Dün yenilen hurmalar bugün tırmalama aşamasına geldiğinde “dış mihrak” butonuna basıp ortalığı velveleye vermek manidar değil.
*
Ayakkabı kutusundan çıkan milyonlar, yüz binlerce liralık hediye saatler, “Tanırım iyi çocuktur Reza” demeler manidar değil.
“İnşaat ya resulullah” diyerek rant yaratmaca, parayı AVM’den aşırmaca, gemiciklere taşırmaca manidar değil.
“Kimsenin hayat tarzıyla ilgilenmiyoruz” diye böbürlenip kızlı/erkekli evlerden girip “gece gündüz kafa iyi gezen nesil/dindar, kindar nesil” muhabbetinden çıkmak manidar değil.
*
11 yıl aynı tencereye kaşık salladıklarına önce “Ne istediniz de vermedim” demek, sonra “örgüt” ilan etmek manidar değil.
Hazin.
Çok ezik.
Ne kadar zavallı...
Gaziantep Üniversitesi’nin Islahiye’deki öğrencileriyle ilgili yazılan “fişleri” gördünüz mü, okudunuz mu?
Milliyet’ten Gökçer Tahincioğlu’nun haberine göre “il ve ilçedeki güvenlik birimlerince hazırlanan” fişler şöyle mühim bilgiler içeriyor...
“(Erkek öğrenci) Olur olmaz şarkı-türkü söylüyor.”“(Kız öğrenci) İkinci sınıftan K. ile samimi arkadaşlığı olduğu, arkadaşlığın devam ettiği...”“(Erkek öğrenci) Aynı okuldan A. ile duygusal arkadaşlığı var. A., sözde Kürt olduğu için ayrıldılar, kızın abisi geldi.”“(Kız öğrenci) 2. sınıfta okuyan Ç. ile samimi, kol kola geziyorlar...”Fişlemeye bakar mısınız?
Konulara bakar mısınız?
Harala gürele tartışılıyor.
“17 Aralık artçısı mıdır?”
“Müstakil bir deprem midir?”
“Hükümete komplo mudur?”
“Memleketi ele geçirmeye çalışan dış mihrakların son ayak oyunu mudur?”
“Maklubeyle iyi gider mi?”
“İran’la ABD anlaştı, Türkiye taca mı çıktı?”
Önümüzdeki yıl içinde hangi sanatçıların, toplulukların albüm yayınlayacağını öğrenmeye çalışırken işin bambaşka bir boyutunun hararetli şekilde olmasa da tartışıldığını fark ettim. Kimlerden albüm gelecek, hangilerini sabırsızlıkla, hangilerini “Kaçın abi, albüm yapıyormuş yine!” hissiyle beklemeliyiz bakacağız. Ama önce o tartışmaya bir bakalım, fikrimiz olsun cümleten. 2013 sona ererken müzik dünyasının çalışmadığı yerden gelen albüm, Beyoncé’nin ‘bir anda’ internet üzerinde beliren çalışmasıydı.
Beyoncé’nin albüm yapması değildi elbette sürpriz olan, albümün hiçbir promosyon çalışması yapılmaksızın, hatta “Geliyor!” bile denmeksizin çıkıp gelmesiydi.
Ne önceden bir video yayınlamıştı (17 video birden yayınladı!) ne ilan ne de röportaj vermişti. Milyonların izlediği sohbet programlarına çıkmamış, hiç duyurmadan gelmişti. Buna rağmen ilk gün sadece ABD’de 430 bin adet sattı albüm. Müzik üzerine yazıp çizenlerin bir kısmı bunun bir tür manifesto olduğunu, Lady Gaga gibi yıldızların ‘janjanlı’ kampanyalarına “Aha, böyle de olur bu iş cicim!” mesajı yollandığını söylüyor. Bir kısmı da “Bu da bir pazarlama yöntemi. Hem de çok etkili ve akıllıca. Bir gerilla pazarlama klasiği olarak kabul edilmeli” şeklinde yaklaşıyor.
Bu noktada 2007’nin son günlerine dönüp bir de Radiohead’i hatırlamak şart elbette. Malum, Radiohead, bugün en iyi albümlerinden biri olarak kabul edilen ‘In Rainbows’u hiç görülmedik şekilde sunmuştu. Grup, albümü internet üzerinden “Gönlünüzden ne koparsa” diyerek açık şekilde yayınlamıştı. Yani isteyen ‘sıfır kuruş, sıfır sent’ karşılığında indirebilecekti, isteyen ‘20 TL, 30 Euro, 40 pound…’ ne kadar isterse.
Bedava indiren çok oldu ancak rakamlar, dinleyicinin ortalamada insaflı davranıp grubun hakkını verdiğini ortaya koydu. Daha ilginç olan plak formatında 2008’in en çok satan albümünün ‘In Rainbows’ olmasıydı. Toplam satış da çeşitli formatlarda 3 milyonu aştı.
Pazarlama kısmına nokta koyup önümüzdeki albümlere bakalım. 2014’te her türden müzik meraklısı için sevinçler ve hayal kırıklıkları ufukta belirmiş vaziyette. Bruce Springsteen, U2, Stevie Wonder, Mariah Carey, Red Hot Chili Peppers, Mike Oldfield, Guns N’ Roses, Lily Allen, Foo Fighters, Beck, Limp Bizkit… Ne ararsanız var, yolda, geliyor…Dikkat çekici olan noktalardan biri 1970 ve 1980’lerin heavy metal ve hard rock gruplarının çabası. Iron Maiden, Overkill, Judas Priest, AC/DC, Anthrax, Accept, Exodus, Mötley Crüe, Testament, Whitesnake’den yeni albüm bekleyebilir müziğini sert sevenler.
‘Eski dostlardan’ da yeni albümler geliyor diyeceğim ama ‘mezardan gelen ses’ diye korku filmi şeklinde yaklaşan da çıkabilir. Johnny Cash’in 1980’lerde kaydettiği bir albüm ve Michael Jackson’ın -büyük ihtimal- gün ışığı, plakçı rafı görmemiş çalışmaları da sırada.
“Haşırt! Zıbonk! Akort! Föşönk! Didonk! Lökürt! Bayılt! vesaire...”Merak etmeyin, sesleri duyamasanız da etkisini bir şekilde muhakkak hissedeceksiniz.
Yılın ilk sabahına “Bana bi büyük çarptı; rengi yeşildi sanırım, plakasını alamadım” hisleri içinde uyananlar ıskalamıştır fakat nurtopu gibi vergi artışları ve zamlarla girdik.
İşe size çarpan o “bi büyükle” başlayayım isterseniz...
Alkollü içeceklere yüzde 8 ila yüzde 15 arasında zam yapıldı. Bira fiyatı yüzde 15, diğerleri ortalama yüzde 10 şeklinde artarak “haşırttudıblekbord” âlemine geçiş yaptı.
Sigara sağlığa zararlı, cebe de pek iyi gelmiyor; alkol zamlanır tütün geri kalır mı? Düşün düşün öyle tüttür, bence hiç tüttürme... Yüzde 3 ila yüzde 15 arası zam geldi geliyor özetle.
“Bu ne be yauv? Çekip gideceğim valla!” diyecek olanlar çıkabilir, “Sakin ol genç!” demek ve o işin de artık daha masraflı olduğunu belirtmeliyim.
Çünkü Anadolu Ajansı’nın ‘veciz’ ifadesiyle: “Motor silindir hacmi 1600 santimetreküpü geçmeyenler için uygulanan yüzde 40 vergi oranı yüzde 45’e, 1600 santimetreküpü geçen fakat 2000 santimetreküpün altında olanlar için uygulanan yüzde 80 vergi oranı yüzde 90’a, 2000 santimetreküpü geçenler için uygulanan yüzde 130 vergi oranı ise yüzde 145’e yükseltildi.”Pasaport, ehliyet gibi değerli kâğıtlara da çeşitli çap ve ebatta bindirme var canım memleketimin canım 2014 model vatandaşı...
Değişmez yeni yıl klasiğidir “ihtiyar adam/bebek” teması.
Malum, garibim ihtiyar adam geride bırakılan yılı temsil eder. Sıkıntıları, dertleri, krizleri, kederleri, hâsıl-ı kelâm bütün olumsuzlukları simgesel olarak yüklenir ve tarihteki ebedi istirahatgâhının yolunu tutar.
Nöbet sırası takipçisine, bebekle temsil edilen yeni yıla gelmiştir.
Umutlarımızı, beklentilerimizi, dileklerimizi temsil eden bir saflık abidesidir bebek.
Her koşulda canına okuyacağımızı, güneşin etrafında bir tur attıktan sonra yorgun, tükenmiş, parça pinçik edilmiş, kumpaslara getirilmiş bir ihtiyar olarak postalayacağımızı biliriz ama yine de çaktırmamaya çalışırız.
Geçen sene başında tanıştığımız bebeği yılın yarısına gelmeden gazlamış, sokak aralarında milislere dövdürmüş, haysiyetiyle oynamış, zekâsına hakaret etmiş, yalan söylemiş, gözünün içine baka baka rüşvetlerle, yolsuzluklarla kirletmiştik mesela...
Bu gece narlar patlatarak, şarkılar söyleyerek, “umuttan küfelik olarak” karşılayacağımız bebeğe de aynısını, belki daha beterini yapacağımız konusunda kuşkusu olan var mı acaba aramızda?
Sezonun ilk yarısında gerekli/gereksiz pek çok kriz yaşayan sarı kırmızılı taraftarlar nihayet takip edebilecekleri bir umut ışığı görmeye başladı. Kayseri Erciyesspor deplasmanında alınan galibiyet, berbat deplasman karnesinde not ortalamasını yükseltmenin yanı sıra, “ön sıralardan bir koltuk” ayarlamasını sağladı. Maça hızlı, hırslı ve görkemli bir başlangıç yaptı Galatasaray. Dün akşamın yıldızı olan Felipe “Pitbull” Melo’nun ‘şavulladığı’ topla buluşan Sneijder golü attığında henüz ikinci dakikadaydık.
Ayağını gaz pedalından kaldırmadan devam etti yoluna Mancini’nin öğrencileri. Bunun karşılığını da önce Burak’ın, sonra Melo’nun kafa golleriyle aldı.Melo’nun attığı golün “incesinden” ofsayt olduğunu ve Muslera’ya da bir asist yazmak gerektiğini not düşmekte fayda var…
Rakibin kalecisinin üstün performansı skorun Galatasaray lehine gelişmesine engel olurken, ilk yarı da böylece nihayete erdi.
Tatil acelesi
İKİNCİ yarı, “Futbolda 45 dakika erken tatile çıkmayı düşünmenin de bir cezası var” dercesine başladı.
Roller değişmiş, baskı uygulayan, oyunu domine eden, rakip kaleyi bunaltan taraf bu kez Erciyesspor’du. Bu güzel futbolun karşılığını da bir golle aldılar. Ancak gol Galatasaray’da paniğe yol açmadı, tam aksine dişilleri sıkıştırmasına, titreyip özüne dönmesini sağladı. Rakip kaleyi yine dövmeye başlayan Cimbombom, başta kötü bir gün geçiren Drogba (nazar boncuğu olsun!) olmak üzere çeşitli oyuncularla sayısız gol kaçırdı.
Bu noktada Erciyesspor’un başarılı kalecisi Jorgacevic’e şapka çıkartmamak ayıp olur. Galatasaray 2014’e başta da belirttiğim gibi umutlarını tazeleyerek giriyor. Tatili hak ettiler, tüm takımı, teknik kadroyu tebrik eder, bu vesileyle tüm Galatasaray camiasına başarılarla dolu, sağlı klı, mutlu bir yıl dilerim...
MAÇIN İYİSİ
“2013’ten beklentileriniz neler?” Cevap klişeler diyarından geliyor: “Sağlık, mutluluk...”
Hepsi birbirinden kıymetli mizah dergilerimizden Penguen, 3 Ocak 2013’te, yeni yılı bu kapakla ve şu notla karşılamış: “Polis şiddeti ve iktidar baskısıyla geçen bir yılın ardından yeni yıl geldi...”
Bir hafta sonraki kapakta Küçük Prens’i görüyoruz; uçuşan kaşkoluyla evreni izliyor. Bu meşhur karede alışılmadık bir misafir var... Küçük Prens’in arkasında oturan fırça bıyıklı bürokrat. “Şeker Portakalı” müstehcen, bir başka edebiyat klasiği “Fareler ve İnsanlar” ise gayriahlaki bulunmuş.
İki hafta sonra... Karakolda öldürülen Festus Okey, Hayata Dönüş Operasyonu gibi insan hakları ihlalleriyle ilişkili davalara sahip çıkan avukatlar bir operasyonla tutuklanmış. Polis, sebilhane maşrapası gibi dizdiği avukatları copla işaret ederek elleri kelepçeli vatandaşa soruyor: “Seni savunan hangisiydi?” Pırtıl olmuş vatandaş cevaplıyor: “Valla beni bayılttığınız için göremedim...”
Şubat ayında ilk “kapak güzeli”, neden üniversite eğitimi için Boğaziçi Üniversitesi’ni tercih etmediğini “Baktım bahçede kızlı-erkekli oturuyorlar. Burada yoldan çıkarım dedim, gitmedim” diyerek açıklayan bakan Binali Yıldırım.
Boğaziçi’nin çimenlerine yayılmış gençlerin başına dikilmiş “Nasıl buraya düştün kızım?” diye soruyor. Kızımız “Yıllarca ders çalıştım, sınavda en yüksek puanı aldım, girdim” diyor ama Bakan yüreği işte, dayanamıyor(!): “Kurtarıcam seni bu bataktan...”
28 Şubat tarihi kapakta Cemevi’nin karşısına sandalye atıp bir de çay söyleyen Başbakan Erdoğan “Cemevleri ibadethane değil, kültürel mekânlarla ibadet yerleri karıştırılmasın” demecinin altını çiziyor: “Allah kültürel faaliyetlerinizi kabul etsin.”