Buna da sigorta şirketlerinin uygulamaya koyduğu yeni tarifelerle Zorunlu Trafik Sigorta poliçelerinin Kasko Sigorta bedellerini yakalaması yol açtı.
Türkiye Sigorta Birliği dünkü açıklamasında, aşırı oranda arttığı iddia edilen trafik sigortası prim yükselişine ilişkin haberlerin doğru olmadığını savunuyor. Ancak geçtiğimiz yıl İstanbul’da 262 TL’ye düzenlettiğim şahsıma ait aracın Trafik Sigorta poliçesi için sigorta şirketleri artık, hiç bir kazası olmamasına rağmen 564 TL ile 787 TL arasında bedel talep ediyor. Bunlar arasında mevcut poliçemi yaptırdığım şirket de var. Yine Haziran 2012’de 305 TL’ye yapılan İstanbul plakalı yeni tescil bir otomobilin Trafik Sigortası da bugün 472 TL’ye yükseldi. Bu nedenle, araç sahiplerinin mevcut trafik sigortalarını yenilemeden önce mutlaka karşılaştırma yapıp, en uygun teklifi veren şirketi seçmesi gerekiyor.
KASKO’DAN FAZLA TUTABİLİR
Hazine’nin Kasko Sigortaları’nda yaptığı yeni düzenlemelerle nisan ayından itibaren araç sahiplerini prim bedeli farkları yüzünden yetkili servis yerine anlaşmalı servise yöneltmek zorunda bırakılmasının ardından, sigorta şirketlerinin zarar ettiklerini gerekçe gösterdikleri Trafik Sigortası’nda da araç türlerine ve illere göre farklı prim uygulamasına geçildi. Bu da, başta İstanbul olmak üzere Ankara ve İzmir’deki araç sahiplerinin zorunlu trafik sigorta primlerinin diğer illerdeki araç sahiplerine oranla çok daha fazla olmasına yol açtı. Bu fark, sadece illerle de sınırlı kalmadı. Şirketten şirkete, modelden modele de değişmesine neden oldu. Tüm bunlara yıl içinde kaza yapıp yapmadığıda eklendi.
Bir araç segmentinde teklifi yüksek olan bir şirket, başka bir segmentte diğer firmalara oranla daha düşük poliçe bedelleri talep edebiliyor. Bu nedenle, trafik sigortasını yenilerken sadece kendi şirketinizin teklifiyle yetinmeyip, diğer şirketlerden de teklif almak gerekecek. Aksi taktirde, karşı tarafın zararlarını karşılayan Zorunlu Trafik Sigortası’na Kasko’dan daha fazla bedel ödemek zorunda kalabilirsiniz. Bu da Kasko Sigortası’nda uygulanan hasarsızlık ve 1 Nisan’dan itibaren devreye sokulacak olan anlaşmalı servis indirimlerinden kaynaklanabilecek.
İNTERNETTEN KARŞILAŞTIRMA
Araç sahipleri Zorunlu Trafik Sigorta bedellerini şirketlerin internet siteleri üzerinden araştırabiliyor. Böylece, aracın yaşı ve modeline göre farklı teklifler alınabiliyor. Bu şekilde bir kıyaslama yaparak tüketicilerin daha uygun fiyata Zorunlu Trafik Sigortası yaptırmasında büyük fayda var.
CEP telefonu abonelerine çıkartılan kabarık faturalar yüzünden 2010 yılında tüm aramalara kapatılan 900’lü hatlar, gizemli olarak yeniden ortaya çıktı. Üstelik bu kez, erotik sohbetlerle değil, son dönemlerde yaygın olarak gerçekleştirilen “dolandırıcılıklara karşı uyaran, dolandırıcılık hattı” olarak geri döndü. Daha birkaç yıl öncesine kadar ocakları söndüren 900’lü hatların aramalara kapatılmasının ardından oluşturulan bu yeni nesil 900’lü hatlar, paralı hatlar yerine bu kez Türk Telekom’un standart görüşme tarifeleri üzerinden faturalandırılan 0212 alan kodlu numaraları kullanıyor. İşin gizemi de tam bu noktada ortaya çıkıyor.
BİZE AİT DEĞİL AÇIKLAMASI
Çünkü, “0 212” alan koduyla başlayan numaralar, aslında Türk Telekom’un dakikasını 9 kuruştan ücretlendirdiği, gece aramalarında herhangi bir ücret yansıtmadığı standart tarife kapsamında yer alıyor. Cep telefonu aboneleri de mevcut paketleri dahilinde bu numaraları herhangi bir fark ödemeden arayabiliyor. Bu açıdan bakıldığında son derece masum bir hat olarak görülebiliyor. Ancak, bu numaralar arandığında arayan abonelerin hatta kaldıkları süre boyunca mevcut dakikalarının hızla eridiği görülüyor.
Türk Telekom, 0212 alan koduyla başlamasına rağmen bu hattın kendilerine ait olmadığını, kime ait olduğunu araştırmak için de BTK’nın ya da savcılığın izni olması gerektiğini söylüyor. Bu bilmece, abonelerin cep telefonlarına yapılan bir arama çağrısıyla başlıyor. Genellikle telefona yanıt verilemeyen geç saatler seçiliyor. Okuyucularımızdan Hüseyin Movit’te olduğu gibi cep telefonu bir kere çaldırılıp, kapatılıyor. 0212’yle başlayan bu numara geri arandığında “Bu bir yasal uyarıdır” cümlesiyle başlayan bant kaydı devreye giriyor. Dakikalarca aralıksız tekrarlanan bant kaydında “Bu yasal uyarı sizi uyarmak için yapılmıştır. Hiç bir kamu görevlisi, Türk polisininin, emniyet amirinin, hakiminin, savcısının, yüzbaşısının ismini kullanarak, para ya da kontör göndermenizi, bankamatiklere gitmenizi istemez. Sizi arayan kişiler ısrarla telefonunuzu kapatmamanızı isteyeceklerdir. Bu sizleri dolandırmaktır. Bu tip aramalara kanmayın. Hemen 155’i arayın” uyarısı yapıyor ama hazırladıkları bant kaydıyla arayanları dakikalarca telefonda tutmaktan geri kalmıyor. Bu arada, abonenin cep telefonu paketindeki dakikalarda uçup, gidiyor.
Mesajla kişisel bilgiye de ulaşıyor
YENİ nesil 900’lü hatları kullanan sadece “dolandırıcılara karşı uyaran, dolandırıcılar” değil. Aynı zamanda Bahattin Biber’in başına geldiği gibi, cep telefonu hattına bir SMS mesajı gönderilerek, kredi kartı ve kişisel bilgilerin erişiminde de kullanılıyor. Gönderilen mesajda, “Tebrikler! Kredi kartı ile yaptığınız alışverişlerinizden kazandığınız kunbara parapuanlar 200 TL ye ulaştı. Hemen 0212 912....’i arayın’’ deniliyor. Geri arama yapıldığında da iş dolandırıcıların maharetine kalıyor.
TÜRKİYE’deki bir tüketicinin kaybettiği otomobil anahtarı, Alman otomobil devi Audi’nin A4 model araç anahtarlarına, “dünyanın en pahalı anahtarı” ünvanını kazandırdı. Buna da diğer marka ve model araç anahtarlarının yenilenme bedeli 150 TL ile 1250 TL arasında değişirken, Audi yetkili servislerinin kaybedilen A4 anahtarları için 7 bin 960 TL talep etmesi yol açıyor. Audi Türkiye yetkilileri bunu, A4 model araçlarda immo 3A sisteminin olmasına bağlıyor.
Bu araçlarda anahtar kaybedildiğinde sistemin aktif hale getirilmesi ve tekrar güvenli şekilde çalıştırılabilmesi için sadece anahtar değişikliği yeterli olmuyor, aynı zamanda araçtaki bazı parçaların da eş zamanlı olarak değişmesi gerekiyor. Böyle olunca da anahtar kaybetmek, araç sahiplerine astarı yüzünden pahalıya patlıyor. .
DAVALIK OLDU
Kaybettiği anahtarı yenilemek için Audi yetkili servisinin 8 bin lirayı bulan maliyet çıkartması, araç sahibi Fatih Özçelik ile Mehmet Hamdi Özçelik’in olayı mahkemeye taşımasına yol açtı. Açtıkları davada, tüketici haklarının ihlal edildiğini savunan Özçelik, “2006 model Audi A4 marka aracımın anahtarını kaybedince çekiciyle aynı gün Audi’nin Ankara’da ki yetkili servisi Aydoğanlar’a çektirdim. Yedek anahtarım olmadığı için sorunumun çözülmesini istedim. Kilit sisteminin değişmesi gerektiğini ifade edilerek, sistemin yurt dışından getirtileceği, bununda bedelinin ilk önce 1250 TL olacağı bildirildi. Ancak 1 ay sonra temin edilen anahtarın İmmo 4 sistem, aracın ise İmmo 3 sistem olduğunu, bu nedenle de aracın beyninin de değiştirilerek İmmo 4 sisteme uygun hale getirilmesi gerektiği söylendi. Bunun üzerine çok basit bir talep olan anahtar kopyalama işlemi için benden 7 bin 960 TL talep ediyorlar” dedi.
ONAYLARSA İNDİRİM
Sorunu Audi’nin Türkiye Distribütörü Doğuş Oto’ya da aktaran Özçelik, sonuç alamayınca çareyi mahkemeye başvrmakta buldu. Arkadaşımız Birol Öner, aracı 3 aydır serviste yatan Özçelik’in sorunuyla ilgili olarak Audi’nin Türkiye Distribütörü Doğuş Oto yetkilileriyle görüştü. Doğuş Oto’dan yapılan açıklamada, sistemin yeniden aktif hale getirilebilmesi için tüm bu işlemlerin araçta yapılması gerektiğine dikkat çekilerek, şu noktalara değiniliyor:
“Aracın şasesinden kontrol edildiğinde bu araçta immo 3A sisteminin olduğunu ve boyle bir durumla karşılaşıldığında da sistemin aktif hale getirilmesi ve tekrar güvenli şekilde çalışabilmesi için bazı parçaların eş zamanlı olarak değişmesi gerekiyor.
GSM operatörleri arasında yaşanan rekabetin yurtdışı paketlere kayması, cep telefonu abonelerinin faturalarında yüzde 7 ile yüzde 58 arasında değişen oranlarda düşüşlere yol açıyor. Bunda da GSM operatörlerinin yurtdışı baz tarifeleri ile paket tarifeleri arasındaki uçurumun daha da açılmasına yol açıyor. Uygulamaya konulan yeni yurtdışı paketler sayesinde baz tarifeler üzerinden düzenlenen bir 2 bin 706 TL’lik cep telefonu faturasının bireysel abonelerde 842 TL’ye, kurumsal müşterilerde ise 473 TL’ye kadar düşmesi sağlanabiliyor. Buna rağmen, yurtdışına çıkan her 100 cep telefonu abonesinden hala 14’u herhangi bir paket almadan cep telefonlarını yurtdışında baz tarife üzerinden kullanma yoluna gidiyor.
SESLİ ARAMADA BÜYÜK AVANTAJ
Yeni paketler, özellikle yurtdışında sesli aramalarda önemli avantajlar sağlıyor. Bu avantajlar sayesinde artık yurtdışına çıkan abonelerin yüzde 74’ü cep telefonlarıyla konuşma, yüzde 57’si mesajlaşma, yüzde 19’u da internete bağlanma imkanı buluyor. Ses ve SMS gönderme oranlarında gözlenen artışın data hizmetlerine yansımamasının en önemli nedenini ise avantaj paketlerine rağmen yurtdışında cep telefonları üzerinden internet bağlantı ücretlerinin ulaşılabilir seviyelerde olmamasından kaynaklanıyor.
PAKETLER YARIŞIYOR
Vodafon’un pasaport adını verdiği yurtdışı paket uygulaması, abonelerinin günlük 9.90 TL karşılığında yurtiçi paketlerini 22 farklı ülkede kullanmalarına imkan tanıyor. Bu paket, abonelere yurt dışında günde 25 MB internet bağlantı hakkı da sağlıyor. Türkcell’in son olarak “Akıllı yurtdışı” adıyla devreye soktuğu yeni paketi ise, tek bir SMS’le müşterilerin tüm seyehatlerinde otomatik olarak devreye girerek, paket seçme zorunluluğunu ortadan kaldırıyor. Kurumsal müşterilere ise kota aşımlarında bir üst pakete geçmelerine imkan tanıyan paket, abonelere de önemli oranda tasarruf imkanı yaratıyor. Avea’nın yurtdışı paketleri ise ses ve data olmak üzere farklı seçenekler içerebiliyor. Avea’nın ayrıca, ses, SMS ve internetten oluşan “3’ü birarada” paketi de bulunuyor.
YURTDIŞINDA KİM AVANTAJLI
Vodafone, Pasaport uygulamasıyla kısa süreli yurtdışı seyahatlerde abonelerine önemli avantajlar sağlarken, Turkcell ve Avea’nın 50 ülkeyi kapsayan aylık paketleri uzun süreli seyahatlerde ön plana çıkıyor. Buna göre, 4 günlük bir kısa süreli yurtdışında seyahatinde 20 dakika görüşme, 12 SMS ve 20 MB internet bağlantısı kuran bir abone, Vodafone’da 39.60 TL öderken bu, Turkcell’de 47 TL oluyor. Avea’nın 3’ü bir arada paketine üye olanlar ise 60 TL karşılığında bir ay süreyle 30 dakika konuşma, 30 SMS gönderme ve 30 MB internet bağlantı imkanı bulabiliyor. Aynı dönemde 480 dakika görüşme, 100 SMS gönderme ve 500 MB internet bağlantısı kuran bir abonenin Avea’da 795 TL, Turkcell’de ise 842 TL olan faturası, Vodafon’da 1479 liraya ulaşıyor. Bunda da Vodafone Pasaport’un günlük 25 MB’ı aşan internet bağlantısına MB başına 3.6 TL’lik baz tarife uygulaması neden oluyor.
Yurtdışı paketi almayan yanıyor
ANLIK haberlerden günlük havadurumu tahminlerine, astrolojiden maç sonuçlarına, bedava kontörden oyunlara kadar farklı mobil uygulamalarını kullanarak, toplu SMS mesajlarıyla cep telefonu aboneleri üzerinden gerçekleştirilen vurgunlara her gün bir yenisi ekleniyor.
Son olay “gerçekte olmayan hayali bir haber paketi üyeliği”nin iptali için cep telefonu abonelerine “geceyarısı” gönderilen toplu SMS (kısa mesaj) üzerinden gerçekleştirildi. Mesajda, cep telefonu kullanıcısının aylık ücreti 45 TL’ye bir haber paketine üye olduğu savunuldu. Mesajda şunlar yazıyordu:
“HaberGSM üyeliğiniz güncelendi. 45 TL’lik aylık abonelik bedelinin iptali için ‘iptal’ yazıp 8044’e gönderin.”
Mesajın kendi operatör şirketinden geldiğini ve bu operatörlerin haber hizmetine üye olduğunu düşünen binlerce kişi gece yarısı olmasına rağmen, cep telefonu abonelerine 45 TL’lik üyelik bedelini ödememek için bir anda iptal mesajı bombardımanına başladı. Gece geç saat olduğu için cep telefonu operatörünü aramak yerine iptalden mesaj yöntemiyle kurtulmak istemişlerdi. Mesaj sayısı ilk anda önce 400’e daha sonra birden 19 bine ulaştı.
Mesajla aboneliğini iptal edip kurtulduğunu sananların atladığı önemli bir ayrıntı vardı. 8044 numaralı bu mobil ödeme sistemindeki SMS hattına gönderilen her bir iptal mesajı da 4 TL karşılığında ücretlendiriliyordu. Bir anda yağan mesajı GSM operatörü kuruluşların da dikkatinden kaçmadı. Hemen duruma müdahale edilerek, SMS hatlarını servise kapattılar. İlk etapta tahsilat yapılan 400 aboneye mobil ödeme bedeli ile SMS ücreti geri iade edildi. Ayrıca red mesajı yollayan 19 bin aboneden de tahsilat yapılması engellendi.
Aynı mesajın 340 bin cep telefonu abonesine toplu SMS mesaj yöntemiyle gönderildiği ortaya çıktı. GSM operatörü kuruluşların konuyla ilgili hassasiyeti bu abonelerin toplamda 1 milyon 360 bin TL dolandırılmasına da engel oldu.
GSM ŞİRKETLERİNDEN ÖNLEM
Bu tip uygulamalar yüzünden imaj kaybı yaşayan GSM operatörü kuruluşlar, mobil ödeme sistemiyle gerçekleştirilen suistimallere karşı işi baştan sıkı tutup, önlem alması, toplu SMS mesajlarıyla devreye sokulan benzer vurgunların önüne geçiyor.
GIDA Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın Türk Gıda Kodeksi’nde değişiklik yaparak, domates salçası ve domates püresinde plastik kavanoz kullanımına yasak getirmeye hazırlanıyor. Bu girişim yıllık hacmi 450 milyon TL’ye ulaşan salça pazarını karıştırdı. Salçada nemden kaynaklanan küflenmeyi geciktirmek, tat ve koku değişimine yol açmamak için hazırlanan yeni taslağa göre firmalar, bundan böyle ürettikleri domates salçalarında ambalaj olarak sadece teneke ve cam kavanoz kullanacak. Plastik kavanozlar sayesinde ambalaj maliyetlerinden 45 milyon TL’lik tasarruf sağlanıyor. Yeni taslakla birlikte ambalaj maliyetlerinin satış fiyatları içindeki payı yüzde 7.5’lardan yüzde 15’lere çıkacak.
Yılda ürettiği 250 bin ton domates salçasının 100 bin tonunu ihraç eden sektör, son yıllarda cam kavanozlara oranla ambalaj maliyetini yarı yarıya düşüren plastik kavanoz kullanımına yöneldi. Fiyat avantajı 1 kilogramlık her bir salça kavanoz maliyetinin camda 60 kuruştan, plastikte 30 kuruşa düşmesinden kaynaklanıyor. Böyle olunca da yıllık iç tüketimin 150 milyon kiloya ulaştığı sektörde, sadece ambalaj maliyetinden elde edilen tasarruf 45 milyon TL’yi buluyor. 1 kilogram domates salçasının 4.5 TL’den, 5 kilogramlık salçaların da 15 TL’den tüketiciye ulaştırıldığı sektörde, toplam maliyetler içinde ambalaj da önemli bir yer oluşturuyor. 6.5 kilogram domatesten 1 kilogram salça elde eden sektör, toplam 400 bin ton üretim kapasitesine sahip olmasına karşın, bunun da ancak 250 bin tonunu kullanabiliyor.
DÜNYADA 6’NCI SIRADAYIZ
Kişi başına düşen yıllık domates salça tüketiminin 2 kilogram olduğu Türkiye, yüzde 5’lik payla dünya salça üretiminde altıncı sırada. Amerika’nın yüzde 24’lük payla birinci olduğu dünya salça pazarında Çin, yüzde 12’lik payla ikinci sırada bulunuyor. Türkiye ise sırasıyla İtalya, İran ve İspanya’nın ardından geliyor.
Ancak domates üretimindeki tarla verimliliğinin düşük, üretilen domatesin et kalınlığının az olması, hammadde ve enerji maliyetlerinin yüksek seviyelerde bulunması, Türk domates salçasının uluslararası pazarlarda rekabet gücünü azaltıyor. Dünya pazarında üst sıralarda yer alan ülkelerde ortalama 5.7 kg sanayi domatesinden 1 kilogram salça üretilirken, bu Türkiye’de 6.5 kilograma çıkıyor.
EN BÜYÜK PAY PLASTİKTE
Plastik Sanayicileri Federasyonu (PLASFED) verilerine göre, Türkiye’de yılda 6 milyon ton ambalaj tüketimi gerçekleşiyor. Bunun yüzde 34’ünü plastik ambalajlar oluşturuyor. Ardından yüzde 28 payla oluklu mukavva geliyor. Cam yüzde 13, karton-kağıt ambalaj de yüzde 11 pay alıyor. Ahşap ambalajlar yüzde 8 pay alırken metalin aldığı pay da yüzde 6 oluyor.
GSM operatörleri, sabit telefon şirketleri, ADSL hizmeti veren internet şirketleri, kablolu yayıncılar ve dijital platformlar gibi, abonelik sistemiyle üyelerine hizmet veren şirketlerin, mezarda bile süren abonelik uygulamasından, 4 yılı aşkın süredir Silivri Cezaevi’nde bulunan Tuncay Özkan da nasibini aldı.
GSM şirketi Turkcell, Tuncay Özkan’ın cezaevine girdiği günden bu yana kullanılmayan cep telefonu hattına 268 TL ile 270 TL arasında değişen tutarlarda toplam 1.344 TL’lik 5 ayrı fatura çıkardı. Şirket Özkan’ın Ekim 2010 ile Şubat 2011 dönemini kapsayan bu fatura bedellerinin, ödenmesini talep etti.
Nazlıcan Özkan, babası Tuncay Özkan’a çıkarılan faturayla ilgili sosyal paylaşım sitesinde “Meğer babamın telefonu varmış. Ne hayırsız adam, 5 yıldır bir kere arayıp, sormadı...” diye espirili bir twit attı.
Süpriz faturayla ilgili Hürriyet’in Tüketici Köşesi’ne, “Taahhütlü abonelikten mezarda değil, cezaevinde bile kurtulunamıyor” diye yakınan Nazlıcan Özkan, “Benim kullandığım cep telefonu hattı da babamın üzerine kayıtlı. Turkcell, babamın cezaevine girmeden önce kullandığı telefon hattıyla ilgili benim telefonuma bir mesaj gönderdi. Mesajda, babamın ödenmemiş faturaları olduğu, bunları ödemem isteniyor” diye konuştu.
AMAÇ ABONEYİ KAÇIRMAMAK
Mevcut abonelerin rakiplere kaptırılmaması amacıyla hazırlanan taahhütlü paketler, 12 ile 24 ay arasında değişen dönemlerde sözleşmesini iptal etmeyeceğini beyan edenleri kapsıyor. Bu paketlerde tarife, genellikle rakip
firmaların benzer paket tarifelerine göre ayarlanıyor. Bu yolla tarifeyi yüksek bulan abonelerin rakip firmalara geçmesi önleniyor. Yüzde 10’dan başlayıp, rakiplerin fiyat politikalarına göre değişen oranlarda indirimleri kapsayan paketlerde abone şayet taahhüt süresi dolmadan üyeliğini iptal etmek isterse, bu kez yüksek ceza bedelleri devreye giriyor. Cezalar o kadar yüksek ki abone üyelikten
BİLGİ Teknolojileri İletişim Kurulu’nun (BTİK) ‘Yasak’ kararına rağmen, GSM operatörü kuruluşlar başta olmak üzere ADSL hizmeti sunan internet şirketlerinden kablo ya da uydu üzerinden televizyon yayınlarını evlere ulaştıran dijital platformlara kadar abonelik sistemiyle üyelerine elektronik haberleşme hizmeti sağlayan kuruluşların ‘Taahhütlü paket’ uygulamaları, sadece aboneliğini erken sonlandıran üyeleri değil, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nı da çileden çıkardı. Bakanlığa bağlı Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdür Vekili Ramazan Ersoy, BTİK’in kararına rağmen aboneliğini erken sonlandırdığı gerekçesiyle üyelerinden almadıkları hizmetin bedelini de tahsil etme yoluna giden elektronik haberleşme hizmeti veren kuruluşlar hakkında inceleme başlatacaklarını açıkladı.
BÜYÜK CEZALARI İÇERİYOR
Ersoy, geçtiğimiz Hafta Hürriyet’in Tüketici Köşesi’nde ‘Mezarda bile kurtulmak zor’ başlığıyla yer alan haberle ilgili bir açıklama yaptı. Açıklamada, Bilişim Teknolojileri İletişim Kurulu’nun 1 Kasım 2011 tarihinde aldığı karara dikkat çeken Ramazan Ersoy, “Kurul’un bu kararı, elektronik haberleşme hizmeti veren iletişim şirketlerinin taahhütlü abonelik paketlerine bazı yaptırımlar getiriyor. Bu yaptırımlar da özellikle, üyeliğini taahhüt edilen süreden önce sonlandırmak isteyen abonelere yansıtılacak cezaları içeriyor. Buna göre aboneler, şayet üyeliklerini taahhüt ettikleri süreden önce iptal etmek isterse, işletmenin sadece o güne kadar sağladığı indirim bedelini geri talep etme hakkı bulunuyor. Verilmeyen hizmet için kalan ayların ücretlerini ve erken sonlandırma cezası gibi bedelleri talep etme hakları ise kesinlikle bulunmuyor” dedi.
YENİ DÜZENLEME YAPILDI
BTİK, elektronik haberleşme hizmeti veren iletişim şirketlerinin taahütlü aboneliklerde, öngörülen süre dolmadan sözleşmeyi sona erdirmek isteyen üyelerine, geriye kalan ayların bedelini cezai şart ya da cayma tazminatı olarak yüklemesi, Bilgi Teknolojileri İletişim Kurulu’nun 1 Kasım 2011’de yeni bir düzenleme yapmasına neden oldu. Kurul’un bu son düzenlemesi, elektronik haberleşme hizmeti veren kuruluşların abonelerine vermedikleri hizmetin bedelini üyelerinden tahsil etmesini yasaklıyor. Tüketicilerin ekonomik menfaatlerinin korunması, tüketici mağduriyetlerinin önlenmesi, elektronik haberleşme hizmetlerinin sunulmasında güvenin sağlanması, rekabet ortamının güçlendirilmesi ve tüketicilerin pazarlık güçlerinin arttırılmasını amaçlayan Kurul Kararı, 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’nda mevzuat hükümleri göz önünde bulundurularak, değişiklikleri içeriyor.
Vefat mücbir sebeptir taahhüt hemen bitmeli
TÜKETİCİNİN Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdür Vekili Ramazan Ersoy, iletişim şirketlerinin vefat eden abonelerin üyelik iptallerinde, mirasçılardan taahhüt sonuna kadar her ay faturaların düzenli ödenip, taahüdün yerine getirilmesİni isteme ya da vefat eden abonenin ceza ödemeden üyeliğinin sonlandırmak için reddi miras talebinde bulunma haklarının da olmadığına dikkat çekti. Bunu da ölüm, iflas, hastalık, tutukluluk gibi görevin, taahüdün ve sorumluluğun yerine getirilmesine engel teşkil eden durumların hukukta mücbir sebeb olarak kabul edilmesine bağladı. Ersoy, “vefat etme bir mücbir sebebtir. Bu nedenle, nüfustan kaydı silinen bir abonenin üyeliğinin de sonlandırılması gerekir. Bu abonenin, tahahütü var diyerek, üyeliği devam ettirmekte ısrarcı olunulamaz” dedi.
Verilmeyen hizmetin bedeli