Paylaş
Mesele bir şeylerin eksikliği değil fazlası kardeş! Fazla trafik, fazla yemek, fazla stres, fazla kaos...
Her hafta, 120 yaşına kadar yaşamak, her şeyi yiyip haftada 3 kilo vermek, 50 yaşında 25 görünmek, stresten kurtulup sevgi kelebeği olmak için yepyeni, daha da yeni, en yeni ve bu sefer hakikaten mucize yaratacak bir formül buluyoruz.
Pakistan dağlarında yaşayan, 120’sinde hâlâ çakı gibi olan, 60’ında doğum yapan (ki bu bayağı kötü bir şey bence) Hunza Türkleriyle ilgili bir makale okudum az önce. Sağlık ve uzun ömürleri dağda yüksek oksijenli ortamda yaşamaya ve kuru meyve yemelerine bağlanmış. Şu an bu yazıyı pencere açık, kuru erik yerken yazıyorum! Kar atıştırıyor, hava buz ve iki kere hapşırdım. Sanırım Hunza Türkü değil, İstanbul Türkü olduğum için böyle oldu. Derhal pencereyi kapatacağım, zira gribim henüz iyileşti.
Bizim de kabahatimiz yok aslında. Derdimize deva arıyoruz. Az oksijenli, bol telefon ve televizyonlu, her yerden yeme içme ve tüketme sloganı fışkıran, çok trafikli, fazla sorumluluklu, aşırı stresli, eşten dosttan ziyade kötü haber alan kaynaklardan haber aldığımız bir hayatımız var.
2. Dünya Savaşı’nda bile yaşlı olan insanların hâlâ yaşadığı Sardinya Adası’na zeytinyağı içmeye, Okinawa Adası’na suşi yemeye gitmeye gerek yok. Zira bu uzun ömrüyle meşhur yerlerden biri de İkaria Adası ve bizim Söke’nin az açığında bulunuyor. Deniz aynı deniz, toprak bizimle aynı toprak yani.
Kara mürver, polen özütü, çiya tohumu, yosun ekstresi, ananas hapı, badem sütü, Hindistan cevizi yağı, agave şurubu... Paranızı harcamayın. Ben hepsini denedim, bir arpa boyu yol gidemedim. Neysem oyum. Bir felaket de yok, mucize de.
Bu kalabalık, gürültülü, şikayet ve endişe dolu hayatımızı, mucizevi bir meyve, sihirli bir adada tatil yapmak düzeltmeyecek. Sadece Hazar Denizi’nde yakalanan ender bulunan bir balığın kılçığından yapılan bir hap, aniden derdimizi tasamızı almayacak. Yani bu karmakarışık hayatlarımıza bir şey ekleyerek her şeyi düzeltemeyeceğiz.
Bilakis, benim önerim, bir şeyleri hayatımızdan çıkararak yaşamı daha derli toplu ve basit kılmak.
Yeni yılda kendi hayatımdan, sistemimden çıkaracağım şeylerin listesi yaptım:
-Unlu ürünler
-Şeker
-İş çıkış saatlerinde yoğun trafikli semtlerde toplantılar
-Yürüyebilecekken, sıkıla pıkıla çekilen gereksiz otomobil yolculukları
-Çok ve boş konuşan tanıdıklar
-Sigara içilen ve beni duman eden her yer
-Umutsuzca ihtiyacım olmayan bütün giysi, ayakkabı, aksesuar ve kozmetikler.
-Sevmediğim, evde kalabalık yapan bütün eşyalar
-Beni çok eğlendirmeyen, vakit kazandırmayan, ya da hayati önemi olmayan her türlü elektronik zamazingo
-Sürekli aynı konukların aynı şeyleri anlattığı, çoğunda hiçbir bilgi veya yeni fikirle karşılaşılmayan tartışma programları
-Siyaset ve ekonomiyle ilgili felaket senaristlerinin tweet’leri
-Bağırıp çağıran siyasetçilerin demeçleri
-Tembeller ve işkolikler
-Yetkisi olup sorumluluk almayanlar
-Sözünü tutmayanlar, işini iyi yapmayanlar
-Suratsız, karamsar, asabi herkes
Hayatınıza değil ama bu listeye siz de bir şeyler ekleyebilirsiniz!
Detoks öyle et yememekle, çiya tohumlu puding yapmakla filan olmaz. Kebabını, şeyini afiyetle yersin, bu üsttekileri hayatından çıkarırsın, mis gibi detoks olur! Çareyi uzaklarda arama. Kaosun tam içindesin ve bunların sebebi bu. Herşeyin fazlalığı, beynimizdeki, bedenimizdeki bu kalabalık, hayatımızı kaosa çevirmiş. Hâlâ da oturup daha ne yesek içsek, ne alsak de işleri düzeltsek diyoruz.
Matematik hatası yapıyorsun! Ekleme kardeş, çıkar... O uzun yaşıyor dediğimiz insanlar hayatını bizim kadar çer çöple doldursaydı, hâlâ el kadar adaya sığarlar mıydı? Bir de bunu düşün.
Paylaş