Yabancı fonlar Merkel’in girişimini izliyor

İÇLERİNDE Türkiye’nin de bulunduğu gelişmekte olan ülkelere kısa vadeli fonlar getiren banka ve aracı kurumlar, Türkiye-AB ilişkilerindeki gelişmeleri yakından takip ediyorlar.

Özellikle Almanya Başbakanı Merkel’in, "ek şartlar konulması" yönündeki girişiminden sonra işin göründüğünden daha ciddi olduğu yönünde şüpheler belirmeye başladı.

Dün Londra’dan konuştuğumuz bir yabancı banka yetkilisi, Financial Times’ta yayımlanan "Merkel’in girişimine Fransa Başkanı Chirac’ın da destek verdiği" yönündeki haberin, Türkiye ile iş yapan yabancı bankacılar tarafından çok ciddiye alındığını ve bundan sonra ilişkilerin çok daha yakından takip edileceğini söyledi.

Bugün iki liderin bir araya geleceğini hatırlatan aynı bankacı, Zirve’den bu yönde bir mutabakat çıkması halinde, bu mutabakatın AB organlarının kararlarına yansımasının büyük bir ihtimal olduğunu söyledi.

Önerinin çok sekter olduğunu, Merkel’in "Kıbrıs sorununu çözmek için 18 ay süre şartı" konmasını istediğini hatırlatan bankacı, bu süre içerisinde, hele seçimler varken, böyle bir çözümün bulunmasının zor olacağını, ayrıca bu süre nedeniyle Rum tarafının daha rahat davranacağını belirterek, "Böyle bir kararın Türkiye’yi köşeye sıkıştırma anlamına geleceğini" kaydetti.

Bu takdirde Hükümetin AB’ye karşı sertleşeceğini, özellikle seçim öncesi iç kamuoyuna dönük sertleşme ve "kabadayılık"ın artacağını kaydeden bankacı, bu durumun da artık "Türkiye AB ilişkilerinin resmi olarak askıya alınması" anlamına geleceğini söyledi. Bankacı, AB’den bu kadar sekter bir karar çıkması halinde, Hükümetin tutumunu sertleştirmesinin de doğal karşılanacağını vurguladı.

Bu arada ABD’den yansıyan haberlerde de, "Artık Washington’dan da AB-Türkiye ilişkilerinin çok yakın takibe alındığı" izlenimleri aktarılıyor. ABD’nin Türkiye’nin AB tam üyeliği için destek verdiği hatırlatılarak, AB ilişkilerinin askıya alınması halinde, ABD’deki "neoislamcı hükümet" söyleminin de güçleneceği yolundaki tahminler aktarılıyor.

Özetle; AB ile ilişkilerin gelmiş olduğu aşama, hiç de iç açıcı değil ve Başbakan’ın "Prodi ile konuştum tedirginliğe gerek yok" sözleri, şu aşamada ayağı yere basan sözler gibi gelmiyor.

AKP NE YAPAR?

Londra’daki yabancı bankacı, "Eğer salı günkü zirvede Merkel ve Chirac anlaşırsa, liderler zirvesinden bu şart çıkar" yorumunu yaptı. Kısacası, yabancı bankacılarda, Konsey’den ve Liderler Zirvesi’nden, Komisyon’un tavsiye kararından çok daha ağır, Türkiye aleyhine bir karar çıkabileceği yolundaki beklentiler artmış gözüküyor.

Bu arada Kıbrıs sorununu çözmek için verilecek sürenin 18 ay yerine 2-2.5 yıla çıkması halinde ise "sorunun çözülme ihtimali artacağı" için, daha olumlu olacağı da söyleniyor.

Yabancı bankacılar, bir yandan da 2007 için tahminlerde bulunmaya, Türkiye’de neler olacağını şimdiden kestirmeye, yatırımlarını ona göre planlamaya çalışıyorlar.

AB ile ilişkilerin askıya alınması halinde Hükümetin elindeki tek kozun ekonomi olarak kalacağını ifade eden aynı bankacı, "Hükümetin bundan sonra en küçük gerginlik yaratacak gelişmeden bile kaçınacağı beklenebilir" diyor. Aksi takdirde kasımdaki seçimlerde AKP’nin, düştüğü söylenen, oylarının daha da düşeceğini kaydeden bankacı, "Tayyip Erdoğan’ın gerginlikten kaçındığı için Cumhurbaşkanlığına aday olmaktan vazgeçeceği" tahmininde bulundu.

Kendisine kendi kişisel görüşümüzün, "Partideki dengelerin, ailenin isteğinin ve bizzat Başbakan’ın görüşlerinin ağırlıkla Cumhurbaşkanlığına çıkması yönünde" olduğunu söylediğimde ise "yine de son anda vazgeçebilir" yorumunu yaptı.

Özetle; yabancı bankacılar hálá, Türkiye’de gereken kararların alınacağı, aksi davranışın bedeline AKP Hükümetinin katlanamayacağı görüşündeler, yani umutlular.

Umarız yabancılar haklı çıkar da, AKP iktidarı gerginlik yaratacak kararlardan kaçınır.
Yazarın Tüm Yazıları