psikolijik üstünlük F.Bahçe’ye geçti” yorumlarını dinliyordu. Maç temposu, maç ritmi sorunlarının yanına bir de son dakikada başat stoperinin gidişi eklenmişti. Güneş, yavaş yavaş ısındıracağı iki yeni stoperini dün akşam 20. dakikada Rhodolfo sakatlanınca, geriye kalan 70 dakikada hemen oynatmak zorunda kaldı. Fenerbahçe’nin yenilgisinin yarattığı avantaj, diğer yandan da bir an önce sonuca gitme arzusunu aşırı tetiklediği için aslında Beşiktaş için strese de neden oldu. Gaziantepspor’un genç file bekçisi Alperen’in fahiş hatası Beşiktaş’a can simidi oldu. Oysa çok daha öncesinde siyah beyazlı futbolcuların kendi becerileriyle gol de değil, goller bulması gerekiyordu.
TRiBÜNDE BOCALADI
TOPLA oynamayı pek sevmeyen, defansını da öne çıkarmaktan çekinmeyen Mutlu Topçu’nun dün akşam Beşiktaş’a ‘Akhisar reçetesi’ ile çıkacağını düşünüyordum ama o kendi ezberini bozmadı. Hal böyle olunca Beşiktaş’ın karakterini sergileyeceği ortam oluştu. Ama işte ritim sıkıntısı etkisini gösterdi ve Beşiktaş, daha önce affetmediği pozisyonlarda bocaladı. Bu bocalama tribüne de sirayet ederek ilk gole kadar bir stres oluşturdu. Şenol Hoca’nın Gomez’i uzun süredir oynatmamasının da etkileri ilk 45’te bariz biçimde kendini gösterdi.
BOYKO TESiRi
BEŞİKTAŞ’a karşı 2-0 geriye düşen bir takımın yapacağı çok fazla bir şey kalmıyor. Ancak erken bir gol umut olabilir. Ve Antep Habibou ile de 50 ve 56’da gole çok yaklaştı ama Tolga Zengin her iki şutta da tribünlere meşhur Premier Lig “Ooooo”su çektiren kurtarışlar yaptı. Elbette bu Boyko tesiri. Ukraynalı oynamasa da olur bu sezon! Gomez’in ilk golünde Antep savunmasının geri dönüş sorununu ve adam paylaşımındaki amatörlüğünü bir kez daha gördük zira benzer golleri daha önce de yediler. Gomez’in ikinci golünde ise Köybaşı’na sevinmek lazım. Dün akşam oynadığı iyi futbolun karşılığıydı bu uzun menzilli asist. Tribünler de adını bağırarak onore ettiler onu.
Özellikle bahis konu olunca Çin başta olmak üzere, ‘uzak Asya’dan kötü kokular gelir.
2002 Dünya Kupası’nda bizim grupta olan Çin, evine puansız dönerken, ismi bahis şikesine karışmıştı.
2013’te Shanghai Shenhua’nın şampiyonluğu elinden alındı.
Peki, sadece ara transferde 250 milyon dolardan fazla para harcayan Çin’de bugün de ‘pis işler’ dönüyor?
Fikret Orman yönetiminin 4 yıllık birikimi olan bu takımın ekini biçme zamanı.
Stat handikapına rağmen bu ekip, büyük hedefi gerçekçi hale getirdi.
Geçen sezon da şampiyon olunabilirdi fakat son düzlükte Bilic’in oyuncu kullanım hatalarına paraların zamanında ödenmemesi eklenince, vurgun yenildi.
Beşiktaş, malum, kar boran yüzünden lider girdiği 2. devrede maç oynayamadı ve F.Bahçe’nin 5 puan gerisine düştü.
Hâlâ sakatlığın psikolojik izlerini taşıyan Veli ve Necip, orta alanda üstünlük kuramazken forvet hattında Cenk, ‘sadece kendine oynayan’ tarzıyla nahoş şekilde göze batıyordu.
Pektemek’in onu düşündüğü kadar, o da biraz karşılık verseydi, ilk devreyi Beşiktaş önde kapatırdı.
Kerim’in sakatlama riski taşıyan hareketlere yeltenen Osman’a karşı 29’da giriştiği ‘intikam faul’ü profesyonel seviyesine yakışmadı.
Olcay’a da bir pozisyonda sert giren ‘David Luiz görünümlü’ Osman ise, ilk 45’in tek golünü de atarak, ‘İyi Kötü Çirkin’i tek başına oynadı!
TÜRKİYE futbolunda da bir ‘kentsel dönüşüm’ yaşanıyor ve ‘futbolun binaları’ değişiyor. Bir çok şehirde yeni yeni statlar açılıyor. Sonuncusu dün Bursa’daydı. Bugün ‘şehir dışı’na taşınan statlar, çok sürmez, 3-5 yıla etraflarında yeni bir şehir daha yaratırlar, “Bu şehir arkandan gelecektir” diyen Kavafis’e nazire edercesine...
Elbette gönül özellikle tarihi kıymeti olan statların yerinde kalmasını ve toplumsal dokuda yara açmamasını istiyor ama tarihi muhafazada bir sıkıntımız olduğu aşikâr...
Futbol statları resmi maçlarla gerçek anlamda açılır. Geçenlerde yapılan açılış, bir nevi tamamlanmış bir inşaat projesinin açılışıydı. Dün ise, 5. şampiyon Bursaspor, 3 puanlı bir kutlamayla kurdeleyi kesti. Yeni mabedinde de şampiyonluklar yaşamasını temenni edelim. Ki futbolumuzun toptan daha sağlıklı gelişmesi için sadece Bursa’nın değil, bugün düşme cenderesindeki Eskişehir’in de kafaya oynaması lazım. Ve illa ki İzmirliler de Süper Lig’de yer boy göstermeli. Neyse bunlar ‘ağır mevzular’...
SERCAN VE STOCH
BAYRAMPAŞA’dan Barcelona’ya...’ Oysa, hemen hemen her futbol yıldızı bir Bayrampaşa’dan çıkmıştır! Nişantaşı’ndan çıkan en ünlü topçumuz Beşiktaşlı Tunç Kip’ti ki onun da alametifarikası topçuluğu değil, işte semtiydi...
Arda Turan için doğru manşet, ‘Türkiye’den Barcelona’ya’dır!
Çünkü kıymet vermeyi unutmuş bu topraklardan oraya uzanmak gerçek bir başarı öyküsü.
Oraya gitmeseydi ‘milli gurur’ olmazdı.