Her Avrupalı’nın cebinden Türkiye için ayda 4 Euro
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
BRÜKSEL’de hemen hemen gün boyunca Avrupa Siyasi Etüdler Merkezi’nin (CEPS) toplantı salonundayız.
CEPS’in Arı Hareketi bünyesindeki Ekonomi ve Dış Politika Forumu (EDPF) ile birlikte hazırladığı ‘Modern Türkiye’nin Avrupalılaşması’ raporuna ilgi hayli fazla.
Salı günü de değinmiştim.
Raporu kaleme alanlar arasında CHP milletvekili ve EDPF Yönetim Kurulu Üyesi Kemal Derviş’in yanısıra hem Türkiye’den, hem Avrupa’dan önemli akademisyenler var.
Sunumlardan sonra en fazla merak edilen sorulardan bir tanesi şöyle: ‘Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne maliyeti ne olabilir?’ CEPS’ten Daniel Gros bugünkü koşullar uygulandığı takdirde Türkiye’nin AB’ye maliyetinin yılda 20 milyar Euro olacağını söylüyor.
‘Yani’ diyor, ‘Her Avrupalı’nın cebinden Türkiye için ayda 4 Euro çıkacak’.
İlk duyduğunuzda 4 Euro fazla değil.
Belki bir kahve parası...
Ancak bu parayı ödeyecek olanların arasında okul çağındaki çocuğun da, emekli yaşlıların da olduğunu unutmamak gerek.
Kemal Derviş maliyet konusunda oldukça temkinli.
20 milyar Euro’nun hesaplanabilecek maksimum maliyet olduğunu özellikle vurguluyor.
AB bütçesinde kurallar değiştiği zaman bu maliyetin 10 milyar Euro’ya düşmesi de pekálá mümkün.
Kaldı ki, Türkiye geliştikçe AB’ye maliyeti de düşecek.
Peki Türkiye’nin AB’ye katkısı ne olacak?
Elbet bunlar da konuşuluyor CEPS’teki toplantıda.
En büyük katkı iş gücü yaşlanacak olan Avrupa’ya genç ve dinamik nüfus.
Ancak unutmayalım ki eğitimli olması koşuluyla.
Kaleyi kadın ve sanatla fethetmek
CEPS’teki toplantının son konuşmacısı Avrupa Parlamentosu Sosyalist grup başkanı Martin Schultz.
Bakın ne diyor?
‘Avrupalı Türkiye’nin tarihini bilmiyor, gündelik hikayesini ise hiç bilmiyor’...
Kendimizi Avrupalı’ya anlatmak için tam da bugünlerde Brüksel’i kadın ve sanatla kuşatmaya hazırlanıyoruz.
Dünkü gazetelerde mutlaka gözünüze ilişmiştir.
Kanal D İcra Kurulu Başkanı Arzuhan Yalçındağ’ın önderliğinde oluşturulan ‘Türkiye İçin Kadın İnisiyatifi’ 13 Ekim günü Brüksel’de Palais des Beaux Arts’da ‘AB’de Kadın Diyaloğu’ seminerini düzenliyor.
ÖNEMLİ BİR SERGİ
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün ‘gönüllü AB elçisi’ tayin ettiği Arzuhan Yalçındağ, önceki günkü öğle yemeğinde AB’ye üyelik sürecinde kadın konusunun kaçınılmaz olarak Türkiye’nin önüne geleceğinden hareketle böyle bir inisiyatifin oluşturulduğunu anlatıyor.
Kadın inisiyatifi iki açıdan son derece önemli.
Birincisi Avrupalı kadını kazanmak.
Çünkü Avrupalı kadın Türkiye’ye kadın-erkek haklarının eşit olmadığı, maço bir toplum olarak tanıyor, biliyor.
Hatırlarsınız... Başka bir ‘gönüllü AB elçisi’ Bülent Ezcacıbaşı da bir Alman işadamının kendisine ‘üyelik için önce eşlerimizi ikna edin’ dediğini aktarmıştı.
İkinci önemli nokta ise sesimizi duyurmak için kadın hakları konusunda mücadele eden STK’ları yanımıza almak.
13 Ekim’deki toplantı için bir kitap ile kadının Anadolu’daki serüveniyle başlayan son derece etkili bir film hazırlanmış.
Esasında ‘AB’de Kadın Diyaloğu’ toplantısı Brüksel’de yine aynı yerde yarın başlayacak olan ‘Anneler, Tanrıçalar ve Kadın Sultanlar’ sergisine denk getirilmiş.
Sakıp Sabancı Müzesi Müdürü Nazan Ölçer ile Topkapı Sarayı Müzesi Müdürü Filiz Çağman’ın küratörlüğünü yaptıkları serginin açılışının Başbakan Erdoğan tarafından yapılması planlanmış.
Ancak Başbakan’ın programındaki değişiklik nedeniyle açılışı büyük bir olasılıkla Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu yapacak.
Palais Des Beaux Arts Belçika’nın kültür yaşamının kalbi.
Serginin büyük ilgi göreceğinden kuşku yok. Kaldı ki, sergi İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı’nın Brüksel’de 6 Ekim ile 16 Ocak arasında düzenlediği Türkiye Festivali’nin bir bölümü. Bu süre zarfında konserler, sergiler, edebiyat günleri birbirini izleyecek.
Aynen Berlin’deki Türkiye festivali gibi.
18 Ocak’ta yine Ölçer ve Çağman küratörlüğünde Royal Academy’deki Türkler Sergisi’ni de bir yere not edin.
O da çok ses getirecek.
Son söz: Kadın ve sanatla kuşatılarak fethedilmeyecek kale yok.
Bakalım Başbakan kaç puan alacak
TÜRKİYE Brüksel’in gündemine tam oturmuş. Otelde elime geçen haftalık EU Reporter gazetesinin göbeğinde, Avrupa Parlamentosu’nun eski muhafazakar İngiliz üyesi Tom Spencer’in kaleme aldığı makale ‘Neden Türkiye’ye hayır demek cesaretini göstermeliyiz’ başlığını taşıyor.
Spence’in argümanları alıştığımız türden: Türkiye’nin coğrafi açıdan Asya’da olduğu gibi gerekçeler.
Gazetenin bir sonraki sayısında AB nezdindeki Büyükelçi Oğuz Demiralp ile yapılan söyleşi. Spencer’e neredeyse cevap niteliğinde. European Voice (Avrupalı Ses) Gazetesi ise 2004 yılının 50 Avrupalısını seçiyor. ‘Avrupalı olmayan vatandaş’ kategorisi de yapmış. Bu kategoride aday gösterdiği isimler arasında Gürcistan Devlet Başkanı Mikhail Şaakaşvili ile Başbakan Erdoğan var. Oylama 12 Kasım tarihine kadar. Bu tarihten sonra www.europeanvoice.com adresine bakanlar Erdoğan’ın kaç puan aldığını görebilirler.