23 yaşında ikinci üniversitesini okuyan bir kızım. Canımdan da öte sevdiğim sevgilim ise 26 yaşında. İki yıldır birlikteyiz. İkimiz de ilişkimize çok emek verdik. Örneğin sevgilim sırf ileride daha rahat bir hayat yaşayabilelim diye okuduğu bölümün işinin maaşını az bulup daha yorucu ama daha çok kazandıracak bir işe başladı.
Bense her açıdan destekliyorum onu. Sevdiğim bir ara madde kullanıyordu.
Sonsuz sevgim, aşkım ve güvenimle bu illetten kurtardım onu. Şimdi çok şükür tertemiz. Ama beni ve onu derinden üzen bir konu var. Ben kilolu bir kızım. Ama günden güne de zayıflıyorum.
140 kilodan 80’lere kadar düştüm. Üstelik bir ameliyata başvurmadan. Sevdiğim bugüne kadar kilomu hiç sorun yapmadı.
Beni hep sevdi. Onun için dünyanın en güzel kızıyım. Ama annesi sadece fotoğraflarımı görüp “Bu ne şişman, çirkin bir kız” demiş. Ablaları da hak vermiş. Sevgilim bunları bana anlatırken o kadar üzüldü ki...
Onun üzülmesine asla dayanamam, onu üzgün görünce dünyam yıkılıyor. Ben de hırs yaptım ve o andan itibaren zayıflamaya başladım.
Annesi her fırsatta kız bakıyor sevdiğime. Hayatında benim olduğumu bildiği halde.
Sevgilim, bayramda köye gitmişti ve yine böyle bir konu geçti sanırım. Sevdiğim üzülürüm diye anlatmıyor. Büyük bir kavga olmuş ailesiyle arasında; hissediyorum.
O kadar iyi biri ki memleketime geldiğimde de onunla görüşmeye devam ettim. Beni kızı gibi görüyor.
Çünkü eşinden boşanmış ve kızıyla uzun süredir konuşmuyormuş.
Ama ne zaman onunla görüşmek istesem ailem izin vermiyor.
Çünkü ehliyetimi aldım, haliyle ailem sürücü kursuyla işimin bittiğini düşünüyor.
Ama bilmiyorlar ki o abiyle aramda manevi bir şey var.
Gerek mutluluğumuzu, gerek dertlerimizi paylaştık.
Ailemden gizli görüşmek de istemiyorum.
Ne zaman aileme bu konuyu açsam kavga ediyoruz.
19 yaşında bir genç kızım. Geçen yıl Doğu’da bulunan bir şehirden İzmir’e üniversite okumaya geldim.
Burada insanlar birbiriyle çok çabuk samimiyet kurabiliyor. Ama ben onlar gibi olamıyorum.
Bu yazıyı biraz da evlerinden uzakta, başka şehirlerde üniversite okumaya hazırlanan gençleri uyarmak için yazıyorum.
Annem ve babamın çevreyle ilişkilerine bakınca; benim gibi pek arkadaşları olmadığını görüyorum.
Benim durumumun onlardan kaynaklandığını da düşünüyorum. Ailem tarafından hep bastırıldım, arkadaşlarımla buluşmama bile izin verilmiyordu.
Arkadaşlarımın olmamasını dış görünüşüme, kendimi geliştirememe bağladım hep.
İnsanlarla kurduğum iletişim çok kısıtlı, yanlarında kendimi gergin hissediyorum.
Güzin Abla, ben 25 yaşında bir gencim. Eşimle bundan 2 sene önce tanıştım. Evlenmeden önce 1 sene görüştük. Her şey gayet güzeldi. Kardeşim askere gideceği gün onu ailemle tanıştırmak istedim. Tanıştık, yedik, içtik...
Normal bir genç kız nasıl giyiniyorsa eşim de o şekilde giyinmişti. Açık değildi kıyafeti. Ama annemle babam aralarında ne konuştularsa ona kıyafet konusunda laf etmişler.
Sonra annem, eşimi yolcu ederken “Bir daha gelmezsin inşallah” demiş.
Ben bunları sonradan duydum.
Ailem onunla evlenmemi pek istemedi, “Acele etme” dedi. Ben ise onlara yazın istemeye gideceğimizi söyledim.
Babam asgari ücretle çalışıyor, borçları da var, ona yük olmak istemedim. Her şeyimi kendim yaptım.
Çiçeğimi çikolatamı aldım, ailemi zorla da olsa istemeye götürdüm.
Merhaba Güzin Abla, ben 7 aylık evli genç bir kadınım ve şu anda 6 aylık hamileyim.
Aslında eşimle birbirimizi çok severek evlendik, isteyerek de hamile kaldım. Eşim de benim gibi bebeğimizi çok istiyor, baba olmak için sabırsızlanıyordu.
Her şey yolunda giderken, eşim son 1 aydır değişti.
Sürekli dilinde “Evlenmeseydim şunları bunları yapardım, her günümü farklı kızla geçirirdim” gibi sözler...
“Okulu bitirip mesleğe atılır atılmaz evlendim, gençliğimi yaşayamadım, erkeklik isteklerimi yapamadım” şeklinde pişmanlık cümleleri duyuyorum ağzından.
İlişkimizde cinsel veya duygusal hiçbir ilgiden mahrum olmamasına rağmen bana açık açık etraftaki kızların ilgisini çektiğini söyleyebiliyor.
Henüz ikimiz de 21 yaşındayız. Maddi açıdan fazla bir sorunumuz yok. Ailelerimizin aldığı bir evimiz var. Kirada değiliz, her istediğimizi yapabiliyoruz.
Hem beni sevip hem başka bir hayatı özlediğini söylemesi beni çok üzüyor. Ne yapacağımı bilmiyorum.
Ben bir ev kadınıyım, aslında lise mezunuyum, belki isteseydim çalışabilirim de... Ancak evimle ilgilenmeyi, çocuklarımın başında olmayı tercih ettim. Bu durumdan hiç pişman değilim.
Ancak eşimin ailesinin hatta zaman zaman eşimin, sadece ev kadını olduğum için beni küçümsediklerini hissediyorum. Arkadaşlarım arasında da çalışan kadınlar çoğunlukta. Hatta görümcem ve eltim de çalışıyor.
Ben çalışan kadınları takdir ediyorum. Bir yandan işlerine koşuşturmak bir yandan da evleri ve çocuklarıyla ilgilenmek bana göre gerçekten kahramanlık gerektiriyor.
Ancak ben onları takdir ederken, çevremdekiler bana karşı hiç de anlayışlı değil. Özellikle kayınvalidem ve görümcem bana sürekli, “Eşine yük olmuyor musun? Bir elin nesi var, iki elin sesi var” gibi sözler söylüyor.
Eşim de onlara uyuyor. Her zaman olmasa bile yaptığım işleri küçümseyip bütün gün evde oturup yan gelip yattığımı ima ederek sitem edebiliyor.
Evet, biliyorum ev işleri nankördür, ne kadar çaba gösterseniz de bütün bu çalışmalarınız dikkati çekmez.
Ev işleri ne kadar yorucu olsa da bunun kimse farkına varmaz.
Sevgili Güzin Abla, ben 5 yıllık evli ve bir çocuk annesi genç kadınım. Eşimle birbirimizi çok severek evlendik.
Ailelerimiz ilk başlarda evliliğimize karşı çıkmıştı, daha sonra bizi kabul ettiler.
3 yıl flört ettikten sonra nikâh masasına oturduk.
Ancak birkaç yıl sonra aramızdaki o büyük tutkunun ateşi giderek söndü. Evliliğimizde eski heyecan kalmadı.
Flört ederken benim için deli olan eşim sanki artık benim farkımda bile değildi.
İşin en kötü tarafı eşim beni eskisi gibi kollarını almak ihtiyacı bile duymuyor, bu durumdan şikâyet ettiğimde ise “seni hâlâ seviyorum ama işlerim çok yoğun, biraz anlayışlı ol” diyor.
Biraz fazlaca konuştuğumda ise beni dırdır yapmakla, giderek sabrını taşırmakla suçluyor.
Merhaba Güzin Abla, size danışmak istediğim önemli bir konu var. Benim daha önce başımdan bir evlilik geçti.
Ancak evliliğim yürümedi, bir süre sonra boşandık. Boşanma sebebimiz, eski karımın varlıklı biri olmasıydı. İlk zamanlar oldukça iyiydik. Fakat bir süre sonra sürekli kendi evinde oturduğumu söylemeye başladı.
Evliliğimiz boyunca bir defa bile arabasını bana vermedi.
Bunun gibi başka şeyler de söylüyordu. En son evin anahtarını elimden aldı. İş arkadaşlarımla görüşmemi yasakladı.
Giderek aramızda her şey sorun oluyordu. Defalarca evliliğimizi kurtarmaya çalıştım ama olmadı.
Ben kendisiyle parası için evlenmediğimi, onu sevdiğim için evlendiğimi söyledim ama nafile. Evlenmeden önce bu maddiyat işini konuşmuştuk.
Bana bu konunun aramızda sorun yaratmayacağına dair söz vermişti. Ama sözünü tutmadı. Sonunda bu tavırlarına daha fazla dayanamadım ve boşandık.