Erkan Çelebi

‘Mezarda’ bile kurtulmak zor

31 Aralık 2012
Son yıllarda iletişim şirketlerinin taahhütlü paket uygulamaları, aboneleri çileden çıkarıyor. Bu kuruluşlar, taahhütte bulunan abonelerin üyeliklerini sadece yaşarken değil, öldükten sonra mezarda bile devam ettirme yoluna gidiyor. Üyeliğinin sonlanması için ailenin reddi mirasta bulunması gerekiyor.

GSM operatörü kuruluşlar başta olmak üzere ADSL hizmeti veren internet şirketlerinden kablo ya da uydu üzerinden televizyon yayınlarını evlere ulaştıran dijital platformlara kadar abonelik sistemiyle üyelerine hizmet veren şirketler, taahhütlü paket uygulamalarıyla çileden çıkarıyor. Mevcut abonelerin rakiplere geçmesini önlemek amacıyla devreye sokulan taahhütlü paket uygulamalarında, yaka bir kere kaptırıldığında, kapsamında yer alan ağır yaptırımlar yüzünden bir daha kurtarmak, deveye hendek atlatmaktan zor oluyor. Bu kuruluşlar, taahhütte bulunan abonelerin üyeliklerini sadece yaşarken değil, öldükten sonra mezarda bile devam ettirme yoluna gidiyor.

REDDİ MİRAS GEREKİYOR

Vefat eden abonenin üyeliğini iptal ettirmek isteyen yakınlarından ya taahüttünü yerine getirmediği için yüklü ceza bedellerini ödemesi ya da taahhüt sonuna kadar her ay faturaların düzenli ödenip, üyeliğin devam ettirilmesi isteniyor. Vefat eden abonenin ceza ödemeden üyeliğinin sonlandırılabilmesi ancak, aile bireylerinin reddi mirasta bulunmasıyla mümkün olabiliyor.

AMAÇ ABONEYİ KAÇIRTMAMAK

Mevcut abonelerin rakiplere kaptırılmaması amacıyla devreye sokulan bu paketler, 12 ile 24 ay arasında değişen dönemlerde aboneliği iptal etmeyeceği taahüdünde bulunan aboneleri kapsıyor. Bu paketlerde tarife, genellikle rakip firmaların benzer paket tarifelerine göre ayarlanıyor. Bu yolla tarifeyi yüksek bulan abonelerin rakip firmalara geçmesi önleniyor.

YÜKLÜ CEZALAR GELİYOR

Ancak, yüzde 10’dan başlayıp, rakiplerin fiyat politikalarına göre değişen oranlarda indirimleri kapsayan bu paketlerde abone şayet taahhüt süresi dolmadan üyeliğini iptal etmek isterse, bu kez ceza bedelleri devreye giriyor. Bu durumda, abone üyelikten ayrılmak yerine taahhüt süresinin sonuna kadar hizmet almadan faturalarını her ay düzenli yatırdığı taktirde, firmanın belirlediği ceza bedellerini ödemekten daha fazla avantaj sağlayabiliyor.

Vefat eden eşinin üyeliği için uğraştı

Yazının Devamını Oku

Teşhirin böylesi hiç görülmedi

24 Aralık 2012
GÜMRÜK ve Ticaret Bakanlığı, okul malzemeleriyle çocukların sağlığını tehlikeye atan firmalarla ilgili daha önce örneği olmayan bir uygulamayı devreye soktu. Kanserojen madde içeren ürünlerini piyasadan toplamayan firmaları gazetelere ilan vererek, tek tek teşhir eden Bakanlık ilanların faturasını da firmalara ödetiyor.

GÜMRÜK ve Ticaret Bakanlığı, Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğü,ürettikleri ayakkabı, beslenme çantası, kalem, silgi gibi okul malzemeleriyle çocukların sağlığını tehlikeye atan firmaların, ürünlerini piyasadan toplatma ve imha etme kararına uymaması üzerine, daha önce örneği olmayan bir uygulamayı devreye soktu. Bakanlık, ürünlerini toplamaya yanaşmayan firmalarla ilgili olarak gazetelere “Güvensiz ürün” başlığı altında çeyrek sayfa ilan vererek, firma ve markaları ürünlerin resimleriyle birlikte tek tek teşhir etti. Resimlerdeki ürünleri alan tüketicileri de aldıkları bu ürünleri koşulsuz şartsız iade edip, paralarını geri almaları konusunda uyardı. Bakanlık, bununla da yetinmeyip, ilanların bedelini de ürünlerini geri toplayıp, imha etmeye yanaşmayan firmalara fatura etti.

637 BİN 500 TL CEZA

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı okulların açılmasından hemen önce piyasada satılan kalem, silgi gibi kırtasiye malzemeleri ile ayakkabı, çanta, çorap gibi çocukların okul ihtiyaçlarına yönelik ürünlerden numuneler alarak, analizlerini yaptırdı. Yapılan analizlerde kanserojen madde içerdiği tespit edilen toplam 51 ürün için 28 farklı firmaya her bir ürün için 12 bin 500 TL olmak üzere toplam 637 bin 500 TL idari para cezası kesildi. Ayrıca, bu 28 firmanın kanserojen madde içeren 51 ürünüyle ilgili olarak firmaların piyasadan toplatması ve satılanları da müşterilerinden tek tek geri alarak, imha etmelerine karar verildi.

TEŞHİRİN FATURASI

28 firmadan 24’ü bu karara uydu. Ürünleri, müşterilerinden geri alıp, imha etti. Ancak, Kenar Deri Ürünleri Sanayi, Ayhan Çetin Ayakkabı İmalatı, Dilar Çanta ve Rival İthalat ve İhracat Pazarlama Sanayi adlı 4 firma, 5 ürünüyle ilgili olarak sadece para cezalarını ödeyip, ürünlerini geri toplamaya yanaşmayınca, bu kez devreye yeniden Bakanlık girdi. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğü, sağlık açısından tehlike oluşturan kimyasal madde içeren ürünleri toplatmamakta direnen firmalar için çareyi gazetelere ilan vermekte buldu. Bu yolla firmaları sadece teşhir etmekle kalmadı, aynı zamanda verilen teşhir ilanlarının bedelini de şirketlere fatura etti. Böylece, firmaların hem ürünlerini müşterilerden koşulsuz bedelini ödeyerek geri almasını hem de firma ad ve adresleri, ürünlerinin marka ve resimleriyle birlikte teşhir eden ilanların da bedellerini ödemek zorunda bıraktı.

Türkiye’de bir ilk

GÜMRÜK

Yazının Devamını Oku

Sigortacılara kedi köpek ve fare şoku

23 Aralık 2012
SİGORTA Tahkim Kurulu’nun aldığı son kararlara göre, bundan böyle sürücünün kusuru yüzünden ezilen köpeğin veteriner masraflarını Zorunlu Trafik Sigortası, motora giren kedinin ve kabloları kemiren farenin de araçlarda yol açtığı zararları Kasko Sigortası karşılayacak.

SİGORTA şirketleriyle sigortalılar arasındaki uyuşmazlıkları çözüme kavuşturmak amacıyla yasa gereği kurulan Sigorta Tahkim Kurulu, son dönemlerde aldığı örnek kararlarla özellikle Kasko ve Zorunlu Trafik Sigortası’nda maduriyetlerin yaşanmasının önüne geçiyor. Kurul’un aldığı son kararlara göre, bundan böyle sürücünün kusuru yüzünden ezilen köpeğin veteriner masraflarını Zorunlu Trafik Sigortası, motora giren kedinin ve kabloları kemiren farenin araçta yol açtığı zararları da Kasko Sigortası karşılayacak.

EZİLEN KÖPEK

Sigorta Tahkim Kurulu’nun karara bağladığı uyuşmazlıklar arasında, “sürücü tarafından ezilen köpeğin veteriner masraflarını kim karşılayacak?” sorusu da yanıt bulunuyor. Sigorta şirketlerinin Zorunlu Trafik Sigortası kapsamına girmediği gerekçesiyle tazminine yanaşmadığı veteriner masraflarıyla ilgili aldığı karar, örnek teşkil ediyor. Kurul, araçla köpeğine çarpılan başvuru sahibinin talep ettiği 4 bin 210 liralık veteriner masraflarını Trafik Sigortası genel ve özel şartları kapsamında yer almadığı gerekçesiyle karşılamaya yanaşmayan sigorta şirketini haksız buldu.

MOTORA SIKIŞAN KEDİ

Kurul, sigorta şirketinin Kasko genel şartları gereği ani ve harici etki sonucunda oluşmadığı gerekçesiyle teminat dışı saydığı motora giren kedi yüzünden araçta oluşan zararla ilgili olarak da sigortalının lehinde karara bağladı. Kurul kararında, zararın poliçe kapsamında olmadığını ispat külfetinin sigortacıya ait olduğuna dikkat çekerek, “Kasko Sigortası kapsamının, araç sürücünün iradesi dışında, ani ve harici etkiler sonucunda bir cisme çarpma veya cismin araca çarpması, müsademe, devrilme, düşme, yuvarlanma gibi oluşan hasarların sayılmış olduğu ve “gibi” ibaresi ile bu kaza hallerinin bunlarla sınırlı değil benzerlerini de kapsadığı belirtilmiştir. Bu nedenle zarar, her ne kadar aracın motor ve iç aksamında oluşmuş ise de, bu zararın oluş sebebi, beklenmedik bir şekilde aracın altından motor iç aksamı arasına giren kedinin, hareket eden aracın triger kayışına çarpıp, sente atmasına sebebiyet vermesinden kaynaklandığı, araç sürücüsünün iradesi dışında, ani ve harici etkiler sonucunda bir cisme çarpma veya cismin çarpması şeklinde tanımlamanın teminat kapsamı dahilinde olduğu kararına varılmıştır” denildi.

KABLOLARI KEMİREN FARE

Tahkim Kurulu, motora sıkışan kedi kararında olduğu gibi kabloları kemiren farenin verdiği zararı da Kasko kapsamında değerlendirdi. Kurul kararında, “Olayda sigortalının hasarın meydana gelmesinde ne kasdı ve ne de ağır kusurunun söz konusu olduğu, hasarın önceden öngörülemeyen ve gerek sigortalıya ve gerekse sigortacıya atfı mümkün olan bir sebeple (mücbir sebepler, harb, isyan) da  meydana gelmediği, sigortalı malın ayıplı olduğu hususunda bulguya rastlanmadığı, kasko sigortalarında teminat dışı hallerin yasal dayanağını oluşturan hükümlerden hiç birine girmediği, uyuşmazlık konusu, ‘kemirgen bir hayvanın sigortalı aracın motor aksamına zarar vermesi’ hasarının da teminat kapsamında kabul edilmesi gerektiği kararına varılmıştır” denildi.

Her 10 başvurudan 6’sı sigortalı lehine sonuçlandı

Yazının Devamını Oku

Karttan nakit avans krediden daha cazip

17 Aralık 2012
YÜZDE 2.3 aylık faiz oranıyla Brezilya ve Endonezya’dan sonra kredi kartına en yüksek faiz uygulayan ülke olmamıza rağmen, karttan nakit avans çekmek, bankalardan bireysel kredi kullanmaktan daha avantajlı oluyor. BKM’nin araştırmasına göre, bu da bireysel kredilere uygulanan ortalama yüzde 1.6 faiz oranın yanı sıra toplamda 510 TL’yi bulan dosya ve sigorta masraflardan kaynaklanıyor.

BANKALARARASI Kart Merkezi’nin yaptığı araştırma, Türkiye’yi aylık yüzde 2.3 faiz oranıyla, Brezilya ve Endonezya’dan sonra dünyada kredi kartlarına en yüksek faiz uygulayan üçüncü ülke konumuna oturtuyor. Buna rağmen aynı araştırma, Türkiye’de kredi kartından taksitli nakit avans çekmenin bankadan bireysel kredi kullanmaktan daha cazip olduğunu da gözler önüne seriyor. Bu da, bankaların bireysel kredilere ortalama yüzde 1.6 oranında faiz uygulamasına rağmen, 275 TL’den başlayıp, 510 TL’ye kadar çıkan dosya masrafı, sigorta bedeli gibi ek ücretler yansıtmasından kaynaklanıyor. 

KARTA EN YÜKSEK 3’NCÜ FAİZ

Bankalararası Kart Merkezi’nin kredi kartı faizleriyle ilgili bu araştırması, dünyada kredi kartlarına en yüksek faizi Brezilya bankalarının uyguladığını gösteriyor. Brezilya’da bankaların kredi kartlarına uyguladığı faiz oranı, yıllık yüzde 238.3’ü buluyor. Brezilya’nın ardından yüzde 42.2 yıllık faiz oranıyla Endonezya geliyor. Taksitlendirilen kredi kartı borçlarına yıllık ortalama yüzde 28.1 faiz yansıtılan Türkiye üçüncü sırada yer alırken, bu oran Meksika’da yüzde 25 oluyor. Meksika’yı yüzde 23.4’le Tayland, yüzde 19.9’la İngiltere, yüzde 18.9’la Malezya izliyor. Taksitlendirilen kredi kartı borçlarına Güney Kore’de yüzde 18.4 oranında faiz yansıtılırken, ekonomik krizle boğuşan İtalya’da yüzde 17.1’i buluyor. Almanya’da yüzde 15.7 olan yıllık kredi kartı borç faizi, Amerika’da yüzde 15 olarak gerçekleşiyor.

7 AYIN TÜMÜNDE GEÇİYOR

Türkiye, taksitlendirilen kredi kartı borçlarına Brezilya ve Endonezya’nın ardından dünyada en yüksek faizin yansıtıldığı üçüncü ülke olmasına rağmen, bu faiz oranları bankaların dosya bedeli, sigorta ücreti gibi adlar altında ekstra komisyonlar yansıttığı bireysel kredilerden daha düşük kalıyor. Bankalararası Kart Merkezi’nin (BKM) yaptığı bir diğer araştırmaya göre ise, kredi kartlarından yapılan nakit çekimlerin taksitlendirilmesi durumunda, aylık yüzde 2.3 oranında faiz işletilmesine rağmen, bu oran 7 aya kadar kullanılan tüm tutarlarda bireysel kredilerden daha düşük oluyor. 3 bin TL’ye kadar olan tüm vadelerde de bireysel kredi kullanmak yerine kredi kartından nakit çekip, borcu taksitlendirmek yine daha avantajlı oluyor.

6 ve 12 ayda ne kadar fark ediyor

BKM’nin araştırmasına göre kredi kartından çekilen 9 bin 500 TL’lik bir nakit avans, 6 ay taksitlendirildiği taktirde, aylık taksit tutarı 2 bin 112 TL’den başlayıp, son ay bin 801 TL’ye düşerken, aynı borç, ihtiyaç kredisi kullanıldığında ise 6 ay 2 bin 112 TL’lik eşit taksitlerle ödenebiliyor. Tüm bunların sonucunda, kredi kartı kullanıcıları 9 bin 500 TL için toplamda 10 bin 264 TL geri ödemede bulunurken, ihtiyaç kredisi kullananlar, aynı vade için 10 bin 558 TL’lik geri ödemede bulunmak zorunda kalıyor.

Yazının Devamını Oku

Abone kapma yarışı interneti ucuzlattı

16 Aralık 2012
BAZI servis sağlayıcıları abone sayısı 7 milyona ulaşan 3.5 milyar TL’lik ADSL pastasından daha fazla pay almak için pazarın lideri TTNet’den abone kapmaya çalışıyor. TTNet’le sözleşmesi dolan aboneleri tek tek arayan bu servis sağlayıcıları, cazip şartlar sunarak, portföylerini genişletme yoluna gidiyor.

TÜRKİYE’de internete sabit hatlar üzerinden bağlananların sayısı 7 milyona ulaşınca, yıllık hacmi 3.5 milyar TL’ye ulaşan ADSL’de (Asimetrik Sayısal Abone Hattı) ‘abone kapma yarışı’ başladı. Buna da ADSL havuzuna yeni abone kazandırmak için gerekli olan fiber optik ağ yatırımların astarı yüzünden pahalıya patlaması yol açtı. Bazı servis sağlayıcıların pazarda yeni yatırım yapmak yerine pastadan aslan payı alan kuruluşların abonelerini cazip şartlar sunarak, kapmaya çalışması, sadece tarifelerde düşüşe değil, verilen hizmetin kalitesinde de artışa neden oluyor.
Türkiye’de mobil, uydu ve sabit hatlar üzerinden internete bağlanan abone sayısı, 18 milyonu buluyor. Bunun 7 milyonunu sabit hatlar üzerinden geniş bant data bağlantısı gerçekleştiren ADSL aboneleri oluşturuyor. 7 milyon ADSL abonesinin de 6 milyonunu TTNet tek başına bünyesinde barındırıyor. Geri kalan 1 milyon aboneyi de diğer ADSL servis sağlayıcıları aralarında bölüşülüyor. Bu servis sağlayıcıları da ADSL pastasından aldıkları payı artırmak için özellikle TTNet’le taahhütlü kampanya sözleşmesi yapmış olan aboneleri hedef alıyor. çağrı merkezleri üzerinden TTNet’in sözleşmesi dolan abonelerini tek tek arayan bu servis sağlayıcıları, daha cazip şartlar sunarak, abone portföylerini genişletmeye çalışıyor.

YÜZDE 40 İNDİRİM

Arkadaşımız Birol Öner’in yaptığı araştırmaya göre, TTNet de rakiplerinin abonelerine yönelik yaptığı bu atak karşısında kayıtsız kalmayınca, aylık tarife bedellerinde yüzde 40’lara varan indirimler de beraberinde geliyor. Taahüt süresi dolan abonelerini kaptırmak istemeyen TTNet, yeni taahhütte bulunan mevcut abonelerinin tarifelerinde indirime gidiyor.
2006 yılına kadar çevirmeli sistemle internete bağlanabilen internet kullanıcıları, sık sık bağlantı kopma, donma gibi sorunlar da yaşıyorlardı. Geniş bant sistemine geçişle birlikte. ADSL abone sayısı da 7 milyona ulaşıldı. Fiber optik ağ şebekesine ağırlık veren TTNet, kısa sürede 6 milyon aboneyle Türkiye’nin en büyük, dünyanın ise 10’ncu büyük geniş bant internet servis sağlayıcısı konumuna geldi.

YATIRIMLAR DEVAM EDECEK

Datanın giderek ses iletişiminin öne çıktığı son dönemlerde, sektördeki rekabetin hizmet kalitesine kaymasını da sağlıyor. Geniş bantta rekabetin hıza kaymasıyla birlikte altyapı yatırımlarında fiber şebeke ağına ağırlık verilmesi gerekiyor. Bu da, her bir abone için yapılan yatırımların maliyetlerini önemli oranda artırıyor. Ancak, teknolojideki gelişmelere ayak uydurup, sektörde yeni ürünler geliştirme imkanı bulabilmek için de pazarda faaliyet gösteren kuruluşların da bu yatırımları yapılması gerekiyor.  

Yazının Devamını Oku

Bizi boşuna oyalamayın

11 Aralık 2012
YARGITAY’dan bankalara, faiz oranlarının düşmesiyle birlikte yeniden yapılandırılacak kredilere, “İkinci kez masraf adı altında ücret yansıtamazsınız” uyarısı geldi. Yargıtay 13’ncü Hukuk Dairesi üyelerinden Candaş İlgün bankalara “Bu uygulamalarda bulunarak, mahkemeleri boşu boşuna oyalamayın” dedi.

BANKALARIN konut kredilerinde aylık faiz oranlarını konut kredilerinde yüzde 0.78’e, tüketici kredilerinde de yüzde 0.99’a kadar çekmesi, daha önce kullanılan kredilerde yeniden yapılandırma furyasını da beraberinde getirdi. Bir yandan tüketiciler, daha önce kullandıkları krediyi yeniden yapılandırarak, sağlayacakları faiz avantajının hesabını yaparken, bankalar da bunu “çifte masraf” uygulamasıyla kendi lehlerine çevirmenin planlarını yapıyor. Ancak, bankaların bu planı, daha uygulamaya koyulmadan, Yargıtay’ın engeline takıldı.

ERKEN KAPATMA CEZASI

Yargıtay 13’ncü Hukuk Dairesi üyelerinden Candaş İlgün, Yargıtay’ın daha önce aldığı kararları örnek göstererek, bankalara “faiz oranlarının düşmesiyle birlikte yeniden yapılandırılacak kredilere, dosya, sigorta, ekspertiz masrafı adı altında ikinci kez yeniden ücret yansıtamazsınız” uyarısında bulundu. İlgün ayrıca, bankaların konut kredisini yeniden yapılandıran müşterilerine yüzde 2’lik erken kapatma cezasını da yansıtma haklarının bulunmadığını söyledi.

ALMA HAKI YOK

Candaş İlgün, faizlerdeki düşüşle birlikte gündeme gelen kredi borçlarının yeniden yapılandırılmasıyla ilgili akıllarda oluşan sorulara açıklık getirdi. İlgün, bankaların kredi yapılandırmalarında dosya, sigorta, ekspertiz masrafı adı altında müşterilere ikinci kez ücret yansıtma yoluna gittiğine dikkat çekerek, “Tüketiciler daha önce kullandıkları krediyi yapılandırırken, şayet başka bankadan yeni bir kredi çekip, eski borcunu kapatırsa, o taktirde yeni kredi kullanmış sayılabilir. Oysa bazı bankalar bunu kendilerinin yapılandırdığı kredilerde de uyguluyor. Aynı banka üzerinden gerçekleştirilen yapılandırmalarda, kredi kapatma söz konusu değil. Mevcut kredi yeni faiz oranlarına göre yeniden düzenleniyor. Bu nedenle, bankaların müşterilerine ikinci kez bu masrafları yansıtma hakkı bulunmuyor” dedi.

KAPATMA CEZASINI KAPSAMIYOR

Yargıtay 13’ncü Hukuk Dairesi’nin daha önce aldığı kararlarda da bu tip uygulamaları haksız bularak, tüketicilerin lehinde verdiği kararları tek tek örnekler vererek anlatan İlgün, bankaların yüzde 2’lik erken kapatma cezasını yansıtma konusuna da açıklık getirdi. İlgün, “Yine aynı banka üzerinden yapılan yapılandırmalar, mortgage kredilerinde, kredinin erken kapatılmasında uygulanan yüzde 2 oranındaki cezayı da içermiyor. Bu nedenle, yeniden yapılandırılan konut kredilerinde yüzde 2 oranında ceza uygulanamaz. Bulunulması, mahkemelerin gereksiz yere oyalanmasından öteye gitmez. Bankaların bu uygulamadan vazgeçmeleri gerekir” dedi.

250 TL’lik ekspertiz ücreti 1000 TL oluyor

Yazının Devamını Oku

Kolonyaya gençlik aşısı

9 Aralık 2012
YILBAŞI, bayram gibi özel günlerde satışlarında yüzde 30’a varan artışların yaşandığı kolonyaya, meyve, vanilya ve çiçek esanslarıyla parfüm niteliği kazandırılması, yıllık pazar hacminin 170 milyon liraya ulaşmasını sağladı.

Bunda da, firmaların yeni formüllerle gençleri yakalamayı başarması etkili oldu.

MEYVE, vanilya ve çiçek esanslarıyla 100 yıllık geleneksel Türk kolonyasına parfüm niteliği kazandıran firmalar, 500 milyon TL’lik kişisel bakım pazarından aldıkları payı da 135 milyon liradan 170 milyon liraya çıkarmayı başardı. Farklı esansları içeren yeni formülleriyle kolonyayı genç nesillere de sevdiren firmalar, bu yolla pazarı son bir yıl içinde yüzde 20 büyüterek, yıllık tüketimde 10 milyon litre barajını yakaladı.
İncir, mandalina, yasemin, paçuli, Hint çimeni, meşe, yosun, vanilya esanslarının yanı sıra lavanta, iğde, şebboy, yasemin, leylak, menekşe, zambak ve çam gibi çiçek ve bitki özleri ile üretilen yeni nesil kolonyalar sayesinde kişi başına düşen yıllık tüketim de 145 mililitreyi buluyor. Bunda da kolonyanın yaz aylarında ferahlamanın yanı sıra, terlemeye karşı deodorant ve parfüm niyetine kullanılması etkili oluyor.
Sıcak havalarda satışı artan kolonya, Türkiye’de en fazla Adana’da satılıyor. Satışların yüzde 35’i Marmara, yüzde 15’i İç Anadolu, yüzde 15’i Güneydoğu Anadolu’da gerçekleşiyor. Satışların yüzde 60’ı süpermarkette, yüzde 25’i bakkal, yüzde 8’i de eczanede gerçekleşiyor.
HEDEFTE GENÇLER VAR 
Türkiye’de yapılan araştırmalara göre, yaz mevsiminde limon kolonyası tüketimi önemli oranda artıyor. Kolonya tüketimi en yüksek seviyeye yılbaşı, bayram gibi özel günlerde ulaşıyor. Ancak tüketimin gençler arasında hızla yaygınlaşması, kolonya tüketiminin yılın tüm dönemlerine yayılmasını sağlıyor. 5 yıl öncesine kadar toplam satışların yüzde 50’si özel günlerde gerçekleşirken, artık bu oran yüzde 30’lar seviyesinde kalıyor.
Kutlamalı özel günlerde cam şişe ve büyük boy ambalajlar tercih edilirken, yılın diğer dönemlerinde plastik ambalaj tüketimi daha yoğun gerçekleşiyor. Yaz aylarında ise kışa oranla satışlar yüzde 15 artış kaydediyor.

Yazının Devamını Oku

350 milyon liraya ‘öğün’ atlıyoruz

26 Kasım 2012
LİF, vitamin ve minerallerle zenginleştirilmiş, vanilyadan fındığa, kurutulmuş meyvelerden keten tohumuna kadar farklı karışımlarla ‘sağlıklı aktif yaşam’ sürmek isteyenleri damak zeklerinden yakalayan firmalar, öğün yerine geçen ürün pazarının 350 milyon liralık hacme ulaşmasını sağladı.

SON dönemlerde fazla kilolardan arınmak ve sağlıklı bir yaşam sürmek isteyenlerin sayısında gözlenen hızlı artış, bir anda atıştırmalık barlardan kahvaltılık gevreklere, vitamin ve mineral takviyeli shake karışımlarından lif tabletlerine kadar öğün atlatıcı ürün pazarının yıldızını parlattı. Lif, vitamin ve minerallerle zenginleştirilmiş, vanilyadan fındığa, kurutulmuş meyvelerden, keten tohumuna kadar farklı karışımlarla sağlıklı aktif yaşam sürmek isteyenleri damak zeklerinden yakalayan firmalar, öğün yerine geçen ürün pazırının 350 milyon liralık hacme ulaşmasını da sağladı.

KAHVALTIDA GEVREK ARTIŞI

230 milyon TL’sını kahvaltılık gevreklerin, 90 milyon TL’sini de lif, vitamin ve minerallerle zenginleştirilmiş aromalı ‘shake’lerin, 30 milyon lirasını da atıştırmalık bar, çorba ve diyet krekerlerin oluşturduğu pazarda, artık firmalar, geliştirdikleri Türk damak tadına üygun ürünlerle ön plana çıkmaya çalışıyor. Her 5 kişiden 1’inin düzenli kahvaltı yapmadığı Türkiye’de, pazardaki hızlı büyümeden en fazla nasibini kahvaltılık gevrekler alıyor.
Kurutulmuş meyve, Hindistan cevizi, keten tohumu, yeşil çay, badem ve çikolatalı karışımlarla kilo verme sürecini daha rahat atlatmak isteyenleri hedef alan firmalar, kilo kontrolüne destek sağlayan bu gıda takviye ürünleriyle pazardan aldıkları payı artırmaya çalışıyor. Enerjinin yavaş ve dengeli kullanılmasını sağladığı için vücutta zindelik, midede tokluk hissi oluşturan tam tahıllı bu ürünler, yıllık kişi başına düşan kahvaltılık gevrek tüketiminin de 250 grama ulaşmasını sağlıyor.

EN HIZLI BÜYÜYEN SEKTÖR

Türkiye’de en hızlı büyüyen ilk 5 gıda kategorisinden biri olarak gösterilen kahvaltılık gevrek pazarında faaliyet gösteren firmalar, önümüzdeki 5 yıl içinde yıllık kişi başına düşen tüketimi 250 gramdan 2 kilograma çıkartmayı hedefliyor. Bunda her yıl Türkiye’de 1 milyona yakın yeni hanenin, kahvaltılık gevrek tüketmeye başlaması etkili oluyor. Kellogg markasıyla Türkiye’de üretim gerçekleştiren Ülker, pazarda Coco Pops, Special K, Kellogg’s ve Honey Pops’la, Nestle, Nesquik, Nesfit, Müsli ve Corn Flakes markalarıyla rekabet ediyor. İrirli ufaklı birçok markanın rekabet ettiği pazarda Nestle, liderliği elinde bulunduruyor.

Bir ölçeği bir öğün

- PAZARDAN 50 milyon dolarla (90 milyon TL) kahvaltılık gevreklerin ardından en büyük ikinci payı alan ‘öğün’ atlatıcı ‘shake’ler (karışım) de artık Türk damak tadına uygun formüller içeriyor. Kilo kontrolü sağlamaya yardımcı bu ürünler, vücudun ihtiyacı olan besinleri minimum kalori ile sağlıyor. Aralarında vücudu destekleyici fonksiyonu ile bilinen B vitaminlerinin de olduğu 23 vitamin ve mineral içeren bu ürünler, içeriklerindeki bezelyeden elde edilen protein sayesinde kilo kontrolü programı uygulanırken, enerji seviyesinin yüksek tutulmasına ve daha uzun süre tok kalınmasına da yardımcı oluyor.

Yazının Devamını Oku