İhale Kurumu artık bağımsız değil

BU köşede İhale Kurumu’yla, neden bağımsız olması gerektiğiyle ilgili, oluşumundan gelişimine kadar, birçok haber ve yorum yeraldı.

Yolsuzlukların ve siyasi istismarın önlenmesi için bu Kurumun bağımsızlığının ne kadar önemli olduğu görüşüne, herhalde artık herkes katılıyordur. İhalelerdeki siyasi kararların halkın cebinden alınıp, yandaşlara aktarılan para olduğunu artık kör gözler bile gördü. Buna rağmen, siyasi iktidarlar AB zoruyla kurdukları bu kurumu yeniden siyasi kararlara açık, bağımlı hale getirme çabalarından vazgeçmediler. AKP iktidarı da geldiğinden bu yana, özellikle de istediğine istediği işi vermenin önünde engel gördüğü için, Kurumun bağımsızlığına göz dikmiş durumda.

İşte geçen hafta son şekli verilen, 7. taslağın artık yasalaşmak üzere Başbakanlığa gideceği söyleniyor. Bu taslak ile bağımsızlığı önlemeye dönük çabalar doruk noktasına ulaşmış durumda. Yani bu taslak yasalaşırsa, Kurum artık tümüyle bağımlı hale gelmiş olacak.

Bağımsızlığı belirleyen en önemli unsurlardan olan atama şekli tümüyle değişiyor. Daha önce Kurul üyeleri, Maliye Bakanlığı tarafından önerilen 2, Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca önerilen 3, Hazine’nin bağlı olduğu bakanlık ile Danıştay, Sayıştay, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ile Türkiye İşverenler Sendikası (TİSK) tarafından önerilen birer kişiden oluşuyordu. Şimdi ne oluyor biliyor musunuz; Kurul üyeleri tümüyle Bakanlar Kurulu tarafından önerilip seçilen kişilerden oluşacak. Yani zaten başına getirilen kişiyle Maliye’ye bağlı çalışmayan başlayan Kurul, artık tümüyle, şekil olarak da siyasi olacak.

Bu da yetmiyor; AKP döneminde atanan Başkan ile bir üye dışında, yasayla Kurulun mevcut tüm üyeleri işten atılıyor. Yani Hükümetin acelesi var ve zaman içinde tümüyle kendi adamlarının dolmasını bekleyemiyor.Yasayla, Kurulu yeni baştan atamaya kalkışıyor.

"Pervasız tutum" son dönemde çok konuşuluyor. Özellikle siyasi açıdan, bu ülkede başka kimse yokmuş gibi davranılıp, "ben yaptım oldu" havası artmaya başladı ya, işte İhale Yasası için hazırlanan son taslak bunun en çarpıcı ve tehlikeli örneklerinden birini oluşturuyor.

Geçen hafta Referans Gazetesi’nde Hacer Boyacıoğlu, elde ettiği bu taslağın bir bölümünü yayımladı, bugün de taslak içinde yeralan diğer maddeleri, ne kadar tehlikeli bir yola gidildiğini, ihalelerin yeniden siyasi iradeye verilmesini öngören maddeleri okuyacaksınız.

Bir de "AB karışmasın" deniyor. Bu taslağa karışmazsa, seçim öncesi başımıza gelecekleri, "kendi zenginini yaratma eğilimi"nin nasıl somutlaşarak artacağını bir düşünsenize...

ULUSLAR ARASI BANKANIN BAŞINA FAİZSİZ BANKACI

Karadeniz Yatırım Bankası, Turgut Özal döneminde, bölgenin gelişimine katkı yapmak için kuruldu ve birçok ülke bu Bankaya ortak. Banka Yunanistan’da kurulu ama genel müdürünü Türkiye atıyor. Atamalar hep bankacılardan seçilmişti ama artık bu uluslar arası bankanın, faizle iş yapan bu prestij bankasının başında faizsiz bankacılıktan gelme bir Genel Müdür var.

Murakıp kökenli Faysal Finans Genel Müdür Yardımcısı Hayrettin Kaplan bir süredir bu Bankanın başında görev yapıyor. Ortaklar nedeniyle banka yönetim ve çalışanlarının çok dinli bir kültür yapısı var. Bazı ortak ülkelerin protokol geleneğinde içki olmazsa olmaz bir koşul, sürekli bir resepsiyon, davet, resmi toplantı gündemi çok yoğun olan bir banka. Yani bunun başına atanan kişi, Türkiye’yi temsil eden hem iyi bir bankacı olması lazım, hem de aynı zamanda Türkiye’yi layıkıyla temsil eden çağdaş bir kişilik olması şart.

Daha önceki kişiler çağdaş kişilerdi ve AKP Hükümeti bu kişilerin görev süresini uzatmayıp, "ille de bizden olacak" anlayışıyla, faizsiz bankacılık yapmış bir kişiyi Türkiye’yi temsil etmekle görevlendirdi. Son günlerde yabancı bankacılar arasında Türkiye’nin bu seçimi de çok konuşulmaya başladı. Eşinin başının örtülü olduğu, içkiyi reddetmesinin giderek daha fazla sorun yarattığı, protokol ve temsil görevinin bu şekilde yürütülemediği çok söyleniyor.

Yerli bankacılar, uluslar arası meslektaşlarından bu konuyu dinlemeye başladılar...

Yani bu gündemde çok öne çıkmasa da, yavaş yavaş, AKP bir yandan ekonomik reformları geri çeviriyor, öte yandan da oluşturulan "Ekonomide Çağdaş Türkiye imajı" zarar görüyor.
Yazarın Tüm Yazıları