Elektrik zammında taraflar

ELEKTRİK zammı Başbakanın önceki günkü açıklamasıyla iyice arapsaçına döndü. Başbakan geçen haftaki "Artık zorunlu oldu, elektrikte artan maliyeti artık halkımızla paylaşacağız" demecinin tam tersine, bu kez "Kim size zam olacağını söyledi" diyerek gazetecilere çıkıştı.

Bu arapsaçını çözmek için, tarafları ve konumlarını gözden geçirelim

Taraflardan biri enerji bürokrasisi. Bürokrasi içinde görüş ayrılığı var. Bürokrasiye Korkut Özal’a yakınlığı ile bilinen bir üst düzey bürokratın, onun kararlarının ve kendi adamı olarak gördüğü kişilerin egemen olduğu görülüyor. Teknisyen kimliği daha önde olan bürokratlar uzun süredir zam gereğini söylüyor ama bu kişinin direttiği ve "Zam yapmayan Bakan" imajı için 6 ay öncesine kadar, kalem oyunlarıyla zammı ertelettiği söyleniyor. Ancak bu kişi ve yakınları 6 ay önce "Artık zam yapmamız gerekiyor, maliyetlere direnemeyeceğiz" demeye başladılar. Aslında "Birinci taraf" olması gereken ama ne yazık ki ancak "taraflardan biri" diyebileceğimiz Bakan da kamuoyuna söylemedi ama zamma ikna oldu. Ancak duyduğumuz kadarıyla Bakan, bir türlü Başbakanı ikna edemedi. Biz bu konuda Bakanın "Başbakanı ikna etme konusunda yeterince Bakan gibi davranmadığı"nı düşünüyoruz. Yani bırakın iknayı, cesaret edip "efendim artık zam şart" dediğini sanmıyoruz. Yani ilgili taraflar artık zamma gerek duymalarına rağmen "asıl taraf" haline gelen Başbakandan zam için onay alamadılar.

Bundan sonra ise ilgisiz olması gerekirken, taraflardan biri haline getirilen IMF, zorunlu olarak devreye girdi. IMF geçen ay geldi ve KİT dengesi, özellikle de enerji KİT’lerinin açıklarının büyümemesi için artık zam yapmak zorunda olduklarını söyledi. Ki, IMF gelmeden bunu diyeceği belliydi ve IMF gelmeden zammı yapmaları zaten gerekiyordu.

Bu arada ister istemez Maliye ve Hazine bürokrasisi ve bakanları da devreye girmek zorunda kaldı. Hazine bürokratlarının teknik olarak değerlendirip uzun zamandır KİT açıkları nedeniyle zam istediklerini biliyoruz. Devlet Bakanı Ali Babacan da bu nedenle artık zammın yapılması gerektiğini savunuyor. Hem de IMF’e söz anlatma durumunda olduğu için zammın daha fazla geciktirilmemesini istiyor.

Maliye bürokrasisi ise "Bakana mutlak bağlı bir bürokrası" olduğu için, Maliye Bakanı da kendini "Başbakan gibi düşünmek" zorunda hissettiği için, zam için ayak sürüyorlar.

SAĞIR DUYMAZ UYDURURMUŞ

İşte Bakan bu gelişmeler sonucu hala kamuoyuna çıkıp "zam yok" derken, IMF resmi olarak "Artık Hükümetin elektriğe zam yapması lazım" diye açıklama yaptı.

Bunun üzerine Başbakan çıkıp, "4 yıldır zam yapmıyoruz ama artık maliyetler çok arttı, bunu halkımızla paylaşmaz zorundayız" deyiverdi.

Bunun üzerine zor durumda kalan Enerji Bakanı bu kez çıkıp, "daha önce indirim yapmıştık o indirimleri telafi edersek zam yapmış sayılmayız" demeye başladı. Yani artık herkes zamma hazırlanırken, bu kez Başbakan bu konuda soru yönelten gazetecilere zam yapılmayacağını belirterek, "Şartlar oluşursa, böyle bir şey yapmamız gerekirse biz bunu açıklarız. Ama sağır duymaz uydurur. Durmadan uyduruyorsunuz. Önüne gelen bir şeyler söylüyor" diye çıkışmış.

Zaten Bakan da zamla ilgili her soru karşılığında, zammı gazetecilerin istediğini söylemeye devam ediyor. Görüldüğü gibi zam yapılsa da yapılmasa da sorumlusu gazeteciler olacak.

Herhalde Hükümet gazetecilerin hem kör, hem sağır hem de dilsiz olmasını istiyor.

İş bununla da bitmiyor tabiÖ Bakanlar ve tuhaftır bazı oda başkanları Başbakandan cesaret alarak, "elekrik zammı olmasın maliyetlerimiz büyür" demeye başladılar. Örneğin, bir süredir ATO Başkanı Sinan Aygün’e uymayı bırakıp, seyrek ve rasyonel demeçler veren ASO Başkanı Zafer Çağlayan, son günlerde eskiye dönmeye başladı ve elektrik zammı olmaması gerektiğini, sanki gerçekleri bilmiyormuş gibi süslü cümlelerle söylemeye başladı. Sanayi Bakanı Ali Coşkun da "olmasın, maliyetler artar" diye demeçler verdi.

Sübvansiyonun, gerçek maliyetler yerine siyasi ve popülist kara delikler oluşturmanın çok daha ağır maliyetini hep birlikte ödediğimizi, ne çabuk unuttular.
Yazarın Tüm Yazıları