Ama ekonomideki titremeyi hissediyor musunuz?
Ekonomi uzmanı değilim fakat dolar coşunca 1994’ü, 1999’u ve muhakkak 2001’i hatırlayarak ben de bu titremeye eşlik etmeye başlarım.
Şu anda yaşadığımız duruma kriz demek haksızlık olur, bunu biliyorum.
Dünyada, özellikle bölgemizde yaşanan krizlerin, Ukrayna’nın, Yunanistan’ın etkileme-tetikleme gücünün farkındayım.
Büyümeye, üretime değil de petrol fiyatındaki düşüşe kuvvet de olsa cari açığın azalmasına müteşekkirim.
*
Kadrosundaki önemli eksiklikleri bahane olarak göstermek elbette mümkün ancak sahaya çıkan takımın kötü performansını açıklamak için “olmayanlara” sığınmak ne derece doğru olur?
İkili mücadelelerde çoğunlukla yenik düşen, zor kazandığı topu çabuk ve risk oluşturacak şekilde kaybeden bir takımdan, kolektif bir beceriksizlikten bahsediyoruz neticede...
MUSLERA SAHNEDE
RAKİBİN direncini kırmak yolunda gereken inatçılığı, çabayı, oyun zekâsını bir türlü gösteremedi Galatasaray.
Buna karşılık Eskişehirspor’un bütün defolarından faydalanabileceği bir ortam yarattı.
İstifa dilekçeleri yazılıyor, koltuklardan “daha havalı” bir koltuğun tatlı hayaliyle kalkılıyor.
Biraz MİT Müsteşarı’nın gölgesinde kalsalar da bürokratlar, öğretim üyeleri haziranda yeni bir koltuk için umut fırınına odun taşımaya başladı işte...
Yol uzun, rekabet çetin, seçim kampanyası masraflı, liderin gözüne girmek seçmenin gözüne girmekten zor ama koltuk çekiyor işte, n’apacaksın?
*
Elbette hepsinin yüreği vatana hizmet aşkıyla yanıyor!
Evrensel’den Eda Yıldırım’ın hazırladığı haberi gülerek mi ağlayarak mı okursunuz, orası size kalmış.
Olaylar şöyle gelişiyor...
Aydın’da bir doktor Facebook hesabında Recep Tayyip Erdoğan ile Gollum’un birbirini andıran yüz ifadelerini gösteren fotoğraflar paylaşmış.
Bunun üzerine durumdan vazife çıkaran bir vatandaş “Hakaret etmiştir” diyerek Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanlığı’na, Aydın Halk Sağlığı Müdürlüğü’ne ve Aydın Emniyeti’ne şikâyette bulunmuş.
Emniyet ve Halk Sağlığı Müdürlüğü ne yapmış bilmiyoruz fakat Halk Sağlığı Kurumu bir rapor hazırlayarak soruşturma başlatmış doktor hakkında.
Devlet memurluğundan çıkarılması istenen doktor için “Mesleki ve etik kurallar bakımından Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi’ne uymamak” iddiasıyla puan kırma cezası da gündemdeymiş.
Kürek cezası istemediklerine şükretmeliyiz herhalde!
2015 yılı bütçesinde kendimizi kendimizden korumamız için tam 52 milyar TL ayrıldı.
Allah devlete, hükümete, polise, jandarmaya, istihbarata zeval vermesin; bütçe zaten verilmiş durumda yani.
Dün Çiğdem Toker Cumhuriyet’te bu 52 milyar TL’nin dökümünü hatırlatıyordu...
İçişleri Bakanlığı: 3 milyar 898 milyon TL.
Milli Savunma Bakanlığı: 22 milyar 764 milyon TL.
MİT: 1 milyar 108 milyon TL.
Emniyet Genel Müdürlüğü: 17 milyar 623 milyon TL.
Ligin en skorer takımına karşı göstereceği tavır ve direnç sezonun kalan kısmı açısından önemli ve belirleyiciydi. Maçın başında tartıda ağır basan tarafın deplasman ekibi olduğu net bir şekilde gözlendi. Bursaspor rakibin saha avantajını tanımayan bir ekip olduğunu, kendi oyunuyla ayakta kalacağını net bir şekilde belirtti. Ancak Galatasaray da savunma zaafları bir yana, fırsat bulduğu anda gol üretebilecek bir takım. Nitekim maçın kendisi açısından bunaltıcı bir hal aldığı dakikalarda silkindi ve Umut’un jeneriklik kafa vuruşuyla öne geçti sarı kırmızılılar.
Bu “refleks” golün ömrü pek uzun sürmedi ev sahibi açısından. Galatasaray’ın yumuşak karnı olan “kolektif savunma anlayışı” bir kez daha çöktü ve Bursa’da ikinci baharını yaşayan Volkan moralleri de sıfırlayacak bir hamleyle beraberliği yakaladı.
ESNEDİ AMA KIRILMADI
MAÇIN ikinci yarısına ayrı bir dikkatle bakmak ve belki de hesabı Şenol Hoca’ya kesmek gerekiyor. Yeşil beyazlı ekip maçın ritmini elinde tutmayı başarırken öne geçmeyi de başardı mesela. Ancak Şenol Güneş takımını bitirici hamle için hazırlamak yerine pozisyonunu (ve skoru) korumayı tercih etti ve bedelini de ödedi.
Başa dönelim... Bir kırılganlık testiydi bu maç G.Saray açısından. “Esnedi ama kırılmadı” demek de mümkün; “Bu maçı kazanamazsan nasıl iddialı olacaksın” demek de. Hamza Hoca ruhunu kaybeden takıma ruh üfledi ama artık taktik yeteneğini görmek istiyoruz. Muhtaç olduğu kuvvet kendisinde mevcut...
Duyurmaya doyulamayan meşhur “Ustanın Hikâyesi” belgeseli de ilk 100 arasında kendisine yer açamamıştı.
Haliyle merak ettim, kimlere geçilmiş Cumhurbaşkanı?
Veya televizyoncu ağzıyla konuşursak “Karşısında kimler varmış?”
*
Popüler diziler listenin başında doğal olarak.
Geçen sene haziran ayında aracı durdurulan ve 1.30 promil alkollü olduğu saptanan Kupacı, savunmasını “IŞİD’in Türk Konsolosluğu baskını moralimi bozdu” şeklinde yapmıştı.
IŞİD’in gerçekleştirdiği saldırı üzerine dertlendiğini ve iki kadeh rakı içtiğini söyleyen Kupacı’ya polisler “İyi de beyefendi durum sadece Dışişleri’ni ilgilendiriyor” demiş ve cezayı kesmiş.
Neticede Kupacı’nın bu gayet yaratıcı bahane hamlesi yeterli olmamış...
İlginç mi? Evet.
Matrak mı? Evet.
Ama açıkçası duyduğum “en acayip” hikâye de değil...
Eğer Kupacı’nın hamlesine “Duyduğum en komik bahane” dersek başkalarına haksızlık etmiş oluruz.