Paylaş
Merkez Bankası’nın mevcut koşullarda faizi değiştirmemesi tabi ki normal bir karar ama kararın ardından açıklanan notta yer alan “faizin uzun süre düşük kalacağı” ibaresi, bugünkü koşullarda biraz amacı aşıyor gibi gözüküyor.
Merkez Bankası daha önce de bu ibareyi kullandı ama bu kez yaptığı yorumda hem içtalebin artmaya başladığını, hem önümüzdeki aylarda enflasyonun yükseleceğini söylüyor, hem de bunların ardından böyle bir taahhütte bulunuyor.
Merkez Bankası’nın özellikle içtaleple ilgili şimdiye kadar kullandığı tanımlama genellikle “belirsiz” biçiminde oluyordu. Önceki gün yayımla nan notta ise iç talebin kademeli de olsa artmaya başladığı ilk kez vurgulanmış oldu.
Son dönemde açıklanan verilerin iktisadi faaliyetteki ılımlı toparlanma sürecinin devam ettiğini gösterdiği belirtilen açıklamada, iç talep kademeli bir artış eğilimi sergilerken dış talebe ilişkin belirsizliklerin sürdüğü, kapasite kullanımının kriz öncesi seviyelere ulaşmasının zaman alacağının anlaşıldığı belirtildi. İstihdam koşullarında bir miktar iyileşme gözlenmekle beraber, işsizlik oranlarının halen yüksek seviyelerde seyrettiği belirtilerek, bu doğrultuda, ekonomide kaynak kullanım oranının bir müddet daha düşük düzeylerde kalacağının tahmin edildiği hatırlatıldı.
Kurulun vergi ayarlamalarının yansımaları, işlenmemiş gıda fiyat artışları ve baz etkileri nedeniyle yıllık enflasyonun Şubat ayında da belirgin bir yükseliş göstereceğine ve bir müddet hedefin üzerinde kalacağına dikkat çektiği belirtilen açıklamada, temel enflasyon göstergelerinin de baz etkisi nedeniyle yıl ortasına kadar sınırlı bir artış göstereceği, ancak yıl boyunca hedefin altında seyretmeye devam edeceğinin öngörüldüğü ama geçici etkiler ortadan kalktığında enflasyonun tekrar düşüş sürecine gireceği vurgulandı.
ENFLASYONLA MÜCADELE
Merkez Bankası’nın açıklamasının faizlerle ilgili bölümü ise şöyle:
“İzlenen para politikasının desteği ile kredi piyasasında olumlu gelişmeler sürmektedir. Bununla birlikte, küresel ekonomideki sorunların henüz tam olarak giderilememiş olduğunu ve toparlanmanın gücüne ilişkin belirsizliklerin devam ettiğini dikkate alan Kurul, faiz
oranlarının uzun bir süre düşük düzeylerde tutulması gerekeceğini teyid etmiştir.”
Bence bir Merkez Bankası yönetimi açısından maksadını aşan asıl can alıcı bölüm, işte bu bölüm. Merkez Bankalarının asıl amaçlarının “fiyat istikrarını sağlamak” olduğunu, Merkez Bankalarının enflasyonla mücadele için diğer parametreleri gerektiğinde göz ardı edeceğini bilirdik ama demek ki öyle olmuyor.
Küresel krizden sonragelişmiş ülke merkez bankalarının da enflasyonla mücadele kadar büyümeye de önem verdikleri söylenebilir. ABD’nin böyle bir lüksü varken, sizce hâlâ yapısal olarak çözülmediği belli olan Türkiye’deki enflasyon için, bu yöntemin geçerli olması mümkün mü? Böyle olsa bile bunubelirtmenin bir ölçüsü yok mu?
Bir Merkez Bankası küresel ekonomideki belirsizliklerin yeniden başladığı, içeride IMF anlaşması gibi önemli bir çıpanın 2 yıldır oluşturulamadığı, hem de enflasyonu azdırma riski hâlâ büyük olan içtalepte artışın başladığı bir ortamda, çıkıp da “uzun süre faizlerin düşük kalacağı” taahhüdünde bulunabilir mi?
Böyle dönemlerde Merkez Bankası yönetimlerinin, kredibilitelerini korumak adına her zamankinden çok daha hassas davranmaları, sarfettikleri her cümlenin nereye gideceğini hesaplamaları gerekir. Çünkü; Merkez Bankası’nın itibarı ekonomideki istikrar için, bence, kendi sandıklarından çok daha önemli...
Paylaş