Paylaş
Önce çevremizi iyi görüp, doğru değerlendirmeliyiz. Ortadoğu kaynıyor. Filistin'de ölüme koşan o çocuklar, ekmek ve sudan önce, ‘‘Hürriyet ve istiklal’’ istiyor. Yugoslavya'da halk, ‘‘Irkçı anlayışın zulmüne karşı demokratik yönetim’’ talepleriyle ayaklanıyor.
Avrupa Parlamentosu, ‘‘Güney Kıbrıs, KKTC olmadan da AB'ye girebilir. Türk askeri işgalcidir’’ diyerek, bize karşı düşmanca kararlar alıyor.
ABD Temsilciler Meclisi komisyonlarında, ‘‘Ermenilere karşı Anadolu'da soykırım uygulanmıştır’’ kararı benimseniyor. Küçük komşumuz Ermenistan'ın büyük tezgáhı işi toprak taleplerine kadar götürmeyi amaçlıyor.
Peki biz, bugünkü halimize bakınca, ne görüyoruz?
‘‘Her yandan kuşatılıyoruz. Ancak, içeride herkes herkese karşı, sevgisiz ve saygısız. Kriz üstüne kriz yaşıyoruz. Ve hálá oy hesapları yapılıyor.’’
Buna rağmen ayakta isek, Atatürk'e daha çok saygı duyup bağlanmalıyız.
* * *
Soykırım tezgáhı, ABD'de her seçimde ısıtılıyor.
O an kızıp tepki gösteriyoruz. Sonra, kulağımızın üstüne yatıyoruz.
Bu kez durum vahim! Tezgáhın başında, ABD Temsilciler Meclisi Başkanı var. Son anda giden Meclis heyetimizi bile kabul etmeyip kapıdan çeviriyor.
Duyarlı olmak yetmiyor. Bu işler, hazırlık gerektiriyor..
Düşünün, ABD'deki kararın benzeri, 10 Eylül 1984 tarihinde Temsilciler Meclisi'nde kabul edilmişti. O günden bu yana ne yaptık? Neden yapamadık?
* * *
TBMM, o gün bu dönemden çok daha duyarlı davranmıştı.
25 Eylül 1984 günkü oturumda, Halkçı Parti İstanbul Milletvekili Yılmaz Hastürk ve 12 arkadaşı; Fahrettin Uluç, Musa Ateş, Arif Toprak, Ayhan Fırat, Tevfik Güneş, Barış Can, Cüneyt Canver, Mehmet Erol, Seyfi Oktay, Kemal Gökçora, Lezgin Önal ve İsa Vardal genel görüşme önermişlerdi.
MDP Lideri Turgut Sunalp ve HP Lideri Necdet Calp kürsüye çıkmışlardı.
Önerge sahibi Hastürk'ün konuşması, bugüne ders niteliğindeydi.
Hükümet adına, dönemin Devlet Bakanı Mesut Yılmaz söz almıştı:
- Sözde soykırıma uğratılan 1.5 milyon rakamından bahsediliyor. Ermeni Patrikhanesi'nin istatistikleri de dahil olmak üzere, tüm tarihi belgelerde 1915 yılında bu topraklarda yaşayan Ermeni sayısı 1 milyon 300 bin idi.
Mesut Bey, sözlerini şöyle bağlamıştı:
- Türk Devleti, büyüklüğüne ve tarihine yakışır şekilde tutum almak zorundadır. ABD Kongresi'nin bu düşmanca hareketi karşılıksız bırakılamaz.
Aradan 16 yıl geçti. Ne karşılık verildi?
Üstelik, ABD'den sonra Fransa ve İtalya parlamentoları sıraya girecek.
Ülkemiz kuşatılıyor, biz neyle uğraşıyoruz.
Bir bakan kalkıp, oy uğruna Türk ordusuna dil uzatıyor. Alkışlanıyor.
Malum koro sahnede, bölünüp parçalanmamız için el ovuşturuyor.
Yazık, bu cennet vatana yazık!
Paylaş