Peki yayımlanmış üçü roman ve biri anlatı türünde olmak üzere dört kitabı bulunduğunu biliyor muydunuz?
Bu yılın ilk günlerinde kaybettiğimiz Ferdi Tayfur’un kitaplarını yayımlayan Berfin ve Kora Yayınları’nın sahibi İsmet Arslan’la karşılaştım bir sergi açılışında.
Ünlü sanatçıyla yakın bir yayıncı yazar ilişkisi içinde olduklarını anılarının eşliğinde anlattı. Ferdi Tayfur, hastalığından önce yeni bir roman dosyası göndermiş ama bir takım aksilikler yüzünden eline ulaşmamış İsmet Arslan’ın. Bir de üzerinde çalıştığı yarım romanı varmış. Kitapların yayınlanması için şimdi veraset işlerinin sonuçlanması gerekiyormuş.
Ferdi Tayfur’un kendi hayatından da kesitlerin bulunduğu, bir tür anı romanı ‘Şekerci Çırağı’ 2003 yılında yayımlanmış ve dört baskı yapmış. Şu anda da baskısı yokmuş. 2008 yılında ikinci romanı ‘Yağmur Durunca’yı çıkarmış ve bu roman da iki baskı yapmış. 2013 yılında anlatı türündeki ‘Bir Zamanlar Ağaçtım’ı, 2017 yılında da ‘Paraşütteki Çocuk’ romanını kaleme almış ve yayınlamış. Vefatından sonra ‘Bir Zamanlar Ağaçtım’ kitabının da baskısı tükenmiş.
Ne yalan söyleyeyim, hiçbir kitabını okumamıştım Ferdi Tayfur’un. Merak ettim. Elinde bulunan üç kitabını gönderdi İsmet Arslan.
Şarkılarında hakim olan duyguları, yaşadığı, etkilendiği olayları anlatıyor romanlarında. Benim için asıl sürpriz yazarlığında değil, alıntıladığı ya da kitaplarında adını andığı ünlü felsefecilerin ve yazarların isimleri oldu. Son dönemlerinde de Rus klâsiklerine merak sardığını ve onları okuduğunu söyledi İsmet Arslan. Ferdi Tayfur’un entelektüel yanını keşfetmiş oldum böylece.
KİERKEGAARD’IN AŞK TARİFİNDEN ETKİLENMİŞ
Hollanda’daki ilk sergisi Amsterdam’da bulunan Eye Filmmuseum’da 18 Ocak’ta açıldı. 1 Haziran tarihine kadar devam edecek sergi, Ceylan’ın ödüllü filmleri ile manzara fotoğraflarını ilk kez bir araya getiriyor. Bu birliktelik, sanatçının fotografik bakışını, kompozisyon duyarlılığını ve evrensel temaları Türkiye’den bir perspektifle ele alma biçimini gözler önüne seriyor.
Ceylan’ın eserlerinde manzaralar filmlerinde olduğu gibi yalnızca arka plan olarak değil, karakterlerin iç dünyalarını yansıtan ve şekillendiren unsurlar olarak yer alır.
Sergide ayrıca, Ceylan’ın uzun metrajlı filmlerinden oluşan ve çoğunluğu müze koleksiyonunda yer alan 35mm formatında filmlerinin gösterildiği bir gösterim programı da yer alıyor.
YOLDA SERİSİ DEVAM EDİYOR
Geçen yıl İstanbul Modern’de açtığı ‘Başka Bir Yerde’ sergisinde Türkiye’nin yanı sıra, Hindistan, Gürcistan, Çin, Fas ve Rusya gibi dünyanın farklı coğrafyalarında çektiği fotoğrafları sergileyen Nuri Bilge Ceylan bu serisini yeni ve daha önce görülmemiş fotoğraflarıyla sürdürüyor. Dirimart Dolaptere’de bugün açılan ‘Yolda’ sergisinde bu kez, Ceylan’ın Cezayir, Çin, Hindistan, Mısır, Rusya, Türkmenistan ve Türkiye gibi dünyanın çeşitli bölgelerinde çektiği portreler bir araya getirilmiş.
Nuri Bilge Ceylan
Sergiye eşlik eden aynı isimli video ise, yaratım sürecinin perde arkasından küçük bir kesit ortaya koyuyor ve üretim süreci ile ortaya çıkan eserleri belli bir kurguyla bir araya getirerek ikisi arasında herkes için farklı algılanabilecek bir koşutluğun kapısını aralamaya çalışıyor.
İzleyiciyi, farklı coğrafyalar arasında kişisel bir yolculuğa çıkarmanın yanı sıra insanın evrensel hikâyesine de tanıklık etmeye davet eden Yolda sergisi 23 Şubat’a kadar görülebilir.
Türk edebiyatının yazar ve şairlerinin biyografilerini müzik eşliğinde anlatan bir albüm. Instagram ve YouTube hesaplarından da yayınlanmış. Hazırlayan ‘Yap Ayt’. Biyografisinde Türkçe edebiyat öğretmeni ve yazar olduğu bilgisi var.
‘Edebiyat Koleksiyonu’ adı verilen ve üç seriden oluşan albümlerin ilki Ahmet Hamdi Tanpınar ile başlıyor, Peyami Safa, Baki, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Oğuz Atay, Orhan Kemal, Yahya Kemal, Adalet Ağaoğlu, Halide Edip Adıvar, Halit Ziya Uşaklıgil, Cemal Süreya, Turgut Uyar, Fuzuli gibi isimlerle devam ediyor ve Kemal Tahir ile son buluyor.
Edebiyatçının eserlerinin adından yola çıkılarak oluşturulan biyografi metnine yapay zekâ ile oluşturulmuş müzik eşlik ediyor. Bir metin okunduğu için çoğunluğu rap tarzı müzikler.
Benim ilk dinlediğim geçen hafta kaybettiğimiz
15 Ocak 1902 yılında Selanik’te doğan şair için Şişli Belediyesi ile Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı işbirliğinde özel bir anma programı hazırlandı. Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda ‘Nâzım 123 Yaşında: Ne güzel şey hatırlamak seni’ temasıyla gerçekleştirilecek etkinliğin sunuculuğunu Altan Gördüm, açılış konuşmasını Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Zeynep Oral yapacak.
Geçen yıl yitirdiğimiz Genco Erkal’ın sesinden Nâzım Hikmet’in ‘Otobiyografi’ şiirinin dinletisiyle açılacak gecede Halil Ergün, Tilbe Saran ve Selçuk Yöntem şairin çeşitli şiirlerini seslendirecekler. Levent Ülgen, ‘Memleketimden İnsan Manzaraları’ndan ‘Kartallı Kâzım’ bölümünü sahneleyecek. Mercan Selçuk Dans Topluluğu’nun Nâzım Hikmet şiirlerini dans ve müzikle yorumlayacağı gecede Tarık Akan’ın çocukları Özel Taş Koleji Korosu da sahne alacak. Program sanatçılar Erdal Erzincan ve Zuhal Olcay şarkılarıyla son bulacak.
Şişli Belediyesi ayrıca Nâzım Hikmet’in 123’üncü yaşına özel olarak usta şairin hayatının önemli bir bölümünü geçirdiği Şişli’deki yıllarının izlerini süren ‘Şişli’de Bir Nâzım’ kitabını yayımladı. Kitapta Uğur Aktaş, Bahriye Çeri, Gökhan Akçura ve Sevdagül Kasap şairin Şişli’deki hayatının çeşitli dönemlerini anlatıyorlar.
ÖĞRENCİLİK YILLARI BURADA GEÇTİ
Cemal Reşit Rey’in ünlü müzikali Lüküs Hayat’ın “Şişli’de bir apartıman/ Yoksa eğer halin yaman/ Nikel-kübik mobilyalar/ Duvarda yağlı boyalar” diye başlayan şarkısının sözlerini Nâzım Hikmet’in yazdığı biliniyor. Şişli semti bu şarkıdan çok daha fazla şey ifade ediyor Nâzım Hikmet için. 1913-1914 eğitim yılında Mekteb-i Sultani’de (Galatasaray Lisesi) başladığı okul hayatına bir yılın ardından Nişantaşı Sultanisi’nde devam eder Nâzım. 1917 yılında Cemal Paşa’nın tavsiyesiyle Nişantaşı Sultanisî’nden ayrılarak Heybeliada Bahriye Mektebi’ne kaydolur. 12 yaşındayken geldiği ve yaşadığı bölge farklı evlerde olsa da genel olarak bugünkü Valikonağı Caddesi’dir.
Edebiyat tarihine geçen
2003 yılından itibaren müzenin yöneticiliğini üstlenen, Picasso’dan Rodin,’e, Joseph Beuys’tan Salvador Dalí’ye, Rembrandt’dan Monet’ye dünya sanatının dev isimlerinin eserlerini Türkiye’ye gelmesini sağlayan Sabancı Müzesi Müdürü Dr. Nazan Ölçer görevi bıraktı. Müzenin yönetimini 3 Şubat tarihinden itibaren Sakıp Sabancı Müzesi Yönetim Kurulu üyesi Prof. Dr. Ahu Antmen üstlenecek.
Ünlü dil bilimci Ahmet Caferoğlu’nun kızı olan Nazan Ölçer, ortaokul ve lise öğrenimini Sankt Georg Avusturya Kız Lisesi’nde tamamladıktan sonra1962–1969 yılları arasında Almanya’daki Münih Ludwig Maximilian Üniversitesi’nde etnoloji, İlkçağ Tarihi, Yakın Doğu Tarih ve Kültürleri dallarında öğrenim gördü.
1972 yılında Halı ve Kilim Seksiyon Şefi olarak girdiği Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde 1978–2003 yılları arasında kurumun müdürlüğünü üstlendi. Bu görevi sırasında büyük başarılara imza atan Ölçer, müze içinde Türkiye’nin tek Halı ve Tekstil Restorasyon Laboratuvarı’nı kurdu ve Süleymaniye Camisi’nin külliyesindeki küçük bir imaret binasında hizmet veren müzeyi Sultanahmet’teki İbrahim Paşa Sarayı’na naklettirdi. İslam Eserleri Müzesi elden geçirilen halı koleksiyonuyla dünyanın sayılı müzeleri arasına girdi ve aralarında ‘Avrupa Konseyi Yılın Müzesi’ ödülünün de olduğu pek çok ödüle değer görüldü.
HAYALLERİ GERÇEĞE
Yaşar Kemal Vakfı’nın bu yıl beşincisini hazırladığı Yaşar Kemal Takvimi onun bu yönünü öne çıkartıyor.
Takvimin 2025 yılı teması “Yaşar Kemal’in Dostları” olarak belirlenmiş. Takvimdeki her güne bir dost fotoğrafı ve usta yazarın onun hakkındaki görüşleri ya da o konuda yazılmış bir yazıdan alıntı eşlik ediyor.
Takvimin 1 Ocak tarihli ilk sayfası Güneş Karabuda’nın çektiği Yaşar Kemal fotoğrafıyla ve onun ‘Binbir Çiçekli Bahçe’ kitabından dostluk üzerine yazdığı cümleleriyle başlıyor:
“Ben dost canlısı, dünyada dostluktan ve sevgiden başka bir şey tanımak istemeyen birçok insanla dostluk yaptım ve bu insanları epeyce tanıdığımı sanıyorum. Bu dünya, karamsar, savaşsever, zalim, sevgisiz insanlarla doluyken dostsuz, sevgisiz yaşanmayacağını biliyordu bu insanlar.”
Takvim için vakıftan yapılan açıklamada “2025 yılı takvimi aynı zamanda Yaşar Kemal dostlarına bir çağrıdır. Dostluk sıcaklığını yaşamış ve yaşatmış olan Yaşar Kemal’in, vakıf arşivimizdeki fotoğraflarından bir anı demeti sunuyoruz” deniliyor.
2021 yılından bu yana yasarkemalvakfi.org sitesinde çevrimiçi yayınlanan Yaşar Kemal Takvimi, her yıl farklı bir temadan oluşuyor.
2021 yılında ‘Edebiyatın Gücü’, 2022 yılında ‘Doğa’, 2023 yılında ‘Demokrasi, barış, gençlik ve eğitim’ ve 2024 yılında ‘Gazeteci Yaşar Kemal’ temaları alıntı konuları olarak seçilmişti.
Türk hikâyeciliğinin yapı taşı Sait Faik Abasıyanık’ın vefatının üzerinden 70 yıl geçtiği için eserlerinin üzerindeki telif hakkı 1 Ocak 2025 itibarıyla kalktı. İsteyen her yayıncı artık onun kitaplarını telif ücreti ödemeden basabilecek. Sait Faik ölmeden önce tüm malvarlığını, kitaplarının telif gelirini Darüşşafaka Cemiyeti’ne bağışlayarak Darüşşafaka Lisesi’nde eğitim gören çocuklara bırakmıştı. Telif hakkının düşmesiyle Darüşşafaka Lisesi’nde okuyan öksüz ve yetim öğrencilerin artık bu destekten mahrum kalacağını, yasal zorunluluk olmasa bile bunu vicdani bir vasiyet olarak kabul edip kitaplarını basan bütün yayınevlerinin telif gelirlerini Darüşşafaka Cemiyeti’ne bağışlamasının çok iyi olacağını yazmıştım.
İLK YANIT İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI’NDAN
Hem daha çok insan Sait Faik kitabı okumuş olur hem de çok daha fazla öğrencinin eğitimine katkı sağlanır diyerek yaptığım çağrıya ilk yanıt Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan geldi. 2011 yılından itibaren Sait Faik’in kitaplarının yasal yayıncısı olan ve Darüşşafaka Cemiyeti ile birlikte adına verilen Sait Faik Hikâye Armağanı Yarışması’nı düzenleyen Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları aldığı önemli bir kararla usta yazarın telif gelirlerini Darüşşafaka’ya vermeye devam edeceğini açıkladı. Kamuoyuna saygıyla duyurulur diye yapılan açıklamada şöyle denildi: “2011 yılından beri yayınevimizin uhdesinde bulunan, Türk edebiyatının köşe taşlarından Sait Faik Abasıyanık’ın eserlerinin telif hakları 1 Ocak 2025 tarihinde serbest kalmıştır. Yayınevi olarak 1 Ocak 2025 tarihinden sonra da yazarımızın satışı yapılacak tüm kitaplarından elde edilecek gelirden hem anısına saygı amacıyla hem de vasiyetine uygun bir biçimde Darüşşafaka Cemiyeti’ne bağış yapılmasına karar verilmiştir.”
İTHAKİ VE CAN DA BAĞIŞA DEVAM EDECEK
İş Bankası Kültür Yayınları’nın ardından İthaki Yayınları da çağrıya olumlu yanıt verdi. Yayınevinin sosyal medya hesabından yapılan açıklamada da “İthaki Yayın Grubu, büyük yazarın aziz hatırasını ve vasiyetini yaşatmak için yayımlayacağı külliyatın gelirinden Darüşşafaka Cemiyeti’ne bağışta bulunacak” denilerek detayların önümüz-deki günlerde açıklanacağı belirtildi. Can Yayınları Genel Müdürü Ali Granit de haberden sonra hemen Darüşşafaka Cemiyeti ile iletişime geçerek telif gelirini bağışlama kararı aldıklarını söyledi. Benzer bir hazırlığı Alfa Yayınları’nın da yaptığı bilgisini aldım. Bu vicdani çağrıya Sait Faik’in kitaplarını yayınlama hazırlığında bulunan diğer yayıncıların da katılmasını bekliyorum.
1 Ocak’tan, yani bugünden itibaren Amerika Birleşik Devletleri’nde kamu malı haline gelecek bu karakterler artık herhangi bir izin ya da telif ücreti ödenmeden kullanılabilecek.
Bizde de aynı durum Türk hikâyeciliğinin yapı taşlarından Sait Faik Abasıyanık (18 Kasım 1906-11 Mayıs 1954) için geçerli.
Vefatının üzerinden 70 yıl geçtiği için eserlerinin telif hakkı kalktı ve isteyen her yayıncı artık onun kitaplarını telif ücreti ödemeden basabilecek.
Can Yayınları ve Doğan Kitap gibi büyük yayınevlerinin hazırlıklarının olduğunu ve yeni yayın dönemi programlarında aldıklarını duymuştum. Yarın bir kitapçıya gittiğinizde farklı yayınevlerinin bastığı Sait Faik Abasıyanık kitaplarıyla karşılaşmanız mümkün.