3 ayda 25 milyon TL’lik satış gerçekleştiren firmalar şimdi, bu ürünlerin yıllık satış hacmini 100 milyon TL’ye ulaştırmanın hesaplarını yapıyor.
TÜKETİCİLERİ çikolata kaplı çubuk bisküvilerle tanıştıran Ülker ve Şölen, pazarda farklı bir yarışa girdi. Geçen yıl 2 milyar dolara ulaşan unlu mamüller pazarından 826 milyon dolar pay alan bisküvide, firmaların ürün yelpazelerine kattıkları Japonlar’ın Uzakdoğu ve Avrupa ülkelerinde 43 yıldır pazarladığı çikolatalı çubuk bisküviler, sektörün gözdesi oldu. Üç ay gibi kısa sürede 25 milyon TL’lik satış rakamlarını yakalayan firmalar şimdi, çikolata kaplı çubuk bisküvilerin yıllık satış hacmini de 100 milyon TL’ye ulaştırmayı hedefliyor.
Rekabeti kızıştırdı
Japonlar’ın 1966 yılından bu yana üretip, Uzakdoğu’da Pocky, Avrupa’da ise Mikado markalarıyla pazarladığı çikolata kaplı çubuk bisküvi üretimi, Türkiye’de de eylül ayından bu yana yapılıyor. Arkadaşımız Mert Temizkan’ın araştırmasına göre, Ülker’in Biskrem Bi’stik adıyla, Şölen’in de Biscolata markasıyla pazara sunduğu iki ürün, kısa sürede tutunca rekabet de kızıştı. Japonya’dan sonra ilk kez Türkiye’de üretimine başlanan bu ürünü Şölen, Biscolata Stix markasıyla sadece çikolatalı olarak üretiyor. Ülker Biskrem Bi’stik’in ise çikolatalı ve fındık çikolatalısı olmak üzere iki farklı çeşidi bulunuyor.
Kampanyalar arasında, 3-5 farklı 100 TL’lik alışverişe 400 dakika kontör hediye eden Finansbank, Şekerbank ve Garanti ile 100 TL’lik her akaryakıta 40 TL’ye varan para puan hediye eden Yapı Kredi ön plana çıkıyor.
Öne çıkanlar kimler
Bu bankalardan Garanti, Shell’le işbirliği yaparak, Bonus kartla yapılan 100 TL’lik 5 farklı alışverişe 400 kontör ya da 100 dakika konuşma hediye ediyor. Petrol Ofisi’yle anlaşma yapan İş Bankası ise 100 TL’lik 5 farklı akaryakıt alımında 50 TL’lik MaxiPuan kazanma hakkı tanıyor. Yapı Kredi Bankası, Kurban Bayramı’na özel uygulamaya koyduğu kampanyada ise worldcard sahiplerine her 100 TL ve üzeri harcamada 40 TL’ye varan worldpuan kazanma imkanı sağlıyor. Banka ayrıca, Petrol Ofisi’nden tek seferde yapılan 100 TL ve üzeri 3’ncü akaryakıt alışverişine 150 kontör ya da 37,5 dakika bedava konuşma hakkı tanıyor.
Pompada büyük yarış
Arkadaşımız Mehtap Özcan’ın yaptığı araştırmaya göre, Akbank da, BP’yle işbirliğine giderek, tek seferde 100 TL ve üzeri tutarda en az 3 harcama yapan Axess kartı müşterilerine 30 TL chip-para puan kazandırıyor. Opet’le anlaşan Finansbank’da Cardfinans sahiplerinin üçüncü 100 TL ve üzeri akaryakıt alımına 40 TL değerinde ParaPuan elde etmesine imkan tanıyor. Petrol Ofisi istasyonlarından Positive Card ile yapılan akaryakıt alışverişlerinde de Pegasus Hava Yolları’ndan yüzde 5 UçuşPuan elde etme hakkı sağlanıyor.
En fazla yakıt alınıyor
Özellikle bayram dönemlerinde seyahatlerin ve ziyaretlerin artması, kredi kartı kullanımının benzin, motorin gibi akaryakıt harcamalarında yoğunlaşmasına neden oluyor. Dini bayramlarda kredi kartıyla yapılan harcamaların yüzde 24.95’ini benzin istasyonları akaryakıt alımları oluştururken, market ve alışveriş merkezlerinden yapılan harcamalar ikinci sırayı alıyor. Market ve alışveriş merkezlerinde yapılan harcamaların payı ise yüzde 14.99, giyim ve aksesuar ürünlerine yapılan harcamaların payı da yüzde 10.35’te kalıyor.
Uçak yolcu sayısını son 10 yılda 9 kat artırarak, 73 milyona 495 bine ulaştıran bu kuruluşlar, krizde bile iç hatlarda yüzde 11 yolcu artışı sağladı. Bu da, erken rezervasyon kampanyaları ve yeni havaalanlarının peş peşe devreye girmesiyle gerçekleşti.
Arkadaşımız Mehtap Özcan’ın yaptığı araştırmaya göre, Türkiye’de yurtiçi seyahat eden uçak yolcu sayısı, 2009 yılının ilk 10 ayında geçen yıla göre yüzde 11 artarak, 34 milyona ulaştı. Havayolu kuruluşları, kasım ayında başlattıkları kampanyalarla yıl sonuna kadar iç hatlarda yolcu sayısını 40 milyona çıkartmayı hedefliyor. Geçtiğimiz hafta uygulamaya koyduğu kampanyayla bilet fiyatlarını 9.99 TL’ye düşüren ve 100 bin bileti 3 gün gibi kısa bir sürede satmayı başaran Pegasus Havayolları, şimdi de ikinci 100 bin koltuğunu herşey dahil 29.99 TL’den satışa sunuyor.
Yıl sonu kampanyaları
Pegasus’un bu kampanyasının ardından Atlasjet’de, önümüzdeki 5 Ocak ile 5 Nisan tarihleri arasında gerçekleştireceği iç hat uçuşlarında uçaklarının ilk 69 koltuğunu her şey dahil 69 TL’den satışa çıkarttı. Şirket ayrıca, mart sonuna kadar İphone ve Blackberry cihazlarıyla yapılan bilet rezervasyonlarına da 15 TL olan hizmet bedelini yansıtmıyor. Onur Air, aralık ayına özel uygulamaya konduğu kampanyayla, uçak bilet fiyatlarını iç hatlarda 39 TL’ye indirilirken, özel havayolu kuruluşlarının yılsonuna yönelik uygulamaya koyduğu bu kampanyalara THY’de katıldı. THY’nin bu kampanyasına göre, 7 Aralık ile 27 Mart tarihleri arasında iç hat yolcuları 79 TL’lik bilet fiyatlarıyla uçabilecek. AnadoluJet ise İstanbul Sabiha Gökçen’den Ankara’ya düzenlenecek seferler için bayram sonrası yeni bir kampanya başlatıyor. Bu uçuşlarda, 9 gün öncesinden alınan biletlerde fiyat, 44 TL olarak uygulanacak.
Otobüse 150 milyon yolcu
Yılda 150 milyon yolcunun otobüsle seyahat ettiği Türkiye’de, İstanbul, Ankara arası bilet fiyatı 54 TL olurken, bu fiyat İzmir için 59 TL, Adana için 65 TL, Antalya için de 48 TL olarak gerçekleşiyor Yılda 55 milyon yolcunun demiryoluyla seyahat ettiği Türkiye’de, bilet fiyatları trenden trene değişiyor. Başkent Ekspresi ile Ankara’ya pulman fiyatı 32 TL., yataklı vagonda 85 TL’ye çıkıyor. İç Anadolu Mavi Ekspresi ile Adana’ya seyahat pulmanda 40 TL, yataklı vagonda ise 90 TL oluyor.
Yeni nesil hackerlar, Kurban Bayramı arifesinde sadece hesapları boşaltmak ve kredi kartı limitlerini tüketmekle kalmıyor, aynı zamanda onlar adına hayır kurumlarına bağışta bulunuyor.
PHİSHİNG (oltalama) adı verilen yöntemle ağlarına düşürdükleri internet kullanıcılarının kişisel bilgilerine ulaşarak, banka hesaplarını boşaltıp, kredi kartı limitlerini tüketen dolandırıcılara şimdi de, “hayırsever hacker”lar eklendi. Banka kartı sayısının 60 milyon 551 bine, kredi kartı sayısının da 43 milyon 394 bine ulaştığı Türkiye’de, bu “yeni nesil hacker”lar, Kurban Bayramı arifesinde sadece hesapları boşaltmak ve kredi kartı limitlerini tüketmekle kalmıyor, aynı zamanda onlar adına Lösemili Çocuklar Vakfı (LÖSEV) gibi kurumlara bağışta bulunuyor.
Kart işlemleri artıyor
2009 yılının ilk 9 ayında kredi kartı kullanılarak gerçekleştirilen işlemlerin sayısı, 1 milyar 368 milyon 243 bin 47’ye ulaşırken, bu işlemlerin toplam tutarı da 149 milyar 953 milyon TL’yi buldu. Bunun yüzde 4.2’sini oluşturan 6 milyar 383 milyon TL’lik kısmını, internet üzerinden yapılan alışverişler oluşturdu. İnternetten yapılan alışverişlerin işlem sayısı da 16 milyon 887 bin 599 oldu.
Neler yapıyorlar
Kredi kartıyla internet üzerinden gerçekleştirilen alışverişlerde yaşanan artış, hackerların da iştahını kabartıyor. Hackerlar, ilk önce kredi kartı ve internet bankacılığını kullanan banka müşterilerinin kişisel bilgilerini elde etme yoluna gidiyor. Bunun için de, bankaların internette oluşturdukları sitelerin bire bir kopyalarını hazırlayarak, e posta zincirleri aracılığıyla banka müşterilerinin bu sitelere erişimini sağlıyorlar. Böylece, hesap ya da kart numaralarına, parola ve şifrelerine kolayca ulaşma imkanı sağlıyorlar. Elde edilen bu bilgilerle de bir gecede banka hesapları boşaltılırken, kredi kartı limitleri de tüketiliyor. Kredi kart bilgileri için genellikle yeterli güvenlik önlemi olmayan internet siteleri hedef seçiliyor. Bu siteler üzerinden alışveriş yapılarak, kısa sürede limitlerin tüketilmesi sağlanıyor.
Bağış yapanlar eklendi
GÜNLÜK kirası 100 TL olan Mini Cooper’ın 39 TL’ye, 65 TL olan Smart’ın da 9 TL’ye kiralanabildiği ‘carvertising’ adlı sponsorlu kiralık araç sisteminin Avrupa ve Amerika’dan sonra Türkiye’de de yaygınlaşması, rent a car (araç kiralama) piyasasının bir anda hareketlenmesini sağladı. Araç sayısı 150 bine ulaşan 200 milyon dolarlık rent a car (araç kiralama) piyasasına canlılık getiren bu uygulamada, araçların dış yüzeyleri Armani, L’Oreal, Caffe Nero, Baxter, Accessorize gibi markaların reklamlarıyla kaplandı. Outdoor reklam mecrasına dönüşen araçlar, Üniversite ve Karadeniz Oyunları, Beach Volley gibi uluslararası organizasyonların tanıtımında da kullanılmaya başladı. Kayıtlı sürücü sayısının daha şimdiden 6 bin 500’e ulaştığı sistemin Türkiye’deki öncüleri arasında Hertz, Carpuzz gibi rent a car kuruluşları bulunuyor.
9 TL’ye araç kiralama
Arkadaşımız Mert Temizkan’ın yaptığı araştırmaya göre, yılda 500 bin kiralama işleminin gerçekleştiği rent a car sektöründe, 250’ye yakın irili ufaklı rent a car firması rekabet ediyor. Rekabette, Hertz, Europcar, Avis, National, Budget, Sixt, Intercity gibi uluslararası kuruluşların yanı sıra, Işıl Tur, Selim, Fun, Hedef, Inter, Mass gibi yerli firmalar da ön plana çıkıyor. Türkiye’de kiralanan araçların yüzde 75’ini binek tipi otomobiller oluştururken, yüzde 24’ünü de ticari araçlar kapsıyor. VIP araçların payı da yüzde 1 seviyesinde kalıyor. Araç kiralamanın günlük bedeli 60 TL ile 600 TL arasında değişirken, bu fiyat, sponsorlu kiralık araçların devreye girmesiyle bu rakamlar ciddi oran da düşüyor. Sistemde Mini Cooper’ı 39 TL’den, Suzuki Swift’i 29 TL’den, Smart’ı da 9 TL’den başlayan fiyatlarla kiralamak mümkün oluyor.
Erken gelen kapıyor
Carvertising sisteminde, faaliyet gösteren firmaların ana gelir kaynağını sponsor kuruluşlar oluşturuyor. Bu araçları kiralayan sürücülerden elde edilen gelir ise ikinci planda kalıyor. Fiyatların düşmesine de bu durum neden oluyor. Ancak bunun için carvertising hizmeti veren firmaların üyelik sistemlerine kayıt yaptırılması gerekiyor. Ayrıca, araç kiralayacak sürücülerden en az 5 yıllık ehliyet şartı da aranan sistem, erken rezervasyon modeline de dayanıyor. Ne kadar erken rezervasyon yapılırsa, müşteriler için o kadar düşük fiyatlardan araç kiralama imkanı olabiliyor.
Sponsorluk 400 Euro’dan başlıyor
ARAÇ kiralarının ilan fiyatları, araç adedi, süre ve sezona göre değişiklik gösteren CarPuzz’un kurucusu Serhan Oralkan, şu bilgileri verdi: “Ortalama araç başı aylık reklam bedeli 400 Euro ile 1300 Euro arasında değişiyor. Biz, sponsorlarla sürücüler arasında köprü görevi görüyoruz. Bu nedenle, asıl geliri sürücülerden değil, sponsorlardan elde ediliyor. Sponsorların sübvanse ettiği araçlar, İstanbul’da sponsorlarla ilgisi olmayan sürücülerle birlikte gezen bir reklam mecrası oluşturuyor. Bu sistem yurtdışında zaten vardı. Şimdi, bu uygulamayı Türkiye’de Hybrid araçlara da kaydıracağız 2012’ye kadar çalışmalarımız tamamlamayı hedefliyoruz.”
Kriz ortamında ekonomik araç kiralama imkânı
Bunda da cila, boya ve fırçayla yapılan klasik bakım yöntemlerinin yerini, kendinden cilalı likit ve krem boya ve süngerlere bırakması etkili oldu.
Boyaların payı yüzde 60
Yılda 6 milyon 863 bin ayakkabı boyasının, 5.5 milyon süngerin, 52 bin adette cilanın satıldığı pazarda, 12 milyon 650 bin TL’lik satış hacmiyle boyalar, pazardan yüzde 60’lık pay alıyor. Bu da, üretici firmaların ürün yelpazelerine deri, süet, nubuk ve spor ayakkabılar için kendinden cilalı farklı boya çeşitlerini eklemelerinden kaynaklanıyor. Yıllık hacmi 3 milyon 533 bin TL’yi bulan süngerlerin de pazardan aldığı pay, yüzde 26’ya ulaşıyor. Klasik ayakkabı boyalarının pazardan aldığı pay, yüzde 13’e kadar gerilerken, cilalara da sadece yüzde 1 kalıyor. Stil’in liderliği elinde bulundurduğu pazarda, Çığır, Özden, Smart, Empa, Sezer, Şafak, Samur, Silver, Erdal, Gold gibi yerli markalar ön plana çıkarken, Woly, Kiwi, Rainbow, Salamender gibi ithal markalar da rekabette yerini alıyor.
Cilaya gerek kalmıyor
Arkadaşımız Mert Temizkan’ın yaptığı araştırmaya göre, Türkiye’de ayakkabı boya ve sünger kullanımını yaygınlaştırmak için alternatif çeşitlerle ürün yelpazelerini genişleten firmalar, farklı ihtiyaçlara göre ürün çeşitlemesine gidiyor. Klasik boyalar yerini krem boyalara bırakırken, sprey ve likit boya tüketimi de hızla artıyor. Rugan ayakkabılara özel boyaların yanı sıra, spor, süet ve nubuk ayakkabılar için de teflonlu su geçirmeyen farklı renk çeşidine sayip boyalar da sürekli geliştiriliyor. Ayakkabıda esneklik sağlayan, derinin sertlik derecesine göre farklı karışımlar içeren boyalar da piyasada hızla yayılıyor.
Bakım ürünleri ayakkabı
Dünyanın en pahalı şekerini kullanmak zorunda kalan gıda üreticileri, bu yüzden kaçak şekere yöneldi. Cargill Türkiye Murahhas Azası Mustafa Sayınataç, “Biz kapasitemizin yüzde 30’unda kalıyoruz. Kaçak şekere ödenen bedel 100 milyon doları buluyor” dedi.
ABD’li gıda devi Cargill’in Fransa’daki Grasse Aroma Fabrikası’nda düzenlenen toplantıda gazetecilerin sorularını yanıtlayan Sayınataç, “Türkiye’de nişasta bazlı tatlandırıcılara yılda 600-650 bin tonluk talep olmasına rağmen, kota uygulaması yüzünden bu, 350 bin ton seviyesinde kalıyor. Böyle olunca da, gıda üreticileri kaçak şekere yöneliyor. Biz de kapasitelerimizin sadece yüzde 30’unu kullanmak zorunda kalıyoruz” dedi.
5 firmanın yer aldığı pazarda, Cargill’in yüzde 42 payla lider olduğunu da söyleyen Mustafa Sayınataç, şöyle konuştu: “Pazarın diğer oyuncuları arasında Amylum, Pendik Nişasta, Sunar Mısır ve Tat Nişasta da bulunuyor. Ancak, bu kota uygulaması yüzünden sektörde rekabet ortamı da ortadan kalkıyor. Çünkü, sektördeki firmaların ne kadar üretim yapıp, satacağını kanun çerçevesinde oluşturulan kurul belirliyor. Bu kurulun belirlediği kotalara göre, Türkiye’de üretilen şekerin yüzde 90’ını pancar, yüzde 10’unu da nişasta bazlılar oluşturabiliyor.”
Dünyanın en pahalı şekeri
Nişasta bazlı tatlandırıcılara olan 600-650 bin tonluk talebe rağmen, kota uygulaması yüzünden toplam üretimin 350 bin tonu geçemediğini de vurgulayan Sayınataç, şunları dile getirdi: “Nişasta bazlı şeker üreticileri olarak bizler, kapasitelerimizin ancak yüzde 30’unu kullanabiliyoruz. Tüm bunların sonucunda dünyanın en pahalı şekeri, Türkiye’de satılıyor. Dünyada 550 dolar olan şekerin ton fiyatı, Türkiye’de 1200 dolara çıkıyor. Bu da, gıda üreticilerini İran ve Irak’tan getirilen ve Türkiye’de üretimi gerçekleştirilmeyen kamış bazlı şekerlere itiyor. Kaçak olarak gelen 100 bin ton şekere ödenen yıllık bedel de şu anda 100 milyon doları buluyor.”
Krizde 3.3 milyar dolar kâr etti
CARGILL’in Avrupa, Ortadoğu ve Afrika Kurumsal İlişkiler Direktörü Ruth Rowling, global krizden her kuruluş gibi kendilerinin de etkilendiğini söyledi. Rowling, 116 milyar dolarlık ciroya sahip olan Cargill’in 2009 yılının ilk yarısında 3.3 milyar dolar kâr elde ettiğini ancak bu rakamın Cargill için tatmin edici olmadığının da altını çizdi. Rowling, şöyle konuştu: “Krizden her firma gibi bizde etkilendik. Hatta 2008 yılının son 6 ayını çok iyi geçirmemize rağmen, sonraki 6 ayda kârlılığımız aşağı indi. 4 milyar dolardan 3.3 milyar dolara geriledi. Bu bizim için yeterli değil. Ama yine de diğer firmalara nazaran krizden daha az etkilendik. Gelecek yılı da karla kapatmayı hedefliyoruz.”
YILLIK hacmi 465 milyon dolara, kuruluş sayısı 946’ya çalışan sayısı da 40 bine ulaşan çağrı merkezleri sektöründe, “en iyiler” belli oldu. Call center ve birebir pazarlama alanında uzmanlaşan IMI Conferences’ın bu yıl dördüncüsünü düzenlediği yarışmada, en iyi çağrı merkezi ödülünü aynı anda 12 farklı firma adına hizmet veren Global Bilgi kazandı. En iyi müşteri deneyimi kategorisinde birinciliği uluslararası lojistik kuruluşu DHL alırken, Koç Sistem de teknolojiyi en iyi kullanan kuruluş seçildi. Avea’nın en iyi performans gelişimi gösteren kuruluş ödülünü elde ettiği yarışmada, Finansbank Çağrı Merkezi Yöneticisi Mehmet Akgün de en iyi yönetici ödülünü aldı. Yapı Kredi Bankası’nın çözüm hattı uygulamasıyla en yaratıcı çağrı merkezi seçildiği yarışmada, Vodafone Türkiye’de, başlattığı sesli imza uygulamasıyla en iyi teknolojik çözüm ödülünü kaptı.
Sesli imza Türkiye’den yayılacak
3G teknolojisiyle birlikte geliştirdiği bir yazılım sayesinde internet sayfalarını küçülterek, cep telefonu ekranına sığdırmayı ve abonelerinin aynı data bedeli karşılığında 9 kat daha fazla sörf yapmasına imkan sağlayan Vodafone’un Türkiye’de geliştirdiği sesli imza teknolojisi de, bu yılın en iyi çözüm ödülünü kazandı. Vodafone’a bu ödülü, ıslak imzaya alternatif olarak geliştirdiği ve parmak, yüz, el, iris gibi sayısal kimlik doğrulamada fizyolojik ya da davranışsal özellikler kullanılarak gerçekleştirilen mobil imzalara sesli imzayı da katması etkili oldu. İlk olarak Vodafone Türkiye’nin çağrı merkezinde uygulamaya konulan bu teknoloji, dijital ortamda güvenlik amacıyla arayanlara yöneltilen, baba adı, anne kızlık soyadı, doğum tarihi gibi sorulara gerek kalmadan, anında kimlik belirlemesinin yapılmasını sağlıyor. Vodafone, çağrı merkezlerinin yanı sıra, telefon bankacılığında da devreye sokulacak olan bu sesli imza uygulamasını, Türkiye’den tüm dünyaya yayacak. Sistem, çağrı süresini yüzde 15 oranında kısaltıyor. Uygulamayla, telefonla arayanların biyometrik ses analizleri yapılarak sesten kimlik belirlemesine gidiliyor. Kimlik bilgilerinin yanı sıra şifre-parola gibi sorulara da gerek kalmıyor.
Hesaplara sızma engelleniyor