SON günlerde IMF’in dünya ekonomisi ve Türkiye ekonomisine ilişkin görüşlerini içeren çok sayıda haber okuduk.
IMF özetle, dünya ekonomisinde yeni bir yavaşlama olabileceğini, gelişmekte olan ülkeler için Mayıs’takinden çok daha büyük bir dalganın gelebileceğini söyleyip, tehlikenin büyüklüğüne dikkat çekiyor.
IMF Raporunda Türkiye’nin birlikte anıldığı ülkeler de ilginç ve bu ülke grubu için şimdiden ciddi uyarılar yapılıyor. Ekonomik Görünüm Raporu’nda IMF, "Türkiye’nin Arjantin, Hindistan, Rusya, Güney Afrika ve Venezüella ile birlikte, uzun süren hızlı büyüme ya da para birimlerinde meydana gelen değer kaybının etkisiyle fiyat baskısı altına girdiği"ni açık açık belirtiyor. Yani bu durumu dünyaya, yatırımcılara ilan ediyor...
Devlet Bakanı Ali Babacan, her ne kadar gelecek dalgayı tartışmanın yararsız olduğunu, artık ekonominin bu dalgalara karşı koyacak kadar güçlü olduğunu savunsa da, gelişmekte olan ülkeler için yeni dalga beklentisi her geçen büyüyor.
Peki, IMF bu söylediklerine uygun mu davranacak?
IMF Türkiye Heyeti Ekim ayı başında Ankara’ya gelecek. Henüz tarihi belli değil ama büyük ihtimalle Ekim’in 5’i ile 10’u arasında burada olurlar. Ziyaretin, daha doğrusu bu tarihte gelmelerinin özel bir önemi de var:2007 yılı bütçe yasa tasarının en geçen 17 Ekim’de TBMM’ye verilmesi gerekiyor ve bu tarihte IMF Türkiye heyeti Ankara’da olmak, yasa tasarısında yazan son bütçe ve program rakamlarını görmek istiyor.
Türkiye’nin de içinde bulunduğu gelişmekte olan ülke grubu için bu kadar korkan IMF, bakalım Türkiye ile masaya oturduğunda ne yapacak?
IMF’Nin bu görüşler doğrultusunda ekonomi yönetimi ile yapacağı görüşmelerde çok sıkı davranması, bütçe dengelerini olması gereken de sıkı tutması gerekiyor. Öyle ya; zaten cari açık yüksek, kur değerli, bir de yeni dalga gelirse ne olur? IMF bu nedenle mümkün olduğunca gelecek dalgaya dayanıklı bir ekonomik denge görmek isteyecektir.
İyi de, 2007 yılı hem Cumhurbaşkanlığı seçiminin yapılacağı yıl, hem de genel seçimlerin...
Yani önümüzdeki yıl doğal olarak, Hükümet de bol bol harcamak isteyecek. Şimdiye kadar sıktığı kesimleri, seçim döneminde biraz olsun rahatlatmak isteyecek. Cumhurbaşkanlığı için zaten tartışma büyük, bir de geniş halk kesimlerini memnun edemez, muhalefet sokaklara taşarsa ne olacak, değil mi? Genel seçimler için de aynı tehlike mevcut...
IMF’NİN DEDİKLERİ SONUNDA KABUL EDİLİR DE...
Üstüne üstlük IMF Türkiye Masası, IMF Raporu’nda Türkiye için cari açık tahmininin çok iyimser yapıldığını da anlayacak. Babacan, IMF Raporunun eski verilerle hazırlandığını söylemiş. Bu belli oluyor çünkü Mayıs’taki dalgadan sonra artan kurlar öyle kalsaydı belki dedikleri gibi cari açık biraz azalırdı, ama şimdi biliyoruz ki, kur yine değerli hale geldi.
Yani IMF Heyeti, tahmin edilenden de daha kırılgan bir ekonomiyle karşı karşıya...
Olacağı söyleyelim; Hükümet önce mümkün olduğunca harcamaları kısmamak için pazarlık yapacaktır. IMF belki, genel görüşlerine aykırı olarak biraz esnek davranmayı seçer ama yine de aşırı esneyemeyeceği için, dengelerin çatılmasında bazı sıkıntılar olması kaçınılmaz.
Sonuçta Hükümet, IMF’nin dediği dengeleri kabul edecek gibi gözüküyor. Çünkü gelecek bir küresel dalganın öncesinde IMF’yle ilişkileri kesmek, hiç de akıllıca olmaz.
Yani sonuçta anlaşma yapılır ama uygulanır mı, işte onu bilmiyoruz...
Maliye Bakanlığı bütçe fazlası vermek için, biliyorsunuz, sık sık kalem oyunu yapmayı, ödenekleri erteleme yolunu seçebiliyor. Örneğin şu sıralar yine sağlık harcamaları, yeşil kart harcamaları ödenmeyip yeniden birikmeye başladı ama bütçe fazla veriyor...
İşte gelecek yıl da bu tür hileli yollara sapılması kaçınılmaz. Herkes biliyor ki; yeni bir hesaplama yöntemine geçilecek sosyal güvenlik harcamaları bu yıldan daha fazla olacak.O zaman yatırıma kesinlikle yer kalmayacak. Hükümet, özelleştirmeyi hızlandırıp, bu parayı harcamanın yollarını arayacaktır. Kısacası; hareketli bir 2007 yılına hazır olmak gerek.