Kanat Atkaya

Reyiz niye terliyor

5 Mayıs 2015

DEVRİN ideal başbakanı, bakanı, yöneticisi “terlemek” zorunda; öylesi makbul, malumunuz...
“Koşan, çalışan, yorulan, emek harcayan” kişi terler ki; helal olsun.
Peki başka kimler terler? “Korkan, endişe duyan, panikleyen” kişi terler mesela.
Seçime 34 gün kalmışken liderlerin, partililerin, adayların koşturmaları, terlemeleri gayet doğal.


*


Yazının Devamını Oku

Atan adam tutan adam

5 Mayıs 2015
İLK 20 dakika itibariyle “ortada giden bir maç” denilebilirdi Akhisar Belediye ile Galatasaray arasındaki mücadeleye.

İki takımın birbirini tarttığı, sırayla kısa üstünlük anları yaşadığı bu süreçte iki takımın da gol bulması şaşırtıcı olmazdı.

Galatasaray bu sürecin sonunda iki uç noktasında görev yapan iki yıldız sayesinde ayakta kalan, öne geçen ve uzun vadede maçı kazanan tarafa dönüştü.

Önce Muslera sahne aldı.. Giderek tehlikeli halde yüklenen ve gol kokusu alan Akhisarlı futbolculara tek başına direndi, gollük vuruşları çıkarttı.

TAŞIN ALTINDAKİ ELLER

Hemen ardından Burak Yılmaz boy gösterdi. Sneijder’ın kaleciden dönen şutunu takip edip gole çevirirken de, Emre’nin şık ortasında mükemmel bir zamanlamayla rakibini ekarte edip kafayla ikinciyi atarken de gerçek bir golcüydü.

Galatasaray’ın bu maçta sadece “tutan adam ve atan adam” sayesinde maç kazandığını düşünmek ise hata olur.

Yazının Devamını Oku

Kayıp kitapların peşinde

3 Mayıs 2015

GÜN ışığına çıkamamış başyapıt nedir, ne demektir iyi bilirim...
Henüz ilkokuldayken karar vermiştim bir ansiklopedi yazmaya...
8 yaşıma kadar edindiğim “bilgeliği!”, “deneyimleri!”, ve “engin tecrübeyi!” paylaşmaya karar vermiştim insanlıkla!
Elbette rahat okunan bir ansiklopedi yazacaktım. Okuyucu matematik gibi, fizik gibi, kimya gibi “bazı maddelerle” meşgul olmayacak, Tommiks Tarihi, Zagor’un Denizde Geçen Maceraları’na Giriş, Kızılmaske ve Yaşadığı Coğrafya gibi daha ilginç konularda aydınlanma imkânı bulacaktı.
Aslında “benim için küçük insanlık için büyük” bu kültürel hamleyi yapmak için her şey hazırdı.
Bir harita metot defter alıp, ilk sayfasına “A” yazıp, bir süre sonra sıkılıp sokağa çıkana kadar başında bekledim hatta.
Yazdığım bazı abuk sabuk maddeleri içeren o defteri kaybedeli çok oldu.

Yazının Devamını Oku

Asıl tehdit ‘Ham Çökelek’ olabilir

30 Nisan 2015
HAYAL bile edilemezdi, gerçek oldu!

The Beatles’a “terör örgütü” muamelesi yapmak Türkiye’ye nasip oldu; ne kadar şaşırsak azdır.
Hadisenin nasıl geliştiğini bilmeyenler için özetleyeyim...
Birleşik Haziran Hareketi, 1 Mayıs için hazırlanan afişlerinde The Beatles’ın erken döneminin simge fotoğraflarından birini kullandı.
Ringo, George, Paul ve John’ın bir dönem alamet-i farikaları olan takım elbiseleriyle havaya zıpladıkları fotoğrafı grupla ilgilenenler hatırlayacaktır.
Kamuoyunda “Cübbeli Ahmet’in yazdığı gazete” olarak tanınan Vahdet, üstün vazife bilinciyle(!) bu tehditkâr afişi şöyle haberleştirdi:
“Gençleri yine sokağa dökme hazırlığında oldukları anlaşılan Geziciler tarafından provokasyon için hazırlanan afişlerde üniformalı liseli öğrencilerinin 1 Mayıs’ta Taksim’e koştuğu görülüyor...”

*


Yazının Devamını Oku

Kara vicdanın pirinç gözyaşları

28 Nisan 2015
ZONGULDAK liman bölgesi...

Uzayıp giden kömür karası bir duvar.
Duvarın üstünde pırıl pırıl parlayan pirinç levhalar var.
Yıl yıl, 1875’ten itibaren hayatını kaybeden maden işçilerinin isimleri yazılı levhalarda.
4 bin 500 levha var o gün itibariyle.
Hangi gün?..


*


Yazının Devamını Oku

En önemli golü olabilir

27 Nisan 2015
GALATASARAY için –bir kez daha!- son haftalarda oluşan hasarı tamir etme fırsatıydı Gaziantepspor maçı.

Rakibinin puan kaybettiği maçta alınacak galibiyet liderliği yeniden ele geçirmesini sağlayacaktı; yani ödül büyük sayılırdı. Bu maça kadar puanları döke saça ilerleyen, son 5 haftada 8 puan kaybetmiş olan Galatasaray için galibiyetin önemini anlatmaya gerek yok herhalde. Şu dakikadan sonra kayıpsız ilerlemek şampiyonluk demek işte, ötesi var mı?.
Ancak galibiyet “Olursa ne iyi olur, çok iyi olur vallahi” diyerek elde edilmiyor, malumunuz. İyi ve kararlı oynamak, rakibi sarsmak, yormak, gardını düşürmek ve bir zahmet gol de atmak gerekiyor. Galatasaraylı futbolcular oyunun özellikle ilk yarısında rakibi çözmek konusunda çaresiz kaldı. Derli toplu oynayan, çok iyi bir savunma anlayışıyla Galatasaray’ın kendisini sıkıştırmasına izin vermeyen bir Gaziantepspor vardı karşısında. Uzun süre sadece “nafile ataklar” deneyen, kaleyi görenin ve hatta görmeyenin şut denediği tuhaf bir hücum modelini uygulamakla yetindi sarı kırmızılılar.


YASiN NEDEN YEDEK?


HAMZA Hoca’nın gol kapısını açacak gerekli anahtarın yedek kulübesinde oturduğunu fark etmesi epeyce zaman aldı. Galatasaray serüveninde bir türlü gereken katkıyı sağlayamayan Olcan’ın yerine Yasin’in oyuna girmesi hem atakların yoğunluğunu hem de kalitesini artırdı. Sakatlığı bulunmayan Yasin’in bu takımda yedek oturmasını, hele ligin ikinci yarısındaki verimi düşününce anlamak pek mümkün değil. Beceriksizlik ve şanssızlıkla kaçan goller hem maçın hem şampiyonluğun kaçacağına dair umutsuzluk dalgasını büyütürken sahneye kariyerinde böyle çok önemli goller bulunan deneyimli Hakan Balta çıktı.
Selçuk’un kullandığı köşe vuruşuna yapıştırdığı kafa, lig bittiğinde Galatasaray’ın attığı en önemli gol olarak anılabilir. Bu oyunun Galatasaray’ın kalan haftalarda zirvede kalmasını sağlayacağına dair epeyce soru işareti var elbette. Ancak kazanmak, bu kritik son düzlükte kazanmak her şeyden önemlidir...

Yazının Devamını Oku

Kamuran Akkor’un ‘Yorgun Gözler’i

26 Nisan 2015

“BİL bakalım kim bu?”
45’lik plak dönmeye başlarken eve gelen eşe dosta bu soruyu yöneltmeye bayılırım.
Hafif çıtırtıların ardından ses doldurmaya başlar mekânı...
Önce “wah-wahpedal”a kuvvet, ziyadesiyle “funky” bir gitar belirir; ardından davul ve ziller...
Sonra şarkının “bizden” izler taşıdığına dair yaylı çalgılar ve 1970’lerin havasını çok belirgin şekilde yansıtan nefesliler gelir.
Nihayet yumuşak fakat güçlü kadın vokali Orhan Gencebay’ın büyük hitlerinin gölgesinde yaşayan çok güzel şarkısı “Yorgun Gözler”i söylemeye başlar.
Kamuran Akkor’u selamlayınız...


Yazının Devamını Oku

Direkt 8G’ye niye geçmiyoruz ki?

23 Nisan 2015
CUMHURBAŞKANI Erdoğan dedi ki: “Buraya gelirken bir brifing aldım. Gündemde 4G ihalesi var.

Ama dünya 5G’yi konuşuyor. 4G’yle hiç zaman kaybetmeyelim. O zaman 3G’de 2 yıl daha sabredersek, 5G’ye geçeriz...”
Aslında kafama uyan bir açıklama olduğunu söyleyebilirdim!
Şöyle ki...
Cep cihazını tek sayılarda değiştirmek gibi bir prensip sahibiyim.
Reklama girmesin (sanki çok ihtiyacı var!) ama malum telefon markasının “3” numarasını kullandıktan sonra 4’ü pas geçmiş, 5’incisi çıktığında yeniden oyuna dahil olmuştum.
Şimdi 6’sı revaçta ama 7 çıkmadan değiştirmem; uyuz bir insanım...
Benzer bir tavrım (yine adı lazım değil) dünyaca meşhur oyun konsolu için de geçerli.

Yazının Devamını Oku