Hande Fırat

Biden’a açık çağrı

16 Mart 2021
Bir süredir Türkiye’nin tüm ülkelerle yeniden diyalog politikasının ayrıntılarını yazıyorum. Türkiye bu çerçevede ABD ile de yeni bir döneme başlamak istiyor. Başından söyleyeyim, “Biden aramadı, Erdoğan çok mutsuz” haberleri gerçeği yansıtmıyor. Birilerinin bu haberleri maksatlı olarak yaptırdığı düşünülüyor. Peki gerçekte durum ne?

Rusya’yla ilişkiler, S-400’ler, ABD’nin YPG ve PKK ile işbirliği, FETÖ, Halk Bankası, Suriye, Doğu Akdeniz, insan hakları gibi başlıklarda iki ülkenin arasında ciddi sorunlar var. Buna rağmen Ankara ve Washington arasında karşılıklı “yeni bir sayfa açma” ve “diyalog kurulması isteği” vurgulanıyor. 

Ankara’nın temel beklentisi, sorunların yönetilebildiği bir ilişki kurmak.

Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ve Ulusal Güvenlik Konseyi Avrupa Direktörü Amanda Sloat ile geçtiğimiz günlerde telefon görüşmeleri gerçekleştirildi. Sullivan ile Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın ikinci ve kapsamlı görüşmeyi yakın zamanda yapacağı belirtiliyor.

Koltuğa resmen oturmadan, ilk yüz yüze görüşmeyi Ankara’daki mevkidaşlarıyla yapmak istediklerini ileten üst düzey isimler de oldu.

Ankara’ya göre Biden ile Erdoğan görüşmesi de bir-iki hafta içinde olabilir.

YPG/PKK’YA NET TAVIR TAKININ

ABD ile ilişkilerde en sıkıntılı başlıklardan biri Washington’ın terör örgütü YPG/PKK’ya verdiği destek. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’deki iç savaşın onuncu yılında ABD merkezli Bloomberg’e yazdığı makalede Biden yönetimine açık çağrıda bulunarak, “Biden yönetimi, kampanya döneminde verdiği sözleri tutarak, Suriye’deki trajediyi sonlandırmak ve demokrasiyi müdafaa etmek için bizimle birlikte çalışmalıdır” dedi. Bu satırların hemen üstünde ise “Batı’nın öncelikle güvenli bölgelere saldıran ve eli kanlı rejime payanda olan YPG’ye karşı net bir tavır takınması gerekmektedir” ifadesi yer aldı. Şimdi bu açıklamalardan da yola çıkarak Ankara’daki durum tespitini aktaralım:

Obama

Yazının Devamını Oku

Mısır, İsrail, Körfez... Yeni dönemin şifreleri

12 Mart 2021
Türkiye’nin ilişkilerinin koptuğu ya da çok sorunlu olduğu ülkelerle kurduğu arka kapı diplomasisiyle ilgili gelişmeler, başta ilgili ülkeler olmak üzere Körfez ve Ortadoğu’da yakından takip ediliyor.

Bir süre önce İsrail, Suriye ve Mısır’la yürüten görüşmeler konusunda bir yazı yazmıştım. Süreçte özellikle Mısır ve Türkiye’den dikkat çeken açıklamalar ve adımlar geldi. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Mısır’ın Arap dünyasının kalbi ve beyni olduğunu söyledi ve Türkiye’nin Mısır ve bazı Körfez ülkeleri (Suudi Arabistan ve BAE’ye işaretle) ile yeni bir sayfa açmaya hazır olduğunu vurguladı. Bu açıklamadan hareketle bazı tespit ve yorumları sıralayabiliriz:

15 Temmuz’un getirdiği şartlara uygun dış politika yerine tüm ülkelerle yeniden diyalog politikası ön plana çıkıyor.

Çatışma alanlarından biri olan Libya’da artık sular duruluyor. Göreceli bir istikrar ve anayasal sürece girilmesi zıt tarafta yer alan Türkiye, Mısır-BAE gibi ülkeler için rahatlatıcı oldu.

Körfez ülkelerinin Katar ile uzlaşmaları, İbrahim anlaşmaları ile İsrail ile ilişki kurmaları bölgede oyunun kurallarını değiştirdi.

Türkiye her ne kadar üç ülke ile arka kapı diplomasisi yürütse de resmi açıklamalardan da anlaşıldığı üzere Körfez ülkeleri ile de yeni bir sayfa açmaya hazır.

Doğu Akdeniz denklemi her ne kadar Türkiye’nin karşısında bir cephe görüntüsü verse de Türkiye’nin tezleri ve haklılığı da reel politikte kabul ediliyor. Görüşmeler bu haklı tezlerin hayata geçirilmesi için de büyük önem taşıyor.

TÜRKİYE VE İSRAİL GÖRÜŞMELERİ NE AŞAMADA?

Bu genel tespitleri yaptıktan sonra, Türkiye-İsrail arka kapı diplomasisinin ayrıntılarına bakalım. Bir süre önce kaleme aldığım yazıda Ankara’nın bakışını

Yazının Devamını Oku

E.M., F.B., B.S., E.E., G.Ş., H.F.

9 Mart 2021
Harfler ve noktalar, siyah beyaz fotoğraflar, hastane odasından başı gözü sarılı görüntüler, son nefes ve cenaze, donmuş kalmış çocuklar; ağlayan, çığlık atan çocuklar, çaresiz çocuklar... Artık olmayan anne, artık olmayan kadın...

Kadınların ve çocukların arasında insan bedenine saklanmış yaratıklar dolaşıyor. Kadınların ve çocukların hayatında insan bedenine saklanmış canavarlar giriyor. Onlara göre kadınların dövülerek yaşaması da ölmesi de çocuğun donması da çaresizliği de sessiz çığlıkları da hep kadının suçu. Çünkü kadınlar çileden çıkarıyor yaratıkları. Kadınların zehirli dili öyle bir laf ediyor ki, yaratığın gözü dönüyor, bilincini yitiriyor, aklı gidiyor... Yerseniz... Aklı ve bilinci yerine geldiğinde de çok pişman oluyorlar, kendilerini onlar bile tanıyamıyor... Yine yerseniz...

Artık beni bu yaratıkların bilinci, aklının nerede olduğu, pişmanlığı zerre kadar ilgilendirmiyor. Bu ifadelerin alacakları cezaların hafiflemesine neden olmasını da istemiyorum. Yeni bir yaratığın bir kadını öldürmesine, dövmesine, onu bir siyah-beyaz fotoğrafa çevirmesine, bir gazetede araya noktalı harflerle haber yapılmasına neden olmasına da tahammülüm kalmadı. Bu yaratıkların toplum içinden temizlenmesini, onların dışlanmasını, kadınlar ve çocuklardan uzakta bir yere kapatılmalarını istiyorum. Artık yeter diyorum, yeter! 

KAZANIMLARIN ÖNEMİ

Hâlâ yaşanan şiddet ve ölümler, mücadelede elde edilen kazanımlardan bir adım geri gidilmemesi gerektiğini de gösteriyor. Bir dönem İstanbul Sözleşmesi’ni kendi çıkarları ve istekleri doğrultusunda tartışmaya açanlara karşı iktidarın dik duruşunu da tebrik ediyorum. Ancak hâlâ atılması gereken yeni adımlar var. Şiddet ve ölümler bitmedikçe mücadele de bitmeyecek. Bu yüzden ilgili bakanların ayrım yapmadan tüm kadın dernekleri, işin uzmanları ve akademisyenlerle bir araya gelerek kapsamlı bir eylem planı hazırlamaları gerektiğini düşünüyorum. Umarım reform paketlerini acilen hayata geçirilecek bir eylem planı takip eder.

TÜM KADINLARA SELAM OLSUN!

Acı, şiddet ve ölümü konuşmadığımız bir gün de mutlaka gelecektir, gelmelidir. Bunun için hepimizin birlikte mücadele etmesi gerekiyor. Parti, siyaset, kimlik, ideoloji, hayat tarzı ayrımı yapmadan tüm kadınlar bu mücadeleyi ortak vermeleri gerektiğini bir saniye bile akıllarından çıkarmamalıdır. Erkek egemen siyasette özellikle kadın siyasetçilere çok iş düşüyor. Öncelikle onların bu mücadelede tek ses olmaları, birlikte hareket etmeleri önemli. Bu sorun siyasetten de partilerden de mühim ve büyük. Kadınların öldürülmediği, şiddet görmediği, tecavüze uğramadığı, gerçekten özgür ve güçlü oldukları bir Türkiye gerçek olmalı.
 

Yazının Devamını Oku

Kozmik küre 2

5 Mart 2021
Bu fotoğrafı hatırlayacaksınız... Özellikle sosyal medyada olay olmuştu. “Kozmik Küre” denilmiş, akıllara dünyaca ünlü çizgi roman dizilerinde imzası olan Marvel’ın “dünyayı ele geçirmeye çalışan örgütünü” akıllara getirmişti. Suudi Arabistan Kralı Selman, Riyad’da Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah El Sisi ve dönemin ABD Başkanı Donald Trump’la Uluslararası Radikal Düşünceyle Mücadele Merkezi’ni açmış, üç ismin açılış töreninin yapıldığı alandaki dünya küresine dokunmalarının anı böyle fotoğraflanmıştı. Önce Suudi Arabistan ve ABD arası ilişkilere genel bir çerçeve ile bakalım:

Suudi Arabistan petrol zengini, körfez bölgesinin en büyük ve güçlü ülkesi... ABD ile ilişkileri genelde hep yakındı.

Kürenin başındaki bir önceki başkan Trump döneminde iki ülke ilişkileri adeta uçtu. Bunda karşılıklı “kazan-kazan”(!) politikası etkili oldu. Suudi Arabistan ABD’ye milyarlarca dolarlık silah sipariş etti; yani Amerika Suudi Arabistan’ın ana silah tedarikçisi oldu. Amerika ise Suudi Arabistan’ın suç ve ihlal listelerini görmezden geldi.

Gelelim yeni başkan Biden’ın ilk günlerine...

Öyle mesajlar verdi ki ABD’nin körfez politikası değişiyor yorumları yapıldı.

Koltuğa oturur oturmaz Yemen’de 2015’ten beri devam eden savaşta İran destekli Husilere karşı Suudi Arabistan’a askeri yardımları askıya aldı. Husileri terör örgütü listesinden çıkardı.

Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) silah satışını “geçici” olarak durdurdu.

Bu ilk hamleler doğal olarak

Yazının Devamını Oku

Kritik ay

2 Mart 2021
Mart ayına girdik, önemli gelişmelerin yaşanacağı, dikkat çekici başlangıçların yapılacağı bir ay.

Birkaç maddede toplayacak olursak:

- Reformların açıklanması ve hayata geçirilmesi: Ekonomi ve yargıda yapılacak reformlar bugünden itibaren açıklanmaya başlayacak. Dinamik bir süreç işletilecek. İhtiyaca göre yeni reformlar da yapılacak.

-Ekonomide toparlanma süreci: İlk talimatlarından birini, kamu bankalarına “Usulüne uygun kredi verin” diyerek veren yeni ekonomi yönetimi, faiz kararlarının arkasında durmasıyla ilk dönemeci atlattı. Şimdi reformlarla ve uygulama ile birlikte güven vererek, hızla toparlama sürecine girilmesi hedefleniyor.

- 24 Mart kongre süreci: AK Parti içindeki kongre süreci ile hem parti yönetiminde hem de kabinede bazı değişiklikler olması bekleniyor. Ekonomi yönetiminde bir değişiklik olmayacağı söyleniyor. Bununla birlikte yükü fazla bazı bakanlıkların yapısının gözden geçirilebileceği belirtiliyor.

- Sorunları çözme, yönetme ya da konuşma süreci: Dış politikada kritik maddelerden biri. İkili ilişkilerde sorunların çözülmesi, çözülmeyecek sorunların ise yönetilmesi hedefleniyor. Bu nedenle de kopan, yürümeyen ya da sorunlu olan ilişkilerin normalleşme süreçlerine evrilmesine hazırlık yapılıyor.

Maddeler halinde ayırmaya çalıştığım dört başlık her ne kadar birbirinden ayrı görülüyorsa da birbirleriyle hem iç içe geçtiklerine hem de birindeki iyileşmenin diğerine yansıyacağına da şüphe yok.

DIŞ POLİTİKAYA YÖNELİK BEKLENTİLER

- Avrupa Birliği, Türkiye’den reformlar konusunda somut adım bekliyor. Birlik,

Yazının Devamını Oku

Ankara’dan Erivan’a bakış

26 Şubat 2021
Ermenistan karıştı... Aslında bir süredir beklenen bir gelişmeydi. Dağlık Karabağ’daki mağlubiyetin ardından Ermenistan Başbakanı Paşinyan protestolarla ve muhaliflerinden gelen istifa çağrıları ile karşı karşıya idi. Gelişmeleri özetleyecek olursak;

Ermenistan’da bir kesim Dağlık Karabağ’daki yenilgiden Başbakan Paşinyan ve hükümetini sorumlu tutuyor. O günden beri de Paşinyan istifa baskısı altında. Meclisi basan protestocular, sadece geçtiğimiz bir hafta boyunca üç büyük protesto gösterisi düzenleyerek Paşinyan için “hain” sloganı attılar.

 Paşinyan ile ordu arasında İskender füzesi krizi yaşandı. Paşinyan füzelerin eski teknoloji ürünü olduğunu söyledi, bir anlamda “patlamıyor” dedi. Ermenistan Genelkurmay Başkanı Onik Gasparyan, füzelerin kullanılması için Paşinyan’dan birkaç kez izin istediklerini ancak başbakanın uluslararası toplumun tepkisinden çekinerek buna izin vermediğini söyledi. Paşinyan’ın Rus yapımı İskender füzelerine ilişkin açıklamaları Rusya’da tepki ile karşılandı.

Ermenistan Genelkurmay Başkanı ve üst rütbeli komutanlar başbakan Paşinyan’ı istifaya çağıran bir bildiri yayımladılar. “Ermenistan silahlı kuvvetleri, Başbakan ve Ermenistan Cumhuriyeti Hükümeti’nin istifasını talep ediyor, aynı zamanda Anavatanı savunurken çocukları ölen insanlara karşı güç kullanmaktan kaçınmaları için uyarıda bulunuyor” dediler.

Ermenistan Başbakanı Paşinyan, ordunun kendisine yönelik istifa çağrısını ‘darbe girişimi’ olarak niteledi. Destekçilerini sokağa çağırdı.

Paşinyan, Genelkurmay Başkanı Onik Gasparyan’ı görevden aldı.

ANKARA NE DİYOR?

Ermenistan’da yaşanan gelişmelerle ilgili ilk açıklamayı Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu yaptı. “Her bir ülkede istikrarın olması önemli. Darbe girişimleri ülkelerin istikrarını bozar. Biz dünyanın neresinde olursa olsun darbe ya da darbe girişimlerine karşıyız. Daha detaylı bilgi edinmeye çalışıyoruz, biz de basından takip ediyoruz” dedi. Peki perde arkasında ne oluyor? Ankara ne düşünüyor? Başkentteki öngörüler neler?

Ankara, Dışişleri Bakanı

Yazının Devamını Oku

Reform gündemli bahar

23 Şubat 2021
AK Parti’de kongre sürecinde sona geliniyor. 24 Mart günü büyük kongre yapılacak. AK Parti kulislerinde kongre sürecinde, yani önümüzdeki günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hem kabinede hem de parti yönetiminde bazı değişikliklere gideceği konuşuluyor.

Erdoğan’ın bu değişikliklerle reformlara ve ekonomiye ağırlık vererek, 2023 yılına da hazırlık yapacağı konuşuluyor. Avrupa Birliği ve ABD’ye, onlardan gelen tüm olumsuz adımlara rağmen “kazan-kazan” formülüne dayalı, iyi ilişkiler kurulmak istendiği mesajı veriliyor. Batı’nın Türkiye’den insan hakları ve demokrasi konusunda somut adımlar görmek istediği de biliniyor. Bu kapsamda önümüzdeki süreçte İnsan Hakları Eylem Planı’nın açıklanması bekleniyor.

KISIM KISIM MECLİS’E GELECEK

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, “Sadece yargı, adalet anlamında değil, toplumun her alanında, her kesiminde insan ve haklarını nasıl geliştiririz, bunlarla ilgili ekonomi çevreleri ile, sivil toplum kuruluşları ile konuştuk, siyasi partilerle Meclis’te ilgili komisyonlarla bir araya geldik. Herkesi dinledik. Bunun sunumlarını yetkili organlarda da yaptık ve çok kabul gördü. Son takvim açıklama sürecindeyiz, yakında kamuoyuyla, milletimizle bunlar paylaşılacak. Daha özgürlükçü bir eylem planını ortaya çıkaracağız” demişti. Son şekli verilmekte olan İnsan Hakları Eylem Planı’nın 9 amacı ve bu 9 amacın ayrı ayrı 49 hedefi bulunuyor. Hayata geçirilmesi için ise yaklaşık 128 kanunda değişiklik yapılması öngörülüyor. Meclis’e kısım kısım getirilmesi planlanıyor.

ÖZGÜR BİREY, GÜÇLÜ TOPLUM

Bazı ayrıntılarını muhabirimiz Gizem Karakış’ın da haberinde bulacağınız İnsan Hakları Eylem Planı’ın vizyonu “özgür birey, güçlü toplum, daha demokratik bir Türkiye” tanımlaması ile ortaya konuluyor. Taslak metinde amaçlar ise şöyle sıralanıyor:

Daha güçlü bir insan hakları koruma sistemi

Yargı bağımsızlığı ve adil yargılama hakkının güçlendirilmesi

Hukuki öngörülebilirlik ve şeffaflık

Yazının Devamını Oku

Gara’nın ardından

19 Şubat 2021
Ankara’da siyaset bu kez de Gara harekâtının ardından yaşanan tartışmalarla gergin. Siyaseten açıklamalar yapılacaktır, sorular yöneltilecek, cevaplar aranacak ve cevaplar verilecektir. Ancak;

Türkiye uzun yıllardır PKK terör örgütü ve uzantıları ile mücadele etmektedir, etmeye de devam edecektir. 

PKK ve uzantılarının arkasında ne yazık ki terör örgütlerine maddi, manevi destek vermekten utanmayan koca koca ülkeler bulunmaktadır.

NATO müttefiki ve bir zamanların stratejik ortağı ABD, PKK/YPG’nin hamiliğinden vazgeçmemekte, adeta en yakın müttefiki gibi terör örgütüne her türlü desteği vermektedir. Rusya’nın ABD ile yarıştığı hatta amacının terör örgütünü kendi yanına çekmek olduğunu da söylemek gerek. Birkaç gün önce Rusya’nın Kamışlı’ya yaptığı büyük sevkıyat, bölgede bunun son dönemdeki göstergelerinden biri olarak yorumlandı.

Terörle mücadele zordur ve ciddi riskler içerir. Türkiye Cumhuriyeti ve milleti bu riskleri ne yazık ki yaşamıştır, bilmektedir. 

Ateş en çok düştüğü yeri yakar. Hayatlarını kaybeden vatandaşlarımızın terör örgütünün elinde bulundukları uzun süre boyunca yaşadıkları ve acıları, ailelerinin yaşadıkları acılar unutulmamalıdır.

Terörle mücadele eden tüm güvenlik, istihbarat ve silahlı kuvvetler personelinin özverisi, ölümle burun buruna kalmaları, vatan ve bizler için hayatlarını hiç düşünmeden feda etmeye hazır oldukları da bir an bile akıldan çıkarılmamalıdır.

Gara harekâtı siyasette doğal olarak sonuç üzerinden tartışılmaktadır. Bu tartışma yürütülürken, terörle mücadelenin sahada asker, polis, istihbarat mensubu tarafından verildiğini ve verileceğini unutmayalım. Siyaset, tartışmalarında devlete ve devlet görevlilerine karşı hassasiyetini korumalıdır.

Siyasi partiler ve liderleri, devletin bekasını doğrudan ilgilendiren bu konularda birbirleriyle kavgadan uzak durmalılar. Bu kavga, kutuplaşma, yüksek tansiyonun her daim Türkiye düşmanlarının ve terör örgütlerinin en sevdikleri ortam olduğu da akıldan çıkarılmamalıdır.

Yazının Devamını Oku