UFC (Ultimate Fighting Championship)
Milyonlarca izleyicisi var.
Çağdaş gladyatörlerin savaşı.
El, kol, ayak, bacak, yumruk, dirsek...
Her şeyin serbest olduğu karma dövüş.
Dövüşten sonra kiminin baygın kiminin kanlar içinde ayrıldığı kafes...
Böyle tanımlanıyor UFC.
İşte böyle bir kanlı dövüş gecesindeyiz.
Bu sorunun cevabı için şu bilgileri alt alta yazmalıyız.
Efes 2024 tatbikatında sohbet ettiğimiz Savunma Bakanı Yaşar Güler Türkiye’nin uçak gemisi projesiyle ilgili şöyle demişti:
“Deniz Kuvvetleri Komutanlığımızın Dizayn Proje Ofisi tarafından tasarım faaliyetlerine başlandı. Kendi çocuklarımız tarafından başarıyla süren tasarım çalışmaları bitmek üzere.
Dünyada uçak gemisine sahip çok az ülke var. İnşallah bunlardan biri de biz olacağız ve güç aktarma kabiliyetimizi artıracağız.”
Şu kavrama dikkat:
“Güç aktarma kabiliyeti.”
Buradaki “güç aktarma kabiliyeti” ne olabilir?
Deniz ötesi, sınır ötesi menfaatler açısından küresel güç kavramının karşılığı olarak “
Vatandaşlar kaçakları bildirsin diye “Alo ihbar” hattı kuruldu. Defalarca “Sahiller halkındır” diye yazdım.
Konu sahiller olunca, Türkiye’nin en önemli turizm merkezlerinin bulunduğu 1480 kilometrelik Muğla sahilleri öne çıkıyor elbette.
Mandalya, Gökova, Hisarönü, Yeşilova, Datça, Bozburun, Bodrum, Marmaris, Fethiye, Göcek körfezleri ve muhteşem sahiller.
Önceki gün Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras’la uzun bir konuşma yaptık.
Başkan Aras: Kaçakları yıkacağız. Kimse af beklemesin.
Başkan Aras’ın gerçekten güzel projeleri var.
Altyapıdan su sorununa, öğrencilere, emeklilere ve deniz turizmine kadar onlarca proje. Şimdilik şu sözünü öne çıkartıyorum:
Özdere açıkları ve sahillerinde muazzam bir tatbikat izliyoruz.
Efes 2024 tatbikatı...
Türk ordusunun son yıllarda aldığı muazzam gelişmeyi, teknoloji devrimini anlatacağım. Ama önce dikkatimi çeken çok önemli bir gelişme...
Efes tatbikatının yapıldığı Özdere ile Samos Adası arasında yaklaşık 10 mil var. Ve biliyorum ki, Deniz Kurdu tatbikatları dahil; Yunanistan bu tatbikatlara ne katılıyor ne de gözlemci gönderiyor.
Hatta her tatbikattan sonra Yunan medyasında Türkiye’yi suçlayan haberler yapılıyor.
O nedenle sordum:
-
Bulunduğumuz gözlem tepesinden Samos Adası’na doğru dizilen, devasa Anadolu gemisi. Yerli ve milli gemilerimiz. Zırhlılar. Denizaltılar görülüyor.
Az sonra gece tatbikatı başlayacak.
Yunanistan’la ilişkiler üzerine konuşulduktan sonra sıra terörle mücadeleye geliyor.
Ve ilk soru: “Sayın Bakan Irak ve Suriye sınırlarının ötesine bir harekâttan söz ediliyor. Bu konuda ne söyleyeceksiniz?”
Bakan Güler uzun bir açıklama yapıyor: “Türk Silahlı Kuvvetlerimiz her an hazır ve ihtiyaç duyduğu her an operasyon yapıyor. Eskiden üç Komando Tugayımız vardı. Kayseri, Bolu ve Siirt. Bu tugaylar kışın hazırlık yapar, bahar geldiğinde operasyonlara başlardı. Kar yağdığında da geri dönerlerdi. Onlar geri dönünce teröristler tekrar gelirdi. Bu her sene tekrarlanırdı.
Şimdi 20’den fazla Komando Tugayımız var ve hemen hemen hepsi sahada. Temizledikleri yerlerde kalıyorlar. Yani geçmişte yürütülen ‘sınırlı hedefli ve süreli’ askerî harekâtların yerine bugün artık, ‘sürekli ve kapsamlı’ operasyonlarla terör örgütlerine büyük darbe vurulmakta ve terörle mücadelede büyük başarılar elde edilmektedir.
Uyguladığımız bu ‘Terörle Mücadelede Yeni Güvenlik Konsepti’miz sayesinde terör örgütünü hareket edemez duruma getirdik. Örgüt eleman ve silah bulamaz, aktaramaz halde.”
Bakan
Dalga dalga yayılıyor. Dün Bodrum’dan başlayan yıkımları duyurduk.
Vali İdris Akbıyık’ın talimatıyla Türkiye’nin en uzun sahillerine sahip olan Muğla ilçelerinde;
Çevre, turizm, orman, jandarma, polis, sahil güvenlik ve liman başkanlıkları çok ciddi bir çalışma yürütüyor.
Yakında size geniş bir yıkım istatistiği verebilirim. Tabii bir konuyu yine hatırlatmakta fayda var. Alınan yıkım kararlarını durdurmak için bölge idare mahkemelerine dava açarak oyalamayı planlayan rantçılar var.
Adam gelmiş denize sıfır evi yapmış.
Önüne iskeleyi çıkmış.
İdare Mahkemesi’nde “hak arıyormuş” gibi yapıyor.
Sayın hâkimlerimize güveniyoruz. Bu oyalama taktiklerine elbette izin vermeyecekler.
1) Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki ile sohbet ederken şu cümlenin altını çizmişti:
“Türkiye sahillerinin tamamı üzerine incelemeler yapılıyor. Turizm öncelikli bölgelerde yakında sonuçları göreceğiz. Kaçaklar yıkılacak. Bu da sözde kalmayacak.”
Gerçekten de sözde kalmadı.
Sohbetimizden tam 4 gün sonra, ilk yıkım sesi Bodrum’dan geldi.
Bodrum Yalıkavak’ta denize sıfır beton döküp orayı “özel beach” haline getirenler,
Astronomik rakamlara giriş ücreti almayı hayal edenler, yanına kaçak otopark kuranlar...
Marina yapılmasına karşı değilim. Tam tersine Türkiye’de marina ve barınak azlığı nedeniyle özellikle amatör denizciler, küçük tekne sahipleri çok zor günler yaşıyor.
Keşke balıkçı barınağı düzeyinde, güvenlik, market ve duş/tuvaletten ibaret “makul marinalar” çoğalsa... Ama bu olayın çok başka bir boyutu daha var.
O da küçük körfezlere, koylara yapılan marina ve iskelelerin yarattığı kirlilik.
O kadar çok örnek var ki...
Küçük bir iç deniz durumundaki Göcek Körfezi marinalarla dolduruldu.
Sonuç.
Koskoca motor yatlar, yüzlerce devasa tekne o koylara geldi. Göcek’in nefesi kesildi.
Deniz dibi çöl oldu. Kirlendi, koktu. Sararıp soldu.