Türk hikâyeciliğinin yapı taşı Sait Faik Abasıyanık’ın vefatının üzerinden 70 yıl geçtiği için eserlerinin üzerindeki telif hakkı 1 Ocak 2025 itibarıyla kalktı. İsteyen her yayıncı artık onun kitaplarını telif ücreti ödemeden basabilecek. Sait Faik ölmeden önce tüm malvarlığını, kitaplarının telif gelirini Darüşşafaka Cemiyeti’ne bağışlayarak Darüşşafaka Lisesi’nde eğitim gören çocuklara bırakmıştı. Telif hakkının düşmesiyle Darüşşafaka Lisesi’nde okuyan öksüz ve yetim öğrencilerin artık bu destekten mahrum kalacağını, yasal zorunluluk olmasa bile bunu vicdani bir vasiyet olarak kabul edip kitaplarını basan bütün yayınevlerinin telif gelirlerini Darüşşafaka Cemiyeti’ne bağışlamasının çok iyi olacağını yazmıştım.
İLK YANIT İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI’NDAN
Hem daha çok insan Sait Faik kitabı okumuş olur hem de çok daha fazla öğrencinin eğitimine katkı sağlanır diyerek yaptığım çağrıya ilk yanıt Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan geldi. 2011 yılından itibaren Sait Faik’in kitaplarının yasal yayıncısı olan ve Darüşşafaka Cemiyeti ile birlikte adına verilen Sait Faik Hikâye Armağanı Yarışması’nı düzenleyen Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları aldığı önemli bir kararla usta yazarın telif gelirlerini Darüşşafaka’ya vermeye devam edeceğini açıkladı. Kamuoyuna saygıyla duyurulur diye yapılan açıklamada şöyle denildi: “2011 yılından beri yayınevimizin uhdesinde bulunan, Türk edebiyatının köşe taşlarından Sait Faik Abasıyanık’ın eserlerinin telif hakları 1 Ocak 2025 tarihinde serbest kalmıştır. Yayınevi olarak 1 Ocak 2025 tarihinden sonra da yazarımızın satışı yapılacak tüm kitaplarından elde edilecek gelirden hem anısına saygı amacıyla hem de vasiyetine uygun bir biçimde Darüşşafaka Cemiyeti’ne bağış yapılmasına karar verilmiştir.”
İTHAKİ VE CAN DA BAĞIŞA DEVAM EDECEK
İş Bankası Kültür Yayınları’nın ardından İthaki Yayınları da çağrıya olumlu yanıt verdi. Yayınevinin sosyal medya hesabından yapılan açıklamada da “İthaki Yayın Grubu, büyük yazarın aziz hatırasını ve vasiyetini yaşatmak için yayımlayacağı külliyatın gelirinden Darüşşafaka Cemiyeti’ne bağışta bulunacak” denilerek detayların önümüz-deki günlerde açıklanacağı belirtildi. Can Yayınları Genel Müdürü Ali Granit de haberden sonra hemen Darüşşafaka Cemiyeti ile iletişime geçerek telif gelirini bağışlama kararı aldıklarını söyledi. Benzer bir hazırlığı Alfa Yayınları’nın da yaptığı bilgisini aldım. Bu vicdani çağrıya Sait Faik’in kitaplarını yayınlama hazırlığında bulunan diğer yayıncıların da katılmasını bekliyorum.
1 Ocak’tan, yani bugünden itibaren Amerika Birleşik Devletleri’nde kamu malı haline gelecek bu karakterler artık herhangi bir izin ya da telif ücreti ödenmeden kullanılabilecek.
Bizde de aynı durum Türk hikâyeciliğinin yapı taşlarından Sait Faik Abasıyanık (18 Kasım 1906-11 Mayıs 1954) için geçerli.
Vefatının üzerinden 70 yıl geçtiği için eserlerinin telif hakkı kalktı ve isteyen her yayıncı artık onun kitaplarını telif ücreti ödemeden basabilecek.
Can Yayınları ve Doğan Kitap gibi büyük yayınevlerinin hazırlıklarının olduğunu ve yeni yayın dönemi programlarında aldıklarını duymuştum. Yarın bir kitapçıya gittiğinizde farklı yayınevlerinin bastığı Sait Faik Abasıyanık kitaplarıyla karşılaşmanız mümkün.
Başta Çingene Kızı olmak üzere, Okeanos ve Tethys Mozaiği, Akratos ve Euphrosine Mozaiği, Akhilleus Mozaiği, Europhe’nin Kaçırılışı Mozaiği gibi günümüze kadar gelebilen mozaikler dönemin mitolojik hikâyelerini anlatmaya devam ediyorlar.
Zeugma’da yürütülen arkeolojik çalışmalar, geçmişte kalmış ve günümüzde bilinmeyen bu hikâyeleri ortaya çıkarmayı hedefliyor.
2025’TE ZİYARETE AÇILACAK
Zeugma Antik Kenti’nde 1987’de başlatılan kazılar bünyesinde ‘Muzalar (Esin Perileri) Evi’ adında bir yapı tespit edilmişti. Bir odasının tabanında bulunan mozaik üzerinde, Klasik Yunan eğitiminin vazgeçilmez parçası olan lirik şiir, tarih, müzik, astroloji ve felsefe gibi konuların esin perileri sayılan dokuz ‘muza’ betiminden dolayı bu konut, arkeologlar tarafından ‘Muzalar Evi’ olarak adlandırıldı.
Yaklaşık bir milyon kişinin katıldığı oylama sonucunda, ‘kalabalık yalnızlık’ 2024 yılının kelimesi ve kavramı olarak seçildi. Değerlendirme Kurulu, bu kavramın son yıllarda insanların kalabalıklar içinde giderek daha fazla yalnız hissettiğini gösteren araştırmalarla bağlantılı olduğunu belirtti.
SUÇLU SOSYAL MEDYADAKİ KALİTESİZ İÇERİK
Yılın kelimesini ya da kavramını seçen bir başka kurum ise Oxford. Yaklaşık 20 gün önce yapılan açıklamaya göre ‘beyin çürümesi’ (brain rot), Oxford tarafından 2024’ün kelimesi olarak seçildi.
Oxford dil uzmanlarının geçen yılı şekillendirmeye yardımcı olan ruh hallerini ve konuşmaları yansıtmak için oluşturdukları altı kelimelik kısa listesine 37 binden fazla kişi oy vererek seçti bu kavramı.
Yapılan açıklamada ‘beyin çürümesi’, “özellikle önemsiz veya zorlayıcı olmayan materyalin (özellikle çevrimiçi içerik) aşırı tüketiminin sonucu olarak görülen, bir kişinin zihinsel veya entelektüel durumunun varsayılan bozulması” olarak tanımlanmış.
İstanbul Tasarım Haftası’nın direktörüydü Arhan Kayar, Türkiye’nin yurtdışında tanıtımı için yapılan pek çok yaratıcı projenin altında onun imzası vardı.
En son cumartesi akşamı İstanbul Modern’in genç ve çocukların sanat eğitimine katkı sağlamak için düzenlediği Gala Modern’de birlikteydik. Organizasyonu yıllardır dDf olarak onlar yapıyordu.
Bizim siyah smokinlerimize karşı o babasının smokinini sokak sanatçısı bir dostuna yeniden yorumlatmıştı. Sırtında grafiti ile ‘Art dealer’ (sanat simsarı) yazıyordu. Klasik bir smokinde bile muziplik yapacak bir alan açmıştı kendisine.
Başarılı geçen bir gecenin sonunda rahatlamış bir şekilde sıra eğlenmeye gelmişti. Ev sahibimiz, İstanbul Modern’in kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Oya Eczacıbaşı ile üçümüz o mutlu anın fotoğrafını çektirdik. Telefonumdaki o son karenin gerçekten son fotoğrafımız olacağı aklımın ucundan bile geçmezdi. Ama Arhan ani bir vedayla gerçek anlamıyla ölümsüzleştirdi o anı.
Oya Eczacıbaşı - Arhan Kayar
Bugün sonsuzluğa uğurladığımız sevgili Arhan Kayar’ı 1989 tarihinde Cana Dölay ve Çağatay Karaçizmeli ile birlikte Haliç kıyısındaki Feshane’de yaptıkları ‘Seretonin’ sergisi sırasında tanıdım.
O güne kadar pek görülmemiş bir sergi anlayışıyla Feshane’nin restorasyonu öncesinde, tekstil makinelerinin arasında müdahalelere açık yerleştirmeler yapmışlar ve performanslar gerçekleştirilmişti.
2. İstanbul Bienali ile aynı zamanda gerçekleşen sergide, düzenleyicilerin yanı sıra
Müridoğlu’nun anıt niteliğindeki heykelinin 50 yıl sonra Cumhuriyet’in 100’üncü yılına armağan olarak halka açılması Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi tarafından QNB Finansbank desteğiyle yapılmıştı.
İstanbul Resim ve Heykel Müzesi önünde sergilenen heykelin açılışı için bir de tören düzenlenmiş, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Handan İnci Elçi, QNB Finansbank Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Aras, Bülent Eczacıbaşı, QNB Finansbank Genel Müdürü Ömür Tan ve mimar Emre Arolat da törene katılmışlardı.
100’ÜNCÜ YILA ARMAĞAN OLDU
Cumhuriyet’in 50. yılı dolayısıyla
Halen devam eden Olafur Eliasson, Chiharu Shiota ve İzzet Keribar sergileriyle başlayan kutlamalar cumartesi akşamı Gala Modern gecesiyle muhteşem bir final yaptı.
Gecenin açılış konuşmasını müzenin kurucusu, İstanbul Modern Yönetim Kurulu Başkanı Oya Eczacıbaşı yaptı. Eczacıbaşı yola nasıl çıktıklarını ve geçen 20 yılda neler yaptıklarını dile getirdi:: “20 yıl önce, İstanbul’un kalbinde, modern ve çağdaş sanat dünyasına yeni bir soluk getirecek bir müze kurma hayaliyle yola çıktık. Bu süreçte, Türkiye’de yepyeni bir müzecilik anlayışının öncüsü olmaya çalıştık. Yüzlerce sergi, binin üzerinde eğitim programı hazırlayarak, milyonlarca ziyaretçiyi üç ayrı müze binasında ağırladık. 1 milyon çocuk ve genci ücretsiz sanat eğitimleriyle buluşturduk. Pek çok ilke imza atarak, sanat için sürdürülebilir bir model geliştirmeyi hedefledik. Kamu, özel sektör ve bireylerin sanatı desteklemeleri için köprüler kurmayı amaçladık. Bu köprülerden biri de Gala Modern oldu. Sevgili Kültür Elçilerimizle birlikte 2009 yılından bu yana büyük bir heyecanla gerçekleştirdiğimiz bu özel gece, tüm dünyadan sanatçılar ve davetlilerin katkılarıyla uluslararası bir kimlik kazandı.”
Maya Portakal Bitargil - Salih Bademci
Gala Modern’in en önemli amacı sergi ve eğitim programlarını desteklemek, çocuk ve gençlerin sanatla buluşmasına olanak yaratmak. Bu yıl Türkiye ve dünyadan 11 sanatçının bağışladığı eserler destek yarışındaydı. Ceyda Düvenci ve Salih Bademci’nin sunduğu gecede destek yarışını Maya Portakal Bitargil yönetti.
Destek yarışına Taner Ceylan’ın Cahide Sonku’yu konu alan tablosu ‘Cahide’ damgasını vurdu. Eser 9 milyon liraya satılarak şimdiye kadar yapılan Gala modern destek yarışlarının rekorunu kırdı. Tabloyu Sanmar Denizcilik’in sahibi Ali Gürün satın aldı.
Oya Eczacıbaşı
Yarışta Bettina Pousttchi’nin ‘Dikey Otoyollar’ eseri 2 milyon 800 bin, Burçak Bingöl’ün ‘Yerini Arayan Kabın Rüyası’ eseri 2 milyon 200 bin, İzzet Keribar’ın ‘Perast Karadağ’ fotoğrafı 2 milyon, İnci Furni’nin ‘Oyun’u 2 milyon, Rana Begüm’ün ‘Sevronlar no 1252’ eseri 1 milyon 200 bin, Ardan Özmenoğlu’nun ‘The Master’i 1 milyon 100 bin, Candeğer Furtun’un ‘Yumruk’ eseri 1 milyon, Chiharu Shiota’nın ‘Evrene Bağlı’ eseri 600 bin, Mona Hatoum’un ‘Sıcağı Çizmek’ eseri 400 bin liraya alıcı buldu. Gala Modern Destek Yarışı’nda müzenin sergi ve eğitim programlarına 23 milyon 300 bin TL katkı sağlandı.
Gece ünlü sanatçımız
Online olarak devam eden müzayededeki eserler Maçka’daki Antik Palace’da sergileniyor.
10 Aralık Salı akşamı 150 civarında koleksiyoner hem eserleri görmek hem de usta tiyatro sanatçısı Ali Poyrazoğlu’nun gösterisini izlemek için tarihi binadaydı.
Daha önce fiziki olarak müzayedelerin yapıldığı, eserlerin gösterildiği salonun sahnesinde bu kez Ali Poyrazoğlu vardı. Sanatın insan hayatındaki yeri, koleksiyon nedir, koleksiyoner nasıl olunur gibi konular üzerine hazırladığı gösterisi oldukça kapsamlı, doyurucu, öğretici ve eğlenceliydi.
İki saat süren, hatta dışarıdaki yoğun yağmur nedeniyle uzayan gösterinin ikinci bölümü soru cevaplı bir sohbet havasındaydı.
İki yıl önce deposunda çıkan yangında tiyatro dekorları ve arşivinin yanı sıra Türk tiyatro tarihinin en büyük kukla ve maske koleksiyonunu kaybeden Ali Poyrazoğlu iyi bir koleksiyoner aynı zamanda. Bazı sanat eserlerini de yangında kaybeden Poyrazoğlu koleksiyonunun temelini annesinden kalan eserler oluşturuyormuş. Annesi de sanatı yakından takip eden bir koleksiyonermiş.
ALDIĞI İLK ESER TURAN EROL’UN BODRUM’U
Sohbet sırasında kendisine sorulan sorulardan biri aldığı ilk eser oldu. Bodrum tutkunu