Kanat Atkaya

Bu son mektup

30 Ağustos 2012
SEVGİLİ okur...

Muhterem liderlerin mektuplaşmalarına bir katkı sağlamak amacıyla “www.ayrilikmektuplari.com” adlı web sayfasından copy/paste (kopyala/yapıştır) yöntemiyle hazırladığım bu yazıyı (parantez içleri bana ait sadece) sizlerle paylaşıyorum.

Liderler bu güzide site ve benzerlerinde sayısız örnek bulacaktır, hatırlatmak isterim.

Sepet sepet yumurta sakın beni unutma, olur mu?

* * *

Yazının Devamını Oku

Uykusuz nesil

28 Ağustos 2012
EĞİTİM sistemini avucunun içi gibi bilen (hatta avucunun içini bile o derece bilmiyor olabilir), bu konuda uzmanlaşmış deneyimli mesai arkadaşım Nuran Çakmakçı’nın “Ya sabah karanlığı ya akşam kuraklığı” başlıklı haberi yaklaşan kaosun habercisiydi.

Haberin orijinalini web sayfamızdan okumanızı tavsiye ederim, ancak alıntılarla manzarayı biraz hatırlatmaya çalışayım:

 * * *

-Okulların açılmasına sadece 2 hafta kaldı ama hâlâ ne ders programı, ne de okulların giriş çıkış saatleri belli.

-Sadece İstanbul’da 114 bini 60 aylık olmak üzere toplam 373 bin öğrencinin birinci sınıfa adım atması bekleniyor. Elbette 60 aylık çocuğu olan velilerden bazıları erken olduğunu düşünüp çocuğunu okula göndermeyebilir. Her durumda okul sayısı yetmediği için ortaokullar sabah, ilkokullar öğleden sonra aynı okulu kullanarak ders başı yapacak.

Yazının Devamını Oku

Savunmanın savunması istenir

27 Ağustos 2012
FATİH Terim’in bu maçın ardından özellikle Galatasaray savunmasından bir savunma isteme ihtimali yüksektir.

Sarı kırmızılılarda bireysel hata düzeyi dikkat çekici boyuttaydı derbi karşılaşmasında... Maça iyi başlayan, ilk yarıda iki kez geriye düşmesine rağmen rakibini yakalayan Galatasaray, her türlü istatistikte ve sahanın hemen her noktasında mutlak hakimdi. İlk 30 dakika geride kaldığında Beşiktaş, henüz kaleyi bulan bir şut üretememişti, Galatasaraylı oyuncular iki gol bulmuştu ancak maç 1-1’di!

G.Saray’ın kimyası bozuldu

30’uncu saniyeden başlayarak gol pozisyonu yakalayan, derinlemesine paslarla rakip defansın dengesini bozan, epeyce gedik açan Galatasaray, gol üretiminde aynı başarıyı sergileyemedi. İlk yarı sona erdiğinde topla oynama oranlarında Galatasaray yüzde 61’e yüzde 39 üstündü ama bu ve bunun gibi istatistikleri taca çıkartmasıyla da meşhur bir oyun futbol...

İkinci yarıda yeni kurulan ve özgüvene ihtiyaç duyan Beşiktaş kendini toparladı, dengeyi sağladı, oyun kalitesini artırırken rakibinin de gerilemesine yol açtı. İyi oynayan Beşiktaş olurken, kimyası bozulan taraf Galatasaray oldu.

Terim cilt cilt okutmalı

Bu maçtaki direnç Beşiktaş’a moral açısından büyük katkıda bulunacaktır, burası kesin... Galatasaray ise özellikle savunma hattında yaşadığı inanılması güç bireysel hatalarla ve konsantrasyon eksikliğiyle başa çıkmak durumunda... Uzun vadede ligde yüzü daha fazla gülen taraf Galatasaray olabilir; ancak böyle bir savunma sarsaklığıyla Şampiyonlar Ligi’nde ayakta kalmanın güç olacağı da aşikar... Klasik deyişle, bu maçtan çıkarılacak dersleri Fatih Terim cilt cilt okutur tüm ekibine...

(Penaltı notu: Böyle penaltı olmaz.)

 

Yazının Devamını Oku

Kesik kafanın esrarı

26 Ağustos 2012
TABUT açıldığında, saygı ve merakla başında toplanmış olan kalabalık dehşet içinde birkaç adım geriledi.

On bir yıl önce sağlam meşe tabutun içinde tek parça olarak toprağa verilen bu mümtaz şahsiyetin bedeni yerli yerinde durmaktaydı.
Keza, üstadın sağlığında dehayla harmanlanmış kafasına taktığı peruğu ipek yastığın üstündeki yerini korumaktaydı.
Ancak kafası ve 3 (yazıyla üç) boyun omurunun yerinde yeller esmekteydi.
Birileri (gayet de beceriksiz bir şekilde) büyük müzik adamı Joseph Haydn’ın tabutunu açmış ve kafasını (ve elbette 3 boyun omurunu) çalmıştı.
Prens Esterhazy, bir nevi ata mirası olan naaşın başında bağırdı: “Rez-zaa-let!”
* * *
Yazar Ernst Wilhelm Heine’nin klasik müzik tarihinin meşhur polisiye vakalarını, gizemli hikâyelerini aydınlatmak gibi yüce bir amaçla ve muhtemelen gecesini gündüzüne katarak (katmadıysa da günahı boynuna artık, yazmış bulundum!) yazdığı kitabı 30 senelik bir rötarla dilimize çevrildi.

Yazının Devamını Oku

Amirin peşinde doludizgin

25 Ağustos 2012
‘Behzat Ç. seyret’ baskısını bugüne kadar türlü ustalıkla savuşturmuştum. Ta ki geçen gün, bir bakayım şu diziye deyip bilgisayar başına geçene kadar. Diziyi seyretmiş olanların kolayca tahmin edebileceği üzere geçiş o geçiş! Dört günde 23 bölüm tamamladım ve hız kesmeden devam etmek azmindeyim

İlk zamanlar sorulduğunda kısaca “Hayır” diyordum şu soruya: “Behzat Ç.’yi seyrettin mi?”
“Mutlaka seyret” diye ısrarı sürdürenleri “Devam eden dizi filmlerle aram iyi değil. Her bölüm başlayıp bitenler güzel” şeklinde savuşturuyordum.
Önyargılarını savunacak yedek cevaplardan yeterince biriktirmiş insanın güveniyle davranıyordum:
“Pazar akşamları maç oluyor, maç sonrası oluyor...”
“Çok reklam var, bayılacak gibi oluyorum...”
“Bölümler neredeyse iki saat diyorsun, uymaz bana...”
Listeyi uzatabilirim ve uzatıyordum da...

Yazının Devamını Oku

Terör hattına hoş geldiniz

23 Ağustos 2012
BAŞIMIZ sağ olsun. * * *
“MİLLİ birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde, barış ve kardeşliğimize yönelik bu hain saldırıyı kınıyorum” konuşması için “1” tuşuna basınız.
“Kendi kanlarında boğulacaklardır, terör asla galip gelemeyecektir” konuşması için “2” tuşuna basınız.
“Ülkeyi bölmek isteyen dış mihrakların oyunudur bu, katilleri maşa olarak tutan elleri ortaya çıkarmalıyız” konuşması için “3” tuşuna basınız.
* * *
“Derin strateji sığlaşmıştır, İran ve Suriye kışkırtıyor işte, al sana bahar!” fikrini destekleyen örnek makaleyi ses kaydından dinlemek için “4” tuşuna basınız.
“Korkak davranıyoruz, demir yumruk olup inelim” fikrini destekleyen örnek makaleyi ses kaydından dinlemek için “5” tuşuna basınız.
“Bugün canım yazı yazmak istemiyor” fikrini destekleyen örnek makalenin ses kaydı bulunmasa da “6” tuşuna basabilirsiniz.
* * *
“Suçlu hükümet”, “suçlu istihbarat”, “suçlu medya”, “suçlu muhalefet”, “suçlu iç mihrak-dış mihrak” klasikleri için ayrı mönüden faydalanmak üzere “7” tuşuna basınız.
Yalandan “Kınıyoruz biz de bu sefer” mesajları için “8”e basmanız gerekiyor.
1984’ten bugüne en sık kullanılan konuşma, kınama, lanetleme metinlerine ulaşmak için arşiv bölümüne ait olan “9”u tuşlayınız.
“Devletin zirvesi cenazede gövde gösterisi yaptı, kenetlendi” masalı için “10” numaraya yönlendiriyoruz.
* * *
Bütün bu klişelerden, eskimiş ve etkisini, inandırıcılığını, samimiyetini kaybetmiş fikir, demeç ve sahtekârlık manzumelerinden sıkıldıysanız millet temsilcisiyle görüşmek üzere hatta bekleyiniz.
30 yıldır hizmet veren hattımız, bir temsilci bulabilirse size en kısa sürede cevap verecektir.
Mönüyü yeniden dinlemek için bir sonraki yürek yangınını bekleyiniz.
* * *
Allah yüreğine ateş düşenlere sabır versin.
Diğer bütün sözler, yorumlar, bu saçma mönü kadar manalıdır ancak...
Yazının Devamını Oku

'Sürpriz' yok

21 Ağustos 2012
SEZONUN ilk lig maçlarında “büyüklerin” puan kaybı nedense “sürpriz” olarak değerlendirilir. İtirazım var.

Madem hemen her sezon puan kaybediyorlar, artık ilk maçlarını kazanmaları durumunda “sürpriz” demeliyiz.

Trabzonspor, Fenerbahçe, Beşiktaş’ın ilk maçlarında 3 puana kavuşamamaları Galatasaray açısından bir yerde puan farkı yedekleme şansı doğmuştu.

Rakiplerinin yaşadığı “sürpriz” Galatasaray’ın kapısını da tıklattı fakat Umut “Evde yokuz” dedi.

* * *


Takviyeli kadrosuyla hem hazırlık maçlarında hem de Süper Kupa Finali’nde olumlu sinyaller vermiş olan sarı kırmızılar, maçın başında çözmekte güçlük çektikleri bir rakibe çattıklarını anladı.

Süper Lig’e iyi bir kadroyla dönen Kasımpaşa’nın kilidine uygun anahtar yine Umut Bulut’un cebinden çıktı.

Sahanın tartışmasız iki yıldızı Emre ve Umut’un ilk ortak çalışması 35’inci dakikada geldikten sonra G.Saray topa ve maça hakim olan tarafa dönüştü.

Yazının Devamını Oku

Bayram kime güzel?

19 Ağustos 2012
İstanbul’dan gece 01.00’de kalkan Ankara otobüsüyle sabah 08.00’de sadece İzmit’e ulaşabilmiş sıkışık trafik mağdurlarından değilsen, bayram sana güzel.

Bayram boyunca İstanbul’un bir yakasından diğerine geçmeyecek şekilde bir akraba yerleşim planına sahipsen, “Köprü bedava, bi daha geçek” şeklinde yaratılan kıtalararası zulümden kurtulduysan, bayram sana daha güzel.
Misafirlikte sunulan şeker, çikolata, lokum, kolonya vesaire “merdivenaltı marka” değilse, bakın o da güzel.
Bu bayram amatör kasap elinden kurtulmuş mandayla çarpışma riskin yok, bir de öyle düşün, güzel di mi?
Firmaların her bayrama yönelik elden geçirdikleri samimiyet kaçkını reklamlar (yılbaşında Noel Baba, 29 Ekim’de Atatürk, anneler gününde hisler diyarından bildirmece, ramazanda ney üflemeye kuvvet...) en azından şimdilik bitti, bu bile kendi içinde bayramdır.

***

Tut ki becerdin, bir tatil merkezine ulaştın.
Bodrum’da, Alaçatı’da zombi filmi figürasyonuna yazılmış gibi, kalabalıkla beraber salına salına yarım saatte 5 metre ilerleyebilirsen tatilin iyi geçmiştir, bayram sana da güzel.

Yazının Devamını Oku