Elinde bir tek tekerlekli bavulun eksik be arkadaş

Ama dünkü yazısında “Talat bugüne kadar ne verdiyse doğruydu, beni ilk defa yanıltıyor” diyerek ona güvenmeye devam ediyor.

*

Anlaşılan ikisi “iki kandırılmış” masum olarak suçu “CHP’li kaynağın” üzerine yıkmaya ant içmişler...

*

Peki “CHP’li o süper üstü hiper kaynak” kim?

Rahmi Abi diyor ki “Talat açıklasın”...

Talat diyor ki “Medya derimi yüzse açıklamam”...

Yani “hiper kaynak” çıkıp “O azmettirici benim” demediği sürece bu kirli yükü sırtlarından atıp “hayalet bir CHP’li hiper kaynağın” sırtına yükleyecekler...

*

İyi de Talat arkadaş, ortada şöyle de bir durum yok mu... Önce diyorsun ki “Haberi CHP Lideri Kılıçdaroğlu’na ‘bir şekilde’ doğruluğunu onaylatınca verdim”...

Allah aşkına bir haberi “bir şekilde doğrulatmak” nedir?

*

İki cümle aşağıda ise Cumhurbaşkanı’nın bu haberi “net şekilde yalanladığını” söylüyorsun...

Ve sen gidiyorsun “net şekilde yalanlanan” bir iddiaya değil, “bir şekilde doğrulanana” itibar edip bu palavrayı, hem de dostun diye bildiğin üç gazeteciyle servis ediyorsun...

*

Bir taşla kaç kuş...

Hem Cumhurbaşkanı’na kumpas, hem ana muhalefet başkanına...

*

Söyler misin senin, insanları bavulla kafesleyip şimdi kendisi kafeste olan o çocuktan ne farkın var...

*

Elinde bir tek bavulun eksik be arkadaş...

Ama maşallah binlerce yalan taşını bir avucuna sığdırmışsın...

BANA GÖRE ARKADAKİ HİPER KAYNAĞIN PROFİLİ

Muhtemelen Talat Atilla’nın Ankara’da sık sık görüştüğü birisi...

Muhtemelen sık sık CHP’lilerin bulunduğu ortamlara giriyor, ama başka partililerle de sık sık görüşüyor.

Muhtemelen “her şeyi herkesten önce haber aldığı” havasını atmaktan büyük keyif alan birisi...

Muhtemelen aktardığı dedikoduların gazete sayfalarına, televizyon tartışmalarına yansıdığını görünce “orgazmik zevk” alan birisi...

Muhtemelen Ankara’da “power broker” yani “güç simsarlığı” haletiruhiyesi ile yaşayan birisi...

BİRAZ TEKNİK YARDIMLA ANADOLU BROADWAY'İ OLUR

Müzikalin...

Dekorları ve görsel efektlerini çok başarılı buldum.

Oyuncuların performansı harikaydı.

Daha iyi bir ışık, daha iyi bir ses düzeni... Ve biraz daha zengin bir koro ile...

Bütün Türkiye’nin izlemeye geleceği harika bir müzikal çıkar buradan...

SAHTE PASAPORTTAKİ O İSİM MEHMET YILMAZ MI

CUMARTESİ akşamı Eskişehir’de Zülfü Livaneli müzikali “Böyledir Bizim Sevdamız”ın gala gecesindeydik.

27 Mayıs darbesi, 12 Mart ara rejimi, 12 Eylül, sürgünlükler ve bugün olup bitenler tek tek geçti önümüzden.

Zülfü’den bize o kadar harika şarkılar kalmış ki...

Her şarkıyı dinledikçe gözümüzün önünden hep o günler geçti...

Oyun sırasında bazı ilginç şeyleri de öğrendim.

Zülfü Livaneli 12 Mart askeri ara rejim döneminde elinde bir bağlamayla yurtdışına kaçarken sahte bir pasaport kullanmış...

Bu pasaporttaki adı Mehmet Yılmaz’mış...

Soyadıyla birlikte Mehmet Yılmaz Basmacı...

*

Müzikali izlerken yanı başımda da T24 yazarı Mehmet Yılmaz oturuyordu. Ondan öğrendim ki Türkiye’de 33 bin Mehmet Yılmaz, 41 bin de Ayşe Yılmaz varmış...

Bu arada İsveç’te mülteci olarak kaldığı sırada kullandığı bir sahte isim varmış.

O da Sebastian Argol’muş...

Soyadını da Fransa’nın Normandiya bölgesindeki bir kasabadan almış.

ESKİŞEHİR MODERN MÜZESİ İSTANBUL MODERN’İ GEÇTİ Mİ

PAZAR günü OMM’yi (Eskişehir Odunpazarı Modern Müzesi) gezerken eserlerin önündeki kalabalık nedeniyle epey beklemek zorunda kalıyorsunuz...

Bir gün önce yani cumartesi günü müzeyi biletli gezen insan sayısı 3 bin 500’ü geçmiş...

Pazar günü için tahminleri ise 4 bindi....

Mumya Müzesi için de aynı rakamları veriyorlar... Bunda okulların tatil olmasının da etkisi olabilir tabii...

İstanbul Modern’in kurucusu ve yöneticisi Oya Eczacıbaşı 2016 yılında Haber Türk’e verdiği bir mülakatta müzelerini günde 2 bin-2 bin 500 kişinin ziyaret ettiğini açıklamıştı. (O yıl terör dolayısıyla İstanbul’a gelen yabancı sayısında düşüş olmasının da etkisi olabilir.)

Yine de 15 milyonluk bir şehirdeki bu müzeyle karşılaştırdığınızda 700 bin nüfuslu Eskişehir’de modern sanatın elde ettiği başarıyı daha iyi anlayabilirsiniz.

ESKİŞEHİR ARTIK DÖRT MİLYON TURİSTİ OLAN BİR KÜLTÜR PAKETİ

YILMAZ Büyükerşen bu yıl Eskişehir’e gelen turist sayısının 4 milyonu bulacağını söylüyor.

Bence burası artık gerçek anlamda bir kültür turizmi destinasyonu...

Bir kanallar şehri oldu.

Zülfü Livaneli müzikali, operası, klasik ve klasik rock müzik konserleri ile bir cazibe merkezi.

Mumya Müzesi, OMM, Kurtuluş Savaşı müzeleri, Cam Sanatı müzeleri ile kültür paketini çok zenginleştirdi.

Tema parkı, hayvanat bahçesi, deneysel bilim merkezi çocuklar için Disney tadında bir mekân oluşturdu.

MİTİNG MEYDANINDA TEK BAŞINA KALDIĞINDA NE DİYOR

MÜZİKALİN önemli sahnelerinden biri 27 Mayıs darbesinin anlatıldığı bölüm.

Zülfü Livaneli de darbe sonrasında elinde bayrak sokağa çıkanlardandır.

Sonra göstericiler dağılınca tek başında sokakta kalıyor...

Sokağa çıkma yasağı başlayınca polisler geliyor...

Küçük Ömer Zülfü’nün elinde bayrakla öteki göstericilere “E bari beni eve bıraksaydınız” deyişi çok sempatikti...

Ama bu olay gerçekten olmuş mu olmamış mı öğrenemedim.

YILMAZ HOCA BİR KERE DAHA GÖZÜMDE BÜYÜDÜ

PAZAR günümüz Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’le geçti.

Hoca beni ve Tansu’yu alıp tekneyle kanallardan parka götürdü.

Gerçek bir halk kahramanı o...

İnanın yollar boyunca Türkiye’nin her yerinden gelmiş insanların gösterdiği sevgi çok etkileyiciydi. Ama beni en çok etkileyen bir şey de şu oldu.

O gün CHP kanadı Saray’a çıkan partili iddiasıyla yıkılıyordu.

Bütün gün boyunca hoca ağzını açıp bu konuda tek kelime etmedi. Tek dedikoduya karışmadı.

Yine bütün gün boyunca CHP’den kimse arayıp bu konuda onunla konuşmadı.

Bütün gün boyunca o kimseyi arayıp bu palavra haber üzerine sohbet etmedi.

Dedikoduların dışında yaşayan bir CHP’li belediye başkanı o...

Gözümde daha da büyüdü...