Cari açıkla ilgili ciddi adım atılmıyor

MERKEZ Bankası geçen hafta aldığı munzam karşılık kararıyla, yaşanan ekonomik dengesizlikleri bankaların üzerine yıkmaya devam edip, köklü bir tedbir almama politikasını devam ettirme kararı aldığını teyit etti.

Haberin Devamı

Yeni Başkan Erdem Başçı da, geçen yıl sonunda yapılan bu tercihin en büyük destekçisi olduğunu, belki de bu politikanın başlıca mimarı olduğunu göstermiş oldu.
Bazı bankacılar ve yazarlar, bu politikanın doğru olduğunu, bankalar daha az kar edecek diye ülke ekonomisinin sıkıntıya sokulamayacağını, bu nedenle Merkez Bankası’nın tercihinin doğru olduğunu savunmaya başladılar.
İyi de, munzam karşılık artışına kimsenin bir şey dediği yok ki; yapılan yanlış sadece munzam karşılık artışıyla yetinilmesi... Yapılan eleştiri daha köklü tedbir alınması gerekirken işin kolayına kaçıp, geçen 10 yıllık sürede ekonomiyi kurtaran bankaların üzerine tüm yükün faturasının çıkarılması. Bu sektörün zayıflatılması...
Merkez Bankası yarım puan faizi artırsa mı amaca daha uygun hareket etmiş olur, bankalardan faizsiz aldığı paraları ortalama yüzde 12-13’lere çıkararak mı?
Merkez Bankası gerçekten sadece teknik kaygılarla hareket ediyorsa, sorunu geçiştireceğim diye sadece munzam karşılık artışına yüklenmez, faizi de artırır, topyekün mücadele edileceğinin mesajını verir. Faizi artırmaya bağımsız Merkez Bankası’nın gücü yetmiyorsa, en azından çıkar hükümetten mali tedbir ister...
Bütün bunları yapmayan Merkez Bankası yönetimi de, eleştiriyi hak eder.
Son Para Politikası Kurulu (PPK) kararından sonra piyasada, faizlerin artacağı döneme ilişkin tahmin iyice ötelendi. Banka analizlerinde faiz artımının yılın son çeyreğine, hatta daha sonrasına kaldığı yönündeki tahminlere sıkça rastlar olduk.
Olan oldu; Türkiye 2011 yılında cari açık problemiyle ilgili ciddi bir adım atamayacağını gösterdi. Munzam karşılık artışıyla kredi artışını daraltıp, bu yolla cari açığı azaltma gibi bir yöntemin tutmadığı da çok açık ortaya çıktı.
Son aylara ilişkin öncü veriler de ithalatın tam gaz devam ettiğini gösteriyor. Ayrıca seçimlerden sonra frene basılacak olsa bile, ithalatın bir süre daha tüm hızıyla devam edeceği yani bu yılın cari açığının milli gelire oranının yüzde 8’den aşağı olmasının pek beklenmediği artık açık açık söyleniyor.

Haberin Devamı

ENFLASYONA BAKACAĞIZ

Haberin Devamı

Mart ayı enflasyon verileri de beklenenden daha iyi geldi. Merkez Bankası’nın mevcut rahatlığında bunun da etkili olduğu açık.
IMF’nin son raporunda gelişmekte olan ülkelerin, artan sermaye akımlarıyla birlikte çıktı açığındaki (potansiyel milli gelir ve gerçekleşen milli gelir arasındaki fark) kapanmayı ve enflasyon oranlarındaki yükselişi de aynı zamanda yaşadığı belirtiliyor. Bu akımların, iç talebin sıkılaştırıcı para politikaları ile  kontrol altına alınmasını zorlaştırdığı, sıkılaştırıcı para politikaları sonucu artan faizlerin daha fazla sermaye akışına neden olduğu hatırlatılıyor. Aynı zamanda, bu akımların aşırı ısınmaya yol açarken  finansal dengesizlikleri ve kırılganlıkları da ağırlaştırdığının altı çizilirken, “Gelişmekte olan ülkeler için en büyük sorun, finansal istikrarı sağlamak ve gelecekteki krizlerden kaçınmak için aşırı ısınma ve finansal dengesizliklerin birikimiyle mücadele olarak görünüyor” deniliyor.
Burada kastedilen gelişmekte olan ülkelerin çoğu, bizim gibi çok yüksek cari açık sorunu olmayan ülkeler. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, cari açık nedeniyle Türkiye ekonomisinin kırılganlığının anlatıldığı IMF raporunun kamuoyuna açıklanmasına izin vermiyor. Bir seçim öncesi piyasaların paniğe kapılmasını istemiyor herhalde.
Bence önlem için çok geç kalındı, FED faiz artırımı başladığında çıkacak gürültüyü, şimdiden düşünen yok ama işimiz çok zor olacak...

Yazarın Tüm Yazıları