Bu kadar farklılık arasında kebapları ve ocakbaşı alışkanlığı ile öne çıkmayı başaran güney mutfağı, ağzının tadını bilenlerin ilk tercihleri arasında yer alıyor. Kırmızı etin farklı tekniklerle işlenip, şişe dizilmesi güneyin vazgeçilmez geleneği... Bölge nüfusundan, mutfağa hakim, yakın bir arkadaşınız varsa hafta sonları yapabileceğiniz mangal seansları güney tatları ile keyifli hale gelebilir. Fakat herkes bu kadar şanslı olmayabiliyor. Ayrıca Başkent’te meze, kebap ve şişlerle donatılmış bir sofra kurmak için ihtiyaç duyulan orjinal malzemeleri bulabilmek kolay değil. Kuzu eti, kırmızı biber, nar ekşisi ve şalgam gibi tüm bileşenlerin farklı bölgelerden taşımak gerekiyor. Böyle zorlu bir sürece girmektense, tatları bir araya getiren mekanları ziyaret etmeyi tercih edenlerdenseniz Ankara’da keyifli bir mekan önerim var.
SADECE İÇECEĞİ SEÇİN
Adana’nın kebap kültürünü Ankara’ya taşıyan mekanlardan biri olan Balgat 1331. Sokak’taki Dayı’nın Yeri, temel olarak şişe dizilen kırmızı et çeşitlerini servis ediyor. Lezzet konusunda da hakkını vermek gerekiyor. Fakat her an, her masanın başında görebileceğiniz mekanın işletmecisi Şahin Usta, servis sisteminde yarattığı farklılık ile dikkat çekiyor. İlk kez gelenleri şaşırtan mekanda siz sadece içeceğinizi seçiyorsunuz. Kebap keyfi yapacağınız mekanda gazlı içecek sipariş etmenizi kesinlikle önermiyorum. Adana Ceyhan’dan getirilen ev yapımı şalgam suyunun mekandaki tüm masalarca tercih edildiğini görebilirsiniz. İçecek seçiminin ardından güney mutfağının nimetleri masanıza sıra sıra gelmeye başlıyor. Bakır eşyalar ve taş duvarlarla dekore edilen Dayı’nın Yeri’nde, içecek seçiminizin ardından masaya önce mezeler ulaşıyor.
KIRMIZI ETE YER BIRAKIN
Sıcak pide eşliğinde gelen domates ezmesi, cacık, nar ekşili közlenmiş soğan, turşu, sumaklı soğan, mevsim salatası, roka ve maydonoz ile güney mutfağının ısınma turu başlıyor. Hepsinin tadına bakmaya fırsat bulamadan fındık lahmacun tabaklara ulaşıyor. Mekanın ocak manzaralı bölümüne konuşlandıysanız bacaya doğru yükselen dumanlar iştahınızın açılmasına neden oluyor. Mezelerle karnınızı doyurmamanızı tavsiye ederim. Keza çeşit çeşit kırmızı ete yer bırakmak gerekiyor.
DİYARBAKIR’DAN SÜT KUZU
Sıra sıra masanıza ulaşacak olan kırmızı etler ateş üstünde son işleminden geçiyor. Diyarbakır’dan getirilen süt kuzu eti ile hazırlanan şişler, sadece Maraş biberi ve tuz ile terbiye ediliyor. Tuz ve biberle yetinmeyip, farklı çeşniler kullanmak isterseniz, masanıza baharat isteyebilirsiniz. Şiş lezzetlerinden ilk servis edilen Adana kebap oluyor. Yağlı lavaş parçaları üzerinde gelen kebaplara, közlenmiş domates biber ve Kastamonu Taşköprü sarımsakları eşlik ediyor. Tam bu esnada Şahin Usta masanıza gelerek, közlenmiş sarımsakları soymaya başlıyor ve ilk kez gelenlerdenseniz mutfak hakkında bilgiler veriyor.
KEMİĞE YAKIN LEZZET
Yeni yıla sisli hava eşliğinde giriş yapan Ankara, 2014’ün ilk 10 gününü pusler arasında bıraktı. Yüksek kesimlerde göz gözü görmezken, sis nedeniyle trafik akışı tehlikeli bir hal aldı. Görüş mesafesinin dip yaptığı bölgelerde gaz pedalıyla vedalaşamayan çok sayıda sürücü kazalara karıştı. Can kayıplarının yanı sıra maddi hasarlı trafik kazaları meydana geldi. Tabii kente çöken sisin etkileri sadece kazalar ile sınırlı değil. Gündüzleri de sıkıcı hale getiren sisli hava, insan psikolojisini olumsuz yönde etkiliyor. Bunu anlayabilmek için Twitter’daki sis cıvıltılarına göz gezdirmek yeterli oluyor.
SILENT HILL BENZETMESİ
Sosyal medyada sesini yükselten Ankaralılar’ın tamamına yakını, sis nedeniyle yaşam motivasyonlarının azaldığı görüşünde birleşiyor. Yaklaşık 10 gündür kenti terk etmeyen sis tabakasının kalıcı olması ihtimali sık sık gündeme getiriliyor. Bazı Başkentliler ise normalde şikayet ettikleri kar, yağmur ve ayaz gibi iklim olaylarını sise tercih edebileceklerini söylüyor. Bir de Ankara’nın, 2006 yapımı korku filmi Silent Hill’in setine benzetilmesi Twitter’da son dönemin popüler sohbetleri arasında yer alıyor.
SİS TATİLİ İSTİYORUZ
Sosyal alemde Başkent’i kaplayan sis tabakasının Karadeniz yaylaları ile rekabet edebilecek kıvama geldiğini iddia edenler var. Sisin sebebine ilişkin fikir yürütenlerin ilginç tespitlerini okumak ise eğlenceli oluyor. Mangal dumanı teorisi en ilginçleri arasında... Sisin içeri dolacağı korkusuyla evinin penceresini açamayanların varlığından haberdar oluyoruz. Öğrenciler ise tatil derdinde. Onlar, Ankara Valiliği’nden sis tatili istiyor.
- @Gokhan_Sezginer Ankara’da bu kış sis modası nereden çıktı anlamadım. Gaz bombalarıyla denge mi bozuldu ne oldu?
- @BeyzaGezer Bizim evden tüm Ankara gözüküyordu. Şimdi bırak Ankara’yı karşı bina gözükmüyor, bu ne sis... Sahi karşıda bina var mıydı? Şüpheye düştüm valla.
Kuzey Afrika’dan başlayıp, Güney Avrupa’ya dek mutfaklara hakim olan anlayışın vazgeçilmez unsurlarından biri de deniz ürünleridir. Fas’tan İspanya’ya uzanan bu kültür Türkiye’ye, Yunanistan ve Ege kıyılarından yansır. Benzer karakterdeki doğa koşullarının sunduğu nimetler, yine benzer yöntemlerle işlenerek sofralara ulaşır. Ege kıyılarında esen yumuşak imbat rüzgarlarını mutfak üzerinden masanıza ulaştıran meze ve deniz ürünlerini vazgeçilmez kılan özelliklerden biri de hafiflikleridir. Mideyi yormadan keyfi çıkarılabilen bu lezzetleri Ankara’da bulabilmenin güç olduğunu düşünenlerdenseniz, yazının geri kalanını dikkatlice okumanızı tavsiye ederim.
GİRİT LEZZETLERİ
Bu hafta imbat rüzgarlarını Başkent’e ulaştıran bir mekanı ziyaret ettim. Çankaya Galip Dede Sokak’taki Akdeniz Akdeniz, Başkent’e Ege ve Akdeniz mutfağını sunmak için yıllar önce kurulmuş. Konuklarını Ege’nin kıyı kasabalarına taşıyan mavi ve beyaz dekoru ile Ege-Yunan konseptini Ankara’da uygulayan ilk mekanlardan biri. Mekan, Ege lezzet sırlarının menüye kazandırdığı orijinal tatlar ile dikkat çekiyor. Hafta içi günlerde alakart, cuma ve cumartesi geceleri fiks menü ile hizmet veren mekanda masanıza ilk ulaşan başlangıçlar oluyor.
Ayvalık bölgesinden özel olarak getirildiğini öğrendiğim zeytinyağının her birine ayrı lezzet kattığı mezelerin tadına bakarken ana yemek için kararınızı verebilirsiniz. Mezelerden Girit peyniri, tahinli patlıcan, deniz börülcesi, fava, pazı, levrek marin ve mezgit turşusunun tadına bakabildim. Hepsi çok keyifli ve özellikle Girit peynirinin yeri apayrı... Koyun peyniri, zeytinyağı, taze fesleğen ve kırmızı biber ile yapılıyor.
MÜDAVİMLERİN SOĞAN TERCİHİ
Kurutulmuş iç bakladan yapılan fava da favorilerimden... Mekanın müdavimlerinden edindiğim bilgiye göre favayı soğanlı hali ile tercih ediyorlar. İsterseniz soğansız da sipariş verebilirsiniz. Lahana sarması ve mekanın kendi hazırladığı midye dolmasını ya da sezonuna göre iri taneli barbunya ve bombay fasulyesinden yapılan pilakileri deneyebilirsiniz. Bahar aylarında da Antakya’dan toplanan “zahter” ile yapılan salatanın tadına bakabileceğinizi hatırlatmak isterim.
BALIK KOKOREÇ ARASI
Mezelerin çeşit çeşit ve lezzetli olduğu mekanlarda, ana yemeğe geçemeden doyma tehlikesini akılda tutmak gerekiyor. Hepsini denemek yerine, bir kısmını sonraki ziyaretinize saklayabilirsiniz. Keza Akdeniz Akdeniz’de tadına bakılacak başka lezzetler de var. Ara sıcakta denemenizi tavsiye edeceğim ürün kalamar tava olacak. Yumuşaklığı ve üzerindeki mısır unu ile sağladığı uyum, kalamar tavayı keyifli bir ara atıştırmaya dönüştürüyor. Bunun dışında tereyağda karides, ahtapot söğüş, ahtapot tandır ve balık kokoreç mekanda tercih edilebilecek ara sıcaklar arasında bulunuyor.
Facebook’ta oluşturduğu fan sayfası ile 2019 yerel seçimlerinde Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olduğunu açıklayan “Çağlar” adlı bir genç, çılgın projeleri ile Başkentlileri gülümsetiyor. “Ankara’nın umudu Çağlar” sloganıyla yola çıkan genç aday, Ankara’nın sorunlarına ilginç çözümler getiriyor. Projelerini Photoshop yardımıyla görselleştiren Çağlar, mizahi vaatleri ile kısa sürede sosyal medyanın dikkatini çekmeyi başardı. Adaylığını seçimden 6 yıl önce açıklayan genç adam, 30 Mart 2014 için rekabet eden isimleri de zorda bırakacağa benziyor. Seçime üç ay kala adaylardan somut fikirler duyamadığımız şu günlerde Çağlar’ın onlarca çılgın projesi, sosyal medya üzerinden seçmene ulaşıyor. Gülümseten projelerin Çağlar’ı başkanlık koltuğuna taşıyıp, taşımayacağını görmek için önümüzde 6 yıllık bir zaman dilimi var.
KANAL ANKARA’DA MARTILARA SİMİT
Sanal aday Çağlar’ın Başkent için geliştirdiği projelere şöyle bir göz atalım. Trafiği ve kalabalığı ile şehrin en işlek bölgelerinden biri olan Kızılay, Çağlar’ın projesi ile huzur bulacak. Trafiğe kapatılan meydanda şehir ormanı ve yapay plaj oluşturulacak. Bir diğer çalışma ise Eskişehir Yolu ile ilgili. Yılın her günü, günün her saati trafik sorunu ile boğuşan Eskişehir Yolu, Çağlar’ın projesi ile trafiğe kapanacak. Kanal Ankara projesinin inşa edileceği ana arterde vapurla seyahat edebilmek mümkün hale gelecek. Ankaralılar, ODTÜ ormanından Kanal Ankara’ya doğru uçan martılara simit atabilecek. Çağlar, diğer “ıslak” projesini “Ulus 2019” olarak adlandırıyor. “Venedik Ankara’ya geldi” sloganıyla duyurulan projede, Ulus Meydanı sularla kaplanacak ve bölgede gondollarla gezinti yapılabilecek.
ANKARA AYAZI TARİH OLUYOR
Kış günlerinde Başkentliler’in en çok şikayet ettikleri konulardan biri olan Ankara ayazı da Çağlar’ın gündemine aldığı konu başlıklarından biri. Genç aday, kentin muhtelif noktalarına yerleştirmeyi planladığı dev elektrikli ısıtıcılarla ayazı tarihe gömeceğini savunuyor. Kış aylarının bir başka sorunu olan kirli hava için de dev vantilatörler kullanılacağı ve kirli havanın İstanbul’a sürükleneceği belirtiliyor. Ankaralı vatandaşlarla bir araya geldiği anların fotoğraflarını da sosyal medyada paylaşan Çağlar’ın Atakule’yi uzaya gönderme ve bir otel binasını eğerek, “Sisa Kulesi” adını verme projeleri de bulunuyor. Genç adayın ardı ardına açıkladığı mizahi projelerini facebook/06baskancaglar adresinden takip edebilirsiniz.
İNTERNET’İN DERT KÜPÜ
Twitter’da takip ettiğiniz “kelli felli” insanların “bunalım” tweetleri ile karşılaşınca siz de şaşırıyorsunuz değil mi? Sosyal medya böyle bir dünya. Bazen düşüncesizce yazılan bir “tweet” insanın yaşamını değiştirebiliyor. Dertlerini sürekli Twitter’da paylaşıp, sizi buhrandan buhrana sürükleyen birileri varsa, onları yönlendirebileceğiniz amatör bir internet girişiminden söz edeceğim. Dertlerini paylaşmayı ya da dert dinlemeyi sevenler için oluşturulan Streskop adlı girişim, tamamen negatif içerikli iletilerin paylaşıldığı bir sosyal medya platformu olmak için yola çıkmış. 255 karakterlik iletilerin yazılabildiği Streskop’ta sorunlarınızı anlatabilir ya da başkalarının sorunlarını okuyabilirsiniz. Facebook ve Twitter’da başlangıçta dar bir kesime hitap ediyordu. Logosu “hindi” olan Streskop’un “dert küpü” bir ülkede popülerlik kazanma şansı var diye düşünüyorum.
Yayvan bir tabağın üzerine dizilen pideler, döner yaprakları ile kamufle edilir. En üste eklenen tek bir köftenin ardından tabaktakiler, salçalı sos ile son rengini alır. Kenara iliştirilen yoğurdun ardından kızgın tereyağı eklenir ve iskender kebap servise hazır hale gelir. Bursa’da “İskender” adlı ustanın keşfettiği sunum biçimiyle Türk mutfağından dünyaya taşınan lezzetler arasına giren bu kebap türüne “hayır” diyebilmeniz için vejeteryan olmanız gerekiyor. Sıkı bir diyete girmiş olmanız da ihtimaller dahilinde. Altta kalan pidelerin kızartıldığı, sostaki lezzet dengesinin iyi kurulduğu ve kaymaklı yoğurdun eşlik ettiği iskender kebaba kendi adıma “hayır” diyemeyeceğimi belirtmek isterim. Başkentliler, senelerdir alışveriş merkezlerinin yemek katlarında “hızlı” servis edilen iskender kebabı yemeye alıştı. Fakat orjinalinin tadına bakmak için Bursa’ya yolculuk etmeyi bekleyenleri görüyor gibiyim.
KALE’DEN ANKARA MANZARASI
Siz de onların arasında yer alıyorsanız, lezzetli bir haberim var. Bu hafta, Ankara Kalesi’ndeki Bursa Evi’ni ziyaret ettim. Geçtiğimiz aylarda kale içinde açılan mekan, aslında iki tarihi konağa yayılan geniş bir sosyal kompleks. Restoran bölümü ise tesisin Bursa lezzetlerini sunan bir parçası. Kaleden, Ankara manzarasını izleyebileceğiniz bir noktada bulunan mekanda, yeşil ağırlıklı dekorasyon yemek öncesi “Bursa” vurgusu yapıyor. Kalede manzaralı yemek yenilebilecek mekanların sayısı son dönemde azalırken, Bursa Evi, kente bakan konumu ile bu ihtiyaca yanıt veriyor.
BAŞLANGIÇ’TA‘FAKİR SUCUĞU’
Mekanda tadına baktığım iki Bursa lezzeti, iskender kebap ve pideli köfte oldu. Döner ve köftelerin, Bursa’dan Ankara’ya transfer edilen iki farklı ustanın elinden çıktığını öğrendim. Yeşil kentin lezzetini Ankara’ya taşıma konusunda başarılı olduklarını söyleyebilirim. Siz siparişinize karar verirken masanıza başlangıçlar ulaşacak. Bulgur pilavı ve turşu biberle açılış yapabilirsiniz. Bunların yanı sıra Bursa’da “fakir sucuğu” olarak da tanınan acuka başlangıçlar arasında yer alıyor. Acuka, masaya gelen sıcak ve yağlı pide ile mutlaka denenmeli. Çemene benzer görüntüsüyle uzun süre kokusunun çıkmayacağından endişe etmeyin, zira böyle bir sorun olmuyor.
KÖFTELİ SERVİS
Mutfakta hazırlanan tereyağlı iskender kebabı, pidelerin üzerine yayılan yaprak döner ve bir köfte ile servis ediliyor. Amatör kebapçılarda gördüğünüz sos ve yağın içinde yüzen pide manzarası ile karşılaşmıyorsunuz. Sos oranı makul seviyede tutuluyor. Bursa Evi’ndeki iskender keyfinize porselen tabağın kenarındaki yoğurt eşlik ediyor. Pideli köfte için de iskenderin köfte ile hazırlanmış hali diyebiliriz. Köftede kullanılan etin lezzeti üst düzeyde. Bunların dışında yöresel lezzetlerden İnegöl köftesini deneyebilirsiniz. Yemeğin yanında mevsim ya da çoban salata seçenekleri bulunuyor. Fakat en iyi seçeneğin piyaz olduğunu hatırlatmak isterim.
ÜZÜM ŞIRASI VE EFSANE GAZOZ
Başkent’te her aralık ayında ışıklandırılan vitrinler, soğuk havaya karşın sokaklardaki kalabalığın artışı, yeni yılın yaklaştığının habercisi olurdu. Twitter alemi, bu yıl ise Ankara’nın üzerine bir yılgınlık çöktüğünü haber veriyor. Akşam saatlerinde yapılacak ufak bir şehir turu sosyal medyanın haklı olduğunu ortaya koyuyor. Ankara’da alışveriş merkezleri dışında yeni yılın gelişine pek aldıran yok. Geçmiş yılbaşı gecelerinde mekanların ardı ardına sıraladığı ünlü isimler de ortalıkta değil. Bu sessizliğe ilişkin türlü sebepler üretilebilir. Ancak Ankara’nın 2012’yi geride bırakıp, 2013’e “merhaba” dediği o geceye dönüp bir bakmak gerekiyor.
O GECE DIŞARI ÇIKILIR MI
Belki münferit olayların ardı ardına sıralandığı bir tarihti, belki de farklı bir kimliğe bürünen Ankara gece hayatının patlama noktasıydı. Fakat olan bitenin ardından birçok kişi, “Ankara’da yılbaşı gecesi dışarı çıkılmaz” kararını aldı diye düşünüyorum. O gece yaşananlar, Hürriyet Ankara’nın 2 Ocak tarihli birinci sayfasına şöyle yansımıştı:
KAZALAR VE SİLAHLI KAVGA
“2012’yi uğurladığımız gece Başkent sokaklarında silah sıkanlardan, bıçak sallayanlara ne ararsanız vardı. Eğlencenin dozunu aşanların görüntüleri, ‘Bütün yıl böyle geçmesin’ dedirtti. Yeni yıl gecesi çok sayıda kaza meydana gelirken, ikisi çocuk 11 kişi yaralandı. Polis kayıtlarına göre 27 kaza oldu, kazaların çoğunluğunun alkollü araç kullanımı nedeniyle yaşandığı belirtildi. Çankaya Kuleli Sokak’taki bir eğlence merkezinde iki grup arasında kavga çıkarken, arbede sokağa taşındı. Aldığı darbeler sonucu bayılan ve bir süre ambulans bekleyen S.S’nin kız arkadaşı şoka girdi. Genç kadını, olayı görerek polis ve sağlık ekiplerine haber veren gazeteciler sakinleştirmeye çalıştı. Devam eden kavgada M.Y ile A.P bacaklarından silahla vuruldu.”
SOKAKLAR IŞILDAMIYOR
Geçtiğimiz yıl yaşananların ardından Ankaralılar, 2014’e evde mi, sokaklarda mı yoksa mekanlarda mı “merhaba” diyecek? Bu sorunun yanıtını birkaç gün sonra alacağız. Yeni yıl öncesi durgunluğu, Twitter aleminin yetersiz sokak süslemelerine karşı gösterdiği tepkilerden oluşuyor. Başkent’i İstanbul ile kıyaslayanlar, şehrin geride kaldığını düşünüyor. İşte Ankaralı tweetçilerin yılbaşı cıvıltıları:
- @asebnemsoysal Yılbaşı yaklaşırken Ankara hiç bu kadar renksiz, umutsuz ve mutsuz olmamıştı. İnsanların içindeki varoluş ateşi sönmüş gibi. Çarsılar bile boş.
Dinlendirme, terbiye etme gibi süreçlerle kırmızı etten alınan keyif üst düzeye çıkarılır. Lezzet geleneğinin “sır” yöntemlerle ustadan çırağa aktarıldığı yerlerden biri de Şanlıurfa’da Gümrükhan çevresinde konuşlanan kebapçılardır. Yolunuz hiç düşmediyse sabah kahvaltısında ciğer ya da kuşbaşı et yemek size çok uzak gelebilir. Fakat Urfalılar, sabahın ilk saatlerinde bu bölgeye gelip, dürümlerini sarmaya başlar.
GÜMRÜKHAN’IN SABAH RİTÜELİ
Gümrükhan bölgesinde etin doğallığı ve terbiyenin dışında lezzeti sağlayan bir diğer unsur ise atmosferdir. Çatal kullanılmaz, tabak yoktur, dumanı tüten etler şişi çekilip, bohça haline getirilmiş bir lavaşın içinde servis edilir. Masalar yere yakındır, sırtınızı yaslayamayacağınız ufak taburelere oturursunuz. Lavaşın içinde etin yanı sıra közlenmiş bir isot biberi bulunur. Böyle bir ortamda kırmızı ete sıcak bakmayan biri dahi olsanız, ikinci porsiyon için siparişinizi fazla vakit kaybetmeden verirsiniz. Saat ilerledikçe Gümrükhan’ın kalabalığı mangalların dumanı ile beraber artmaya başlar. Masalar bir dolar, bir boşalır. Lezzetin asıl sebebi “salaş” olarak tabir edilen “doğal” ortamdır. Bir gün fırsatınız olursa, Şanlıurfa’ya gidip bu deneyimi yaşamanızı tavsiye ederim. Tabii buna yakın bir ortamı Ankara’da bulabilmeniz mümkün. Konya Yolu üzerinde, Balgat Köprüsü’nü geçtikten sonra bir akaryakıt istasyonunun içerisine konuşlanan Bayram Usta Yaprak Kebap’tan söz ediyorum. Bayram Usta, Urfa’nın damak tadını orjinaline yakın biçimde Ankara’ya taşıyor.
GELENEKSEL GÜNEYDOĞU MUTFAĞI
“Yol üstü” mekanı olarak anılan Bayram Usta’da, tabureler ve yere yakın masalardaki yerinizi aldıktan sonra kırmızı et yolculuğunuz için hızlıca karar verebilirsiniz. Mekanın adından da anlaşılacağı üzere, özel ürünü yaprak kebap. Terbiyelendikten sonra şişe dizilen kırmızı et, kıvamıyla övgüye değer. Servisinizi beklerken, güneydoğu mutfağının geleneksel başlangıçları masanızdaki yerlerini almaya başlayacak. İnce kıyılmış mevsim sebzelerinden oluşan salata, bol nar ekşisi eşliğinde sunuluyor. Yoğurtlu közlenmiş patlıcan ve turşu da lezzetli salataya eşlik ediyor. Mekanın mezeleri mevsime göre farklılık gösterebilir fakat hepsinin başarılı olduğunu söyleyebilirim.
LAVAŞ ÜSTÜ LEZZETLER
Ocak başında Bayram Usta tarafından ağır ağır pişirilen şişe dizili kebaplar, közlenmiş biber eşliğinde servis ediliyor. “Lokum” kıvamındaki et, lavaşın üzerinde sade bir sunuma sahip. Yaprak Kebap ile yetinemeyecek kadar açsanız, kuşbaşı ve ciğer siparişini de vakit kaybetmeden verebilirsiniz. Hepsini bir arada söylemeniz durumunda ortaya önce gözünüzü doyuran bir tabak çıkacak. Ciğer şişi kimyon ile birlikte denemeyi unutmayın. Tavsiyem, mezeleri ana yemek gelmeden önce tüketmeniz. Çünkü açlığınızı bastırıp, ardından etin tadına varmanız gerekiyor. Bunların dışında mekanda Adana kebap ve beyaz et de bulabilirsiniz. Tüm bu lezzetleri asitli içecekler ile keyifsiz hale getirmemenizi öneririm. Urfa tatlarını şalgam suyu ya da ayran ile taçlandırabilirsiniz.
DONDURMAYI ISITAN SICAK İRMİK HELVASI
Farklı kentlerden Ankara’ya gelenlerin ilk dile getirdiği yergilerinden biri olan Ankara’nın “gri”liği Twitter ahalisini de rahatsız ediyor. Dün, imza günü için Başkent’e gelen yazar Ahmet Ümit, kaldığı otelin camından çektiği bir fotoğrafı sosyal medyada paylaştı. Fotoğrafın altına, “Bu sabah Ankara’da uyandım. Her beton, her yer cam, her yer bina, biz nerede nefes alacağız ya? Günaydın” şeklinde bir ileti yazan Ümit, Başkent’in “gri” sıkılganlığı ile ilgili çok sayıda yanıt aldı.
“SOĞUK KENT” YORUMU
Ahmet Ümit’in tweeti dışında, bozkır başkenti Ankara’nın “gri” havasından hoşlanmayanların sayısı hiç de aç değil. Twitter’da gökyüzünün griliğinin, Başkent’in beton yapılarla birleşip, ortaya “soğuk” bir kent çıkardığı konuşuluyor. Sanal alem yorumcuları, güneş açtığında dahi kasvetin ortadan kalkmadığı görüşünde birleşiyor.
- @baskomsernevzat Bu sabah Ankara’da uyandım. Her beton, her yer cam, her yer bina, biz nerede nefes alacağız ya? Günaydın.
- @SerkanKzlbyr Ankara’nın yollarına bakınca bırakın başkent olmayı taş-kent. Her yer yol çalışması, beton. Sonumuz hayrola.
- @EmreEnginn_ Ben bu Ankara kadar soğuk bir şehir görmedim. Beton yığınından başka bir şey değil.
- @yuruyensakalli Hava güneşli olmasına rağmen yapılarından kasvet akan şehre Ankara denir.
“Güne nasıl başlarsan öyle gider” diye bir söz vardır. Bu aralar, gökyüzü Ankaralıların güne iyi başlayıp, iyi devam etmelerine pek müsaade etmiyor. Erken saatlerde evlerini terk edenler, henüz işyerlerine varmadan enerjilerini tüketmiş oluyor. Griden nasibini alan için Twitter’a döküyor. Kenti, gri elbisesini giyen kıza ya da siyah-beyaz animasyonlara benzetenler var. Her şeye rağmen, Başkent’in kasvetli havasını sevdiği insanlarla renklendirenler de var.