Erkan Çelebi

Teknomarketler 4 milyar liraya dayandı, ‘dijital yaşam koçu’ devreye girdi

25 Aralık 2011
20 milyar liralık tüketici elektroniği pazarından yüzde 20 pay alan teknomarketler bir yandan yıl sonu indirim kampanyalarını uygulamaya koyarken, diğer yandan da firmaların dijital yaşam koçlarının da mağazalarda görev almasını sağlıyor. Dijital yaşam koçları, müşterilerin uygun ürün seçimine yardımcı oluyor.

YILLIK hacmi 20 milyar TL’ye ulaşan tüketici elektroniği pazarından aldığı yüzde 20’lik payla 4 milyar TL’yi yakalamayı başaran teknomarketlerde şimdi, “dijital yaşam koçluğu” dönemi başladı. İthalatçı ve üretici firmaların sirkülasyonun yoğun olduğu teknomarketlerde görevlendirdiği bu dijital yaşam koçları, rekabetin iyice kızıştığı pazarda tüketicilerin beklentilerine uygun doğru ürün seçimi yapmasına yardımcı oluyor. Bu yolla, müşterilerin bir yandan taleplerini karşılamayacak ürünleri almasının önüne geçilirken, diğer yandan da ihtiyaç duymayacağı fonksiyon ve donanımlar için de ekstra ödemede bulunmaları engellenebiliyor.

Yüzde 25’lik indirim

Aralık ayıyla birlikte yıl sonu kampanyalarını peş peşe devreye sokan teknomarketler, bir yandan firma destekli, ürün bazlı kampanyalarda yüzde 25’lere varan fiyat düşüşlerine, sadık müşterilerine yönelik kişiye özel fiyat uygulamalarına, tüm ürünlerde KDV oranı kadar indirime giderken, diğer yandan da tüketicilerin ürün tercihinde doğru seçim yapabilmesi için firmalarla işbirliği yapıyor. Bunun sonucunda aralarında Teknosa, Vatan Bilgisayar, Bimeks, Gold Bilgisayar gibi yerli oyuncular ile Electro World, Medya Markt, Darty, Saturn gibi uluslararası kuruluşların da bulunduğu teknomarketlerde artık, sadece bu zincirlerin satış elemanları değil, üretici ve ithalatçı firmaların özel olarak görevlendirdiği alanında uzmanlaşmış dijital yaşam koçları da bulunuyor.

Özel eğitimleri var

Bu yaşam koçları, mağazada firmanın marka ve modelleriyle ilgilenen tüketicilerin doğru tercih yapmalarına yardımcı oluyor. Ürünlerin özellikleriyle ilgili özel eğitim almış bu koçlar, ilk önce müşterinin satın alacağı üründen beklentilerini öğreniyor. Ardından bu beklentilere uygun markaya ait model önerisinde bulunuyor. Bu modellerin özelliklerini sıralayıp, günlük yaşamda etkin olarak nasıl kullanılacağının bilgisini veriyor. Ayrıca, satın alınmak istenen modelle ilgili verilen pratik tüyolarla, tüketici daha mağazadan ayrılmadan ürünü bilinçli olarak kullanmaya hazır hale geliyor.
Apple, Graphisoft, Adobe gibi teknoloji markalarının distribütörlüğünü üstlenen Bilkom’un Türkiye’de öncülüğünü yaptığı dijital yaşam koçluğu, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de dijitalleşmeyle oluşan değişimin sonucu olarak ortaya çıkıyor. Bunda da geniş bant iletişiminin yaygınlaşması, herkes tarafından erişilebilir olması ve mobil teknolojilerin kent insanlarına büyük avantajlar sağlaması da etkili oluyor. Özellikle yüksek teknoloji içeren ürünlerde firmalar, sadece mağazaların satış görevlileriyle yetinmeyip, ürünlerinin hem bireysel hem de iş ve eğitim alanında verimli olarak kullanılmasını sağlamak, çözümler önermek ve özel uygulamalar oluşturmak amacıyla kendi uzmanlarını da devreye sokuyor.

Yüksek bedeli önlüyor

Tüketicilerin günlük yaşamda bu dijital teknolojilere sahip ürünleri etkili olarak kullanımını sağlamak amacıyla görevlendirilen yaşam koçları, Türkiye’de mağaza sayısı 500’e ulaşan teknomarketlerde, müşterilerin ihtiyaç duymayacağı özellikler için de yüksek bedeller ödemek zorunda kalmasını engelliyor.

İlk önce göz teması kuruluyor

TÜRKİYE’de notebookların yüzde 50’si, televizyonların yüzde 40’ı, beyaz eşya ürünlerinin de yüzde 4’ü artık, Dijital Yaşam Koçları’nın da eklenmesiyle birlikte görevli sayısının 10 bini aştığı bu teknomarketlerde satılıyor. Bilkom Genel Müdürü Cömert Varlık, “Türkiye’de 650 perakende noktasında varız. Ancak, profesyonel yaşam koçlarımız şu anda sirkülasyonun en yoğun olduğu 35 teknomarkette görev yapıyor. Bu uzmanlar temsilciliğini yaptığımız ürünlerle ilgilenen tüketicileri mağazalarda bilgilendiriyor. Bunlar ilk önce göz temasında bulunuyor. Eğer müşteri yardım talep ederse, görevlimiz tüketicinin ihtiyacını anlamaya çalışıyor” dedi.

Türk Telekom yeni ‘veri merkezi’ açtı

TÜRK Telekom, sunucu barındırma, sunucu kiralama gibi standart veri merkezi hizmetlerinin yanı sıra yeni nesil bulut teknolojilerine dayalı servislerin sunulacağı veri merkezini İstanbul’da açtı. Türk Telekom Teknoloji Başkanı Timur Ceylan, “İstanbul’da kurulan Türk Telekom Veri Merkezi ile bu yolda önemli bir adım attık. TTVM kurumsal müşterilerimizin gelişen teknolojiyle birlikte artan sunucu, veri alanı gibi gereksinimlerini karşılamak, bu konuda yapacakları yatırım yükünden onları kurtarmak amacıyla kuruldu” dedi. Veri merkezi hizmetlerini 2005 yılından itibaren Ankara’da sunmaya başlayan Türk Telekom, İstanbul’da faaliyete geçen yeni veri merkezi ile birlikte toplamda 80 Gbps uplink kapasitesine ve 3 bin metrekarelik faaliyet alanına ulaştı. İki merkezde de tüm işletmelerinin ihtiyaçlarına göre ölçeklendirilebilen hizmetler sunuluyor.
Yazının Devamını Oku

Duş jeli ‘tıraş’a da kaydı, 55 milyon lirayı yakaladı

18 Aralık 2011
YILLIK hacmi 55 milyon TL’ye ulaşan duş jelleri artık sadece saç ve vücut temizliği değil, aynı zamanda tıraş köpüğü özelliği de içeriyor. İki ve üçü bir arada formülüyle yıllık ortalama yüzde 15 büyüme oranlarını yakalayan duş jelleri, bir yandan SPA masajı ve detoks etkisi yaratırken diğer yandan da cilt bakım özelliği de taşıyor.

SAÇ ve vücut temizleme özelliğine tıraş köpüğü ve antibakteriyel fonksiyonları eklenen yeni nesil duş jelleriyle genç erkekleri de yakalamayı başaran firmalar, Türkiye’de 55 milyon TL’lik yıllık pazar hacmine ulaşmayı başardı. Bunda da firma sayısının 10’u marka sayısının da 15’i bulduğu sektörde, iki ve üçü birarada formüllerin geliştirilmesi etkili oldu. Artık, hem saç ve vücut, hem de tıraş için kullanılabilen bu ürünler, bir yandan SPA masajı ve detox etkisi yaratırken diğer yandan da cilt bakım özelliğini de taşıyor.

51 bin tonu buldu

Yıllık toplam üretimi 51 bin tona ulaşan pazarda, ürünlerde kullanılan aromalar ön plana çıkıyor. Bambu sütlüsünden üzüm ve gül özlüsüne, kakaolusundan mangolusuna, vişneli turta esanslısından 15 farklı markaya ait 100’e yakın duş jeli bulunuyor. Yeni ürünlere ve yeniliklere açık olan genç nesil Türk tüketicilerini fonksiyonel ürünlerle hedef alan firmalar, ürettikleri duş jellerinin yüzde 80’ini kadınlara, yüzde 11’ini de erkeklere pazarlamayı başarıyor. Türkiye’de satılan her 100 duş jelinden 8’i de çocuk ve bebeklere yönelik oluyor. Antibakteriyel ürünlerin payı da daha şimdiden yüzde 1’e ulaşıyor. Türkiye’de duş jeli kullananların büyük bölümünü de 18 ile 30 yaş arasındaki gençler oluşturuyor.
Araştırma kuruluşu Nielsen’in verilerine göre, Türkiye’de kişisel bakım pazarının yıllık hacmi, 425 milyon lirayı buluyor. Bundan kalıp sabunların aldığı pay, yüzde 51 olurken, son yıllarda pazar payını hızla artıran sıvı sabunların da payı yüzde 35’e ulaşıyor. Duş jelleri de toplam pazardan yüzde 13 pay alıyor. Geri kalan yüzde 1’i ise el temizleme jelleri oluşturuyor.

Markaların ürünleri

Arkadaşımız Dilara Açıkgöz’ün yaptığı araştırmaya göre, duş jeli üreten firmalardan Nivea, kayısı, portakal, orkide çiçeği, kaşmir proteinleri ve bambu sütü içeren çeşitlerinin yanı sıra, saç ve vücut temizliğine ek olarak tıraş jeli özelliği de bulunan üçü birarada formülleriyle rekabette ön plana çıkmaya çalışıyor. Lux, üzüm ve gül özlü ürünleriyle duş jelinde tüketicileri farklı farfümleriyle yakalamaya çalışırken, Kırlangıç da cildi yumuşatan özellikli ürünlere ağırlık veriyor. Fa ve Axe ise erkek tüketicileri hedef alırken, Dove da, mango sütlü, meyveli, karamela şekerli ve vişneli turta aromalı ürünleriyle, Palmolive aromatherapy antistres özellikli, termal ve natural serileriyle rekabetteki yerini koruyor. Rekabette Hacı Şakir ise ballı sütlü SPA masaj ve detox etkisi yaratan, hücrelerde yenilenmeyi sağlayan peeling özelliklerini kullanıyor. Evyap da, antibakteriyel ve çocukların cildi için özel olarak geliştirilen ürünleriyle öne çıkıyor. Yıldız Holding ise Komili markasıyla yüzde 100 doğal zeytinyağlı serisi ile rekabete katılıyor. Komili ayrıca, Anadolu Kaplıcaları ve Sensations Serileriyle de duş jelinde aşk, heyecan ve huzur temalarını ön planda tutuyor.

Tercihte pratiklik ön plana çıkıyor

TÜKETİCİLERİN banyoda duş jelini tercih etmelerinin nedenini, temizleme özelliğinin yanı sıra yumuşak dokuya ve cezbedici kokulara sahip olması, pratikliği oluşturuyor. Tüketiciler duş jellerini yalnızca fonksiyonel bir temizlik ürünü olarak görmüyor. Bu ürünler aslında banyoyu keyfe dönüştürmenin de bir yolu olarak algılıyor. Ürün tercihlerinde öne çıkan faktörlerin başında ise koku, renk ve estetik gibi kozmetik unsurlar geliyor.

Kalıp sabun kullanımı yüzde 60

AVRUPA’da duş jeli kullanımı yüzde 95’ler seviyesindeyken Türkiye’de bu yüzde 60 kalıp sabun, yüzde 25’de duş jeli ile kalıp sabunun aynı anda kullanımı olarak gerçekleşiyor. Sadece duş jeli kullanım oranı ise yüzde 15 seviyesinde kalıyor. Tüm bunlara karşın duş jeli segmentinde her yıl düzenli olarak çift haneli oranlarda büyüme kaydediliyor. Pazarda uluslararası büyük oyuncular ile yerli üretici firmalar rekabet ediyor. Duş jeli pazarında yıllık ortalama büyüme ise yüzde 15 oluyor.
Yazının Devamını Oku

Sarı saç gözden düştü boya ‘farklı ton’larla 173 milyon lirayı buldu

11 Aralık 2011
SAÇ renginde sarıyı tercih eden kadınların oranı yüzde 21.9’a gerileyen Türkiye’de koyu çikolata, fındık kabuğu, karamel kahve gibi farklı renkler trend oldu. Bu da, saç boyalarında yıllık pazar hacminin 173 milyon TL’ye ulaşmasını sağladı.

KOYU çikolatadan karamel kahveye kadar yüz hatlarını daha belirgin hale getiren ve doğallığı bozmayan farklı tonlardaki renklerin kadınlar arasında yeni trend olması, saç boyalarında yıllık pazar hacminin 173 milyon TL’ye ulaşmasını sağladı. Buna da saç renginde sarıyı tercih edenlerin oranı yüzde 21.9’a gerileyen Türkiye’de, kahve tonlarının yüzde 62.8’e kadar çıkması yol açtı.
Türk kadınları arasında 1980’li yıllarda meç ve röfleyle başlayan, 1990’larda ise zirveye ulaşan sarışın saç rengi, 2000’li yılların başında yerini kızıla bıraktı. 2008 yılına kadar bakır, karamel ve bal köpüğü tonlarını tercih eden kadınlar, son üç yılda ise doğal görünümlerine hızlı bir dönüş yaptı. Bu dönüş, saç boyalarında kahve rengi tonlarını bir anda zirveye taşıdı. Artık Türkiye’de her 5 kadından 3’ü saçlarında doğal rengini tercih ediyor. 
Arkadaşımız Mehtap Özcan Ertürk’ün yaptığı araştırmaya göre, bu dönüşüm, firmaları çalışmalarını, beyaz saç tellerini kapatma ve saç teline doğal ve sağlıklı görünüm kazandırmanın förmulü üzerinde yoğunlaştırmasına neden oluyor. Boyama sonrasında saçın parlak ve bakımlı olması için, saç boyası formülünde bitkisel ekstraktlar ve özel yağlar kullanılıyor. Köpük boya gibi yenilikçi ürünlerin trendlere uygun saç renkleriyle desteklenmesi, saç boyası pazarının canlılığını korumasını sağlıyor.
200 milyon TL’yi aşacakNielsen Araştırma Şirketi’nin verilerine göre, Türkiye’de saç boyası perakende pazarı 23 milyon adetle 172 milyon 419 bin TL’ye ulaşıyor. Saç boyası pazarı 2011’in ilk 10 ayında geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre adet olarak yüzde 17, değer olarak yüzde 19’luk büyüme kaydetti. Bu da saç boyasında perakende pazarının 2011’i 200 milyon TL’yi aşarak kapatacağını gösteriyor. Kit (set) ve tüp olarak iki farklı segmente ayrılan pazarın yüzde 82’sini kitler, yüzde 18’ini ise tüpler oluşturuyor. Türk kadınları saçlarını yılda ortalama 6 kez boyuyor. Bu oran Avrupa ve Amerika’da yıllık ortalama 10 ile 12 arasında değişiyor. Saç boyası fiyatları ise 6 TL’den başlayıp 25 TL’ye kadar çıkıyor.
Sarı yerini kahveye bıraktıNeva Kozmetik’in Türkiye genelindeki 18 ilde 3 bin kadını kapsayan Saç Trendi Ölçümleme Araştırması’na göre de, Türkiye’deki 18 yaş ve üstü kadın nüfusunun yüzde 56’sı saçlarına en az bir kez uygulama yaptırırken, yüzde 37’si saçlarını sürekli boyatıyor. Saçını boyatan kadınlar yılda 3 kez saç rengini değiştiriyor ve kadınların yüzde 62.8’i artık saç rengi olarak kahverengi ve tonlarını tercih ediyor. Bunda da açık kahverengi, kumral, fındık kabuğu öne çıkıyor. Kadınların yüzde 22.9’u siyahı, yüzde 21.9’u sarı ve tonlarını, yüzde 20,1’i ise kızıl, kırmızı, mor renkleri ve tonlarını tercih ediyor. Kadınlar saç boyama dönemini özellikle bayram  ve yılbaşı dönemlerine denk getiriyor. Bunun dışında mevsimlerin de saç rengi değişikliklerinde etkisi oluyor.

Saçların yeni gözdesi  Hürrem’in tarçın bakırı 

SON dönemde satışları en çok artan saç boyası rengi ise, Muhteşem Yüzyıl dizisindeki Hürrem Sultan karakterini canlandıran Meryem Uzerli’nin saç rengi tarçın bakırı oluyor. Türkiye’de saçları boyalı olan kadınların yüzde 66.7’si evde kendileri boyuyor. 45-54 yaş  aralığında ise bu oran, yüzde 78.1’e çıkıyor. Kadınların yüzde 10.2’si saçlarına röfle, balyaj gibi uygulamaları yaptırıyor. 55 yaş ve üstü

Yazının Devamını Oku

Bankalar ‘fatura getir iade al’ yarışına girdi

4 Aralık 2011
BANKALAR “faturayı getir, iadeyi al” yarışına girdi. Otomatik ödeme talimatı veren müşterilerine bir çok hediyeyi kapsayan çekiliş kampanyalarını devreye sokan bankalar, cepten bedava konuşma hakkı tanımanın yanı sıra, fatura başına çekilişsiz kurasız para ödemesinde de bulunuyor. İade tutarı, yılda 120 TL’ye kadar çıkıyor.

KREDİ kartı kullanıcı sayısının 26 milyona, kredi kartı sayısının 47 milyona, banka kartı sayısının 70 milyona, mevduat hesabı sayısının da 110 milyona ulaştığı Türkiye’de, müşteri portföylerini genişletmek isteyen bankalar, şimdi de fatura yarışına girdi. Otomatik ödeme talimatı veren müşterilerine otomobilden LCD TV’ye, tablet PC’den akıllı telefona kadar bir çok hediyeyi kapsayan çekiliş kampanyalarını devreye sokan bankalar, cepten bedava konuşma hakkı tanımanın yanı sıra fatura başına çekilişsiz kurasız para ödemesinde de bulunuyor.
120 TL’yi buluyorBu ödeme, aralarında Türk Ekonomi Bankası (TEB) ve Citibank’ın da bulunduğu bazı bankalarda bir kereye mahsus olmak üzere fatura başına 20 TL’den başlayıp, toplamda 50 TL’yi bulurken, ING Bank’ta bu, her ay düzenli olarak gerçekleştiriliyor. ING Bank, Günlük Paket adını verdiği uygulamada, her ay otomatik ödeme talimatıyla yatırılan faturaların yüzde 2’sini üstleniyor. Bu da yılda toplam 120 TL’ye ulaşıyor. 
Kredi kartına talimatArkadaşımız Mehtap Ertürk’ün yaptığı araştırmaya göre, bankalar artık elektrik, su, doğalgaz, telefon, kablo TV ve dijital yayın platform faturalarında sadece vadesiz hesaplar üzerinden değil, kredi kartları üzerinden de otomatik ödeme talimatı kabul edebiliyor. Ancak bu uygulama, bankadan bankaya değişebiliyor. Bazı bankalar, belli sayıda otomatik ödeme talimatı veren müşterilerinin mevduat hesaplarından hesap işletim ücreti almazken, bazı bankalar kredi kartı üzerinden yapılan otomatik ödeme talimatlarında komisyon yansıtabiliyor. Ancak, fatura ödemelerine kendi bünyelerine çekmek isteyen bazı bankalar, bu komisyonu da yansıtmayabiliyor.
Toplam avantaj 280 TLING Bank’ın Günlük Paket adlı yeni uygulaması, sadece otomatik ödeme talimatlarını değil, bireysel müşterilerin günlük bankacılık işlemlerinin tümünü bedava gerçekleştirmelerini sağlıyor. Günlük Paket müşterileri, otomatik ödeme talimatı verdikleri faturaların yüzde 2’sini bankaya karşılatmanın yanı sıra, aylık 5.5 TL olan standart hesap işletim ücreti ile ortalama yıllık 40 TL olan kredi kartı kullanım bedellerini de ödemiyor. Ayrıca, internet ve telefon bankacılığı üzerinden gerçekleştirilen havale ve EFT işlemlerinde de komisyon yansıtılmıyor. Tüm bunların sonucunda 120 TL’si otomatik ödeme talimatlarından olmak üzere yılda toplam 280 TL’lik tasarruf sağlanmış oluyor.
Fatura başına ödemeDüzenli olarak her ay iade yerine fatura başına çekilişsiz kurasız ödemede de bulunan bankalardan Citibank, otomatik ödeme talimatı verilen ilk fatura için 20 TL, ikinci fatura için 35 TL, üçüncü fatura  talimatı için de 50 TL değerinde Citi Para kazanma hakkı tanıyor.
Bu Türk Ekonomi Bankası’nda (TEB) 2 adet otomatik fatura talimatı için 30 TL oluyor. Fatura talimatı 3 adet olması durumunda, kazanılan para puan 50 TL’ye çıkıyor. Yapı Kredi Bankası’da kredi kartına otomatik ödeme talimatı veren Turkcell abonelerine fatura tutarı üzerinden World puan kazanma imkanı sağlıyor. Kredi Kartı yıllık üyelik ücreti de Worldpuan’larla ödenebiliyor.
Bedava konuşma hakkı Ayrıca, otomatik ödeme talimatı veren müşterilerine cep telefonlarından bedava konuşma hakkı tanıyan bankalardan Garanti Bankası, Turkcell faturaları için ödeme talimatı verenlere bir ay süreyle 21.00 ile 09.00 saatleri arasında ücretsiz konuşma imkanı sağlıyor. Akbank’ta, Turkcell faturaları için otomatik ödeme talimatı verenlere, cumartesi gün boyu konuşma süresi kazandırıyor.

Doğalgazın yüzde 59’u, suyun yüzde 38’i otomatik ödeniyor

Yazının Devamını Oku

Kaçak elektrikte ‘komşunun faturasını öde’ye geçtiler

28 Kasım 2011
ABONELERE yıllık faturası 5.8 milyar lirayı bulan kayıp ve kaçak kullanım bedelleri, 2012 yılından itibaren elektrik faturalarına eşit oranda değil, her il ve bölge için ayrı ayrı hesaplanıp, o bölgede oturan aboneler arasında pay edilecek.

BUGÜNE kadar kayıp ve kaçak kullanımların bedelini yüzde 9 oranında tüm faturalara eşit olarak yansıtan Enerji Piyasası Denetleme Kurumu (EPDK), önümüzdeki yıldan itibaren bu uygulamada değişikliğe giderek, kayıp kaçak kullanım bedellerinin faturalandırılmasında genelden bölgesele geçiyor. EPDK’nın 2012 yılından itibaren uygulamaya koyacağı bu yöntem, kaçak kullanımın fazla olduğu bölgelerde oturan abonelere pahalıya patlayacak. Kayıp, kaçak miktarı her il ve bölge için ayrı ayrı hesaplanıp, o bölgede oturan aboneler arasında pay edilecek.

Yüzde 30’a çıkabilecek
Arkadaşımız Mehtap Ertürk’ün yaptığı araştırmaya göre, bu uygulama, Şanlı Urfa, Mardin, Diyarbakır, Muş, Bitlis ve Hakkari gibi kayıp kaçak oranı en yüksek düzeyde olduğu iller ile büyük kentlerin gecekondu bölgelerindeki abone faturalarında yüzde 30’lara varan artışlara yol açabilecek. Buna karşın Çanakkale gibi kaçak kayıp oranı yüzde 2’lerde kalan illerdeki abonelerin elektrik faturalarında ise yüzde 7’ye varan oranlarda indirim olacak. Bu da, şu anda faturalara eşit olarak yüzde 8.9 oranında yansıtılan kayıp kaçak bedelinin yüzde 2’lere kadar düşmesinden kaynaklanacak.

Faturası 5.8 milyar TL
EPDK, kayıp ve kaçaktan ötürü oluşan zararı elektrik işletmelerine yüklememek için faturalarına yansıtması sonucunda, aboneler yılda toplam KK bedeli adı altında 5.8 milyar TL ödemek zorunda kalıyor. Daha önce aktif enerji bedeli adı altında faturalara yansıtılan kayıp ve kaçak miktarı, aslında Türkiye’de tüketilen toplam elektriğin yüzde 15.6’sını buluyor. Faturalara ise bu yüzde 8.9 oranında yansıtılıyor. Aradaki farkı, işletmeler üstlenmek zorunda kalıyor.

Yazının Devamını Oku

Siyah çaya aşı tuttu ‘organik’te de Türkiye için liderlik göründü

20 Kasım 2011
ÇAYKUR başta olmak üzere Karali, Özçay, Troya, Orgalife, Ekosam, Lycos gibi üretici firmaların Rize ve Trabzon’da oluşturduğu özel bahçelerde gerçekleştirilen organik siyah çay üretimi 2 bin tona, pazarın hacmi de 80 milyon TL’ye ulaştı. Türkiye 5 yılda organik çayda da dünyanın en büyük üreticilerinden biri konumuna geldi.

100 yıllık ekonomik ömrünün 70 yılını dolduran, ithalata karşı yüzde 145’lik vergi kalkanıyla koruma altına alınan Türk çayına yapılan organik aşı tutmaya başladı. Başta Çaykur olmak üzere Karali, Özçay, Troya, Orgalife, Ekosam, Lycos gibi üretici firmaların Rize ve Trabzon’da oluşturtuğu özel alanlarda gerçekleştirilen organik üretim, daha şimdiden 2 bin tona ulaştı. Bu da, kilogramı 25-50 TL arasında değişen organik çayda Türkiye’yi, 5 yılda dünyanın en büyük üreticilerinden biri konumuna getirdi.
200 bin kişi geçiniyor
180 bin tonu bulan yıllık üretimiyle dünyanın en büyük 5’nci üreticisi olan Türkiye’de 200 binden fazla kişi geçimini çaydan karşılıyor. Türkiye’de çay üretiminin yıllık hacmi, 2 milyar TL’yi buluyor. Ancak, ekili olan çay fideleri, 100 yıllık ekonomik ömrünün 3’te
ikisini daha şimdiden doldurmuş durumda. Bu da, Türk çayını ithal çayla rekabet edebilmesi için vergi kalkanıyla korunmak zorunda bırakıyor. Böyle olunca da şu anda yıllık hacmi 80 milyon TL olan organik üretim, Türk çayının geleceği için yeni bir kapının aralanmasını sağlıyor.
Organik çayda da iddialıArkadaşımız Mehtap Ertürk’ün yaptığı araştırmaya göre, şu anda 3 milyon 600 bin ton olan dünya çay üretiminin sadece 12 bin tonunu organik çay üretimi oluşturuyor. Bunun da 2 bin tonunu Türkiye gerçekleştiriyor. Çaykur da 1200 tonla Türkiye’nin en büyük organik çay üretimi yaptıran kuruluşu konumunda bulunuyor. Çaykur’un yanı sıra, Karali, Özçay, Troya, Orgalife, Ekosam, Lycos gibi markalarda organik siyah çay piyasada yer alıyor. Karali’nin yıllık organik çay üretimi, 300 tonu, Özçay’ın da 250 tonu buluyor.
2 kat fiyat farkıDünyanın önde gelen organik çay üreticisi ülkeleri arasında ise Türkiye’nin yanı sıra, Sri Lanka, Çin, Japonya, Şili, Tanzanya, Kenya, Malawi ve Arjantin yer alıyor. Organik çayın siyah çaya göre en büyük avantajı, fiyat farkı oluşturuyor. Siyah çayla organik arasındaki fiyat farkı 2 katı bulunuyor.

Üzerine kar düşen nadir bahçeler bizde

ORGANİK çay üretiminin her yıl artarak devam ettiğini anlatan Çaykur Bölge Müdür Yardımcısı Halil Babacan, şunları söyledi: “Pazar payı henüz çok düşük. Türkiye’deki çay bahçeleri, dünyada üzerine kar düşen nadir bahçelerden. Bu nedenle bitki zararlılarına karşı ilaçlamaya gerek kalmıyor. İthal çaylarda bu durum mevcut değil. Bölgemizde organik çay tarımına uygun çay alanları da oldukça fazla. Markamıza ait Rize, Hemşin, Süzen ve Yeşil olmak üzere 4 farklı çeşit organik çay ürünümüz var. Rize’nin Hemşin ilçesinde kurulu Organik Çay Fabrikası’nda üretilen bu çaylar, organik çay tarımına uygun özel olarak oluşturttuğumuz bahçelerde yetiştiriliyor.”

Yazının Devamını Oku

Tek porsiyon ve tek lokmadan sonra tek sıkımlık ambalaj dönemi de başladı

13 Kasım 2011
DONDURMA, kurabiye ve bisküvinin tek lokmalık, reçel, bal ve peynirin tek porsiyonluk, Türk kahvesinin tek pişirimlik ambalajlarına sürülebilir krem çikolataların tek sıkımlık poşetleri eklendi. Firmalar, yıllık hacmi 400 milyon TL’ye çıkan krem çikolatada, yıllık büyümeyi yüzde 20’ye çıkarmayı hedefliyor.

DONDURMA başta olmak üzere, son dört yıl içinde kek, kurabiye, bisküvi gibi pazarlarda tek lokmalık ürünlerle yüzde 35’e varan büyüme oranlarının yakalanması, reçel, bal, tereyağ ve peynirin tek porsiyonluk, Türk kahvesinin tek pişirimlik ambalaja girmesinin ardından şimdi de sürülebilir krem çikolataların tek sıkımlık poşetleri piyasaya sürüldü. Firmalar, yıllık hacmi 400 milyon TL’ye ulaşan sürülebilir krem çikolatada şimdi, tek sıkımlık ürünlerle ilk etapta yüzde 20’lik büyüme hedefliyor.
Arkadaşımız Mehtap Ertürk’ün yaptığı araştırmaya göre, Türkiye’de yılda 45 bin ton krem çikolata tüketiliyor. Hedef kitle çocuklar ve anneleri olsa da yetişkinler de bu pazardan önemli oranda pay alıyor. Çocukların ekmeğin üstüne sürdüğü, yetişkinlerin de kaşıkla tükettiği krem çikolatada, ortalama yıllık yüzde 10 büyüme oranları yakalanabiliyor. Firmalar, tek sıkımlık poşetlerle bu oranı iki katına çıkartmayı amaçlıyor.

Pratik ambalaj avantajı

10 farklı gramaj ve 5 farklı ambalajda ürünlerin yer aldığı pazara, tek porsiyonluk ürünler de 15, 18 ve 50 gramlık farklı ambalajlarla girdi. Tek sürümlük bu kavanoz ve poşetler, krem çikolataların pratik olarak tüketilmesini sağlıyor. Ülker’in Çokokrem’i 18 gramlık tek sıkımlık poşetlere sokmasının yanı sıra, Nestle de “pratik paket” adıyla sıkılabilen krem çikolatayı piyasaya sundu. Sanset Gıda’nın da Sarelle markasıyla pazara sürdüğü krem çikolatasının 50 gramlık kavanozları da raflarda yerini alıyor. Firmalar rahatlıkla taşıma ve anında pratik olarak tüketme avantajı sağlayan bu ürünlerle çocukları beslenme çantalarında, yetişkinleri ise ofislerinde yakalamayı amaçlıyor.

Pazarın en hızlı büyüdüğü ülke

Nielsen Araştırma şirketinin verilerine göre, sürülebilir çikolata pazarının hacmi Türkiye’de yıllık 45 bin tona ulaşıyor. Pazarın yüzde 75’i plastik kutudan, yüzde 25’i ise cam kavanozdan oluşuyor. Krem çikolata alan hanelerin, aile başına düşen yıllık tüketim miktarı ise 3.1 kilogramı buluyor. Çikolata, şekerleme, bisküvi ve kek pazarında toplamda 478 bin ton ile 4.5 milyar TL’lik hacme ulaşılan Türkiye’de 2011 yılında pazara 323 yeni ürün sunuldu. Çikolata sektörünün gelişmiş ülkelerde yüzde 2 büyürken Türkiye’de bu oran yüzde 10’a kadar çıkıyor ve çikolata pazarında en hızlı büyüyen ülke konumuna ulaşıyor.

Organik çikolataya ‘butik’ destek

ÇİKOLATADA her yıl farklı bir yenilikle karşılaşılıyor. Avrupa’da organik çikolataya olan talep artışı, Türkiye’ye de yansıyor. Organik çikolatanın bitter, beyaz ve sütlü bitter çeşitleri üretiliyor. Bu çikolataların, içinde kimyasal koruyucu ya da katkı maddesi bulunmuyor. Organik çikolatanın Avrupa’da kilosu 120 Euro ile 170 Euro arasında değişirken, Kanyon Alışveriş Merkezi’nde ki Le Pain Quotidien gibi yurtdışından ithal edilen organik krem çikolataları satan butik kafelerde hızla yaygınlaşıyor. 

Yazının Devamını Oku

Cep telefonu televizyonu yakaladı, ‘su ısıtıcısı’ satışta hız rekoru kırdı

6 Kasım 2011
TÜRKİYE’de son 6 yılda evlere en fazla giren ürün su ısıtıcıları oldu. Su ısıtıcılarını bulaşık makinesi ve kombiler izledi. Halı yıkama makinelerine ilgi çok azaldı. Cep telefonu, evlerde bulunurluk açısından televizyonu yakaladı.

NIELSEN Durables’in yaptığı Dayanıklı Tüketim Malları Araştırması, Türkiye’de son altı yılda evlere en fazla giren ürünün su ısıtıcıları (Kettle) olduğunu ortaya koydu. Su ısıtıcılarını bulaşık makinesi ve kombi izledi. 2005 yılından bu yana evlere girişi en çok azalan ürün ise halı yıkama makineleri oldu. Mutfak robotu ve epilasyon aletlerinin girişinde de önemli oranda düşüşler yaşandı. Her 100 evden 53’ünde bilgisayarın bulunduğu Türkiye’de artık her 4 evden birinde diz üstü bilgisayar yer alıyor. Araştırmaya göre cep telefonları evlerde bulunurluk açısında ilk sırada yer alan televizyonu yakalamış durumda. Aynı dönemde çamaşır makineleri, evlere ütü ve elektrikli süpürgeden daha fazla girdi.
Taksitli alışveriş istiyor
Ayrıca, 2005 yılında her 2 tüketiciden biri peşin ödemeyi tercih ederken, artık her 4 tüketiciden sadece biri peşin ödemeyi benimsiyor. Her üç tüketiciden biri ise alışverişlerinde “kredi kartı ile taksitlendirerek ödeme” yöntemini seçiyor. Her 5 tüketiciden 2’si ise bayi kampanyalarından yararlanarak, taksitle satın alma yoluna gidiyor.
Beyaz eşya birinci
Nielsen Durables’in beyaz eşya, küçük ev aletleri, elektronik ve kişisel bakım aletlerini kapsayan bu 2011 yılı araştırması, Türkiye’deki evlerde en fazla bulunan dayanıklı tüketim ürünlerinin beyaz eşya olduğunu ortaya koyuyor. Evlerdeki dayanıklı tüketim mallarının yüzde 36’sını beyaz eşyalar oluştururken, yüzde 30 oranında da ev aleti bulunuyor. Elektronik cihazların oranı ise yüzde 27 düzeyinde seyrediyor. Evlerde en az bulunan ürünler ise kişisel bakım ürünleri... Kişisel bakım ürünlerinin oranı sadece yüzde 8 seviyesinde kalıyor. En son 2005 yılında gerçekleştirilen Durables araştırmasının 2011 rakamlarına bakıldığında penetrasyonu en fazla artan ürün kettle oldu. Onu 17 puanlık artışla bulaşık makinesi izledi. Kombi penetrasyonu ise 15 puan arttı. Diğer yandan 2005’teki sahiplik düzeyine göre penetrasyonu en fazla gerileyen ürün 18 puan düşüşle halı yıkama makinesi oldu. Onu 17 puanlık düşüşle mutfak robotu ve 11 puanlık düşüşle epilasyon aleti izledi. Araştırmaya göre, Türkiye’deki evlerde ortalama 15 dayanıklı tüketim ürünü bulunuyor. Bu 15 üründen 5.3’ünü beyaz eşyalar, 4.4’ünü ev aletleri, 4’ünü elektronik cihazlar, 1.2’sini ise kişisel bakım ürünleri oluşturuyor. 2005 yılında hanelerdeki sahiplik oranı yüzde 30 olan su ısıtıcılarında son 6 yılda 23 puanlık artış kaydedildi. Bu da yüzde 52.6’yı yakalayan su ısıtıcılarını son 6 yılda evlere en fazla giren ürün yaptı. Su ısıtıcılarını yüzde 17 ile bulaşık makinesi, yüzde 15 ile de kombiler izledi.

Ev aletleri en fazla Karadeniz’de kullanılıyor

ARAŞTIRMAYA göre, beyaz eşya sahipliği, bölgelere göre değişmiyor. Ev aletlerinde ise Karadeniz Bölgesi, diğer bölgelere oranla ön plana çıkıyor. Kişisel bakım ürünlerinin sahipliğinde ise Marmara Bölgesi diğer bölgelerden oldukça fazla. 

Bayiler önde gidiyor

Yazının Devamını Oku