Erdem Sevgi

Mutfakta kadınlar tabakta mantı var

20 Aralık 2013
Kayseri ile özdeşleşen fakat yapımı bölgeden bölgeye farklılık gösteren mantıya “hayır” diyebilenlerin sayısı çok az olsa gerek.

Kilo sorunu olmayanların tabak tabak mideye indirdiği, dolabındaki elbiselerine bir süre daha sığmak isteyenlerin ise düşünerek kaşıkladığı bu lezzete ilişkin çok farklı sunumlarla karşılaşabilirsiniz. Kayseri’de mantı servis eden bir mekana gittiğinizde hamur tanelerinin olabildiğince küçültülmeye çalışıldığını görebilirsiniz. Salçalı suda haşlanır ve suyu ile birlikte masaya bir nevi “çorba” gibi sunulur. Yoğurt ise mantının değişmeyen arkadaşıdır. En lezzetli halini alması için bu ikiliye kırmızı ya da pul biberli yağ eklemek gerekir. Başkent’teki mantıcılar arasına kısa süre önce eklenen bir mekanı ziyaret ettim. Çukurambar, 1450. Sokak’ta hizmet veren Bal Mantı, mutfaktaki kadın hakimiyeti ile dikkatimi çekti.

EVİN YEMEK SALONU GİBİ

Çukurambar’ın yeni hareketlenmeye başlayan bir bölgesinde yaklaşık 2 hafta önce açıldığını öğrendiğim mekan, beyaz ağırlıklı dekoru ile aydınlık bir ortam oluşturmuş. Duvara konumlandırılan şömine ve yapay pencereler, büyük bir evin yemek salonundaymış gibi hissetmenize neden oluyor. Mekanın en büyük penceresi ise mutfağa açılıyor. Tamamen kadınların çalıştığı mutfakta yapılanları oturduğunuz yerden izleyebiliyorsunuz. Karnınız çok açsa siparişinizin hızlı gelmesi için mutfak personeli ile göz teması kurabilmeniz mümkün.

KORNİŞON TURŞUYA DİKKAT

Mekanda ana yemeğe hazırlanırken sipariş verebileceğiniz bir zeytinyağlı tabağı bulunuyor. Zeytinyağlı kırmızı biber dolması, kereviz, yaprak sarma, patlıcan söğürme ve yoğurtlu ıspanak kavurmasından oluşan tabak kimileri için başlangıç niteliği taşıyor ama masadan doymadan kalkmayı tercih edenler için bir başlı başına bir öğün olabilir. Başlangıçla beraber, masaya ev yapımı olduğunu öğrendiğim kornişon ve biber turşuları ile acılı ezme geliyor. Mezelere dokunmaktan hoşlanmasanız bile kornişon turşuyu mutlaka denemenizi tavsiye ederim. İsim yapmış geleneksel turşucuların ürünleri ile rekabet edebilecek kadar başarılı olduğunu düşünüyorum.

TEPSİDE GELEN ET SULU LEZZET

Bal Mantı’nın menüsünde deneyebileceğiniz üç tip mantı bulunuyor. İlki sadece “mantı” olarak adlandırılıyor ve orta büyüklükteki kıymalı hamurlardan oluşuyor. Yumuşaklığında hoş bir kıvam yakalayan hamur parçaları yoğurt ve kırmızı biberli yağ ile servis ediliyor. Bunun haricinde servis tabağına kuru nane ve sumak ekleniyor. İkinci seçeneğiniz ise yağ mantısı olabilir. Yağ mantısı, bükülen kalın hamur parçalarına kıyma eklendikten sonra kızartılıyor. Haliyle ortaya ağır bir gıda ürünü çıkıyor. Bol yoğurt, yeme sürecini kolaylaştırıyor. Fakat yağ mantısını yoğurtsuz yiyenlerin de olduğunu öğrendim. Mekandaki hamur üçlüsünün en lezzetlisi ise tepsi mantısı olduğunu söyleyebilirim. Taze hazırlanan mantılar, büküldükten sonra fırına atılıyor. Burada biraz esmerleştikten sonra et suyunda haşlanmaya başlıyor. Servise hazır hale gelen mantı bakır tabaklarda servis ediliyor. Tepsi mantısının sunumunda da yoğurt, pul biberli yağ, kuru nane ve sumak kullanılıyor. Mekanda gözleme, börek ve nohutlu pilav gibi seçenekler de bulunuyor fakat tümünü birden deneme fırsatım olmadı.

YARIM PORSİYON SEÇENEĞİ

Yazının Devamını Oku

SOSYAL ALEM BUZ KESİYOR

14 Aralık 2013
Bir hafta önce Ankara’yı beyaz örtü ile kaplayan kar yağışı Başkentliler’i isyan ettiren soğuk bir miras bıraktı. Üşümekten başka şey düşünemeyen Ankaralı Twitter ahalisi, buzlu tweetleri #AnkaraSoğuğu etiketiyle paylaşıyor.

Kar yağışının üzerinden bir hafta geçmesine karşın eksi derecelerden yukarı çıkamayan soğuk hava, Başkent’i bir süre daha etkisi altında tutacak gibi görünüyor. Alçak ile yüksek kesimleri arasındaki sıcaklık farklarının 10 dereceye yükseldiği kentte sokağa çıkmak korkutucu bir hal aldı. Akşam saatlerinde Söğütözü’ndeki termometreler -4 gösterirken, İncek’e çıkıldığında -14’ü görebilmek mümkün. Hissedilen sıcaklığın daha da az olduğunu düşünürsek, Başkent’te gece dışarı çıkmak sıradışı bir spor dalı sayılabilir.

SOĞUKLA MÜCADELE YÖNTEMLERİ

Soğuk havanın etkisini sürdürme konusunda direttiği Başkent’in sosyal medya platformlarından biri olan “Ankara’nın Bugları”, eksili günlerin hatrına #AnkaraSoğuğu etiketini başlattı. Bir haftadır herkesin odaklandığı konu etikete dönüşünce Twitter alemi de buz kesti. Bilenler, bilmeyenlere başlangıç düzeyinde #AnkaraSoğuğu dersleri vermeye başladı. #AnkaraSoğuğu ile mücadele yöntemleri alt alta sıralandı. İşte Başkentli tweetçilerin soğukla sınavı:

- @05_rmysa #AnkaraSoğuğu direk dondurur, acımaz.
- @cisilylmz #AnkaraSoğuğu -2 dereceye “Sıcakmış aslında” demeyi öğretti bize.
- @Ceyhun___7 #AnkaraSoğuğu hislerim, duygularım bile dondu o derece.
- @tugraveannesi Madem hava soğuk bari kar yağsın. #AnkaraSoğuğu

Yazının Devamını Oku

Amasra’da şişe dizilen hamsi

13 Aralık 2013
Havalar ısınmaya başlayınca Ankaralılar, asi dalgaları nispeten durulan Batı Karadeniz kıyısına inmeye başlar.

Soğuk aylarda hamsi, sıcak aylarda ise 06 plaka bolluğunun yaşandığı kasabadır Amasra... Gün içerisinde herkes farklı bir aktivite ile meşgul olsa da akşamları herkes balık restoranlarında bir araya gelir. Amasra sofraları, “Vira Bismillah” diyerek dalgaları yarmaya başlayan teknelerin getirdikleriyle özenli biçimde süslenir. Yaklaşık 300 kilometre uzaklıktaki bu güzelliğe her daim vakit ayırabilmek mümkün olmuyor. Öte yandan Ankara’da da balık hasretini gidermek isteyenlerin tercih edebileceği çok sayıda mekan var. Bu hafta, Batı Karadeniz nimetlerini Başkentliler’e sunan bir mekanı ziyaret ettim. Gazi Osman Paşa, Koza Sokak üzerindeki Amasra Balıkçısı, o şirin kıyı kasabasını Ankara’ya taşımaya çalışıyor.

EMEĞİN ÜRÜNÜ İSLİ ÇİROZ

Yokuş üzerindeki konumu nedeniyle önünden sık sık geçenlerin dahi fark etmediği bir noktada bulunan Amasra Balıkçısı’nda Batı Karadeniz serüveni, mezeler ile başlıyor. Günlük ortalama 12 mezenin servise sunulduğu mekanda; isli çiroz, balık pastırma, karides salatası, fava, deniz börülcesi ve yoğurtlu semiz otunu denedim. Mezelerde kullanılan ve Muğla Köyceğiz’den geldiğini öğrendiğim zeytinyağı temas ettiği her ürüne ayrı bir tat katıyor. Meze seçiminizi yaparken aklınızda bulunması gereken bir ayrıntıdan söz etmek istiyorum. Yumurtasını döküp, zayıflayan uskumru balıklarının kurutulması ile yapılan isli çiroz, gerçekten zahmetli bir sürecin içinden geliyor. Arka plandaki uğraşları da düşünerek meze siparişinizin arasına isli çirozu eklemeyi unutmayın. Yaklaşık iki hafta boyunca askıda kalan balıkların zeytinyağı ile buluşmasından sonra ortaya çıkan tadı alınca bana hak vereceksiniz.

RİZE’DEN GELEN MISIR UNU

Ara sıcakların öncesinde masanızı süsleyen bir başka güzellik de Batı Karadeniz kıyısına inen herkesin bildiği meşhur Amasra salatası oluyor. 10 çeşit yeşillik, havuç, turp, turşudan oluşan salatada havuç suyuyla yapılan özel bir sos kullanılıyor. Lezzetinin yoğun olması nedeniyle henüz balıklar masanıza ulaşmadan salatanın dibini görmeniz mümkün. Bu nedenle ağırdan almanızı tavsiye ediyorum. Mekanda, ara sıcaklardan karides güveç ve kalamar tavanın tadına bakabildim. Arpacık soğan ve mantar parçaları ile toprak güvecin içerisinde servis edilen karides dumanı üzerinde geliyor. Aynı serviste masaya ulaşan kalamar tavaya dere otlu tartar sos eşlik ediyor. Dere otunu sevmeyenler olabilir ama kalamara ayrı bir lezzet katıyor. Kalamarları kaplayan lezzetli malzemenin Rize’den getirilen mısır unu olduğunu öğrendim. Ara sıcak tercihinizde önceliğiniz kalamar tava olabilir.

ŞİŞE DİZİLEN HAMSİLER

Sezon itibariyle mekanda ilk denediğim balık hamsi oldu. Tava yerine menüde rastladığım ve ilginç bulduğum “hamsi şiş” seçeneğini tercih ettim. Küçük bir balık olduğu uğraş gerektiren hamsinin çöp şişlere dizilmiş halini tavsiye ediyorum. Mekanın mutfağındaki genç yetenek Erdal usta hamsileri, sırrını açıklamadığı bir sosta bekletiyor ve ardından şişlere diziyor. Kömür ateşinde yavaş yavaş pişen hamsiler şiş üzerinde servis ediliyor. Sezonu kapanmadan hamsi şişi bir kez de olsa denemeniz gerektiğini düşünüyorum. Barbun tava ise Amasra Balıkçısı’nda şu günlerde tadına bakılabilecek ikinci favori balık. Bunun dışında mekanın çok tüketilen balıklarını güleryüzlü şef Erman ve ikinci şef Erdal beyden öğreniyorum. Verdikleri bilgilere göre; deniz levreği, sinarit ve lüfer ızgara çok popüler. Karadeniz mezgit tava da son dönemde bolca sipariş edilenlerden biri oluyor.

KIŞ GÜNLERİ KESTANE İKRAMI

Yazının Devamını Oku

Başkent’in muzip haritası

7 Aralık 2013
Twitter’daki TT mücadelesinin bir benzeri kısa süre içinde Ankara’da başlayabilir. Herkesin üzerinde değişiklik yapabildiği OpenStreetMap adlı harita uygulamasında ODTÜ Yolu ve kentteki bazı bölgelerde yapılan ilginç değişiklikler dikkat çekiyor.

Herkes tarafından güncellenebilen içeriğe sahip internet üzerindeki sanal bilgi kaynakları zaman zaman “muzip” kullanıcıların müdahaleleriyle ilginç bir hal alabiliyor. OpenStreetMap adlı uygulama, internet kullanıcıları tarafından oluşturulan bir dünya haritasını herkesin kullanımına sunuyor. İsteyen herkes, siteye üye olduktan sonra harita üzerinde düzenlemeler yapabiliyor. Sisteme giriş yaptıktan sonra sokak isimlerini değiştirme, yeni açılan yolları ekleme, binaları isimlendirme gibi birçok uygulamayı yapabilmek mümkün. Bir nevi “Wikipedia” gibi... OpenStreetMap de birbirinden bağımsız internet kullanıcıları tarafından gönüllü biçimde oluşturuluyor. Tabii herkesin kullanımına açık olan bu sistem de ilginçlikler de yaşanabiliyor. Ankara da OpenStreetMap üzerinde kullanıcılar tarafından geliştirilen bir haritaya sahip. Başkent’in haritası, gönüllüler tarafından her geçen gün biraz daha ayrıntılı hale getiriliyor. Ankara üzerinde yapılan bazı dikkat çekici değişiklikler, Twitter’daki Trend Topic (TT) mücadelesinin bir benzerinin OpenStreetMap üzerinde yaşanabileceğinin sinyalini veriyor.

ODTÜ YOLU’NA İLGİNÇ İSİM

Ankara Büyükşehir Belediyesi ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi arasında gerginliğe yol açan, eylemler ve polis müdahaleleri eşliğinde yapımına başlanan ODTÜ Yolu, haritada “muzip” bir gönüllü tarafından düzenlenmiş. “Urbanophile” rumuzuyla sisteme kaydolan kullanıcı, tartışmalı ODTÜ Yolu’na “Trafik sıkışıklığını 1,5 km ileriye taşıma yolu” adını vermiş. Harita üzerinde yapılan bu “eleştirel” değişiklik, bir başkası sisteme giriş yapıp değiştirene dek böyle kalacak gibi görünüyor.

YIKILAN BİNAYA “ŞEHİR ÖCÜSÜ”

Aynı kullanıcının yaklaşık 20 gün önce harita üzerinde yaptığı diğer değişiklikler de Çukurambar ve Söğütözü bölgelerini hedef alıyor. Eskişehir Yolu üzerinde yıkım çalışmaları devam eden “demir kafes”’in bulunduğu noktaya “urbanophile” adlı kullanıcı tarafından “Tanımlanamayan şehir öcüsü” adı verilmiş. Yolun karşı tarafından İnönü Bulvarı’nın Söğütözü Caddesi’ne bağlandığı noktada ise “Kedi canını seni” adlı bir bölge bulunuyor. Milli Kütüphane ile Enerji Bakanlığı arasında bulunan Gökkuşağı projesi için de “E burası boş kaldı şuraya 20-30 dükkan koyalım yatırımı” adı verilmiş. OpenStreetMap üzerinde aynı kullanıcı tarafından yapılan değişiklikler böyle uzayıp gidiyor.

HERKESİN KULLANDIĞI HARİTA

OpenStreetMap gönüllüleri tarafından üretilen haritalar, dünyanın dört bir yanında milyonlarca kullanıcıya sahip uygulamaların geliştiricilerince tercih ediliyor. Örneğin, insanların yer bildirimi yapmak amacıyla tercih ettikleri, son dönemde Türkiye’deki popülerliğini hızla artıran Foursquare, OpenStreetMap’in haritaları ile hizmet veriyor. ODTÜ Yolu’nun yakınlarında bir yerde Foursquare ile yer bildirimi yapmak istediğinizde ekranınıza yansıyan haritada, “Trafik sıkışıklığını 1,5 km ileriye taşıma yolu” ifadesi ile karşı karşıya kalıyorsunuz. Bunun gibi OpenStreetMap kullanan birçok uygulama var. Haritalarının özgürce güncellenebileceğini politika olarak benimseyen OpenStreetMap, bu konuda bir önlem alır mı bilinmez ama Ankaralı internet kullanıcılarının kentin haritasını değiştirmek üzere büyük bir yarışa girişeceklerini öngörebiliriz. Yaşanması olası mücadeleyi hayal edebilmek için Twitter’da yaşanan Trend Topic savaşlarına bakmak yeterli.

Yazının Devamını Oku

Bozkır’ın Ege rüyası

6 Aralık 2013
Kıyı Ege mutfağının üç sihirli hammaddesi vardır. Balık, otlar ve zeytinyağı...

Bölgede içlere doğru çekildikçe, balık yerini yavaş yavaş kırmızı ete bırakır otların da çeşitliliği değişmeye başlar. Fakat Ege yemeklerini unutulmaz kılan zeytinyağı, tahtını kolay kolay kimselere bırakmaz. Ne de olsa bölgenin en eskilerinden biridir. Tarih kaynakları zeytine ilişkin en eski verinin Ege Denizi’nde bugün beyaz binaları ve mavi kubbeleri ile bilinen “balayı adası” Santorini’deki arkeolojik çalışmalarda bulunduğunu söylüyor. Arkeologlara göre, zeytinin bölgede 39 bin yıllık geçmişi var. Egeliler de zeytinyağının 40 bin yıla yaklaşan hatrını hiçbir zaman kırmaz. Bölge mutfağındaki her tencere, her tabakta mucizevi sıvının izine rastlayabilirsiniz.

ZEYTİNYAĞININ ‘BASKIN’ TADI

Bu hafta, damağında zeytinyağının “baskın” tadını hissetmekten hoşlananların denemek isteyecekleri bir mekanı ziyaret ettim. 100. Yıl ve Çiğdem mahallelerinin kesiştiği bölgede hizmet veren, Aydın mutfağını Başkent’e taşıyan Künar Restoran’dan söz ediyorum. Adını çam fıstığının yöresel karşılığı “künar”dan alan mekan geniş bir menüye sahip. Tadına bakabildiğim yemeklerle Başkent’te ufak bir Ege turuna çıktığımı söyleyebilirim. Künar’daki yöresellik hassasiyetini, masanıza ulaşan pet şişedeki suyun dahi Aydın’ın Bozdoğan ilçesinden getirildiğini görünce anlayabilirsiniz. Mekanda siz sipariş vermeye hazırlanırken gobite benzer küçük ekmekler ve dört çeşit başlangıç servis ediliyor. Yoğun zeytinyağı tadı alabileceğiniz patlıcan ezmesi, acı biber turşusu ile küp domateslerden oluşan lezzetli ikili, zeytin ve zeytinyağı ile süslenmiş tuzsuz peynir tabağının yanı sıra yoğurtla birlikte servis edilen kurutulmuş biber başlangıçlar arasında yer alıyor.

PİŞMAN ETMEYEN MENÜ

Çok açsanız mekanın zeytinyağlı yaprak sarma, biber dolma ya da lahana sarmasını ana yemek öncesi araya sıkıştırabilirsiniz. Enginar, yaprak sarma, imam bayıldı, lahana sarma, biber dolmasından oluşan karışık bir zeytinyağlı tabağını da sipariş etmek mümkün. Tadına baktığım Ödemiş köfte, lezzetiyle hatrımda kaldı. Baharatsız yoğrulan ve silindir şeklinde tereyağda kızartılan köfteler; yağlı, pul biberli kıtır ekmek parçalarının üzerinde servis ediliyor. Anavatanında hiç yiyemediğim için kıyas yapamıyorum ama denediğinizde memnun kalacağınızı düşünüyorum. Denediğim bir diğer lezzet olan özel Künar pidede ise odun ateşinde pişirilmiş ince hamurun içindeki yumuşacık kaşara biftek parçaları eşlik ediyor. Mekanda servis edilen kırmızı et ürünleri, kesinlikle “Keşke sipariş etmeseydim” dedirtmiyor. Bunların yanı sıra kalabalık olduğunu söylediğim menüde popülerliği sabit yemekleri de bulabilmek mümkün. Aydın usulü güveç, yuvarlamanın yanı sıra sunumu zengin olan saçta kavurma ve çöp şişi deneyebilirsiniz. Pide çeşitleri de bir hayli fazla. Unutmadan, seçme zorluğu yaşayanlar için mekanda yarım porsiyon seçeneğinin olduğunu hatırlatmak gerekiyor.

TATLI ÖNCESİ MOLA İHTİYACI

Büyük porsiyonlar ile doyuruculuğu yüksek yemeğin ardından tatlıya geçebilmek için bir süre dinlenmek gerekiyor. Mekanın klasiklerinden biri olan tahinli cevizli pidenin mutlaka tadına bakılmalı. Yuvarlak ince hamurun üzerine tahin seriliyor ve üzerine ceviz parçacıkları serpiliyor. Balla birlikte dilimlere bölünmüş halde servis edilen pideyi soğumadan tüketmeniz gerekiyor. Aydın yöresine özgü tahinli, cevizli yaprak dilimli kabak tatlısı da Künar’daki bir diğer lezzet fakat tahinli pidenin ardından ilk denememde bana pek hitap etmedi. Özetle; bozkırda bir Ege rüyası görmek istiyorsanız, Künar’ı denemeniz gerekiyor.

MENÜDE NELER VAR

Yazının Devamını Oku

Politikanın ‘kuşu’ Başkent’te ötüyor

30 Kasım 2013
Türkiye’de bir “tweet” ile gündemi değiştirmeyi başarabilen Twitter’ın Ankaralı kullanıcıları, yüksek takipçi sayıları ile dikkat çekiyor. Politikacıların hakim olduğu ilk 10 listesinde ilginç bir isim de bulunuyor.

Ankara’ya hakim olan politik iklim, Başkent’in sosyal medya karnesine de yansıyor. İletişimin, Türkçe’de “cıvıltı” anlamına gelen “tweet”ler ile sağlandığı, “kuş” şeklindeki simgesi ile tanınan ünlü sosyal ağ Twitter’da Ankara’nın en çok takipçiye ulaşan tweetlerini politik isimler atıyor. Başkent’te yüksek takipçi sayıları ile dikkat çeken siyasilerin arasına girmeyi başaran ilginç bir isim de var. Cinsel sağlık üzerine çalışmalar yapan Psikoterapist Doktor Cem Keçe, 600 bine yaklaşan takipçi sayısı ile Ankara’nın ilk 10’unda yer alıyor.

Aralarında ilginç bir isim de var TWITTER’DA ANKARA’NIN EN ÇOK TAKİP EDİLENLERİ / Foto Analiz

SİYASİLERİN ARASINDA BİR DOKTOR

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, muhalefet liderleri Kemal Kılıçdaroğlu ve Devlet Bahçeli, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ve kabine üyelerinden oluşan ilk 10’un son sırasında siyaset dışı bir isim olan Psikoterapist Doktor Cem Keçe yer alıyor. Listenin ilk sıralarında yer alan isimler az sayıda kişiyi takip ederken, takipçi sayılarının yüksekliği ile dikkat çekiyor. Listenin sonlarına yaklaştıkça, takipçi sayısı azalırken, takip edilen kişilerin sayısı ise yükseliyor. İşte Başkent’in en yüksek takipçili Twitter kullanıcıları:

1- Cumhurbaşkanı Abdullah GülCumhurbaşkanı Abdullah Gül, Ankara’da Twitter’ın en yüksek takipçili kullanıcısı. Cumhurbaşkanı Gül, 4 milyon 34 bin 577 kişi tarafından takip ediliyor. Gül, sadece Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı’nın Türkçe ve İngilizce tweetler attığı iki ayrı hesabı takip ediyor. Gül’ün attığı tweet sayısı ise bin 273.

2- Başbakan Recep Tayyip ErdoğanBaşkent’in en çok takipçili ikinci Twitter kullanıcısı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan oluyor. Erdoğan’ın 3 milyon 743 bin 322 takipçisi var. Başbakan Erdoğan Twitter’da kimseyi takip etmiyor. Erdoğan’ın konuşmalarının Twitter kullanıcılarına aktarıldığı hesaptan bugüne dek 2 bin 539 tweet atılmış.

3- CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu

Yazının Devamını Oku

Çukurova’nın geleneksel tadı

29 Kasım 2013
Adana kebabın hassas bir konu olduğunu, yeme-içmeyi seven herkes kabul eder.

Başarılı bir ustanın elinden çıktığında “keyif”, öylesine yapıldığında ise “elem” verir. Damağa hitap eden Adana’yı şişe dizen ustalara “işin sırrı” sorulduğunda “elin lezzeti” diyerek, kaçamak yanıt vermeyi tercih ederler. Anavatanı da dahil olmak üzere bir çok mekanda tadına baktığım Adana kebap konusunda iddialı bir mekandan söz edeceğim. Yıldız ve Çayyolu’ndaki iki şubesi ile hizmet veren 01 Adanalı İsmail Usta’nın adını çevrenizden duymuş olma ihtimaliniz yüksek. Bir kez ziyaret ettikten sonra arada bir uğramayı alışkanlık haline de getirmiş olabilirsiniz. Bir ucu Çukurova’ya uzanan bu lezzet öyküsü; ilk kez duyanlar için “başlangıç”, bilenler içinse bir “tekrar” olacak.

GÖZ DOYURAN BAŞLANGIÇ

Adından da anlaşılacağı üzere 01 Adanalı İsmail Usta, klasik bir Adana restoranı... Mekan, lezzetten ödün vermemek için mönüsünü olabildiğince dar tutmayı tercih ediyor. Kırmızı et kokusunu takip edenlerin masasına sıra ile ulaşacak lezzetler; Adana kebap, kuzu çöp şiş ve kaburgadan oluşuyor. Onlara gelmeden önce başlangıçlardan söz etmek gerekiyor. Siz siparişinizi vermeden masanıza domates salatası, acılı ezme, cacık, nar ekşili közlenmiş soğan, sumaklı maydanozlu soğan salatası ulaşıyor. Bu açılışa bir de közlenmiş biber, domates ve sarımsaklar eşlik ediyor. Fındık lahmacun ve içli köfte de tabağınıza ulaşmış oluyor.

SERVİSTE SÜRPRİZ YOK

Başlangıçlarla vakit geçirirken mönünün ana unsurları da ocakta sıra sıra hazırlanmaya başlıyor. Bazı mekanların sunumu zenginleştirmek isterken etin yanında servis ettikleri bulgur ya da pirinç pilavı, Adanalılar tarafından acımasızca eleştirilir. İsmail Usta’da böyle bir sorun yaşanmıyor. Kebap, kıyılmış maydanozla süslenen yağlı yufka parçalarının üzerinde “ben buradayım” dercesine masaya ulaşıyor. Lezzeti konusunda iddialı sözler sarf etmek çok da abartı olmayacak. Adana ziyaretlerimde belki doğru mekanı bulamamış olabilirim ama burada anavatanından daha lezzetli olduğunu söylemek zorundayım. Kuzu çöp şiş ve kaburga da mönünün denenmesi gereken diğer et ürünleri arasında yer alıyor.

BUTİK ÜRETİM ŞALGAM SUYU

Tanınmış siyasilerin de uğrak mekanları arasında yer alan 01 Adanalı İsmail Usta’da Çukurova mutfağının geleneksel içeceklerinden biri olan şalgamın da tadına bakabilirsiniz. Mekan, ambalajlı ürün satışına karşı direnişini sürdürüyor. Adana’da butik olarak üretildiğini öğrendiğim şalgam suyu cam şişelerle masalara ulaşıyor. Kısa süre öncesine kadar yemeğine tatlı bir kapanış yapmak isteyenleri kibarca reddeden mekan, konuklarının taleplerine daha fazla dayanamamış. Önceleri, insanların mekandan ağızlarında et tadı ile ayrılmaları için tatlı servisi yapılmıyordu. Bu geleneği sürdürmek isterseniz siz de yemeğinizi tatlısız sonlandırabilirsiniz. Kırmızı etin lezzetini üst seviyelere çıkarabilen bir restoran arıyorsanız, 01 Adanalı İsmail Usta’yı deneyebilirsiniz.

Kayseri’nin tepsi mantısı

Yazının Devamını Oku

Vatandaşa açık bürokrat manzarası

22 Kasım 2013
Öğle ya da akşam yemeği için manzaralı mekan arayanlardansanız, gelin Gölbaşı’nda keyifli bir mekanı ziyaret edelim. Mogan Gölü’ne vuran ışıklar eşliğinde Vilayet Evi’nin mönüsündeki klasiklerin tadına bakalım.

Ankaralılar, sıklıkla manzaraya karşı yemek yiyebilecekleri yerlerin azlığından şikayet eder. Haksız da değiller, denizden uzak kentin restoranlarının büyük bölümü ya bir başka restorana ya da işlek bir caddeye bakıyor. Hal böyle olunca manzaralı mekan arayışına girdim. Başkent’te “deniz kenarı” niyetine gidip geldiğim Mogan Gölü çevresinde yer alan, manzaraya hakim bir mekanı ziyaret ettim. Gölün kıyısında, konumu itibarıyla muhteşem bir görünüm sunan Gölbaşı’ndaki Vilayetler Evi’nden bahsediyorum.
Birçoğunuz, “Ama orası halka açık değil” diye düşünecek. Mekanın yaklaşık 6 yıldır herkesin kullanımına açıldığını ben de yakın zamanda öğrendim. Ankara’da manzaralı yemek planı yapmak isteyenlere yardımcı olması için mekanın lezzetlerinden bahsedeceğim. 1980’lerden beri geleneklerini terk etmeden bürokrasiye hizmet eden Vali Galip Demirel Vilayetler Evi’nde, lezzet ve sunuma dikkat eden nazik bir ekip çalışıyor. Mutfaktan çıkan lezzetler arasında iki klasik bulunuyor. Bürokrasinin seneler vazgeçemediniz bu iki lezzet, fıstıklı kremalı mantar çorbası ve ve bademli levrek tava...

KLASİKLERİ DENEMELİSİNİZ

Mönüyü elinize aldığınızda bu iki yemeğin üzerinde “Vilayetler Evi Klasiği” ibarelerini göreceksiniz. Çok sevdiğim kremalı mantar çorbasını ilk kez fıstık eşliğinde içtim. Çorba içerisindeki Antep fıstıklarını önce yadırgasam da biraz bekledikten sonra yumuşamaları ile birlikte çorbaya ayrı bir tat kattıklarını gördüm. Fıstıklı çorbayı denemeyi düşünürseniz, size de yemeye başlamadan önce bir süre beklemenizi öneririm. Mekanın bir diğer klasiği olan bademli levrek tavanın çok eğlenceli bir sunumu var. Tabağın bir yanında bekleyen kızartılmış levrek filetolara, tereyağda kavrulmuş çiğ bademler eşilk ediyor. Hemen yanında ise mutfaktaki uğraşın eseri olan limon kabuğundan yapılmış hayvan figürü yer alıyor. Sunum eğlenceli olmasının yanısıra lezzetli de... Tabağın bir başka unsuru; domates kurusu, taze domates, ceviz, ve parmesan karışımı ile oluşturulan roka salatası. Bademli levrek tavanın son iki lezzet arkadaşı haşlanmış patates ve tartar sos. Tabaktaki herşey balığa ayrı bir lezzet katıyor. Klasik olması boşuna değil...

SIRT ETİNDEN GELENEKSEL TAT

Bu iki klasiğin haricinde mönüde bulunan birkaç yemeği daha denedim. Dananın sırtından çıkarılan yumuşak kuşbaşı et parçalarının arpacık soğanlar ve çeri domatesler ile birlikte bakır tabakta sunulduğu Osmanlı et kavurma, mutlaka bol baharatlı sipariş edilmeli ve fazla soğutmadan tüketilmeli. Denediğinizde, etin lezzeti ve yumuşaklığı konusunda bana hak vereceksiniz. En az iki gün bekletilen etten hazırlanan mantarlı kaşarlı bonfile de hafızamda yer etti. Bunun dışında dağ kekikli kuzu kavurmayı deneyebilirsiniz. Yemeğinize eşlik edecek salata için ilk tavsiyem Gavurdağı. Soğan ile aranız yoksa roka salatayı denemelisiniz.

GÖLE UZANAN YARIMADADAN SEYİR KEYFİ

Göle uzanan bir yarımadanın üzerine kurulan Vilayetler Evi, teras katında Başkent için eşsiz bir manzara sunuyor. Mekanın karşısında bulunan Mogan Park’ın ışıklarının suya yansıması lezzet turuna görsel bir ayrıcalık katıyor. Buradan günbatımını izlemek de ayrı bir keyif... Yemeğinizin tatlı kapanışında damla sakızı kazan dibi ya da kabak tatlısı deneyebilirsiniz. Kalabalık mutfak ekibinin başında Şef Şakir Yörübulut bulunuyor. Gelenekleri koruyan servis ekibinin özeni, akşam yemeğinizde kendinizi üst düzey bir bürokrat gibi hissetmenize de neden olabilir. Mekanın göl kıyısındaki yemyeşil bahçesinde esintili yemeklere havaların soğuması ile ara verilmiş. Bu keyif için yaz aylarını beklemek gerekiyor.

Yazının Devamını Oku