1-17 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirilecek 32. İstanbul Caz Festivali’nin ilk üç gününde Afro-Küba cazının en etkili isimlerinden 7 Grammy ödüllü Chucho Valdés, Latin gitarının öncülerinden Hermanos Gutiérrez ve ilk İstanbul konseriyle elektronik ve çağdaş klasik müzik arasında kurduğu köprülerle yeni bir devir açan besteci ve piyanist Max Richter, Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu sahnesinde olacak.
Festival, 17 gün boyunca 40’a yakın konserde usta isimlerden yeni keşiflere 200’ü aşkın yerli ve yabancı sanatçıyı ağırlayacak.
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından, 28 yıldır Garanti BBVA sponsorluğunda gerçekleştirilen İstanbul Caz Festivali’nin programı dün The Marmara Taksim’de düzenlenen bir basın toplantısıyla açıklandı.
1994’ten bu yana her yıl İstanbul’da temmuzu caz ayına çeviren festival, aralarında
İstanbul’un bu en eski pastanesi 2016 yılında kapılarını kapatmıştı ve akıbeti merak konusuydu. Geçen hafta güncel bir sergiyle hayata tutunduğunu görmek son dönemin en iyi haberlerinden biri oldu.
1838 yılında Fransız Büyükelçiliği’nden ayrılan Edouard Lebon tarafından açılan Lebon, pastalarıyla ve atmosferiyle kendi efsanesini yaratmıştı. Namık Kemal’den Peyami Safa’ya, Recaizade Mahmud Ekrem’den Süleyman Nazif’e, Abdülhak Hamid’e dönemin edebiyatçı ve entelektüellerinin vazgeçilmez mekanıydı.
1940’ta Avadis Ohanyan Çakır tarafından satın alındıktan sonra adı Markiz olarak değişse de entelektüel dünyadaki konumunu sürdürmüş, Sait Faik, Orhan Kemal, Haldun Taner, Attila İlhan gibi yazar ve şairlerin buluşmalarına ev sahipliği yaptı. Zamanla değişen şehir kültüründen etkilenerek eski popülaritesini kaybetti ve 1980’de kapandı. 2003’te restore edilip açılsa da ne yazık ki o güzel çağı bir daha yakalayamadı.
2023’te Mehmet Erkul ve Tekin Esen tarafından devralınan Markiz’in de içinde bulunduğu bine restorasyon öncesi son kez Pilevneli Galeri’nin ev sahipliğinde güncel bir sergiyle kapılarını yeniden açtı.
Sanatçı ikilisi Yasemin Baydar ve Birol Demir’den oluşan :mentalKLINİK’in ‘Dehşetli Güzel’ adını verdikleri performansları Markiz’in tarihî atmosferinde geçmişin görkemine veda ederken yeni bir başlangıcı müjdeliyor.
NEREDE O ESKİ
Müzik yazarı Murat Beşer’in sanatçıyla yaptığı uzun görüşmelere ve tanıklıklara yer vererek hazırladığı kitap dönemin kültürel iklimini de ayrıntılı bir şekilde veriyor.
Başer, “Zamana meydan okuyan kalitesiyle 1950’li yılların ortalarından beri gelişen ve değişen Türk musikisine sesiyle damga vuran birkaç sanatçıdan birisi olması yanında ödün vermeyen yaşam biçimiyle ‘biricik’ sıfatını sonuna kadar hak eden ve yeri asla dolmayacak birkaç isimden biridir o” diyerek anlatıyor Sipahi’yi.
Yeşilköy’de başlayan çocukluğundan İstanbul Radyosu sınavlarına hazırlanmasına, Ankara Radyosu’nda başlayan profesyonel müzik hayatından plak kayıtlarına, gazinolardaki assolistliğinden yurtiçi ve yurtdışı turnelerine uzanan renkli bir dünya. Ama o renkli dünyanın dışında tutulmuş ‘sade’ bir aile hayatı.
Sipahi’nin dönemin solistleri, bestecileri, müzisyenleri, gazino ve plak dünyasının önde gelen isimleriyle ilgili anlattığı anıları kitabı renklendirdiği kadar belgesel bir özellik de katmış.
İLK GAZİNO TEKLİFİ ZEKİ MÜREN’DEN
N
Yunus Emre’nin insan sevgisi, hoşgörü ve tasavvuf anlayışını evrensel bir dille müziği döken eser bir Türk besteci tarafından bestelenmiş ilk Türkçe oratoryo olması nedeniyle müzik tarihimizde ayrı bir yere sahiptir.
Saygun’un 1943 yılında tamamladığı eser ilk kez 25 Mayıs 1946’da Ankara’da Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi salonunda seslendirildi.
Son seslendirilişi yine Ankara’da geçen cuma akşamı Şef Gürer Aykal yönetimindeki Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ve Devlet Çoksesli Korosu tarafından Ziraat Bankası Ana Salon’da yapıldı.
Bestecisi ve eser dışında bu iki konseri birbirine bağlayan bir üçüncü kişi daha vardı o gece salonda.
53. İstanbul Müzik Festivali, 11-26 Haziran tarihleri arasında ‘Sınırların Ötesinde’ temasıyla benzer geçmiş ve gelenekleri paylaşan Türkiye, Yunanistan, İran ve Azerbaycan’ın saz ve müziklerinin bir araya geleceği konserlerde sınır tanımayan kültürel mirasımızı kutlayacak. Barok, romantik, klasik ve çağdaş dönemlere ait 17. yüzyıldan 21. yüzyıla uzanan eserlerin break dans, hip-hop, resim ve tiyatroyla buluşacağı yenilikçi performanslarla farklı disiplinlere doğru sınır ötesi yolculuklar da festivalde izleyicileri bekliyor.
İstanbul’un en prestijli salonlarıyla çok özel mekânlarında gerçekleştirilecek 25 konserde dünyanın dört bir yanından seçkin orkestraları ve önemli solistleri ağırlayacak 53. İstanbul Müzik Festivali’nde NDR Elbphilharmonie Orchester, Camerata Salzburg, Geneva Camerata, Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası, Tekfen Filarmoni Orkestrası, Filibe Devlet Operası Korosu, Slovak Filarmoni Korosu gibi önemli toplulukların yanı sıra Hélène Grimaud, Frank Peter Zimmermann, Rafat Blechacz, Gautier Capuçon, Alexandre Kantorow gibi solistlerin aralarında olduğu 45’in üzerinde sanatçı ve topluluk izleyici huzuruna çıkacak.
53. İstanbul Müzik Festivali’nin Onur Ödülü, opera sanatçısı ve eğitmen Prof. Mesut İktu’ya sunulacak. Yaşam Boyu Başarı Ödülü ise Ukraynalı besteci Valentin Silvestrov’a verilecek.
YILDIZ SOLİSTLER VE ÖNEMLİ ORKESTRALAR
Müzik Festivali, İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından, Borusan Holding sponsorluğunda ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla düzenleniyor.
İKSV Yönetim Kurulu Başkanı
O günlüğün çevre felaketine ait notlardan oluşan sayfalarını ‘Yerle Gök Arasında’ sergisinde bir araya getirmişti.
Fransa’da yaşayan ve çizimleri Le Monde, Le Monde Diplomatique, The Washington Post, The New York Times, The Wall Street Journal gibi dünyanın saygın gazete ve dergilerde yayımlanan Selçuk Demirel’in yaklaşık 35 yıllık eserlerinden bir seçki içeren ‘Yerle Gök Arasında’ başlıklı sergi, Institut Français Türkiye tarafından geçen yıl İstanbul’da açılmıştı. Çevre, iklim değişikliği ve göç sorunları üzerine Demirel’in desenlerini bir araya getiren sergisi Ankara ve Eskişehir’den sonra bugün Bursa Nilüfer Belediyesi Meteor / Balat Kültürevi’nde açılıyor.
Bursa Türk-Fransız Alliance Française Kültür Derneği ve Nilüfer Belediyesi iş birliğiyle düzenlenen serginin saat 18.30’da gerçekleştirilecek açılışına sanatçı Selçuk Demirel, Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir ve Fransa’nın İstanbul Başkonsolosu Nadia Fanton da katılacak.
CENNET GEZEGENİ CEHENNEME ÇEVİREN İNSANIN YANSIMALARI
Demirel’in “Cennet gezegeni cehenneme çeviren insanın yansımalarına” yer verdiği desenleri için hazırlanan katalog metninde şöyle deniyor:
“Hayatın kasvetli gerçeklerinin bunaltıcı hâle geldiği, harekete geçmemize dair verilen her ihtarın bizi felce uğrattığı bir zamanda Selçuk’un kalemi bizi hem yatıştırıyor hem de canlandırıyor. Çünkü Selçuk Demirel vizyon sahibi bir şairin yumuşaklığını ve keskinliğini dışa vuruyor. Bu retrospektif bizi, çevre ve sürdürülebilir kalkınma konusunun uluslararası düzeyde bahsedilmeye başlandığı, ancak günümüzün küresel ve mecburi farkındalığının olmadığı 1990’lı yılların başlarına kadar uzanan çizimlere geri götürüyor. 30 yılı aşkın bir süredir, sanatçı şiirsel ya da yakıcı imgelerle bizi sarsıyor, bazen bize uzun uzun öğütler veriyor, sıklıkla da bir yol açıyor. Bizi bir araya getiren ve kurtaran bir gülümsemeyi tetikleyerek bizi yeniden harekete geçiriyor. Bu sergi turuyla Selçuk’un eserlerini karakterize eden bu insanlık dolu keskin şiirselliğin bize (yeniden) ilham vermesini dileyerek, bu şiirselliğe saygı duruşunda bulunmak istiyoruz.”
Bizde kitap isimleriyle hemen akla gelen Bilge Karasu’dur mesela. ‘Ne kitapsız Ne Kedisiz’, ‘Göçmüş Kediler Bahçesi’ ile onları eserlerinin merkezine yerleştirdi. Enis Batur ‘Kediler Krallara Bakabilir’ derken, Ülkü Tamer denemelerine ‘Kediler ve Kitaplar’ adını koydu.
Çok sık üzerinde durulan kedi konusunu tekrar gündeme getirmemin nedeni yeni yayımlanan bir kitap.
Heike Reinecke ve Andreas Schlieper’in ‘Büyük Yazarlar ve Kedileri’ adlı araştırma kitabı Altuğ Sami İçilensu çevirisiyle Sahi Kitap tarafından yayımlandı. Haruki Murakami, Raymond Chandler, T.S. Eliot, Truman Capote gibi yazarlarla Gustav Klimt, Frida Kahlo, Paul Klee gibi sanatçıların ve faklı alanlardan pek çok ünlü ismin kedilerle ilişkilerini anlatan kitap “Her kedi, doğanın bir mucizesidir” diyen Leonardo da Vinci’nin sözünün edebiyat ve sanat dünyası için de ne kadar doğru olduğunun örneklerinden oluşuyor.
KEDİ SEVGİSİ NOBEL KAZANDIRIR
Kitapta kedilere özel bir sevgi besleyen kişiler arasında şaşırtıcı derecede çok sayıda Nobel Ödüllü isim bulunuyor. Hemingway’den Lessing’e, Churchill’den Hesse’e ve T.S. Eliot’a kadar.
Bu, Nobel ve kedi sevgisi arasında bir bağ kurmak için yeterli bir kanıt olabilir mi bilinmez ama sonuç kazanma şansının yüksek olduğunu gösteriyor.
Son yıllarda Nobel Edebiyat Ödülü’nün verileceği tarih yaklaştığında çıkan dedikodularda adı anılan ama bugüne kadar kazanamayan Japon yazar
Kurumun uluslararası ilk galeri mekânı olma özelliğini taşıyan Dirimart Londra’nın 2025 yılı içerisinde sanatseverlere kapılarını açacağı duyuruldu.
Uluslararası saygın galerilerin adresi Mayfair’de yer alacak Dirimart Londra, zemin kat dahil olmak üzere iki katta toplamda 275 metrekarelik sergileme alanına sahip olacak.
2002 yılında kurulan Dirimart, Ayşe Erkmen, İnci Eviner, Sarkis ve Nuri Bilge Ceylan gibi Türkiye’nin önde gelen sanatçılarının yanı sıra, Shirin Neshat, Sarah Morris ve Tomokazu Matsuyama gibi uluslararası isimleri de temsil ediyor.
Photo London, Frieze Sculpture, Venedik Bienali, Art Cologne, ART SG ve The Armory Show gibi prestijli sanat etkinliklerine katılan galerinin kurucusu Hazer Özil, “Londra’daki yeni galeri mekânımızı açmak, global hedeflerimizi ileri taşımak ve Dirimart’ı uluslararası bir galeri olarak konumlandırmak adına cesur bir adım niteliğinde” diyor.
Renovasyonu, New York merkezli mimarlık ofisi studioMDA tarafından gerçekleştirilen galerinin galerinin açılış sergisi ve programı önümüzdeki günlerde açıklanacak.
Londra’ya açılan ilk Türkiye merkezli galeri Pi Artworks olmuştu. Yeşim Turanlı’nın kurucusu olduğu İstanbul’un önemli galerilerinden Pi Artworks’un Londra şubesi 2013 yılında açılmıştı.
Türkiye bağlantılı bir diğer galeri ise