Takımın git gide olan uyumu, oyuncuların saha iletişimleri artarken; aynı süreçte bireysel yeteneklerin de ön plana çıkması, takımı ileriye doğru sürüklüyor.
Bu noktada geçtiğimiz gün kupada elde edilen 6-1’lik galibiyet ile birlikte üst üste kazanmak takıma ciddi anlamda moral ve motivasyon aşılıyor.
BU DÖNEMİ HASARSIZ ATLATMAK ÖNEMLİ
Elbette; gerçeklerden de çok fazla uzaklaşmamak gerekirse rakiplerin kağıt üzerinde Bursaspor’un çok gerisinde olmaları, seviyelerinin oldukça düşüklüğü de buna bir etken fakat, daha önceden de sıklıkla vurguladığımız üzere camianın en iyi ihtiyacı olan yegane şey, seri galibiyetler.
Zira, bu sayede kazanma alışkanlığının yeniden kazanılacağı gibi, camiadaki atmosferi de haneye yazılan 3 puanlar olumlu anlamda değişikliğe hazırlıyor.
Özellikle ligin çok uzun bir maraton olduğunu da hesaba kattığımızda önemli olan, sahada iyi bir oyun sergileyemediğinde dahi bu kazanma alışkanlığını sergileyerek, bu dönemi hasarsız atlatabilmek.
HEDEF, DEVREYİ PLAY-OFF HATTINDA BİTİRMEK
Futbolun psikolojisine de baktığımızda, kazanmak her zaman morali yüksek tuttuğu gibi, hasarsız geçilen süreç de takımın iyileşmesine ilişkin atılan her bir adım niteliğinde.
Geçtiğimiz dönemlerde de gördüğümüz üzere pek çok ekip, belli form düzeylerinde seri galibiyetler elde ederek kendini üst sıralara attığı gibi; aynı zamanda düşüşler sonucu da bir anda ligin alt basamaklarında hedeften uzaklaşabiliyor.
Önemli olan, sezonun uzun bir maraton olduğu ve bu maratonda da belli bir istikrarı yakalayabilmek.
BÜYÜK BİR FIRSAT
Bursaspor için sezon oldukça çalkantılı başladı; teknik direktör değişiklikleri, oyuncuların adaptasyonu, tribünlerdeki gerilimler ve dahası...
Timsah kimsenin beklemediği bir noktada kendini buldu; ancak umut var.
Hele ki şu dönemde, çok büyük bir fırsat var.
Hafta sonu iç sahada elde edilen galibiyet yalnızca bir 3 puan niteliğinde değil, lige verilen aranın takımı ne denli toparladığını ve doğru oyun felsefesinin de ne denli iyi yansıtıldığının bir göstergesi.
Hangi faktör olursa olsun, asıl bekleyen büyük tehlike; inanç.
Şöyle bir hafızaları tazelediğimizde, geçtiğimiz sezon transfer engeli nedeniyle 13 genç oyuncusunu U-17 ve U-19 takımlarından takviye yapan, 21.9’luk yaş ortalaması ile de parmak ile işaret edilen takımın, en büyük itici gücü kendilerine duyulan inançtı.
Sakatlık, cezalar, pandemi etkisi gibi yaşanan talihsizlikler bir kenara; tabeladaki olumsuz sonuçlara rağmen oyuna ve oyuncuya olan güven, kısmen huzur ortamının oluşmasına da vesile oluyordu.
İNANÇ, YERİNİ TEDİRGİNLİK VE KARAMSARLIĞA BIRAKTI
Bugün geldiğimiz noktada ise inanç yerini tedirginliğe ve karamsarlığa bırakmış durumda...
Aslında sezon başına döndüğümüzde camianın pek çok kesiminin bir arada buluştuğu, yeniden birlik için yoğun çabalar sarf edildiği anlara hep birlikte şahitlik ettik.
Hakkıdır; yönetimden malzemecisine dek kulübün küçük büyük demeden tüm paydaşları da öylesine bu sezonu sahiplendi ki, çeşitli fedakarlıklar da ortaya konuldu, konulmaya da devam ediliyor.
Bursaspor, uzun süreçten beridir durgun sulara yelken açamadı.
Bir takım etkenler sebebiyle kulüp, istikrarlı bir şekilde kaos iklimine çekilirken; bu durumların sahaya da tesir ettiğine şahitlik ettik.
Öyle ki; yakın geçmişteki seçimler ve yönetim, camianın bu noktada en büyük umudu oldu fakat ligin başlangıcından bu yana oluşan talihsizlikler, tabelanın durumu ciddi endişeler de oluşturdu.
Şu an gelinen noktada Bursaspor, yalnızca topladığı 5 puan ile küme düşme hattında yer alıyor.
FUTBOL CAMİASINDA SAYGI İLE ANILAN BİR İSİM
LİDERİN 11 PUAN GERESİNDE BULUNUYOR
Bir sonraki haftanın da BAY geçileceğini düşünecek olursak, şu an liderin 11 puan gerisindeki takım, daha yüksek puanlarda geriye düşebilir ki, bu durumun psikolojik etkileri de muhakkak takıma yansıyacaktır.
Bunu başta böyle ifade etmek belki aşırıya kaçabilir; fakat geçtiğimiz sezon bizlere her mücadelenin ilk veya son hafta fark etmeksizin büyük önem taşıdığını gösterdi...
Bursaspor bu noktada, dilediği oyunu henüz sahaya yansıtamazken nedenleri üzerinde durmakta fayda var.
İlk olarak takım kimyasının oluşmasının, ciddi bir süre alacağı aşikar...
Bunu pas trafiklerinde net bir şekilde görebiliyoruz; ortalama yüzde 80’leri gören pas isabetleri, özellikle top üçüncü bölgeye geldiğinde oldukça aşağılara düşüyor.
Kendi yarı alanından hazırlık paslarıyla çıkan takım, kaleye her yaklaştığı anda geçmiş dönemlerde de sıkça gördüğümüz bir telaş halini alıyor.
Orta saha bloğu ile hücum hattı arasındaki kopukluğun başlıca etkenlerinden biri de, oyunu çözme noktasında henüz ‘kreatif’ diye tabir ettiğimiz isimlerin kendilerini gösterememeleri...
Zira, oyunun üçüncü bölgesinde yaşanılan sorunlarda kapanan savunmaların, bireysel yetenek ile aşılacağı günümüz futbolunun bir gerçeği.
Üreten, altyapı açısından zengin ve nüfus popülasyonuyla sporun kenti unvanına erişebilen kentin gözbebeği kulüp, en alt kademeden üst kademeye sıçrayan süreçte belirli bir oyun ve sistem kültürüne ne yazıktır ki sahip değil.
Avrupa’da altyapısını geliştirerek büyüyen kulüplerin pek çoğu, alt kademelerden başlayan süreçte belli bir oyun sistemi, planı ve hazırlığı içerisinde A Takım’a doğru ilerlerken, bu durum topa ilk değen oyuncu ile en deneyimli oyuncunun, oyun kültürü noktasındaki makası daraltıyor.
Yıllarca, her yaş grubunda aynı oyun şablonu ve kültürünü alarak yetişen isimler, A Takım’a yükseldiklerinde yabancılık çekmezken; var olan güçlü yapıya da kolayca adapte olabiliyor.
Bizlerde ise maalesef bu durumda, istikrarsızlığın da getirdiği bir eksiklik söz konusu.
En üst katmanda yaşanan teknik adam değişiklikler, kısa vadeli planlar, stratejiler, uzun vadedeki oluşumu derinden sarsıyor.
Pamuk ipliğine bağlı bir düzen söz konusu.
BU DURUM ALT VE ÜST YAPIYI ÇOK ETKİLİYOR
Her yeni gelen teknik adam, kendi oyun mantalitesini sahaya yansıtmak isterken, beraberinde yeni isimlerle geliyor.
Bursaspor Kulübü’nün yönetiminde bayrak değişiminin ardından 56 gün geride kaldı…
Atılan adımlar, ortaya konan duruş ve bununla birlikte çözüm odaklı davranışlar, camianın umutlarını yeniden yeşertti.
Tam da camianın ihtiyacı olduğu üzere…
BİR KULÜPTEN DAHA FAZLASI
Genelde ülkemizde başarılar, geçmiş tezahürler ile kıyaslanır ve o kıyasın bir sonucu olarak ölçütleri belirlenir.
Hep bu hikayeler bizlerin, hayat üzerine sorgulayıcılığımızı artırır, düşüncelerimizi pekiştirir.
Futbolu da hayatın, ana eksenlerinden birini oluşturan bir öğe olarak görürsek, benzer direnişlerle pek çok kez karşılaşmışızdır.
Başarıyı ve başarının büyüklüğünü de belirleyen etken budur; küllerinden yeniden doğmak.
İşte böyle bir süreç kapsamında Bursaspor, yeni bir sezona ‘merhaba’ dedi.
KASVETLİ ORTAMDAN UMUT VERİCİ İKLİME
Bakıldığında ilk başlarda kasvetli görünen, kara bulutların hüküm sürdüğü hava yönetimin göreve ilk geldiği günden itibaren gerçekleştirdiği icraatlar ile nispeten daha umut verici bir iklime bıraktı kendini.
En azından, yapılması gerekenler için ortaya somut adımlar konuldu.