ROMA OBAMA’dan Avrupalılar da mucize bekliyor. Demokrat Parti liderinin zaferini ilan etmesinden birkaç saat sonra İtalyan-Türk Forumu’nun Roma’daki beşinci toplantısındayız.
İtalyan, Türk tüm katılımcılar televizyon başında sabahlamış.
Herkes sanki kendi lideri seçilmiş gibi heyecanlı.
Obama’nın iktidara gelmesinin ABD-Avrupa Birliği ilişkilerini daha sağlam bir zemine çekeceği, işbirliğini sağlamlaştıracağı yorumları yapılıyor.
"Bush Yönetimi’yle Avrupa Birliği arasındaki limoni ilişkiler dönemi nihayet sona erdi. ABD ile Avrupa arasında balayı yaşanacak" deniyor.
Toplantının konusu "Türkiye, Avrupa ve Akdeniz’in ortak geleceği" ama bu "geleceğe" Obama’nın seçilmesi damgasını vuruyor.
Zira şu hesap yapılıyor:
Obama Yönetimi, Avrupa Birliği ile yeniden dengeli bir ilişki kurduğu takdirde bu Türkiye’nin üyelik sürecini de olumlu etkileyebilir.
Clinton Yönetimi’nin AB üyelik sürecine nasıl taraf olduğunu düşünürsek bu pekálá mümkün.
Senato Başkan Yardımcısı Emma Bonino her şeyin Obama’ya bağlanmasına karşı çıkıyor.
"Obama olsun olmasın Avrupa olgunlaşmak zorunda. Dış politikasında, savunmasında, enerji politikasında ne yapacağını artık iyi bilmek zorunda."
İLERLEME RAPORU SÜRPRİZİ
İşte Avrupa tekrar kendi gerçeğiyle yüz yüze.
Ayakları yere basan Bonino, Avrupa’da Türkiye’nin AB üyeliği için lobi yapan "Bağımsız Türkiye Komisyonu" üyesi.
Tüm üyeliği savunan Türkiye raporu yayınlamış olan komisyon bir süreden beri faaliyetlerini durdurmuş vaziyette.
Bonino, konuşmasında komisyonun yeniden çalışmalarına başlamasını istiyor.
Bunun için önümüzdeki günlerde komisyon üyesi olan, Nobel Barış ödül sahibi eski Finlandiya Cumhurbaşkanı Martti Ahtisaari ile konuşacağını söylüyor.
"Türkiye’nin üyelik süreci hızlandırılmalıdır. Hem Avrupa, hem Türkiye yavaşlama eğiliminde" diyor.
İtalyan-Türk Forumu hem Obama’nın zaferine, hem AB’nin İlerleme Raporu’nu açıkladığı güne denk düşüyor.
Marsilya’daki "Akdeniz Birliği" toplantısından Roma’ya gelen Ali Babacan’ı toplantıda hoş bir sürpriz bekliyor.
İtalyan Dışişleri Bakanı Frattini kısa bir süre önce Brüksel’de açıklanmış olan İlerlemeRaporu’nun bir kopyasını Babacan’ın önüne koyuyor.
Babacan raporu dengeli, eleştirileri ise yapıcı bulduğunu söylüyor.
Türkiye’nin önümüzdeki hafta, İlerleme Raporu’na ayrıntılı yanıt vereceğini de ekliyor.
İtalyan-Türk Zirvesi İzmir’de
ALİ Babacan’ın verdiği rakama göre, İtalya ile Türkiye arasındaki ticaret hacmi 17 milyar dolar.
Türkiye’de yatırımı olan İtalyan şirketlerinin sayısı 659.
Bu şirketlerden biri, Yapı Kredi’nin ortağı UniCredit, Dışişleri Bakanlığı’na bağlı Stratejik Araştırmalar Merkezi (SAM) ile birlikte beş yıldan beri düzenlemekte olduğu Türk-İtalyan Forumu, AB sürecine değerli bir katkı sağlıyor.
SAM Başkanı Bülent Karadeniz’in iki tarafın hem iş dünyasını, çeşitli kurumlarını kaynaştırma çabalarının altını çizmek istiyorum.
Roma’daki toplantıya görebildiğim kadarıyla azımsanmayacak sayıda İtalyan da katılmıştı.
İtalya zaten Türkiye’nin AB üyeliğini destekleyen bir ülke.
Benzer içerikli forumları yine ülkemizde yatırımı olan bir Fransız ya da Alman şirketlerinin SAM ortaklığıyla düzenlemesi de oldukça yararlı olabilirdi.
Emma Bonino’nun da özellikle dikkat çektiği gibi AB sürecinde iki çıban başı Almanya ile Fransa.
Bu iki ülkeyle çok ama çok çalışmak gerek.
Bu arada İtalyanların önümüzdeki hafta İzmir’de Türk-İtalyan Zirvesi’ne hazırlandıklarını öğrendik.
İtalya ticari ilişkilerini geliştirmek amacıyla çeşitli ülkelerde başkentleri dışındaki şehirlerinde zirveler düzenliyormuş.
Bunlardan bir tanesi 12 Kasım’da İzmir’de, Berlusconi’nin ve Başbakan Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleşecek.
Zorlu Enerji’nin stratejisi: Yumurtaları aynı sepete koyma
ROMA’daki toplantıda karşılaştığımız Türk işadamlarından biri Zorlu Enerji Grubu’nun Başkanı Murat Sungur Bursa.
Bursa ile doğal gaza son zamdan yola çıkarak enerjide küçük bir ufuk turuna çıkıyoruz.
KOSGEB’in kurucusu olan Bursa, Çevre Bakanlığı, DPT, Başbakanlık Proje Uygulama Dairesi Başkanlığı dahil yıllarca kamuda çalıştıktan sonra özel sektöre geçmiş.
"Dünya enerjinin gerçek maliyetini yeni yeni keşfediyor. Enerji kaynakları kıt olan Türkiye de herkesten dikkatli olmak zorunda" diyor.
"Enerji kaynaklarımızın yönetiminde akıllı ve tedbirli olmak zorundayız" diye ekliyor.
Türkiye’nin enerjiyi rasyonel kullandığı söylenemez.
Bursa’nın dediğine göre, aynı şeyi üretmek için OECD ülkelerinin iki katı, Japonya’nın dört katı enerji tüketiyoruz.
Sanayici başta yıllarca elektriğin gerçek maliyetini göremedik.
Bursa’ya Zorlu Enerji’nin projelerini ve yatırımlarını soruyorum.
Roma’dan Moskova’ya geçecek olan Bursa önce yurt dışı projeleri sayıyor:
Moskova’da gelecek yıl devreye girmesi beklenen iki doğal gaz santralı.
Türkiye’ye geçersek çeşitli illerde yedi tane hidrolik santral.
Denizli’de jeotermal santral.
Osmaniye’de 135 megavatlık rüzgar santralı.
Bursa, önümüzdeki yıl rüzgara ek bir 110 megavatlık bir yatırımın söz konusu olduğunu belirtiyor ve "enerji yatırımlarını mümkün olduğunca çeşitlendiriyoruz" diyor.
Enerji Grubu güneş enerjisini daha ucuza mal edecek bir teknoloji üzerinde Ar-Ge çalışmalarını sürdürüyormuş.
Şu anda pahalı olan güneş enerjisine AB başta olmak üzere dünyanın büyük bir bölümünün "geleceğin enerjisi" gözüyle baktığını hatırlatayım bu arada.