L’Oréal Türkiye, bu programı tüm dünyada en çok destekleyen 5 ülke arasında yer alıyor.
Günümüzde dünya çok hızlı ve pek çok yönüyle değişiyor. İnsanlık, tahmin edilemeyecek ani gelişmelerle yüzleşmek durumunda kalırken, global olarak ekonomik, çevresel ve toplumsal anlamda zorlu sınavlardan geçiyor.
Bu olağanüstü koşullarda artık hepimiz çok iyi biliyoruz ki bilim insanlarına ve bilimsel araştırmalara her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var.
Program 20’nci yıldönümünde, bir kez daha ülkemizin her yerinden bilim kadınlarının yoğun ilgisini gördü ve başvuru süreci, 100’e yakın adayın birbirinden başarılı projeleriyle tamamlandı.
“Yaşam ve Çevre Bilimleri” ve “Fiziki Bilimler” olmak üzere iki kategoride yapılan başvuruların değerlendirmeye alındığı programda başvurular, bağımsız UNESCO jürisi tarafından değerlendirildi.
Ödüle layık görülen ve her biri üniversitelerdeki araştırmalarını sürdüren 40 yaş altındaki 4 genç bilim kadını, kapsamlı ve yenilikçi bilimsel araştırmalarıyla gelecek vadeden, ilham veren çalışmalarıyla bilimin gelişmesine katkı sağlayan, çevre, tıp, teknoloji, enerji, sanayi gibi pek çok alanda heyecan verici çalışmalar gerçekleştiriyor.
30 Montaigne’deki Galerie Dior’dan İtalya’nın Fosso kasabasında yer alan ayakkabı atölyelerine kadar toplamda 180 bin ziyaretçinin gelmesi hedeflenen “Les Journées Particulières” zanaatkâr işçiliği ile ünlü Dior ile kokularına hayran olduğum Acqua di Parma’nın atölyelerine gidip o eşsiz el işçiliğini bizzat yerinde deneyimlemek çok isterdim.
Bu sefer kaçırdım ama bir sonraki “Les Journées Particulières” kapsamındaki özel atölye ziyaretlerini sabırsızlıkla bekliyorum.
Sürdürülebilir mücevher koleksiyonu
Prada, yüzde 100 sertifikalı geri dönüştürülmüş altın kullanılarak sürdürülebilir mücevher koleksiyonu çıkardı.
Altın madenciliğinin her aşamasının doğaya ve insana büyük zararlar verdiğini göz önünde bulundurursak, geri dönüştürülmüş altınlarla ortaya çıkan koleksiyonlara destek vermek gerek.
Genelde sürdürülebilir odaklı koleksiyonlarda tasarım çok ön planda olamıyor ama Prada Eternal Gold modern çizgileri ve üstün el işçiliği ile gönlümü kazanmayı başardı.
Bakalım diğer markalar Prada’nın başlattığı bu akıma ayak uyduracak mı?
Moda müzelerini takip edenlere müjde
Ben küçükken çocuklara pek ellettirmezlerdi sandıkları.
Ve o sandıklar çocuk aklımla beni hem tedirgin eder hem de büyülerdi.
Bir yanda radyo veya televizyon sesi, diğer yanda kendi aralarında konuşurken ellerinde tığ işi olan büyükler...
Otomatiğe bağlamış elleriyle hiç bakmadan ipe verdikleri o güzelim çiçek, geometrik desenler beni hayrete düşürürdü.
Asla ve asla anlayamazdım o kağıttaki matematiğin elde nasıl şekil bulduğunu.
En çok krem rengini mi yoksa kar beyaz tonunu mu severdim, hiç karar veremezdim.
Hâlâ da veremem mesela.
Fendi
Karl Lagerfeld’in mirasını devralan Kim Jones, “Çok yoğun hayatı olan meşgul biri” olarak tanımladığı Fendi kadınını 90’ların Japon kültürü ve bu kültürün geleceğe etkisiyle birleştirdiği, geçmişten geleceğe uzanan güncel bir koleksiyonla karşımıza çıktı.
Fendi de GenZ’ye karşı koyamayan markalar arasına katılmış oldu.
Milenyum dönemi ve dönemin minimalist ve pop etkili eklektizm akımları karşımıza alışılmışın dışında bir Fendi kadını çıkardı.
Özellikle platformlu ayakkabıları ve çabasız şıklık için sergilediği yeni dimensiyonları ile yenilikçi.
Bakalım bu değişime kolay adapte olabilecek miyiz...
Peki Panthere’in o mücevher ustalığı, deriyle birleşip çanta haline gelse, gardırobunuzdaki tüm çantaları bir kenara bırakıp, sadece o çantaya sahip olmak istemez misiniz?
İlk olarak 1914 yılında, kadın saatinde noktalı motif olarak kendini gösteren “Panthere” figürü, mücevherden saate Cartier tasarımlarının simge hayvanı olarak arzu nesnesi halinde günümüze kadar gelmiş durumda.
Son birkaç sezondur mücevher markalarının çanta koleksiyonlarına daha fazla yer verdiğini görüyoruz. Ama “Panthere de Cartier” çanta koleksiyonu, büründüğü tavrı sebebiyle benim için diğer markalardan bir adım öne geçmiş durumda.
Çantanın tokasındaki panter başı, tasarımıyla hem göçebe hem de şehirli stili bir araya getiriyor.
Çantanın zinciri, mücevherdeki estetiği takip ediyor.
İster tek, ister çift sıra kullanabileceğiniz çantayı günlük stilinize rahatlıkla entegre edebilirsiniz.
Markanın aksesuvar ve deri ürünleri tasarım direktörü
Trendler oluşurken moda akımları göz önünde bulundurulur. Moda haftalarında moda evlerinin aynı akımlar ve benzer renkler çerçevesinde koleksiyon sunmaları tesadüf değildir.
Giyimini beğenerek takip ettiğiniz arkadaşınızı, aile ferdinizi tanımlarken “bohem tarzı seviyor”, “frapan”, “punk” veya “eskilerden kopamadı” dersiniz değil mi?
İşte bu terimlerin hepsi aslında belli bir akımın temsilcisi. Moda, tarihi boyunca birçok akımla karşılaşmıştır.
Gelin en dikkat çekenleri inceleyelim...
Vintage akımı:
19’uncu yüzyılda ortaya çıkan vintage akımı, belli bir dönemi yansıtan, ikonikleşmiş parçaların günümüze yansıtılmasıdır. Günümüzde 20’nci yüzyıl ve öncesinden kalan kıyafet ve eşyalar “vintage” olarak tanımlanır. Fakat bu parçaların mutlaka belli bir dönemi yansıtması ya da parçaların, o dönemin tasarımcısına ait olması gerekir. Yani her ikinci el, vintage değildir.
Retro akımı:
Bu akım, geçmişte bir dönem moda olan kıyafetlerin yeniden trend olmasıyla ortaya çıkar.
Bunca durgunluğun ardından “yeniden canlanan zarafet” ile feminenlik geri geliyor.
Son derece pozitif, canlı renkler, Valentino pembeleri, mini ve maxi boylar ile sezona ‘merhaba’ diyeceğiz.
Anne ve anneannelerinizin gardırobuna bakmanın tam zamanı. Özellikle tüvitler ve vintage tasarımlar bu kış gönlümüze taht kuracak. Sezonun öne çıkan ilk 5 trendine gelirsek...
◊ Tüvit kumaş geri dönüyor
Chanel’in imza dokularından biri sayılan tüvit kumaşlar geri dönüyor. Marka kimliğiyle bağdaşan bu kumaş, 2022 sonbahar aylarının vazgeçilmezi olacak gibi görünüyor. Chanel’in koleksiyonunda yer alan parçalara baktığımızda hemen hemen her görünümde bu kumaş türüne rastlıyoruz.
Pek çok hazır giyim markası da koleksiyonlarında tüvit kumaşlara yer vermeye başladı. Bu sezon özellikle takım olarak göreceğimiz bu modeller, monokrom renk geçişlerine sahip görünümleriyle göz alıcı bir hava yaratacak.
◊ Canlı renkler ön planda
Kendall ve Kylie Jenner gibi Instagram’da hatırı sayılır takipçi sayısına sahip birçok isim, uygulamanın TikTok’laşmasına baş kaldırıp, sadece fotoğraf üzerine kurulu eski Instagram’ın geri gelmesini talep etti.
Bu talebi destekleyenlerden biri de benim.
Tabii bunu Z nesline sormak lazım.
Çünkü her şey onların etrafında döndüğü ve onlar için yapıldığı için bu başkaldırının pek işe yaracağını düşünmüyorum.
Jenner’ların isyanı üzerine Instagram’ın CEO’su Adam Mosseri yaptığı açıklamayla “Instagram’ın fotoğrafları desteklemeye devam edeceğini, fakat video odaklı bir uygulama olacağını” duyurdu ve konuya noktayı koydu.
Kısaca 10 yıllık Instagram, 200 yıllık fotoğrafçılığın önünde set koymuş oldu.
Şimdi soru şu: