Paylaş
Bu sorunun cevabı için şu bilgileri alt alta yazmalıyız.
Efes 2024 tatbikatında sohbet ettiğimiz Savunma Bakanı Yaşar Güler Türkiye’nin uçak gemisi projesiyle ilgili şöyle demişti:
“Deniz Kuvvetleri Komutanlığımızın Dizayn Proje Ofisi tarafından tasarım faaliyetlerine başlandı. Kendi çocuklarımız tarafından başarıyla süren tasarım çalışmaları bitmek üzere.
Dünyada uçak gemisine sahip çok az ülke var. İnşallah bunlardan biri de biz olacağız ve güç aktarma kabiliyetimizi artıracağız.”
Şu kavrama dikkat:
“Güç aktarma kabiliyeti.”
Buradaki “güç aktarma kabiliyeti” ne olabilir?
Deniz ötesi, sınır ötesi menfaatler açısından küresel güç kavramının karşılığı olarak “güç aktarımını” sağlayacak olan kabiliyetin adı “uçak gemisi”dir.
Birkaç uzmandan aldığım bilgilerin özeti şöyle.
Özellikle deniz sınırları ötesinde yapılacak harekât ve operasyonlarda hava gücü olmadığı zaman eksik kalıyor. Stratejik olarak oradaki güç zayıf kalıyor.
LİBYA AÇIKLARI
Şimdi “uçak gemisine ihtiyaç ne zaman doğdu?” sorusunun cevabına gelebiliriz.
Biraz geri gidelim.
Doğu Akdeniz’de hidrokarbon ve enerji alanları için yaşanan gerilim dolu günlere.
Yunanistan’ın Mısır, İsrail ve Fransa ile yaptığı anlaşmalar. Denizlerde münhasır ekonomik alanların belirlenmesi için yaşanan krizler.
Hatırlayın...
Türkiye Doğu Akdeniz’de Türkiye ve KKTC’nin yetki alanlarını belirlemek üzere çok yoğun bir faaliyete girişmişti. Libya ile yapılan anlaşma sayesinde Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de daracık bir alana sıkıştırılması engellenmişti.
Ve bu sayede Türkiye Doğu Akdeniz’de hidrokarbon arama faaliyetleri için araştırma gemileri göndermişti.
Yine hatırlayın.
Türk Deniz Kuvvetleri’ne ait savaş gemileri araştırma gemilerimiz için Libya açıklarında devriye görevi görüyordu.
Hatta bir ara bir Fransız savaş gemisiyle Türk savaş gemisi burun buruna gelmişti.
İşte tam o günlerde Türk Genelkurmayı muhtemel bir durumda bölgede hava gücünü sürekli temsil edecek bir güce ihtiyaç duymuştu.
İşte bu güç uçak gemisiydi.
Sürekli hava gücü olmaması stratejik açıdan eksiklikti.
Dikkat edin, aynı tarihlerde Fransa bölgeye uçak gemisi göndermişti.
Zaten bölgede ne zaman bir kriz çıksa,
Küresel güç durumundaki ülkeler bölgeye uçak gemisi gönderir.
Niye?
Elbette “güç aktarımı” için.
Sonuç olarak;
Türkiye Doğu Akdeniz’deki enerji alanları için verdiği mücadele sırasında uçak gemisi ihtiyacını bütün gerçekliğiyle yaşamıştır.
Ve eğer Türkiye “küresel bir güç” olma yolunda gelecekteki çıkarlarını koruyacaksa uçak gemisi kaçınılmaz bir ihtiyaçtır.
“Güç aktarımı” kavramının açılımı budur.
SURİYE’DE SÖZDE SEÇİM VE ABD’DEN F-16 MÜJDESİ
Senaryosunu Pentagon’un yazıp sahneye koyduğu;
Ve PKK/YPG’nin rol aldığı “seçim oyunu”nun ertelendiği saatlerde;
ABD’den Türkiye’nin beklediği haber geliyor:
“Türkiye’ye yapılacak F-16 satışları son imzaya kaldı...”
Yani Biden’ın imzası.
Ne ilginç rastlantıdır ki;
İki olay aynı anda gündeme düşüyor.
Suriye’nin kuzeyinde yapılması planlanan sözde seçimin ne anlama geldiğini hepimiz biliyoruz.
Bölgede “Pentagon kuklası” bir yönetimin resmileşme adımları.
Türkiye öylesine kararlı durdu ki.
Hatta ABD’li askerlerin de yer aldığı son Efes-24 tatbikatında Milli Savunma Bakanı Güler’in devasa tatbikatı izlediğimiz yerden verdiği şu mesaj:
“Suriye’nin kuzeyinde bir oldubittiye asla izin vermeyiz.”
Ardından gelen diğer mesaj: “Şimdi o bölgede 20’den fazla komando tugayımız var ve hemen hemen hepsi sahada. Temizledikleri yerlerde kalıyorlar.”
Bu iki açıklama birleşince ortaya çok hesaplanmış bir mesaj çıkıyor:
“Zaten oradayız. Sahada büyük gücümüz var. Hiç yeltenmeyin. Doğrudan gireriz.”
Evet arkadaşlar bazen bir mesajın nerede verildiği...
Ne zaman verildiği ve konsepti diplomaside çok önemli işaretlere dönüşüyor.
Yani küresel bir tatbikatın gözlem merkezinde bakanın açıklamaları. Yer ve zamanlama. Kurmayca bir hesap.
Tabii biz o zaman Bakan Güler’in bu sözlerini askerimizin Suriye’de teröre karşı gücü gibi algılasak da;
O güçle ilgili açıklamaların aynı zamanda önümüzdeki sözde seçimlere yönelik olduğunu sonradan düşünüyoruz.
Bu noktada Washington’dan gelen F-16 mesajının zamanlaması daha da net ortaya çıkıyor.
ABD NATO müttefiki Türkiye’den vazgeçemeyeceğini söylüyor.
Yani mesaj yerine ulaşmış görünüyor.
ESAD’IN TUTUMU
Peki Suriye’nin kuzeyindeki sözde seçimlerle ilgili olarak Esad ne düşünüyor?
İlk işaretlere göre Esad Suriye’nin kuzeyindeki bu oluşuma sıcak bakıyor.
Eğer böyleyse olay çok daha çetrefilli bir hal alabilir.
Türkiye bu noktada Esad’la temastan, ABD ve Rusya ile temas yelpazesine kadar çok geniş bir alanda diplomasi yürütecektir.
Sonuçta diplomasinin etkili olabilmesi için küresel güç olmak gerekir.
Bölgedeki gelişmeler bunu bütün çıplaklığıyla göstermektedir.
Öyleyse yine geliyoruz aynı noktaya:
Küresel güç olmak için;
“Yerli ve milli savunma sanayisine...”
Ve elbette uçak gemisine...
Paylaş