Devrim niteliğinde olan bu açıklama moda endüstrisinde taşları yerinden oynatır.
Uzun zamandır NFT, Metaverse, kripto vs. yazıyorum ve geliyor gelmekte olan deyip duruyorum. Sonunda gelmekte olan geldi ve moda endüstrisinin dijital rönesansı Gucci ile başladı. Bundan sonra her şey çok hızlı gelişecek ve bu yeniliğe ayak uyduramayan markalar kuşkusuz yok olmakla karşı karşıya kalacaklar.
Tom Ford’un ayrılmasıyla düşüşe geçen Gucci, Alessandro Michele’in kreatif direktörlüğe geldikten sonra Gen Z ve sokak modasının nabzını elinde tutan tasarımlara imza atması, yaratıcı tanıtım videoları, doğru marka işbirlikleri gibi kısa zamanda hayata geçirmeyi başardığı doğru adımlarıyla küllerinden doğarak yeniden arzu nesnesi haline geldi. Fakat hepsi bir yana yapmayı planladıkları ve Vogue Business tarafından açıkladıkları bu son gelişmeyle resmen yeni dünya devrimini başlatan ilk marka olmayı başardılar.
Teknolojiyi ve yenilikleri yakından takip ederek cesur adımlar atan Gucci, Michele sonrası NFT sektörüne de giren ilk marka oldu. Geçen sene Aria koleksiyonundan ilham alarak ortaya çıkan NFT’leri piyasaya sürüldü ve Christie’s Müzayede Evi’nde 25 bin dolara alıcı buldu.
Şimdi herkes bir sonraki adımın hangi markadan veya gruptan geleceğini konuşuyor. Şu andan itibaren atılacak her adımı yakından takip etmek gerek.
Nefesimi tuttum bekliyorum...
Moda dünyasının en büyük gecelerinden biri: Met Gala
Costume Institute Gala (veya Costume Institute Ball), bilinen adıyla Met Gala, Vogue ana sponsorluğunda Metropolitan Museum of Art’ın Costume Institute yararına düzenleniyor.
Bu demek oluyor ki yaz hazırlıklarının son demlerindeyiz.
İlkbaharda artan enerji, hem içten hem de dıştan değişimin sinyallerini vermeye başladı bile.
Evde, gardıropta ve vücudumuzda bahar temizliğinin tam zamanı.
Kışlıkları kaldırıp, yazlıkları çıkarmak ve gardırop detoksu yapmak için en doğru günlerdeyiz.
Peki vücudumuzdaki fazlalıklardan kurtulmaya, fit olmaya ve o kısa şortların içinde emin adımlarla yürümeye hazır mıyız?
Bütün bir kış o buz gibi havanın negatifliği içinde homurdanarak oturduk kaldık.
Birçok kişi bayram tatili programı yaptı ama kadınların büyük bir kısmı vücudundan tedirgin. Formda olmak için ise hâlâ çok geç değil çünkü hem kendinizin yapabileceği hem de profesyonel destek alabileceğiniz çok farklı yöntemler var.
Her sene sektörün öncü isimlerinin katıldığı etkinlikte, bu sene de yine oldukça önemli konular ve konuşmacılar yer aldı.
Etkinliğin hedefi, Çalık Denim’in kendisini geliştirirken, içinde bulunduğu sektörü de geliştirmek ve geleceğe hazırlamak.
Global trendlerin yeni hedefi Z kuşağı olduğundan, etkinliğin en önemli konu başlıklarından birisi de haliyle dijital dünyanın yeni geleceği Metaverse ve NFT oldu.
“Pandemi sonrası yeni nesil tüketici davranışları”, “Markaların Z kuşağı ile yeni iletişim yaklaşımları” gibi dikkat çekici konuları farklı sektörlerdeki fikir önderleri ve global moda devleri ele aldı.
Benim en çok üzerinde durduğum konulardan biri, Simon-Kucher & Partners Danışmanlık Şirketi Yönetici Ortağı Onno Oldeman’ın yeni nesil tüketici davranışları üzerine paylaştıkları oldu.
Oldeman’a göre, tüketicilerin ve özellikle Z kuşağının büyük bir bölümü, organik veya geri dönüştürülebilir ürünleri daha fazla satın alma eğiliminde.
Bu oran gittikçe de artıyor.
Defile tasarımlarını kopyalayan, koleksiyonları düşük maliyetle seri olarak üreten ve perakende mağazalarına hızlı bir şekilde satışa hazır hale getiren iş modeline teknik olarak hızlı moda deniyor.
Günümüzde hızlı moda markaları, yılda yaklaşık 54 mikro sezon yani haftada bir yeni koleksiyon üretiyorlar.
2019 yılında üretilen kıyafet, 53 milyon ton. Sektörün ve tüketimin büyüme hızını düşünürsek 2050 yılına kadar bu rakamların 160 milyon tona ulaşacağı öngörülüyor.
Bir kere giyip köşeye atılan kıyafetler, nasıl olsa ucuz bir şey olsa içim acımaz zihniyeti, trend ve fotoğraf odaklı yaşam yüzünden karşı karşıya olduğumuz çok büyük bir tehlike söz konusu.
Öncelikle kumaş kaynakları tükeniyor.
Tüketim hızına yetişememekten ve ekonomik krizden dolayı tedarik zincirleri kırıldı, bir kere giyilen kıyafetler yüzünden milyonlarca ton atık ortaya çıkıyor.
Filmin başrolünde ise Gigi Hadid var. Estetiğin abartılı ve deneysel olduğu, hayallerin kurulduğu ve modanın kurallarının olmadığı bir yer olan Hotel Hennes, dev yıldızlar kadrosuyla izlenmesi gereken harika bir sezon tanıtım filmi olmuş.
Böyle filmleri izledikçe markaların en bütçeli fotoğraf çekimleri bile bana sıradan gelmeye başladı.
Sonunda bizim markalarımız da moda filmlerinin gücünün farkına varmaya başladı.
Sinan Çetin’in oğlu Rafael Cemo Çetin’in Berrak Tüzünataç’la çektiği La Casa De Raisa Vanessa filminin üzerine Ece Sükan’la çektiği Blue Voyage filmi çıtayı yukarı taşımış durumda.
Bundan sonra sezon tanıtımlarının işi zorlaştı. Bakalım bu akımı takip eden bir diğer marka kim olacak?
Artık hızlı modanın sorgulandığı ve yavaşlamanın alkışlandığı bir dönemin içindeyiz. Özellikle pandemi sonrası moda endüstrisi kaçınılmaz değişimlere ayak uydurmak zorunda kaldı ve yepyeni reformlar içinde etik kavramı yeniden yorumladı. Daha doğrusu tepkiler yüzünden yorumlamak durumunda bırakıldı.
Çevre dostu koleksiyonlar, vegan deriler, sürdürülebilir kumaşlar günümüzün yeni moda lügatı oldu.
Proje kapsamında geleneksel el sanatları ve ustalığını takip etmek, tarihi teknikleri sürdürmek ve günümüze modernize etmek için dünyanın birçok yerinden zanaatkarlarla iş birliği yapıldı.
Projenin başında ise dünyaca ünlü ev tekstil tasarımcısı Madeline Weinrib var.
Weinrib, müzede yaptıklarını şöyle dile getiriyor:
“Bu proje için gelenekselliğin önemini vurgulamak adına tasarımın merkezine gelincik motifi koyduk. Farklı ülkelerdeki zanaatkarlardan kendi sanatları doğrultusunda tasarım yapmalarını istedik.”
Mücevher kategorisinde Begüm Özbaş Kısakürek ile İris Süloş Özbaşın’ın sahibi olduğu bir Türk markası olan Monapetra yer aldı.
Metropolitan’da yer almak hiç kolay bir şey değil. The MET galasıyla ünlü müze, tasarım ve moda dünyasının en prestijli, en uç noktasıdır.
Zaman içinde bu değişimin ne olacağının ayak sesleri duyulmaya başlandı.
Alışverişin geldiği noktaya bir bakalım isterseniz. Görmeden, dokunmadan ve denemeden alışveriş yapamayanlar önce internette görüp mağazada denemeye, daha sonra hiç mağazaya gitmeden alışveriş yapmaya başladılar öyle değil mi?
Aslına bakarsanız hangi ara internette beğenip mağazada denemekten, hiç denemeden internetten alma aşamasına geçtik anlayabilmiş değilim. Tabii bunda gittikçe kısalan kargo süreçleri, iade kolaylıkları, telefon uygulamaları ve pandeminin etkisi de büyük.
Hatırlarsanız önceden arkadaşlarla veya aile fertleriyle alışverişe çıkılırdı. Çünkü fikir almak önemliydi. Tek başına gidersen de muhakkak mağaza satış danışmanına “sizce nasıl olmuş?” diye sorulurdu.
Günümüzde internetten alışveriş yaygınlaşıp hayatımızın ortasına sosyal medya oturunca, fikir mercilerinin yerini influencer’lar aldı. Yıllardır devam eden bu süreç farkında olmadan alışkanlık yaratıp bir sonraki adımın altyapısını oluşturuyordu aslında.
Yani “bundan sonra ne olacak” sorusunun cevabına gelirsek... Bundan sonra hayatımıza “livestream shopping” diye adlandırılan yeni nesil alışveriş deneyimi giriyor.
Pandemi sırasında alıştığımız canlı yayınların birer alışveriş deneyimine evrildiğini düşünün.
Fashion Week İstanbul, dijital deneyimini İstanbul’un kültürel ve tarihi cazibesiyle birleştirirken, haftaya yayılacak fiziksel alanlarda ise farklı kurgular halinde moda filmlerinin gösterimleri, koleksiyon sunumları ve defileler gerçekleşecek.
Türkiye’nin markalaşmasında büyük katkısı olan moda haftasının en büyük misyonu, Türk modasının uluslararası platformlarda bilinirliğini sağlamak...
Peki bu yeterli mi, kesinlikle değil!
Her moda haftasının arkasında büyük emekler, çok güzel koleksiyonlar ve ciddi yatırım maliyetleri söz konusu.
Fakat yabancı satın alımcılar Fashion Week İstanbul’a gelmediği ve sipariş vermediği sürece tasarımcılarımız ne kadar kendi başına koleksiyonlarını döndürebilir, tartışılır.
Her moda haftasında, İstanbul Moda Haftası’nın, New York, Paris, Milano’dan farkı sorulur. Bu elma ile armutu karıştırmaktan farksız.
Yurt dışında her şovun arkasında çok ciddi yatırım yapan sponsorlar var.