Erkan Çelebi

iPhone’cuya MMS sürprizi

25 Kasım 2012
YENİ modeli iPhone 5’le 5 milyar liralık Türkiye pazarına farklı boyut kazandırması beklenen Apple, yeni işletim sistemi IOS 6’ya geçen kullanıcılarına MMS şoku yaşatıyor. Apple, toplu gönderilen SMS’leri MMS’e dönüştürerek, iPhone sahiplerini ek fatura ödemek zorunda bırakıyor.

TÜRKİYE’de 13 milyon adetlik satışla yıllık hacmi 5 milyar liraya ulaşan cep telefonu pazarına yeni modeli iPhone 5’le farklı boyut kazandırması beklenen Apple, eski modellerinde kullanımına imkan sağladığı yeni işletim sistemi IOS 6’yla hayal kırıklığı yarattı. Birçok yeniliğin yanı sıra sorun da getiren işletim sistemi, harita uygulamasıyla kullanıcıları yolda bırakıyor, wifi sorunları yüzünden internete bağlanmak işkenceye dönüşüyor. Ayrıca, toplu gönderilen SMS’leri MMS’e dönüştürerek, şok faturalar çıkarıyor. Yeni işletim sistemi IOS 6’ya geçen iPhone kullanıcılarının, mevcut paketleri üzerinden kotaları kadar bedava gönderdikleri toplu SMS’ler, yeni işletim sistemi yüzünden bir anda her biri yurtiçine 90 kuruş, yurt dışına da 1 lira 80 kuruş ile 2 lira 80 kuruş arasında değişen MMS’lere dönüştü. iPhone kullanıcıları GSM şirketlerine yüzlerce lirayı bulan toplu MMS bedeli ödemek zorunda kalıyor.

GÖZDEN KAÇIRAN YANIYOR

GSM operatörü kuruluşlar bunun nedenini, İos 6 ile gelen bir yeniliğin kullanıcıların gözünden kaçmasına bağlıyor. Açıklamada, bu durumun operator ya da cihaz bazlı bir sorundan kaynaklanmadığına dikkat çekilerek, “Ancak IOS 6’da yapılan değişiklik, pekçok kullanıcının gözünden kaçmış” deniliyor. Arkadaşımız Birol Öner’in araştırmasına göre, IOS 6 işletim sistemi yüklenen telefonlarda, facebook entegrasyonu da gerçekleşiyor. Bunun sonucunda, cihaz rehberine facebookta yer alan kişiler de ekleniyor. Yani kullanıcı telefonlarının ayarlar kısmında facebook’u doğal olarak actif edip kişiler tabınını açar ise facebooktaki arkadaşlarının listesi de ototmatik olarak telefonun rehberine ekleniyor. Bunları, facebook kategorisi altında görmek mümkün oluyor.

AYARLARI DEĞİŞTİRMEK ŞART

Böyle olunca da kullanıcı SMS’lerini atarken normal kontakların dışında facebook kontaklarına da göndermiş oluyor. Bu kez SMS’ler otomatik olarak MMS’e çevriliyor. Aslında bu durum, mesajlar atılmadan once mesajın üst tarafında buluna “SMS” göstergesi, “MMS”e çevrilerek kullanıcı uyarılıyor. Ancak, uygulamadan bilgisi olmayan kullanıcıların dikkatinden kaçabiliyor. iPhone kullanıcıları bu durumla karşılaşmak istemiyorsa, telefonlarının ayarlar kısmında facebook başlığı altında yer alan kişiler kısımını mutlaka kapatması gerekiyor. Kapatmadıkları takdirde, SMS paketleri çerçevesinde ücretsiz mesajlar için MMS bedeli ödenmek zorunda kalınıyor.

iPhone kullanıcılarını bekleyen IOS 6 sorunları

ÖNDE gelen kentlerin üç boyutlu haritalandırmasını içeren uygulamada, arama sonuçlarındaki başarısızlık, harita hatalarını da beraberinde getiriyor. Bu da navigasyon servisini kullananları ya yarı yolda bırakıyor ya da yanlış yönlendiriYOR. Wifi sorunlarıyla ilgili şikayatler de durmak bilmiyor. Kullanıcılar ya internete hiç bağlanamama ya da sık sık bağlantı kopma sorunlarıyla karşı karşıya kalabiliyor. Yeni yazılım “Ş” karakter sorununu da beraberinde getiriyor. Türkçe karakter olan “ş” harita başta olmak üzere bazı uygulamalarda farklı ve garip bir karakter olarak ortaya çıkıyor. Bazı iPhone kullanıcıları bir başka iPhone kullanıcısana SMS yani kısa mesaj gönderemeyebiliyor. Yeni işletim sistemi sms göndermek isteyen bazı kullanıcıları iMessage uygulamasına yönlendirebiliyor.

ŞARJI BİR ANDA BİTİYOR

Yazının Devamını Oku

Kartta döviz borcu kalana çile vergisi

20 Kasım 2012
BAZI bankalar, Merkez Bankası’nın 12 yıl önce uygulamaya koyduğu bir genelgeyi öne sürüp, gününde kapatılmayan ya da bir bölümü kapatılan döviz cinsi kredi kartı borçlarına borcun tamamı üzerinden yüzde 15 oranında KKDF yansıtmaya başladı. Kart kullanıcılarında şok etkisi yaratan bu uygulama için Maliye yetkilileri, “Bu yorum farkı bankaların işgüzarlığı” dedi.

MERKEZ Bankası’nın 2000 yılında yayınladığı genelgeyi, 12 yıl geçtikten sonra uygulama kararı alan bazı bankalar, gününde kapatılmayan döviz cinsi kredi kartı borçlarına, borcun tamamı üzerinden yüzde 15 oranında Kaynak Kullanım Destekleme Fonu (KKDF) yansıtmaya başladı. Yurt dışı harcamalarını döviz cinsinden ödemeyi seçen kredi kartı kullanıcılarında şok etkisi yaratan bu uygulama, Maliye’yi de şaşırttı.
Maliye, kredi kartı müşterilerine SMS’le duyurulan uygulamayı, bankaların işgüzarlığı olarak değerlendirdi. Maliye Bakanlığı, Gelir İdaresi yetkilileri, yüzde 15’lik KKDF’nin sadece tüketici kredilerini kapsadığını söyleyerek, “Kapsamında kredi kartları bulunmuyor. Bazı bankalar bunu farklı yorumlayarak, kredi kartlarına da yansıtıyor. Oysa bizim böyle bir uygulamamız yok” açıklamasında bulunuyor.

KALAN BORCA YÜZDE 3

Maliye Bakanlığı, Gelirler Genel Müdürlüğü’nün 2002 yılında aldığı kararla, 10 yıldan bu yana konut hariç bireysel kredilere KKDF uygulanıyor. Kaynak Kullanım Destekleme Fonu da, Türk lirası cinsinden kredilerde faizin, döviz kredilerinde ise kredi tutarının tamamı üzerinden yüzde 15 oranında yansıtılıyor. Maliye’nin tüketici kredilerine yönelik aldığı bu kararın kapsamında kredi kartları bulunmuyor. Gelir İdaresi yetkilileri de yüzde 15’lik fon uygulamasının sadece kredileri kapsadığını, kredi kartlarına yönelik KKDF oranının yüzde 3’le sınırlı olduğunu söyleyerek, bunu doğruluyor.
Böyle olunca da sorun, Merkez  Bankası’na bağlı Bankacılık Genel Müdürlüğü’nin Bankacılık İşlemleri Müdürlüğü tarafından 2000/6 sayılı genelgesinde düğümleniyor. Merkez Bankası’nın 12 yıl önce yayınladığı bu genelge, kredi kartı taksitlendirmeleri ile kredi kartından yapılan nakit avans çekimlerinin de tüketici kredisi olarak sayıyor. Bazı bankalar, Merkez  Bankası’nın genelgesini göz önüne alarak, kredi kartı harcamalarını taksitlendiren ya da nakit avans çeken kart kullanıcılarına yüzde 15 oranındaki Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu’nu yansıtma yoluna gidiyor.
KKDF’nin Türk lirası kredilerde sadece faizin yüzde 15’i oranında uygulanması, TL cinsinden kredi kartıyla yapılan alışverişlerin taksitlendirilmesinde çok önemli bir fark oluşturmuyor. Ancak iş, döviz cinsinden yapılan alışverişlerin taksitlendirilmesine gelince değişiyor. Bu kez, yüzde 15 oranındaki KKDF, taksitlendirilen ya da nakit çekim gerçekleştirilen kredi kartı borcunun tamamına yansıyor. Böyle olunca da, borcun büyük kısmını kapatılsa bile, yapılan alışverişin tamamı üzerinden KKDF ödemek zorunda kalınıyor.

TL’YE GEÇİN MESAJI

Oysa, kredi kartı kullanıcıları yurt dışında yaptıkları alışverişlerde bankaların ekstrelerine yansıttıkları kur farklarından etkilenmemek için TL yerine döviz cinsinden ödeme yapma yolunu tercih ediyordu. Şimdi, yüzde 15’lik KKDF uiygulamasında bulunan bankalar, kredi kartı harcamalarını döviz cinsinden ödeme yoluna giden müşterilerine tek tek SMS mesajı göndererek, dolar ya da euro yerine TL cinsinden düzenlenen ekstreleri tercih etmeleri konusunda uyarıyor.

Yazının Devamını Oku

1.2 milyar liralık ısı pay ölçerde yanıt arayan sorular

11 Kasım 2012
MERKEZİ sistemle ısınan binalarda zorunlu kılınan “Isı pay ölçer” uygulaması bir türlü yaygınlaşamıyor. Uygulamanın ‘yerden ısıtma sistemlerinde nasıl gerçek-leşeceği, montaj sırasında sızıntı olursa zararı kimim karşılayacağı, pili bittiğinde yeniden cihaz almak gerekip gerekmediği’ gibi konular konut sahiplerini tedirgin ediyor.

TÜRKİYE’de enerji tüketimini azaltmak amacıyla merkezi sistemle ısınan konutlarda zorunlu olarak devreye sokulan “Isı pay ölçer” uygulamasında, aradan 6 ay geçmesine rağmen akıllar hala karışık. 27 uygulayıcı firmanın daire başına 600 TL ile 1000 TL arasında değişen maliyetlerle konutlarda gerçekleştirdiği sistem, 1.2 milyar liralık dev bir pazar oluşturuyor. 1 milyon 800 bin daire ve 300 bin kamu lojmanını kapsayan uygulama, bir türlü yaygınlaşamıyor. Buna da, konut sahiplerinin “uygulama radyatör yerine yerden ısıtma sistemi kullanılan konutlarda nasıl gerçekleştirilecek?”, “montajı kaç gün sürecek?”, “şayet sızıntı olursa zararı kim karşılayacak?”, “pay ölçerin pili bittiğinde yakıt gideri nasıl hesaplanacak?” gibi zihinlerini kurcalayan bazı sorular neden oluyoyor.

HEDEF YÜZDE 40 TASARRUF

Hürriyet’in Tüketici Köşesi olarak biz de bu hafta, her birinin fiyatı 200 TL olan uzaktan okumalı ısı pay ölçer cihazlarının kalorifer peteklerine takılmasıyla ilgili tüm bu soruların yanıtlarını aramaya çalıştık. Arkadaşımız Seda Akdemir, Türkiye genelinde yüzde 40’a varan enerji tasarrufu sağlanması hedeflenen sistemle ilgili üretici ve uygulayıcı firmaların yetkilileriyle görüştü. İşte konut sahiplerinin zihinlerini kurcalayan tüm bu sorular ve yanıtları:
*   Isı pay ölçer sisteminin merkezi sistemle ısınan konutlarda zorunlu olarak devreye sokulmasındaki amaç ne?
-  Sistem, ‘kullandığın kadar öde’ prensibine dayanıyor. Hedefi ise ev sahibi ya da kiracıların yakıt bedellerini adil olarak ödemelerini sağlamak. Bu yolla Türkiye’de ısınma amaçlı kullanılan enerjiden yüzde 40 tasarruf sağlanması hedefleniyor. Yasa, sisteme geçmeyen apartman sakinlerine de yakıt aidatına itiraz etme hakkı getiriyor.
*   27 farklı marka arasında tercih yaparken hangi özelliklere dikkat edilmeli?
-  Isı pay ölçer cihazları, en az 20 yıl kullanılabilecek bir ölçüm ekipmanı. Bunlar elektronik cihazlar. Her elektronik cihazda olduğu gibi ısı pay ölçer cihazında da kullanım ömrü süresince teknik desteğe ve yedek parçalara ihtiyaç duyulabileceği göz önünde bulundurulmalı. Bu neden cihazı pazarlayan firmaların güvenilir olmasına dikkat edilmeli. Vur-kaççı olanlardan kaçınılmalı.

Yazının Devamını Oku

‘Nano’ fırsatçılık

5 Kasım 2012
Türkiye’de iPhone5’e geçmek isteyen sabırsız teknoloji düşkünleri, yıllık hacmi 5 milyar TL’ye ulaşan cep telefonu pazarının bir anda SIM kart fırsatçılarına kalmasını sağladı. GSM operatörleri resmi satışa başlamadığı için 8-10 liralık nano-SIM kartların fiyatı fırsatçılar tarafından 150 TL’ye kadar çıkarıldı.

RESMİ satışının başlamamasına rağmen, Apple’ın altıncı nesil yeni telefonu iPhone 5’e geçmek isteyen sabırsız teknoloji düşkünleri, yıllık hacmi 5 milyar TL’ye ulaşan cep telefonu pazarının bir anda sim kart fırsatçılarına kalmasını sağladı. Bunda da GSM operatörü kuruluşların resmi satışın başlamaması nedeniyle şu anda sadece iPhone 5’lerde kullanılabilen nano-sim kart satışını henüz yaygınlaştırmaması etkili oldu. Böyle olunca da, Vodafone’un faturalı hatlarda bedelsiz, faturasızlarda 8 TL, Turkcell’in 12.5 TL, Avea’ın da faturalı hatlarda bedelsiz, faturasızlarda 32 TL olarak belirlediği nano-sim kart fiyatları, piyasada 150 TL’ye kadar ulaştı.
ABD’de sözleşmeli fiyatı 199 dolardan başlayıp, Avrupa’da sözleşmesiz 850 euro’ya kadar çıkan iPhone 5, özellikleri ve yeni tasarımıyla bir anda cep telefonu kullanıcılarının yeni gözdesi konumuna geldi. Piyasaya çıkar çıkmaz Türkiye’de ki sabırsız teknoloji düşkünlerinin de hedefi haline gelen iPhone 5, farklı kanallarla getirilerek, yurt içinde de satışına başlandı. Şu anda Türkiye’de 3 bin TL civarında satılan iPhone 5’leri mevcut sim kartlarla kullanmak mümkün olmuyor. GSM operatörü kuruluşlarının nano-sim adı verilen kartlarından da edinmek gerekiyor.

AĞIRDAN ALDILAR

Nano-sim kart uygulamasını Türkiye’de ilk devreye sokan GSM operatörü kuruluş da Avea oldu. Avea, yurt dışında iPhone 5 satışına başlanır başlanmaz, nano-sim kartlarını piyasaya sürdü. Ardından Vodafone ve Türkcell’de nano-sim kart uygulamasına geçti. Ancak, iPhone 5’in henüz Türkiye’de resmi satışına başlanmaması, GSM operatörü kuruluşların nano-sim kart satışını da ağırdan almasına neden oldu. Belli başlı bazı satış noktalarında bulunabilen bu sim kartlardan edinmek isteyenler, ya satış noktalarını tek tek dolaşmak ya da önceden sipariş edip, belli bir süre beklemek zorunda kalıyor. Böyle olunca da, meydan yine fırsatçılara kalıyor.

HER YERDE BULUNMUYOR

Arkadaşımız Eylül Gürbüz, yeni satın aldığı iPhone 5 cep telefonunda kullanmak için fırsatçılara 150 TL ödemek zorunda kalan okuyucularımızdan Hakan Türker’in başvurusuyla ilgili olarak GSM operatörü kuruluşlarla görüşüp, satış noktalarını dolaştı. Satış noktalarının büyük bölümünde henüz nano-sim kart bulunmuyor. Bazıları, önceden sipariş verildiği taktirde, getirtebiliyor. Böyle olunca da yeni cep telefonunu kullanmakta sabırsızlanan teknoloji düşkünleri fırsatçıların ağına düşüyor. GSM operatörü kuruluşlar, nano-sim kartlarda fırsatçılığının da resmi satış noktalarından kaynaklanmadığını, tüm GSM şebekelerine ait hat ve telefon  satışını gerçekleştiren firmalar olabileceğini söylediler.

Türkler telefonunu 18 ayda değiştiriyor

AVRUPA ülkeleri arasında teknolojiye en hızlı ayak uyduran ülke konumuna gelen Türkiye’de, yılda 5 milyar liralık 13 milyon adet cep telefonu satışı gerçekleşiyor. Türkler’in cep telefonu kullanım süresi de hızla yenilenen modeller sayesinde 18 aya kadar iniyor. Bu, Avrupa ülkelerinde 24 ayı aşıyor. Ayrıca, Türkiye’de her 100 cep telefonu kullanıcısından 10’u en son teknoloji ürünü modellere 6 ayda bir terfi ediyor. Akıllı telefonlara yılda ödenen bedel ise 3.5 milyar TL’yi buluyor.

Yazının Devamını Oku

Mutfakta 2.6 milyar dolarlık bulaşık kokusu

4 Kasım 2012
TÜRKİYE’de kadınların bulaşıkları yıkadıkları deterjanlarda sadece temizlikle yetinmeyip, aynı zamanda temizliğin kokusunu da mutfaklarında hissetmek istemesi, 2.6 milyar dolarlık deterjan pazarını hareketlendirdi.

ARAŞTIRMA kuruluşlarının son dönemlerde bulaşık deterjanı üreten firmalar için yaptıkları anketler, Türkiye’de kadınların bulaşıkları yıkadıkları deterjanlarda sadece temizlikle yetinmeyip, aynı zamanda temizliğin kokusunu da mutfaklarında hissetmek istediğini ortaya koyması, yıllık hacmi 5.1 milyar dolara ulaşan kozmetik ve temizlik ürünleri pazarına yeni bir boyut kazandırdı. Bunda da Türkiye’de ki her 100 ev kadınından 81’inin hala elde bulaşık yıkama alışkanlığını sürdürmesi etkili oldu.
Toplam pazardan 2.6 milyar dolarla en büyük payı alan deterjanda rekabet, bir anda ovalamaya gerek kalmadan, az miktarla zor yağları kolayca çıkarabilen, etkisini kısa sürede kaybetmeyen ürünlerden, kalıcı koku ve farklı parfüm içeren ürünlere kaydı. Unilever’in 4 kat daha fazla süngerde kalabilen yeni ürünü Cif Konsantre Jel’le, Procter and Gamble’ın bir şişesi 18 bin tabak yıkayabilen Fairy’yle, Mag-Tonguç’un konsantre Reinex’le, Henkel’in zor yağları kolayca çözüp, ovalamaya gerek bırakmayan Pril Power’la, Eczacıbaşı’nın tek sıkımı 30 tabak bulaşık yıkayabilen Frosch’la rekabet ettiği pazarda, Hayat Kimya da Bingo’nun cildi tahriş etmeyen farklı parfümlü Saray Serisi ile ön plana çıkmaya çalışıyor.

MAKİNE KULLANILMIYOR

Üretici firmaların rekabeti elde yıkanan bulaşıklar için geliştirdikleri deterjanlara kaydırması, bu ürünlerin toplam bulaşık deterjanlarından aldığı payın yüzde 68’lere ulaşması etkili oluyor. Ayrıca, Türkiye’de ki toplam hane sayısının sadece yüzde 30’unda bulaşık makinesi bulunuyor. Makine olmasına rağmen kullanılmayan ya da az kullanılan evlerin oranı da yüzde 11’e ulaşıyor. Bunun sonucunda, elde bulaşık yıkama oranı, Türkiye’de yüzde 81’leri buluyor. Türkiye’de, yılık sıvı deterjan satışı 155 milyon litre, bulaşık makinelerinde kullanılan tablet deterjanların sayısı da 740 milyon adet olarak gerçekleşiyor. Tablet deterjanlar da genellikle otomatik bulaşık makinelerinde kullanılıyor. Bunun sonucunda, hane başına düşen yıllık sıvı deterjan tüketimi, 8 litreye ulaşırken, bulaşık makinelerinde kullanılan tablet deferjan sayısı da 100 adet seviyesinde kalıyor.

STRES ATMA YÖNTEMİ

GFK ve TNS araştırma kuruluşlarının deterjan üreticisi firmalar için 2 bin ev kadınıyla gerçekleştirdiği araştırma, Türkiye’de kadınların temizlik anlayışlarıyla ilgili ilginç sonuçlar içeriyor. Araştırmaya göre, Türkiye’deki kadınlar için çıkmayan lekeler ‘pis’ imajı oluşturuyor. Ayrıca, bulaşık ve mutfakların güzel kokması, temizliğin en önemli göstergeleri arasında ilk sıraları alıyor. Türk kadınları bulaşıklardaki temizliğin, koku ve parfümüyle de mutfaklarda hissedilmesini istiyor. Araştırmanın sonucuna göre, temizliğin göstergeleri arasında güzel koku da bulunuyor. Hatta kokusu beğenilen ürünler, sulandırıldıktan sonra ocakta ısıtılıyor ve mutfaktaki kötü kokuların giderilmesinde kullanılabiliyor. Bazı ev kadınları, deterjanın parfümüyle yetinmeyip, bulaşıkları yıkadıkları suya limon ya da parfüm de ekleyebiliyor. Bu yolla, bulaşıklarının kokusunu değiştirmeye çalışabiliyor.

Bulaşıkta farklı koku arayanları hedefliyor

Hayat Kimya, bulaşık deterjanında farklı koku arayanlar için Bingo’nun Saray Serisi’ni piyasaya sürdü. Raflarda 2.30 TL ile 3.45 TL arasında değişen fiyatlarla yerini alan Saray serisinin ‘Has Bahçe’ ve ‘Elma-Tarçın’ olmak üzere 2 farklı çeşidi bulunuyor.

Yazının Devamını Oku

Çağrı merkezlerinin 0850’li hat silahı

28 Ekim 2012
BTK, 444’le başlayan hatlara yönelik aramaları, üst sınır üzerinden ücretlendirmesine son verip, ‘her yöne’ paketlerine dahil etmesinin ardından gelirleri kesilen çağrı merkezleri bu kez, 0850’li hat silahını kullanmaya başladı. 444’lü hatların yerine aramaların dakikası 14 kuruştan ücretlendirilen bu hatlar devreye giriyor.

YILLIK hacmi 1 milyar 350 milyon dolara, çalışan sayısı 67 bine, koltuk sayısı da 58 bine ulaşan çağrı merkezleri, Türkiye’nin en hızlı büyüyen sektörleri arasında ilk sırayı kimseye kaptırmıyor. Bunun semeresini de sadece yurt içinde değil, uluslararası organizasyonlarda kazandıkları ödüllerle de görüyor.
 Sürekli geliştirdikleri yeni sistemlerle başta müşteri deneyimi, yönetimi, ve temsilciliği olmak üzere, performans, eğitim, teknoloji kullanımı gibi dallarda elde edilen bu başarılar, Türkiye’de faaliyet gösteren çağrı merkezlerinin hızlı gelişiminde önemli katkı sağlıyor.
YENİ YÖNTEM DEVREDEAncak bu gelişimi sağlayan sektörde, kendilerine sağlanan ayrıcalıkları ek gelire dönüştürmek isteyen firmalar da yok değil. Sorununu çözmek için arayanları, dakikalarca reklam cıngıllarıyla oyalayıp, erişimlerini zorlaştırarak, ek gelir elde etmeyi alışkanlık edinen çağrı merkezleri, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) aldığı önlemlere rağmen, yeni yöntemler geliştirmekten geri kalmıyor.
BTK’nın GSM ve sabit hat operatörlerinin 444’le başlayan çağrı merkezi numaralarına yönelik aramaları, üst sınır üzerinden ücretlendirme uygulamasına son verip, 444’leri de ‘her yöne’ paketlerinin kapsamına dahil etmesinin ardından gelir muslukları kesilen çağrı merkezleri bu kez, 0850’lü hat silahını kullanmaya başladı. Hizmet verdikleri kurum ve kuruluşlarla da işbirliği yaparak, aramaların dakikası 14 ile 24 kuruş arasında değişen bedellerle faturalandırılan 0850’li hatları devreye sokmaya başladı. Bunda da 444’lü hatları arayan abonelerin 0850’li hatlara yönlendirilmeye başlanması etkili oldu.
ŞOK FATURALAR KAPIDABöylece, BTK’nın kararıyla abonelerin, 444’lü hatlarla her yöne paketleri dahilinde ücretsiz görüşme imkanı, çağrı merkezlerinin yeni yöntemiyle delinmiş oldu. Daha önce faturanın arayan yerine, aranana çıktığı 0822’li hatların yerini 444’lü hatların almasının ardından şimdi de sıra bu hatlara geldi. Görünen o ki, abonelerin paketleri dahilinde görüşme imkanına kavuştuğu 444’lü hatlar, unutturulup, sessiz sedasız 0850’li paralı hatlar devreye girecek. Kabak yine sorununu kabarık faturalar karşılığında çözmek zorunda kalacak olan abonelere patlayacak.

Yurtdışına açıldılar

TÜRKİYE’nin yanı sıra, yurtdışından da hizmet vermeye başlayan 100 firmanın 300’den fazla çağrı merkeziyle faaliyet gösterdiği sektörde, masa kapasitesi 58 bine, müşteri temsilci sayısı da 67 bine ulaştı. Yüzde 30’la telekomünikasyon kuruluşlarının, yüzde 25.9’la da finans sektörünün pay aldığı pazardan, turizm yüzde 5, lojistik yüzde 4.8, eğlence ve medya da yüzde 3.3 oranında yararlanıyor.

Çağrı sayısı milyarı aşıyor

Yazının Devamını Oku

455 milyon liralık mamada rekor 120 çeşitle geldi

21 Ekim 2012
ÇALIŞAN anne sayısının her geçen gün arttığı Türkiye, yıllık yüzde 19’a ulaşan ortalama büyüme oranıyla dünyanın en hızlı büyüyen mama pazarlarından biri konumuna geldi. Yıllık hacmi 455 milyon TL’yi bulan meyvelisinden sebzelisine, yoğurtlusundan tavuklusuna yenilikçi ürünlerle çeşit sayısı ise 120’ye ulaştı.

SON beş yılda bebe bisküvisinden, biberon, kaşık ve kavanoz tipi mama ağırlıklı beslenmeye hızla kayan Türkiye, yıllık yüzde 19’a ulaşan ortalama büyüme oranıyla bir anda dünyanın en hızlı büyüyen mama pazarlarının arasına girmeyi başardı. Bunda da bebek gelişiminde sağlıklı beslenmeyi yağlayan yenilikçi ürünlerle yıllık mama tüketiminin 27 bin 198 tona, yıllık pazar hacminin de 455 milyon liraya ulaşması etkili oldu.
Pazarda yaşanan bu hızlı büyümede, firmaların biberon, kaşık ve kavanoz mamalarına ek olarak, taze meyvelerden ürettiği bebeklere özel meyve suları da etkili oluyor. Biberon başlıklarına uyumlu bu cam şişedeki meyve suları, C vitamini takviyesi ile bebeğin günlük vitamin ihtiyacını da destekliyor. Hiçbir katkı maddesi içermeyen, hormon ve zirai kalıntılardan (pestisit) arındırılmış bebek meyve suları, 1.25 TL ile 2 TL arasındaki fiyatlarla raflardaki yerini alıyor.

Bisküvi ağırlıklı besleniyor

Her yıl ortalama 1 milyon 300 bin bebeğin dünyaya geldiği Türkiye’de, bebe bisküvisi bebeklerin beslenmesinde geleneksel ürün olarak görülüyor. Bu da bebeklerin bisküvi ağırlıklı beslenmesine yol açıyor. Bebe bisküvisi, 0-3 yaş aralığında bebeği olan her 100 aileden 60’ının ek besin olarak tercih ettiği ürün oluyor. Biberon mamaları ise bebe bisküvilerinin ardından en fazla tüketilen ek besin. Yıllık toplam bebek maması satışlarının yüzde 30’unu biberon mamalar oluşturuyor. Kaşık mamalarının payı, yüzde 12’yi, kavanoz mamaların payı da yüzde 8’leri buluyor.  
Pazarda en hızlı büyüme gerçekleştirilen bir diğer ürün gamını da meyveli, sebzeli, tavuklu ve sütlaçlı çeşitleriyle kavanoz mamaları oluşturuyor. Kusmayı önleyenden alerjiye iyi gelene kadar 120 farklı ürün çeşidinin yer aldığı pazarda, Ülker Hero Baby ile Numil Gıda’da Aptami1 ve Bebelac’la ön plana çıkıyor. Ayrıca, Eti Cicimbebe ve Nestle’de Nestum’la sektörün önemli oyuncuları arasında yer alıyor.

Bebek başına tüketİm 16 kilo

Arkadaşımız Seda Akdemir’in yaptığı araştırmaya göre; Türkiye’de mama tüketimi hızlı bir artış gösteriyor. Geçtiğimiz yıl tonaj olarak yüzde 7, ciro açısından da yüzde 19 büyüme gösteren pazarında toplam tüketim, 27 bin 198 tonu buluyor. Bu, Yunanistan’da 12 bin tonu geçmezken, İspanya’da 36 bin 200 tonu, Almanya ve Polanya’da 72 bin tonu buluyor. Fransa’da yıllık mama tüketimi 139 bin 800 tona kadar çıkıyor.

Yazının Devamını Oku

320 milyon lira ‘cep’te kaldı

15 Ekim 2012
TURKCELL, Vodafone ve Avea’nın son dönemlerde uygulamaya koyduğu yurtdışı paketleri, 11 bin liralık faturaların bile 830 liraya düşmesini sağladı. Bu düşüş, son bir yılda abonelere toplamda 320 milyon liralık tasarrufu da beraberinde getirdi.

GSM operatörlerinin aralarında yaşadıkları rekabeti, son 1 yılda yurtdışı paketlere kaydırması, abonelerin faturalarına 320 milyon liralık düşüş olarak yansıdı. Bunda da uygulamaya konulan yurtdışı paketlerinin, 11 bin liralık faturaları bile 830 liraya düşürmesi etkili oldu. Artık yurtdışına çıkan her 100 Avea, Turkcell ve Vodafone abonesinden 86’sı yurtdışında avantajlı paketleri kullanmaya başladı. Bu yeni paketler, yurtdışında sesli arama kullanımını da iki kat artırdı. Artık anlık, günlük ve aylık paketler sayesinde yurtdışında telefonunu kullanan Türkler’in yüzde 74’ü cep telefonlarıyla konuşma gerçekleştiriyor. Yüzde 57’si mesajlaşıp, yüzde 19’u da internete bağlanabiliyor.

Astarı yüzünden pahalı

Aboneler, bu yurtdışı paket uygulaması başlamadan önce, dönüşlerinde şok faturalarla karşılaşmamak için yurtdışında bulundukları süre içinde cep telefonlarını mecbur kalmadıkça kullanma yoluna gitmiyordu. Bu da, Avrupa, Amerika ve Rusya’yı içeren aramalarda dakikası 3 lira 75 kuruştan başlayan standart tarifelerin Asya, Afrika ve Pasifik ülkelerinde 7 lira 80 kuruşa kadar çıkmasından kaynaklanıyordu. Yurt içinden gelen aramalar için de aboneler dakikası 2 TL’yi bulan ek ücretleri ödemek zorunda kalıyordu. Yurtdışında yapılan internet bağlantılarının astarı ise yüzünden pahalıya patlıyordu. 1 MB’lık internet bağlantısının bedeli, bazı operatörlerde 25 TL’ye kadar çıkabiliyordu. Özellikle cep telefonunu uluslararası dolaşıma açık tutan aboneler, istemleri dışında telefonlarına gelen e-postalar yüzünden yüklü bedeller ödemek zorunda kalıyordu.

Şok fatura dönemi bitti

Şimdi ise cep telefonu aboneleri, operatörlerin çıkarttığı yurtdışı paketlerle makul tarifeler üzerinden görüşme, mesajlaşma ve internete bağlanma imkanı kazandı. Aboneler, Avrupa, Amerika ev Rusya’yı kapsayan ülkelerde, aylık 15 TL ile 19 TL arasında değişen paket bedelleri karşılığın 30 dakika, 45 TL ile 55 TL arasında değişen paket bedelleriyle de 120 dakika görüşme yapabiliyor. Bu bedel, diğer ülkeleri kapsayan dünya paketlerinde ise 70 TL’ile 89 TL arasında oluyor. Cep telefonu aboneleri, 10 TL ile 15 TL arasında değişen günlük paketlerle de 30 dakika konuşma imkanı sağlayabiliyor. Bu da abonelerin seyahat dönüşü şok faturalarla karşılaşmasının önüne geçiyor.

104 milyon tasarruf

2010 yılından itibaren Türkiye’de ilk kez “kırmızı pasaport” uygulamasını devreye sokan Vodafone, bu uygulamayla abonelerine yurtdışında son bir yılda 104 milyon liralık tasarruf sağlattı. Bu yolla yurtdışına çıkan abonelerinin aramalarında 2 kat artış sağlayan Vodafone, şimdi de herşey dahil pasaport uygulamasını devreye soktu. Bu paketle, abonelerinin yurtiçinde kullandığı paketleri, birebir yurtdışında da geçerli olmasının önünü açtı. Yeni uygulamayla Vodafone aboneleri, sisteme üye oldukları taktirde yurt dışına çıktıkları taktirde sadece kullanım yaptıkları gün 9 lira 90 kuruş karşılığında Türkiye’deki tüm numaraları arayıp, gelen aramalara yanıt verebiliyor. Yurtiçi tarifesi üzerinden masajlaşabiliyor ve 25 MB’a kadar internet, data kullanımı gerçekleştirebiliyor. Herşey Dahil Vodafone Pasaport paketi Avrupa ve Amerika dahil olmak üzere 22 ülkeyi kapsıyor.    

Yazının Devamını Oku