Bu Monaco, Beşiktaş’ın deplasmanda hiç zorlanmadan yendiği Monaco olamazdı! O gün havlu atmış Monaco, dün akşam adeta şampiyonluk maçına çıkmış gibiydi. Üstelik en büyük silahı Falcao da yoktu. Ama Jardim’in, ilk maçta yanında oturttuğu için sevindiğim Jorge ve Lopes’i bu kez ilk 11’de başlatması önemliydi.
Güneş de dün Talisca’yı kenarda tuttu. Monaco, ısırgan bir görüntü verince bu karar bana daha doğru göründü. Oğuzhan-Tolgay ikilisiyle rakip kaleye daha çok göbekten paslarla gidildi ama orada da sorun şuydu: Şut! Altı pasın içinde bile şut çeken olmadı.
Monaco, ilk 10 dakikadaki baskıyı önde 6 kişiyle basıp Beşiktaş’ı ortadan ikiye bölerek kırdı. Golde de Adriano’nun tecrübesine yakışmayan dikkatsizliği kadar, kırılamayan presin de etkisi vardı.
ACIMASIZ 30 DAKİKA
Beşiktaş, bu kez oyunu domine ettiği 10 dakikalık periyottan golü çıkardı. Sonrasındaysa taktiksel disiplinin pek kalmadığı bir acımasız 30 dakika izledik. Beşiktaş, bu sezon Şampiyonlar Ligi’nde hiç bu kadar terlemedi ve hırpalanmadı.
Buna rağmen Quaresma ve Babel, doğru tercihlerde bulunsaydı her şeyi riske eden Monaco’ya karşı en az 2 gol daha bulunabilirdi. Talisca, oyuna girdiğinde Monaco artık arkasını kollamayı bırakmıştı çünkü.
1 PUAN DEĞİL 3 PUAN
90
AYTEMİZ Alanya, ligde buhranlı günler geçiren Beşiktaş için hem bir şans hem de şansızlıktı. Alanya’ya gol atmak sorun değil, ondan gol yememek sorun.
Beşiktaş’ın Alanya maçına Şampiyonlar Ligi ciddiyeti vermeliydi. “Öne geçtim, maçı kazandım” dediğinizde Alanya’ya puan kaybediyorsunuz.
Güneş’in öndeki ikili; Oğuzhan ile Tolgay arasındaki kararsızlığı dün de sürdü. Başarı bu bölgedeki ikilinin istikrarından geçer. Kenarda beklemesi gereken biri varsa, şu sıralar Talisca’dır.
Oğuzhan-Cenk işbirliğiyle gelen estetik gol, eski Beşiktaş’ı, akabinde Alanya’dan yediği baskı da yeni Beşiktaş’ı tarif ediyor. İlk 45’in yıldızı kaleci Fabri’ydi. Yediği golde günahsızdı, marifet Welinton’undu. Beşiktaş’ın takım savunması sorunlu; iki ayrı parça halinde oynuyor.
ERGEN MİSİN?
Hakem Uğurlu, Quaresma’ya yapılan penaltıyı, artistik düştü diye vermedi. Emre’nin aynı şekilde düşüşüneyse faul verdi! Bizim hakemlerin sorunu şu: Kafalar ceza sahasında başka, dışında başka çalışıyor! Niye?
Beşiktaş’ta temel sorun devam ediyor. Tüm hatlarıyla yüklenip atak yapıyor ama net pozisyon üretemiyor. 2. devre ilk ciddi tehlike Babel’in şutu.Golcülerini ceza sahasında topla doğru düzgün iki kez buluşturdu ve ikisi de gol oldu.
Güneş
Bu bir değer yargısıdır.
Madem öyle, o zaman Beşiktaş’a imza atan oyuncu kağıttaki rakamlardan önce arkasındaki bu yazıya bakacak.
Caner Erkin, Beşiktaş’a imza attığında kulübün o sezonki sloganı ‘Efendi Beşiktaş’tı’. Ama Caner Erkin, Medipol Başakşehir maçında tüm Beşiktaşlıların yüzünü kızartan hareketlerde bulundu.
Hakemin arkasından galiz küfürler etti, gol sevincini de gidip önünde yaptı. Duvardaki yazıya bakma, sezon sloganına bakma, efsane başkan Süleyman Seba çizgisini de takma...
Olmaz!
Üstelik sen milli bir oyuncusun ve daha önce bir çok kez davranışlarından ötürü tepki çektin. Galatasaray’da da kavga ettin arkadaşınla, Fenerbahçe’de de. Elin kolun sürekli havada; gelen geçen herkese fırça atıyorsun!
Beşiktaş ‘baba futbolcu’ların kulübüdür, ‘kabadayı futbolcular’ların değil!
Bu sezon ben en çok
Beşiktaş, bu maça da Şampiyonlar Ligi ciddiyetiyle başladı. Ama özellikle ilk 10 dakika sahada bir Şamipyonlar Ligi hakemi yoktu. Düdüğünü oyuncak gibi kullanan bir hakem vardı. Kora kora müsade etmeyen, düdüğüyle hemen oyuncuları terbiye etmeye çalışan bir hakem... Bu da Beşiktaş’ın pençelerini törpüledi.
Başakşehir, devamında topa sahip olarak, mümkün olduğu kadar Beşiktaş’ı geniş bir alanda koşturdu. Böylece siyah beyazlıların öndeki presi giderek zayıfladı. İçe kat eden Babel de olmayınca Beşiktaş’ta tüm yük Quaresma’nın sırtına bindi. Şutun olduğu ama ceza alanında net pozisyonun olmadığı bir devre oldu iki takım için de.
Güneş, doğru değişiklikler yaptı ama gecikmeli. Doğrudan ikinci 45’e Oğuzhan-Negredo ile başlamalıydı. Beşiktaş bu bölümde topu daha fazla ayağına alsa da pozisyon üretmekte yine zorlandı. Ceza sahası içinde etkisiz kalan Beşiktaş’ın 16 şutundaki isabet oranı da sadece 3!
Beşiktaş’ın tek tesellisi Vodafone Park’ta ligdeki ilk yenilgisini almaktan son saniyede kurtulmuş olması. Ancak bu lig şampiyonluğu için yeterli olur mu? Çok zor. 9 haftada 12 puan kaybı ve bunun 10’u son 4 maçta. Geçen sezon Talisca, çok fazla mücadele etmese de sıra dışı golleriyle kolaylaştırıcı oluyordu. Ama bu sezon yerinde yeller esiyor. Dün Quaresma, terinin son damlasına kadar en ‘yerli’ isimdi Beşiktaş’ta.
Avrupa’yı bu maç için feda eden Avcı, eminim ki Tosic’in golüyle yıkılmıştır. Öyle de olmalı. Başakşehir, ne çabuk Avrupa’yı ikinci plana atacak lükse sahip oldu?
MAÇIN ADAMI: QUARESMA
- Yerli-yabancı tartışması yapanlara sorarım: Dün kaç yerli, Quaresma’daki yüreğe sahipti? 1 puanı ve Vodafone Park’taki yenilmezlik (ligde) unvanını kurtaran adamdı.
Avrupa kupası hayali kuran Liverpool, Kızılyıldız’a elenince “Bu işte bir yanlışlık var” diyerek şapkasını önüne koyar.
Öyle ya Liverpool, İngiliz liginde mutlu mesuttur ama Avrupa’da istenilen başarılara uzaktır.
NE İÇERSİNİZ SİR?O halde kafayı değiştirmek lazımdı. Bu kafa devrimi Anfield’ın içindeki dar bir koridordaki odada gerçekleşecekti. 6 adam, bu penceresiz oda İngiliz futbolunu aydınlatacak futbol tartışmasının fitilini ateşler.
Bu odanın adı, ‘krampon odası’dır. Evet, bildiğiniz; futbolcuların kramponlarını koydukları bir oda. Tam bir ‘erkek odası’dır aynı zamanda, zira duvarlarında bol bol üstsüz kadın fotoğrafları da yer almaktadır!
Bu odada maç sonrası fikri tartışmaları efsane hoca Bill Shankly değil de yardımcısı Joe Fagan başlatır.
Takımın fizyoterapisti Bob Paisley, krampon odasında yönetim kurulu odasından daha geniş çaplı tartışmalar yapıldığını söylüyor.
‘Sahada olan sahada kalır’ hesabı, konuşulan her şey de o odanın dört duvarı arasında kalıyor.
Ve zamanla katılımcıların sayısı artar hatta rakip takımların hocaları da davet ediliyor. Dahası
CENK Tosun her gol attığında Twitter’da, “Tosun 50 milyon, 100 milyon Euro” diye tweet’ler atıldı. Önceki gece atılan tweet’lerse şuydu: “Tosun 150 milyon Euro”. Elbet menajerler daha gerçekçi. Batur Altıparmak, “20 milyon Euro’ya gider” derken, Fazıl Özdemir, “Aboubakar 50 ise Cenk 60 eder” diyor. 26 yaşında yıldızlaşan bir futbolcudan söz ediyoruz.
Oysa bu yaş, bir çok yıldız için olgunlaşma dönemidir. Ama Tosun için yıldızlaşma yılı oldu. Herkes için Tosun, Benfica’ya attığı goldür. Ama benim için Tosun, Leipzig maçında üst üste 3 depar atan, hızlı ve hırslı Tosun’dur. Her şey Tosun’un kendisinin farkına varmasıyla başladı aslında.
“Tempo konusunda, kondisyon olarak biraz çalışmalıyım. İlk 5 metre; depar, çıkış anlamında daha hızlı olabilmem gerekir. Forvetler için çok önemli olduğu için bu noktada kendimi ilerletmem gerekiyor. Sonradan açılan bir stile sahibim ama ilk çıkış anlamında da kendimi biraz geliştirebilirim diye düşünüyorum”
Böyle diyor Tosun, Beşiktaş dergisinin kendisi için hazırladığı ‘Jeneriklik Gollerin Üstadı Cenk Tosun’ isimli kitapçıkta. Bu kitapçıktan Tosun’un izini sürelim:
KORKARAK GİTTİ
Tosun, düşündüğünü yaptı ve artık ilk çıkışı da daha iyi yapıyor. Ve bunun için çok çalıştı. Yaz tatili için gittiği Amerika’da da Bodrum’da da özel hoca ile çalıştı.
Beşiktaş’a sıra dışı bir transferle geldi. Siyah beyazlılara imza attı ama G.Antep’te 6 ay daha oynayıp öyle geldi. Avrupai bir transferdi. 3.5 yılın geçirdiği G.Antep’e içinde şüphe ve korkular taşıyarak gitmiş: “Doğunun Paris’i de olsa sonuçta doğuydu” diyor. Babası Şenol Bey ferahlatıyor ve “Asıl maceran şimdi başlıyor” diyerek, motive ediyor.
BA’DAN GELEN MESAJ
Güneş, Gençler deplasmanında dökülen Oğuzhan’ı kenarda tutarak Tolgay ile başladı. İki sezondur Oğuzhan ne yazık ki Şampiyonlar Ligi sahnesini çok iyi değerlendiremedi. Bunun üzerine uzun uzun düşünmeli. Güneş’in sağda Gönül’ün yerine Adriano tercihi de dikkat çekiciydi. Ama solda, ama sağda bu takımın Adriano’nun oyun aklına ihtiyacı var. Takıma bir dinginlik katıyor. Sonuçta Güneş, Tolgay-Adriano tercihiyle maça damga vurdu. Leonardo Jardim’in Lopes ve Jorge’yi kenar da tutması da iyiye işaretti.
BASKETBOL GOLLERİ!
Taraftarının ümidi kestiği Monaco, çok fazla emek sarf etmeden öne geçti. Evvelinde Beşiktaş’ın yanlış ofsayt bayrağına kurban giden nizami golü vardı oysa.
Beşiktaş’ın geriye düşmesi oyunun hakkı değildi. Nitekim, Talisca-Quaresma-Tosun üç pasta eşitliği buldu. Quaresma adeta baskette gibi bir ‘alley oop’ pası attı Tosun da smacı vurdu.
Beşiktaş, ilk devre topa daha çok sahip olsa da kendi standardının altında pas yaptı. Daha dikineydi, daha seriydi. Oğuzhan da Tolgay da çok az şut tercihinde bulunuyor. Dün direkten dönen topu 2. gole zemin oldu. Bu golde de basketlik bir enstande vardı. Babel de topu Tosun’a bir basketbolcu edasıyla bıraktı.
2-1’den sonra Beşiktaş, oyunu istediği gibi yönlendirdi. Monaco’yu yumakla oynayan kediye çevirdi. 3’ü de 4’ü de bulabilirdi. Beşiktaş, Porto’yu yendiğinde ‘O tarih bu sezon yazılacak’ dedim. 3’te 3 ile ilk tarihi yazdı. Siz bu gruptan da çıktı sayın.
2 gol atıp görevini fazlasıyla yapan Cenk’in dışında Quaresma, Babel, Tolgay , Adriano ve Güneş’e de ayrı bir alkış. Beşiktaş, dün tüm sıkıntılarını evde bırakarak Monaco’ya gitti ve böylece tarihi galibiyeti aldı. Ve Güneş, Batı’da da doğuyor!
MAÇIN ADAMI: CENK TOSUN
Misal Aboubakar’ın eşdeğeri yoktu. O, stiliyle çok farklıydı. Doğaçlama yaparak oyuna kendi biçimini verebiliyordu.
İdeal 11’inde muhafazakâr olduğunu söylediğimiz Güneş, mecbur kaldığı Trabzonspor maçından sonra dün de rotasyon yaptı. Trabzon maçında tek tek alternatifleri olan Oğuzhan, Atiba ve Quaresma’nın bir üçlü olarak toplamlarının pek alternatifi olmadığı görüldü. Tolgay-Medel-Lens aynı etkiyi yaratmamıştı. Dün Negredo-Cenk denemesini destekledim ancak Quaresma ve Babel’in birlikte yedek kalmasını yadırgadım. Fakat ilk 45 dakikadaki Beşiktaş’ın sorunu şahıslar değil, ruhlardı! Liderin 5 puan gerisinde olduğunu unutmuş ruhsuz bir takım vardı.
Güneş, Lens-Negredo yerine Quaresma-Babel’i alıp ikinci 45’e fabrika ayarlarına dönerek başladı. Ama sezonun en iyisi Babel, ayağının ayarını bozunca ruh eksikliği yaşayan Beşiktaş 48’de sayısal olarak da eksildi.
KİMYA BOZULMUŞ
Sonrası bir yalan rüzgârı. Gol arar gibi yapan bir takım. Bu takım geçmişte kaybettiğinde bile güzel kaybediyordu. Dün ise çirkin kaybetti. Sahada tek, tek oyuncular vardı, ama bir takım değildiler. 11’e 11 oynansaydı da sonuç değişmezdi ki 10 kişi daha iyiydiler.
Gençler, Beşiktaş 10 kişi kalsa da aldanmadı. Kapanmaya çalıştı ve nihayet bulduğu ilk fırsatta da ikinci
golü buldu.
Beşiktaş