14 Eylül 2010
DÜNYA Ekonomik Forumu’nun 2010-2011 “Küresel Rekabetçilik Raporu” tam bayram öncesi yayınlandı.
Ekim ayının ilk haftasında ise sıra, benim daha çok ilgi gösterdiğim “Cinsiyet Uçurumu Raporu”na gelecek.
DEF, 139 ekonomiyi inovasyon, teknoloji, kurumlar, alt yapı, sağlık, eğitim ve benzeri 12 kritere göre değerlendiren bu son rekabetçilik raporunu şu başlıkla duyurmuş:
“ABD rekabetçilikte geriliyor.”
Gerçekten raporu en çarpıcı verilerinden biri bu olsa gerek.
Yazının Devamını Oku 
12 Eylül 2010
İSTANBUL’un ilk “Kent Müzesi” olan Adalar Müzesi nihayet Büyükada’da açıldı.<br><br>Nihayet demem müze işinin biraz yılan hikâyesine dönmüş olmasından.
Kısaca özetlemeye çalışayım.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, belediye seçimlerinden önce 1870’lerde İskenderiye Patriği Sofronios’un yazlık evi olarak yapılan, 1922’den sonra Büyükada İlkokulu (Taş Mektep) olarak kullanılan binayı müze için tahsis etmişti.
Ne ki siyasi kaygılar ön plana geçti.
İBB, belediye seçimlerini Adalar’da CHP’ye kaptırınca Taş Mektep binasını Adalılara vermekten vazgeçti.
Topbaş, binayı bir “Engelli Okulu” yapma tasarısından söz etmeye başladı.
Dolayısıyla İstanbul’un ilk ve şimdilik tek “Kent Müzesi”, maalesef Büyükada’nın merkezinde ve tarihi bir yapı yerine oldukça uzak bir noktada eski bir helikopter hangarında açıldı.
Önceki gün poyrazlı bir havada müzenin açılışı için Büyükada’nın yolunu tuttum.
Yazının Devamını Oku 
10 Eylül 2010
GEÇEN gün BSH Grubu, Sanofi-Aventis gibi dev şirketlerin Türkiye’deki kalite ve verimliliği övdüklerini yazmıştım BSH’nin Çerkezköy tesisleri grubun en büyük üretim merkezi, Sanofi-Aventis’in Lüleburgaz tesisleri grubun dünyadaki “antibiyotik üssü” olma yolunda ise bu başarının gizli kahramanlarından biri de KalDer.
90’lı yılların başından beri Türkiye’de kalite için çalışan KalDer’in kalite kavramını benimsetmek için kat ettiği yol öyle yabana atılacak cinsten değil.
20 yıldan beri kalitede rekabet ortamını yaratmak için uğrayan KalDer’in yeni Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Doğan.
Kocaeli Sanayi Odası Genel Sekreteri Hamdi Doğan, biz kadın gazetecilerin “pozitif ayrımcılık” yaparak desteklediği Selma Akdoğan’ı geride bırakarak başkan seçildi.
KalDer seçimlerinde her ne kadar Karadeniz Holding Yönetim Kurulu Üyesi Akdoğan’ı desteklemişsem de yiğidi öldür, hakkını yeme.
Doğan’ın kalite adına yaptığı çalışmalar ortada.
2004 yılında Kocaeli Sanayi Odası’nın Avrupa Kalite Büyük Ödülü’nü kazanmasında payı büyük.
KOBİLERİ İŞİN İÇİNE ÇEKMEK
Yazının Devamını Oku 
7 Eylül 2010
BERLİN’deki İFA Fuarı’ndan (Uluslar arası Tüketici Elektroniği Fuarı) iyi haberlerle döndük.
BSH Grubu CEO’su Dr. Kurt-Ludwig Gutberlet küçük bir grup Türk gazeteciyle yaptığı söyleşide Türkiye’nin beyaz eşya üretiminde Avrupa’nın “bir numarası” olabileceğini söyledi.
Halen bu sektörde birincilik İtalya’nın elinde.
Çerkezköy’deki BSH (Bosch-Siemens) tesislerini “Avrupa’nın en iyisi” olarak tanımlayan Gutberlet, Türkiye’nin yakın bir zamanda birinciliği İtalya’dan kapabileceğini söyledi.
Dr. Gutberlet’e göre, BHS’nin (Bosch-Siemens) Çerkezköy’deki tesisleri, “verimlilik”, “kalite” ve “motivasyon” yönlerinden Avrupa’nın en iyisi.
Bu sözleri duyunca insan gururlanıyor haliyle.
BSH Grubu CEO’sunun Türkiye ile dikkat çektiği bir başka nokta Çerkezköy’deki AR-GE çalışmaları.
Yazının Devamını Oku 
5 Eylül 2010
BERLİN’deki Uluslararası Tüketici Elektroniği Fuarı İFA benim gibi teknoloji özürlü bir kişiyi dahi baştan çıkartacak ürünlerle dolu. Dünyanın en sessiz ve en çevreci çamaşır makineleri, evinizi göz açıp kapatıncaya kadar silip süpüren minik robot, karşısından ayrıldığınız anda ekranı kararan televizyonlar ve bunlar gibi binlerce “akıllı ürün” fuarda.
İnsanın yaratıcılığının sınırı yok.
Tasarım, inovasyon adına dev şirketlerin bir yıllık Ar-Ge çalışmalarının meyveleri sergileniyor Berlin’de.
Çevreci kaygılar bu yıl her zamankinden fazla ön planda.
En azından BSH (Bosch-Siemens) Ev Aletleri Grubu’nun standlarında durum böyle.
BSH Türkiye CEO’su Norbert Klein’ın dediği gibi günümüzde artık Ar-Ge çalışmaları büyük ölçüde “enerji verimliliği”ne odaklanıyor.
Daha az elektrik ve su harcamak, daha az karbon emisyonu, çevreye daha az zarar vermek BSH ve benzer şirketlerin ana hedefi.
Aralarında Vestel, Beko gibi Türk markaların da olduğu binden fazla katılımcının boy gösterdiği İFA Fuarı’nın Siemens ve Bosch standlarında neler gördüm?
ŞAMPİYON BULAŞIK MAKİNESİ
Klein’in “dünya şampiyonu” diye takdim ettiği, 12 kişilik yemek takımını yıkamak için su tüketimini 6.5 litreye düşüren bulaşık makinesi.
Aynı miktarda tabak çanak için bir bulaşık makinesinin normalde tükettiği su miktarı 12 litre.
Bunları elde yıkamaya kalktığınızda ise harcanan su miktarı 100 litre.
Yeniliklere devam ediyorum.
Yanında uyuyabileceğiniz kadar “sessiz” çalışan bir başka bulaşık makinesi modeli.
Kullanacağız deterjanın dozunu çamaşırın ağırlığına, kumaşın cinsine göre ayarlayan çamaşır makinesi.
Üzerine koyacağınız kabın büyüklüğüne göre enerji sarf eden cam seramik ocak.
Böylelikle yemek pişirdiğinizde yüzde 30 daha az enerji sarf ediyorsunuz.
Yüzde 60 daha az enerji harcayan elektrikli süpürge.
Kapağı kırılmaz opak cam buzdolabı.
BALON GİBİ ŞİŞEN MASA
Ve geliyorum başlıktaki cümleye yol açan ütüye. Buharlı ütü sihirli bir ütü gibi.
Kumaşa değdiği an buruşukluk, istenmeyen çizgiler yok oluyor.
Ancak marifetin yarısı ütü masasında.
Zira ütüyü görür görmez masa içine hava doldurulmuş bir yastık gibi şişiyor.
Baktım bir Alman erkek tüketici dayanamamış almış eline ütüyü, beyaz bir gömleği ütüleyip duruyor.
Bizim gruptan genç bir erkek meslektaş bu manzara karşısında ne dese beğenirsiniz?
“Böyle bir ütüyle evlenmeye gerek yok.”
Evlilikleri kendilerine bir “hizmet müessesi” gibi gören erkeklerin düştü mü maskeleri?
Çevre mevre derken bu Ar-Ge çalışmalarının sonu hayırlı değil!
Maskelerin düştüğünü gören kadınların kaçmalarıyla, “sihirli ütü bana yeter” diyen erkeklerle evlilik müessesinin sonu gelebilir!
Klein: Enerji tasarrufu yapan beyaz eşyaya devlet desteği gerek
BSH Türkiye CEO’su Norbert Klein ile Türkiye’deki beyaz eşya sektörünü konuştuk.
Sektör bu yıl dünyada yüzde 2 büyürken, Türkiye’de yüzde 4 ila 5 büyümüş.
Klein’e göre, esas büyüme çamaşır, buzdolabı ve fırın gibi ürünlerde.
Türkiye’de beyaz eşya pazarının yüzde 31’ine sahip BSH, Profilo Beyaz Eşya’yı satın aldığı 1995 yılından bu yana Çerkezköy’deki tesislere 700 milyon Euro’luk yatırım yapmış.
“Çerkezköy’deki tesislerde bir sınıra geldik. Yeni yatırımlar yolda” diyor Klein.
Bu tesislerde 3.5 milyon adet olan üretim kapasitesinin önümüzdeki 4-5 yıl içersinde 5 milyona çıkacağını söylüyor.
Üretimin yüzde 45’i Türkiye pazarına, yüzde 55’i ise ihracata yönelik.
Klein “Almanya’da sattığımız çamaşır makinelerinin çoğu Türkiye’de üretilmiştir” diyor.
2010 yılında iklim ve çevre için Alman İnovasyon Ödülü’nü kazanmış olan BSH için çevrenin ön planda olduğunu sürekli vurguluyor.
“Enerjiyi çok pahalıya satın alan ve genellikle susuzluk çeken Türkiye için enerji verimliliği öncelikle konu olmalı” diye konuşuyor.
ENVER PROJESİ NE OLDU
Klein’a kulak verirken nedense aklıma eski Enerji Bakanı Hilmi Güler’in “Enver” yani “enerji verimliliği” projesi geliyor.
“Enver Projesi”ni duyan, gören var mı?
Toplumun enerji verimliliğine duyarlılığını arttırmak için geliştiren “Enver”i Enerji Bakanımız Taner Yıldız’ın ağzından bir kez duyduğumu hatırlamıyorum.
Güler gitti, proje rafa mı kaldırıldı?
Bilmiyorum.
Her neyse, Klein’in bu konudaki tespiti önemli.
Enerji tasarrufu sağlayan ürünler daha yeni bir teknolojiye sahip oldukları için daha pahalılar.
Avrupa’da da, Türkiye’de de durum böyle.
Dolayısıyla tüketici genellikle daha az pahalı olan ürüne yöneliyorlar.
Ancak Avrupa’da hükümetler örneğin İtalya, Hollanda, Avusturya, Polonya ve İspanya’da “enerji tasarrufu” sağlayan ürünlerde vergi indirimi gibi kolaylıklar sağlıyorlar.
Klein, “Hükümet Türkiye’de de bu ürünleri desteklemeli” diyor.
Çevre, enerji gibi ilgili bakanlıklarla konuyu konuştuklarını ancak bir netice alamadıklarını söylüyor.
“Oysa tüketicinin enerji tasarrufu sağlayan ürünlere yönelmeleri hem Türkiye’nin enerji faturasını aşağıya çekecek. Hem de çevreye yarayacak. Kazan-kazan durumu” diye konuşuyor.
Acaba birileri bu sese kulak verir mi?
Yazının Devamını Oku 
3 Eylül 2010
İSTANBUL’daki İtalyan Ticaret Merkezi’nin Başkanı Dr.Roberto Luongo beş yıllık görev süresini tamamladı. Yakında ülkesine dönüyor.<br><br>Luongo ile ilk geldiğinde, İtalya-Türkiye arasındaki ikili ticari ilişkileri etraflıca konuşmuştuk.
Beş yıl sonra “İsterseniz bir bilanço çıkartalım” diye önerince önceki gün Lütfi Kırdar’daki ofisine gittim.
Bilançoya döneceğim.
Luongo’ya öncelikle Ankara’daki elçisi Gianpaolo Scarante’nin Bayındırlık ve İskan Bakanı Mustafa Demir’e iletmiş olduğu “Köprünün inşaatına talip olma” meselesini sordum.
Lafı hiç dolandırmadan “Kesinlikle öyle… En az üç İtalyan şirketinin köprü ihalesiyle ilgilendiğini biliyorum” dedi.
Yazının Devamını Oku 
31 Ağustos 2010
KÜLTÜR ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay gizlice ve tek başına iki kez Sagalassos’u ziyaret etmiş.
Önceki günkü törende bizzat kendisi itiraf ediyor bunu.
Burdur, Ağlasun’da Torosların eteklerindeki bu antik şehir öylesine büyüleyici ki etkisi altında kalmamak mümkün değil.
Görür görmez Sagalassos’tan etkilenenlerden biri de Aygaz Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ömer Koç.
Bundan altı yıl önce, tiyatrosu, kütüphanesi, hamamı, villaları ve çeşmeleriyle göz kamaştıran bu antik şehrin kazılarına destek olmaya karar veriyor.
Yazının Devamını Oku 