Zam olmazsa dağıtım özelleştirmesi yapılamaz

ELEKTRİK fiyatlarına yapılacak zam tam bir arap saçına döndü. İşin kötüsü uzun süredir kargaşa sürüyor ama siyasi otorite bu karışıklığı çözeceğine, her geçen gün daha da karıştırıyor.

Son olarak dağıtım şirketinin satın aldığı elektrik zamlandı, otomatik olarak bu zammın nihai satış fiyatına yansıması gerekiyordu ama Enerji Bakanı çıkıp, "Bu şart değil, kurumlar arası hesaplaşmalarla halledilir" dedi. Ama biliyoruz ki; Enerji Bakanlığı bürokratları ve Bakan, artık bu işin zamsız yürümeyeceğini görmüşlerdi. Yani artık duvara dayandıklarını kabul etmişlerdi. Tam artık zam yapılacak derken, önceki gece Bakanlıkta yapılan toplantıda Enerji Bakanının yine "ne yaparsanız yapın zam yapmamaya çalışın" dediğini öğreniyoruz. Bakanın bu konuda Başbakanla görüştüğü ve girmeden önce hangi fikirde olduğu da biliniyor. İşte bu nedenle Başbakanın bu dönemde elektriğe zam istemediği söyleniyor. Ancak buna rağmen bürokratlar, zam için gelecek hafta karar çıkmasını beklediklerini kaydediyorlar. Ama kimse zammın yapılması gereken kadar, yani yüzde 10’un üzerinde olmasını beklemiyor.

Bildiğimiz kadarıyla Enerji Bakanlığı ’nda "artık zam yapmamız lazım" kararı alındığında, tam 4 ay önce, Haziran ayıydı. Bir zam kararını hayata geçirmek 4 ay sürerse varın siz bu ülkenin kararlarının nasıl alındığını hesap edin.

"Yapılmaması sıkıntı yaratmıyorsa yapmayalım" denebilir. Ancak böyle bir şey olmayacağını yani zam yapmadık diye işlerin çözüleceğini sanmak da safdillikten başka bir şey değildir. Çünkü maliyet ile satış fiyatı arasındaki fark büyüdüğü için zarar da birikiyor. Bu zarar bir anlamda "sübvansiyon" niteliğini taşıyor. Hazinenin "görev zararı" yazıp, bunu ödeme imkanı şu anda yok. Yani yeni bir görev zararı kanunu çıkmazsa, bunu yapan Hazine suçlu olur.

O zaman ne olacak derseniz; kağıt üzerinde Enerji KİT’leri arasında top çevrilecek, zaman geçtikçe üzerine kanuni olarak bir de faiz yazılması gerekecek sonunda gelecek bu kartopu gibi büyüyen yük, Hazine’nin sırtına kalacak. Yani bu faturayı halk ödeyecek. Geçmiş dönemde olduğu gibi bu yük faize yansıyacak, enflasyonu artıracak, yani 2001 krizi öncesindeki "eski tas eski hamam"a dönülecek.

Peki niye bu kadar direniliyor derseniz; bizce kötü yönetim ve ileriye görmemekten kaynaklanıyor. Tabi bir de son dönemde işin içine popülizm girdi. Yani oylarının düştüğünü kabul eden Başbakan, zam yapmak istemiyor. Bu işin sonu var mı derseniz, kesinlikle yok.

Önümüzdeki haftanın elektrik zammında artık karar haftası olması bekleniyor.

BÜROKRATLARIN SUÇU OLMAKTAN ÇIKTI

Başbakan kötü giden, yürümeyen işlerden bürokratları sorumlu tutuyor ya, işte elektrik zammı gerçekten başta bürokratların suçuydu ama şimdi o nokta aşıldı, Hükümetin suçu haline geldi. Çünkü bürokratlar Bakana, kağıt üzerinde "oradan aldım buraya koydum" diye diye, zam gereğini geciktirmenin kılıfını hazırladılar. Sonunda dayanılmaz noktaya gelince onlar da istemek zorunda kaldı. Şimdi ne oluyor derseniz, o bürokratlar Bakan kanalıyla Başbakandan gelen "zam yapılmaya" emrini yerine getirmek için yeni kılıflar arıyorlar. O KİT diğerine "Buna bana önceden haber veremeden yapamazsın" diyecek, diğeri inceleyecek yarın diyecek bir süre top çevrilecek. Sonunda zam yapılmayacak mı, elbette yapılacak ama zammın gereği daha fazla olacak, ekonomik dengeleri daha fazla bozacak.

IMF Heyeti önümüzdeki hafta başında Türkiye’de olacak ve bizce burada biriken zarar artık IMF’le görüşmelerin gündemine de gelip oturacak. "IMF geldi zam geldi" denecek.

Yanı sıra bu zamlar yapılmadığı takdirde başlayacak olan elektrik dağıtım özelleştirmesi kesinlikle yapılamaz hale gelecek. Özelleştirme İdaresi yetkileri "Bu durumda hiçbir firmadan teklif toplayamayacaklarını" söylüyorlar. Özelleştirmenin yapılamayacağını bildiğimiz kadarıyla Hükümete de açık açık söylediler. AKP Hükümeti zor geçecek 2007 yılı için dağıtım özelleştirmeleri sayesinde piyasayı biraz rahatlatmak ve öylece seçime gitmek istiyordu. Yani zam yapmamamın getireceği sonuçlar AKP Hükümetini zora sokacak.

Önümüzdeki hafta zam yapılmaz ya da düşük tutulursa, seçim ekonomisi başladı sayılır.
Yazarın Tüm Yazıları