Paylaş
750 civarında karar verici ve uzmana 2020 yılına yönelik kaygılarının sorulmasıyla ortaya raporda önümüzdeki 10 yıl zarfında hepimizi etkileyecek uzun vadeli ilk beş risk şöyle sıralanıyor:
- Mülk, alt yapı ve insan hayatına zarar veren aşırı hava olayları.
- Hükümetler ve iş dünyasının iklim değişikliğiyle mücadelede başarısız olmaları.
- Petrol sızıntıları ve radyoaktif kirlilik gibi çevresel suçları da içeren insan kaynaklı çevresel zarar ve afetler.
- Biyolojik çeşitlilik kaybı ile kara ve deniz ekosistemlerinin geri dönüşü olmayacak şekilde zarar görmesi. Bu kayıp, insanlığın doğal kaynak kullanımının yanı sıra sanayi için de önemli bir risk unsuru taşıyor.
- Deprem, tsunami, volkanik patlama ve jeomanyetik fırtınalar.
DEF’in raporunun 10 yıllık geçmişinde ilk kez, uzun vadeli küresel risklerin ilk beşi çevreyle ilintili.
İklim değişikliği nedeniyle kaygıların giderek katlandığı bir döneme girdik.
Küresel Riskler anketine katılanların neredeyse yüzde 90’ı 2020 yılında “aşırı sıcakların”, “ekosistem tahribatının”, “kirlilik nedeniyle sağlık sorunlarının” artacağını düşünüyor.
Yüzde 78’i ise 2020 yılında “ekonomik çatışma” ve “ülke içindeki siyasi kutuplaşma” risklerinin artmasını bekliyor.
GEZEGENİ KORUMA HEDEFİ VE EKONOMİK HEDEFLER
Marsh&McLennan ile Zürih Sigorta Grubu işbirliğiyle hazırlanan rapor, karar verici durumunda olanların gezegeni koruma hedeflerini ekonomik büyüme hedefleriyle birlikte ele almaları üzerinde önemle duruyor.
Gezegeni koruma ve ekonomik büyümenin el ele yürümesi gerektiğine yeni nesil ekonomistler de uzun bir süreden beri işaret ediyor.
Raporda, özel sektöre ise bilime dayalı verilere göre harekete geçerek, oluşabilecek yıkıcı risklerden kaçınmaları öneriliyor.
Dünya Ekonomik Forumu Yönetim Kurulu Başkanı Borge Brende’ye göre, dünyamız siyasette kutuplaşmadan iklim yangınlarına kadar çeşitli tehditlerle karşı karşıya.
Dolayısıyla 2020 yılı dünya liderleri için, işbirliklerini güçlendirmeyi, toplumların tüm kesimlerini kucaklamayı ön plana alacakları bir yıl olmalı.
Küresel Riskler 2020 Raporu, hem özel sektöre hem hükümetlere yol gösteriyor ancak gerçek hayatta işler çok farklı.
Örneğin Almanya bugünlerde Siemens’in Avustralya’daki yangınlara rağmen kömür madeni kontratını hayata geçirme kararını konuşuyor.
Paris İklim Anlaşmasını onayladığını ve 2030 yılına kadar sıfır karbon hedefine ulaşmayı planladığını açıklayan Siemens’in Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Joe Kaeser’in geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklama Alman basınında manşetlerde.
Kaeser, Hintli Adani Grubu’nun Avustralya’daki kömür madeninin alt yapısını için 20 milyon dolarlık bir kontrat imzalayan Siemens’in projeden vazgeçmeyeceğini söylemişti.
Adani, Avustralya’da yangınlardan en fazla etkilenen Queensland eyaletinde, şimdiye kadar hiç insan eli değmemiş kömür madeninde 60 yıllık bir süre zarfında 2.3 milyar ton kömür çıkartmayı planlıyor.
Çıkarılacak kömür, tren yoluyla bir limana, oradan da Hindistan’a ihraç edilecek.
Dolayısıyla, Kaeser’ın açıklaması, Greta Thunberg başta tüm iklim aktivistlerini büyük hayal kırıklığına uğratmış durumda.
Paylaş